10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2001 PAZARTESİ ROPORTAJ Yolu sapada kaldığı için kentingözden ırak olması eskigüzelliklerinyaşamasını sağlamış. - ı ı n • I 1 IIm. I Karadeniz deseniz deniz kıyısmda değil, tç Anadolu deseniz bozkır değiL. Kastamouu, doğanm ve tarihin coştuğu bir kent_ onu konakdolu "W" ^^aradeniz'de, fakat deniz- m^r den çok uzak, Anadolu M£ bozkırınainatyemyeşilbir m ^L kent Kastamonu... Yol bo- ^ L J ^ . yu çevre öylesine yeşil ki toprak rengini unutmuş... Dağ tepe, or- manın bittiği yerde çayır başhyor; yeşil hiç bitmiyor... Göz dinleniyor, kente yaİdaşırken Ilgaz göz kırpıyor... Ilgaz'ın engebeli eteğinde, tepelerden birinden aşağıya inerken Kastamonu çı- kıveriyorinsanınkarşısına... Ortasından Karaçomak Deresi'nin geçtiği bir vadi- nin iki kenannda kurulu kentte baskın renk, kahvenin kırmızıya bakanı olu- yor... Bunlar çatılardaki kiremitler... Sonradan kaçak ya da ruhsatlı kat çık- mak için demirfilizleri açıkta bırakılmış dam yok burada... Evler çatılı, çatılar kı- remitli... Çatılann altına biraz dikkatli bakınca.. Ne kadar çok konak var... Ferah feza konaklar Kastamonu Valisi Enis Yeter, koru- maya alınmış 350 kadar yapı olduğunu anlatıyor... Tarihin içinden süzülüp ge- len resmi ve dini yapılan ayınnca sivil mimarinin örneği 300 kadar konaktan söz ediyor Enis Yeter... Büyük bir miras... Hepsi Türk evi... Göçebe denilen Türklerinesen... Karayolunun öteki ucundaki Safran- bolu, konaklar beldesı olarak bilinir ya.. Kastamonu da konak dolu... Kastamo- nu evlerinin Safranbolu'dan farkı, dar mekânlara sıkışmaması... Konaklar iki- üç katlı, cumbalı, geniş sofalı, bahçeli, bahçeleri taş duvarlı... Ferah feza... Kastamonu yol üstünde değil, karayo- lu bir tek Kastamonu'ya çıkıyor... An- kara'dan Zonguldak'a ya da Sinop'a gi- derken Kastamonu sapada kaîıyor... Gözden ırak... Oysa Kastamonu tarihin gözbebeği; Sümer, Hitit, Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, kendi başına bir bey- iik olarak Candaroğullan ya da Isfendi- yaroğullan, Osmanoğullarından n. Mehmet'le Osmanlı... Tarih boyunca ol- duğu gibi Kurtuluş Savaşı'nda da işgal görmeyen, ama Kurtuluş Savaşı'nda en çok şehit veren kentlerden biri ve Cum- huriyet Devrimlerinden şapkanın ilk ta- nığı... Tarihin her kesitini dolu dolu ya- şayan, ama son yıllarda verdiği göçle boşalanbirbelde... Hayvancılık, ormancılık, dokumacı- lık kann doyurmayınca kent merkezin- de 60 bini ancak bulan bir nüfus... Bir zamanlann sancak beyliği sınınnı Sala- cak'a kadar uzatıp Kızkulesi'nin tapu- sunu da Kastamonu'ya çıkartanlann ne- sabına göre gurbettekiler, sıladakilerden lOOkatfazla... Eski fotoğraflardan belli, zaman için- de yitip giden konaklar da tabıi ki elde kalanlardan kat be kat fazla... Ama bir ucundan tutup korumaya baş- lanmış olması önemli... Kastamonu'nun şansı Konaklann cephesi genelde beyaza boyalı... Çerçeveler ahşap; iri gözlere sürme çekilmiş gibi... Pencereler, ayna gibi mavi gökyüzünü yansıtıyor... Çev- resi ormanlarla kuşatılmış kentte fabri- ka bacası olmadığı için hava, hava de- ğil, sanki oksijen çadın... Aynı zaman- da, doğaya ve doğala hasret kalanlar için birrehabilitasyon merkezi... Tek yapay- hk, yer-el yönetimın kente vurmaya ça- lıştığı siyasi damga... Kentin göbeğinde çocuk parkı bile olamayacak kadarküçük bir alana, alan- dan büyük 'Alparsian Türkeş Parkı' ta- belası asmak başka nasıl açıklanabilır... Bizans'tan kalma sarp yamaçtaki kale- ye üç hilalli bayrak çekitmemiş olmasıy- lamı!.. Aynı kadrodan bir önceki belediye başkanmın müteahhitlik deneyimi ile eski evleri yıkıp yerlerine yeni apart- manlar dikme ülküsünü gerçekleştire- memiş olması kadar bugün de yerel yö- netimin konaklarla fazla ilgilenmemesi Kastamonu için büyük bir şans olmalı... Kastamonu'nun asıl şansı ise doğru- sunu söylemek gerekirse korumacı va- lisi... D E N İ Z S O M Konaklar Vali Enis Yeter'den sorulu- yor... Kamu kaynaklannın akılcı kullanımı, özel sektörün iyi yönlendirilmesi ve uluslararası kurumlann kültürel desteği- nin sağlanması ile vilayet üç yıl içinde 12 konağı yeniden yaratmış... Cumhuriyet'in 75. yılında havai fişek için aynlan parayı havaya atmak yerine eski bir konağı alıpCumhuriyet Evi yap- makla başlamış her şey... Bugün onanlan konaklardan bazısı o- tel ve restoran olarak kiraya verilmiş, bazısı döşenip ziyarete açılmış, bazısı da kitle örgütîeriyle sivil toplum örgüt- lerinin kullarumına sunulmuş... Bir ko- nak da Mahalle Evi olmuş... Mahalle Evi, adı üstünde, mahallelı- nin evi... Avrupa'dan destek Çocuklar, gençler ve kadınlar için hal- kevi ile halk eğitim merkezi arasında bir işlevi var Cebrail Mahallesi'ndeki üç katlı eski Konyalı Konağı'nın... Konak, Avrupa Birliği Komisyonu ta- rafindan desteklenen Dünya Yerel Yö- netim ve Demokrasi Akademisi'nin projesi kapsamında onanlmış, mahalle ölçeğinde katılımcı bir toplum yaratmak amacıyla hizmet veriyor... Ne ki katıl- mak yetmiyor... Konağın kendi ayakla- n üzerinde durması için üretim de gere- kiyor... Madem Kastamonu'dakilerin 100 ka- h Kastamonulu var... Buyrun baylar ba- yanlar... Omuz verin bu projeye... Göz nuru, el emeği ürünlerin yurriçinde ve dışında pazarlanmasına yardımcı olun: sanayiciysenız, işadamıysanız. örneğın yılbaşı hediyeliklerinizi buradan alm... Erfcekler nerede? Mahalle Evi'nin sorumluluğu, pınl pı- nl iki genç, Ebru Kipay ve \ihat Meti- noğhı'nda... Betül Tanman. Mine Öz- gür, Gülçin Birkan. Aygün Ağabaş, Fui- ya Güler ve daha niceleri gönüllü katı- lıyorlar çalışmalara: Tiyarro. satranç, bilgisayar, fotoğraf, resim, mahalle gazetesi, halkoyunlan, gezi, müzik, şiir, uzmanlarla anne ve ço- cuk sağhğı danışmanlıklan, konferans- lar... Hemşerileri Rıfat Ugaz'ın anısına ulusal şiiryanşması... Bu konakta, bu mahallede hayat var... Çocuklann oyun odasının darmadağı- nık olmasından belli... Teftişlik değil, tebriklik... Mahallenin erkekleri ise hâlâ kahve- de... Bütün mesele bu: Katılmak ya da ka- tılmamak! Kastamonu, zoru hep başarmıştı... Kurtuluş Savaşı'nda Inebolu Lima- nı'ndan Ankara'ya cephane taşımak ilk örnek... Gölköy Köy Enstitüsü bir ör- nek... Sanayi Mektebi'nde piyano üret- mek başka bir örnek .. Konaklan koru- mak güzel bir örnek ve son örnek Ma- halle Evi... Kastamonu'yu Salacak kıyısına ka- dar getirenler; Kastamonu'daki konak- lardan haberiniz var mı! K^astamonu'daki konaklann Safranbolu'dakilerden farkı geniş mekanlı olması... Kent merkezinde koruma altındaki 300 konaktan 12'si vilayetin öncülüğünde onanlmış ve her birine ayn bir işlev kazandınlmış... Mahalle Evi de bunlardan biri; halkevi ile halk eğitim merkezi arasında bir işlevle mahalleliye hizmet veriyor, katılımcı bir toplum yaratmayı hedefliyor... ENTERNET M E H M E T S U C U mehmet(acumhuriyet.com.tr Sanal Sıkıntı Türfciye'de yaklaşık 6-7 aydır küçük ve orta boy internet şirketlerınde ya- şanan sıkıntı dünya ölçeğinde