Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MAYIS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Danıştay Başkanı Nuri Alan, yürütmenin yargıyı kendisine engel olarak gördüğünü söyledi
Iktidar yargıyı denetleyemezANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Danıştay Başkanı Nuri Alan, yargı-
ya güven duymayan yürütme ve ya-
samanın yargı kurumlarını engelleyi-
ci işlev olarak gördüğünü vurguladı.
Yargıdaki sınırlamalann anayasal
dengede bozulmaya neden olacağını
vurgulayan Alan, yargının denetim
alanının smırlannın siyasal iktidar-
lara bırakılmasının da çağdaş hukuk
düzeni ile çeliştiğine işaret etti. Alan,
anayasanın 12 Eylül dönemi işlemle-
rine yargı yolunu tıkayan geçici 15.
maddesinin değiştirilememesini de
eleştirdi.
Danıştay'ın kuruluşunun 133. yıl-
dönümü nedeniyle Danıştay'da dü-
zenlenen ve Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, TBMM Başkanı Ömer
tzgi ile çok sayıda siyasetçi, askeri ve
sivil yargı organlannın başkanlannın
katıldığı toplantıda konuşan Nuri
Alan, şu görüşleri dile getirdi:
• Danıştay'ın kuruluşunun 133. yıldönümü nedeniyle
düzenlenen törende konuşan Nuri Alan, yasama ve yürütmenin
yargıya güven duymadığını, bu bakış açısının değişmesi
gerektiğini söyledi. Alan, yargının denetim alanının smırlannın
siyasal iktidarlara bırakılmasının da çağdaş hukuk düzeni ile
çeliştiğine işaret etti.
Ekonomldekl yasal boşluk:
Düşürülemeyen enflasyon, kayıt dı-
şı ekonomi. aşın iç ve dış borçlanma,
İcendi haline bıraJalmış bankacılık
sektörü, vergi yükünde ve gelir dağı-
lımındaki adaletsizlik, hayali ihracat
gibi bugünkü ekonomik bunalınun
nedenleri arasında sayılan birçok ol-
gunun oluşmasında, isabetsiz ekono-
mik kararlar ve siyasetin ekonomiye
müdahalesi yanında, hukuki altyapı-
nın yetersizliği de önemli bir etken
olmuştur. " '
Yargıya sınır anayasal denge-
yl bozar: Yürütme ve yasama işlem-
lerınin hukuka uygunluk denetimini
yapacak yargı orgamnın, yasama ve
yürütme organlan karşısında tam ba-
ğımsızhğa sahip olması, yargısal de-
netimden beklenen yarann gerçek-
leşmesi için zorunlu koşuldur. Her
türlü sımrlama yargı denetiminin
özüne dokunur. Bu nedenle, yargısal
denetim olabildiğince sınırsız tutul-
malı.
Hukuk dışı, karanlık alan: Ana-
yasadaki bazı kurallann kapsam ve
içeriğinin hukuki sonucu olarak yar-
gı denetimi dışında kalan başka ida-
ri işlemlerdebulunmaktadır. Anaya-
sanın 148. maddesinin birinci fıkra-
sı ile geçici 15. maddesinin üçüncü
fıkrasındaki anayasa yargısma baş-
vurmayı yasaklayan kurallar nede-
niyle bazı idari işlemlere karşı idari
yargı yolunu kapatan yasa kurallan
aşılamamakta.
Siyaset yargıya güvenmiyor:
Yasama ve yürütme yargıya güven
duymamakta, onu engelleyici bir iş-
lev olarak görmektedir. Bu göriiş ve
tutum değiştirilmeli, yargının verdi-
ği kararlarla yasamayı ve yürütmeyi
gerekli durumlarda hukuk alanı içi-
ne çektiği, yasama ve yürütmenin
önünü açtığı, yönetimi her türlü hu-
kuk dışı müdahalelere karşı korudu-
ğu ve yurttaşlarda demokratik reji-
me olan inancı geliştirdiği kabul edıl-
meli ve göriilmelidir.
1982 Anayasası çağdaşlığa ta-
$iyamaz: 1982 Anayasası'nınyürür-
lüğe girmesinden bu yana 19 yıla ya-
km bir süre geçmiş olmasına karşın
anayasanın geçici 15. maddesi (siya-
sal partilerin çoğu değiştirilmesi ko-
nusunda olumlu görüşler ifade ettik-
leri halde) bir türlü değiştirileme-
mektedir. Bu durum ister istemez,
1983 yılından bu yana iktidan elin-
de bulunduran siyasal partilerin de
bir süre daha ara rejim yasalanyla ül-
kenin yönetilmesinde yarar gördük-
leri düşüncesine ağırlık kazandır-
maktadrr.
BIEP'ten
tepki
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yüreğır'deki
Akıncılar
Mahallesi'ndeki bir eve,
"THKP-C örgütünün
hücre evi" olduğu
gerekçesiyle baskm
düzenleyen ve iki kişiyi
öldüren 6 polisin
yargılandığı, "'Çat kapı
infaz" davasından çıkan
karara ilk tepki
EMEP'ten geldi. EMEP
ll Başkanı Belma
Çıngılhoğlu, 6 polisten
4'üne verilen 6 aylık
hapis ve memuriyetten
3'er ay uzaklaştınhna
cezalannı ve bu cezaların
da ertelenmesini,
"Skandalbirkarar"
olarak değerlendirdi.
Tophısözteşmeler
içüı kritK gün safe
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Kamu kesimi toplu iş
sözleşmelerinde düğümü
salı günü yapılacak
görüşme çözecek. Devlet
Bakanı Mehmet
Keçeciler ve Maliye
Bakanı Sümer Oral'la
önceki gün bir araya
gelen Türk-Iş Genel
Başkanı Bayram Meral,
ilk altı ayda yapılacak
zamlar konusunda bir
anlaşma zemininin
doğduğunu açıkladı.
Buna göre Türk-tş'in
hükümete götürdüğü
teklifin ilk altı aylık
bölümü yeniden
şekillendi.
Beyaz Eytem
yayılıyor
• ANKARA (ANKA)-
Türk Tabipleri Birliği
(TTB), hekimlerin özlük
haklannı iyileştirmeye ve
IMF politikalannı
protesto etmeye yönelik
Ekim 20O0'de
başlattıklan Beyaz
Eylemleri, "Şimdi
Değilse Ne Zaman? Biz
Değilsek Kim?"
başlığıyla 24 Mayıs'ta
ülke geneline yayacak.
TTB Genel Sekreteri Enş
Bilaloğlul7keziflas
etmiş IMF programına
hükümetin 18. Kez imza
atmasmm, insanlann
sağlığma ve canına kasıt
anlamı taşıdığını söyledi.
Personel Kanunu
değişikliği
• ANKARA (AA)-
TBMM Milli Savunma
Komisyonu'nda, TSK
Personel Kanunu ile
Gülhane Askeri Tıp
Akademisi (GATA)
Kanunu'nda değişiklik
yapılmasma ilişkin iki
ayn yasa tasansı
benimsendi. Yasa
tasarısına göre, 4 yıllık
fakülte ve yüksekokul
bitiren kadın ya da
erkekler, subay olmak
için başvurabilecekler.
Bu kişilerden lisans
eğitimini tamamlayanlar
için yaş sının 30'dan
27'ye, lisansüstü eğitim
yapanlar için ise 36'dan
32'ye indiriliyor.
DALET BAKANI TÜRK:
Yargı önünde
herkes eşittir
• Yargıtay'a
seçilen üyelere
mazbatalannın
verildiği törende
konuşan Türk,
"Hiçbir siyasi
düşünce yargı
kararlannı
etkilemez" dedi.
ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk, yargının işlevinin adalet
dağıtmak, ölçüsünün de hukuk olduğunu
söyledi. Türk, yargı yetkisinin
kullanılmasında, yasama ve yürürmenin
müdahalesinin olamayacağını belirterek
"Srvaset de hiçbir zaman yargıyı etkfleme
çabası içinde olamaz" dedı.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca
(HSYK) Yargıtay'a seçilen 20 üyeye,
Adalet Bakanlığı ek bina Konferans
Salonu'nda düzenlenen törenle
mazbatalan verildi. Törende konuşan
Türk, yargı bağımsızlığınm, Türkiye
Cumhuriyeti'nin değiştirilemez
niteliklerinden olan hukuk devleti
ilkesinin gereğı olduğunu belirtti. Hiçbir
düşüncenin yargı kararlannda etkili
olamayacağını vurgulayan Türk, "Yargı,
görevini tarafsızhk anlayışı içerisinde
yerine getirir, yargı önünde herkes eşittir.
Bu, de\ letin bürün organlan için
anayasamn koyduğu genel bir kuraldır. Bu
nedenle yargı, insanlar arasında siyasi
düşünceler itibanyla da hiçbir aynm
yapmaz. Hiçbir siyasi düşünce, yargı
kararlannı etkilemez. Yargı ve onun
emrindeki güçler, başka bir düşünce ve
başka bir anlayış içinde olamaz" dedi.
Bakan Türk, Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Usulü
Kanunu tasanlannda, temyizden önce
istinaf mahkemelerine gidilmesinin
öngörüldüğünü söyledi. Türk'ün
konuşmasının ardından yeni Yargıtay
üyeleri Tuncer Sönmez, Nasuhi Kurdoğlu,
Hüseyin Ruhi Us, Murteza Dolu, Asuman
Celkan, Mehmet Emin Seçkin, Aysel
Ozgür, Aytaç Malkoç, Hasan ErdiL Kadir
Özbek, Şükrü TürktemeL Mehmet Kılıç,
Ufkay Demirci, Muammer Aydın,
Mustafa Kıcahoğlu, Ahmet Velioğlu, Şerife
Öztürk, Nuri Şerbetçioğlu, Hamdi Yaver
Aktan, AB Turhan'a mazbatalan verildi.
ijHP'nin
onursal genel
başkanı Erdal
İnönü. eski il
başkanlanyla
biraraya geldiği
Orman
Kooperatifi
Genel
Merkezi'nde
"merdivenlerden
aşağrya inerken
dikkatedin"
dijerekbasuı
mensuplarmm
dışanya
çıkmasını istedi.
(SERDAR
ÖZSOY)
İnönü, Soysal ve eski il başkanlarından bir heyet ile görüştü:
Aceleyle parti kurulmazANKARA (Cumhuriyet Burosu)
- Erdal tnönü, solda yeni bir parti
oluşumuna kesinlikle gerek bulun-
duğunu, ancak bunun çok ciddi bir
iş olduğunu ve aceleye getirilme-
mesi gerektiğini belirtti. Yeni olu-
şumun başma geçip geçmemek ko-
nusunda kesin bir açıklama yap-
mayan tnönü, partiye önderlikten
öte, "yeni kurulacak bir parti nasıl
oknab" konusu üzerinde durduğu-
nu, bu konudaki düşüncelerinin
yer alacağı bir yazılı açıklama ya-
pacağmı bildirdi.
Erdal tnönü, bazı temaslarda bu-
lunmak ve bugün gerçekleştirile-
cek imza gününe katılmak üzere
dün Ankara'ya geldi. tnönü, önce
Prof. Dr. Mümtaz Sosyal ile Pem-
be Köşk'te bir araya geldi. İnönü ve
Soysal, yaklaşık 2.5 saat süren bir
görüşme yaptılar. lnönü'nün Soy-
sal'a "Kafamda bir parti programı
ya da bildirgesi yok" dedıği, genel
başkanlık konusunda net bir açık-
lama yapmadığı. yeni bir oluşum-
da yeni isim ve kadrolann öne geç-
mesi konusunun üzerinde durduğu
öğrenildi.
Erdal tnönü, daha sonra, Or-Ko-
op'ta eski il başkanlanndan 13 ki-
şilik bir heyet ile bir araya geldi.
Toplantidan sonra kendisine yeni
oluşuma ilişkin soru yönelten ga-
zetecilere espriyle yanıt veren tnö-
nü, "Bilryorsunuz burası Orman-
cılar Kooperatifi Bana Or-Ko-
op'un cahşmalanm anlaralar. Başa-
nlarnun devammı dfliyorum" dedi.
lnönü'nün eski il başkanlanyla
görüşmesı 2 saat sürdü. Alınanbil-
gilere göre İnönü, yeni oluşumun
gerekli olduğunu, ancak çok acele-
ye getirilmesinin doğru olmadığı-
nı söyledi. Yeni oluşumun 1-2 ay-
lık bir çalışma ile gerçekleştirile-
meyeceğini vurgulayan İnönü, bu
görüşünü babası tsmet lnönü'nün
1960'larda söylediği "Sabn-az fi-
kiıierden siyaset çüanaz" sözüyle
destekledi.
Prof. Dr. Erdal inönü, Türkiye'nin Avrupalı olduğunu söyledi
AB ile âişkflerde uzlaşmacı olıuımalı
tstanbul Haber Servisi - Prof. Dr.
Erdal İnönü, Türkiye'nin cumhuri-
yetle birlikte Batı'da yer almaya ka-
rar verdiğini vurgulayarak üÜcemi-
zin stratejik öneminin. coğrafyamız-
dan çok, yetişmiş insan gücümüz-
den, insanımızın çalışkanlığından ve
ordumuzun gücünden kaynaklandı-
ğını söyledi. İnönü. Türkiye'nin AB
ile ilişkilerde uzlaşma yolu araması-
nı istedi. Türkiye-Avrupa Vakfı'nca
"Avrupa Günü" nedeniyle Pera Pa-
las Oteli'nde düzenlenen toplantıda
bir konferans veren inönü, Türki-
ye'nin Avrupalı olduğunun altını çiz-
di. tnönü, "BizAvrupakyız. AmaBa-
ü Avrupah değiL Güneydoğu Avrupa-
Irvız ve Avrupa'nm bu iki bölgesi ara-
sında biiyük fark var" dedi.
tnönü sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin Doğu ile Baö arasında
bir köprü olduğu söylenir. Ama unut-
mamalnız ki köprünün üzerinde ya-
şanmaz. Bir tarannı seçmek gereldr.
Biz köprünün Baö tarafindayaşama-
ya karar verdik." Atatürk'ün "tam
bağunsızJık" ilkesiyle AB üyeliğinin
bağdaşmayacağını düşünmenin doğ-
ru olmadığını savunan tnönü şunla-
n söyledi:
tt
O zamanlar tam bağun-
sızhk şarttı. Batılı de\ letler de tam ba-
ğunsızdılar. Ama bugün Avnıpa'nın
güçlü ülkeleri isteyerek, birbüieriyle
karşıhldı bağımh iUşldler kurdutar.
AB üyeBgl, Atatürk ülküsüne ihanet
değildir."
IRMIKIAYDEV ENGÎN aengin(a doruk.net.tr
Önce genç, hatta yaşı
50'nin altındaki "genç"okur-
lar için bir anımsatma:
Yıllardan ya 1964'tü ya da
1965. ismet İnönü Başba-
kan'dı. Bülent Ecevit de ga-
zetecilikten siyasete geçmiş,
lnönü'nün kanatları altında
palazlanmakta olan bir tıfıl
politikacı.
2. Dünya Savaşı'nın ardın-
dan bir süper güce dönüş-
müş, dünya jandarmalığına
soyunmuş Amerika Birleşik
Devletleri'nin başında da
Lyndon B. Johnson.
Kıbrıs o gün de bir kördü-
ğüm ve uluslararası düzeyde
çözüm aranan bir kaynayan
kazandı.
Lyndon B. Johnson, Türki-
ye Cumhuriyeti'nin Başbaka-
nı Inönü'ye bir mektup yolla-
dı. Mektupta Türkiye'nin Kıb-
ns konusunda "neler yapma-
sı ve nasıl yapması" gerekti-
ğini oldukça ayrıntılı olarak
"dikte" ediyordu.
Medya bu mektubu ele ge-
çirdi. Yayımladı. Kıyamet kop-
Bush Mektubu-Johnson Mektubu
tu. Gözler Inönü'ye çevrildi.
Kurtuluş Savaşı'nın ve Cum-
huriyet'in "ikinci adamı" çok
yalın konuştu:
- Yeni bir dünya kurulur.
Türkiye de orada yerini alıri..
Dünyada bağımsızlık rüz-
gârlarının püfür püfür estiği
günlerdi. Türkiye, başbakanı-
nın ağzından çıkan bu yalın
cümleyle coştu.
Ama kısa bir süre sonra da
İnönü iktidardan düştü.
Ardından yapılan 1965 se-
çimlerinde ise seçim propa-
gandasını Lyndon B. John-
son'la birlikte çektirdiği "kov-
boy şapkalı" fotoğraflarla ya-
pan Süleyman Demirel, ona
tek başına iktidar olma şansı
veren ezici bir seçim zaferi ile
sandıktan çıktı.
Ve aradan neredeyse kırk
yıl geçti...
• • •
Ve aradan neredeyse kırk
yıl geçti.
Bu kez Türkiye'de başba-
kanlık koltuğunda lnönü'nün
öğrencisi Bülent Ecevit; ABD
Başkanlık koltuğunda da
"Dabılyu" Bush oturuyor.
Işe bakın! O da bir mektup
yolladı.
Aslında aradan geçen kırk
yılda ABD başkanlan, Türkiye
başbakanlanna birçok mek-
tup yolladı; kırmızı telefonlar-
la görüştü, buluştu. Kırk yıl
boyunca kamuoyuna yansı-
yan ve yansımayanlardan
Amerikalılar iyi ders almış ol-
sa gerek ki, bu kez mektup-
lan kamuoyuna açıklanacak-
sa, Ingilizce orijinaliyle birlik-
te yayımlanması koşulunu da
getirdiler.
Böylece "Bush'tan destek.
ABDyanımızda" gibi palavra
mektup özetlerinin, "Dünge-
ce Bush (Dabılyu'suz, yani
baba Bush) telefon etti. Ona
'N'aber yav' dedim, o da ba-
na 'lyilik anam be' dedi" yol-
lu sözlü palavraların, "Aaa,
Clinton benim arkadaşımdır.
Ona bi söylerim, O da bi
şa'par..." yollu yalanların önü-
nü kesmek istediler.
Saydamlık iyidir. Bu uyarı
sayesinde biz de Dabılyu
Bush'un mektubunun tama-
mını okuma fırsatı elde ettik.
Herhalde siz de okudunuz.
Umanm satır satır, didikleye
didikleye, satır aralannda be-
liren anlamlan sindire sindire
okudunuz.
Örneğin "...telekomünikas-
yon alanındaki özelleştir-
me gibi bazı reformla-
nn.... büyük siyasal cesaret
gerektirdiğinin de bilincinde-
yim" cümlesini nasıl buldu-
nuz?
Ya "Refonm programınızın
uygulanması doğmltusunda
şahsınız ve hükûmetinizce
harcanmakta olan yoğun ça-
balar cesaret vericidir..."
cümlesini?
Siz Kemal Derviş'in prog-
ramına (Hükümetin değil, Ke-
mal Derviş'in programına) bu
koalisyonun, Bush'a "cesa-
ret verecek" kadar yoğun ça-
ba harcadığına Amerikalıların
inandığı, bunu yuttuklan kanı-
sında mısınız?
Eee, öyleyse bu satırlar ne
demek oluyor?
"Şunu, şunu ve şunu yap-
mazsanız çok fena olur haaa "
demekten başka bir anlamı
var mı bu mektubun?
•••
Aradan kırk yıl geçti, dedik.
Yöntemlerinceldi.eski "mek-
tup olaylan "ndan dersler çı-
karıldı.
Lyndon B. Johnson'ın ka-
ba ve hoyrat üslubuna baş-
vurmadan, diplomasinin ince
diliyle örülmüş mektuplarya-
zılıyor artık.
Ustelik bugün için, "kuru-
lacak yeni bir dünya" yok.
Dahası "Yeni bir dünya ku-
rulur, Türkiye de orada yerini
alır" diyebilecek yürekte ve
çapta politikacı da yok.
POLİTİKA GÜMJÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Hukuk Devleti...
Murat Bektaş 5 Ekim 1999 gecesi öldürüldü-
ğünde ben Adana'daydım...
Yüzleri güneşlerle ve rüzgârlarla yanmış; do-
ğumdan, yaşamdan, ölümden, ölmezlikten ko-
pan halkalar Çukurova insanının gözlerinden
okunuyordu...
O sabah Adana'da o kanlı gece konuşuluyor-
du...
Aradan iki yıl geçti...
Sonunda yargı kararını verdi:
"Sanıklann cezalannın ertelenmesine..."
Sanıklar polisti...
Gelin birlikte iki yıl önceye gidelim, yargısız in-
fazı temizlik işçisi Murat Bektaş'ın eşi Kezban
Bektaş'tan dinleyelim:
"Ben annemlerdeydim. Eşim telefon etti. Ço-
cuğumuzu alıp eve gelmemi istedi. Ben onu
annemlere çağırdım, ama gelmedi. Ben de ço-
cuğumu alıp eve geldim. Eşim bana çiçek getir-
mişti. Kardeşim ise Tunceli'de askerdi. Telefon
etmekistedim, ama düşüremedim. Eşim arama-
ya başladı. O sırada kapı çalındı. Kapıdakiler
küfür ediyordu. Herhalde sarhoşlar diye düşün-
düm. O anda kapı kınldı. Içeriye elinde silah bu-
lunan uzun boylu, sarışın, yeşil gözlü, yelekli
sivil birpolis girdi. Murat ayaktaydı. Elinde tele-
fonun ahizesi vardı. Ateş açıldı. Ben üçyaşında-
ki çocuğuma sanlıp sobanın arkasına kendimi
attım. O anda kocam yerdeydi. Bedeninden ve
başından oluk gibi kan akıyordu. Polisler beni
alıp götürdüler. Bir süre sonra da annemin evi-
ne bıraktılar..."
Sonunda anlaşıldı ki polisler yanlışlıkla öldür-
müşlerdi Murat Bektaş'ı...
Bir başka evde bununan ve DHKP-C'nin Ak-
deniz bölgesi askeri kanat sorumlusu olduğu
açıklanan Mustafa Köprü ise sağ olarak yaka-
lanmıştı...
Öldürülen Murat Bektaş'ın ise yasadışı hiçbir
örgütle ilişkisi olmadığı ortaya çıkmıştı...
• • •
Mahkeme iki buçuk yıl sürdü...
Sanık polisler sekiz yıl ceza yedi...
Sonunda tüm cezalar altı ay 20 güne indiril-
di...
Elbet yargıyı ve karan kesinleşmeden eleştire-
cek değiliz!..
Ancak evinde eşi ve çocuğuyla otururken yar-
gısız infaza kurban giden Murat Bektaş ve onun
gibilerin sayısı kaçtır Türkiye'de?
Bir hukuk devleti düşünün ki.. bir gece, evini
polisler basıyor, bir insanı öldürüyor, katilleri al-
tı ay cezayia sanki ödüllendiriliyor!..
Elimde bazı Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi
kararian bulunuyor...
Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Dolunay kö-
yünden çiftçı Abdülmenaf Kaya'nın güvenlik
güçlerince öldürülmesi...
Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, Türkiye'yi 10
bin sterlin ödemeye mahkûm etti!..
Türkiye'nin onuru kırılryor, Türkiye üçüncü
dünya ülkesi olarak görülüyor.. ama kimsenin de
kılı kıpırdamıyor?
Türkiye polis devleti değil, hukuk devletidir!..
Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ne Türki-
ye taraf olarak imza atmıştır...
AlHS'nin yaşam hakkını savunan ikinci madde-
sinde ne diyor?
"Her bireyin yasama hakkı hukuk tarafından
korunur.
Yasanın ölüm cezası öngördüğü bir suç nede-
niyle bir mahkemenin verdiği ölüm cezasının in-
fazı dışında, hiç kimse yasama hakkından kasten
yoksun btrakılamaz."
•••
Yasama hakkı kutsaldır!..
Bunu ortadan kaldırmak isteyen kim olursa ol-
sun yargı önünde hesap verir!..
Ama Türkiye'de ne oluyor?
Fırından ekmek çalan çocuklar yirmi yıla
mahkûm oluyor, ev basıp insan öldüren güvenlik
güçleri altı ayla kurtuluyor...
Böyle bir hukuk sistemi olur mu?
Türkiye dünyanın gözünde değer yitirirken biz
bu olup bitenlere gözlerimizi kapatacak mıyız?
Daha açıkçası.. susacak mıyız?
2001 yılında Türkiye'de insanlar işkenceden
geçiyor, cezaevlerindeki çocuklarımız ölüm
oruçlarında telef oluyor... -
Televizyonlardan Murat Bektaş'ın eşi Kezban
Bektaş'ın çığlıkları yükseliyor...
Hüzün sanyor dört bir yanımızı!..
Acılann ve umutsuzluklann baskısı hedef şa-
şırtıyor, nereye varacağımızın bilinmezliği yüreği-
mizi ürpertiyor...
Yüzleri güneşlerle ve rüzgârlarla yanmış yok-
sul insanlar bizim insanlarımız.. bizim!..
hikmet.cetinkaya» cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cezilere kısıtlama getirildi
Milletvekillerine
yurtdışı sınırlaması
ANKARA (ANKA)
-_ TBMM Başkanı
Ömer İzgi, tasarruf
amacıyla milletvekil-
lerinin yurtdışına ya-
pacağı gezilere sımrla-
ma getirdi.
TBMM Başkanı Iz-
gi, yayımladığı genel-
gede TBMM bütçesin-
de de ciddi tasarruf ön-
lemlerine gidildiğini
belirtti.
Ömer Izgi'nin ya-
yımladığı genelgesin-
deki bazı sımrlamalar
özetle şöyle:
• Türkiye'yi doğru-
dan ilgilendirmeyen
konferans ve seminer-
lere katılınmaması.
• Uluslararası seçim
gözlemci heyetlerinde
yer almmaması.
• Kahnacak otelle-
rin ücretlerinin makul
olması.
• Uçuşlarda en kısa
ve ekonomik ara bağ-
lantılann tercih edil-
mesi. THY'nin uçuşu
olan noktalara THY ile
gidilmesi, biletlerin en
uygun fiyatı veren şir-
ketten karşılanması.
• Komık heyetlerin
ülkemizde kalış süre-
lerınin kısaltılması.