Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2001 RAZARTESİ
10 DIZI
Yolsuzluk, kronik
istikrarsızhk, parti içi
demokrasi yokluğu,
partitokrasi, lider sultası, liderizm,
siyaset ve siyasi partilere güven krizi,
solun bunalımı, kurtarıcı arayışı,
eski-yeni çatışması, reformlara
direnç; milletvekilipazarlannda
sağdan sola, soldan sağa parti
değiştiren siyasetçiler, devasa bir
medya monopolü ve Temiz Eller 'in
sonu... Çokyönüyle bizi andıran bir
Akdeniz ülkesi olan
îtalya 'nin kısmen "genetik ",
kısmen "modern " sayılan
sorunları bunlar. Konu
başlıklarına bakınca Türkiye 'nin
problemlerinin de benzer bir "genetik
ve modernizm karışımı " olduğunu
düşünmeden edemiyor insan... Üç
bölümlük bu yazı dizisinde yalnız
Berlusconi 'yi iktidara getiren siyasi
serüvenin öyküsünü değil, bizim de
paylaştığımız çok sayıda sorunun
ltalya penceresinden çıkan analizini
bulacaksımz.
Yolsuzluk, istikrarsızhk, lider sultası, solun bunalımı ve devasa bir medya monopolü:
Italya: Bir ayna mı?ROMA - "Partiler de ölür-." diyor
ttalyan basınının ünlü siyaset yazan
Miriam Mafai: "Siyasi partiler; ko-
lektif çıkariar, talepler, düşlere karşı-
tak verdikleri sürece yaşariar. Yurtta-
şuı güvenini yrtiren, seçmenden kopan,
sorunlara yânıt getirmeyen siyasi par-
tiler ölür™" (Repubblica 2 Haziran,
2001).
ltalya işte bu sendromu yaşıyor. Çiz-
me'yi son aylarda ilgi odağı yapan
tek neden siyasi, ekonomik ve görül-
memiş bir medya gücünü tek elde top-
layan bir işadarnının başbakan-
hğından ibaret değil. Aysbergin
görünen yüzübu. Gözlemcile-
ri meşgul eden konu çok daha
derinlerde, -"siyasetin kriziıı-
de"- yatıyor. Italya'yı Avru-
pa'ya ayna tutan bir siyasi la-
boratuvar olarak görenler, Çiz-
me'deki gelişmeleri Batı de-
mokrasilerinin genelini tehdit
eden bir trend öncüsü olarak
mercek altına alıyorlar.
"Faşjzm", "Avnıpa komüniz-
mi", "Temiz EDer" gibi çok sa-
yıda siyasi akıma öncülük ya-
pan ltalya'da siyasi partiler sis-
temindeki kriz, diğer Avrupa
ülkelerine nazaran çok daha
görünür ve çarpıcı biçimde ya-
şanıyor. Bunun nedeni Akde-
niz'i kuzeyden güneye, doğu-
dan batıya bıçak gibi kesen ül-
kenin soğuk savaş sisteminin
göbeğinde yaşamış bir "smır ül-
kesi" olması. Italya'yı diğer Ba-
tı Avrupa ülkelerinden ayıran bu
özellik; soğuk savaşın sonuyla
yaşanan siyasi depremi burada
çok daha şiddetli kılıyor. Soğuk
savaşın "en büyük komünist
partisi ve en ideolojik" siyasi
partilerine sahip olan ltalya'da,
ideolojilerin coşkusunun bırak-
tığı "boşluk" hiçbir Batı Avru-
pa ülkesinde böylesine yoğun
hissedilmiyor.
lannın parçası olarak çıkıyor ortaya.
Liderlerin güç ve inandırıcılıklannı yi-
tirdikleri bir dönemde yargıçlann eli
güçleniyor ve yolsuzluğa karşı geniş
çaplı bir mücadele başlatıyorlar.
llk yı 1larda kamuoyundan büyük
destek bulan "Temiz EUer", "soğuk
savaş" döneminin yaygın yolsuzluk ve
rüşvet ilişkilerine kanşan tüm lider-
leri -herhangi bir engelle karşılaş-
maksızın- tek tek yargı önüne çıkan-
yor. "MerkezsoPi]e "merkezsağ"ara-
sında iki kanatlı demokrasinin temel-
hizipler arası mücadelelerden bıkan
Italyanlara "geleceğe güven" ve "op-
timizm" aşılayan bir "liderportresi"
çizmeye çahşıyor.
Vergi indirimi, işsizlere iş, seç-
menlere bürokrasisiz hafif bir "şir-
ketdevtet"projesi vaat ediyor. "Ken-
disini yoktan var eden işadamı ima-
jı" ile günün birinde herkesin bir Sil-
vio Berlusconi olabileceği düşünü
işliyor.
Tabanı olmayan partiyi ülkenin dört
bir yanına yayılan reklam, dağıtım,
yakasına yapışan- "Temiz EUer" eki-
bini kıskaca almak oluyor.
Temiz Eller'in sonu:
Yargıçlan önce "güzellikle yola ge-
tirmeyi" deniyor Berlusconi. Başba-
kan olur olmaz "Temiz Eller" simge-
si Antonio Di Pietroya "İçişleri Bakan-
hğı" (TantaıTı düşünmemek mümkün
mü?) teklif ediyor. Böylece bir taşla
iki kuş vurmayı hedefliyor Berlusco-
ni: 1. Kontrol edeceğini düşündüğü
bir içişleri bakanıyla "Temiz Elkr"in
'Eski-yeni' çatışması
"EskTnın bıraktığı boşluk
büyük olunca, boşluğu "yeni"
ile doldurma ihtiyacı ve arayı-
şı da bir o kadar hızlı ve büyük
oluyor. îtalya'nın son on yılhk
siyasi yaşamının özeti bu; çö-
ken soğuk savaş siyaseti yeri-
ne "yeni"yi koymak arayışı.
Italyanlar bunu "birind cumhu-
riyet'ten ikincicumhuriyetege-
çiş" olarak adlandınyorlar.
"Birind cumhuriyet"le kısa-
ca "komünist iktidar" tehdidi-
ne karşı yanm asır boyunca hep
aynı merkez partilerin hege-
monyasında kalan bir "partitok-
rasi sistemi" kast ediliyor. — —
ABD'nin katkısıyla solun asla iktida-
ra gelmesine geçit verilmeyen "par-
titokrasi düzeninde" iktidar partileri,
devlet ve gücü parselliyor. Türkiye'de-
ki "Kdersultasrnın tıpa tıp kopyası olan
bu sistem, "klientalist'' çıkar ilişkile-
rinden besleniyor.
Gücün el değiştirmemesi ve aynı
koalisyon formülleri içinde aynı si-
yasi parti ve liderler elinde kalması,
îtalya örneğinde görüldüğü gibi, siya-
setin yaygın biçimde kirlenmesine yol
açıyor. Birbirlerini kollayan liderler,
yukandan aşağı inen sistematik bir
"rüşvet" ve "yolsuzluk" düzeninin mi-
marlarma dönüşüyor, parlamento de-
netimini devre dışı bırakıyor, sisteme
kendi kurallarını dayatıyor ve yönetim-
leri çıkar ilişkilerinin aracına dönüş-
türüyorlar.
Duvann yıkılması, ltalya'da parti-
tokrasiye yol açan temel tıkanıklığı -
komünist iktidar tehdidini- de bera-
berinde yok etmiş bulunuyor. ltalya
'9O'lı yıllara tüm diğer Batı Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi, "uygarsağ"
ile "demokratik sol" arasında trav-
masız biçimde iktidarlann el değişti-
rebileceği bir demokrasi arayışı ile
giriyor.
Temiz Eller o yıllarda partitokrasi
ve lider sultasının yıkılmasıyla do-
ğan bu reform ve yenilenme arayış-
Son genel seçimlerden zaferie çıkan Berlusconi, 94'teki ilk iktidar provasında yargıçlan
önce "güzellikle yola getirmevT deniyor. Başbakan olur olmaz
u
Temiz EUer" simgesi An-
tonio Di Pietro'ya (sağda) "tçişleri BakanlığT (Tantan'ı düşünmemek mümkün mü?)
teklifediyor. Di Pietro tarafindan geri çevrilen Berlusconi buna çok içerliyor. Ve ilk firsat-
ta kabineden "Temiz Eller" soruşturmalaruun önünü kesen bir kararname çıkanyor.
izme'yi son aylarda ilgi odağı yapan neden, siyasi,
ekonomik ve görülmemiş bir medya gücünü tek elde
toplayan bir işadamının başbakanlığından ibaret değil.
Gözlemcileri meşgul eden konu daha derinlerde,
'siyasetin krizinde' yatıyor. îtalya'yı Avrupa'ya ayna
tutan bir siyasi laboratuvar olarak görenler, Çizme'deki
gelişmeleri Batı demokrasilerini tehdit eden bir trend
öncüsü olarak mercek altına alıyorlar...
lerini atacak reform arayışları içinde
geçiş dönemi yaşayan "derin siya-
set", yargıçlann önünü kesemiyor.
Ve Beriusconi 'sahaya iniyor.
r
Ancak beklenmedik biçimde bir-
denbire "yenilenme", "temizlenme"
ve "reform" arayışlanna set çeken bir
"Berlusconi faktörü" çıkıyor ortaya.
Kirli siyasi sınıfin medya dünyasında-
ki uzantısı "patron" Beriusconi, süre-
cin giderek kendisini de yok edeceği-
ni net biçimde görüyor."Yeni sistem"
tarafından kuşahlmadan atak davranıp
kendisi "yeni"yi kuşarmaya; dağılan,
çözülen, hiziplere aynşan eski siyasi
partilerden boşalan yeri bizzat işgal et-
meye, "siyasi aktör" olarak doğrudan
"yenilenme sürecini" yönlendirmeye
soyunuyor. Ve bir parti kuruyor: "For-
za ttaüa!" (Bastır ltalya!)
Berlusconi hiçbir siyasi proje ve
ideolojiye gönderme yapmak gerek-
sinimi duymaksızın doğrudan bir "fiıt-
bol slogarundan" alıyor partisinin adı-
nı. TV kanallannm yanı sıra, sahip
olduğu Milan takımmın popülaritesi
ve futbolun kitleler üzerinde yarattı-
ğı etkiden yararlanıyor. Siyasete gir-
me karannı ilan ederken bile bir fut-
bol terminolojisi kullanıyor ve "sa-
haya indiğûıi!" ilan ediyor.
Eski liderlere inançlannı yitiren,
finans şirketleri kadrolanyla yönet-
tiği "Forza ttalia kulüpleri" aracılı-
ğıyla örgütlüyor. Parti kadrolannı şir-
ketlerinin halkla ilişkiler uzmanları
eliyle seçiyor, egitiyor, yeriştiriyor. Ki-
şisel gardırobunun seçimini bile ile-
tişim uzmanlarına teslim eden med-
ya patronu; "oy piyasasını" ele geçir-
mek amacıyla TV'lerinin yanında
modern teknolojinin son olanakla-
nndan faydalanan iletişimciler ve
halkla ilişkicilerden oluşan bir ordu
ile çahşıyor.
Berlusconi'nin habercileri, talk-
shovv'culan, bilgi yanşması sunucu-
lan, "show giri"leri ve iletişim uz-
manlan elbirliği ile patronun TV'le-
rinden her fırsatta "en büyük yenilik
ForzaItalia" temasını işliyorlar. "For-
za ltalia" altı ay içinde bu özgün ve
sofistike pazarlama yöntemleri saye-
sinde iktidar oluyor. Berlusconi, bun-
dan 7 yıl önce, 94 yılında ilk kez böy-
le iktidara geliyor.
Fakat Berlusconi'nin bu ilk iktidar
provası kısa süre içinde, "Temiz EUer"
nedeniyle sekteye uğruyor. Bugün ol-
duğu gibi '94'te de ırkçı, ayrılıkçı
"Kuzey Birliği" ile Gianfranco Fi-
ni'nin "post-faşistierini" yanına kata-
rak geniş bir "sağ ittifakla" seçimı
alan Berlusconi'nin yaptığı ilk iş -ver-
gi kaçakçılığı, rüşvet gibi konulardan
önünü -içeriden- kesmek; 2. "Temiz
riyasetin" simge ismiyle kabineye meş-
ruiyet kazandırmak... Di Pietro med-
ya patronunun bakanlık önerisini ge-
ri çeviriyor. Ve yargıç-kirli siyaset gü-
reşi birkaç ay içinde doruğa çıkıyor.
Di Pietro tarafından geri çevrilen
Berlusconi buna çok içerliyor. Ve ilk
fırsatta kabineden "Temiz Eller" so-
ruşturmalannın önünü kesen bir ka-
rarname çıkanyor. "Temiz Eller" yar-
gıçlan bunun üzerine TV ekranlann-
dan hükümete başkaldınyorlar. He-
nüz tümüyle Berlusconi yörüngesine
girmeyen büyük basın, o dönemde
yargıçlardan yana tavır koyuyor.
Kamuoyu tepkisinden çekinen hü-
kemetin diğer ortaklan ile Berlusco-
ni arasında sürtüşme yaratıyor bu. Ip-
leri elinden kaçıran Berlusconi'ye bir-
kaç ay sonra yargıçlar -"rüşvet" ne-
deniyle- bir "fezleke" gönderiyorlar.
Kuzey Birliği Partisi lideri Bosst bu
noktada hükümetten desteğini çekıyor
ve ilk Berlusconi hükümeti ('94 Ara-
lığfnda) düşüyor.
llk raundu "TemizEUer" yargıçlan
kazanmış görünse de yıllar içinde gör-
düğümüz gibi, savaştan muzaffer
çıkan sonuçta Berlusconi oluyor.
SÜRECEK
MERHABA
NECATİ DOĞRU
Cumhurbaşkanımıza Mektup!
Yardım isteyen mektup!
Aşkını anlatan mektup!
Kendi halinde mektup!
Kısa mektup!
Uzun mektup!
Adresini arayan mektup!
Sahibini arayan mektup!
Her mektup birineyazılır. Düşündüm
ki, ben bu kısa mektubu sahibineya-
zabilirim. Ondan yardım isteyebili-
rim.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Tam ben bu mektubu, size posta-
lamak üzere kaleme alırken, televiz-
yonda bir gazetenin reklam-duyuru-
su yayınlanıyordu. Izlediyseniz, sizin
de dikkatinizi çekmiştir. Ismi önemli
değil bizim arkadaşlardan bir genel
yayın müdürü sesine, yüzüne, bakış-
larına "güvenin bana" edası sinmiş
taklidi yaparak halka sesleniyordu.
Aslında gazetenin fıyatını arttırmak
içtn toplandıklannı fakat halkın çok bü-
yük sıkıntı çektiğini yıldırım hızıyla
fark ettiklerini ve bu yüzden gazete-
nin fıyatını arttırmak değil düşürme-
ye karar verdiklerini anlatıyordu.
250 bin liralık fiyat...
150 bine indiriliyor...
Üstelik sayfa sayısı arttınlryordu.
Okusun millet!
Aydınlansın!
Aydın ülke olalım!
• • •
Sayın Cumhurbaşkanım,
Siz de takdir edersiniz ki, her ürü-
nün maliyetinin çok yükseldiği şu bü-
yük kriz günlerinde, bir gazetenin fi-
yatını arttırmak yerine, halkın aydın-
lanmasına kendini adayarak fiyatını
indirmesi çok asil bir davranıştır.
250 bine satılan gazete...
350 bine çıkacakken...
ve hatta 400 bine...
150 bine iniyor...
Şu günlerde; her şey Amerikan Do-
lan ile ifade edilip, sağlam bilgiye ula-
şılabilsin diye Amerikan Dolan ile kı-
yaslanryor ya... Ben de öyle yaptım. Siz
de uzmanlannıza inceletebilir, aynı so-
nuca varabilirsiniz. Bugün fiyatını 150
bin liraya indiren bir gazetenin Ameri-
kan Dolan'yla değeri 12-13 sente ge-
liyor. Dünyada basın sanayiinin genel
geçer verimlilik ölçülerine göre, bir ga-
zetenin kâredebilmesi için, aldığı ye-
terii ilan geliri de hesaba katılarak, fı-
yatının 20-25 sente gelmesi gereki-
yor. Türkiye'deki çok satışlı, çok ilan
gelirli büyük gazeteler bundan 3 yıl
önce fiyatlannı 69 sente kadar çıkart-
mışlardı. Şimdi 20-22 sente indiler. Fa-
kat fiyatını 150 bin liraya düşüren bu
gazetemiz, 13 sente gazete satmayı
göze almış bulunuyor.
Anormal bir fedakârlık!
Asil bir özveri!
• • •
Sayın Cumhurbaşkanım,
Serbest piyasa!
Serbest rekabet!
İş becerisi!
Krizi yenme stratejisi!
Adına ne dersek diyelim, bugünkü
koşullarda çılgınlık gibi gelse de bir
gazetenin 150 bin liraya inmesi ken-
di hakkıdır.
Ister 150 bin liraya sat!
Ister 50 bin liraya!
Ister bedava dağıt...
Fakat kâret...
Kendi kazancınla ayaklannın üze-
rinde durmasını becer. Kendi ban-
kandan ya da diğer bankalardan za-
rar eden gazetenı ayakta tutmak için
para aktarma.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Değerii zamanınızı alıyorum, bütün
bu ayrıntıyı şunun için yazıyorum.
Dünyadaki ömeklerini okuduk, btzde-
ki ömeklerini de gördük ve yaşadık
ki, bir gazete kendi öz kazancıyla kâr-
lı olamıyorsa, gazetecilik ilkelerinden
sapıyor.
Kâr etmeyen gazeteler....
Haberverme...
Gerçeği arayıp bulma...
Doğrulan sergileme...
Aracı olmaktan çıkıyor...
O gazeteyi ayakta tutan işadamını
kollama, koruma aracı, rakipleri kor-
kutma, şantaj silahı haline geliyoriar.
•**
Sayın Cumhurbaşkanım,
Fiyatını 150 bin liraya indiren gaze-
temiz de aynısını yapacak iddiasın-
da olamam. Böyle bir suçlama yap-
maktan ölümden korkar gibi korka-
nm. Fakat geçmişte yaşanmış çok
somutörneklervar. BirzamanlarGü-
neş gazetesi yayın hayatına girmişti.
Büyük paralaria çıkmıştı. Hep ziyan
ediyordu. Bu gazetenin gazetecilik-
ten gelmeyen sahibi Ömer Çavuşoğ-
lu, "Bu kadar zarar ederek bu gaze-
teyi niçın çıkanyorsunuz" sorusuna
şu cevabı vermişti: "Biz diğer işleri-
mizden o kadarçok para kazandıkki,
bu parayı bize yedirmezler diye kor-
kuyoruz. Bizi korusun diye gazete
çıkanyoruz!.."
ömer Çavuşoğlu battı!
Asil Nadir adlı dünya çapında Türk
işadamı da Günaydın gazetesini bü-
yük paralaria alarak, büyük paralan
da harcayarak kendisini korumaya
almayaçalıştı.
Asil Nadir de battı!
Erol Aksoy adlı pırlanta beyinli,
üstün zekâlı, az rastlanır yüksek eği-
timli bir bankacı da TV işine girdi.
Erol Aksoy da battı!
Sabah gazetesi ve atv'nin kurucu-
su 110 yıllık köklü gazeteci aileden gel-
me Dinç Bilgin de, çok masraflı ga-
zete ve TV'lerine bankasından usul-
süz destek çıktığı suçlamasıyla şim-
di hapiste yatıyor.
TGFfl" televizyonu ve Türkiye gaze-
tesinin sahibi Enver Ören de finans
şirketinde halktan topladığı paralan
geri ödeme yapamadığı için büyük sı-
kıntılar yaşıyor. Star gazetesi ve Star
TV'sinin sahibi Uzanlar da şu günler-
de halka açık Çukurova Elektrik'in
içini boşaltmaktan suçlanıyoriar. Su
yüzünde durduğu varsayılan ve pat-
ronlan hem banka sahibi, hem diğer
sektörierde de iş sahibi olan gazete-
ler ile televizyonlann da içinin ne du-
rumda olduğunu bilmiyoruz.
• • •
Sayın Cumhurbaşkanım,
Vaktinizi aldım...
Fakat şunu anlatmak istiyonjm. Bir
gazete; halka sattığı gazetesinden
kâr edemiyorsa ve "Televizyonlar, ga-
zeteler, dergiler, radyolarözetle med-
ya, ona sahip olan patronlann silah-
lı kuvvetleridir. Medya kâretmez fa-
kat koruma sağlar" diye bakıldığı za-
man bu yanlış oluyor. Bu yanlışlıktan
fayda gelmiyor.
Sonunda...
Gazeteler gazete olmaktan...
Gazeteci gazeteci olmaktan...
Medya, halkın sesi olmaktan...
Çıkıyor...
Ve yukarda ömeklerini sıraladığım
gibi patronlan da batıyor. Olan gaze-
teciliğe oluyor Kârsız gazetecilik, ar-
sızlık oluyor.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Gazete patronlanna devlet ihalele-
rine girme hakkı getiren RTÜK Yasa-
sı'nı, bu ömekleri göz önünde tuta-
rak veto edeceğinize ağır, ilkel, geri-
ci bir sansür kalkanı haline getirilen
bu yasaya geçit vermeyeceğinize ina-
nıyorum.
Saygı ve sevgilerimle...
OKURA NOT: Bugünkü yazı, Ge-
nel Yayın Yönetmenimiz Ibrahim Yıl-
dız'ın engin hoşgörüsü ve yazı kıy-
meti bilir tahammülünü bile aşan öl-
çüde uzun olduğu için "KİRMET-
RE"ye yer kalmadı. Beğeninizi ka-
zanmaya başlayan KİRMETRE'yi ya-
yımlamayı sürdüreceğiz.
E-posta: necatidogru(g superonline.com
Faks:0212 513 90 98
MANAVGAT 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
EtosyaNo- 199942
Davacı Alexandre Moltchanow vekilı Av Teoman Toraman taraftndan davalı Ursula May
aleyhıne açılan alacak davasının yapılan açık yargılamasında venlen ara karan uyannca, Da-
vahya usulüne uygun tebligat yapılmış, zabıta manfetıyle adres tahkıkı yapılmış ve tüm arama-
lara rağmen bulunamamış olduğundan, Davalı Ursula May'ın duruşma günü olan 11 09.2001
gûnü saat 9'da mahkememiz dunışma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekille
temsıl ettırmesı, varsa delillerini bıldırmesı, aksı takdırde yargılamanın gıyabmda yapılıp ka-
rar verileceği teblığ yerine geçerlı olmak üzere ilan olunur 21 9 2000 Basur 54035
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU
ÖĞRENCİ SEÇME \r
E YERLEŞTİRME
MERKEZİ BAŞKAMJĞI'NDAN
1. Anne veya babası, işi veya görevi nedeniyle yurtdışında bulunduğu sırada, orta-
öğrenimlerini bu ülkelerin lise veya dengi meslek okullannda yapan öğrenciler için
yükseköğretım kurumlanmızın Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebıyatı Öğret-
menliği, Tarih, Tarih Öğretmenliği, Co^rafya, Coğrafya Öğretmenliği, llahiyat, 11-
köğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Oğretmeniiği, Rehberlik ve Psikolojik Danış-
manhk, Işitme Engelliler Öğretmenliği, Zihin Engelliler Öğretmenliği, Alman Dili
ve Edebiyatı, Almanca Öğretmenliği, Fransız Dili ve Edebiyatı, Fransızca Öğretmen-
liği, tngiîiz Dili ve Edebiyatı, Ingilizce Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği, Turizm Iş-
letmeciliği ve Otelcilik. Konaklama Işletmeciliği, Konaklama Işletmeciliği Öğret-
menliği, Seyahat tşletmeciliği, Şeyahat Işletmeciliği ve Turİ23n Rehberliği, Seyahat
Işletmeciliği ve Turizm Rehberliği Öğretmenliği, Radyo, Televizyon ve Sinema. Ga-
zetecilik, Halkla İlişkiler ve Tanıtım programlannda T.C. Yükseköğretım Kurulu'nca
aynlan 986 kişilik kontenjana öğrenci seçmek amacıyla Yurt Dışında Çalışanlann
Çocuklan tçin Yükseköğretime Giriş Sınavı (YÇS) yapılacaktır. Bu sınava başvuru
koşullan 2001 YÇS Kılavuzunda yer almaktadır. 2. Sınav, 29 Temumz 2001 tarihin-
de Türkiye'de Ankara ve Almanya'da Köln şehirlerinde yapılacaktır. 3. Sınavla ilgili
aynntılı bilgi içeren Kılavuz ile Başvurma Belgeleri 18-29 Haziran 2001 tarihlerin-
de (a) "Karyağdı Sokak No: 28, Aşağıayrancı - Ankara" adresindeki ÖSYM Anka-
ra Bürosu veya (b) Türkiye'nin yurtdışı temsilcilikJerindeki eğitim ataşelikleri veya
eğitim müşavirliklerinden sağlanabilecektir.
tlgililere duyurulur.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
Basın: 29795