19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2001 PERŞEMBE 14 J I ^ I J f ı [email protected] Ölümünün 10. yılında Şefik Bursalı'nın retrospektif sergisi Merkez Bankası Sanat Galerisi'nde Ânadolu'da bağunsız bir sanatçı KAYAÖZSEZGİN Klasiklerle modernler arasında bir sınır çekmek ve resim sanatının mi- lat yılını saptamak gerekirse ve kuş- kusuz Türk resminin oluşum ve ge- lişim koşullan da dikkate alınarak bir sıralama yapılırsa, Şefik Bursa- h'nın yeri, kendi kuşağının sanatçı- lan arasında olacaktır. Ilk bakışta doğal bir değerlendir- me gibi görünse de, resminin içerdi- ğı plastik öğelerin niteliği ve konu- mu açısından bakıldığında, bizi kuş- kuya düşürecek ve belkı de Şefik Bursah'nın sanatı için söz konusu olabilecek birtalom "özeP değerle- rin varlığı. bu yargımızı bir kez da- ha gözden geçirmeye yöneltecektir bizi. Tartışmalı ve göreceli kavram- lar olarak klasisizm ve modernite, hele modernizmin de klasikleşmiş aşamalan düşünüldüğünde, sanatçı- lan salt doğum tarihlerine ve men- sup olduklan kuşak özellıklerine ba- karak sınıflandırmanın yeterli ola- mayacağı sonucuna varacağız. Ote yandan her sanatçı, kendi ko- ordinatlannı kendileri belirleyen ve bütün etkilenmelere karşın, kimlik ve kişilik arayışlannı kendi yaşam ve birikim koşullan doğrultusunda ger- çekleştiren kişiler olarak, genel ka- tegorilerle pek de bağdaşmazlar. O nedenle, genel bir perspektiften yak- laşmak yerine, sanatçılarla yapıtları arasında, o sanatçılara özgü aynm- sal değerler araraak daha doğru ve kuşkusuz daha az yanıltıcı olacaktır. Kendi anlayışına uygun yonım Şefik Bursalı' nın sanatına da böy- le yaklaşmaktan daha doğal ne ola- bilir... Sanat eğitimi gördüğü ve ye- tiştiği ortamın, Çallı atölyesinden ve bu atölyenin bağlı bulunduğu kuşak hareketinden kaynaklanan yan izle- nimci bır palet beğenisine bağlı ol- duğu düşünülse bile, özellikle 194O'lı yıllardan sonra Cezanne'ı keşfetmekte gösterdiği atak tutum, onu vaktinden önce, gerçek ustala- nnı bulmaya yönlendirmişti. Otuz yılı bulan Güzel Sanatlar Akademi- si'ndeki hocahğı da alışılmış yön- temlere ve kariyer aşamalanna bağ- lı bir öğreticilik misyonunu içerme- miş olduğundan -profesörlük titrini alması, ölümûnden üç yıl öncedir- bu konuda da, kendi kuşağının üye- lerinden oldukça farklı bir konum- da görünûr. Akademi çevresi, onu, bir anlamda geleneksel yapılanma- sının dışında tutmuştu. Anadolu'da geçen uzun öğretmenlik yıllanndan sonra ve olgun sayılabilecek bir yaş- ta, Akademi kadrosunda yer alma- nın ve bu kadroyla mesafeli bir gö- rev yürütmenin onu, sanatında daha özgür bir çahşma ortamına yönlen- dirmiş olabileceği de uzak bir olası- lık değildir. Özellikle doğum yeri olan Bursa ve sonradan hocalık yaptığı Konya, onun bütünüyle doğaya ve yaşadığı çevTeye açık olan resimleri üzerin- de, doğrudan bir etki oluşturmuş, gözlemlerine dayah bir sanatçı işle- vinin öne çıkmasında birinci derece- de etken olmuştu. Bu dönem resim- leri yakından incelenirse, Bursa- lı'nın yöre doğasını gözlemleme so- nucunda, gördüklerini yansıtmakla yetinmediği, tercihlerine ve kendi anlayışına uygun bir "yorum" getir- meye özen gösterdiği ve bunu da sa- natçı olmanın zorunlu bir koşulu saydığı görülecektir. Söz konusu yo- rum, geç dönem izlenimciliği ile öl- çülü ya da ılımlı bir kübist yaklaşım arasında, ama daha çok da ikincisi- ne yakın bir konumdadır. Yaşadığı kentle üetişimi Bursalı'nın öğretmenlik yaparak Konya'da geçirdiği dört yılhk (1934- 1937) sürenin, bu kente özgü yöre- sel ve tarihsel değerlerle bütünleşe- rek, sonraki çalışmalanna da dam- gasını vuracak olan kalıcı bir çizgi yaratmış olmasını, sanatçı ile yaşa- dığı kent arasındaki iletişıme bağla- mak gerekecektir. Konya, kendine özgü görünümü ve Iç Anadolu doğasını simgeleyen yapıtlanyla tipik bir Anadolu kenti- dir. Orada her şey, kendi içine kapa- narak varlığını gizler ve Selçuklu kültürünün kavrayıcı gizemini ken- di içinde saklar. Böyle bir yöre ka- rakterinin, Bursalı gibi usta bir sa- natçının gözlemine kendıni açabile- ceğini düşünmek, sanatçı ve yaşa- nan yöre ikileminin seçkin sentezle- re ulaştığı başka örneklerle de kanıt- lanmış bir gerçekliği anımsamamı- za yol açacaktır. Bu ise, sıradan bir manzara ressamının, salt doğa pey- sajını yansıtmakla sınırlı olan eyle- mi anlamında bir çabanın ötesine geçmekle mümkün olabılir. Erken döneminin tarihlerini taşı- yan çıplak etütlerinden, daha sonra- • • \Jzellikle doğum yeri olan Bursa ve sonradan hocalık yaptığı Konya, onun bütünüyle doğaya ve yaşadığı çevreye açık olan resimleri üzerinde doğrudan bir etki oluşturmuş, gözlemlerine dayalı bir sanatçı işlevinin öne çıkmasında birinci derecede etken olmuştu. ki portre çalışmalanna ve ölüdoğa resimlerine kadar uzanan bir sürek- lüik doğrultusunda, renklerle biçim- leri yüzeyin gerisine taşıran, hacim- selliği, doğal bir perspektif sorunu olmanın ötesinde, bir konsept bağ- lammda algılama ayncalığı göste- ren bu yorum kapasitesi, Şefik Bur- salı'nın sanatında, kapsayıcı bir de- ğer düzeyine yükselir zamanla. Sa- nat yaşamının belki de en verimli dönemini yaşadığı ve şimdi anısını yaşatan bir "müze-ev"i banndıran Ankara'da, Bursa ve Konya resimle- riyle başlamış olan bu üslup biçim- lenmesi, tipik bir evre ile noktalanır. Bursalı'yı Ankara'ya çeken ve onu, başkent yaşamıyla, tıpkı EşrefÜren gibi bir "hoca ressam" kimliği için- de bütünleştiren etkenler, onun ara- yışlanna cevap verecek boyutlar ta- şımaktan da uzak değildir. Bu yön- den Eşref Hoca ile Şefik Hoca ara- sında bir yazgı bağının varlığından bile söz edilebilir. Evi mûzeye ddnûştüriüdü Genellikle büyük ustalarda sık rastlanan ortak bir özelliktir: flgile- rini çeken konulan, kendi sanatsal görüş ve eğilimlerinin penceresin- den görmek isterler. Bu aşamada, plastik unsurlar, ele alınan konunun belirleyici olma niteliğini aşar. Şefik Bursalı, atölyesini ziyarete gelenle- rin önüne, usta bir sanatçının yapıt- lannı içeren bir kitap koyarak, ken- di sanatının gizlerini, o ustanın be- nimsemiş olduğu temel ilkeler yö- nünde açıklamaya çalışırdı. Genel- likle de üzerinde Cezanne'ın adı ya- zılı olan bir kitap olurdu bu. Cezan- ne'ın Saint Victoire dağı düzenle- meleri ya da bir masa üzerine rasge- le yerleştirilmiş ölüdoğa nesnelerini kapsayan natürmortlan, Şefik Bur- salı'nın gözünde, çağdaş sanat im- gesinin tartışma götürmeyen göster- geleriydi. Çağdaş sanat serüveni içinde, Ce- zanne ile başlamış olan sürecin gü- nümüze uzanan bütün oluşumlan, aslında gerçeklik karşısında, ona egemen olma savaşı veren sanatçı- nuı meraklı arayışından başka bir şey değildi. Göz ve tinin (ruh) bir- likteliği, gerçek işlevin sanat yapıtı haline dönüşmesinde, zorunlu bir görevi yerine getiriyor ve böylece, sonuçta doğaya özgü elemanlar, sa- nata özgü elemanlar olma aşaması- na yükseliyordu. Yapıtlannı sergileme konusunda Şefik Bursalı da, kuşağınm uyum gösterdiği ilkelerden uzak olmadı; yapıtlarının kamuoyuna ulaşması için uygun zaman ve zemin koşulla- nnı kolladı. Piyasanın sanatçıyı da- ha sık üretime zorlayan etkilerini gö- ğüslemekte kararlı davrandı. Ama kendi dışından gelen talepler karşı- sında, onu daha iyi tanımak isteyen- lerin (galericilerin) bu arzulanna, yaşammm son döneminde fazlaca direnmedi. Evinin müzeye dönüştü- rülmesi için ilgili kurumlan hareke- te geçirme yolundaki girişimleri ise, anılanndaki tazeliğini hep korudu, koruyor. Ancak ölümûnden sonra, bu isteği hayatageçirilebildi. Çankaya'da otur- duğu ev (Ahmet Mithat Efendi Sk. 36/3), bugün yapıtlannı ve anılannı saklayan bir Müze-Ev'dir artık. Ora- ya uğrayanlar, Bursalı ustanın yapıt- lanndan bir kesiti izleme şansını bu- labilirler. Böyle bir müzenin varlığı, sanatçının bu koleksiyon dışında ka- lan ve bir bölümü belki de fazlaca bi- linmeyen yapıtlan, sergilerle günde- me getirme çabasının önemini ve ge- rekliliğini gölgelemez elbet. Şefik Bursah'nın sonsuzluğa göçmesinin üzerinden on yıl gibi uzun bir zaman diliminin geçtiği bir sırada, Merkez Bankası Sanat Galerisi'nde, onun anısına düzenlenen bu sergi, Bursa- lı'nın sanatını ayakta tutan ve kuşku- suz bundan sonra da tutacak olan de- ğerleri bir kez daha gözden geçirme- mize olanak verecektir. Şimdi üıılü başkan "Cannes'a bir fibn göstermeden ghmek çok güzeL" Kültûr Servisi - Cannes Fihn Festivali'nde gerçekleşecek olan 40. Cannes Eleştirmenler Haftası'nın bu yılki başkam Ken Loach ola- cak. Eleştirmenler Haftası'nın başkanlığına ilk kez geçen yıl bir yönet- men getirilmişti: Bernar- do BertoluccL Başkanlığa getirilen yönetmenin, ulus- lararası ününü Eleştirmen- ler Haftası'yla elde etmiş olması gerekiyor. Loach'un ikinci filmi 'Kes', 1970'te Eleştirmen- ler Haftası'nda gösterile- rek yönetmenine bir kari- yer sağlamıştı. Bu film bu yıl da Eleştir- menler Haftası'nın bir bölümü olarak Lo- ach'un ve diğer yönetmenlerin katıhmıyla gösterilecek. Yönetmenin Cannes'da ödül alan ilk filmi n Loach, Cannes'da Eleştirmenler Haftası'nda gösterilen ikinci filmi 'Kes'ten sonra bir kariyer sağlamıştı. Uluslararası ününü burada elde eden Loach, 40. Cannes Eleştirmenler Haftası'nın bu yılki başkanı. 'Hidden Agenda' (1990) idi. Gene 1993'te 'Raining Stone' ile bir ödül ve 1995'te 'Ülke ve Özginiük' ile iki ödül almıştı. Loach'un diğer filmleri arasında 'Riff- - - •_ • RaffyCarla'nmŞarkıs've 'Ekmek ve GüDer' bulunu- yor. Loach, Eleştirmenler Haftası'nın başkanı seçil- mesiyle ilgili olarak şöyle dedi: "Cannes'a bir film göstermek zorunda kalma- dan gitmek çok güzel. tn- sanlann ne dediğinin dışın- da birçok insan Cannes'a filmleri görmek ve onlar hakkmda konuşmakiçin gi- diyor. Bu yıl benim yapmak istediğim şey de bu." 10-19 Mayıs taribJeri arasmda gerçekleşe- cek olan Cannes Eleştirmenler Haftası, genç sinemacılann filmlerine yoğunlaşacak. 1 milyon sterlinlik satış yaptı Potler'ın CD'si rekor kırdı HarryPotterinCD'si Stephen Fry tarafindansesiendiridi Kültûr Servisi-J.K. RowKng'in 'Harry Potter and the GkrfdetofFire'ad- h kitabının 21 sa- atlik bir ses kaydı Ingiltere'de saöşa sunuldu. îlk sa- tışlardan 1 mil- yon sterlin elde edildi. Potter seri- sinin dördüncü ki- tabı, Stephen Fry tarafindan seslendi- rildi. Kaset versiyo- nu 50 sterline, CD versiyonu ise 90 sterline satışa sunuldu. Harry Potter serilerinin yazan J. K. Row- ling, kitaplannın herhangi bir şekilde kısaltıhnasına karşı çıkıyor ve 'The GoUet of Fîre' onun en uzun yapıtı. Cover To Cover Yayıncılık'm başkanı He- tenNkoO. u Birçokçocnkveyeti^dn,kttabmsesf(»-- mafmda ya\ımlanmasından da boşnmiar, çünkü ikisinden de farkh bir keyif ahyorsunuz" diyor. Rowling, kaydın uzun tutubnasmda ısrar ettiği- ni, çünkü kitaplannın kısaltıhnasına çok sinir- lendiğini belirtiyor ve bu yüzden 'ya hep ya Kç' demiş. Yazar, kitabın seslendirmesini yapan Fry için "Çok etkfleyfci bir sesi var. Oidukça soylu bir ses ama khaba uyan bir anarşist to- nn da var" diyor. Potter kitaplannı sesli oku- manın bir çikolata denizinde yüzmek gibi bir keyif verdiğini beürten Fry, "Harry Pot- ter'da yüreklilikve sevünMkzekâ,gûç ve ik- tklar gibi mtelflderden daha üsründür" de- di. Romanın film versiyonu için çalışmalar da devam ediyor. Potter'ı Danid Radc&f- fe'in canlandıracağı fihn, kasımda Ingilte- re'de gösterime girecek. Barbra9 dan eleştiri Kültûr Servisi - Efsane şarkıcı, oyuncu Barbra Streisand, Amerika Başkanı George Bush'u "zararh ve beceriksiz adam" olarak tanımladı. Pazartesi günü ofislerine gelen Demokratlann önde gelen isimleri, masalanmn üzerinde Barbra Streisand tarafindan gönderilmiş üç sayfalık "Nice Guys Finish Last" (iyi Adamlar Sonunda Biter) başlıklı bir dosya ile karşılaştılar. Streisand gönderdiği dosyada, "Republican"lann (Muhafazakârlar) yıkıcı politikalanna ve kendi adlanna gerçekleştirdikleri tt devrim"e karşı, Demokratlan daha aktif, hedefçi, stratejik ve güçlü politikalar üretmeye çağırdı. "Zayıf ohnanm zamanı değü" diyen Streisand, kelimenin tam anlamıyla "esqı gürlediği'' dosyada, Bush'u "yıkıcı poütika yapmakla ve beceriksiztikle'' suçladı ve "çalışanlar, insan haklan, evsizler, ekonomi" gibi birçok alanda yetersiz kalmakla eleştirdi. Önde gelen Demokratlara yollanan bu dosyada yer alan yazılann Streisand'ın yayımcısı Dick Gnttman tarafindan gazetelere verilmesi de Muhafazakârlar üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Sıkı bir demokrat ve CKnton destekleyicisi olduğu bilinen Stresiand dosyada, aynca Bush'un eski başkanlardan olan babasının adını, ilişkilerini kullandığını ve bu yolla başkan seçildiğine de değindi. Aynca önde gelen zengin Muhafazakâr işverenlerin, siyah, Yahudi ve diğer azınlıklardan oluşan çalışanlan üzerinde gözdağı verme yoluyla oy topladığını da iddia etti. Streisand'ın yayımcısı Guttman, konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada, "Streisand'ın poütikacı ohnak gibi bir arzusumın kesinKkle bulunmadığnu, sadece sorumlu ve tepküı bir Amerikan vatandaşı olarak yanhşhklara karşı kayıtsız kahnamak adına bu dosyayı hazuiadığmı" söyledi. Muhafazakâr kanattan Streisand'a henüz bir cevap gelmezken Amerikan halkının bu konudaki tepkisinin ne olacağı da merakla bekleniyor. IŞfînAKVEYFTPA/F, ATÎLLA BtRKtYE Bugün, Sirkeci Garı'nda Garlar, hem buluşmalann hem de aynhklann hü- zün ve sevinçli mekânlandır. Duruma göre değişir, ama çoğunlukla şu veya bu şekilde aynlık kokar. Hareket eden trenin penceresinden sallanan eller uzaklaştıkça, geride kalanın içini bir sıkıntıdır kaplar. Gar lokantalannın anlamı da farklıdır; kimi zaman aynlığın son kadehi, kimi zamansa kavuşmanın ilk kadehidir. Gar lokantalanna girildiğinde, içeride yal- nızlığın içselleşmiş şarkısını duymak olanaklıdır. Üs- telik müşteriler de sessiz birer eşlikçidir. Bekleme salonlannda fırtına öncesi bir sakinlik egemendir. Bir tren düdüğüyle, tahta kanepelerde uyuklayan yolcular birden ayaklanır. Bir de garlann saatleri vardır: Belâ Çiçeği'dir. Si- yasi bir suçlunun kansından aynlışını adeta bir film karesi gibi anlatan bu güzelim şiir, bilindiği gibi At- tilâ llhan'ın kaleminden çıkmıştır: ayaküstü birer bafra içtiler gece gann saati belâ çiçeği şimdiden biryalnızlık içindeydiler karanlık gelmişi geleceği birdenbire sapsan kesildiler vagonlar usul usul kımıldıyordu Gelelim Sirkeci Gan'na. Onun da öteki gariardan pek farkı yoktur. Birçoğunda olduğu gibi banliyö trenlerini anaç bir biçimde kucaklar. Cağatoğlu, çok eskiden değil, yakın bir geçmişe kadar, "Bato/â//"yken Sirkeci Gar Lokantası'nın öne- mi hâlâ sürüyordu. Bırakalım aynlık ya da kavuşma şarkılannı, öğle kaçamaklan, yani bir-iki dublelik ka- çamaklar için bulunmaz yerlerdendi. Yanılmıyorsam, Sirkeci Gar Lokantası'na ilk kez - saygıyla andığım- Aziz Çalışlar ile gıtmiştim. Yine yakın bir geçmişteki birkaç kongrede de muhalif üyeler için "kulis" görevini yerine getirmiştir, benim bildiğim. Uzun zamandır da gittiğim yok; hâlâ o eski halin- de midir, yoksa yerinde yeller mi esiyor? Kim bilir, belki de bir "fast food" vardır! Bugün Sirkeci Gan farklı bir etkinliğe tanık olacak. Etkinliğin adı "Edebiyat Ekspresı Avrupa 2000-Son Durak Sirkeci 2001". Istanbul Goethe Enstıtüsü ve Avusturya Kültûr Ofisi tarafindan gerçekleştiriliyor. Geçen yıl kırk üç ülkeden yüz beş yazann katıh- mıyla on dokuz Avrupa kentini kapsayan bir "tren yolculuğu" gerçekleştirilmişti. Yazariar, Avrupa'nın kültürel geleceğini sorgulamışlardı. Tren yolculuğu araç olmaktan çıkmış, bir amaç haline dönüşmüş- tü. Yazının buluşturduğu birlikteliğin müjdecisiydi. Bugünkü Sirkeci Garı buluşması da onun bir uzan- tısı. Geçen yıl o trene ülkemızden dört yazar katıl- mıştı. Kültürel bir buluşmanın sevinci paylaşılması ge- rekirken, bıze özgü "olaylar" yaşandı; yolculuğa gi- den arkadaşlanmıza ne yazık ki haksızlık yapıldı. An- lamsız yere suçlandılar. Bugün Sirkeci Gan yazarlann buluşmasına tanık oluyor. Felicitas Hoppe ve Richard VVagner (Al- manya), Silvia Treudl (Avusturya), Anastasis Vıs- tonctis (Yunanıstan), Cengiz Abdullayev (Azerbay- can), Neşe Yaşin (KKTC), Mahir Öztaş, Turgay Fı- şekçi ve Sezer Duru (Türkiye), Büyuk Bekleme Sa- lonunda Avrupa kültürünün geleceğini tartışacaklar. Kültürel yozlaşma yalnızca bizim ülkernızde ya- şanmıyor, hiç kuşkusuz. Modernızmi doğuran Avru- pa'nın aydınlan da kaygılılar diye düşünüyorum Sha- kespeare'in okunmama olasılığından... Sanınm asıl mesele de bu! iüsa Rlm Günieri' başlıyor Kühür Servisi - Bu yıl 13 'üncüsü düzenlenecek olan Uluslararası Kısa Fihn Günleri bugün başlıyor. Fransız ve Italyan Kültûr Merkezleri'nde gerçekleşecek etkinlikteki filmlerin çoğu Avrupa fılmlennden oluşuyor. Festivale Türkiye'den 2000 yıh ÎFSAK Sinema Ödülü'nün sahibi Ahmet Uluçay 8 filmle katılıyor. Etkinlikte toplam 110 film ücretsiz olarak gösterilecek. Festivalde bu yıl ilk kez lsra.il ve Meksika'dan fıhnler de gösterilecek. Kültûr Bakanlığı'nın sponsorluğunu üstlendiği etkinliğin bu yılki afışini Piyale Madra çizdi. Hollyvvood artistlerine zam ANKARA(AA)- Holh/wood'un ünlü kadın yıldızlan ücretlerine zam yaptı. Sinemada istediği başanyı bır türlü yakalayamayan Jennifer Lopez, Matthew McConaughey ile rol aldıgı 'Dansı Başıma' rekor hasılata ulaşmca, bunu firsat bilip ücretini arttırdı. Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun yaşam öyküsünü anlatan fıbnde rol almayı planlayan Lopez, başka bir fılmin yapımcılanndan gelen teklifı değerlendirdi ve 10 milyon dolar talep etti. Oscar ödülünü kucaklayan Julia Roberts, ücretini arttırarak 25 milyon dolara çıkarmıştı. Böylece ünlü aktörlerle aynı ücreti alan ılk aktris olan Roberts, film başına 25 milyon dolar kazanan Mel Gibson ve Harrison Ford'a yetişti. Roberts'tan sonra ikinci sırayı 15 milyon dolarla Sharon Stone ve Sandra Bullock alırken üçüncü sırayı 12 milyon dolarla Jodie Foster alıyor. Stüdyo Drama Eskişehir'de Kültür Servisi - Kısa süre önce kurulan ve Onur Bayraktar'ın yazıp yönettiği 'Kaos' adlı oyunla temsillerini sürdürmekte olan Stüdyo Drama, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuan'nın ve Tiyatro Anadolu'nun ortak davethsi olarak Eskişehir'e gidiyor. Yann 'Yunus Emre Kampusu Oda Tiyatrosu'nda oyunlannı sahneleyecek olan topluluk, aynı gün 'Bir Tiyatro Kurmak' başlıkh bir söyleşinin de konuğuolacak. liyatro Isrgan Tophduğu Kühür Servisi - On amatör oyuncunun bir araya gelerek oluşturduğu Tiyatro Isırgan Topluluğu, 'Manzaralar' adlı oyununu sahneliyor. Selami Uncuoğlu'nun yazdığı oyun, iki perdelik bir komedi. Oyun 5, 8 ve 12 Nisan tarihlerinde Muammer Karaca Tiyatrosu'nda sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle