Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 MAY1S 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturfa cumhuriyet.com.tr 15
Halkı heyecanlandıran, meraklandıran, yaratıcılığa yönlendiren ve yaşayan mekânlar gerekli
Müzeler Haftası kııtlu olsun!TOMURATAGÖK
20. yüzyüda gelişen ve 21. yüzyıl-
da daha da belirginleşen bir müze
kavramı var. Bu müze geleneksel ko-
ruma ve belgeleme odaklı otoriter
mûzecilik anlayışından çok. koruyup
sergiledikJeri ve etkinliklenyle hal-
kı heyecanlandıran, meraklandıran
ve onlann yaratıcılığına katkıda bu-
lunabilecek, "yaşayan müze" kavra-
mıdır.
Müzelerin öncülü olan bilgi mer-
kezleri. bibliotek ve pinakoteklerin
kurulması çok önceleri gerçekleş-
mişse de Rönesans'tan bu yana mü-
zeler sanat tarihinin zenginliklerini
göstermek üzere devlet yöneticileri,
asilzade ve din adamlannın önderli-
ğinde, görkemli mekânlarda elit bir
kitleye açılabilmişlerdir. 19. yüzyıl-
dan itibaren bilım, arkeoloji, askeri.
etnografi, sosyal tarih müzelerinin
sistematik bir biçimde açılmalan
mümkün olmuş, 20. yüzyılda zengin
işadamlannın oluşturduğu koleksi-
yonlan müzelere dönüştürmelenyle
günün sanatını gösteren çağdaş sanat
müzeleri kurulmaya başlamıştır.
Gûndem yaraticı dünya olmah
Müze türlerinin çoğalmasıyla bir-
likte müzeler kamu yaranna kurum-
lar olarak önemsenirken devletten
destek alan özel ve tüzel kişiler (va-
kıflar) tarafından yönetilmektedirler.
Müze bugün popüler. topluma yöne-
lik yaygın bir eğitim kurumu olarak
halİan kültür düzeyinin yükselmesi
için çalışmaktadır.
Önceleri otoriter bir tavırla. refe-
rans merkezi olarak çalışmalannı
sürdüren bu kurumlar, bugün kav-
ramlan sorgulayan, duygulara hitap
eden, düşündüren, yaşamla ilişki ku-
ran, etkileşimli sergilerle geleneksel
müze anlayışlanndan uzaklaşmış,
halka yönelik olarak çalışmaya baş-
lamıştır. Müzenin başlıca üç çalışma
alanı, araştırma, koruma ve iletişim
birbirini tamamlayan işlevlerini oluş-
turmuş, kadrolarda koleksiyon uz-
manlannm yanı sıra sanatçı, eğitim-
cı, halkla ilişkiler ve pazarlamacı.
metin yazan. mimar, tasanmcı, gra-
fikçi ve planlayıcı kadronun yer al-
ması doğal olarak kabul edilmiştir.
İnsana yatinm çok önemli
Birçok gelişmiş ülkede, devletın
türlü fonlarla destek verdiği sistem-
ler oluşturulmuş. etkinliklere katkı-
da bulunacak sponsorluk yasalan da-
ha da genişletilmiştir. Kurumlann
denetimi ise Kültür Bakanhklan ta-
rafından değil de mûzecilik birlikle-
ri / odaları tarafından üstlenılmiş,
kültür ve sanatın devlet kadar diğer
örgütler tarafından da desteklenme-
sine olanak tanınmıştır.
Küreselleşen dünyada merkez ol-
mak ya da merkezde kalmak için ya-
pılan tüm bu girişimlerin o ülkenin.
o toplumun insanına olan yatınmı
çok önemli. Bu yatınmın bir bölümü
maddi bir dönüşümü sağlıyor. Ama
asıl önemlisi herkesin öğrenerek ki-
şiliğinin yüceldiği daha yapıcı. daha
yaraticı, daha sosyal, daha saygılı,
daha demokrat, daha çağdaş. daha
insan olmasıdır. Müzeleri gerçekten
işletmeyi. yeniden kurgulamayı. bü-
yütmeyi, yeni müzeler kurmayı dü-
şünmeliyiz. Bu var olan, eski ve gü-
nümüz kültürü ve sanatı için gerek-
lidir. Sahici ile 'khch'i ayırt etmeyi
öğrenmeliyiz. Toplum gündemini
hızla ekonomik sorunlar, seks ve fut-
boldan, insanm gerçek gücü olan ya-
raticı dünyaya kaydınlmalıdır.
Istanbul Sanat Müzesi Vakfi
Istanbul Sanat Müzesi Vakfı giri-
şimlerine gelince. vakfın kuruluş ça-
lışmalan Kasım 1998'de başladı, 6
Ekim 1999'da resmen kuruluşu ta-
mamlandı. 21. yüzyıl projesi olarak
Istanbul'a uluslararası bir çağdaş sa-
nat müzesi kazandırmayı hedefleyen
Vakıf, 20. yüzyılın ortalanndan gü-
nümüze üretilen sanat yapıtlannı
toplayıp sergilemeyi planlamaktadır.
Müze. Istanbul'un doğu ile batı ara-
suıdaki stratejik konumu nedeniyle
Türk sanatçılannın yanı sıra, Akde-
niz, Doğu Avnıpa, Balkanlar, Orta-
doğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyet-
leri'nin bu dönemden yapıtlannı
bünyesinde toplayacaktır. Koleksi-
yonun yanı sıra açacağı sergiler. ku-
racağı belgeleme merkezi ve kitap-
lığı, yürüteceği eğitim programlan,
atölye çalışmalan ve benzer etkin-
liklerle yaşayan müze olarak kentin
kültürel yaşamına yeni bir hareketli-
lik kazandıracaktır.
Kurumlaşma, belgeleme merkezi-
nin oluşturulması için çahşmalar sür-
dürülürken yer konusunun devlet ve
yerel yönetimin desteğiyle gerçek-
leştirilmesi vakfın öncelikli planlan
arasındadır. Müze binasının yapımı
• Bir yılın kültür ve sanatmı bir haftalık 'Müzeler Haftasrna sığdırmak bazılan için
utanç verici olmayabilir, ama 'Çağdaş uygarlık düzeyine erişmek' için önce müzelerin
kültürel yapı içinde önemini anlayan sonra da sanat evlerinin galeri, kültür merkezi
değil sanat müzeleri olduğunu bilen devlet ve yerel yöneticilere gereksinimimiz
olduğunu belirtmek isterim.
ve koleksiyonlann oluşumu vakıfla
birlikte sanatsever ve sanatçılann
katkllanyla oluşturulacaktır. Vakfın
kurulması aşamasında 21 Temmuz
1999 tarihinde Cumhurbaşkanlığı.
Kültür Bakanlığı, Devlet Bakanlığı
makamlan ve TBMM Başkanlığı'na
yapılan ziyaretlerde Tepebaşı TRT
Platolan istenmiş, önce sözlü olum-
lu sonra yazılı olumsuz bir yanıttan
sonra Kültür Bakanı Saym İstemi-
han Talay'ın Topkapı Sarayı çevre-
sindeki eski Gülhane Serriyat Hasta-
nesi'ni teklif etmesiyle bu kez bu
yerle ilgili bir proje taslağı yapılmış-
sa da bu girişim de sonuçlanmamış-
tır.Istanbul Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığı'nın Kültür Işleri ve Pro-
jeler Daire Başkanlıklan ile yapılan
çalışmalarda da bir gelişme kayde-
dilmemiş, Yedikule Gazhanesi ile il-
gili çalışma 29 Mayıs 2000'de Baş-
kan'm projeyi heyecan verici bulma-
sına rağmen bir ilerleme olmamıştır.
UNESCO destekli Istanbul proje-
lerinin yeniden canlandınlması ey-
lem planı kapsamında Yedikule Gaz-
hane alanı ile ilgili proje tekrar bir
müzeler kompleksi olarak Belediye
Projeler Daire Başkanlığı'na Şubat
2001 'de verilmiş. ancak henüz bir ya-
nıt alınamamıştır. Halen Beyoğlu
çevresinde devlete ve özel kişilere
ait bazı binalar üzerinde araştırmalar
yapılmaktadır. Istanbul'a uluslarara-
sı bir sanat müzesinin gerekliliğini
vurgulamak üzere Leo Burnett şirke-
ti tamtımı desteklemektedir.
Vakfın yer. koleksiyon ile ilgili yö-
netim ve program geliştirme çalış-
malan birbirine paralel olarak sür-
dürühTiekte olup Kültür Bakanı Ta-
lay'ın desteğinde tstanbul Bienali
çerçevesinde Türk sanatçılannın
eserlerinden oluşan bir sergi 15 Ey-
lül - 15 Kasım 2001'de Topkapı Sa-
rayı Müzesi Has Ahırlan'nda ger-
çekleştirilecektır.
Hamburger Bahnhof Berlin Günümüz Müzesi (yan-
da). Saatchi&Saatchi Londra, İngiltere (üstte).
Büyük kentlerde ciddi rekabet21. yüzyıla girerken birçok büyük kent, kül-
tür merkezi kimliğini oluşturmak için çaba
harcamış. ya var olan müzelerinin sergüeme-
lerini yeni tasanmlarla daha çekici kılmış. ek
binalar yapmış ya da yeni müzeler açmaya yö-
nelmişlerdir. Son yıllarda Londra. Berlin ve
Paris arasmdaki ciddi rekabetin sonucunda
müzelerin merkez olduğu yeni kent alanlan
gelişmiş, halka yeni iş olanaklan sağlanmış,
gelen turist sayısında büyük artışlar olmuş, ki-
şi başına gelir düzeyi doğal olarak yükselmiş-
tir. Bu tür gelişmeleri izleyen Ispanya'daki Bil-
bao gibi Bask yöresindeki bir kent son yılla-
nn en başanh girişimini gerçekleştirmiştir.
Burada dikkatleri çeken olgu devlet, yerel
yönetim ve polirikacının bu alana verdiği (po-
litik) önem ve destektir. Çok yakm bir tarihten
bir örnek vermek gerekirse. küresel müzeyi
oluşturmayı düşleyen Guggenheim Müzesi
Müdürü Thomas Krens. Bilbao Belediyesi ile
görüşmelere başlamadan önce 20 milyon do-
lan danışmanhk ücreti olarak müzesine akta-
nlmasını istemiş ve almıştır. Müzenin yapımı
ise 100 milyon dolarlık bir yatınmı gerektir-
miş ve bu miktar belediyece ödenmiştir. Ber-
lin'de de daha ufak bir Guggenheim Müzesi.
kentte daha yeni tamamlanmış Günümüz Ber-
lin Müzesi Der Hamburger Bahnhof a rağmen
açılmıştır. Berlin'de birçok büyük müze olma-
sma, 20. yüzyıl ve çağdaş sanatın görüleceği,
KunsthaUe ve NeuonatinaiGaliery gibi birçok
sanat mekânlannm bulunmasınm yeterli ol-
madığını düşünen devlet ve kent yöneticileri
sanat ve küftür adma birçok girişhni destekle-
mişlerdir. 1987'de çalışmalan başlayan ve
1987'den beri geçici sergiler alanı olarak kul-
lanılan Hamburger Bahnhof, özel koleksiyon-
cu Dr. E. Mant'ın koleksiyonlannı buraya ba-
ğışlamasıyla devlet tarafından onanlmış, çev-
resindeki alan bir sanat alanı olarak gelişme-
ye devam ermiştir. Belediye yöneticileri bu ça-
hşmalar için başlama işareti verirken sanat mü-
zelerinin günümüz külîür turizmine en az es-
ki eserleri banndıran müzeler kadar katkıda
bulunduğunun bilincindeydiler.
Devlet yönetimi, belediye ve shii toplum
Paris'e dönersek. yine 21. yüzyıla girerken
Pompidou Merkezi"nın yeni bir revizyonla da-
ha çok sanatseveri kendisine çekmek amacını
taşıdığını görmekteyız. Pompidou Merkezi,
devlet başkanmın kendi fikriydi, ancak
1977'de açılan bu merkezle isminin ileriye ka-
lacağımn bilincındeydi. Yine Paris'te son yıl-
larda gerçekleştirilen Grand Louvre projesi
Başkan Mitterrand'ın önemli bir girişimiydi.
O daha da zor olan, Louvre gibi depolannda
binlerce sergilenmeyen eseri gün ışığma çı-
karmayı, yüzyıüann Louvre Müzesi'ni yeni-
lemeyi ve ileriye, tekrarlanması mümkün ol-
rrrâyan dev bir raüze bırakmayı başarmaktay-
dı.
Diğer bir büyük kent Londra ise bir dizi kül-
tür ve müze oluşumunu yine 21. yüzyıla girer-
ken başardı. 1997'de çahşmalara başlayan
meşhur Dome, elektrik istasyonundan yenile-
nerek açılan TateModern kadar 2000'li yıllar-
da beklenen ilgiyi çekmedi, ama Londra'nın
kültür kenti olma yolundaki planlannda yer
alan önemli projelerdendi. Scknce Museum,
The Natural History Museum. The National
PortraitGaBery, TheWallaceCollection. niha-
yet Tate ve Tate Modern birçok yeni tasanm-
la halkın ve turistin ilgisini tekrar üzerine çek-
ti. Devletin bir miktar kendi bütçesinden tah-
sis ettiği ödenekler dışında piyango/lottery'dan
aynlan 1/3 oranındaki pay, kültür yapılannın
onanm ve kurulmalanna katkıda bulunuyor.
Bir miktar da sponsorlardan sağlanıyor. Bu
kentte de devlet yönetimi, belediye ve sivil
toplum birlikte el ele çahşıyor.
İÜ Devlet Konservatuvan Tiyatro Bölümü, 'Arzu Tramvayı'nı sahneliyor
Kadınhğın tutkusunu şîirleştiriyor
Oyun, bugün
ve yann Kenter
Tiyatrosu'nda.
Kültür Servisi - Istanbul Üniversitesi Devlet
Konservatuvan Tiyatro Bölümü son sınıf öğ-
rencileri, Tennessee WîUiamsın 'ArzuTram-
vayı'nı cumartesi 19.00'da ve pazar 15.00'te
Kenter Tiyatrosu'nda sahneliyorlar. Refık
Erduran'ın çevirdiği oyunu Yddız Ken-
ter yönetiyor. Oyunda Esra Kızıldoğan.
Sibel Taşçıoğlu. Okan Valabık. Ufiık Öz-
kan, Sevinç Gürşen. Özgü Namal. Tank
Köksal. Bülent Şakrak. Banş Çakmak. Tuna
Kırlı ve Pelin Budak oynuyorlar.
Yönetmen Yıldız Kenter, genel olarak
tüm öğrencilennde 1980'lerde baş-
layan bir kolayı seçme, bir kestir-
mecilik, yüzeysellik. bir sanatsal
potansiyel düşüklüğü başladığını
belirtiyor. Ama baştan beri ol-
dukça farklı, olumlu bir çızgı
tutturmayı başaran bu sını-
fının T. Williams oyunu-
nu seçmesinden dolayı
şaşumış. Bununaslın-
da yaşadıklan döne-
min çarpık toplumsal-
ekonomik koşullann-
dan kaynakladığına
değinen Kenter, maki-
neleşmenin getirdıği
'insan'ı, 'insanhğı'
dışlayan durumun da
altını çiziyor: "Tryatro-
nun ilk vc tek vazgeçilmez un-
suru 'insan'a ilgiyi yavaşiatan
birdunun. insana yabancı bir ti-
yatrocu! İnanümazbirparadoks,
olacak şey değil. Ama ben bunu
kırk dört yıflık bir' öğrencı göz-
lemcısi' olarak bir süredir gö-
rüyorum, izliyonım. Canun
amarak bazen."
Kenter reyting peşındekı özdenetimden yoksun bazı TV
kanallannın da bu durumu olabildiğince desteklediğini. iz-
leyiciyi de etkilediğini, daha iyiyi, daha güzeli, mükem-
meli arayan seyirci sayısının gitgide azaldığını da anım-
satıyor. "T. VVilliams'ın 'insan' bulmacasının sos>ok>jik,
psikolojik vefizyolojik labircntkrinde dolaşmak sıkınnlı ge-
liyordu kinıi öğrenciye ve sejirciye. Ürperten bir sözcük, bir
sarsıcı koşullar zinciri, bir bakış, bir çığlık... Hiçbir şey de-
miyorduçoğuna. Bir mctni deşifre etmek, matcmatiğini çö-
züp müziğini oluşturmak ve hareketin (koreogran) nasü
kendiliğinden oluşuverdiğini keşfetmek, bulmak, yaşa-
mak... An, aah. istemiyordu çoğu!"
'Erkek' dünyasında a\akta kalabilme, yaşayabilme
Tiyatroda, son yıllarda gözlenen düşüş nedenlerinden
bazılannın bunlar olduğunu söyleyen Kenter. yalnız ülke-
mizde değil. aynı durumun görebildiği, dertleşip konuşa-
bildiği kadanyla tiyatro sanahnda, tekniğin 'insan'ı geri-
lerde bıraktığı gerçeğini doğruladığını vurguluyor.
Öğrencilerinin son yüzyılın en büyük tiyatro yazarlann-
dan T. Willams'ın dehasını, gücünü hissetmek, anlamak,
değerlendirmek. bundan tat alabilmek ve bütün bunlan ak-
tarabilmek gibi 'zor'u seçtikleri için sevındiğıni açıklıyor
Yıldız Kenter.
"T. VVîlliams'ın oyunlan genekie'kadın' oyunlandır. Er-
keğj asla göz ardı etmez. Ama o da, Athol Fugard gibi, ken-
di benliğindeki 'kadın'ın gücünü hiç inkâr etmez.
Kadının aosL- KadınıntutkusuL.. Yalnız seksüel değiL bü-
tünleşme, tamamlanma duygusu, çoğalma, koruma tutku-
su,en önemlisi debu 'erkek' dünyasında ayakta kalabilme,
yaşayabilme rutkusu. Türk kadınının, dünya kaduunuı tut-
kusu_."
1983 yılında Kent Oyunculan olarak Amerikalı yönet-
men Arthur Housman'ın sahneye koyduğu 'Arzu Tram-
vayı'nı Anadolu'nun pek çok yerinde seyirciyle bütünle-
şerek oynadıklannı belirten Yıldız Kenter, T. Willams'ın
kadınlığın tutkusunu, tüm açılan yücelttiğini, şiirleştirdi-
ğini söylüyor.
ESINTILER
ZEYNEP ORAL
Merhaba
Sevgili Cumhuriyet okurları, "Merhaba!"
Şu en baştaki dört sözcüğü bir araya getirip
kâğıda dökünceye kadar, yüzlerce sözcük ara-
sında dolaştım... Bu "ilk" yazıya onlarca "giriş"
yaptım... Aziz Nesin'in anlı şanlı sayfalar boyu
süren muhteşem "Merhaba"sından, Ruhi
Su'nun kulaklarımda hâlâ taptaze "Merhaba
dostlar, merhaba" diyen görkemli sesine. Ver-
laine'in "Işteyalnızsizin için çarpan kalbim"öen,
Nâzım'ın "Yeter ki kararmasın sol memenin al-
tındakicevahir"e uzanan nice "merhaba"\ar ara-,
sında gezindim durdum... "KendinegelZeynepi
ne ilk yazısı, otuz beş yıldıryazıyorsun " telkinl&J
rıyle, heyecanımı, telaşımı, endişelerimi, korku-
larımı, sevinçlerimi bastırmaya, kendi sesimi bul-
maya, kırılmış kanatlarımı onarmayaçalıştım...
Sonunda seçimimi yaptım. Zaten, yazmak, bin-
lerce olasılık arasından seçim yapmak, seçimler
yapmak degilse, nedir! Ve yazıya başladım:
Merhaba, Cumhuriyet okurtarı...
Tuhaf bir biçimde sizlerin karşısında hiç mi hkj
yabancılık çekmiyorum. Sanki yıllardır birbirimi-
zi tanıyoruz duygusuna kapılıyorum. Belki ben
de bir Cumhuriyet okuru olduğumdan; belki ço-
cukluğumdan beri Cumhuriyet "evimizin gaze-_
tesi" olduğundan; belki yurtdışındaki öğrencilik
yıllarımda, Türkiye'deki birçok gazeteyi "Paris
Mektuplan" bombardımanınatuttuğumda, bun-
ların bir bölümü Cumhuriyet'te yayımlandığından
(sene 1966!); belki yıllar boyunca özellikle kültür
ve sanat alanlannda Cumhuriyet'le yollarımız ke-
siştiğinden; çoğu arkadaşım olan Cumhuriyet
çalışanları ve yazarlarının bana kucak açmasın-
dan ve daha birçok nedenden, hiç yabancılık
hissetmiyorum. ]
"Esintiler"\n, çok sıradan, çok yalın birkaç
amacı var:
- Değerlerin hızla erozyona uğradığı, para, şan
şöhret ve iktidar hırsının yüreklere çöreklendiği,
çıkar ilişkilerinin, soygun, vurgun vetalanın ege-
men olduğu, insan onurunun yok sayıldığı bir or-
tamda, insanı "insan" yapan değerleri yücelt-
mek...
- Yeryüzünün alaca karanlığında, geceyle gün-
düz arasında, içerisiyle dışarısı arasında, ölüm-
le yaşam arasında, ınsanoğlunun alçaklığıyla ha-
rikuladeliği arasında gidip gelirken sanatın ve
kültürün her alanındakı yaratıcılığından güç al-
mak, bunlan sızlerle paylaşmak, paylaşarak ço-
ğalmak, bu uğurda çaba gesterenleri destekle-
mek...
- İnsan haklarının ve kadın haklannın bir savu-
nucusu olarak, gördüğüm her haksızlığa, baskı-
ya ve şiddete karşı çıkmak... ("Hayata Dönüş"
diye adlandınlan operasyonlardan bu yana 53 in-
sanın öldüğü bir ülkede yaşadığımızı unutmadı-
nız değil mi...)
Bunlan yerine getirmeye çalışırken, düş kur-
manıza, anımsamanıza, sevinmenize, sevmeni-
ze, (bir insanı, bir yöreyi, bir rengi, bir kitabı, bir
oyunu, bir şiiri, bir sözcüğü, bir düşünceyi, bir
bakışı sevmenize, sevmenize, sevmenize), coş-
manıza, öfkelenmenize, tepki göstermenize, tar-
tışmanıza, soru sormanıza, sorularınızın yanıtla-
nnı aramanıza, gülümsemenize, umutlarınızı bü-
yütmeye, ufuk çizginizi biraz daha uzaklara ta-
şımanıza, kendinizi ve "ötekini" tanımanıza, içi-
nizdeki yaraticı filizleri yeşertmenize, yıldızlara
uzanmanıza, yeryüzünü kucaklamanıza, muci-
zelere inanmanıza, yokluktan ve varlıktan, mut:
luluklardan, acılardan ve sorumluluklardan pay
almanıza yol açabilirsem ne mutlu bana...
Haydi bakalım, teknem yine yola koyuldu... •
Hepınize "merhaba!"
Poyraz, lodos, yıldız, karayel, gündoğusun-
dan, günbatısından, nereden eserse essin rüz-
gâr, yüreğimin yelkenlerı yine pır pır... Her cumar-
tesi "Esintiler"de buluşmak üzere yolculuğa de-
vam...
zeynepuı zeyneporal.com \
Faks:(0212)257 16 50
Jervvood Ödülü Katie Pratfin
• Kültür Senisi - lngıltere'nın en önemli
ağdaş sanat ödüllerinden olan Jenvood
ülü'ne bu yıl ressam Katie Pratt değer
görüldü. Pratt, 30 bin poundluk ödülünü
Lord Attenborough'nın elinden aldı.
Ödül, ingiltere'de her yıl, çağdaş sanat
alanında eser verenler arasından seçilen bir
sanatçıya veriliyor \e tören Jenvood
Charitable Vakfı tarafından düzenleniyor.
Bu yılkı değerlendırmeye giren sanatçıların
eserleri Jenvood Galerisi'nde 17 Haziran'a
kadar. Glasgow Modern Sanat Galerisi'nde de
6 Temmuz-21 Ekım arasında sergilenecek.
BUGÜN
• PERA GÜZEL SANAT'larda saat 14.00'te
Lilana Balar'ın piyano konseri izlenebilir.
(252 30 82)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİnde saat
18.00'de 'Deli Divaneler İçm O>nn' başlıklı
tiyatro oyunu sahnelenecek. (244 44 95)
• BABYLON'da saat 23.00'te Stereolab'ın
konseri gerçekleşecek. (292 73 68)
»3 üncü&ü bu yıl yapılamıycr
BUGÜN TİYATRO FESTİVALÎNİN SEKİ2INCI GUNU
— COfY-
rrv —