Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MAYIS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
/ ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13
Rahmi Koç, 20 yılda çok zaman yitirildiğini ve yeni programın Türkiye'nin son şansı olduğunu söyledi
'Derviş'i gönderdi'ÖZLEMYÜZAK
SOFYA - "Bulgarlann serbest dolaşun hak-
lannı kıskanıyorum" diye söze başlayan Koç
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç,
yeni ekonomik programın Türkiye'nin son
şansı olduğunu belirterek "Son
20 yılda çok fazla zaman yiti-
rildi. Komşu ülkelcrie bile
zenginlik açısından ara
açıldı. Türkiye'nin sırtı
duvara dayandı, politi-
kacılann oynayacak
yeri kalma-
dı. Bu
yüzden
eski *
• 'Aynı ceketi herkese giydirmeye başladılar" benzetmesiyle son zamanlarda
bütün dünyada IMF politikalannın eleştirildiğini vurgulayan Rahmi Koç, "IMF
zemzemle yıkanmış değil, ancak yine de bu programın son şansımız olduğunu
unutmamalıyız. Başbakan ve yardımcılan imza attılar ve mutlaka arkasında
#•:*. durmalılar" dedi.
tabulan yıkıp yeni bir sayfa çevirip
dünya nasıl kâynak yaranvorsa, na-
sıl Uerliyorsa, nasıl masraflanna dik-
kat ediyorsa bizim deöyle olmamız la-
znn" diye konuştu.
Rahmi Koç, Avrupa'nnı ilk Ramstore
mağazası-
nın
açılışı için geldiği Bulgaristan'ın başkenti Sof-
ya'da bir grup gazeteci ile yaptığı sohbet top-
İantısında, Türkiye'deki ve dünyadakı geliş-
meleri değerlendirdi.
t
rMF zemzemle yıkanmadı'
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in Tûrkiye'ye gelmesinin yalntz Başba-
kan Ecevit'le dostluğuna bağlı olmadığını,
bunda IMF'nin de büyük etkısinin bulunduğu-
nu söyleyen Koç. "BihyorsunuzIMF, ABD'nin
tesiri atanda. ABD Maliye Bakanı, Türidye'ye
yöneük olarak Sıze devamlı para veriyoruz, siz
parayı çarçur ediyorsunuz. Ben artık Ameri-
kan vatandaşmın ödediği vergiden size mali
kaynak aktarmam' demişti. Ardından Kemal
Derviş diye bir arkadaş göndcrdikr, Türk Te-
lekom'dan bankalara, THY'ye kadar tiinı ya-
salar çatır çatır çıtayor" diye konuştu.
•'Aynı ceketi herkese giydirmeye başladılar"
benzetmesiyle son zamanlarda bütün dünya-
da IMF politikalannın eleştirildiğini vurgula-
yan Rahmi Koç. "IMF zemzemle yıkanmışde-
ğiL ancak yine de bu programın son şansımız
olduğunu unutmamalıyız. Başbakan ve yar-
dımcılan imza attılar ve mutlaka arkasın-
da durmalılar" dedi.
luk taşıma ve hesap verme dönemi geldi. Bun-
dan böyleTürkiye'de de herkeselini kolunu sal-
laya sallaya dolaşamayacak."
Seçim ve Siyasal Partiler Yasası nın mutla-
ka değişmesi gerektiğini kaydeden Koç, TOBB
ve TÜSÎAD'm bu konuda hazırladıklan rapor-
lann değerlendirilmeye alınmasının şart oldu-
ğunu vurguladı. Yeni kurulacak partilerin ba-
şan şanslanmn düşük olduğunu da ileri süren
Rahmi Koç, DSP Kongresi'nde başkanlığa
adayhğını koyan Sema Pişldnsüt'ü konuştur-
mamanın büyük bir hata olduğunu belirtti. Ital-
ya'da başbakanlığa seçilen ünlü işadamı, med-
ya patronu Berhısconi örnek gösterilerek "Tür-
kiye'de de işadamlannın politikaya aûlma za-
manlan geldi mi" sorusunu Koç, "Geçmişte
birtakım güişimler oldu ama başansızhkla so-
nuçlandı. Bu bir kültür ve auşkankk meselesi
ve Türkiye buna hiç haar değü" diye yanıtladı.
Pişkinsüt'e yaak oldu
Dünyada şeffaflığın artık bir trend ha-
lıne geldiğını de belirten Koç, Türki-
ye'nin pek çok konuda olduğu gibi bu-
nu da 4-5 yıl geriden takip ettiğini. an-
cak artık şerraflığın kaçınılmaz olduğu-
nu şu sözlerle dile getirdi: "Sorumlu-
B U L G A R t S T A N ' D A N t Z L E N Î M L E R
BulgarlarAB kapısına dayanmış bile
Rahmi Koç sohbete "Bulgariann serbest
dolaşun hakkını kıskanıyorum" diye
başlamıştı. Gerçekten de 10 Nisan'dan beri
serbest dolaşım hakkma sahip olan
Bulgaristan'ın geçirmekte olduğu hızlı
değişim gözle görükneye değer. Avrupa
Birliği'ne aday ülkelerin arasında yer alan
Bulgaristan uyguladığı istikrar ve büyüme
politikası ile 1997 yılında binde 1080 olan
enflasyonu iki yıl içinde yüzde 6.2'ye
düşürmeyi başarabilmiş bir ülke. Yine
1997'de eksi yüzde 7'lerde olan büyüme
hızını bugün yüzde 5.8'e ulaştırmış
durumda.
Birliğe bir an önce üye olabilmek hırsı ve
coşkusu neredeyse tüm ülkeyi kaplamış
durumda. Hızla yeni binalar dikiliyor,
yabancı yatınmcılara kapılar açılıyor.
Aslında baktığımız zaman ne doğnı dürüst
bir sanayisi var ne de serbest piyasa
deneyimi. Uzun yıllar boyunca çiftçi bir
toplum olarak yaşam göstermiş 8.5 milyon
nüfuslu Bulgaristan. Şimdi ise bilinçli
değişim politikası yürütüyor. Kişi başına
milli gelir şimdiden 4 bin 500 dolara
yaklaşmış.
Başkent Sofya'nın sokaklarında
dolaşıyoruz. Tüm bu gelişmelere karşın
işsizlik diz boyu. Otel yetkilileri. "Aman
çantalanmza çok dikkat edin" diye uyanyor.
Birçok yerde olduğu gibi burada da
özelleştırme politikalannın asıl faturasını
ödeyen, çalışan olmuş. Adım başı
McDonald's restoranlan, Coca Cola ve
sigara reklamlan ile Bulgaristan, ABD'nin
kültür hegemonyasından ve bunu yayma
politikasından diğer gelişmekte olan ülkeler
gibi çoktan nasibini almışa benziyor. Ancak
aynı şekilde göze çarpan bir diğer unsur
yine adım başı gazete ve dergı bayılerinin
olması. Kim bilır. nüfusunun neredeyse
tamamına yakını okuryazar olan Bulgar
halkı belki de bu değişimden kendı
kımliğini bir ölçüye kadar koruyarak sağlam
çıkmayı başarabilecek.
Şeffaf
olunması
gerekirRahmi Koç. Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmazilejandarma arasın-
daki tartışmaya ilişkin görüşlerinin sorulma-
sı üzerine Türkiye'nin de şeffaf olması gerek-
tiğini dile getirerek şeffaflığın dünyada bir
trend olduğunu, dünyadakı trendi daima 2-5
sene farklı izleyen Tûrkiye'ye şeffaflığın is-
tesek de, istemesek de geleceğini söyledi.
Kriz ve sonrası soruşturmalar, tutuklama-
lann da genel trendin bir parçası olduğuna
işaret eden Koç, "Bundan sonra Türkiye'de
deyanhşyapıp da ellerini kolunu sallayıp gez-
mek artık mümkün ohnayacaktır. Şimdiye
kadar bu Avrupa ülkeiermde de vardj, bizde
de vardı. Bundan sonra bu mümkün değil.
Fransa'da da mihar dolar batırdı adam, kab-
vede otunıyordu. Bir sene sonra baknk ada-
mı ahp içeri atö lar. Sistem fena, sistem kont-
rol etrâiyor. MeseJa banka aiacak adama sor-
muyorlar, sen kimsia, bu parayı nereden bul-
dun, ne vergi ödedin? Bunda Zekeriya Temi-
zel Bey'in de imzası vardır, bu bankalar veri-
firken-Ozaman Maliye Bakanı olarak.ondan
sonra bankalann başma geçti. Hiç sormadan
ba* adama nasd verirsiniz aıüamıyormn kP
dedi.
"Tabübu hiçbirzaman tam talep anlamı-
na gehnez, ama durgunluk yavaş yavaş bir
hareketuüğe doğru dönüşüyor" diyen Koç,
bu gelişmenin parayla pulla, IMF'den para
gehnesiyle ilgisi olmadığını belirtti. Tered-
dütler ortadan kalktıkça gelişmenin devam
edeceğini vurgulayan Koç, faizlerin inmesi-
nin de çok önemli rol oynadığını kaydetti.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Alkışlayın, Ancak...
Aylar süren çalışmalardan sonra, ekonomik krize
çözüm programının son kısmı da açıklandı.
Program, kamuoyuna çok iyimser bir hava ile
pompalanıyor. Bırakalım öncekileri bir yana, son üç
senede üç başansız program deneyi yaşanmamış
gibi, kamuoyu oluşturan çevrelerce "şükürier" edili-
yor; "sevinç çığlıklan" atılıyor. Bu yerli yorumcular,
neredeyse Washington'a doğru dönüp toplu namaz
kılmamızı isteyecekler.
Program, amaçlan ve bunlara ulaşmak için kullan-
dığı araçlann yetertiliği açısından, yani teknik olarak,
kimilerince gerçekçi bulunabilir. Yine de yabancılar,
örneğin OECD, 2001 için yılhk enflasyonunu, prog-
ram gibi yüzde 50'lerde öngörmüyor; yüzde 80 ola-
cakdiyeaçıklamayapıyor. Diğer taraftan, programın
başanlı olmasını, çeyrek yüzyıldır, neredeyse her sa-
bah cebindeki paranın değeri azalmış bir ülkenin in-
sanlan arasında, istemeyecek aklı başında hiç kim-
se yoktur.
Ancak kimi doğrulann da altını çizmek gerekiyor.
Önce, programın en zayıf tarafı, bozuk bir siya-
sal yapıya dayanmasıdır. Program, hükümet içinde
yolsuzluk ve yetki tartışmalannın ortasında doğdu.
Bu nedenle de siyasal dayanağının sağlam olmadı-
ğı çok açıktır. Gerçekten de programı ele alan yaban-
cılann, özellikle Financial Times ve The Economist'in
de belirttiği gibi, en büyük eksiklik, siyasal boyuttur.
The Economist, "Türkiye'nin gerçek krizi" başlıklı
yorumunda, "...krizlerin altı çizilecek nedeni kronik
siyasal istikrarsızlıktır... Hükümet. işbaşında kala-
mayabilir.." diyor. Yabancı yatırımcılann kararların-
da, bizim yerli alkışçıların yorumlan değil, bunlaret-
kili oluyor. Yabancılar hükümete güven duymuyor.
Sonra, program, devlet harcamalannın reel ola-
rak yüzde sekiz oranında daralmasını öngörüyor
(Par. 31). Bununla devlet en temel kamu hizmetlen-
ni bile yapamaz duruma getiriliyor. Kısa dönemde,
özellikle kamu kesimi maaş ve ücretlerinde iyileştir-
me beklenmiyor. Yapılmak istenen, tersine işçi üc-
retlerini arttırmayarak, ücret-maaş makasını daratt-
maktır. Oysa yapılması gereken, ücretleri azaltmak
değil, maaşları arttırmaktır. Özetle program, işçi ve
memurları gözden çıkanyor; maaş ve ücretleri art-
tırmadığı gibi, akaryakıt ve KDV zamlanyla vergileri
de onlann sırtına yüklüyor.
Devlet hizmetlerinde bu büyük kısıntı, uzun dö-
nemli ekonomik gelişme açısından çok olumsuz
sonuçlar doğuracak özellikler taşıyor. Kamu sağlık
hizmetleri çöküntü yaşıyor; eğıtim, özellikle de dev-
let üniversiteleri artık tümüyle gözden çıkanlıyor. İki
yıl önce, kamu çalışanlannın bir bölümü yararına ya-
pılan maaş düzeltmelerinin dışında tutulan devlet
üniversiteleri, sürekli olarak nitelikli insan gücü kay-
bına uğruyor. Bu gidişin ülke gelişmesine vereceğı
zarar, IMF'den alınan borç paranın çok üstündedir.
Programı yapanlar ve onlann yerli alkışçılarına anım-
satılır.
Programın bir büyük eksiği de çok köklü uzun dö-
nemli yasal ve kurumsal düzenlemeleri aceleye ge-
tirmesidir. Programın oluşturulması sırasında dayat-
macı bir tutumla bir dizi yasal düzenleme yapıldı. Bu
yasal düzenlemeierle Türkiye, elektrik ve Telekom
gibi kilit sektörierde ulusal politika yapma olana-
ğını yitihyor. Tanm gözden çıkanlmakta, toplumun
gıda güvenliği yok edılmektedır. Hıçbır ön hazırlık ya-
pılmadan çıkarılan bu yasalann sonuçta, yatniınto-
n ve üretim gücünü arttıracağını söylemek çok zor,
giderek olanaksızdır.
Bu kadar çok şeyı gözden çıkaran program, ya-
kından izlenmelidir. Bu nokta bir yana, bu ülkenin
yoksullaşarak acı çeken insanlanna, hiç olmazsa,
OECD, Financial Times ya da The Economist kadar
doğrulann söyienmesi gerekmez mi? Yoksa, doğ-
ruluk, dürüstlük vetoplumsal sorumluluk da mı göz-
den çıkanlıyor?
e-posta: yakup(« metu.edu.tr
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu(« btinternet.com
Meğerse İngiltere'de Genel Seçimler Varmış...
Mimik vejestlere dikkat!
Tony Blair 8 Mayıs'ta, Londra'da bir
kız okulunu ziyaret ettiği sırada, genel
seçimlerin tarihini açıklayarak kampan-
yasını başlatmıştı. Haberleri izleyenlerin
çoğu gibi ben de, Blair yine vaaz veri-
yor deyip kanalı degiştirmiştim. Sonra
seçim kampanyası. sonu gelmeyen bir
esnemeye dönüşünce, biz de giderek
uyuma havasına girdik, ta ki geçen haf-
ta İşçi Partisi Başkan Yardımcısı Pres-
cott kendisine yumurta atan bir protes-
tocuyu yumruklayıncaya kadar. Halbu-
ki birçok açıdan çok ilginç bir genel se-
çim yaşamaya hazırlanıyordu îngiltere.
Sonuç belli ama yine de ilginç
işçi Partisi 7 Haziran'dayapılacak ge-
nel seçimleri kazanacak. Bu, bilgiç bir
öngörü değil. adeta bir oldubitti. Son
aylarda yapılan kamuoyu yoklamalannın
sonuçlarına bakınca, yüzde 50 çizgisi-
neoturmuş işçi Partisi'nin, sırasıyla yüz-
de 30 ve yüzde 13'e takılmış Muhaza-
fakâr Parti ve Liberal Demokratik Par-
ti'den istikrarlı bir biçimde önde olduğu
görülüyor. Harta The Economist'in
yaptırdığı en son kamuoyu yoklaması-
na göre, İşçi Partisi'nin oyu, son hafta-
larda yüzde 54'e yükselmiş, Muhafaza-
kârlann oyu da yüzde 26'ya gerilemiş,
İşçi Partisi nihayet geleneksel muhafa-
zakâr oylan da almaya başlamış (17/05).
The Economist'e göre Muhafazakâr
Parti'nin "daha düşük vergi" vaadi, seç-
menin ilgısini çekmiyor. Hem orta sınıf
Muhafazakâr Parti taraftariarı hem de
henüz kararsız seçmen için, daha dü-
şük vergi değil, eğrb'm, sağlık hizmet-
lerinin iyileştirilmesi daha önemli. Yi-
ne bu seçimlerde ilk kez işçi Partisi, can
ve mal güvenliğinin savunulmasında, li-
derliği Muhafazakâr Parti'den almış gö-
rünüyor. Bellı ki Muhafazakâr Parti seç-
meni de, eski bir İşçi Partisi milletvekili
Ken Coates gibi "Bu ülkede iki Mu-
hafazakâr Parti'ye yer yok" sonucu-
na ulaşmış. Bu yüzden düne kadar Mu-
hafazakâr Parti'ye oy verenler giderek
İşçi Partisi'ni seçiyoriar. İş çevreleri de
öyle; 7'si FT100 listesinde olan, 58 dev
şirketin genel müdürleri, The Times'a
gönderdiklen ortak imzalı bir mektupta,
"îngiltere halkında girişim ruhunu
canlandırmak için yaptıklanndan do-
layı" işçi Partisi'nin desteklenmesini is-
tediler (14/05). İş-
çi Partisi'ni çoktan
terk etmiş olan
Coates ise "Bu ül-
kede emekçile-
rin haklannı sa-
vunacak yeni bir
partiye gerek
var" diyor.
Ancak, îngiltere
seçimlerinin esas
ilginçliği, sonuçla-
nnın daha şimdi-
den belli olmasın-
danyada muhafa-
zakâr seçmenin
İşçi Partisi'ne kay-
maya başlamasın-
dan kaynaklanmı-
yor. İşçi Partisi
kendi sağındaki
partilerden gelen
bir tehdit altında
değil. Bu durum,
partinin gelenek-
sel taraftarlan ara-
sında daha önceki
seçimlerde gör-
mediğimiz bir ruh
haline yol açtı. İlginç olan da bu. Parti ta-
banı ve taraftarlan, hatta yerel parti ön-
derlikleri içinde önemsiz sayılamayacak
kesim, parti yönetimini artan bir şiddet-
te soldan eleştirmeye; seçimleri muha-
fazakârlara kaptırmak gibi bir tehlike ol-
madığı için de, daha bir rahatlıkla yeni,
daha sol arayışlara yönelmeye başladı-
lar.
Blair'in bilançosu
Blair, Muhafazakâr Parti'nin tabanını
etkileyor ve büyük şirketlerin desteğini
almayı becerdi ama, ingiltere halkının
büyük çoğunluğunu oluşturan işçiler,
emekçiler, emekliler, öğrenciler açısın-
dan İşçi Partisi (İP) iktidan düş kınklığı
getirdi. Dün İP'ye oy verenler, bugün
kendilerini ihanete uğramış hissediyor-
lar. Bu geçen beş yılda İngiltere'de mil-
yonerlerin sayısı ikiye katlandı. Thatc-
her döneminde yüzde 52 olan kurum-
lar vergisi, İP döneminde yüzde 30'a,
kimi sektörierde de yüzde 10'a kadar in-
dirildi. Buna karşılık İP hükümetinin ka-
mu hizmetlerine yönelik harcamaları,
Muhafazakâr Par-
ti döneminden
daha yüksek de-
ğil. 1996'da son
Muhafazakân
Parti hükümetinin
sağlık harcamala-
n GSMH'nin yüz-
de 5.5'i düzeyin-
deydi. Bu oran
geçen yıl yüzde
5.4oldu. 1980'ler-
de kamu hizmet-
lerinde sabit ser-
maye yatırımlan-
nınGSMH'yeora-
nı yüzde 1 düze-
yindeydi. İP hükü-
meti döneminde
yılda ortalama
yüzde 0.5 düze-
yindekaldı. Büyük
şirketlerte siyasiler
arasındaki yakın
ilişkiler, İP döne-
minde, sağda, Fi-
nancial Times
yorumculannı
"Bugünün tüke-
tici demokrasisinde politikacılar ke-
nara rtildi... Bu tek parti sistemi' hal-
kın çoğunun kendini rfade etme hak-
kını elinden aldı" (19/05), merkezde,
işçi Partisi sempatizanı New States-
men'ın "Zenginler nasıl da yeniden
politikaya egemen oldu" (26/06) ya-
kınmalarına yol açacak düzeye ulaştı.
Bu sırada küreselleşme karşrtı hare-
ketin güçlenmesi, ABD ve inglitere'de
özelleştirilmiş işletmelerin, elektrik, tren
yollan gibi sektörlerdeki başansızlıklan-
nın toplumsal faturasının su yüzüne çık-
maya başlamasıyla, The Guardian'dan
Jonathan Freedland'in işaret ettiği
üzere, tüm dünyada olduğu gibi "Ingil-
tere'de de ulusal konsensüs değişti.
Arbk, 1997 öncesinin 'özel teşebbüs
iyidir, kamu kötüdür' havası yok"...
"Ama işçi Partisi, hâlâ bunun farkın-
da değil" (14/07).
Sosyalist tttifak
Bu noktada Londra Belediyesi seçim-
lerinde, İP adayı karşısında Ken ü -
vingston'un kazanmasında belirleyici
rol oynayan Londra Sosyalist ittrfakı
adlı gruplaşmanın ulusal çapta genisle-
tilmesiyle oluşan Sosyalist rttifak, İşçi
Partisi'nin solunda önemli biryapılanma
olarak öne çıkmaya başladı. İçinde 6-7
bin üyeli Sosyalist İşçi Partisi'nin de bu-
lunduğu 15 sol parti, örgüt ve gruptan
oluşan Sosyalist rttifak.lngiltere'de sol
hareketin, tam da gerekli olduğu anda
bir topartanma/bütünleşme sürecine
girdiğini düşündürüyor. Ittifakın oluşma-
sına katkıda bulunanlar arasında, îngil-
tere sendikal hareketinin önder kadro-
lanndan 200'den fazla sendika yönetı-
cisi; İP şube yöneticilerinden, belediye
meclisi üyelerinden yaklaşık 90 sosya-
list, Tank Ali, Michâel Barrat Brovvn,
Paul Foot ünlü film yöneticisi Ken Lo-
ach, John Pilger, yazar ve yönetmen
Harold Pinter, The Guardian, Inde-
pendent, Kanal 4'ten çeşitli yorumcu-
lar olmak üzere 50'den fazla önemli ay-
dın ve sanatçı var.
Geçen yıl içinde ülkenin çeşitli yerle-
rinde yapılan ara seçimlerde katıldığı
yerlerde yüzde 4 ile yüzde 11 arasında
oy olarak yeşillerin de önüne geçen it-
tifak, Seattle sonrasında dünyada olu-
şan antikapitalist havanın bir ürünü ve
önemli göstergelerinden de biri. Talep-
leri de bu havayı yansıtıyor: Özelleştir-
meyi durdur, tren yollarını yeniden ka-
mulaştır; vergiyi zenginlerden ve iş çev-
relerinden al; haftada 35 saatlik işgü-
nü uygulamasına geç; sığınmacıların
haklannı koru; ırkçılığa, cinsiyetçiliğe
ve eşcinsel düşmanlığı gibi ayrımcılığa
son; tümüyle ücretsiz bir ulusal sağlık
hizmeti sistemi; emekli maaşlarını yük-
selt ve yeniden kazançlarla ilişkilendir;
belediye evlerinin özel kişilere satılma-
sını durdur, konut sorununu çözmeye
öncelik ver; ulusal eğitim sisteminin üc-
retsiz ve kapsayıcı olmasını sağla; sen-
dikal haklan kısıtlayan yasalan değiş-
tir. Asgari ücreti Avrupa Birliği düzeyi-
ne getir; çevre kirienmesi ve besin gü-
venliği koşullannda taviz verme; vatan-
daş haklarının sınırlanmasına yönelik
saldırıları durdur, üçüncü dünyanın
borçlannı sil!
Sosyalist Ittifak'ın seçimleri kazanma
şansı yok. Ancak belirgin bir sonuç el-
de edebilirse İngiltere'de siyasi coğraf-
yayı değiştirmeye başlayabilir! Bu se-
çimlerin en ilginç özellıği de bu!
İZMİR (AA) - ABD'den sonra dün-
yanın ticaret hacmi en fazla olan ikin-
ci ülkesi Japonya ile iş yapmanın in-
celikleri. araştırma konusu oldu.
Izmir Tıcaret Odası'nın yaptığı ve
odanın dış tıcaret bülteninde yayımla-
nan bir araştırmada, Japonlarla iş ya-
pabilmek için dikkat edilmesi gereken
konulara yer verildi.
lşte Japonlarla iş yapmanın püf nok-
talanndan bazılan:
• Düşüncelerini anlamak için hare-
ketleri dikkatlice ıncelenmeli.
• Ekonomik tahlilin yanı sıra derin
ve kapsamlı bir kültür analizi de şart.
• Kalite konusunda titiz olduklan ve
detaylara takıldıklan için. gönderilen
numune ile malın aynı özellikleri rut-
ması, sonuca ulaşmak için zorunluluk.
• Teslimatın zamanında yapılması
konusunda güven telkin etmek de Ja-
pon alıcı için büyük önem taşımakta.
• Malın tanımını yaparken genel ta-
rifler yerine detay bilgileri içeren tarif-
ler, Japonlan daha çok etkiliyor.
DUYURU
KOÇ ALLIANZ HAYAT SİGORTA A.Ş.
2000 HAYAT BRANŞI KAR PAYI DAĞITIMI
1999 yıl sonu itibariyle hayat sigorta poliçelerine
ait toplam matematik karşılık
2000 yılı içinde toplam net birikim prim üretimi
2000 yılı içinde elde edilen net gelir
: 31.545.581.061.538
: 18.279.998.131.147
: 20.314.637.788.569
TARİFE CRUPLARINA CÖRE KAR PAYI
TL TARİFELER İCİN :%
Dağıtılan net kar payı oranı • : 38.49
PÖVİZE ENDEKSLİ TARİFELER İCİN
Dağıtılan net kar payı oranı , : .
Amerikan Doları ($) : 11.57
Alman Markı (DM) v
: 8.17
Diğer :
AÇIKLAMALAR
1. Net birikim primi sigortalıların ödedikleri primlerden riziko primi varsa gider
payı ve aracı komisyonu kesintileri dışında kalan ve yatırıma yönlendirilen
kısımdır.
2. Yıl içerisinde elde edilen net gelir 1999 yılı sonunda sigortalılara ait matematik
karşılıklar ile yıl içerisinde toplanan net birikim primlerinin günlük olarak
yatırıma yönlendirilmesi sonucu elde edilen garanti edilen kar payı gelirlerini
içeren dahil net gelirdir.
3. Kar payı oranları fonların yılhk ortalama net getiri oranı olup, günlük kar
payı uygulaması nedeniyle her sigortalının kar payı dağıtım oranı farklı olabilir.