Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2001 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALt StKMEN
'400Dapbe'
Sevgili,
Bu yıl Cannes Fitm Festivali'nin kapanış fılrni,
.'400 Darbe'idi.
: Kablolu televizyonda, Fransız TV5 kanalı, fil-
mi bırkez daha oynattı. '400 Darbe' bir eski sev-
giliydi benim için. Kırk yıl sonra, acaba filmi yi-
ne ilgınç bulup beğenecek miydim? Yoksa 'tu-
uuh, bayıldığım, dört kez izlediğim önemliyapıt
bu muymuş' mu diyecektim?
Bellek kulağımda, Maurice Chevalier'nin hın-
zır 'Valentine' şarkısı çınlıyordu.
1920'lerin bu şarkısının başlangıç bölümünde,
Chevalier, küçücük gonca göğüslü ince belli
sevgılisi Valentine'i anlatır özlemle. Uzatmaya-
lım, yıllar sonra, göğüsleri destekle duran bal-
konu andıran, beli kaybolmuş şişman bir kadın-
la karşılaşır şarkıcı. Ne çok sevilmiş olan, nice
hasretle anılan fındık kurdu Valentine'dir bu...
François Truffaut'nun, Jean Luc Godard'ın
'A bout du Souffle'u (Nefes Nefese) ile hemen
hemen aynı tarihlerde ortaya çıkan ve 'YeniDal-
gra'nın iki öncusünden birı olan filmini izlerken,
yıllar sonra Valentine ile karşılaşmış gibi mi ola-
caktım acaba?
•••
Neyse, çok şükür öyle olmadı.
Başrolünü, Truffaut'nun gözde oyuncusu Je-
an Pierre Leaud'nun oynadığı '400 Darbe', 40
yıl sonra bıle zevkle izleniyordu.
Teatral jestlerin, uzun tumturaklı cümlelerin,
abartılı değilse bile vurgulu, altı çizili oyun tarzı-
nın egemen olduğu Fransız sinemasının, kısa,
yarım kalmış cümleler, altı çizılmeyen bir oyun
tarzı, doğrudan anlatımlarta yeni bir döneme gir-
diğini haber veren bu öncü film, zamana yenik
düşmüyordu.
Truffaut'nun özyaşamından esinlenen öykü-
nün kahramanı Antoine Doinel, hercai menek-
şe, hoppa, bir daldan bir dala konan bir ana ile
tahsili yarım kalmış, işinde başarısız, karısına laf
geçiremeyen bir babanın çocuğudur ve Paris'in
o küçücük, döküntü apartmanlarından birinde
yaşamaktadır.
Bir gün okuldan eve dönüş yolunda annesini,
metro çıkışında bir yabancıyla öpüşürken görür.
Dahası, daha sonraları, baba Doinel'in gerçek
babası olmadığını, aslında annesinin evlilik dışı
ilişkisinden dünyaya geldiğini öğrenecektir.
• • •
Okulda da başarısız olan Antoine, arkadaşı ile
okulu kırmalar, yalanlar, ufak tefek hırsızlıklarta
dolu bir yaşama kayar.
Bütün olaylar ince bir mizah ile anlatılır ve se-
yirci, sıra dışı çocuklann garip maceralannı ya-
dırgamadığı gibi 'olunmaması gereken' duru-
mu anlayışla karşılar.
Aile ilişkileri, ikiyüzlü toplum, çağını çoktan
doldurmuş, ezberci, buyurgan eğitimin inceden
inceye alaya alındığı fılmde Antoine Doinel, genç
yaşında ıslahhaneye düşecek ve daha delikan-
lılığa adım atmadan feleğin çemberinden geçe-
cektir. Zaten filme adını veren 400 Darbe de,
Fransızca 'faire les qautrecents coups du diab-
le' deyiminden gelmektedir ki, bunun Türkçesi
'feleğin çemberinden geçmek'tir.
Film, ıslahhaneden kaçan Antoine'ın uzun bir
koşudan sonra ilk kez denizle karşılaşması anın-
da, büyük plan surat görüntüsünün donmasıy-
la biter.
Filmin, altmışlanmın ilk basamaklannı tırmanır-
ken beni neden bu kadar etkilediğinı düşündüm
birden.
Artık önümde uzanan engin bir denız de yok,
belirsizlikler de...
Ama insan biraz düşününce görüyor ki, fele-
ğin çemberinden geçip kaşariandıktan sonra bi-
le içinde çocuk bir Antoine hâlâ yatmaktadır ve
artık önümüzde olmayıp ardımızda kalmaya
başlayan deniz, yani yaşam, en kesin, en doğ-
ru, en şaşmaz sandığımız olayları ile, her şeye
karşın, nitelikleri belirsiz meçhulleredönüşmek-
tedir.
Antoine Doinel'in bir yakasından baktığı deni-
ze öbür yakadan bakan, artık yaşlı adam da ay-
nı belirsizlikleri, meçhulleri görüyor.
Kutan, Ecevit'in istifasını istedi
Ekonomideki denge
pamuk ipliğine bağlı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)-FP Genel
Başkanı Recai Kutan,
ekonomideki dengele-
rin pamuk ipliğine bağ-
lı olduğunu. Tütün Ya-
sa Tasansı "yla ilgili bu-
nalımın bunu kanıtladı-
ğını söyledi.
Kutan, partisine ya-
kın örgütlerden Teknik
Elemanlar Demeği'nin
(TEK-DER) genel ku-
rulunda, hükûmetteki
tütün anlaşmazlığım
değerlendirdi. ANAP'lı
Yüksel Yalova'nın tep-
lcisinde haklı olduğunu,
ancak yanlış bir plat-
formda açıklama yaptı-
ğını kaydeden Kutan,
"Ama bir MGKtoplan-
üanda Ecevit'in Cum-
hurbaşkanı ile ettiği
kavga ekonomiyi altüst
etti. Valova istifa ediyor,
ettirilhor da Ecevit na-
sılorada oturuyor? On-
dan on kere daha tehJi-
keK bir durum meyda-
na 8601*" diye konuş-
tu. Kutan, iktidan bir
arada tutanm 'menfaat
tutkah' olduğunu belir-
terek "Bu tutkalın etld-
si geçince darmadağuı
olacaklar" şeklinde ko-
nuştu. Devlet Bakanı
Kemal Derviş'in açık-
ladığı programın "bir
avuç muthı azınlığa ya-
radjğuu" savunan Re-
cai Kutan, iktidann, dış
borç ve zamlarla günü
idare etmeye çalıştığını
söyledi.
FP Genel Başkan
Yardımcısı Ertan Yü-
lek de "Bu krizie, aynı
zamanda programın da
ne kadar rutarsız ve ne
kadar memleket ger-
çeklerinden habersiz ol-
duğu ortaya çıkrı. Yalo-
va'nın gösterdiği hassa-
siyeti, onuru, hükümet
de göstermelidir" görü-
şünü dile getirdi.
Yeni partiler yolda, koalisyon liderleri Anadolu turunda, 2002'de seçim senaryolan yaygınlaştı:
Siyaset sanbaharı beküyorTÜREY KÖSE
BÜLENTSARIOĞLU
AMCARA - Hükümet krizlerle
"düşe kalka" sürerken; sonbaharda
siyasetı yenıden biçimlendirecek bir
dizı gelişme beklentisi öne çıktı. Ye-
ni ekonomık programla ilgili bazı
rahatlatıcı sonuçlar alınmaya baş-
lanması ve 2002 başında kamu işçi-
lerinin farklannı almalanyla sağla-
nacak göreli rahatlamayla birlikte
2002 ilkbaharı ya da sonbahannda
seçim karan alınabıieceğı senaryo-
lan yaygınlaştı. Koalisyon liderleri
bir seçim olasılığına karşı Anadolu
turlannı yoğunlaştırdı. FP ile ilgili
olarak Anayasa Mahkemesi'nin ve-
receği karara bağlı olarak bu taban-
da yeni bıçimlenmelerbeklenirken;
merkez sağdakı parlamento dışı olu-
şumlann temsilcileri "yeni parti
• Devlet Bakanı Kemal Derviş'in "Sonbahan bekleyin" sözlerine dikkat
çekilirken; sonbaharda, gerek TBMM'deki partiler gerekse parlamento dışı partiler
açısmdan önemli bir dizi gelişme bekleniyor. Bu gelişmelerin 2002 yılı ilkbahan ya da
sonbahannda bir seçimle noktalanabileceği vurgulanıyor.
kurma, ANAP yönetimini ele geçir-
me" benzeri taktikler üzennde çalı-
şıyor.
Merkez sağda yeni oluşum
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in
"Sonbahan beklejin" sözlenne dik-
kat çekilirken; sonbaharda, gerek
TBMM'deki partiler gerekse parla-
mento dışı partiler açısından önem-
li bir dizi gelişme bekleniyor. Bu ge-
lişmelerin 2002 yılı ilkbahan ya da
sonbahannda bir seçımle noktala-
nabileceği vurgulanıyor.
Merkez sağda yeni oluşum içın i-
ki yıldan beri çalışan Istanbul ser-
mayesinden destek alan DYP ve
ANAP kökenli bazı politikacılar,
yeni bir strateji üzerinde yoğunlaş-
maya başladı. Süleymancı tarikatı-
nın desteklediği eskı DYP Millet-
vekıli İsmail Amasvahnın çevresin-
de odaklanan hareket, "yeni yapı-
lanma" çabasındaki taraflan
"ANAP yönetimini ele geçirme" he-
definde odaklamaya çalışıyor. Par-
ti kurabileceklerinı açıklayan TO-
BB Başkam Fuat Miras, Türk-lş ve
TÜStAD yönetiminın ortak hareket
etmesi için uğraşılıyor. Çukurova
grubunun sahıbi MehmetEminKa-
ramehmet'in geçen aylarda Istan-
bul'daki evinde yapılan toplantıda
da ana gündem maddesini "siyasi
oluşumu doğrudan >önlendirme gi-
rişimlerT oluşturdu. Tarikat ve hol-
dıng destekli yeni oluşum girişim-
leri, perde gerisinden SüleymanDe-
mirel tarafından da destekleniyor.
Lıderlık yanşına giren eski TOBB
Başkanı Yalım Erez, eski ANAP'lı
İlhan Kesici ile DYP'li KÖksal Top-
tan'ın ise bu oluşumdan uzaklaşma-
ya başladığı öğrenildi.
Meclis'i zorlayacaklar
Sonbaharda solda ve sağda kurul-
ması beklenen yeni partilerin parla-
mento aritmetiğini de değiştirebile-.
ceği vurgulandı. Solda Erdal înö-'
nü, Mümtaz Soysal \ e Zekeriya Te- •
mizel odaklı arayışların varacağı •
noktada tek bır partide uzlaşılması •
durumunda bunun TBMM'ye yan- •
sımalan görülecek.
DSP içinde sayılan giderek artan;
bazı milletvekilleri ile bazı bağım-
sızlann bu oluşuma yönelebileceği
kaydedildi.
TBMM'de sonbahardan sonra
başlayacak transfer ve parti değiştir-
meler sürecinde. MHP'nin de yön-
lendirici olacağı vurgulandı.
MHP'nin milletvekili sayısınm D-
SP'nin üzerine çıkmaması ve bir
"başbakanhk kimde olmalı" tartış-
ması açılmaması içın bugüne dek
transfer kapısını kapalı tutan Bahçe-
li'nin sonbahardan sonra kapıyı ara-
layabileceği bildirildi.
Parti hazırlığı
Erdoğan'dan
Atatürkçü
makyaj
• Yeni bir parti
hazırlığında olan Recep
Tayyip Erdoğan'a yakın
akademisyenlerin
katkılanyla hazırlanan
manifestoda Atatürk'ün
özdeyişleri referans
gösterildi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Siyasi yasağına
karşın yeni parti kurmaya
hazırlanan Recep Tayyip
Erdoğan. hareketinin temel
ilkelenni tartışmaya açtı.
"Erdemliler HareketT adlı
oluşum için altyapı
hazırlayan ekibin internet
sitesinde "MflK Siyasi
ManifestaTsu yayımlandı.
Manifestoda, ABD'nin ...-,'.,
ekonomi politikalannın yanı
sıra Atatürk'ün özdeyişleri
de referans gösterildi.
Manifesto
Erdoğan'a yakın
akademisyenlerin katkılanyla
hazırlanan manifestoda,
"Temel ilkeierimiz: Ozgüriük,
adalet, dayanışma, eşitiik,
ahlak" denıldi. 50 sayfayı
bulan bildirgedeki bazı
değerlendırmeler şöyle:
• Türkiye, tarihin bu kmlma
noktasında onurlu bir çıkış
yolunu buimaktan geri
kalmayacaktır. Elbette ki,
"milletin mukadderatuu, yine
nuHetm azim ve iradesi .
kurtaracaknr." ' ~-
• Yasaksız demokrasi,
millete saygmın ve
egemenliğin kayıtsız şartsız
milletin olduğuna inanmanın
aynlmaz bir parçasıdır.
Millet, ancak yasaklan
olmayan bir demokrasi ile
istek ve beklentilerini
siyasete taşıyabilir.
• Özgürlükçü laiklik, "
Laiklik kavramının kendisi
de dogmatik bir ideoloji
olarak, iktidan bir zümrenin
çıkan lehine elde tutmanın
aracı haline gelebilmektedir.
Din, doğrudan siyaset
değildir. Hiçbir inanç,
bizatihi kendi doğrulanndan
kalkarak milletin iradesinin
yenne geçemez.
İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
ZöZBIİM.»'•«••»•••••»••*•
HAZIRLIKLAR
Inonunun
partisine
Alnıan modeli
• Parti liderinin 'siyasi öncü' olarak tarif
edildiği tüzük çalışmalarında, liderin
başbakan ya da Meclis başkanı olmamasına
olanak tanınıyor. Tüzük çahşmalanndaki
'Alman sosyal demokratlanna özgü' bu
düzenleme, Inönü'nün siyasete dönmesine
ilişkin senaryolan yoğunlaştırdı.
'Sol'a sosyal güvenlik eleştirisi
Istanbul Haber Servisi - Al-
manya Max-Planck Enstitüsü
Dırektörü Prof. BerndBaron von
Maydefl, sosyal güvenlik siste-
mini genel bütçenin bir uzantısı
olarak görmenin sorunlan da be-
raberinde getırdığini söyledi.
Maydell, "Sos>al güvenlik, ku-
rumsal olarak devlete karşı gü-
vence altına almmalı" dedi.
Türkiye Sosyal Ekonomık Si-
yasal Araştırmalar (TÜSES)
Vakfiı Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Burhan Şenatalar. sol par-
tilerin sosyal güvenlik tartışma-
lanna kayıtsız kalmalannı eleş-
tirerek "Taraf olmuyorlarsa sol
ideolojileri kâjpt üzerinde kab-
yordur" diye konuştu.
TÜSES tarafından düzenlenen
"2000'h* V ıliarda Sosyal Güven-
lik Sistemi" konulu toplantı dün
Dedeman Oteli'nde yapıldı.
Şenatalar, sosyal güvenlik sis-
temınin yenilenme ihtiyacı için-
de olduğunu \Tirgulayarak "Sı-
kıntının nedenlerinden biri kü-
reselleşme. Küreselleşme; yön-
lendiren, biçimlendiren bir süreç.
Ve bugüne kadar bu yönlendir-
me, uluslararası güçlerin lehine
oldu. Bu süreç, işçüerin üzerinde
baskı yaratryor** dedı.
O n c e C H P s o n r a T ü r k i y e y e n i l e n e c e k p ^ ^J J
kanlığı na seçuen Ce-
mal Özdemir'i, tl Merkezi'nde muret ederek kutla>an Eslri CHP Genel Sekreteri Ertuğrui Gü-
nay, CHP kongrelerinde tepeden inmeci anlayışa karşı gösteriten direncin, partinin demokrasiji
ne denli içselleştinliğinin göstergesi olduğunu söykyerek "CHP öncc kendisini değiştirmeli ve ye-
nilemeii, sonra da Türkjye'yi değiştirip yenitemeye taJip oimabdır" dedi. CHP'nin, ay sonunda ya-
pıiacak kuruJta>Tnda, öteki partilerden ne kadar farkiı olduğunu bir kez daha ortaya koyacağuu
söyleyen Günay'uı ziyareti sırasında PM üyeleri Neşe Korkmaz ve Prof. Dr. Nurettin Sözen, eski il
başkanlanndan Bozfcurt NuhoğJu, Prof. Dr. Toiga Yannan ve yönetkiler de hazır bulundular.
MUTLUSERELİ
ANKARA-Türkiye'de
merkez sağda ve solda
yeni oluşum arayışlan
hızlanırken beklentilerin
odağmdaki Erdal tnönü
cephesinde tüzük ve
program hazırhklan yo-
ğunlaştı. Üç eski genel
sekreter yardımcısı ile
birlikte 26 Mayıs'ta
CHP'den istifa eden eski
Genel Sekreter Tarhan
Erdem tarafından hazır-
lıkJan sürdürülen tüzük
taslağında parti içi de-
mokrasi, örgüte ve üyeye
dayalı yapı ve tabandan
tavana örgütlenme mode-
li öne çıkanldı. Tüzük
taslağrnda, Almanya sos-
yal demokrasisinde örne-
ği olan 'ayn genel başkan,
ayn başbakan' modeline
olanak tanındı.
Taslak çaüşmalan
Inönü'nün başına geç-
mesi istenen yeni olu-
şumda tüzük çalışmalan
Tarhan Erdem tarafın-
dan, program çalışmala-
n da eski Genel Sekreter
Yardımcısı Yiğit Gülök-
süz tarafından sürdürülü-
yor. Tüzük ve program
taslaklannın önümüzde-
ki günlerde tamamlana-
cağı ve üzerinde çalışma-
sı için Inönü'ye sunula-
cağı öğrenildi.
Tüzük taslağında örgü-
te ağırlık verilirken parti
liderinin yetkileri daral-
tıldı. Parti genel başkanı
'siyasi öncü' olarak tarif
edilirken genel başkanın
başbakan ya da Meclis
başkanı seçilememesine
dönük bir model getıril-
di. Bu modelin, partinin
başına geçmekte bazı çe-
kinceleri olan Inönü'yü
ikna edebileceği başın-
dan beri kulıslerde konu-
şulduğu gibi, yeni ve
genç bir isimle yola çıka-
bileceğı belirtilıyor.
Senaıyolar
Hazırlıklan süren tas-
lakta böyle bir modelin
öngörülmesi, Inönü'nün
siyasete dönmesine iliş-
kin senaryolan çeşitlen-
dirdi. Bu formüldekı
'yeni ve genç isim' içın,
'sohı birleştirmevi en bü-
yük ha>alf olarak ta-
nımlayan Devlet Bakanı
Kemal Derviş yakıştırıl-
dı. Inönü'nün Derviş'e
sıcak baktığı, Gaziantep
gezisi sırasında ise Inö-
nü'ye yakınlığıyla bili-
nen Anakent Belediye
Başkanı Celal Doğan'ın
Derviş'in bu konuyla il-
gili olarak 'nabzınıyok-
ladığı" iddiaları başına
yansıdı. Derviş'in de
konuyu kestirip atma-
ması üzerine. Hikmet
Çetin \ e Onur Kunıba-
racıbaşı nm da harekete
geçtiği, iki taraf üzerin-
de baskı yapmaya başla-
dığı savlan ortaya atıldı.
Doğan, bu savlann ke-
sinlikle doğru olmadığı-
m belirtti.
Derviş 'le görüşmediği-
ni söyleyen Kumbaracı-
başı da "Ne Sayın Derviş
ile bir bağlann. ne bu ko-
nuda bir talep ne de böy-
le bir girişim oldu" dedi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
MarHyn'in bir ağustos sabahı in-
tihar ettiğini duyduğumda 15 yaşın-
daydım. Üzülmüştüm. O yıllardafar-
sus'ta dört kışlık, çok sayıda da yaz-
lık sinema vardı. Bu taşra kentinde
sinema yaşamın önemli bir parça-
sıydı. Cumartesi öğleden sonraîan
Yeni Sinema'nın koltuklarının abo-
nesiydik. Kızlar oğlanlar birbirleriyle
sinemada bakışırlar, filmin bitmesin-
den sonra oğlanlar kızların peşine
düşerlerdi.
Marilyn Monroe, bizim çocukluk
ve ilk gençlik yıllarımızın "sarışın
bombası"yd\. Onun intihar mı ettiği,
bir cinayete mi kurban gittiği tartış-
malannı çok sonra öğrendik. O yıl-
iarda, yalnızca bir aptal sarışın oldu-
ğuna ilişkin öyküleri biliyorduk. Film-
lerini severek izliyor, onun bir aptal
sarışın olmadığını düşünüyorduk.
Ancak, onun kim olduğu, nasıl bir
insan olduğu üzerine daha sonrala-
rı çok şeyler öğrendik. Marilyn'in
ölümünün üzerinden 39 yıl geçti, ya-
şasa 75 yaşında olacaktı.
Marilyn Monroe 75 Yaşında
Marilyn, Amerikan sinemasının
kâbuslu dönemlerinde yıldızlık yap-
tı. McCarthy isimli ihbarcı senatör,
"komünizmin işbirlikçisi" diye ne
çokinsanı mahvetmişti. Mahvetmek
istedikleri arasında Marilyn'in o yıl-
(ardaki sevgılisi, yazar Arthur Miller
da vardı. Miller, Fransız sinema
oyuncusu Simone Signoret'ye,
Marilyn'in McCarthy suçlamasına
karşı kendisini nasıl savunduğunu
şöyle anlatmıştı:
"(Arthur Miller) Marilyn'in,
1955'lerde McCarthy yanlılarının,
kendisini soktukları mezardan nasıl
kurtardığını güzel güzel anlatırdı.
'Amerikan düşmanı' eylemleriyargı-
layan kurulun karşısına çıkarken
kendisiyle nasıl VVashington 'a geldi-
ğini, avukatında nasıl saklandığını,
basının nasıl 'sarışın bomba'n/n
Washington 'da olduğunu haberalıp
avukatın evinibasmaya kalktığını ak-
tanrdı. (Miller) Onun efsanesine
uyan 'kırılgan ve havalı Marilyn' ola-
bilmek ve tam üç yüz köpekbalığı-
nın karşısına çıkmakiçin nasılhazır-
landığından söz ederdi."
1955'lerin Amerikası'nda Mc-
Carthy'nin cadı kazanına karşı koya-
bilmek kolay değildi. Birçok ünlü sa-
natçı, onun önünde dize gelmişti.
Marilyn işte bu koşullarda, sevdiği
adamla VVashington'a gelmiş ve ih-
barcılara meydan okumuştu. "Ken-
disinden hangi hakla sevdiği adam
hakkında hesap sorduklannı öğren-
mek istemişti." O, Miller'ın saygın
ve dürüst bin olduğunu söyledi. Fa-
şist kuklaların yönettiği mahkemeye
bir suçlu gibi çıkarılmak istenmesi-
ne tepki gösterdi.
Marilyn'in bu meydan okuması et-
kili oldu. Büyük bir riski göze alarak,
geleceğini tehlikeye atarak komplo-
ya karşı koydu ve Miller'ı korudu.
McCarthycilik ilk kez onun direnişiy-
le darbe aldı. Bu tehlikeli oyun, ya-
pımcı Spyros Skovvas'ı da korkut-
muş ve ona dikkatli olmasını söyfe-
mişti. Signoret, sonrasını anılannda
şöyle anlattı: "Miller'ın resmen sev-
gilisi olmayı sürdürecekse, bugün-
kü dummuna ulaştıran reklamlaria
yok edilmesi söz konusu olabilirdi.
Bunun üzerine Marilyn, Yunanlı ço-
bana şu karşılığı verdi: 'Beni yıkın,
biz de Danimarka'ya gideriz.' EsW
çoban 'sarışın bomba'n/n karşılığını
yaladı ve yuttu. Bir iki sondajdan
sonra onun üzerine oyun oynamayı
sürdürmeye karar verdi. Arthur Mil-
ler, oynama ve pasaport alma hak-
kını böyle kazandı. Büyük birrahat-
lık içinde, yani kimseyi ele vermek
zorunda kalmadan."
irtfk
Marilyn, büyük Amerikan sinema-
sının ölümsüz yıldızlarından birisiy-
di. öldüğünde 36 yaşındaydı, genç
ve güzeldi. 39 yıl sonra bütün dün-
ya onu anıyor. Filmlerini hâlâ merak-
la izliyoruz. Bizleri en çok onun dra-
matik yaşamöyküsü etkiliyor. Yok-
sul ve kimsesiz bir kız çocuğunun,
Amerikan masal dünyasındaki yük-
selişi ve yok oluşu, hâlâ unutulma-
yan öyküler arasındaki yerini koru-
yor.
Ünlü sinema yönetmeni Elia Ka-
zan'ın McCarthy'cilik döneminin ih-
barcılarından olduğu söylenir. Ma-
rilyn öldüğünde tabutunun ucundan
tutanlardan birisi de Elia Kazan'dı.
Simone Signoret, o anı şöyle dile ge-
tirir: "Kazan'la Miller'ın birtabut üze-
rinde buluşmalan bana çok acı gel-
di. Bu tabut, 'sarışın'ın tabutuydu
ve ikisio kadının gerçekyüzünü çar-
pıttılar, onun en güzelyanlanna iha-
net ettiler."
Marilyn çocukluğumuzun ve ilk
gençliğimizin efsane kadınıydı. O-
nun genç ve masum yüzü, sonsuza
dek yaşamaya devam edecek.