Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Özgümüş'ten
seçim yorumu
• ADANA(AA)-
Adana Sanayi Odası
(ASO) Başkanı ve
Sanayi Odalan
Konsey iiyesi Ümit
Özgümüş. Fuat
Miras'm istifası ile
boşalan TOBB
Yönetim Kurulu
Başkanlığı seçimini
etik olarak doğru
bulmadıkjannı
bildirdi. Özgümüş.
yaptığı açıklamada.
Türkiye tarihinin en
ağır ekonomik
krizinin yaşandığı bir
zamanda, reel
kesimin sorunlannı,
krizin çıkış yollannı
ve çözüm önerilerini
konuşmanın gerektiği
bir dönemde.
TOBBdeyaratılan
başkan ve yönetim
krizini büyük kaygı
iJe karşıladıklannı
belirtti.
Yücelen
ııyardı
• ESKİŞEHİR
(Cumhuriyet) -
Bilecik ll Kongresi 'ne
katıldıktan sonra
Ankara'ya dönerken
ANAP Eskişehir ll
Merkezi'ni de ziyaret
eden Içişleri Bakanı
Rüştü Kazım
Yücelen. ANAP'ın
oylannın azaldığına
dikkat çekerek
"Birlik ve
beraberliğimize
yönelik en büyük
faaliyeti aramıza
nifak sokmakla
yaptılar. Nifakı da
benlik davası güderek
başlattılar. Bunları
yapanlar, Türkiye'de
değişimi
istemeyenlerdir"
dedi.
Pamukçu'dan
eleştiri
• İstanbulHaber
Servisi-FPGenel
Sekreteri Suat
Pamukçu, partisinin
Istanbul il merkezinde
dün düzenledigi
toplantıda, "Tütün
Yasası, TBMM'de
nokta ve virgülüne
dokunulmadan
çıkanlmak isteniyor.
Bu yasayı muhteva
olarak kabul etmemiz
mümkün değil" dedi.
İjpetim
arttırılsın'
• tstanbul Haber
Servisi-DYP Genel
Başkan Yardımcısı
Hayri Kozakçıoğlu,
dün Hasan Âli Yücel
Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirilen DYP
Kartal Gençlik
Kollan l.Olağan
Kongresi'nde.
ekonominin dışandan
gelen parayla
kurtulamayacağını
belirterek "Süratle
üretimin arttınlması,
ihracatın teşvik
edilmesi ve inşaat
sektörünün
canlandınlması
lazım" dedi.
Batık riski 310 trilyonu geçen Halk Bankası'ndaki usulsüz işlemler müfettişleri şaşırttı
• Hazine'den karşılanan
görev zaran 6 katrilyon
lirayı aşan Halk
Bankası'ndaki siyasi
bağlantılı kredi
ilişkilerinin büyük
bölümü Yenal Ansen'in
genel müdürlük
dönemini kapsıyor.
BÜLENTSARIOĞLU
ANKARA - Istanbul Cum-
huriyet Başsavcılığı'nca ince-
lemeye alınan "Halkbank kre-
dilerinde", müfettişleri de şa-
şırtan usulsüz işlemler ortaya
çıkıyor. Halkbank'ın, "olasba-
ük" kalemi 310 trilyon lirayı,
Hazine'den karşılanan görev
zaran 6 katrilyon lirayı aştı. Si-
yasi bağlantılı kredi ilişkileri-
nin büyük bölümü gözaltında-
ki Yenal Ansen'in genel müdür-
lük dönemini kapsıyor.
Başbakanlık Yüksek Denet-
lenıe Kurulu'nun son raporu.
6 yıllık Yenal Ansen dönemin-
de ödemesi hep sonraki yıllara
devreden kredilerin dökümünü
içeriyor. YDK müfettişlerinin
saptadığı bazı noktalar şöyle:
"Firmaiar hakkmdaki olum-
suz istihbarat raporlan göz ar-
dı edildi. Firnıalann çok kısa
sürede kredilendirilmesi sonu-
Ansen için ek süre aluıdı
Yenal Ansen.
