Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3HAZİRAN2OO1 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur<g cumhuriyet.com.tr 15
Büyük ozan, aramızdan aynlışının 38. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor
âzuıı yarma kalacak mı?
MEMET FUAT
Bu sorunun sorulacağını biliyordum. Ama
bu soruyu soran kişinın Halûk Şahin olaca-
ğını. yanıtını aramak için de bir hafta sonu-
nun Nâzım Hikmet'in şiirlerini okuyarak ge-
^ireceğini söyleseler, ınanmazdım...
"Nâznn Hikmet yanna kalacak mı?"
Durup dururken gelir mi insanın aklına bu
soru? Geldiğıne göre kuşkudasınız demektir.
Ya da birilerinin kuşkuda olduğunu sezmiş.
onlar adına soruyorsunuzdur.
21 Ocak 1992'tarihli "Cumhuriyefte şöy-
le diyor Halûk Şahin:
"Nâzım Hikmet'in doğumunun 90. yılı ne-
deniyle düzenlenen etkinliklerle ilgili yaalan
okurken aklınıa takıldı:
'Acaba Nâzım Hikmet yanna kalacak mı?
Yoksa Sovyet komünizminin çöküşünün he-
men crtesine rastlayan bu annıa canlılığı, nos-
taljik bir uğurlama töreni yerine mi geçiyor?'
Sormu şö>le de soıabiliriz: İdeolojisi çök-
tükten sonra Nâzım'ın şiirine bir yaşama böl-
gesi, evrensel bir geçerüük alanı kaüyor mu?
Yoksa tarihscl açıdan kontrpiyede kaldığı için,
ideolojisiyle birtikte şiiri de mi soluğunu yhir-
di?"
Halûk Şahin bu kaygının. yalnız Nâzım
Hikmet için değil, çağımızın başka ünlü or-
taklamacı sanatçılan için de söz konusu oldu-
ğunu belirtiyor: Bertolt Brecht. Pablo Neru-
da, Şolohof, Ehrenburg gibi...
"Kesin cevabı elbette zaman verecektir. Ör-
neğin 10 yıl sonra, NâzmTın 100. yaş günün-
de, bu soruya soğukkanh ve nesnel bir cevap
vermek kolay laşacaktır."
Bir açıdan doğru... Çağdaş sanatçılan de-
ğerlendirirken canlı bir ilişkiler ağı içinde,
"soğukkanlı ve nesnel" olmak kolay değil.
Zamana dayanabilmek sanatçılar için her
zaman geçerli bir ölçüttür. Ama çok genel bir
ölçüt. Üstelik de doğrudan sanatla. sanatçılık-
lailgili... Sanâtınötesindeki konularda bugün
de "soğukkaah ve nesner olabilirız. Örnekse
Nâzım Hıkrnet'in yaygın ününün nereden
kaynaklandıfını soğukkanlıkla araştırabiliriz.
... Sanatçı'arın başarılarına içerde, dışarda
birtakım örgütlerin. dayanışmaların yardım-
cı olduğu, ohbildiği doğrudur. Buna yazın ar-
gosunda "P&mpalamak" deniyor.
... NâzımHikmet'i ya da onun gibi dünya
çapında ünlmmiş olan Vaşar Kemal'i. ticare-
-•toötesinde,örgütler de desteklemişlerdir> ne-
den destekl;mesinler. ama bu desteklemele-
rin sonundabir başanya ulaşıldıysa. işin gi-
zini pompalamada değil. pompalanan
"maFın nittliğinde aramak gerekir.
Halûk Şiıin bunıı düşünmüyor. Nâzım
Hikmet'in şiri, şiir olarak yetersiz kalsaydı,
düma dillerhdeki yaygınlığına ne "partipro-
pagandasryja. ne "yoldaşhkdayanışmasryla
ne de "davaadamı olarak kendisine duvulan
iVâ;
ilgi""yle ulaşabilirdi... "İdeolojisi" çökünce,
"ideolojik jargon"un, "ayağına taşlar bağlan-
mış ördekler gibi dibe" çekeceğı bir şiiri, pro-
pagandayla. dayamşmayla, hiçbir örgüt, hiç-
bir güç. böylesine yükseltemezdi...
... Bir şairin büyüklüğünü anlamak için il-
leonundilinibilmekgerekmez. Yıllardır Tür-
kiye'de, çevrilmeleri Nâzım Hikmet'ten çok
daha güç olan Baudelairc. Rimbaud, Mal-
larme gibi şairler el üstünde tutulmuyorlar
azım
Hikmet
Türk kültürünün
bütün insanJığa
armağan ettiği
uluslarüstü
bir değerdir.
Daha önce de
yazmıştım:
Ingiliz şairi
Shakespeare
ne kadar
Ingiltere'ninse
ya da îspanyol
şairi Lorca
ne kadar
Ispanya'nınsa,
Türk şairi
Nâzım Hikmet de
ancak o kadar
Türkiye'nindir...
mı? Yalnız Fransızca bilen Türkler mi anla-
yabiliyor bu şairlerin büyüklüğünü?
... Bir şairin bütün şiirleri güzel, başarılı, et-
kileyici olmaz. îyi şairler de çok çeşitli neden-
lerle başansız şiirler yazabilirler. Sırasında
bir şairin yazın tarihi açısından çok önemli şi-
irleri bile yetersiz bulunabilir.
Nâzım Hikmet de. bütün şairler gi-
bi, iyi şiirlerin yanı sıra kötü şiirler
deyazmıştır. "Sovyet komüniz-
KOCALMAYA ALIŞIYORUM
Kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapılan çalmaya son kere,
durup durmadan aynlığa.
Saattar, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamaya çalişıyorum inanmayı yrHrmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç kanna içiten ctgaramın tadı.
Öiüm kendtnden önce bana yalnızliğını yolladı.
Kiskanıyorum öylelerini kocaldıklarmın farkında bile değiller,
öylesine başlanndan aşkın işleri.
12 Ocak 1963
minin çöküşü'"nden önce de böyleydi bu, şim-
di de böyle...
... Daha önce de yazmıştım: Nâzım Hik-
met, şiirlerinin büyük çoğunluğunda ortakla-
macılığı değil, ortaklamacılığın insanlara ge-
tireceğine inandığı evrensel değerleri anlatır.
"Ölüme karşı yaşanu, savaşa karşı banşı, tut-
saklığa karşı özgürlüğü, sömürüye karşı pay-
laşnıavı, adaJetsizüğe karşı adaleti. yok etme-
ve karşı yaratmayı, düşmanuğa karşı dostlu-
ğu, nefrete karşı sevgivi, geçmişe karşı gelece-
ği", kısaca ölümseverliğe karşı yaşamsever-
liği savunan herkes, Nâzım Hikmet'in şiirle-
rini okursa, ister istemez beğenir.
Sanatçılar için evrensel insanJık değerleri-
dir her şeyin üstünde olan. Bütün bir ömrü yo-
luna serdikJeri bir inanç için bile, son döne-
meçte,
Anlamaya çalişıyorum inanmayı yitirme-
nin pahasına.
deyiverirler - bir kuşkuya kapıhrlarsa...
Nâzım Hikmet'in şiirini, sanatını "Sovyet
komünizmi"ne bağlamak, "ideok)jisi"ni siya-
sal bir çerçeveye sığdırmaya çahşmak son de-
rece yanlıştır. Sanatçılann dünyaya, topluma,
insana yaklaşımlan çok daha geniş boyutlu-
dur. Siyasa bu boyutlar içinde yalnızca evren-
sel insanlık değerlerine götüren bir araç ola-
rak yer alabilir.
Halûk Şahin'e, bu arada, Nâzım Hikmet'in
yanna kaJıp kalmayacağını merak eden her-
kese;
ayrıca, evrensel değerleri insanlığa ortakla-
macılığın getireceğine inanan bu şairi, ortak-
lamacıhğa yakmlık duymayan, hatta düşman
olanlann da neden beğenip sevebildikierini
anlamak isteyenlere;
ve de bütün şiirseverlere;
şu günlerde yayımlanan bir kitabı, Nedfan
Gürsel'in Nâzım Hikmet ve Geleneksel
Türk Yazını adlı kitabını okumalannı sa-
lık veririm.
Büyük tat alınarak okunan bu 360 say-
falık inceleme, bir yandan Nâzım Hik-
met'in, kendisi için söylediği,
Memleket toprağındadır kökü
dizesini, bütün yönleriyle, açık-
lığa kavuştururken bir yandan
da Türk yazınının eleştiri ala-
nındaki gelişmelerine, kimsenin
yadsıyamayacağı yeni bir örnek
olarak pınl pırıl yükseliyor.
(Adam Sanat, Mart 1992)
(Bu yazı Memet Fuat 'ın -Nâ-
zım Hikmet Üstüne Yazılar, Adam
Yayınlan, Mart 2001- başlıklı ki-
tabından kısaltılarak ahnmıştır.)
Niteliğin önde geldiği sanat ve kültürü, tüketim aracı olarak görüp 'satış'a endeksleyemeyiz
Bugün,tiyatrofestivali sona erecekti...
ZEYNEPOtAL
BT süreden teri Cumhuriyet'ın
kültir sayfalaının sağ alt köşe-
sinde siyah, ka-anlık bir leke gö-
rüycrsunuz.
Sıyahın, kannlığın, boşluğun
üzennde inceck beyaz bir yazıy-
la "13'üncüsüluyılyapılamıyor"
yazıyor.
Chun hemenaltında her gün de-
ğişeı bir tüme: "Bugün tiyatro
festSalinin birnci günü". sonra
u
iknci günü". "üçüncü günü",
"beanci günü'... "'Bugüıı tiyatro
festnalinin ondördüncü günü",
"onbeşinci güıü"... Ve bugün ti-
yatn festivalınn son günü... Yani
yapisaydı, yaıi gerçekleşseydi.
bugin 13. Tiyaro Festivali'nin son
girni olacaktı.
Syah kareyçevirip baktığımda,
tephnin. başkıldın niteliğini. bir
"tenenni" olnaktan çok. herkesi
sonmluluk alnaya çağıran bir buy-
ruk olduğunu görüyorum. Çağrı
şöye: "Liuslaai'ası Istanbul Tiyatro
Fesıvali her yıkapüsın. Tiyatro Fes-
tivai yaşasın."*
ÎNereden geld. kim yolladı, nasıl
bu iöşeye yerleti, bilmiyorum. ama
gürjerdir o karaekeye baktıkça. içim
bir andan acıy^r. bir vandan da oh
nihyet, birilerifark etti, birileri ti-
yato festivalini yapılmadığının far-
kiTiia. birileri br tepki gösterdi diye
se\jıiyor, içimcki isyan bayrağını
dablandınyorm.
(Ikem. yalnıra bu yıl Uluslarara-
sı lonbul TiyatD Festivali'nin yapıl-
nianasına deği Öfkem. tiyatro fes-
tivLnin yapılramasına. (Cumhuri-
yeiiışında) bata anlı şanlı medya-
ıriLJİmak üzeî, hiçbir yerden hiç-
b>ir?pki gelmeıesine!
Eknomikkn
Imam, ekoDmik knz var, onun
içiiyatro fesVali yapılamadı. Ti-
festivalim danışmanlanndan
biriyim. gerekçeyi biliyorum.
Istanbul Sanat ve Kültür Vakfı. son
ana kadar dırendı, bir avoıç insan ola-
ğandışı çaba gösterdi, ancak öteki
festivallere değil de (müzik. caz, si-
nema festıvallen. bıenale değil de) ti-
yatro festivalıne bir tek sponsor bu-
lunamadı. Evet, dünyada hiçbir yer-
de hiçbir kuruluş. üstelik devletten
yardım almadan bir festivalden beş
festival üretmedi ama bu. "tiyatro fes-
thaline sponsor bulunamadT gerçe-
ğinı değiştirmıyor.
(Bu ekonomık krizde millet geçim
derdindeyken düşündüğü şeye bak
dıye kızabilırsiniz elbet. Hemen be-
lirteyim: Ekonomikknz bol gelirlile-
ri değil, orta vedargelirlileri vurdu.)
Peki niçin tiyatro festivaline spon-
sor bulunamadı?
Bu soruya yanıt ararken en çok kar-
şılaştığım yanıt şu oldu: "Çünkü en
az izlevicisi olan festrvaldi."
konomik
kriz nedeniyle
bu yıl tiyatro
festivali
gerçekleşmedi.
Ama benim
anlamadığım,
bundan böyle niçin
her iki yılda bir
yapılmasına karar
verildiği? Tiyatro
festivali tümden
ölsün diye mi? Ilgi
daha da azalsın
diye mi? Kelle
sayısı yetmiyor
diye mi?
tşte bu yanıt, özellikle sanat ve kül-
tür yaşamımızda oturup bir sürü şe-
yi yeniden düşünmemizı gerekli kı-
hyor.
Sanat ve kültürü, tüketim aracı ola-
rak görüp "satış^a endeksleyeme-
yiz... Etld alanını kelle sayısıyla he-
saplayamayız... Bu alanlarda nicelik
değil. nitelik önde gelir... Şu son tüm-
celeri tekrarlamak bile bana ayıp gi-
bi geliyor, ama öylesine popalarite
merakhsı birtoplum olduk ki. söyle-
mekten vazgeçemiyorum.
Yitiniiğuniz değer
Tiyatro festivali yalnızca, dünya-
nın dört bir yanından birtakım pro-
düksiyonlan. oyunlan biraraya geti-
rip bunlan peş peşe sunmak değildi.
Tiyatro festivali. tiyatronun çok a-
ma çok geniş bir yelpazeye yayılan
bir alan olduğunu, kendini sürekli ge-
liştirerek yenilenen bir sanat dalı ol-
duğunu ve tiyatro yapmanın bınlerce
yolu yordamı. yöntemı olduğunu
gösterebilmenin. bunu bılinçlere ka-
zımanın da yoluydu.
Tiyatro festivali. yaratıcılığın uç-
suz bucaksızhğında. kültürler arası
iletişimı sağlamak. başka dünyalara.
başka toplumlara kucak açabılmek.
onları anlamaya çalışırken kendini
keşfermek. tanıyabilmek, farklı ses-
lenn yükseldiği çağdaş ve evrensel
bir platfoımda kendi sesini aramak
ve kendi kımliğıni bulabılmekti.
Tiyatro festivali. bu çağdaş ve ev-
rensel platfoımda bir tartışma ortamı
yaratmanın da yoluydu.
Tiyatro festivali. aynca ortak pro-
jelerle. davet ettiği yabancı tiyatro
eleştirmenleri aracıhğıyla Türkiye ti-
yatrosunu ve kültürünü yurtdışında
tanıtmanın yoluydu.
Tamam, ekonomik kriz nedeniyle
bu yıl tiyatro festivali gerçekleşmedi.
Ama benim anlamadığım, bun-
dan böyle niçin her iki yılda bir
yapılmasına karar verildiği? Ti-
yatro festivali tümden ölsün diye
mi? Ilgi daha da azalsın diye mi?
Kelle sayısı yetmiyor diye mi?
Ama o zaman, içinde yaşadığı-
mız ekonomik knz. "bahane" ol-
muş olmuyor mu?..
Tiyatronun özelliği
Tiyatroyu, öteki tüm sanatlar-
dan farklı kılan, canh olarak izle-
yiciyle karşı karşıya gerçekleşti-
rilmesidir. Sinema. beyazperde
aracıhğıyla, müzik, radyo, plaklar
aracıhğıyla aynı anda dünyanın her
yerinde izlenebilir. Oysa tiyatro
öyle değil. Izleyebilmeniz için o
anda sahnenin karşısında olmanız
gerek.
Bugüne dek yurtdışına gidip ti-
yatro izleme olanağı olmayan özel-
likle gençler ve tiyatroyu meslek
edinenler, farklı yöntemlerle, "baş-
ka rüriü detiyatro \ apılabileceğini
M
.
bu festivalden öğrendiler. Kendile-
rini sınama olanağı buldular.
Dünyadaki en ileri çalışmalan, ti-
yatro tarihini etkilemiş ustalan, yal-
nız tiyatro kalıplanna hapsolmayan,
tiyatro-dans, tiyatro-resim, tiyatro-
plastik sanatlar, tiyatro-müzik ilişki-
lerinde sınırlan zorlayan ve sorgula-
yan uygulamalan, bu festivalde izle-
dik. (Robert VV'ilson'dan Pina Ba-
uch'a, HeinerMuller'den Strehkr'e,
Lubimov'dan VTşnievski'ye. Tadaşi
Suzuki'ye, Berüner Ensemble'dan
Royal NarionaJ Theatre'a, örnekJeri
çoğaltabiliriz.)
Yahıız izlemekJe kalmayıp "works-
hop"lar aracıhğıyla ve ortak prodük-
siyonlarla, eğitimi ve sahne olayına
katılımı sağladı festival.
13. Uluslararası Istanbul Tiyatro
Festivali bu yıl yapılmadı. Gerçek-
leşseydi bugün son günü olacaktı.
Tiyatro festivalinin yapılmaması
benim içime sinmedi. Ya sizin?
Lorca'nın oyunu, Öğrenci
Kültür Merkezi Sahnesi'nde
• Kültür Servisi -
Istanbul Üniversitesi
Öğrenci Kültür Mer-
kezi (ÖKM) Sahnesi
Eğitim Ajaştırma Top-
luluğu, ÖKM Sahne-
si'nden ve IÜ Edebi-
yat Fakültesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dra-
maturgi Bölümü'nden
bir grup öğrenciyle, IÜ
Mezunlar Derneği ça-
tısı altında tiyatro ça-
lışmalan yapan bir
grup mezunun birlik-
teliğiyle meydana gel-
di.
İÜ ÖKM Tiyatro
Kulübü'nün dışanya
açılmasında ve sanat-
sal eğitim çalışmalan-
nın geliştirilmesinde
etkin bir rol üstlenen
ve genel kulüp yapısı-
nın esnek bir bileşeni
olan topluluk, akade-
mik alanla kulüp faali-
yetlerinin buluşturul-
ması ve tiyatroda dü-
şünselliğe vurgu yapıl-
ması fikrinden doğdu.
Salt prodüksiyon he-
defli olmayan bir sah-
ne laboratuvan anlayı-
şını benimseyen toplu-
luğun Lorca'nın "Don
Cristobita ile Dona Ro-
sita'nın AcıkJı Güldü-
rösü" adlı oyunu eki-
bin bir kumpanya an-
layışı içerisindeörgüt-
lenmesi için atılan
önemli bir adım oldu.
Bir panayır gösterisi
özelliği taşıyan oyun,
ÖKM Sahnesi'nden
sonra Gençlik Günleri
ve Amatör Tiyatro Fes-
tivali'nde gösterildi.
Topluluk, oyunu önü-
müzdeki günlerde de
îzmir'de oynayacak.
Rodrigo'nun 100. yaşı kutfanıyor
• Kültür Servisi - Sabancı Üniversitesi,
Istanbul Cervantes Enstitüsü işbirliği ile ünlü
Îspanyol bestecisi Joaquin Rodrigo'nun
doğumunun 100. yılı kutlamalan çerçevesinde,
bir konser düzenliyor. 5 Haziran Salı günü saat
19.30'da Sabancı Center'da gerçekleştirilecek
konserde, soprano Ruth Rosique ve uluslararası
üne sahip îspanyol gitar ustası Jose Ruiz Del
Puerto, Rodrigo'nun yapıtlanndan bir seçki
sunacak. (292 13 13)
Kanake' New York'ta tamtHdı
• Kültür Servisi - Yaşamını Amerika'da
sürdüren Türk yönetmen Mevlüt Akkaya'nın
yeni filmi 'Kanake', Nevv York'ta tanıtıldı.
Almancada 'gelişmemiş aptal insan' anlamına
gelen 'Kanake' sözcüğü, argoda yabancı işçiler
için kullanıhyor. Avrupa'da yeniden canlanmaya
başlayan ırkçılık hareketlerini sert bir dille
eleştiren kısa metrajlı film ekimde Türkiye'de de
tanıtılacak. Film bu süre içinde Venedik,
Toronto, Chicago, Nevv York ve Sundance'ta
gerçekleşecek film festivallerine katılacak.
Mfcheline R. Connery nin sergisi
• ROMA (AFP) - Sean Connery'nin 30 yıllık
Tunuslu eşi Micheline Roquebrune Connery,
30 Mayıs Çarşamba günü resim çalışmalannı
Roma'da sergilemeye başladı. 1970 yılında
daha eşi Sean Connery ile tamşmadan önce
resim yapmaya başlayan sanatçının Italya'nın
ulusal anıtı Vittoriano'nun içinde sergilenen
ve çoğunluğu portre çalışması olan
resimlerinde, neşeli Akdeniz dokunuşunun
hâkim olduğu pastel renkler ağırlıkta.
Sergi 10 Haziran'a dek açık kalacak.
BUGÜN
• PERA ÇOK AMAÇLI SALON'da saat
16.00'da Neşe Grançer yönetimindeki viyola-
piyano konseri izlenebilir. (212 - 252 30 82)
• ENGLISH BAR'da Önder Focan, Sibel Köse
ve Erdal Akyol'un saat 22.30'da caz konseri
dinlenebilir. (212 - 231 21 21)
• NAZIMKÜLTÜREVtnde saat 15.30"da
Fuat Saka'dan dinletinin, şiirlerin Tiyatro
Manga'dan bir oyunun ve fotoğraf sergisinin
yer alacağı Nazun Hikmet'i anma töreni
yapılacaktır. (212 - 245 04 81)
13 üncüiü bu yıl yapüamıycr
BLGUN TİYATRO FESTIVALİNIN SON CUNÜ