10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2001 PAZARTESİ HABERLER Özgümüş'ten seçim yorumu • ADANA(AA)- Adana Sanayi Odası (ASO) Başkanı ve Sanayi Odalan Konsey iiyesi Ümit Özgümüş. Fuat Miras'm istifası ile boşalan TOBB Yönetim Kurulu Başkanlığı seçimini etik olarak doğru bulmadıkjannı bildirdi. Özgümüş. yaptığı açıklamada. Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizinin yaşandığı bir zamanda, reel kesimin sorunlannı, krizin çıkış yollannı ve çözüm önerilerini konuşmanın gerektiği bir dönemde. TOBBdeyaratılan başkan ve yönetim krizini büyük kaygı iJe karşıladıklannı belirtti. Yücelen ııyardı • ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Bilecik ll Kongresi 'ne katıldıktan sonra Ankara'ya dönerken ANAP Eskişehir ll Merkezi'ni de ziyaret eden Içişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen. ANAP'ın oylannın azaldığına dikkat çekerek "Birlik ve beraberliğimize yönelik en büyük faaliyeti aramıza nifak sokmakla yaptılar. Nifakı da benlik davası güderek başlattılar. Bunları yapanlar, Türkiye'de değişimi istemeyenlerdir" dedi. Pamukçu'dan eleştiri • İstanbulHaber Servisi-FPGenel Sekreteri Suat Pamukçu, partisinin Istanbul il merkezinde dün düzenledigi toplantıda, "Tütün Yasası, TBMM'de nokta ve virgülüne dokunulmadan çıkanlmak isteniyor. Bu yasayı muhteva olarak kabul etmemiz mümkün değil" dedi. İjpetim arttırılsın' • tstanbul Haber Servisi-DYP Genel Başkan Yardımcısı Hayri Kozakçıoğlu, dün Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen DYP Kartal Gençlik Kollan l.Olağan Kongresi'nde. ekonominin dışandan gelen parayla kurtulamayacağını belirterek "Süratle üretimin arttınlması, ihracatın teşvik edilmesi ve inşaat sektörünün canlandınlması lazım" dedi. Batık riski 310 trilyonu geçen Halk Bankası'ndaki usulsüz işlemler müfettişleri şaşırttı • Hazine'den karşılanan görev zaran 6 katrilyon lirayı aşan Halk Bankası'ndaki siyasi bağlantılı kredi ilişkilerinin büyük bölümü Yenal Ansen'in genel müdürlük dönemini kapsıyor. BÜLENTSARIOĞLU ANKARA - Istanbul Cum- huriyet Başsavcılığı'nca ince- lemeye alınan "Halkbank kre- dilerinde", müfettişleri de şa- şırtan usulsüz işlemler ortaya çıkıyor. Halkbank'ın, "olasba- ük" kalemi 310 trilyon lirayı, Hazine'den karşılanan görev zaran 6 katrilyon lirayı aştı. Si- yasi bağlantılı kredi ilişkileri- nin büyük bölümü gözaltında- ki Yenal Ansen'in genel müdür- lük dönemini kapsıyor. Başbakanlık Yüksek Denet- lenıe Kurulu'nun son raporu. 6 yıllık Yenal Ansen dönemin- de ödemesi hep sonraki yıllara devreden kredilerin dökümünü içeriyor. YDK müfettişlerinin saptadığı bazı noktalar şöyle: "Firmaiar hakkmdaki olum- suz istihbarat raporlan göz ar- dı edildi. Firnıalann çok kısa sürede kredilendirilmesi sonu- Ansen için ek süre aluıdı Yenal Ansen. İstanbul Haber Servisi - Halk Bankası'ndan verildiği ileri sü- rülen usulsüz kredilerle ilgili so- ruşturma kapsamında gözaltın- da bulunan bankanın eski genel müdürü Yenal Ansen ile eski banka yöneticileri için 3 günlük gözaltı süresi alındı. Istanbul Mali Şube Müdürlü- ğü'nde gözaltmda tutulan eski Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen ile eski Genel Mü- dür Yardımcısı Osman Nuri Er- tflrk, eski Dış llişkiler sorumlu- su Arife Deniz Ciner, bankanın eski yöneticilerinden Muazzez Ela ve Levent şubesinde görev- li Mtıalia Halistürk ile Ender Al- tun'un sorgusu devam ediyor. Ansen ile diğer eski banka yö- neticilerinin, Egebank davası kapsamında turuklu olarak yar- gılanan ve cezaevinde bulunan Yahya Murat Demirel'in bazı şirketlerine Halk Bankası'ndan verildiği ileri sürülen ve geri dönmeyen 159 miryon dolarhk usulsüz krediye ilişkin ifadeleri- nin alındığı belirtildi. Istanbul Cumhuriyet Savcıhğı, Halk Bankası Genel Müdürlüğü'nün, "Yahya Murat Demirel'in bazt şirketlerinin bankadan usulsüz kredi kullandıklan" yolunda yaptığı suç duyurusu üzerine so- ruşturma başlatmıştı. cunda, krediler vadelerinde ödenmedi. Kredi kullandınl- dıktan sonra, kredi ile ilgili iş- lemlerde firmalann talepleri doğrultusunda hareket edildi. Firmalann yurtdışından sağla- dıklan kredilerin garantisi ola- rak talep edilen DNTM ve AVAL kredilerin bankaca çok kolay verilmesi sonucu, gayri- nakdi krediler vadelerinde ban- ka kaynağından ödendi. Alınan bazı ipotekler sahte çıktı." Bankanın. "olası baük" ola- rak kabul edilen "tasfiyeoluna- cak alacaklar" hesabındaki krediler konusunda müfettişle- rin bazı saptamalan şöyle: 'Favori' karar: Favori Din- lenme Yerleri AŞ. Hazine'den 49 yıllığına kiraladığı araziye otel ve devre tatil köyü yaptır- mak için çeşitli tarihlerde kre- di aldı. Ödeme tarihi geldiğin- de vükümlülüğünü yenne ge- tirmeyen firmanın kredi riski 25.3 trilyon lirayı buldu. Müfertişdeanlamadı: Uncu- lar grubuna. borç kıskacı için- de olmasına karşın 10 milyon dolar kredi verildi. Firmanın ödeme güçlüğü içine girmesi üzerine, olumsuz istihbarat ra- porları göz ardı edilerek. 22 milyon dolar kredi daha açıldı. Gelişmenin devamı müfettiş- lerce şöyle özetlendi: "Aynı gnıba dahil 4 firmanın fabrikalan Kahramanma- raş'ta otanalanna rağmen kre- dilerin hangi gerekçe ile Anka- ra'da bulunan merkez şubeden kullandınldığı. şubeye nasıl müracaat ettikleri anlaşılama- mışnr." Negatif bakiyeyeödül: Antal- yalı işadamı BüJent Evüik'e ait şirketler, 1999 yılındâ 5.6 tril- yon lira negatif bakiye verme- ye başlayınca kredi açıldı. Ra- porda şu saptamaya yer verildi: "2 yıl içerisinde döviz riski yaldaşık 15 milyondolar artmış- ür. Grubun firmalanndan biri- si hakkında Ziraat Bankası icra taldbine başladığı istihbarat ra- porlannda vebasında yer alma- suıa rağmen, grubun kredileri gittikçe artünlarak bankanın riski de artünlnuşör." Bankadan alıpfinansa:Sa- bah grubu yayınlannı çıkaran Medya Holding'in de, Halk- bank'tan aldığı kredileri finans sektöründe kullandığı saptan- dı. Bu grubun 4 firmasına her 100 liralık özkaynağa karşılık 18 bin lira kredi verildi. Ansen ve diğer yöneticiler için açılan davada. Egebank'ın hortumlanmasıyla ilgili "Ka- strga operasyonu" ile bağlanrı kuruldu. Ydmaznikâhta stresattı ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yümaz, Isparta'nın Yalvaç Uçesi Belediye Başkanı Tekin Bayram'ın kın Handan Bayram ile Ğökhan Onur'un nikâh töreninde şahhÜk yapn. Önceki gün Antalya'da gerçekleşen nikâha eşi Berna Yılmaz ile biriikte katılan Yümaz, ekonomik program tam olarak uygulandığı tâkdirde Türkiye'nin "kroniz krizlerden kurtulacağmı" savundu. Bu programın arkasındaki partiler arasında en gönüllü desteği ANAP'ın verdigini söyleyen Yümaz, "Çünkü bu program bizim 1983'ten beri savunduğumuz, devletin ekonomik fonksiyonlannı asgariye indirmeyi hedefleyen bir progranıdır" dedi. Yıinıaz dün de A\usturya Koleji'nin gerçekleştirdiği "Türkjye-Avnsturya-Avrupa" konulu uluslararası sempozyuma katümak üzere Vryana'ya ghtL (Fotoğraf: AA) Krizin liderlerin kusuru olduğunu söyleyen yurttaşlar tazminat istiyor Ortaklara 'dolar zaran' davası • Kars'ın Digor tlçesi Jandarma Komutanlığı'ndan Gökhan Aydın, Yümaz hakkında, jandarmaya yönelik açıklamalan nedeniyle 1 milyar liralık tazminat davası açtı. ANKARA (ANKA) - Son eko- nomik krizden zarar gördüğünü ileri süren birçok vatandaşın. Baş- bakan Bülent Ecevit, Başbakan yardımcılan Mesut Yılmaz. Dev- let Bahçeli ve Hüsamettin Ozkan hakkında, çeşitli mahkemelerde yirmiye yakm tazminat davası aç- tığı bildirildi. ANAP Genel Başkanı ve Baş- bakan Yardımcısı Yılmaz'ın avu- katı Erden Arısoy, ekonomik krizden sonra özellikle dolann ani artışından zarar gören çok sa- yıda vatandaşın koalisyon ortağı partilerin liderlerine ve bakanla- ra 'krizde şahsi kusurlan olduğu' gerekçesiyle tazminat davası aç- tıklannı söyledi. Ansoy, açılan bu davalarda 1 milyardan 10 milyar liraya kadar değişen miktarlarda tazminat is- tendiğini ve dava dilekçelerinde liderlere yönelik hakaretlerin de yeraldığınıkaydetti. Kars'ın Digor ilçesi Jandarma Komutanlığı'ndan Gökhan Aydın ise Yılmaz hakkında, partisinin grup toplantısında jandarmaya yönelik açıklamalan nedeniyle 1 milyar liralık tazminat davası aç- tı. Aydın. dava dilekçesinde. Yıl- maz'ın jandarmayı küçük düşür- meye yönelik sözlerini duyduğun- da çok üzüldüğünü ve moral bo- zukluğu yaşadığını bildirdi. Yuksel Yalova: İstifam gerekiyordu, bendeettim AYDEV(AA)-ANAP Aydın Milletvekili ve eski Devlet Bakanı Yfiksel Yalova, hiçbir za- man popülizm tuzağına düşmediğini söyleyerek "Istifa etmem gerekiyor- du,ettim w dedi. ANAP'ın Söke ilçe teşkilatının Kuşadası Tusan Tatil Köyü'nde dün düzenledigi yemek- li toplantıya katılan Ya- lova, Söke Belediye Başkanı BeliğAzbazdar ve Söke Ziraat Odası Başkanı Kemal Koca- baş'ın verdiği plaketi al- dı. Yalova, "Söyleyecek çok sözüm var. Her sözü yerinde söylemek gere- kiyor.Arkadaşlarun pla- ket vermek için beni ça- ğmrken devlet bakanı sı- fatmı kııllandılar. 31 Ma- \ıs 2001 tarihinde ba- kanlığı bıraktun. Arük bakan değüim. Bakan ohnadığun için pişman da değüim" dedi. Yüksel Yalova, "Gü- nûn birinde beni ben ya- pan değerlerle çatışma noktasına gelirsem, öyle koltuk sevdahsL, esiri ol- mam. Hiçbir zaman po- pülizm tuzağına düşme- dim. İstifa etmem gere- Idyordu, yaptun. Bugün olsa yine yapanm" diye konuştu. SîFIR NOKTASl /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Körber Vakfı'nın düzenledigi top- lantının ikinci gününde Alman eğiti- minin önde gelen isimleri, Alman- ya'nın üniversite eğitiminde ABD ve Ingiltere'nin gerisinde kaldığını itiraf ettiler. Bilişim teknolojisinin yaygınlaş- masıyla birlikte Avrupa ülkelerinin önüne geçen ve ekonomik üstünlüğü- nü iyice pekiştiren ABD karşısında AB üyesi ülkeler uzun zamandır bir çıkış yolu anyorlar. Çıkış yolu arayan ülkelerin başında da Almanya geliyor. Avrupa'nın en güçlü ekonomisine sahip olan Alman- lan bir süredir gelecek korkusu sarmış durumda. Mühendislik ve teknik egi- timde başanlanyla övünen Almanlar- da şimdi bir telaş gözleniyor. Böyle giderse egitim alanında ciddi bir çö- küntü yaşayacaklannın kaygısını taşı- yorlar. Almanlar, yurtdışından Almanya'ya egitim için başka uluslardan gençle- rin gelmediğine ya da gelen öğrenci sayısının oldukça az olduğuna dikkat çekiyorlar. Hatta son dönemde Alman ailelerinin çocuklannın, üniversiteye Almanya yerine ABD ve ingiltere'yi tercih ertiğini söylüyorlar. Bu yönelim, eskiden üniversite düzeyinde kalırken Almanya Eğitimde Neden Geride? son yıllarda lise düzeyinde de çocuk- lannı Ingiltere'ye gönderenlerin sayı- sının oldukça yüksek olduğunu dile getiriyorlar. • • • Bu kaçışın nedenleri Almanlan te- laşa düşürmüş durumda. Eskiden "Made in Germany" patentiyle bir sağlamlık ve güven ifade eden bu sözcük, şimdi yerini güvensizliğe terk ediyor gibi. Örneğin, çok göç aldıkla- rı Türkiye'den bile gençlerin Alman- ya'yı tercih etmemesi, onlann şaşkın- lığını iyice arttıımış durumda. Alman üniversitelerine neden ilgi yok sorusunun arkasında, Almanların teknolojide geri kalma korkusu yatı- yor. Bu ilginç tartışmanın sonunda or- taya çıkan tablo onların moralini da- ha da bozdu. Uzun yıllar istanbul'da Alman Lisesi'nde müdürlük yapan Stürzenhofecker, ilginç deneyimle- rini aktardı. Öncelikle Almanların ya- bancı öğrencilere burs vermekten ka- çınmasını önemli bir handikap olarak aktardı. ABD'de parlak öğrenciler için bu olanakların daha fazla olduğuna dikkat çekti. Bir başka handikap ise yabancılara yönelik Alman bürokrasisiydi. Alman- ya'da okumak isteyen bir gencin kar- şısına çıkanlan zorluklar onu korkutu- yor ve yıldırıyordu. Aynca Türk okulla- rının diplomalarının Almanlar tarafın- dan geçersiz kabul edilmesi de işi zor- laştırıyordu. Türkiye'den bir gencin Al- man üsesi mezunu değilse herhangi bir Alman üniversitesine girebilmesi için ilk şart, Türkiye'de bir üniversite sı- navını kazanması. ABD ve ingiltere'nin böyle bir şart aramadığı biliniyor. Aynca üniversiteyi Türkiye'de ka- zanan bir çocuğun Almanya'yı onca bürokrasiyi de göze alarak tercih et- mesi için bir sebep yoktu. En önem- lisi, sağlanan ekonomik olanakların sınırlı olması gençlerin Almanya'ya il- gisini azaltıyordu. Almanlar bu acı ger- çekleri dinlerken ve tartışırken endişe içindeydiler. Bir yandan da ABD'yi na- sıl izleyebiliriz diye onlan örnek alma- ya çalışan egitim projelerini deniyor- lardı. O alanda da ABD'nın gerisinde kalmanın telaşı vardı. ••• Almanların ikinci sıkıntıları ise Al- manya'da 30 seneyi aşkın bir zaman- dır yaşayan Türkiye'den gelmiş insan- lann bir türlü kendi sistemlerine uyum sağlayamadıklarıydı. Gençlerin önem- li bir kısmı Almancayı doğru dürüst öğ- renmiyordu. Türkiye'den göçenler. gı- derek kendi gettolarına kapanıyor ve Almancaya ihtiyaç duymadan yaşaya- cak bir hayat kurabiliyorlardı. Son yıllarda devlete ait ekonomik işletmelerin özelleştirilmesiyleyeni bir gerçekle daha yüz yüze gelmişlerdi. Ozelleştirilen kurumlarda Türkçe ko- nuşan müşteriye yönelik, Türkçe bilen satıcılar ve tezgâhtarlar işe alınmış- lardı. Böylece Almanca bilmek ihtiya- cı giderek azalıyordu. Paniğin bir ne- deni de buydu. Bu duruma yol açan nedenler ko- nusunda Almanlar, daha çok Türki- ye'den kaynaklanan etkileri esas sa- yıyorlardı. Örneğin Türk devletinin en- tegrasyonu engelleyen birtutum için- de olduğunu söylüyorlardı. Alman- ya'da yayımlanan Türkçe gazetelerin aşın milliyetçiliği körüklediğini dile ge- tiriyoriardı. Türkiye'deki siyasi partile- rin burada kendilerine destek bulmak amacıytayaptıklan propagandanın da gettolaşmayı körüklediğini ifade edi- yorlardı. Aslında buraya kadar söylenen her şey doğru olsa bile 35 yıldır bu ülke- de yaşayan bu insanlann neden içine kapandıklarını açıklamaya yetmiyor- du. Bunun Almanlann davranışlann- dan, geleneklerinden, yabancılarla uyum sağlamada zorluk çeken alış- kanlıklanndan kaynaklanmış olabile- ceğini düşünmek istemiyoriardı. Sonuçta, Alman eğitimi ile Türki- ye'deki eğitimi karşılaştırmak amacıy- la başlayan toplantı büyük ölçüde Al- man eğitiminin aksayan yönlerine yo- ğunlaştı. Türkiye'den gelen ailelerin çocukları, neden Alman egitim siste- mine uyum sağlayamıyorlardı? Ne- den Almanca öğrenmiyorlardı? Daha da önemlisi, Almanya neden yabancı ülkelerden öğrencilerin okumak için ilgisini çekmiyordu? Almanların derin tartışmaya olan eğilimlerini de dikkate alırsanız, bu tartışma daha uzun yıllara yayılacak gibi görünüyor. 2000Tİ YILLARDA ERDAL ATABEK Krizlenin Yararı da Var mı?.. Yaşanan ekonomik kriz hep olumsuz sonuçla- rıyla dile getirildi. Krizlerın 'olumsuz sonuçlan' ile düşünülmesi, tartışılması doğaldır. Çünkü her kriz bir dizi olumsuz sonuca yol açar. Ancak madal- yonun bir de öteki yüzü yok mu? Krizin yararlı yanları da var mı? Bunları da görmek, krizlerde ya- şananları çok yönlü irdelemek değil mi? insanlar bu ekonomik knzde de para harcama önceliklehni' yeniden düşündüler. Nerelere para harcadıklannı yeniden düşünmek zorunda kaldı- lar, hangilerinin 'daha önemli, daha öncelikli oldu- ğunu' gözden geçirdiler. Bu arada gördüler ki, ki- mi harcamalardan hemen vazgeçmek olasıdır, ay- nca doğrudur da. Bunu ekonomik kriz olmadan yapamazlar mıydı? Yapabilirlerdi, ama yapmadı- lar, yapmazlar da. 'Insan gereksinmelen" dediği- miz kavram görecedir; duruma, zamana, ekono- mik kazanca göre değişir. Her zaman evlerdeki oturma gruplarını düşünürüm. Evlerdeki koltuk, kanepe, sandalye, tabure gibi oturmaya yarayan eşyalardaki 'oturulacakyersayısı', ev halkı için de, gelebilecek konuklar için de gerekenden fazladır. Şimdi bu 'gerekenden fazla oturulacakeşya', ge- rekenden fazla para, gerekenden fazla alan, ge- rekenden fazla halı vb. demektir ki sonuçta 'ya- rarsız harcama'\ar arasına girer. Basitçe 'yararsız harcama' deyip geçtiğimiz tü- ketim mallannın yiyecek maddeleri, giyecekler, mobiiya, kullanılan taşıtlar.. türlü kalemlerde he- sabı yapıldığı zaman ortaya çıkacak rakamlar ür- kütücü bir israfın varlığını kanıtlar. Bu gereksiz har- camalann nedenı 'uygaryaşamın ancak gerekme- yen şeylere sahıp olmak ve gerekenden çok şey tüketmekolduğu' öğretisidir. Bu 'ancakbaşkasın- dan daha üstün olduğunu göstererek yaşamanın kallteli ve mutlu yaşam olduğu' öğretisi, ünlü psi- kiyatr Karen Homey'e göre "çağımıztn nevrozlu insanı"r\ın da nedenidir. Şimdi bütün bunlan dü- şünme fırsatını bulduğumuz kriz ortamına bir şey- ler borçlu değil miyiz? Krizlerın en önemli yararı, kriz ortamına giren in- sanlara 'biz nelen yaptık ya da yapmadık' diye dü- şündürmesidir. Bu düşündürme etkısl' elbette ki beyinlerinden yararlanmak isteyen insanlar için geçerlidir. Yoksa beyinleri sürekli istirahatli olup da omurilikleriyle yaşayan 'refleks insanlan' için bun- lan düşünmek de gereksizdir. Bu 'refleks insanla- n' sadece belli etkilere belli tepkiler göstererek 'dürtüsel bir yaşam' sürerier. Onlar bu kriz orta- mında sadece kendi çıkarları bozulduğu zaman, sadece kendi çıkariarına dokunulduğu ölçüde ref- leks hareketler yaparlar, o kadar. Onlar krizlerden de bir şey öğrenemezler. Ama beynini kullanan in- sanlar bütün krizlerden çok şey öğrenebilirter. Ne- den bu kriz oldu? Daha önce hangi işaretler var- dı da biz göremedik? Görüp de anlam veremedi- ğimiz işaretler neydi? Hangi belirtilere dikkat et- meliydik? Zamanında neleri yapmamız gerekir- di?.. Krizlerin yararı bunları düşündürmesidir. Krizlerin bir başka yararı da, 'başka krizlerin ol- maması için nelerin yapılması gerektiğini' öğret- mesidir. Hangi önlemlerin alınması gerekir? Krize nasıl hazırlıklı olunur? Bunlan bilmek için de 'doğ- ru yaşama kültürü'ne sahip olmak gerekir. Çok yaşanan bir 'ev içi krizi'n\ alalım. Eşler ara- sında yaşanan bir bunalım, anne-baba ile çocuk- lar arasındaki krizyaratıcı çelişkiler, kardeşler ara- sında yaşanan kriz çapında bir çekişme 'hangi yaraıian sağlar'. Böyle bir 'ev içı krizi', geçmişte yaşanıp da di- le getirilmeyen bütün birikimlerin gözden geçiril- mesine yol açar. Kişiler arası anlaşmazlıklar, bir- birini görmezden gelmeler, açıklanmayan kırgın- lıklar, dışa vurulamayan öfkeler, içe gömülen ha- yal kırıkhklan ancak bir kriz ortamında taraflann hayretleri içinde bir bir ortaya çıkarlar. İnsanlar an- cak bir kavga sırasında birbirieri hakkmdaki ger- çek düşüncelerini, gerçek duygulannı dışa vurur- lar. Bir evde yaşanan böyle bir kriz de, eğer insan- lan düşünmeye yöneltirse yarariı bile olur. Krizler, insanlan kendi yanlışlarını anlama yolunda uyanr- lar, bu uyarıları doğru değerlendiren insanlar da kendileri için yarar sağlarlar. Krizlerin yeni fırsatlar yarattığı da doğrudur. Her kriz. kendisini doğuran koşullann sonucudur, o koşullar zamanında değiştirilebilse kriz de yaşan- maz. Ancak, bir krizin doğuşundan sonra da 'bu kriz hangi yarahan sağlayabilir' diye düşünmek gerekir. 'Refleks insanı' olmaktan çıkıp da 'akılin- sanı' olmak ıçın kriz iyi bir fırsattır. Ama hiçbir ko- şulda aklını kullanmamaya karariı insanlara bir şey öğretecek kriz de dünyada yaşanmamıştır. e-mail: erdalatakra superonline.com Faks:0 212-513 90 98 Yücel Yener 3 ay daha görevde TRT genel müdürü seçimi sonbahara ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)- Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer"in onayına sunu- lan yeni RTUK Yasası yürürlüğe girse de. gir- mese de temmuzda gö- rev süresi sona eren TRT Genel Müdürü Yücel Yener'in görevi fiili olarak uzatıhyor. Sezer'in yasayı geri göndermesi durumun- da eski yasaya göre TRT genel müdür ada- yını belirleyebilecek olan RTÜK bu hakkını "yasa rafa kaldırüınca- ya" dek kullanmaya- cak. Eğer RTÜK Yasa- sı onaylanırsa, genel müdür adaylannı belir- leyecek yeni RTÜK üyelerinin seçilmesi için TBMM'nin açıl- ması gerekecek. Bu da Yener'in 3 ay daha gö- rev başında kalmasını sağlayacak. TRT genel müdürü RTÜK'ün önerdiği 3 a- day arasından Bakanlar Kurulu tarafından ata- nıyor. TBMM Genel Kuru- lu'nda kabul edilen RTÜK Yasası'na ekle- nen maddeyle temmuz ayında göre\r süresi so- na eren Yücel Yener'in yerine atanacak genel müdürün yeni RTÜK üyeleri tarafından gös- terilecek adaylar ara- smdan seçilecegi hük- me bağlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle