Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IAYIS 2001 CUMARTESİ CUMHURtYET SAYFA
17
Jakın ha!
Bir kısım siyasetçi ve medyanın, olay-
arın içini boşaltmadaki hünerlerine di-
/ecek yok. Örneğin, Beyaz Enerji ope-
rasyonu ile ilgili açılan dava.
ANAP lideri Mesut Yılmaz, partida-
şı ve arkadaşı Enerji Bakanı Cumhur Er-
sümer'in bakanlıktan istifasına neden
olan dava nedeniyle DGM Savcısı Ta-
lat Şalk'ı hedef tahtasına döndürmeye
çabalıyor.
ANAP'ın yarattığı toz duman ıçinde
DGM Savcısı'nın iddianamesindeki
ANAP'lı Ersümer'in sorumlu olduğu ve
ust düzey yöneticilerinin hemen hemen
hepsi şu anda cezaevinde bulunan Ener-
ji Bakanlığı'ndaki yolsuzluk ve rüşvet
iddialannın üstü örtülmek isteniyor ol-
masın sakın...
ANAP'lılar akılları bulandırmaya ilk,
soruşturtnaya bilirkişi olarak katılan Se-
lim Sanibrahimoğlu'nun CHP'li oldu-
ğunu gündemegetirerekbaşladılar. "Sa-
nibrahımoğlu, CHP'liydi, ANAP'a siya-
si kin duyuyordu" filan derken, soruş-
turmaya uğrayanlardan binnin ve tutuk-
lu bulunan TEAŞ Yönetim Kurulu Üye-
si Birsel Sönmez'in ANAP'lı eski dev-
let bakanı olduğu unutturulmak isten-
mesin sakın...
Ardından "telefon dınleme" sorun
edıldi. Telefon dinlemenin "et/'k" olma-
yan yanı, özel hayatın gizliliği öne çıka-
rıldı. "Polis devletine mi gidiyoruz, işin
cılkı çıktr falan derken Birsel Sönmez'ın
ANAP'lı Bülent Akarcalı iie yaptığı ile-
ri surülen ve gazete haberierine konu olan
telefon konuşmasında. Enerji Bakanlı-
ğı'ndaki uygulamalaria ilgili olarak "...bu-
rada dönen butün dumenler hep orta-
ya çıkar ve buparti döndürdü bu dümen-
leri" yönündeki sözleri de kamuoyunun
gözünden kaçınlmakistenmesin sakın...
Yargı soruşturması siyasilere yöneldi-
ğınde, ANAP'lılann savlarının aksine,
siyaset yargıya müdahale ediyor olma-
sın sakın...
1S1K KANSl
Geıtçter geliyor, gençler!
19 Mayıs nedeniyle geçen hafta
televizyonlarda gençlerin yer aldığı,
görüşlerini açıkladıklan açıkoturum-
lar, tartışma programlan yapıldı.
Çevresini sorgulayan, olup biteni
anlamaya çalışan gençler de vardı
programlarda; "Ben bu ülkeyı sev-
miyorum, bu ülkede yaşamak iste-
mıyorum, ama katlantyoruz ışte",
"Değil tek Telekom'u, diğerlerinı de
satmak gerek" diyeni de, "Türk Li-
rast güçlendinlmeli" istemini dile ge-
tirenlere kahkahalarla gülenı de.
19-20 Maytstanhleri arasında An-
kara'da Çağdaş Yaşamı Destekle-
me Derneği'nin çatısı altında dü-
zenlenen "5. GençlikKurultayı"Ana-
dolu'nun çeşitli yörelerinden gelen
gençleri buluşturdu. Konu, "Küresel-
leşrne ve Gençf/kTı. 2 gün boyun-
ca gençler tümüyle "özgür ıradele-
ri" ve "özgün araştırmalan" ile ha-
zırladıklan bildirileri sundular. Çok da
çarpıcı saptamalar yaptıiar. Birkaç
örnek verelim:
Aloda Öz (Bakırköy Şubesi): Mo-
dern birey, bilgiyi kendi tecrübele-
rinden ve iç serüveninden değil, aktar-
ma yoluyla elde ediyor.
Deniz Aslan (Bolu Şubesi): Büyük
sermayenin saldırısı iki temel noktada
yoğunlaşmıştr. Refah devletini çökert-
mek, ulusal kalkınmacılığı püskürtmek
ve üçüncü dünyayı kompradorlaştır-
mak.
Abuzer Uyanık: Türkiye'de üretimı
yaratan büyük sanayi kurumlan yıkıma
uğramıştır.
Bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti dev-
letinin de varlığını tehdit ediyor.
Ali Haydar Fırat (Ankara Şubesi):
Gençliğin, küreselleşmenin yıkıcı etki-
leriyle mücadelesi, bıreysel anlamda
bunun bilincine varmakla başlar. Genç-
lik, birlikte bilinçlenerek öncelikle ken-
di bireyciliğinin ve içinde bulunduğu
tüketime dayalı ortamın farkına varma-
lıdır.
Doğan Hamurcuoğlu (izmit Şube-
si): Türkıye'nin teknolojıye olan açlığı,
bu beyin savaşında verimli bölge olma-
sını sağlamıştır, Üretmek yerine dı-
şandan almanın rahattığına alışan ül-
kemiz ne aldığına, verenin hangi
amaçla verdiğine bakmadan bütün
verilenleri almıştır.
Kenan Mete (Kartal Şubesi): Gü-
nümüzün insanı belki fiziksel olarak
yaşamaktadır, fakatbeyin olarak öl-
mektedir. Runen yaşıyoruz; ama bi-
zi insan yapan hertürlü özelliğimiz-
den uzaklaşıyoruz. Savaşa da, şid-
dete de, yoksulluğa da, duyarsızlı-
ğa da alışıyoruz.
Faruk Kaya (Muğta Şubesi): Ül-
kemizin bugünkü en büyük sorunu
hızla üretimsizliğe gitmesidir. Bu sü-
recin dtşınaçıkabilmek için bilim-tek-
noloji üretinru, egitim, araştırma-ge-
liştirme gibı alanlardayapılacak ya-
tınmlara ihtiyaç vardır.
Ömür Çoban (Samsun Şubesi):
Medyatik tüketim toplumu "kültür-
süzlüğü" sürüleştirerek uyuyan,
uyutan insanlığı yaratıyor.
Sezen Seçgin-Hilal Tûrkmen
(Torbalı Şubesi): Sanatla, öz ve içe-
rikle değit, onun pıyasadaki kullanım
artışı veya düşüşüyle ilgileniliyor.
YelızBahar-EgemenTaşkıran-Ka-
ya Tanış (Edremit Şubesi): Dünya ko-
ca bir köy oldu da, orada bizım Hüse-
yin emmi ile Mr. John Smith birlikte eşit
biçimde biri çubuğunu, öbürü piposu-
nututtürerekyaşıyorlar da, bizier bu du-
ruma mı karşı çıkıyoruz? Bize sunulup
afıyetle yutturulmak istenen budur.
ÇYDD'nin kurultayına katılan genç-
ler, aklın yongalanamayacağını bir kez
daha kanıtladılar. Helal olsun onlara...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Hamburger ve İlaç!
"Önceki gün Ankara'da
son derece fantastik bir olay
yaşandı.
ODTÜ'de kendilerine
'Devrimci' diye ad veren bir
grup zibidi, üniversitenin
kampusunda buiunan
McDonaid's şubesinin önün-
de 'Yankee go home' diye
bağırarak 'devrimci eylem'
koydu.
Ouna neden yaptıklan so-
rulunca da sözcüleri 'bu
hamburgercinin Amerikan
emperyalizminin hizmetin-
de olduğunu, bu nedenle
onu kampuslarında isteme-
diklerini' anlattı.
Ve böyiece önceki gün
'devrimci eylem koyma' kav-
ramının bıle içine nihai ola-
rak edılmiş olundu."
SerdarTurgut'un dünkü
Hürriyet'teyazdığı "Eylemin
de namusu gitti" başlıklı ya-
zısı, bu cümlelerle başlıyor.
McDonaid's ya da benzeri
"globse" kurumlara bir sem-
patim ya da antipatim yok.
Her koşulda Sultanahmet
Köftecisi'ni tercih ederim
McDonaid's hamburgerine.
Bununta birlikte, bu oluşu-
ma karşı çıkanı ya da savu-
nanı anlayabilirim.
Fakat Serdar Turgut'un
mantığını anlayamadım. Öz-
gürlükse, onun "zibidi" diye
aşağılamaya çalıştığı insan-
ların da ıstedikleri olayı pro-
testo etme özgürlükleri var.
Kimin devrimci, kimin zibidi
olduğunu Serdar Turgut'tan
mı öğreneceğiz? ÜstelikTur-
gut. yazıstnın devamında da-
ha da asabileşiyor ve ey-
lemcilerin dışarda bağırıp
çağırırken ıçerde milletin afi-
yetle karnını doyurduğunu
anlatarak; "Eskidenonlarbu
tür bir eylem koymaya karar
verselerdi, hamburgercinin
önüne geldiklehnde içerde
hamburger yemeye devam
edecek adamın alnını da ka-
rışlarlardı" yargısına varıyor.
Ve devam ediyor:
"Sıkardı orada onlar var-
ken içerde tıkınmayı sürdü-
rebilmek o zamanlar.
Şimdiki mahcup oğlanlar,
kızlar bu geleneği sürdür-
düklerini sanıyorlarsa, yok
olmaz, bu iş o kadar kolay
değil, şimdi siz evlerinize gi-
din, birazdaha büyüyün, bi-
raz daha süt emin, sonra ge-
lin de bakalım bir duruma, ta-
mam mı?"
Bunun adı kışkırtma, aşa-
ğılama ve küçümsemedir.
Katılırsıntz veya katılmazsı-
nız; katıtmazsanız niçin ka-
tılmadıgınızı ve olaydaki yan-
Itşlığı anlatırsınız. Bu sizin
kaleminizin özgürlüğüdür.
Ama salt tepki gösterilmiş,
kimsenin burnu kanama-
mış, eylem can yanmadan
sona ermişken o gençler-
den tiksinircesine aşağıla-
maya çalışmak, derinlerde-
ki başka bir nefretin yüzeye
fırlaması değil mi?
Tepki gösterilip eylem ya-
pılsa ve kavga çıksa, kan
dökülse, "Bunlar anarşist,
ülkeyı uçuruma sürükleme-
ye çalışan d/ş mihraklann
maşalan!"
Tepki gösterilip eylem ya-
pınca ve sorunsuz bitince,
eylemciler protesto ettikle-
ri hamburgercinin içindeki
müşterılere dokunmama ol-
gunHığunu gösterince, bu
kez de "Biraz daha süt emin,
sonra gelin!"
Ne yapınca yarantlır aca-
ba, bu tepeden bakan zih-
niyete? En iyisi hiç fikrin ol-
mayacak, hiç tepkin olma-
yacak, koyun gibi önüne ne
konursa yiyeceksin,
YÖK'ten şikâyet etmeye-
ceksin, polis copladığında
devlete saygın artacak, ok-
yanus ötesinden başına sad-
razam gönderildiginde bun-
lar gibi memnun olup şük-
redeceksin; yoksulluğunu,
bağımsızlığını, onurunu unu-
tup televizyon seyredecek-
sin.
işte o zaman kimse seni
aşağılayamaz!
Söz konusu yazının final
paragrafı daha da vahim:
"Bu tür insanlan görünce
aklıma ne geliyor biliyor mu-
sunuz?
Bunlara Amerika kaynak-
lı her şeyi yasaklamak lazım.
Yani maden f maden' yazıl-
mış, sanınm 'madenV ola-
caktı) hamburgerci emper-
yalizmin bir sembolü ve la-
netlenmesi gerekiyor, öyle
mi, o zaman bunlara örne-
ğin hastalandıklannda Ame-
rikan kaynaklı hiçbirilacı ver-
meyeceksin, onlan bu ülke-
de bulunmuş hiçbir maki-
neye sokmayacaksın, ora-
dan gelen tedaviyi de uygu-
lamayacaksın.
Ta ki 'Yankee go home'
abukluğundan vazgeçip, ka-
fasını doğru dürüst çalıştır-
mayı öğrenip, devrimci ol-
manın da okuma-yazma de-
rinliğini gerektirdiğini anlayın-
caya kadar süründürecek-
sin onlan.
Tamam, sadece birfante-
zi bu ama Türkiye'de her
alanda ve özellikle solda dü-
şünce fakiriiği de insanı bık-
tırdı, yemin ederim."
Türkiye yarım asırdır sağ
politikaların elinde inim inim
inlerken yazann "ve özellik-
le soida" demesini es geçi-
yorum, Serdar Turgut'un sa-
ğayakın bir kalem olduğu or-
tada.
Ama McDonaid's protes-
tosuna kızıp bilimsel küre-
selleşme ürünlerini tehdit
olarak kullanması, "yasakla-
yacaksın bunlara Amerikan
ilaçlannı" zihniyeti, karşımız-
da neredeyse bir gizli işken-
ceci olduğunu gösteriyor.
Aslındayazar "Amerika'nın
testislehne kurban olun" de-
mek istiyor da diyemiyor.
Kendisi kurban olmuş çünkü!
Deprem gibi,
yağmup gibi,
bahar gibi
Dostumuz şair Mah-
mutTemizyürek, bir "ab-
dal"\ anlatıyor:
"O donuk olmak birya-
na, geçmişin şimdiki za-
man karşısında intikamı
gibi vahşi ve bir o kadar
da yahşi. Böyle oluş, gös-
teriş için bir oluş değil,
oluşyalnızca. Deprem gi-
bi, yağmurgipi, bahar gi-
bi bir oluş. Üzerinde do-
laşan medyatik tantana-
lara yüz vermeyi bilmiyor,
bilmek de istemiyor, kor-
kuyorondan. Ozaten 'ya-
lağuz', bunu biliyor, yala-
ğuz. İnsan eşıttir yalnız."
O abdal Neşet Ertaş
"Sazı sanki kalbinin
uzantısı, kalbine, kahret-
tiğinde mızrabı kırarcası-
na vuruyor, adeta telleri in-
letiyor, okşadıkça coştu-
ruyor. Motifler arasında-
ki geçiş, şaşırtıcı oranda
bırdenbire ve sanki o an-
lık, taptaze. Birşaman ka-
dar büyülü, esrik. Birrock
gitansti kadar çılgın aynı
zamanda. Melodide rısk
yoksa, o Neşet'in çala-
cağı şey değil. Yoksa, ns-
ke gırerek yeniden yo-
rumluyor. Saz tutuyor da
ses tutmuyorbazen. Ama
bütün hücreleriyle söylü-
yor..."
Neşet Ertaş'ın bugün
Ankara'da konseri var.
Saat19.00'daASKlKa-
palı Spor Salonu'nda.
HAYVANLAR İSMAIL GVLGEÇ igulgecı yahoo.com
KİM KtME DUM DUMA BEHtç AK behicakin tunk.net
ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI
HARBt SEMtH POROY semihporoy(a yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 26 Mayıs
RİFLİ ABDÛLKERİM YAKALANDIL
1926 'DA &U6ÜN, KİPLİ L&Eft MUHAMMET »İN A&OÜI.KE-
rAKALANMIŞti. FAS'IN ATUASOK-
YAMUSU KIYt ŞEHt&lMPE YGtl ALAN RlF TOPKAH_
LAKIHI, İSPANYOL. VE FKAUSIZ £6E*A€MUĞİN -
D£N KUGTHftlP 8İK OEVt-BT KURMAK. İSTTEYEN
Af&OA TUTUKLANIP 6İH y/L HAPtS H4TMASfNA
KAHŞIH YILMAMtÇ, 13ZO'Ll YILLASM TOPLA-
PfSI &UJWErL£l?L£ ÖMCE İSPANYOLLAHA,SOH-
GA OA FGAMSrZLAGA Ç£ŞinJ SALOt&LAIZ
•>tİZE*/LEA4tŞT7- ANCAK, 1924 'OA, ÜSTVN FfiAN.
StZ ASKSIZİ 6ÛCÜNE YEMtLE&£*: TUnjiCl/tA/-
MIÇTI. KİUNION APASt WA SÜ&ÜLSN ABOÜLKEftİM,
~ &ÜR£ SONKA KAÇAfZAK tCAUtGE'YE "~"
GORUS
EMtN GÜRSES
Katkasya'da
Yeni Kabilecittk [•
Gürcistan'da bir askeri biriigin tatbıkatta başkent
üzerineyürümesi sırasında Rusya Federasyonu Dev-
let Başkanı Putin, Bağımsız DevletlerTopluluğu (BDT)
ülkelennden Ermenistan, Kazakistan, Kırgızıstan.Ta-
cikistan, Beyaz Rusya ve Rusya Federasyonu'nun üye
olduğu "OrtakGOvenlik Anlaşması" toplantısına ka-
tılmak üzere Erivan'da bulunuyordu. Ortak Güvenlık
Anlaşması 1992 yılında irnzalanmıştı. BDT'nin 12
üyesinden Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan bu
anlaşmayı etkin olamadıgı ve Rusya'yafazla bağım-
lı kalındığı gerekçesiyle ikiyıl önceyenilemekten vaz;
geçmişlerdi.
Bakû ve Trflis yönetimleri, ülkelenndeki darbe gi-
rışimlerinin arkasında Moskova'yı gördüklerini ifade
etmişlerdi. Putin yönetimi bölgesel etkinliğın sürdü-
rülebilmesi için kalanlarla yoluna devam etmeye ça-
lışıyor. Ermenistan'daki asken varlığı ve Karabağ so-
rununun sürmesi, Moskova'ya bölgedeetkinolma im-
kânı sağlıyor. Güvenliktoplantısındaki amaç, üye ül-
keler arası işbirliğini güçlendirmek ve bu işbirliğine
ıvme kazandırmak olarak açıklandı.
Erivan'agelen Kazakistan CumhurbaşkaruNazar-
bayev e, Istanbul'da geçen ay yapılan zirvede Azer-
baycan'ın sonuç bıldirisine "Ermeni saldırganlığınm
kmanması" notunu eklemeçabasına karşı çıkması ha-
tırlatıldı. Nazarbayev buna, Karabağ sorununu daha
da karmaşık hale getirebileceği için karşı çıktığını ıfa-
de etti.
Erivan'da toplantı devam ederken Tıflis yöneti-
mınin bir askeri tatbikata başlayacağınt açıklaması
ıse Moskova'nın desteğiyle Tiflis'ten uzaklaşan Ab-
hazyaotonombölgesiyönetimıncetepkiylekarşılan-
mıştı. Bu tepkiden bir gün sonra tatbikata katılan bir
askeri biriiğin tatbikat yerinden aynlarak Tiflis'e yü-
rümesi, Cumhurbaşkanı Şevardnadze'nin güvenlık
konusundaki şikâyetlerıni ve bu şıkâyetterı azaltmaK
için NATO'ya üye olmak arzusunu tekrar günderrvç
getiriyordu. Bu tür küçük büyük isyanlar bağımsızv
lıktan bu yana görülmüş, hatta Şevardnadze'ye kar-
şı Moskova'dan şüphelenilen suikast girişimlen ot-
muştu. Şevardnadze Gürcıstanın otonom bölgele-
rinin Tiflis'ten uzaklaşmasına Moskova'nın destek
verdiğini, isyan ve saldırılardaki amacın Tıflis
1
i tekrar
Moskova'ya yaklaştırmak olduğunu açıklamıştı.
Envan'ın Moskova ve Batı arasındaki denge poli-
tikası ise sonuç vermektedir. Erivan yönetimi bir ta-
raftan Moskova'nın askeri desteğini alırken diğer ta-
raftan IMF ve Dünya Bankası'ndan 140 milyon do-
lar uzun dönemli düşükfaizli kredi almayı başarmış-
tır.
Bakû yönetimi ise Batı'nın kendisine petrol yüzün-
dengösterdiği ilgiden memnun rahat hareket ediyor.
Kafkasya'da açık gızlı rekabet devam ederken Almaçı
Dışışleri Bakanı Joschka Fischer, Bakû'ya ziyaret-
te bulundu bu hafta. Görüşmelerde, bölgede Alman
yatınmlarının arttınlmasının yollan aranıyor. Bakû. es-
ki darbe günlerini geride bırakmış, Ermenistan'ın
Moskova-Batı arasında uyguladığı denge politıkası;-
nı Batılıyatırımcı devlet ve şirketler arasında yapma-
ya çalışıyor.
Şevardnadze ise darbelerden kurtulmak ve Gür-
cıstan'ın toprak bütünlüğünü korumak için 2005'te
NATO'ya girme hesapları yapıyor. Bu tarıhten önce
Moskova taraftartannın faaliyetlerini yoğunlaştırma-
sı doğal karşılanıyor Tiflıs'te. Fakat en zor dönemde
Gamsakhurdia güçlerine karşı basarılı olabilen Şe-
vardnadze ve taraftarları bu isyanlan atlatır. Bu arar
da NATO'dan ve ABD yönetiminden görevlılenn Tif-
lis'le son zamanlarda görüşmeleri arttıımalan, Şevard-
nadze'nin muhaliflere ve Moskova'ya karşı elini kuv-
vetlendirmektedir. "
Kafkasya'da yönetimde bulunanlann kendi taraf-
tarlarını etraflarına topladığı ve deviet imkânlanndan
yararlandırdığı btlinmektedir. Iktidara gelmeden bu ım-
kânlardanyararlanılamayacağı kanısı yaygın Kafkas-
ya başkentlerinde. Iktidardan dışlanan gruplar bütün
güçlerıni iktidan ele geçirmeye yönlendirmışlerdır.
Azerbaycan'daki darbeler, Ermenistan'daki meclıs
baskınları, Gürcıstan'daki isyanlar bu çabalann ürü-
nüdürler.
Bu arada kendi yandaşlannı ıktidarda görmek is^
teyen yabancı ülkeler, bu çatışmalara yön vermeye
çalışmaktadırlar. Yeni kabilecilik Kafkasya'da etkini-
liğini korurken Moskova ve VVashington da dahıl bir-
çok ülke, bölgede kendi yanında savaşacak, ekono-
mıkve stratejikçıkarlanna hizmetedecek "kabile" şef-
lenyle ışbırtıği arayışında.
't
E-mail: emingursesCayahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAK
SOLDıVNSAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Modern ..
manük. 2/ Sü-
rekavmdapu- '
suda av bek- 3
leyen avcı... 4
Şöhret. 3/
"Nazhyârkö-
len ola-
yım/Kabul
eyle — yeri-
ne" (Karaca-
oğlan)... Ke- 9
pekli undan yapılan
pideyebenzerbirtür 1
ekmek. 4/ Dağlann 2
oluşumunuinceleyen 3
bilimdalı.S/Sivas'ın 4
bir ilçesi... Argoda 5
esrar. 6/ Dolma yap- 6
mak için hazırlanan 7
kanşım... Hücre çe- „!
kirdeğinde bulunan
ve kromatin tanele-
rini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı. 7/ Mek-
sika'ya özgü, mısır unuyla yapılan ekmek... In-
cir ağaçlarında döllenmeyi sağlayan sinek. 8/
Uşak'm bir ilçesi... Galyum elementinin simge-
si. 9/ Üç yaşına kadar olan at yavrusu... Asya'da
bir ülke.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Akyuvar. II tnsanınkendinekarşı duyduğu say-
gı... Sürekli çalışma. 3/ Deniz yosunlanndan çr-
kanlan ve agaragar da denilen bir tür jelatin..v
Yaz yağmuru. 4/Nişan... Yol yapımındayön bul:
mak içinkullanılan araç. 5/Yolcuolduğuiçinoruç
tutmak ve namaz kılmak zorunda olmayan kim-
se... Altının simgesi. 6/ Kendikendine cinsel do-
yum sağlama. 7/Herkesçe kabul edilebilecekbiı
temelebağlanamayıpyalnızbir kişininkendi ka
nısma dayanan... Viîayet. 8/ Maden külçelerinii
eritilip anndınlmast... Avrupa'nın Ladoga'daı
sonra ikinci büyük gölü. 9/ Bira yapmak içi
çimlendirilipkurutularakhazırlanmış arpa... "Sı
na —": Kemancımız.
1 2 3 4 5