İstanbul Haber Servisi - Halk
Bankası'ndan verildiği ileri sü-
rülen usulsüz kredilerle ilgili so-
ruşturma kapsamında gözaltın-
da bulunan bankanın eski genel
müdürü Yenal Ansen ile eski
banka yöneticileri için 3 günlük
gözaltı süresi alındı.
Istanbul Mali Şube Müdürlü-
ğü'nde gözaltmda tutulan eski
Halk Bankası Genel Müdürü
Yenal Ansen ile eski Genel Mü-
dür Yardımcısı Osman Nuri Er-
tflrk, eski Dış llişkiler sorumlu-
su Arife Deniz Ciner, bankanın
eski yöneticilerinden Muazzez
Ela ve Levent şubesinde görev-
li Mtıalia Halistürk ile Ender Al-
tun'un sorgusu devam ediyor.
Ansen ile diğer eski banka yö-
neticilerinin, Egebank davası
kapsamında turuklu olarak yar-
gılanan ve cezaevinde bulunan
Yahya Murat Demirel'in bazı
şirketlerine Halk Bankası'ndan
verildiği ileri sürülen ve geri
dönmeyen 159 miryon dolarhk
usulsüz krediye ilişkin ifadeleri-
nin alındığı belirtildi. Istanbul
Cumhuriyet Savcıhğı, Halk
Bankası Genel Müdürlüğü'nün,
"Yahya Murat Demirel'in bazt
şirketlerinin bankadan usulsüz
kredi kullandıklan" yolunda
yaptığı suç duyurusu üzerine so-
ruşturma başlatmıştı.
cunda, krediler vadelerinde
ödenmedi. Kredi kullandınl-
dıktan sonra, kredi ile ilgili iş-
lemlerde firmalann talepleri
doğrultusunda hareket edildi.
Firmalann yurtdışından sağla-
dıklan kredilerin garantisi ola-
rak talep edilen DNTM ve
AVAL kredilerin bankaca çok
kolay verilmesi sonucu, gayri-
nakdi krediler vadelerinde ban-
ka kaynağından ödendi. Alınan
bazı ipotekler sahte çıktı."
Bankanın. "olası baük" ola-
rak kabul edilen "tasfiyeoluna-
cak alacaklar" hesabındaki
krediler konusunda müfettişle-
rin bazı saptamalan şöyle:
'Favori' karar: Favori Din-
lenme Yerleri AŞ. Hazine'den
49 yıllığına kiraladığı araziye
otel ve devre tatil köyü yaptır-
mak için çeşitli tarihlerde kre-
di aldı. Ödeme tarihi geldiğin-
de vükümlülüğünü yenne ge-
tirmeyen firmanın kredi riski
25.3 trilyon lirayı buldu.
Müfertişdeanlamadı: Uncu-
lar grubuna. borç kıskacı için-
de olmasına karşın 10 milyon
dolar kredi verildi. Firmanın
ödeme güçlüğü içine girmesi
üzerine, olumsuz istihbarat ra-
porları göz ardı edilerek. 22
milyon dolar kredi daha açıldı.
Gelişmenin devamı müfettiş-
lerce şöyle özetlendi:
"Aynı gnıba dahil 4 firmanın
fabrikalan Kahramanma-
raş'ta otanalanna rağmen kre-
dilerin hangi gerekçe ile Anka-
ra'da bulunan merkez şubeden
kullandınldığı. şubeye nasıl
müracaat ettikleri anlaşılama-
mışnr."
Negatif bakiyeyeödül: Antal-
yalı işadamı BüJent Evüik'e ait
şirketler, 1999 yılındâ 5.6 tril-
yon lira negatif bakiye verme-
ye başlayınca kredi açıldı. Ra-
porda şu saptamaya yer verildi:
"2 yıl içerisinde döviz riski
yaldaşık 15 milyondolar artmış-
ür. Grubun firmalanndan biri-
si hakkında Ziraat Bankası icra
taldbine başladığı istihbarat ra-
porlannda vebasında yer alma-
suıa rağmen, grubun kredileri
gittikçe artünlarak bankanın
riski de artünlnuşör."
Bankadan alıpfinansa:Sa-
bah grubu yayınlannı çıkaran
Medya Holding'in de, Halk-
bank'tan aldığı kredileri finans
sektöründe kullandığı saptan-
dı. Bu grubun 4 firmasına her
100 liralık özkaynağa karşılık
18 bin lira kredi verildi.
Ansen ve diğer yöneticiler
için açılan davada. Egebank'ın
hortumlanmasıyla ilgili "Ka-
strga operasyonu" ile bağlanrı
kuruldu.
Ydmaznikâhta
stresattı
ANAP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Mesut
Yümaz, Isparta'nın Yalvaç Uçesi
Belediye Başkanı Tekin Bayram'ın
kın Handan Bayram ile Ğökhan
Onur'un nikâh töreninde şahhÜk
yapn. Önceki gün Antalya'da
gerçekleşen nikâha eşi Berna
Yılmaz ile biriikte katılan Yümaz,
ekonomik program tam olarak
uygulandığı tâkdirde Türkiye'nin
"kroniz krizlerden kurtulacağmı"
savundu. Bu programın
arkasındaki partiler arasında en
gönüllü desteği ANAP'ın verdigini
söyleyen Yümaz, "Çünkü bu
program bizim 1983'ten beri
savunduğumuz, devletin ekonomik
fonksiyonlannı asgariye indirmeyi
hedefleyen bir progranıdır" dedi.
Yıinıaz dün de A\usturya
Koleji'nin gerçekleştirdiği
"Türkjye-Avnsturya-Avrupa"
konulu uluslararası sempozyuma
katümak üzere Vryana'ya ghtL
(Fotoğraf: AA)
Krizin liderlerin kusuru olduğunu söyleyen yurttaşlar tazminat istiyor
Ortaklara 'dolar zaran' davası
• Kars'ın Digor
tlçesi Jandarma
Komutanlığı'ndan
Gökhan Aydın,
Yümaz hakkında,
jandarmaya yönelik
açıklamalan
nedeniyle
1 milyar liralık
tazminat davası açtı.
ANKARA (ANKA) - Son eko-
nomik krizden zarar gördüğünü
ileri süren birçok vatandaşın. Baş-
bakan Bülent Ecevit, Başbakan
yardımcılan Mesut Yılmaz. Dev-
let Bahçeli ve Hüsamettin Ozkan
hakkında, çeşitli mahkemelerde
yirmiye yakm tazminat davası aç-
tığı bildirildi.
ANAP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Yılmaz'ın avu-
katı Erden Arısoy, ekonomik
krizden sonra özellikle dolann
ani artışından zarar gören çok sa-
yıda vatandaşın koalisyon ortağı
partilerin liderlerine ve bakanla-
ra 'krizde şahsi kusurlan olduğu'
gerekçesiyle tazminat davası aç-
tıklannı söyledi.
Ansoy, açılan bu davalarda 1
milyardan 10 milyar liraya kadar
değişen miktarlarda tazminat is-
tendiğini ve dava dilekçelerinde
liderlere yönelik hakaretlerin de
yeraldığınıkaydetti.
Kars'ın Digor ilçesi Jandarma
Komutanlığı'ndan Gökhan Aydın
ise Yılmaz hakkında, partisinin
grup toplantısında jandarmaya
yönelik açıklamalan nedeniyle 1
milyar liralık tazminat davası aç-
tı. Aydın. dava dilekçesinde. Yıl-
maz'ın jandarmayı küçük düşür-
meye yönelik sözlerini duyduğun-
da çok üzüldüğünü ve moral bo-
zukluğu yaşadığını bildirdi.
Yuksel Yalova:
İstifam
gerekiyordu,
bendeettim
AYDEV(AA)-ANAP
Aydın Milletvekili ve
eski Devlet Bakanı
Yfiksel Yalova, hiçbir za-
man popülizm tuzağına
düşmediğini söyleyerek
"Istifa etmem gerekiyor-
du,ettim
w
dedi.
ANAP'ın Söke ilçe
teşkilatının Kuşadası
Tusan Tatil Köyü'nde
dün düzenledigi yemek-
li toplantıya katılan Ya-
lova, Söke Belediye
Başkanı BeliğAzbazdar
ve Söke Ziraat Odası
Başkanı Kemal Koca-
baş'ın verdiği plaketi al-
dı. Yalova, "Söyleyecek
çok sözüm var. Her sözü
yerinde söylemek gere-
kiyor.Arkadaşlarun pla-
ket vermek için beni ça-
ğmrken devlet bakanı sı-
fatmı kııllandılar. 31 Ma-
\ıs 2001 tarihinde ba-
kanlığı bıraktun. Arük
bakan değüim. Bakan
ohnadığun için pişman
da değüim" dedi.
Yüksel Yalova, "Gü-
nûn birinde beni ben ya-
pan değerlerle çatışma
noktasına gelirsem, öyle
koltuk sevdahsL, esiri ol-
mam. Hiçbir zaman po-
pülizm tuzağına düşme-
dim. İstifa etmem gere-
Idyordu, yaptun. Bugün
olsa yine yapanm" diye
konuştu.
SîFIR NOKTASl /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Körber Vakfı'nın düzenledigi top-
lantının ikinci gününde Alman eğiti-
minin önde gelen isimleri, Alman-
ya'nın üniversite eğitiminde ABD ve
Ingiltere'nin gerisinde kaldığını itiraf
ettiler. Bilişim teknolojisinin yaygınlaş-
masıyla birlikte Avrupa ülkelerinin
önüne geçen ve ekonomik üstünlüğü-
nü iyice pekiştiren ABD karşısında AB
üyesi ülkeler uzun zamandır bir çıkış
yolu anyorlar.
Çıkış yolu arayan ülkelerin başında
da Almanya geliyor. Avrupa'nın en
güçlü ekonomisine sahip olan Alman-
lan bir süredir gelecek korkusu sarmış
durumda. Mühendislik ve teknik egi-
timde başanlanyla övünen Almanlar-
da şimdi bir telaş gözleniyor. Böyle
giderse egitim alanında ciddi bir çö-
küntü yaşayacaklannın kaygısını taşı-
yorlar.
Almanlar, yurtdışından Almanya'ya
egitim için başka uluslardan gençle-
rin gelmediğine ya da gelen öğrenci
sayısının oldukça az olduğuna dikkat
çekiyorlar. Hatta son dönemde Alman
ailelerinin çocuklannın, üniversiteye
Almanya yerine ABD ve ingiltere'yi
tercih ertiğini söylüyorlar. Bu yönelim,
eskiden üniversite düzeyinde kalırken
Almanya Eğitimde Neden Geride?
son yıllarda lise düzeyinde de çocuk-
lannı Ingiltere'ye gönderenlerin sayı-
sının oldukça yüksek olduğunu dile
getiriyorlar.
• • •
Bu kaçışın nedenleri Almanlan te-
laşa düşürmüş durumda. Eskiden
"Made in Germany" patentiyle bir
sağlamlık ve güven ifade eden bu
sözcük, şimdi yerini güvensizliğe terk
ediyor gibi. Örneğin, çok göç aldıkla-
rı Türkiye'den bile gençlerin Alman-
ya'yı tercih etmemesi, onlann şaşkın-
lığını iyice arttıımış durumda.
Alman üniversitelerine neden ilgi
yok sorusunun arkasında, Almanların
teknolojide geri kalma korkusu yatı-
yor. Bu ilginç tartışmanın sonunda or-
taya çıkan tablo onların moralini da-
ha da bozdu. Uzun yıllar istanbul'da
Alman Lisesi'nde müdürlük yapan
Stürzenhofecker, ilginç deneyimle-
rini aktardı. Öncelikle Almanların ya-
bancı öğrencilere burs vermekten ka-
çınmasını önemli bir handikap olarak
aktardı. ABD'de parlak öğrenciler için
bu olanakların daha fazla olduğuna
dikkat çekti.
Bir başka handikap ise yabancılara
yönelik Alman bürokrasisiydi. Alman-
ya'da okumak isteyen bir gencin kar-
şısına çıkanlan zorluklar onu korkutu-
yor ve yıldırıyordu. Aynca Türk okulla-
rının diplomalarının Almanlar tarafın-
dan geçersiz kabul edilmesi de işi zor-
laştırıyordu. Türkiye'den bir gencin Al-
man üsesi mezunu değilse herhangi
bir Alman üniversitesine girebilmesi
için ilk şart, Türkiye'de bir üniversite sı-
navını kazanması. ABD ve ingiltere'nin
böyle bir şart aramadığı biliniyor.
Aynca üniversiteyi Türkiye'de ka-
zanan bir çocuğun Almanya'yı onca
bürokrasiyi de göze alarak tercih et-
mesi için bir sebep yoktu. En önem-
lisi, sağlanan ekonomik olanakların
sınırlı olması gençlerin Almanya'ya il-
gisini azaltıyordu. Almanlar bu acı ger-
çekleri dinlerken ve tartışırken endişe
içindeydiler. Bir yandan da ABD'yi na-
sıl izleyebiliriz diye onlan örnek alma-
ya çalışan egitim projelerini deniyor-
lardı. O alanda da ABD'nın gerisinde
kalmanın telaşı vardı.
•••
Almanların ikinci sıkıntıları ise Al-
manya'da 30 seneyi aşkın bir zaman-
dır yaşayan Türkiye'den gelmiş insan-
lann bir türlü kendi sistemlerine uyum
sağlayamadıklarıydı. Gençlerin önem-
li bir kısmı Almancayı doğru dürüst öğ-
renmiyordu. Türkiye'den göçenler. gı-
derek kendi gettolarına kapanıyor ve
Almancaya ihtiyaç duymadan yaşaya-
cak bir hayat kurabiliyorlardı.
Son yıllarda devlete ait ekonomik
işletmelerin özelleştirilmesiyleyeni bir
gerçekle daha yüz yüze gelmişlerdi.
Ozelleştirilen kurumlarda Türkçe ko-
nuşan müşteriye yönelik, Türkçe bilen
satıcılar ve tezgâhtarlar işe alınmış-
lardı. Böylece Almanca bilmek ihtiya-
cı giderek azalıyordu. Paniğin bir ne-
deni de buydu.
Bu duruma yol açan nedenler ko-
nusunda Almanlar, daha çok Türki-
ye'den kaynaklanan etkileri esas sa-
yıyorlardı. Örneğin Türk devletinin en-
tegrasyonu engelleyen birtutum için-
de olduğunu söylüyorlardı. Alman-
ya'da yayımlanan Türkçe gazetelerin
aşın milliyetçiliği körüklediğini dile ge-
tiriyoriardı. Türkiye'deki siyasi partile-
rin burada kendilerine destek bulmak
amacıytayaptıklan propagandanın da
gettolaşmayı körüklediğini ifade edi-
yorlardı.
Aslında buraya kadar söylenen her
şey doğru olsa bile 35 yıldır bu ülke-
de yaşayan bu insanlann neden içine
kapandıklarını açıklamaya yetmiyor-
du. Bunun Almanlann davranışlann-
dan, geleneklerinden, yabancılarla
uyum sağlamada zorluk çeken alış-
kanlıklanndan kaynaklanmış olabile-
ceğini düşünmek istemiyoriardı.
Sonuçta, Alman eğitimi ile Türki-
ye'deki eğitimi karşılaştırmak amacıy-
la başlayan toplantı büyük ölçüde Al-
man eğitiminin aksayan yönlerine yo-
ğunlaştı. Türkiye'den gelen ailelerin
çocukları, neden Alman egitim siste-
mine uyum sağlayamıyorlardı? Ne-
den Almanca öğrenmiyorlardı? Daha
da önemlisi, Almanya neden yabancı
ülkelerden öğrencilerin okumak için
ilgisini çekmiyordu?
Almanların derin tartışmaya olan
eğilimlerini de dikkate alırsanız, bu
tartışma daha uzun yıllara yayılacak
gibi görünüyor.
2000Tİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Krizlenin Yararı da
Var mı?..
Yaşanan ekonomik kriz hep olumsuz sonuçla-
rıyla dile getirildi. Krizlerın 'olumsuz sonuçlan' ile
düşünülmesi, tartışılması doğaldır. Çünkü her kriz
bir dizi olumsuz sonuca yol açar. Ancak madal-
yonun bir de öteki yüzü yok mu? Krizin yararlı
yanları da var mı? Bunları da görmek, krizlerde ya-
şananları çok yönlü irdelemek değil mi?
insanlar bu ekonomik knzde de para harcama
önceliklehni' yeniden düşündüler. Nerelere para
harcadıklannı yeniden düşünmek zorunda kaldı-
lar, hangilerinin 'daha önemli, daha öncelikli oldu-
ğunu' gözden geçirdiler. Bu arada gördüler ki, ki-
mi harcamalardan hemen vazgeçmek olasıdır, ay-
nca doğrudur da. Bunu ekonomik kriz olmadan
yapamazlar mıydı? Yapabilirlerdi, ama yapmadı-
lar, yapmazlar da. 'Insan gereksinmelen" dediği-
miz kavram görecedir; duruma, zamana, ekono-
mik kazanca göre değişir. Her zaman evlerdeki
oturma gruplarını düşünürüm. Evlerdeki koltuk,
kanepe, sandalye, tabure gibi oturmaya yarayan
eşyalardaki 'oturulacakyersayısı', ev halkı için de,
gelebilecek konuklar için de gerekenden fazladır.
Şimdi bu 'gerekenden fazla oturulacakeşya', ge-
rekenden fazla para, gerekenden fazla alan, ge-
rekenden fazla halı vb. demektir ki sonuçta 'ya-
rarsız harcama'\ar arasına girer.
Basitçe 'yararsız harcama' deyip geçtiğimiz tü-
ketim mallannın yiyecek maddeleri, giyecekler,
mobiiya, kullanılan taşıtlar.. türlü kalemlerde he-
sabı yapıldığı zaman ortaya çıkacak rakamlar ür-
kütücü bir israfın varlığını kanıtlar. Bu gereksiz har-
camalann nedenı 'uygaryaşamın ancak gerekme-
yen şeylere sahıp olmak ve gerekenden çok şey
tüketmekolduğu' öğretisidir. Bu 'ancakbaşkasın-
dan daha üstün olduğunu göstererek yaşamanın
kallteli ve mutlu yaşam olduğu' öğretisi, ünlü psi-
kiyatr Karen Homey'e göre "çağımıztn nevrozlu
insanı"r\ın da nedenidir. Şimdi bütün bunlan dü-
şünme fırsatını bulduğumuz kriz ortamına bir şey-
ler borçlu değil miyiz?
Krizlerın en önemli yararı, kriz ortamına giren in-
sanlara 'biz nelen yaptık ya da yapmadık' diye dü-
şündürmesidir. Bu düşündürme etkısl' elbette ki
beyinlerinden yararlanmak isteyen insanlar için
geçerlidir. Yoksa beyinleri sürekli istirahatli olup da
omurilikleriyle yaşayan 'refleks insanlan' için bun-
lan düşünmek de gereksizdir. Bu 'refleks insanla-
n' sadece belli etkilere belli tepkiler göstererek
'dürtüsel bir yaşam' sürerier. Onlar bu kriz orta-
mında sadece kendi çıkarları bozulduğu zaman,
sadece kendi çıkariarına dokunulduğu ölçüde ref-
leks hareketler yaparlar, o kadar. Onlar krizlerden
de bir şey öğrenemezler. Ama beynini kullanan in-
sanlar bütün krizlerden çok şey öğrenebilirter. Ne-
den bu kriz oldu? Daha önce hangi işaretler var-
dı da biz göremedik? Görüp de anlam veremedi-
ğimiz işaretler neydi? Hangi belirtilere dikkat et-
meliydik? Zamanında neleri yapmamız gerekir-
di?.. Krizlerin yararı bunları düşündürmesidir.
Krizlerin bir başka yararı da, 'başka krizlerin ol-
maması için nelerin yapılması gerektiğini' öğret-
mesidir. Hangi önlemlerin alınması gerekir? Krize
nasıl hazırlıklı olunur? Bunlan bilmek için de 'doğ-
ru yaşama kültürü'ne sahip olmak gerekir.
Çok yaşanan bir 'ev içi krizi'n\ alalım. Eşler ara-
sında yaşanan bir bunalım, anne-baba ile çocuk-
lar arasındaki krizyaratıcı çelişkiler, kardeşler ara-
sında yaşanan kriz çapında bir çekişme 'hangi
yaraıian sağlar'.
Böyle bir 'ev içı krizi', geçmişte yaşanıp da di-
le getirilmeyen bütün birikimlerin gözden geçiril-
mesine yol açar. Kişiler arası anlaşmazlıklar, bir-
birini görmezden gelmeler, açıklanmayan kırgın-
lıklar, dışa vurulamayan öfkeler, içe gömülen ha-
yal kırıkhklan ancak bir kriz ortamında taraflann
hayretleri içinde bir bir ortaya çıkarlar. İnsanlar an-
cak bir kavga sırasında birbirieri hakkmdaki ger-
çek düşüncelerini, gerçek duygulannı dışa vurur-
lar. Bir evde yaşanan böyle bir kriz de, eğer insan-
lan düşünmeye yöneltirse yarariı bile olur. Krizler,
insanlan kendi yanlışlarını anlama yolunda uyanr-
lar, bu uyarıları doğru değerlendiren insanlar da
kendileri için yarar sağlarlar.
Krizlerin yeni fırsatlar yarattığı da doğrudur. Her
kriz. kendisini doğuran koşullann sonucudur, o
koşullar zamanında değiştirilebilse kriz de yaşan-
maz. Ancak, bir krizin doğuşundan sonra da 'bu
kriz hangi yarahan sağlayabilir' diye düşünmek
gerekir. 'Refleks insanı' olmaktan çıkıp da 'akılin-
sanı' olmak ıçın kriz iyi bir fırsattır. Ama hiçbir ko-
şulda aklını kullanmamaya karariı insanlara bir şey
öğretecek kriz de dünyada yaşanmamıştır.
e-mail: erdalatakra superonline.com
Faks:0 212-513 90 98
Yücel Yener 3 ay daha görevde
TRT genel müdürü
seçimi sonbahara
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)- Cumhur-
başkanı Ahmet Necdet
Sezer"in onayına sunu-
lan yeni RTUK Yasası
yürürlüğe girse de. gir-
mese de temmuzda gö-
rev süresi sona eren
TRT Genel Müdürü
Yücel Yener'in görevi
fiili olarak uzatıhyor.
Sezer'in yasayı geri
göndermesi durumun-
da eski yasaya göre
TRT genel müdür ada-
yını belirleyebilecek
olan RTÜK bu hakkını
"yasa rafa kaldırüınca-
ya" dek kullanmaya-
cak. Eğer RTÜK Yasa-
sı onaylanırsa, genel
müdür adaylannı belir-
leyecek yeni RTÜK
üyelerinin seçilmesi
için TBMM'nin açıl-
ması gerekecek. Bu da
Yener'in 3 ay daha gö-
rev başında kalmasını
sağlayacak.
TRT genel müdürü
RTÜK'ün önerdiği 3 a-
day arasından Bakanlar
Kurulu tarafından ata-
nıyor.
TBMM Genel Kuru-
lu'nda kabul edilen
RTÜK Yasası'na ekle-
nen maddeyle temmuz
ayında göre\r
süresi so-
na eren Yücel Yener'in
yerine atanacak genel
müdürün yeni RTÜK
üyeleri tarafından gös-
terilecek adaylar ara-
smdan seçilecegi hük-
me bağlandı.