Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
•* 4 t
CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2001 PA2AR
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusCacumhuriyet.com.tr
Universite Için Onemli Olan..;
Prof. Dr. Omır Bilge KULA Mersin ü>
2
8Mayıs200l
tarihli Cum-
huriyet'te
"Rektörlerin
tstifa RestT
başlığıyla ve-
rilen haberde birçok rektö-
riin çekilebilecegi (istifa ede-
büeceği) belirtilmektedir.
Birçok rektör "istifa edebi-
Kriz" dediğine göre, mutla-
ka universite ıle ilgili önem-
li birgelişme gündeme gel-
mekte, örneğin universite
kavramınjn obnazsa olmaz
koşullan ortadan kaldınl-
makta ya da böyle bir tehli-
ke güçlü bir olasılık olarak
belirmektedir. Yoksa üniver-
nı.
siteyi universite yapan 'öz'e,
dahası "akademik özgürlü-
ğe" herhangi bir güç tara-
fından dokunulmazsa, bir-
çok rektör durup dururken
"istifa edeceğu" der mi?
Cumhuriyet'te EbnıTok-
tar'ın hazırladığı habere gö-
re, Ankara, Gazi, ODTÜ ve
Hacettepe Üniversitesi rek-
törlerinin öncülük ettiği bir
girişim içerisinde yer alan
bazı rektörler, Emit-Bahçe-
fi-Yılmaz hükümetini, üni-
versiteleri Cumhuriyet tari-
hinin en kötü noktasına ge-
tirmekle suçlamakta, hükü-
meti Atarürk'e şikâyet et-
meyi ve Sayın Cumhurbaş-
Fen-Edebiyat Fakültesi
kanı Ahmet Necdet Sezer'e
toplu olarak istifalannı sun-
mayı düşünmektedir.
Siyasal erk ve YÖK yö-
netiminin üniversiteleri kö-
tü duruma sokma eğilimle-
ri sıkça gözlenmiştir ve bu
yeni bir olgu değildir. Üni-
versitelerin asli görevlerini
gereği gibi yapabilmeleri
için özsel niteliklerine yöne-
lik önlem ve düzenlemele-
re karşı ortaya çıkmalan ka-
dar doğal bir durum olma-
malıdır. Bununla birlikte
Türkiye üniversitelerinin,
özellikle de universite yö-
neticilerinin son yirmi yılda
üniversitenin olmazsa ol-
maz niteliğine yönelik bir
tehlike ya da yasal düzenle-
meye karşı ortaya çıktıkla-
n görülmemiştir.
Başta Ankara'daki anılan
üniversitelerin rektörleri ol-
mak üzere, söz konusu giri-
şimi destekîeyen rektörle-
rin istemleri arasında, en
azından anılan haber düze-
yinde tüm öğretim eleman-
lannı ve universite kurumu-
nu dolaysız olarak ilgilendi-
ren sadece akademik ve ida-
ri personelin maaşlarmın iyi-
leştirilmesi, araştırma fonla-
nnınkaldınlmaması ve araş-
tırma görevlisi kadrolannm
çoğaltılması bulunmaktadır.
Bazı rektörlerin, hiç ol-
mazsa bu tür istemleTİe or-
Hiç dostu kalmadı mı?
Hiç seveni yok mu?
Yaşlılık, kaçınılmaz birdu-
rumdur. Kim ki, bir insanı
'yaşlı' olmakla küçümsü-
yor; kim ki, yaşlanmanın ki-
şide yarattığı yetersizlikler-
le eğleniyor; iyi bilsin, bir
gün aynı şeyler kendi başı-
na gelecektir! Yaşamın oyunları
çok! Doganın elinde birçeşit oyun-
cağız; sana yirmi, ona kırk, beri-
kineyetmiş yıllık süretanıyor. Sü-
re boyunca senden bir şeyler ko-
panyor. Kimi zaman yavaş, kimin-
deyıldınm hızıyla...
Bakıyorum Bülent Ecevit pek
çoklanmızın başlıca hedef tahta-
sı. Hattaeğlenme, alay konusu...
'Küçük adımlaria 'yürümesi; "Bir
takımı tutuyordum, ama unut-
tum" demesi; elinde hertürlü güç
olduğu halde jandarmanın davra-
nışını önleyeceği yerde "Ben bu
işişıkbulmuyorum" demesi; Anrt-
kabir'de deftere yanlış tarih at-
ması!.. Böyle şeyler kaçınılmaz
yaşlılık belirtileridir. Yaşarsa, sek-
senlere doğru giderse her insanın
başına gelecek bir şey!..
Bir ülkenin, bir ulusun yazgısı-
nı elinde tutan ya da tutmaya ça-
lışan ya da tuttuğunu sanan yaş-
lı politikacılar tarihte çok görül-
müştür. Hindenburg, Petain,
Churchill, De Gaulle, Franco,
daha niceleri!.. Dikkat edilirse bu
kişilerin seksen yaşlarında ülke-
lerine yarardan çok zarar verme-
ye başladıkları bir gerçektir. Kimi
bu/ıu önceden anlar, kenara çe-
kilfr, ânılannı yazar, resim yapar, şi-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Bir Kurtarıcı Aranıyor!
ir yazar... öyleleri de var ki iktidar
hırsından kopamaz; sonunda en
güvendiği yakınlan "Sen buna-
dın" derler, gereken raporu alır, o
yaşlı kişiyi evine yollariar. Tunus'un
büyük adamı Burgiba'nın başına
gelengibi!..
Bülent Ecevit, "zamanı gelince
çekilmesini bilen" bir aydın... Ol-
mamalı mı? Lao Tzeu'unun "Za-
manı gelince çekilmesini bil" öz-
deyişini yine Ecevit yazmamış
mıydı? Ne bekler bir iki yıl daha
iktidar sahipliginden? Son kurul-
tayda bekledim, "Ben sonuna dek
görevimi yaptım. Şimdi kendini-
ze yeni bir lider seçmelisiniz " de-
mesini!.. Kim olabilirdi DSP lide-
ri? Ben bir aday göstersem mi: Ze-
keriya TemizeJ...
Denecek ki, sen de yaşlandın ey
yazar! Ama kırk yıldır köşenden
hep konuşuyorsun! Dinleyen, oku-
yan oldukça niye susmalı? Niye
birikmiş deneyimlere dayanarak
yazmayı sürdüren bir insan halk-
tan, emekten, doğruluktan, sa-
nattan, kültürden yana uğraşılar-
dan kopmalı yaşlandım diye!.. Ne
demişti Fethi Naci: "Oktayyaş-
lanmaz, yaş alır." Olası mı yaşian-
mamak? Işte unutkanlıklar, işte
'küçük adımlar', işte her an çeşit-
li hastalıkların üstünüze
saldınp saldırmamasının
korkusu, işte işte!..
Ismet Paşa seksenin-
de Başbakan'dı, CHP Ge-
nel Başkanı'ydı... Ama o
bir 'istisna'. öyleleri de
var, az ama var!.. O da
genç Ecevit karşısında ye-
nik düşmedi mi? Yolunu kesme-
di, aday olmasını önlemeye kalk-
madı. Isteseyapamaz mıydı? Yap-
madı.
Yetiştirmesi genç Ecevit'in ge-
nel başkan olmasını doğal gör-
dü. Onu önünü ilikleyerek karşı-
ladı... Bülent Bey bu örneği unırt-
tu, nice gerçeği unuttuğu gibi.
"Hangi tahmı tutuyorsun " dedik-
lerinde "Biri vardı, ama şimdi
anımsamıyorum hangisiydi" di-
yecek kadar unuttu, unutuyor;
hem kendini, hem geçmişini, es-
ki düşünce ve inançlannı...
Hepimizin sevdiği, saydığı, gü-
vendiği, desteklediği, savundu-
ğu, koruduğu bir Bülent Ecevit
vardı! Arayın bulun! Evet, orda bir
koalisyon lideri olarak her gün
TV'lerde, gazetelerde, ama yok,
gerçek Ecevit yok... Kendi tutku-
sunun kölesi olmuş, değişmiş,
bambaşka biri...
Hiç seveni yok mu? Kırk yıllık can
yoldaşı Rahşan da mı?.. Robert
Kolej'li arkadaşlan da mı? Şair,
yazar dostlan da mı? Bizler de
mi? Yazar, şair, aydın, Ecevit'i kim
bu yaşlılık karabasanından kur-
taracak? 'Kendisi' mi dediniz?
Artık 'kendisi' yok, o da yrtip git-
ti!..
Bu zamanda huzurlu olabiliyor musunuz?
Bazjianmiz zor günlerin tüm geriümfni yaşarken, bazıianrnızjn fıuzuru hiç kaçmadı.
Sahip olduklan bütün değerler ve sağlıkları güvence altındaysa. neden kaçsın ki?
Siz de iç huzurunuzu dış koşuilann etkisinden korumak, geieceğe yalmzca
bugûn değil yann da umutla bakmak istiyorsanız, harekete gegnenin tam zamani.
Hemen Yapı Kredi Sigorta'yı arayın. huzurunuzu g ü v e n c ^ alın!
taya çıkmalan ve universite
sorunlannın kamuoyunun
gündemine getirilmesine
katkı yapmalan olumlu ve
sevindirici bir gelişmedir.
Ne var ki, üniversitelerin içi-
ne sokulduklan demokrasi,
özgürlük ve özellikle bifim
ve bilim özgûrtüğü ile bağ-
daşmayan çağ ve uygarlık
dışı durumun ya da durum-
lann da rektörlerin istemle-
ri arasında yer alması bek-
lenirdi.
Ne yazık ki, üniversitele-
rin en ivedi gereksinmesi ve
istemi olan bu istemler, rek-
törlerin dile getirdikleri is-
temler arasında bulunma-
maktadır. Türkiye üniversi-
telerinin, çağın ve uygarlı-
ğın gereklerine uygun ola-
rak yapılandmlması uğraşı-
nın en can alıcı noktası. 'aka-
demik özgürlük' ve hukuka
dayalı demokratik işleyişi
olanaklı kılacak düzenleme-
lerdir.
Habere konu olan istem-
ler arasında 'akademik öz-
gürlük' ve 'demokratik işle-
yiş' gibi konular yokrur. Bu
durum, bazılan için şaşırtı-
cı gelebilir; ama Türkiye üni-
versitelerinin rektörlerinin
çoğunluğunun baskıcı, dış-
layıcı, tek belirleyici yöne-
tim anlayışlannı ve tarzını
günlük yaşamda deneyimle-
mek zorunda kalan öğretim
elemanlan için hiç de şaşır-
tıcı-değildir. Son zamanlar-
da giderek yaygınlaşan öğ-
retim üyelerinin sicillerinin
olumsuzlaştınlması, bu tu-
tuma bir örnek olarak gös-
terilebilir. Bazı rektörler, ara-
lanndan çıktıklan meslektaş-
lannın 'skiUerini' hukuk dı-
şı yöntemlerle 'oiumsuzlaş-
ürmış', karşıt diye ulamla-
dıklan öğretim üyelerini et-
kisizleştirmek, dışlamak ve
hatta kaçırtmak amacıyla.
hiçbir nesnel gerekçeye da-
yanmayan 'soruşturmalar'
ile ilkeler yok edilerek uni-
versite kurumundan soğut-
maya yönelmişlerdir.
Yine bazırektörler,YÖK
Başkanı'nın desteğini de ala-
rak ya da alıyor izlenimi ya-
ratarak demokratik işleyiş
ve akademik özgürlük ilke-
sini gözetmeksizin, üniver-
siteryapıyı ve akademik or-
tamı keyfı olarak örselemiş,
tahrip etmiştir.
Bu tür rektörler, universi-
te özerkliğini, kişisel ege-
menlikleri ve keyfiliklerine
ingirgemekten sakınmamış-
lar ve bu tutumlannı örtmek
için tüm Türk ulusunca yü-
celtilen değerleri kullanma
eğilimi göstermişlerdir.
Böylece özellikle olası si-
yasal baskılara karşı üniver-
sitelerin eleştirel tutum ve
kuşku düzeyinin dayanağı
ve ereği olan universite
özerkliği ya da akademik
özerklik ilkesini gözetmek
bir yana, liyakat ilkesi de
görmezlikten gelinmekte-
dir. Bu bağlamda rektörün
yetkisine bırakılan akade-
mik kadrolann gereksinme-
lere uygun olarak ve denge-
li biçimde universite birim-
leri arasında dağıtılması ve
ilanı bile zaman zaman ay-
nmcı bir yaklaşımla yapıl-
makta; çalışma süresi ve hak
etme gibi ilkeler gözetilme-
mektedir.
Çağdaşlık söylevleri veren
universite yöneticileri, çağ-
cıllaşmanın taşıyıcı gücü
olan Aydınlanma anlayışı
doğrultusunda üniversitele-
rin başlıca işlevinin hakıka-
ti sürekli aramaya kararlı,
bilimsel bilgi ve yöntemle-
ri edinmiş, evrensel yöne-
nimli kişilikler yetiştirmek
olduğunu neredeyse unut-
muşlardır.
Böylece öğrencilerin üret-
ken, akılcılık. eleştırellik,
bağımsızlık, insancıllık ve
demokratiklik gibi nitelikler-
le donanmış kişilikler olarak
yetişmeleri için gerekli or-
tam yeterınce sağlanama-
maktadır.
Türkiye üıuversitelerinde
özgürveeieştirel düşünmeve
her koşul alöndagerçeği ara-
ma istenci son dönemJerde
yeterince geJişme olanağı bu-
lamamaktadır. ÖzeUikJe bi-
lim özgürlüğü konusunda
üniversife açısından skandal
sayılması gereken durumJar
yaşanmaktadır. Vönetimler-
cedışlanmak istenenJer baş-
ta olmak üzere.öğretim üye-
lerinin biMm özgürlüğü gere-
ği araşürma sonuçlannı ka-
muo\u\la özgürce paylaş-
malan bilekaba yöntemler-
le engeilenmektedir. Bu ko-
nuda sa>ısız örnek verikbt-
Br.
Bazı üniversitelerde öğ-
retim üyelerinin bilim öz-
gürlüğünü, öğrencilerin öz-
gür ve demokratik üniver-
site ortamını yaşamasını zor-
laştıran uygulamalar sürer-
ken bazı rektörlerin şimdi
özefliklede protokol sırasın-
daki yerieri ve öğretim ele-
manlannın tümünü kapsa-
mayan döner sermaye, faiz
vevergifcrinden dolayı 'isti-
fa restı' ile ortayaçıkma ha-
zırhğı içerisindeoimalan dü-
şündürücüdür.
Rektörlerce belirtilen is-
temlerarasında yer alan araş-
tırma fonunun kapatılma-
ması ne denli haklı ve gerek-
li bir istem ise bu fonlann
olanaklannın şimdiye değin
çoğu ünıversitede keyfi,yan-
b kullanıldığı ve istenmeyen
öğretim elemanlannın bu
otanaklardan yaraıiandınl-
madığı da bir gerçektir.
Öğretim elemanlan ve öğ-
rencilerin, dolayısıylada uni-
versite kurumunun başlıca ve
ivedi istemi, akademik Öz-
gürlük. hukukun uygulan-
ması ve demokratik işleyiş
gibi bir yükseköğretim ku-
rumuna universite niteliği
kazandıran ilke ve değerle-
rin öne çıkanlmasıdır. Üni-
versitelerin gündemini, bas-
kıcı ve tektipleştirici, aşm
merkeziyetçi ve en üst yöne-
ticiye mutlak yetki veren
YÖK ve bu yasayla verilen
mutlak yetkileri keyfiliğe
indirgeyen yönetim anlayı-
şının değiştirilmesi, akade-
mik özgürlük ve demokra-
tik katılım ve universite ça-
lışanlannın maaşlannın iyi-
leştirilmesi gibi tüm univer-
site öğelerini içeren istem-
ler ve gereksinmeler oluş-
turmaktadır. Bu nedenle rek-
törlerden beklenilen, proto-
kol sırasmdaki yerlerinin
yükseltilmesinin yanı sıra
yönettikleri kurumlann öz-
sel niteliklerinin iyileştiril-
mesi için ortaya çıkmalan-
dır.
Ancak bu istemler ile or-
taya çıkmadan önce meslek-
taşlanyla yeniden buluşmak
için bazı rektörlerin, ilkin,
şimdiye değin "akademik
özgürlük' ve 'hukukihlalle-
ri' konusunda universite ça-
lışanlarına karşı 'özeieştiri'
yapmaları gerekir. Yoksa,
salt rektörün protokol sıra-
sındaki yeri ve bir-iki fakül-
teyi özellikle ilgilendiren dö-
ner sermaye gelirlerinin fa-
iz ve vergileri ile ilgili uy-
gulamalar için ortaya çıkan
rektörleri öğretim elemanla-
nnın izlemesi beklenemez.
Sonuç
Universite yöneticileri,
başta üniversiteyi universi-
te yapan temel değer olan
'akademik özgürlük' ve bu
özgürlüğün gerçekleşmesi-
ni sağlayan düzenlemeler
için ortaya çıkmalıdır. Rek-
törler böyle bir değer uğru-
na ortaya çıktıklan zaman,
protokol sırasındaki yerieri
de kendiliğinden yüksele-
cektir. Aynca unutulmama-
lıdırki,rektörlerinprotokol-
deki yeri her şeyden önce
üniversitelerin kazandıkla-
n akademik saygınlık ölçü-
sünde yükselebilir.
Üniversitelerin saygınlık-
lan ise akademik özgürlük
ve katılımcı demokrasiye iş-
lerlik kazandırmak ve gerek-
tiğinde bu değerleri kıskanç-
lıkla korumak ıçin egemen
siyasal söylemlere ve güçlere
karşı çıkmakla olanaklıdır.
Fenerbahçe'den Siyasal Partilerimize...
AydeiHİr C E Y L A N VaH, ADD Genel Yönetim Kurulu Üyesi
BOyOkdere Caddes No 161 Zmcrtkayu 80506 isiaıttuf
Gene) Muduriuk Tel (0212)33606 06
(0212)3367778
vww».ytai9orta.a>m.tr
B
eş yıl aradan sonra Fener-
bahçe tüm tarihinin en an-
lamlı şampiyonluklann-
dan birine ulaşarak Tür-
kiye'nin gündemine otu-
ruverdi. Benim gibi tüm Fenerbahçe-
lilerin gururla, rakiplerimizin gıpta ile
izledikleri bu şampiyonluğun, medya-
nın spor sayfalan ve ekranlannda yal-
nızca bir spor olayı olarak algılanma-
sı yerine, toplum ve yönetim bilimci-
lerce irdelenmesi, siyasetçi ve siyasal
parti yöneticilerinin toplumu böylesi-
ne derinden etkileyen başannın baş-
langıç ve sonucu arasındaki süreçten
dersler çıkarması gerekir.
Bir siyasal partiyi ya da bir spor ku-
lübünü, genelde bir örgürü amacına ve
başanya götürecek ilke ve öğeleri kı-
saca sıraladığımızda, FB'nin yönetim
olarak çağdaş yönetim biçiminin tüm
gereklerini bu yıl yerine getirdiğini ko-
laylıkla görebiliriz.
- Yönetim, teknik kadro, sporcu ve
taraftarlar arasuıdaki etkin bir eşgüdü-
mün şampiyonluk ve kulübün gelece-
ği için üst düzeyde gerçekJeştirilmesi,
- Bu amaçlara uygun olarak yönetim
kurulu üyeleri arasında bilinçli bir şe-
kilde tasarlanmış, üyelerce benimsen-
miş planlı bir işbölümü, rol dağıtımı,
- Hedeflenen amaca doğru izlene-
cek yolda kamuoyu ve taraftann des-
teğini alabilmek için etkin bir iletişim
ve bildirişim ağı,
- Bu iletişün ağı içerisinde doğru,
tutarh, seviyeli ve öncelikle kararlı söy-
lemlerin aktanlarak izleyicilerin gü-
dülenmesi (motivasyonu),
- Beşeri ve fızik çevrenin olabildiğin-
ce etkin bir biçimde denetlenmesi,
- Başanlann sürekli olabilmesi için
kulüp yönetim merkezi, altyapı çalış-
ma alanlan, Rüştü Saracoğlu Stadı gi-
bi fiziksel mekânlann tesisinde özve-
riden kaçırulmaması, kaynak yaratılma-
sı, kaynaklann kişilerin çıkanna, üstün-
lüğüne, saygınlık kazanmasına kulla-
nılmasından kaçınılarak verimli kul-
lanılması,
- Sonuçta ve en önemli olarak bu il-
kelerin yerine getirilmesi ve başanya
ulaştınlması için, çalışmalan denetle-
yip yönlendirecek. eşgüdümleyecek,
takım çalışmasma inanan, başanlan
paylaşıp başansızlığın bedelini tek ba-
şına üstlenebilecek, sağlığını ve ser-
vetini ortaya koyabilecek bir yetke (oto-
rite), bir güç, sonuçta bir çağdaş baş-
kan...
tşte şampiyonluğa giden yolda Fener-
bahçe Spor Kulübü'nün temel aldığı,
sonuna kadar sahip çıktığı temel stra-
teji ve ilkeler... Ister bir spor kulübü-
ne, isterserüz bir siyasal partiye uygu-
layın, basannın kendiliğinden gelece-
ği evrensel ilkelerdir bunlar...
Öncelikle kulüp başkanı Aziz Yıldı-
rım'ı kutlamak gerek. Kimi siyasal
parti liderlerimizde göremediğimiz yö-
netici tavnnı kulübüne ve topluma sun-
duğu için. Bir başkanda, bir önderde ol-
ması gereken; bir amaç uğruna insan-
lan birleştirebilen, etkileyen, izleyici-
lerinin kısa ömürlü çıkarlan için değil,
örgütünün uzun ömürlü hedefleri için
güdüleyen, korkunun üstüne gidip ya-
şamından ve servetinden bedel öde-
meye hazır olan bir başkan, önder tav-
nnı, niteliklerini sergilediği, örnek ol-
duğu için; siyasal parti liderlerimiz gi-
bi her Allah' ın günü karşımıza çıkıp aya-
küstü, ekibine, kurullanna danışma-
dan medyatik demeçler vermedi. Ra-
kipleriae ve karşıtlanna karşı saygılı ve
ölçülüydü. Bu tavn yönetime ve taraf-
tara yansıdığı içindir ki tüm camia
hedefe kilitlendi.
PENCERE
Pertev Naili'den
Hoca Fıkraları...
Nasrettin Hoca'yı elçi diye Tımurienk'e yolla-
mışlar. Sultan, tepeden bakışla sormuş:
- Senden başkası yok muydu da padişahın se-
ni elçi diye gönderdi?.. - - v ;
Hocadururmu:
- Benden başkası da van ama, herkese müna-
sibiniyolluyorlar...
Timurlenk bozulmuş, bir ayağı topal olduğundan
otururken uzatır, üstüne de minder örtermiş...
Hoca'ya hışımla sormuş:
- Senin ile eşek arasında ne fark var?..
Hoca:
- Bir minder sultanım!.. ,. -
•
Hoca Akşehir'de kadılık yapfyormuş...
Bir kadın yanında getirdiği bir ızbandut heriften
şikâyetçi olmuş:
- Bu adam beni zoria öptü, adalet isterim!..
Hoca başını kaşıyıp düşündükten sonra, karan-
nı bildirmiş:
- Sen dahi bu herifi öp!..
•
Hoca'nın oğlu kuyuya düşmüş; feryat figan:
- Hoca oğlun kuyuya düştü.
Nasrettin Hoca kuyunun başına gelmtş, asağı eği-
lip sormuş:
- Oğlum burda mısın?..
- Babacığım imdat!.. Beni burdan kurtaıi..
Hoca:
- Bekle oğlum, eve gidip ip getireyim, seni çıka-
rayım, sakın ben gelinceye dek bir yere gitme!..
•
Hoca hiç yel değirmeni görmemiş; ilk kez gorün-
ce de oradaki bir herife sormuş:
- Bunane derler?..
- Bu yel değirmentdir.
- Bu değirmenin suyu nereden gelir?..
Herif:
- Bu yel değirmenidir... •
Hoca:
- Anladım bu yel değirmenidir.. ama, bunun su-
yu nereden gelir?..
•
Hoca bir gün eve gelince kansına demiş ki:
- Hanım bu akşam tasam sıkıntım yok; bir pilav
pişir, ağız tadıyla yiyelim, yatalım.
Kadın pilavı pişirmiş, yemişler, yatağa girmişter,
kapı çalmış...
- Kim o?..
- Komşu!..
Kapıyı açmışlar, komşu telaşla içeri girip anlat-
maya başlamış:
- Bizim eşek doğurdu, ama, ne kuyruğu var, ne
kulağı...
Hoca kansına dönmüş: *•
- Gördün mü, pilavı yedik, karnımız doydu, yine
de tasasız, sıkıntısız yatamayacağız...
Neden?..
Doğan eşek üç yaşına girdiğinde dağa oduna go-
türürierse, dönerken yolda çamura sapianıp bata-
ğagömülürse, neresindentutupçıkaracağız?.. Ne
kuyruğu var, ne de kulağı...
•
Yukanda okuduklannız Prof. Pertev Naili Bora-
tav'ın derlediği Nasrettin Hoca fıkralarıdır; sürre-
alist mi desem, postmodern mi desem, ipin ucu-
nu kaçıranlann dünyasına yakışan çağdaş miza-
hın ürünleri...
Son bir fıkra daha:
Hoca bir gün damdan aşağıya işiyormuş, heri-
fin birinin geldiğini görünce kesmiş; adam sormuş:
- Niye kestin hoca?..
Hoca:
- İp gibi tutunup dama çıkarsın diye korktum!..
38. Ölüm Yıldönümünde
Nâzım Hikmefi
özlemini çektiği,
insanlığın güzel geleceğine olan
inançla anıyoruz.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı
İSVİÇRE HASTANESİ
ÖZEL
KÜLTÜR ETKİNLlKLERt
I
KONSER 4
emin igüs / vokal-bağlama
mutlu ödemiş / keman *.. • - f
hakan oral / gitar ' '1
ahmet özbilen / vurmalı çalgılar
Tarih : 6 Haziran 2001 Çarşamba . •/
Saat : 21.00
Yer : BAR1Ş MANÇ0 KÜLTÜR MERKEZİ (KADIKÖY)
Tel :0216-418 16 46
Cumhuriyet
ARM
UERKEÜ
KADIKÖY
BELEDİYESİ
TürkiyeGazetecüerCemiyeti'roı yayınladığı günlük
cazeteÜlke sooınlanna iltşkın raportanyia, araştırmâlanyla,
köşeyazdanyta, tarafsc haberieriyte siviltopkjmtanngazetesi.
Düzenli okumak ıçm abone oiun. Tel: (X21Z 5110B75