de ken- disini hissettiriyor. Pek çok haber sitesi ve gazetelerin internet servislerinde işten çıkarmalar yaşanıyor. Burada yani Türkiye'de ise durum hiç farklı değil. Pek çok haber sitesi kepenk indirdi bile. İnternet üze- rinde ticaret artık eskisi kadar albeni- li değil. Bunların üzerine bir de getiril- meye çalışılan yeni kısıtlamalar ekle- nince hemen herkes beklemeye veya kaçmaya başladı. Ozellikle haber üretmeyen, ancak üretilmiş haberleri yeniden işleyerek deyim yerindeyse "çalıp çırparak" servise koyan internet siteleri istedik- leri boyutta ziyaretçi alamayınca ma- li bunalıma düştüler. Bunu aynı şekilde ticaret alanında da gördük ve görüyoruz. Mal veya hiz- met üretmeden sadece al-sat yapan internet dükkânlan da sıkıntı içinde. Doğal olarak bunların nedenleri çok. Bir süre önce medya kronik site- sindeyeralan Ragıp Duran'ın "İnter- net gazeteciliğinde büyük kriz baş- langıcı" başlıklı yazısında, tüm dünya- da yaşanan bu olumsuz gelışmelerın nedenleri şöyle özetlenıyor: - Borsanın iki yıl kadar önce yeni ekonomi, bir başka deyişle internet şirketlerine gösterdiği yakın ilgi azalı- yor. Çünkü, büyük yatınmlar yaparak bu sektöre giren kuruluşlann tümü, ön- gördükleri kâr oranına ulaşamadılar. - Kârlılık oranının sabitlenmesi hat- ta düşmesine karşı şirketler ilk elde tedbir olarak çalışan sayısını azaltarak küçülmeye gidiyor. - İnternet şirketleri önemli bir gelir kaynağı olarak saptadıkları reklam- dan beklediklerı gelıri elde edemedi- ler. - Geniş okur kesimi açısından kâğı- da basılı gazete ve haber ile ekrandan gazete ve haber okuma alışkanlığı he- nüz internet yanlılarını sevindirecek düzeye gelmedi. - Ekonomıde (ABD) son 8 yılda sü- ren büyüme trendi giderek yavaşlıyor. Ekonomi ve maliye uzmanlannın bu saptamalannın yanı sıra işin en önem- li yanlarından biri olan içerik mesele- si konusunda da bazı sorunlar var: - İnternet gazetecileri, bir yandan geleneksel gazete okurlarını bir yan- dan da yeni ve genç okurlan çekebil- mek için gerekli olan yenilikleri ve atı- lımları henuz gerçekleştiremediler. İn- ternet gazetecilıği genel olarak kâğı- da basılı gazetenin ekrana yansıtılmış versiyonu olarak kaldı. - Medyaya olan güvensizlik yeni ku- rulan internet gazeteciliği yapan şir- ketler yerine New York Times, Was- hington Post ya da Los Angeles Times gibi geleneksel gazetelerin web site- lerini daha inanılır ve güvenilir kıldı. - Sadece gazetecilik-habercilik de- ğil internetteki birçok hizmetin beda- va olması, büyük kârlar peşinde ko- şan şirketleri hayal kınklığına uğrattı. FilAvı En güzel gülmece sitelerinden bir tanesi de Hoppala.com. Burada çe- şitli meslek gruplannın nasıl fil avladı- ğına ılişkin biryazı var. Sizlerle paylaş- mak istedim. Matematikçiler Matematikçiler fil avlamak için Af- rika'ya giderler; fil olmayan her şeyı dışarı atıp geri ne kalırsa, onu avlar- lar. Deneyimti matematikçiler Bir önceki adımdakı işlemi yapma- dan önce, en az birfilin bulunduğunu ispat ederler. Matematik profesörieri En az bir filin bulunduğunu ispat ederler; ve onun bulunup yakaJanma işini yüksek lisans öğrencilerine ödev olarak veririer. Bilgisayar mühendisleri 1. Afrika'ya git. 2. Ümit Burnu'ndan başla. 3. Düzenli bir şekilde tüm krtayı do- ğudan batıya tarayarak kuzeye doğ- ru ilerle. 4. Hertarama adımında; 4a. Görü- len tüm hayvanlan yakala. 4b. Her ya- kalanan hayvanı bilınen birfille karşı- laştır. 4c. Bulunca dur. Deneyimli bilgisayar mühendis- leri Yukandaki algoritmanın durmasını garantilemek için Kahire civarına ön- ceden bir fil yerleştirirler. Assembly dili programcılan Bu algoritmayı, ellerinin ve dizleri- nin üzerinde emekleyerek izlemeyi tercih ederler. Donanım mühendisleri Afrika'ya gidip rengi gri olan hay- vanlan rasgele yakalamaya başlariar. Ağırlığı, daha önceden bilinen bir fi- linkinden yüzde on beş fazla veya az bir hayvana rastlayınca dururlar. Ekonomistler Bu meslek grubundakiler fil avla- mazlar; ancak yeterli ücret ödendiği takdirde, fıllerin kendi kendilenni av- layacağını düşünürler. Istatistikçiler Peş peşe "n" kez rastladıklan hay- vana "fil" adını verip onu avlarlar. Müşavirier Fil avlamazlar. Aslında hiçbir şey avlamazlar; ama, fil avlamak isteyen insanlara saat ücreti karşılığında tav- siyede bulunuriar. Yöneylem araştırmacılar Avcının şapkasının büyüklüğü ile kullanılan mermilerin renginin fil avla- ma stratejileri üzerindeki etkisini araş- tınrlar. Tek istedikleri, birilerinin kendi- lerine "fil" adı verilen nesneyi tanım- lamasıdır. Politikacılar Fil avlamazlar; sadece sizin avladı- ğınız fili kendi seçmenleriyle paylaşır- lar. Avukatlar Fil avlamazlar. Sadece fil sürüsünü izleyerek sürünün ardında bıraktığı gübrenin mülkiyetinin kime art oldu- ğunu tartışırlar. Üst düzey yöneticiler Geniş kapsamlı "filavlama" strate- jileri oluştururlar; ancak bu çalışma- ları sırasında fillerin, tarla farelerıne benzeyen, sadece sesleri biraz daha kalın olan yaratıklar olduğunu kabul ederler. Kalite kontrol denetçileri Fillerle ilgilenmeyıp avcıların cipe eşyalarını yüklerken yaptıkları hata- larla uğraşııiar. Satış temsilcileri Fil avlamazlar; Tüm zamanlannı ya- kalamadıklan filleri satmaya çalışarak ve sezon açılmadan 2 gün önce ma- lı teslim edeceklerini iddia ederek ge- çirirler. Bilgisayar yazılımı satıcılan Yakaladıkları ilk hayvanı sevk edip "fil" faturası keserler. Bilgisayar donanımı satıcılan Tavşan yakalayıp, bunlan griye bo- yayıp "masaüstü fil" diye satarlar. Gerekli Bilgller Ülkemizde pek fazla ctddiye alınmayan, ancak Batı'da çok dik- kat edilen konulann başında satı- lan ürünlerin üzerindeki uyan ya- zılan geiir. Ancak bazen bu uyan- larda aşınya kaçılabilıyor. Işte in- ternette yer alan bu uyarHardan bazıları: • Saç kurutma makinesinin üze- rindekj talimat: "Uyurken kutlan- mayın..." • Kızarmış patates torbasınm üzerinde: "Kazanan siz olabitirsi- niz... Üstellk, satınatmanızdaşart değil... Aynntılı bilgi torbanın için- de..." • Dial sabunlannın kutusunda: "Kulfanım şekil: Normalsabun gi- bi..." • Donmuş yemek kutusunda: "öneri: Buzunu çözön..." • Otellerde verilen duş başlığı- nın kutusunda: "Içine bir tek baş sığar." • HazırTirami su tatftsının kutu- sunda: "Altüst etmeyin..." (Uyan kutunun dibinde, tatltnın attında yazılı) • Bir puding kutusunda: "Ate- şin üzerine koyarsanız ısınır." • Bir uyku itacıntn üzerinde: "Uyuklamaya sebep ofabilir." • Ütü kutusunda: "Giysiterinizi üzerinizde ütülemeyin..." • Çin malı Noel ağacı »şıktı süs- lerneterinde: "Sadece içeride ve dışarıda kulianılabilır..." • Japon malı mutfak robotunun üzerinde: "Başka amaçla kullanıl- maz." • Fındık paketinin üzerinde: "Dikkat: içinde fındık var." • Fıstık paketînfn üzerinde: "7a- limat: Paketiaçın, fıstıklan yiyin..." • Bir elektrikli testerenin üzerin- de: "Çalıştrken elinizle durdurma- ya teşebbüs etmeyin.'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle