15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Danıştay Başkanı Nuri Alan, yürütmenin yargıyı kendisine engel olarak gördüğünü söyledi Iktidar yargıyı denetleyemezANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay Başkanı Nuri Alan, yargı- ya güven duymayan yürütme ve ya- samanın yargı kurumlarını engelleyi- ci işlev olarak gördüğünü vurguladı. Yargıdaki sınırlamalann anayasal dengede bozulmaya neden olacağını vurgulayan Alan, yargının denetim alanının smırlannın siyasal iktidar- lara bırakılmasının da çağdaş hukuk düzeni ile çeliştiğine işaret etti. Alan, anayasanın 12 Eylül dönemi işlemle- rine yargı yolunu tıkayan geçici 15. maddesinin değiştirilememesini de eleştirdi. Danıştay'ın kuruluşunun 133. yıl- dönümü nedeniyle Danıştay'da dü- zenlenen ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Ömer tzgi ile çok sayıda siyasetçi, askeri ve sivil yargı organlannın başkanlannın katıldığı toplantıda konuşan Nuri Alan, şu görüşleri dile getirdi: • Danıştay'ın kuruluşunun 133. yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende konuşan Nuri Alan, yasama ve yürütmenin yargıya güven duymadığını, bu bakış açısının değişmesi gerektiğini söyledi. Alan, yargının denetim alanının smırlannın siyasal iktidarlara bırakılmasının da çağdaş hukuk düzeni ile çeliştiğine işaret etti. Ekonomldekl yasal boşluk: Düşürülemeyen enflasyon, kayıt dı- şı ekonomi. aşın iç ve dış borçlanma, İcendi haline bıraJalmış bankacılık sektörü, vergi yükünde ve gelir dağı- lımındaki adaletsizlik, hayali ihracat gibi bugünkü ekonomik bunalınun nedenleri arasında sayılan birçok ol- gunun oluşmasında, isabetsiz ekono- mik kararlar ve siyasetin ekonomiye müdahalesi yanında, hukuki altyapı- nın yetersizliği de önemli bir etken olmuştur. " ' Yargıya sınır anayasal denge- yl bozar: Yürütme ve yasama işlem- lerınin hukuka uygunluk denetimini yapacak yargı orgamnın, yasama ve yürütme organlan karşısında tam ba- ğımsızhğa sahip olması, yargısal de- netimden beklenen yarann gerçek- leşmesi için zorunlu koşuldur. Her türlü sımrlama yargı denetiminin özüne dokunur. Bu nedenle, yargısal denetim olabildiğince sınırsız tutul- malı. Hukuk dışı, karanlık alan: Ana- yasadaki bazı kurallann kapsam ve içeriğinin hukuki sonucu olarak yar- gı denetimi dışında kalan başka ida- ri işlemlerdebulunmaktadır. Anaya- sanın 148. maddesinin birinci fıkra- sı ile geçici 15. maddesinin üçüncü fıkrasındaki anayasa yargısma baş- vurmayı yasaklayan kurallar nede- niyle bazı idari işlemlere karşı idari yargı yolunu kapatan yasa kurallan aşılamamakta. Siyaset yargıya güvenmiyor: Yasama ve yürütme yargıya güven duymamakta, onu engelleyici bir iş- lev olarak görmektedir. Bu göriiş ve tutum değiştirilmeli, yargının verdi- ği kararlarla yasamayı ve yürütmeyi gerekli durumlarda hukuk alanı içi- ne çektiği, yasama ve yürütmenin önünü açtığı, yönetimi her türlü hu- kuk dışı müdahalelere karşı korudu- ğu ve yurttaşlarda demokratik reji- me olan inancı geliştirdiği kabul edıl- meli ve göriilmelidir. 1982 Anayasası çağdaşlığa ta- $iyamaz: 1982 Anayasası'nınyürür- lüğe girmesinden bu yana 19 yıla ya- km bir süre geçmiş olmasına karşın anayasanın geçici 15. maddesi (siya- sal partilerin çoğu değiştirilmesi ko- nusunda olumlu görüşler ifade ettik- leri halde) bir türlü değiştirileme- mektedir. Bu durum ister istemez, 1983 yılından bu yana iktidan elin- de bulunduran siyasal partilerin de bir süre daha ara rejim yasalanyla ül- kenin yönetilmesinde yarar gördük- leri düşüncesine ağırlık kazandır- maktadrr. BIEP'ten tepki • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüreğır'deki Akıncılar Mahallesi'ndeki bir eve, "THKP-C örgütünün hücre evi" olduğu gerekçesiyle baskm düzenleyen ve iki kişiyi öldüren 6 polisin yargılandığı, "'Çat kapı infaz" davasından çıkan karara ilk tepki EMEP'ten geldi. EMEP ll Başkanı Belma Çıngılhoğlu, 6 polisten 4'üne verilen 6 aylık hapis ve memuriyetten 3'er ay uzaklaştınhna cezalannı ve bu cezaların da ertelenmesini, "Skandalbirkarar" olarak değerlendirdi. Tophısözteşmeler içüı kritK gün safe • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde düğümü salı günü yapılacak görüşme çözecek. Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler ve Maliye Bakanı Sümer Oral'la önceki gün bir araya gelen Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, ilk altı ayda yapılacak zamlar konusunda bir anlaşma zemininin doğduğunu açıkladı. Buna göre Türk-tş'in hükümete götürdüğü teklifin ilk altı aylık bölümü yeniden şekillendi. Beyaz Eytem yayılıyor • ANKARA (ANKA)- Türk Tabipleri Birliği (TTB), hekimlerin özlük haklannı iyileştirmeye ve IMF politikalannı protesto etmeye yönelik Ekim 20O0'de başlattıklan Beyaz Eylemleri, "Şimdi Değilse Ne Zaman? Biz Değilsek Kim?" başlığıyla 24 Mayıs'ta ülke geneline yayacak. TTB Genel Sekreteri Enş Bilaloğlul7keziflas etmiş IMF programına hükümetin 18. Kez imza atmasmm, insanlann sağlığma ve canına kasıt anlamı taşıdığını söyledi. Personel Kanunu değişikliği • ANKARA (AA)- TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda, TSK Personel Kanunu ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Kanunu'nda değişiklik yapılmasma ilişkin iki ayn yasa tasansı benimsendi. Yasa tasarısına göre, 4 yıllık fakülte ve yüksekokul bitiren kadın ya da erkekler, subay olmak için başvurabilecekler. Bu kişilerden lisans eğitimini tamamlayanlar için yaş sının 30'dan 27'ye, lisansüstü eğitim yapanlar için ise 36'dan 32'ye indiriliyor. DALET BAKANI TÜRK: Yargı önünde herkes eşittir • Yargıtay'a seçilen üyelere mazbatalannın verildiği törende konuşan Türk, "Hiçbir siyasi düşünce yargı kararlannı etkilemez" dedi. ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, yargının işlevinin adalet dağıtmak, ölçüsünün de hukuk olduğunu söyledi. Türk, yargı yetkisinin kullanılmasında, yasama ve yürürmenin müdahalesinin olamayacağını belirterek "Srvaset de hiçbir zaman yargıyı etkfleme çabası içinde olamaz" dedı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca (HSYK) Yargıtay'a seçilen 20 üyeye, Adalet Bakanlığı ek bina Konferans Salonu'nda düzenlenen törenle mazbatalan verildi. Törende konuşan Türk, yargı bağımsızlığınm, Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilemez niteliklerinden olan hukuk devleti ilkesinin gereğı olduğunu belirtti. Hiçbir düşüncenin yargı kararlannda etkili olamayacağını vurgulayan Türk, "Yargı, görevini tarafsızhk anlayışı içerisinde yerine getirir, yargı önünde herkes eşittir. Bu, de\ letin bürün organlan için anayasamn koyduğu genel bir kuraldır. Bu nedenle yargı, insanlar arasında siyasi düşünceler itibanyla da hiçbir aynm yapmaz. Hiçbir siyasi düşünce, yargı kararlannı etkilemez. Yargı ve onun emrindeki güçler, başka bir düşünce ve başka bir anlayış içinde olamaz" dedi. Bakan Türk, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu tasanlannda, temyizden önce istinaf mahkemelerine gidilmesinin öngörüldüğünü söyledi. Türk'ün konuşmasının ardından yeni Yargıtay üyeleri Tuncer Sönmez, Nasuhi Kurdoğlu, Hüseyin Ruhi Us, Murteza Dolu, Asuman Celkan, Mehmet Emin Seçkin, Aysel Ozgür, Aytaç Malkoç, Hasan ErdiL Kadir Özbek, Şükrü TürktemeL Mehmet Kılıç, Ufkay Demirci, Muammer Aydın, Mustafa Kıcahoğlu, Ahmet Velioğlu, Şerife Öztürk, Nuri Şerbetçioğlu, Hamdi Yaver Aktan, AB Turhan'a mazbatalan verildi. ijHP'nin onursal genel başkanı Erdal İnönü. eski il başkanlanyla biraraya geldiği Orman Kooperatifi Genel Merkezi'nde "merdivenlerden aşağrya inerken dikkatedin" dijerekbasuı mensuplarmm dışanya çıkmasını istedi. (SERDAR ÖZSOY) İnönü, Soysal ve eski il başkanlarından bir heyet ile görüştü: Aceleyle parti kurulmazANKARA (Cumhuriyet Burosu) - Erdal tnönü, solda yeni bir parti oluşumuna kesinlikle gerek bulun- duğunu, ancak bunun çok ciddi bir iş olduğunu ve aceleye getirilme- mesi gerektiğini belirtti. Yeni olu- şumun başma geçip geçmemek ko- nusunda kesin bir açıklama yap- mayan tnönü, partiye önderlikten öte, "yeni kurulacak bir parti nasıl oknab" konusu üzerinde durduğu- nu, bu konudaki düşüncelerinin yer alacağı bir yazılı açıklama ya- pacağmı bildirdi. Erdal tnönü, bazı temaslarda bu- lunmak ve bugün gerçekleştirile- cek imza gününe katılmak üzere dün Ankara'ya geldi. tnönü, önce Prof. Dr. Mümtaz Sosyal ile Pem- be Köşk'te bir araya geldi. İnönü ve Soysal, yaklaşık 2.5 saat süren bir görüşme yaptılar. lnönü'nün Soy- sal'a "Kafamda bir parti programı ya da bildirgesi yok" dedıği, genel başkanlık konusunda net bir açık- lama yapmadığı. yeni bir oluşum- da yeni isim ve kadrolann öne geç- mesi konusunun üzerinde durduğu öğrenildi. Erdal tnönü, daha sonra, Or-Ko- op'ta eski il başkanlanndan 13 ki- şilik bir heyet ile bir araya geldi. Toplantidan sonra kendisine yeni oluşuma ilişkin soru yönelten ga- zetecilere espriyle yanıt veren tnö- nü, "Bilryorsunuz burası Orman- cılar Kooperatifi Bana Or-Ko- op'un cahşmalanm anlaralar. Başa- nlarnun devammı dfliyorum" dedi. lnönü'nün eski il başkanlanyla görüşmesı 2 saat sürdü. Alınanbil- gilere göre İnönü, yeni oluşumun gerekli olduğunu, ancak çok acele- ye getirilmesinin doğru olmadığı- nı söyledi. Yeni oluşumun 1-2 ay- lık bir çalışma ile gerçekleştirile- meyeceğini vurgulayan İnönü, bu görüşünü babası tsmet lnönü'nün 1960'larda söylediği "Sabn-az fi- kiıierden siyaset çüanaz" sözüyle destekledi. Prof. Dr. Erdal inönü, Türkiye'nin Avrupalı olduğunu söyledi AB ile âişkflerde uzlaşmacı olıuımalı tstanbul Haber Servisi - Prof. Dr. Erdal İnönü, Türkiye'nin cumhuri- yetle birlikte Batı'da yer almaya ka- rar verdiğini vurgulayarak üÜcemi- zin stratejik öneminin. coğrafyamız- dan çok, yetişmiş insan gücümüz- den, insanımızın çalışkanlığından ve ordumuzun gücünden kaynaklandı- ğını söyledi. İnönü. Türkiye'nin AB ile ilişkilerde uzlaşma yolu araması- nı istedi. Türkiye-Avrupa Vakfı'nca "Avrupa Günü" nedeniyle Pera Pa- las Oteli'nde düzenlenen toplantıda bir konferans veren inönü, Türki- ye'nin Avrupalı olduğunun altını çiz- di. tnönü, "BizAvrupakyız. AmaBa- ü Avrupah değiL Güneydoğu Avrupa- Irvız ve Avrupa'nm bu iki bölgesi ara- sında biiyük fark var" dedi. tnönü sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin Doğu ile Baö arasında bir köprü olduğu söylenir. Ama unut- mamalnız ki köprünün üzerinde ya- şanmaz. Bir tarannı seçmek gereldr. Biz köprünün Baö tarafindayaşama- ya karar verdik." Atatürk'ün "tam bağunsızJık" ilkesiyle AB üyeliğinin bağdaşmayacağını düşünmenin doğ- ru olmadığını savunan tnönü şunla- n söyledi: tt O zamanlar tam bağun- sızhk şarttı. Batılı de\ letler de tam ba- ğunsızdılar. Ama bugün Avnıpa'nın güçlü ülkeleri isteyerek, birbüieriyle karşıhldı bağımh iUşldler kurdutar. AB üyeBgl, Atatürk ülküsüne ihanet değildir." IRMIKIAYDEV ENGÎN aengin(a doruk.net.tr Önce genç, hatta yaşı 50'nin altındaki "genç"okur- lar için bir anımsatma: Yıllardan ya 1964'tü ya da 1965. ismet İnönü Başba- kan'dı. Bülent Ecevit de ga- zetecilikten siyasete geçmiş, lnönü'nün kanatları altında palazlanmakta olan bir tıfıl politikacı. 2. Dünya Savaşı'nın ardın- dan bir süper güce dönüş- müş, dünya jandarmalığına soyunmuş Amerika Birleşik Devletleri'nin başında da Lyndon B. Johnson. Kıbrıs o gün de bir kördü- ğüm ve uluslararası düzeyde çözüm aranan bir kaynayan kazandı. Lyndon B. Johnson, Türki- ye Cumhuriyeti'nin Başbaka- nı Inönü'ye bir mektup yolla- dı. Mektupta Türkiye'nin Kıb- ns konusunda "neler yapma- sı ve nasıl yapması" gerekti- ğini oldukça ayrıntılı olarak "dikte" ediyordu. Medya bu mektubu ele ge- çirdi. Yayımladı. Kıyamet kop- Bush Mektubu-Johnson Mektubu tu. Gözler Inönü'ye çevrildi. Kurtuluş Savaşı'nın ve Cum- huriyet'in "ikinci adamı" çok yalın konuştu: - Yeni bir dünya kurulur. Türkiye de orada yerini alıri.. Dünyada bağımsızlık rüz- gârlarının püfür püfür estiği günlerdi. Türkiye, başbakanı- nın ağzından çıkan bu yalın cümleyle coştu. Ama kısa bir süre sonra da İnönü iktidardan düştü. Ardından yapılan 1965 se- çimlerinde ise seçim propa- gandasını Lyndon B. John- son'la birlikte çektirdiği "kov- boy şapkalı" fotoğraflarla ya- pan Süleyman Demirel, ona tek başına iktidar olma şansı veren ezici bir seçim zaferi ile sandıktan çıktı. Ve aradan neredeyse kırk yıl geçti... • • • Ve aradan neredeyse kırk yıl geçti. Bu kez Türkiye'de başba- kanlık koltuğunda lnönü'nün öğrencisi Bülent Ecevit; ABD Başkanlık koltuğunda da "Dabılyu" Bush oturuyor. Işe bakın! O da bir mektup yolladı. Aslında aradan geçen kırk yılda ABD başkanlan, Türkiye başbakanlanna birçok mek- tup yolladı; kırmızı telefonlar- la görüştü, buluştu. Kırk yıl boyunca kamuoyuna yansı- yan ve yansımayanlardan Amerikalılar iyi ders almış ol- sa gerek ki, bu kez mektup- lan kamuoyuna açıklanacak- sa, Ingilizce orijinaliyle birlik- te yayımlanması koşulunu da getirdiler. Böylece "Bush'tan destek. ABDyanımızda" gibi palavra mektup özetlerinin, "Dünge- ce Bush (Dabılyu'suz, yani baba Bush) telefon etti. Ona 'N'aber yav' dedim, o da ba- na 'lyilik anam be' dedi" yol- lu sözlü palavraların, "Aaa, Clinton benim arkadaşımdır. Ona bi söylerim, O da bi şa'par..." yollu yalanların önü- nü kesmek istediler. Saydamlık iyidir. Bu uyarı sayesinde biz de Dabılyu Bush'un mektubunun tama- mını okuma fırsatı elde ettik. Herhalde siz de okudunuz. Umanm satır satır, didikleye didikleye, satır aralannda be- liren anlamlan sindire sindire okudunuz. Örneğin "...telekomünikas- yon alanındaki özelleştir- me gibi bazı reformla- nn.... büyük siyasal cesaret gerektirdiğinin de bilincinde- yim" cümlesini nasıl buldu- nuz? Ya "Refonm programınızın uygulanması doğmltusunda şahsınız ve hükûmetinizce harcanmakta olan yoğun ça- balar cesaret vericidir..." cümlesini? Siz Kemal Derviş'in prog- ramına (Hükümetin değil, Ke- mal Derviş'in programına) bu koalisyonun, Bush'a "cesa- ret verecek" kadar yoğun ça- ba harcadığına Amerikalıların inandığı, bunu yuttuklan kanı- sında mısınız? Eee, öyleyse bu satırlar ne demek oluyor? "Şunu, şunu ve şunu yap- mazsanız çok fena olur haaa " demekten başka bir anlamı var mı bu mektubun? ••• Aradan kırk yıl geçti, dedik. Yöntemlerinceldi.eski "mek- tup olaylan "ndan dersler çı- karıldı. Lyndon B. Johnson'ın ka- ba ve hoyrat üslubuna baş- vurmadan, diplomasinin ince diliyle örülmüş mektuplarya- zılıyor artık. Ustelik bugün için, "kuru- lacak yeni bir dünya" yok. Dahası "Yeni bir dünya ku- rulur, Türkiye de orada yerini alır" diyebilecek yürekte ve çapta politikacı da yok. POLİTİKA GÜMJÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Hukuk Devleti... Murat Bektaş 5 Ekim 1999 gecesi öldürüldü- ğünde ben Adana'daydım... Yüzleri güneşlerle ve rüzgârlarla yanmış; do- ğumdan, yaşamdan, ölümden, ölmezlikten ko- pan halkalar Çukurova insanının gözlerinden okunuyordu... O sabah Adana'da o kanlı gece konuşuluyor- du... Aradan iki yıl geçti... Sonunda yargı kararını verdi: "Sanıklann cezalannın ertelenmesine..." Sanıklar polisti... Gelin birlikte iki yıl önceye gidelim, yargısız in- fazı temizlik işçisi Murat Bektaş'ın eşi Kezban Bektaş'tan dinleyelim: "Ben annemlerdeydim. Eşim telefon etti. Ço- cuğumuzu alıp eve gelmemi istedi. Ben onu annemlere çağırdım, ama gelmedi. Ben de ço- cuğumu alıp eve geldim. Eşim bana çiçek getir- mişti. Kardeşim ise Tunceli'de askerdi. Telefon etmekistedim, ama düşüremedim. Eşim arama- ya başladı. O sırada kapı çalındı. Kapıdakiler küfür ediyordu. Herhalde sarhoşlar diye düşün- düm. O anda kapı kınldı. Içeriye elinde silah bu- lunan uzun boylu, sarışın, yeşil gözlü, yelekli sivil birpolis girdi. Murat ayaktaydı. Elinde tele- fonun ahizesi vardı. Ateş açıldı. Ben üçyaşında- ki çocuğuma sanlıp sobanın arkasına kendimi attım. O anda kocam yerdeydi. Bedeninden ve başından oluk gibi kan akıyordu. Polisler beni alıp götürdüler. Bir süre sonra da annemin evi- ne bıraktılar..." Sonunda anlaşıldı ki polisler yanlışlıkla öldür- müşlerdi Murat Bektaş'ı... Bir başka evde bununan ve DHKP-C'nin Ak- deniz bölgesi askeri kanat sorumlusu olduğu açıklanan Mustafa Köprü ise sağ olarak yaka- lanmıştı... Öldürülen Murat Bektaş'ın ise yasadışı hiçbir örgütle ilişkisi olmadığı ortaya çıkmıştı... • • • Mahkeme iki buçuk yıl sürdü... Sanık polisler sekiz yıl ceza yedi... Sonunda tüm cezalar altı ay 20 güne indiril- di... Elbet yargıyı ve karan kesinleşmeden eleştire- cek değiliz!.. Ancak evinde eşi ve çocuğuyla otururken yar- gısız infaza kurban giden Murat Bektaş ve onun gibilerin sayısı kaçtır Türkiye'de? Bir hukuk devleti düşünün ki.. bir gece, evini polisler basıyor, bir insanı öldürüyor, katilleri al- tı ay cezayia sanki ödüllendiriliyor!.. Elimde bazı Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi kararian bulunuyor... Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Dolunay kö- yünden çiftçı Abdülmenaf Kaya'nın güvenlik güçlerince öldürülmesi... Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, Türkiye'yi 10 bin sterlin ödemeye mahkûm etti!.. Türkiye'nin onuru kırılryor, Türkiye üçüncü dünya ülkesi olarak görülüyor.. ama kimsenin de kılı kıpırdamıyor? Türkiye polis devleti değil, hukuk devletidir!.. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ne Türki- ye taraf olarak imza atmıştır... AlHS'nin yaşam hakkını savunan ikinci madde- sinde ne diyor? "Her bireyin yasama hakkı hukuk tarafından korunur. Yasanın ölüm cezası öngördüğü bir suç nede- niyle bir mahkemenin verdiği ölüm cezasının in- fazı dışında, hiç kimse yasama hakkından kasten yoksun btrakılamaz." ••• Yasama hakkı kutsaldır!.. Bunu ortadan kaldırmak isteyen kim olursa ol- sun yargı önünde hesap verir!.. Ama Türkiye'de ne oluyor? Fırından ekmek çalan çocuklar yirmi yıla mahkûm oluyor, ev basıp insan öldüren güvenlik güçleri altı ayla kurtuluyor... Böyle bir hukuk sistemi olur mu? Türkiye dünyanın gözünde değer yitirirken biz bu olup bitenlere gözlerimizi kapatacak mıyız? Daha açıkçası.. susacak mıyız? 2001 yılında Türkiye'de insanlar işkenceden geçiyor, cezaevlerindeki çocuklarımız ölüm oruçlarında telef oluyor... - Televizyonlardan Murat Bektaş'ın eşi Kezban Bektaş'ın çığlıkları yükseliyor... Hüzün sanyor dört bir yanımızı!.. Acılann ve umutsuzluklann baskısı hedef şa- şırtıyor, nereye varacağımızın bilinmezliği yüreği- mizi ürpertiyor... Yüzleri güneşlerle ve rüzgârlarla yanmış yok- sul insanlar bizim insanlarımız.. bizim!.. hikmet.cetinkaya» cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cezilere kısıtlama getirildi Milletvekillerine yurtdışı sınırlaması ANKARA (ANKA) -_ TBMM Başkanı Ömer İzgi, tasarruf amacıyla milletvekil- lerinin yurtdışına ya- pacağı gezilere sımrla- ma getirdi. TBMM Başkanı Iz- gi, yayımladığı genel- gede TBMM bütçesin- de de ciddi tasarruf ön- lemlerine gidildiğini belirtti. Ömer Izgi'nin ya- yımladığı genelgesin- deki bazı sımrlamalar özetle şöyle: • Türkiye'yi doğru- dan ilgilendirmeyen konferans ve seminer- lere katılınmaması. • Uluslararası seçim gözlemci heyetlerinde yer almmaması. • Kahnacak otelle- rin ücretlerinin makul olması. • Uçuşlarda en kısa ve ekonomik ara bağ- lantılann tercih edil- mesi. THY'nin uçuşu olan noktalara THY ile gidilmesi, biletlerin en uygun fiyatı veren şir- ketten karşılanması. • Komık heyetlerin ülkemizde kalış süre- lerınin kısaltılması.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle