Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2001 SALJ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(a cumhuriyet.com.tr
Etkin Bir Sistem îşletilerek...
Prof. Dr. Doğan SORGUÇ
• • lkemizde.
• ""T" özet ola-
I I rak belir-
I I telim, çağ-
B I daş de-
^^^^r mokratik
bir ortamın sağlanması,
başka bir deyişle küçük
çıkar zümrelerinin Türki-
ye'yi parmaklamasının
(manipüle etmesinin) ön-
lenmesine bağlı bulun-
maktadır. Bu husus, çağ-
daş demokratik bir yaşa-
ma geçmeyi zorunlu kıl-
dığrndan, ilk aşamada se-
çim ve siyasi partiler ya-
salan tam demokratik iş-
leve kavuşturulmalı, dev-
let üniversitelerinin be-
lirli bir düzeyin üzerinde-
kiler özerk olmalıdır.
Gelişmekte olan bir ül-
kede yukanda açıkJanan
tüm önlemlerin, bu ülke-
lere uygun bir demokra1
si tanımı gereği, birbiri-
nin tamamlayıcısı olma-
lan kaçınılmazdır. Çağ-
daş demokratik ülkeler-
de ise bu işlevler, sosyal
altyapı ve kültürel birikim
gereği, doğal biçimde ye-
rine gelmektedir. Aynca
çağımızda, toplumsal so-
runlann çözümündeki ba-
şannın. ilgili tüm sistem
ve personelinin nıtehğıy-
le (kalitesiyle) orantılı ol-
duğu büinmektedir. Si-
yasetçilerin 1950 yılın-
dan başlayarak yozlaştır-
dıkJan demokrasi adına
plansızlık ve hesapsızlı-
ğı savunmalan; aynca her
kurumu kendi cıkarlan-
na göre yönlendirme
amacıyla yürüttüklen in-
san kaynağı savurganlığı,
kurumlar ve bürokrasi-
de kaliteyi bugün acına-
cak düzeye indirmiş. ger-
çek işlevini yapamayan
sistem ise. enformal (il-
ligal) bir yapının (siyasal)
yaşamımıza egemen ol-
masına, ekonomik alan-
daki başansızlıklara, pek
çok toplumsal sorun (pat-
lama) ve askeri müdaha-
lelere yol açmıştır. Bu-
gün vanlan noktada mad-
di varhğımızın yansı yok
olurken çalışanlar işleri-
ni, gençler çalışma ve iş
olanaklanyla umutlannı
yitirmiş bulunmaktadır.
Gereksinip yatınm yap-
tığımız birçok değerli
genç, çalışabilmek için
yurtdışına gitmektedir.
Maddı kaybın tek gece-
de yüzde 50 düzeyinde
olduğu ülkemiz yerine,
demokratik bir ülkede
hiçbir sorumlu, yitirilen
iç ve dış güven nedeniy-
le verinde kalamaz. Bu
husus demokraside (si-
yasal) ahlak gereğidir.
Bunun yerine. Cumhur-
başkanından başlayarak
IMF'yı, onunla yapılan
anlaşmalan vs. suçlamak.
tabana has görünmek için
bile olsa, siyasetçilere yö-
nelik güvensizliği arttır-
maktadır. Bu kapsamda
hazırlanan plana karşı da
köylü ve yoksul edebi-
yatı yapanlar, bankalar
hortumlanırken nerede
olduklan sorusunu akla
getirmekte ve siyasilerin
içtenliği üzerine kuşku-
lan büsbütün arttırmak-
tadır.
Sonuç
Birözdeyiş "Akdh,baş-
kasının deneyiminden;
aptat kendi deneyimin-
den yararlaıur" demek-
tedir. Bu yazım, kendi
deneyimlerimizden ya-
rarlanarak, bilimsel öğre-
tinın gösterdığı çıkış yo-
luna ışaret etmektedir. Bu
bağlamda bilimin, dene-
yımleri sistematik ince-
leme sonucu, genelgeçer
çözümler ürettiği've "akıl
yolununbiroMuğu" hiç-
bir zaman unutulmama-
lıdır. Bu birikime karşın
siyasetçiler ve partileri,
üstlendikleri yönetim gö-
revlerindeki basiretsiz-
lik, beceriksizlik ve ih-
mal (geciktirme dahil)
nedeniyle ülkede yol aç-
tıklan zarardan sorumlu
tutulmalıdırlar. Bu so-
rumluluk. işletilmeyen
siyasal sorumluluk ne-
deniyle, cezai ve hukuk-
sal yaptınmlan içermeli-
dir. Esasen zarar ve olay-
lann kendi koşullarmda
belirli bir boyutu aşması
halinde bu yaptınmlann
gündeme geldiği, tarihsel
birgerçektir. Bugün siya-
setçiler nedeniyle içine
"... ben kimibirhayli 'sıradışı' kimi bel-
ki biraz eğlenceli ama düşündürücü ga-
zetecilik anılanmdan bir demet sunu-
yorum size... Bunlann başlıca özelliğı
ise hemen hepsine doğrudan tanıklık
etmiş olmamdır. Kitabın adını bu ne-
denle 'Göngü Tanığı' koydum."
Orhan Karaveii en az otuz yılımın için-
de yer alan bir arkadaş... Nice serüven-
ler yaşanmış, nice ortak anılarda bulu-
şulmuş, nice yaşantılar, nice yitip gitmiş za-
man parçalan!..
Görgü tanığı? Gazeteci öyle midir? Yal-
nız tanık mıdır? Sanmıyorum. Kişi, hele yıl-
lannı gazetecilik mesleğinde yoğrularak ge-
çirmişse, gördüğu olayların yalnızca tanığı
olmaz. Her tanıklıkta kendilığinden bir yo-
rum vardır, kendine özgü bir aynştırma...
Yine de okur bu görgü tanıklıklanndan
çok şey öğrenir.
Çoğu yanlış tanıklıklaryaşandığını da de-
neyimimizle biliriz. Her anlatılana inanmak
da inanmamak da doğaldır. Tek yanlı yorum-
lamalan okurken kuşkuculuğu elden bırak-
mamak da gerekir.
Orhan Karaveli'nin görgü tanıklığı, yazı-
lışından güç alan bir tanıklık. Yazar, "Bakın
ben neler gördüm, neler yaşadım" diye
böbürlenmiyor. Yalın, ama inandıncı bir an-
latımla tanıklığını yıllar sonra okurlara sunu-
yor...
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Tanihe Yardımcı Olmak.
Neler mi var bu 'Görgü Tanığı'nda?
Yazann çocukluk, gençlik, oğrencilik yıl-
ları. Karikatürcülük hevesinden yazarlığa
geçiş. Mareşal Çakmak'ın cenazesi. Dum-
lupınar denizaltısının batışı, Spaak'ın ver-
diği anlamlı ders, Kıbrıs'la tanışma, Abdi
Ipekçi ile lise arkadaşlığı, Küba, Amerika
gezi izlenimleri, Moskova'da Nâzım Hik-
met'le karşılaşma, vb...
Karaveli'nin değinip geçtiği önemli döne-
meçler de var. Bunlan koskoca bir kitapta
anlatabilirdi. Örneğin "Vatan Taş" olayı. Da-
ha doğrusu olaylan... Ahmet Emin Yal-
man'ın önce Vatan'da sonra da HürVatan'da
yaşattığı anlamsız, gereksiz serüven.. Ka-
raveli'nin bu konuda yazdıklarını çok eksik
bulduğumu söylemek isterim. Belki de za-
mansız gördü! Oysa aradan geçen kırk yıl
önemli bir uzaklık değil midir? Türk basın
tarihinin aynntılarla yazılması gereken bir ola-
yıdır 'Vatan' gazetesi serüveni!.. Belki Ka-
raveii ya da Naim Tirali bu önemli etkin
gazetenin birdenbire nasıl ortadan kay-
bolduğunu, bunun gerçeklerini yazariaıi..
__ Şu günlerde bazı yazarlann özellikle
Milliyet'te Taha Akyol'un öne sürdüğü
bir tarihsel yozlaştırma var. Onlara gö-
re Demokrat Parti, yani Adnan Mende-
res, genel seçime giderken CHP'liler
1
" askeıieri kışkırtmış, demokratik bir yö-
netimi al aşağı etmışler!.. Menderes
diktasının, muhaliflen ezmek için kurdur-
duğu Tahkikat Komisyonu'na çağnlmış bir
kişi olarak şunu belirtmek isterim: DP'nin
seçime gitmek diye gerçek bir niyeti yok-
tu, bunun açık kanıtı da giderayak Tahkikat
Komisyonlan kurdurması, baskıcılığa büyük
bir hız vermesiydi...
Yalman, Tirali, Akpınar, Balcıoğlu gibi ga-
zetecilerin Puliam'ın biryazısını yayımlama-
ları büyük suç sayılmış, bu unlü gazeteci-
ler hapse atılmışlardı. Hem de o 1960 yılın-
da!.. Nerede demokrasi, nerede seçime git-
mek, nerede Menderes'in iyi niyeti?
Kitaba bir önsöz yazan Nail Güreli'nin de-
diği gibi:
"Orhan Karaveii gazeteci olarak yaşadı-
ğı süreçte tanıklık ettiklerini topluma aktar-
makla mesleğinin sorumluluk isteyen birgö-
revinideyennegetirmişoluyor. Dilerim, top-
lum yaşamında yer alan başkalan da aynı
yazma sorumluluğunu benimsesinler ve
tahhe yardımcı olsunlar."
Tlsm,
Trky'nnIk
msj ksltmlr
szlğn snr.
Tlsm, msjlşmy svnlr içn br hşlk dşnd: CpMsj Ksltmlr Szlğ. B ksltmlr kllnrk çk dh hzl
msj yzblr, arkdşlrnzl özl v eğlncl br dlle hbrlşblrsnz. Knd özl ksltmlrnz vrs, 1717'y
ks msj gndrrk y d www.telsim.com.tr adrsndn CpMsj blmn grrk bzml pylşblr, sz d b
szlğn glştrlmsn ktkd blnblrsnz. Ücrtsz CpMsj Ksltmlr Szlğ'nz Tlsm CpShp'lrd. Gln, aln.
A y r c u n t m y n : F x K r t , x K r t v P r t k H t ' t h r y 3 0 m s j b d v .
düşülen bunalımın fela-
kete dönüşmemesi. so-
rumluların çok acil ka-
rar ve hareketini gerekti-
rirken kendilerinin gös-
terdikleri ağır davranış
ve zaman kaybı, kuşku-
yu umutsuzluğa dönüş-
türmektedir. Ulusça en
içten dileğimiz, sıyaset-
çilerimizin bir an önce
bu çok ağır durumun ayır-
dına varmalan ve kendı-
leri yerine, ulusun tümü-
nü düşünmekte oldukla-
nnı göstermeleridir. Bu-
nun kanıtı ise şu soruya
verecekleri inandıncı ya-
nıttadır: Tüm arazi ve iş-
letmeleri özelleştirme adı
altında -batan geminin
mallan ömeği- elden çı-
kardıktan ve bugün can
çekişen reel sektörü de
öldürdükten sonra, aldı-
ğımız (büyüyen) borçlar
için neyimizi satacağız?
Bunu kimse yanıtlama-
makta ve bu yol. Borçlar
Idaresı (Düyunu Umu-
miye). Sevr'e gider gö-
zükmektedir. Zira iş dün-
yasında, hele uluslarara-
sı ilişkilerde kimsenin zor
durumda kalandan azami
ölçüde yararlanmayı ın-
saf konusu yapması bek-
lenemez.
Türkıye'nin bu durum-
dan kurtulması tümüyle
ve ivedi olarak çağdaş
düşünce \ e yeni siyasile-
ri kaçınılmaz kılmaktadır.
1%0'h yıllarda OD-
TÜ'nün rahmetli öğre-
tim üyesi FuatÇobanoğ-
lu "Şark2000\ıldanbe-
ri bir mucize bekfcr" söz-
lerini yınelerdi. Aynı ta-
rıhlerde lran hükümeti.
Ikıncı Dünya Savaşı'nın
başında Alman ekonomi
mucizesinin mıman. eko-
nomi sihirbazı adıyla ün-
lü Dr. H. Schachf ı davet
edip kendisinden Iran'da
bir ekonomi mucizesi
yapmasını istemiş ve Dr.
Schacht, kısa temaslan
ardından, Alman ekono-
mi mucizesinin Iran'da
gerçekleştirilemeyeceği-
ni belirterek yurduna
dönmüştü. Türk ulusu-
nun ödediği ve ödeyece-
ğı büyük bedel karşılığı.
mucize sıyasilerden baş-
layarak önem sırasına gö-
re kılıt noktalara bırinci
sıruf insanlann getirilme-
sı ve yazımda belirtilen
etkin sıstemin ıvedılikle
kurularak işletmesi ola-
caktır.
Bu mu Milliyetçilik...
Av. Celal l LGEN
T
ürk Telekom'un
satılması ile ilgili
yasanın hazırlık-
ları sırasında Ulaştırma
Bakanı'nın tutumu kimi
çevrelerce bağımsızlık
yanlısı ulusal ta>ır diye
sunuldu. Bu sunu, sayın
bakanı ve partisinin yö-
neticilerini de mutlu et-
miş olacak ki hızlannı
alamayıp gizemli gülü-
cüklerle aynı kabineden
başka bir bakan arkadaş-
lannı mandacılıkla suç-
lamaktan çekinmediler.
Kendilerini milliyetçi
diye niteleyen, şu anda
siyasal erkin büyük par-
çalanndan biri olan bu
varlık geçmişi ile hesap-
laşmaya girerek yanlış-
lanndan annıp tam ba-
ğımsızlıkçL, ulusçu bir po-
litika\a mı sm unu\ ordu?
12 Eylül öncesınde hal-
ka ve devrimcilere saldı-
ran. oligarşınin ve em-
peryalizmin vurucu gü-
cü, işbirlikçisi, kışkırtıcı
ve katliamlann sürgit sa-
nığı, artık ulusu ve ulu-
sun esenliğini ve de ba-
ğımsızlığını mı düşünü-
yordu?
6Şubatl969Pazargü-
nü lstanbul'da Dolma-
bahçe önlerine demırle-
yen 6. Filo'yu protesto
gösterilerine katılmak
için Taksim'deki miting
alanına gelen sol görüş-
lü öğrencilere saldıran.
'Tam Bağımsız Türkiye"
diye slogan atanlann üze-
rine bomba yağdıranlar.
bugün değişmiş olabılır-
ler miydi? Yoksa tarih ya-
lan mı söylüyordu?
Sizin milliyetçi görüşü-
nüz yanlısı ve partinizce
milletvekili adayı olarak
da gösterilmış bir emek-
li savcı "Tûrkçe Ezan"
dedi diye aforoz edılme-
miş miydi; hem de siya-
sal arenadan silinircesı-
ne... Oysa dilde özleşme
ve yabancı dıllerden ann-
ma, anadille tapınma hak-
kı çabalan da ulusal po-
litikanın olmazsa olmaz
koşulu değil miydi?
Aslında değişen hiçbir
şey yoktu. Tarihe, daha ta-
rih olmamış günler ta-
nıklık yapıyordu. Bu ba-
kan arkadaşını mandacı-
lıkJa suçlayan görüşün
arkasında kir, pas, leke
bırakmamış olması ge-
rekırdi. Aynca daha son-
ra atılan adımlarda da le-
kesiz ve temiz olmak ko-
şul değil miydi?
Son günlerde ekono-
mik bunalımdan çıkış yo-
lu olarak; tüm dünya bor
rezervlerınin yüzde
70"ıne sahıp bor maden-
lerinıızin dış şirketlere
satılmasını önerenlertam
bağımsızlıkçı olabilir
mıydı? O bor madenlen
kı yannın petrolü olacak;
bılgisayarlarda. ıletişim-
de. uzay yolculuklannda
yaşamsal önem kazana-
cak... Ulusça gönenece-
ğımiz. mutlu olacağımız
yannlarımızı şimdiden
satmak gibi bir şeydi bu.
Genleri ile oynanmış
tohuma tanmımızı tut-
sak edenler. ektiği eki-
nin tohumunu üreten bir
ulus olmaktan bizi uzak-
laştıran, lsrail'in ülke-
mızde sömürge oluştur-
ma çabalanna izleyici ka-
lanlar tam bağımsızlıkçı
olabilir miydi? Türk-ls-
lam sentezi denince öne
atılanlarülkemızin. Isra-
ıl'ın ürettiğı hibrittohum-
lara bağımlı kalmasına,
tavukçuluk sektörüne el
atarak bu konuda tekel
kurma girişimlerine na-
sıl tepkisiz kalabiliyor-
lar? Küreselleşmek adı-
na bağımsızlığımızı yi-
timıek, mutlaka ödemek
zorunda olduğumuz bir
bedel midir?
Son bunalımla dış bor-
cumuzun 120milyardo-
lan, iç borcumuzun ise
50 milyar dolan bulduğu.
yeni ekonomik bunalım-
dan kurtulma reçetesıy-
le de 50 milyar dolar da-
ha borçlanacağımız bili-
nıyor. 220 milyar dolar-
lık borcu bulunan bir ül-
kenin daha çok iç kay-
naklara yönelmesi biri-
kime, üretime, toprak ve
tanm yenileşmesine ön-
celik vermesi ve de bu
konularda ulusal çapta
çabalara girmesi gerek-
mez mi? Pekı nedir bu
gızemlı suskunluk?
Bız küreselleşme adı
altında dayatılan yeni sö-
mürü düzenine ve ülke-
mizin kaynaklarını ya-
bancılara peşkeş çeken
yerli ışbırlikçilerine hep
karşı çıkacağız; oyunla-
ra kanmayarak ve de ki-
min kim olduğunu bile-
rek... Her alanda bağım-
sızlıktan yana Atatürk
mılliyetçiliğinin dışında
''milliyetçilik*' tanımıyo-
ruz. Kaba güç ile milli-
yetçiliğin kimlerin işine
yaradığını. yaşayarak
gördük: Hortumlayıcı sağ
iktidarlara güç katma!
Turkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığt gunlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ılışkın raporianyla, araştırmalanyla,
koşe yazılanyla. tarafsız haberienyle sıvıl toplumlann gazetesi.
Duzenlı okumak ıçın abone olun.
Tel: 0.212.5110875
PENCERE
Dündar Soyerin
Anıları...
Her insan kendi zaman diliminde yaşar, ancak
geçmişten gelen zamanı gelecek zamana bağla-
yacak bir yapıt ortaya çıkaran kişi zamanlan aşar.
Mustafa Kemal böyleydi.
Halide Edib bir gün Nadir Nadi'ye eleştiri yol-
lu sormuş:
- Siz aydın bir kişisiniz; Atatürk'e bu denli sev-
giniz nereden doğuyor?..
Nadir Nadi:
- Ben demiş, Atatün^'ü Mozart, Beethoven ya
da Şekspir gibi seviyorum.
Atatürk'ün yaşadığı zaman dilimi, Stefan Zwe~
ig'ın vurguladığı gibi "tarihte yıldızın parladığı an "dı.
•
Dündar Soyer'in anı kitabının adı "Cumhuri-
yet'le Adım Adım, Olaylar, Anılar" (Büke Yayınla-
n) ilginç yaşam derslerinden oluşan bir yumak...
Soyerkim?..
Talihli bir kişi, Atatürk'ün ve Ismet Paşa'nın ya-
kın arkadaşı Şefik Soyer'in oğlu.
Düşünün ki daha gözünü açar açmaz, kendisi-
ni tarihin beşiğinde buluyor; aile çevresindedir
Mustafa Kemal ile Ismet!.. Babası Balten Savaşı'nda
yaralandıktan sonra Atatürk'le Anadolu'ya geçe-
rek Kurtuluş Savaşı'na katılan bir subay!.. Kuçuk
Dündar, Atatürk'ü sekiz yaşındayken tanıyor; Isrret
Paşa ve Mevhibe Hanımla ailecek dostluklanvar;
bu çocuğun anıları altın pahası olmaz mı?..
Ne var ki Dündar'ın hayatı daha sonra memuri-
yet (kaymakamlık yapıyor), basın (gazete çıkanycr).
diplomasi (Izmir'in Belçika Fahri Konsolosu), tica-
ret fışadamı. IzmirTıcaret Odası Başkanı), ihtilal (27"
Mayıs ve 12 Eylül'de Kurucu Meclis üyesi) saln-
caklannda kolan vurarak geçiyor; çok harekeHi bir
yaşam...
Anı damlalan bu petekten süzülüyon birtarhsel
yaşam süreci oluşturuyor.
Soyer, yaşadığı zaman dilimini dörde ayırnşr
1920-1940 Aydınlanma Dönemi; 1940-1960 Sat-
cılı Yıllar; 1960-1980 Yozlaşmanın Başlangtcı; 198O
ve sonrası: Topyekûn Yozlaşma Dönemi...
Ne denli tartışılsa da bu aynmın, gerçek pay ta-
şımadığını kimse söyleyemez.
360 sayfalık kitapta nice gerçek öykü anlatıhıç;
ben bu köşede 'Aydınlanma'dan 'Yozlaşma'yzru-
sıl gelindiğini vurgulayan iki örneği aktarmakisi-
yorum.
•
Atatürk'ün sofrası...
Mustafa Kemal'in en sevdiği arkadaşlanrda>
biri Nuri Conker'di, Çanakkale savaşlarından tsa-
layan kardeşlik içeriğinde dostluklan vardı.
O akşam sofrada, Conker, herkesin duyabikct-
ği yükseklikte konuşuyor:
"- Paşam, benim küçük bir ricam var, birmtst-
lem vardı. Ismet Paşa 'ya rica ettim, konununçc-
zülmesini istedim, nedense yapılamadı. Ilgintir-
ca ediyorum."
Atatürk bir an düşünüyor; sonra eski arkaöş-
na dönerek herkesin duyabıleceği sesle:
"- Sen yine Ismet Paşa 'ya müracaat eV..."
O gece sabaha kadar uyuyamayan Atatürk,
zırladığı yazıyı ertesi gün yine sofrada okuyor.»
yalnız bir satınnı aktarıyorum:
"Arkadaşlar, benden iltimas beklenmemelttir.
•
Özal Başbakan... '
Bir gün Dündar Soyer Özal'a diyor ki:
"- Haksız kazanç ve iktisap yoluyla devletirha-
zinesi soyuluyor. Düzenbazlara kaçakçılara ]Cn
doğdu. Hayali ihracatçılar ile namuslu ve hârs-
yetli işadamlan birarada yaşamaya başladılar. Jj-
fen bu yağmayı durduralım."
Başbakan Ozal'ın yanıtı:
"- Sayın Soyer, siz de yapınız!.."
Ister inan, ister inanma..
Ama, gerçek...
IFSAKİSTMMUL POTOĞMF VE SJ»EM» UtATÖRLEflt
110.DONEM
FOTOĞRAf SEMESERLERÎ
BAŞLIYOR
41 Y1LLIK DENEYIMLİIFSAK1N 110 DÖNEM FOTOĞR.tf
SEMİNERLERİ05 H.AZİRAN 2001 S.UI - 0 9 HAZİRAN
CUMARTESİGL-MER! BAŞLIYOR.
Cumartesı gûnlen 11.15-1315. Salıgûnlen 19.15-21.15 saatlen
arasında yapılacak ve 8 hafla sürecek olan semınerlerde:
•FotoğnfMakmesı
* lşık kullanımı
* Fıltrelerve Yardımcı Araçlar
* Kompoasyon
* Çekım Teknıklen
* Karanlıkoda
* Fotoğrafçılıfın E\
r
nmı ve Geleceğı
deıslen ışlenecektır.
'Semınerler sırasında çekun \e karanlık oda uvgulamalan yapılacaktu
Ayrmtılı bılgı ıçın. 292 42 01 ve 29218 »7 Nolu telefonİardan saat
13 30'dan sonra bılgı alınabıln
ADRES: lsükJal Cad. A\tan lşık Sok No 34 K 2 â r c n m .Apt Beyoghı-k
DUYURU
T.C.
MİLLÎ EĞtTİM BAKANLIĞI
Ozel Gulen Andak Bale Kursu
2001-2002 oğretun >ılı ucret tanfesı
GULEN .\NDAK BALE KURSU
Suresı De\reler Saat ücretı
90 saat l-*ay 6.000-TL
2-4 ay 6.75O -TL
3A ay 7 5 0 0 -TL
Not Fıyatlara%18K.DV dahıldır Adres ıhlamur Yolu
Opera Palas 33/35 D 1 Nışantaşı Tel 0212 23 1 79 75
KADIKOY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEIV
Dosya No- 2001,198
Mahkememizce venlen 10. 5.2001 t a r i h 2001/198
Es. 2001/343 K. sayılı karar ile. M K. 3 5 5 maddesı
gereğince, Sokrat kızı 1324 d lu. Svafora Tayiboğlu
vesayet altına alınarak, kendisıne A\ Nalajn Özden va-
si tayin edilmiştır.
Keyfiyet ilan olunur. 10.5.2001
Basın. 28720