Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2001 CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Fransız Cumhuriyeti
Devlet mi, Değil mi?
Aydınlanmanın ve Fransız Devrimi'nin ilke-
leri ve kazanımlarının, 19. yüzyıl Fransız p o
zitivistlerinin Jön Türkleri, frtihatçılan ve biz-
zat başta Mustafa Kemal olmak üzere Cum-
huriyetin önder kadrosunu çok etkiledikleri
herkesçe bilinir.
Bu konuda, Ali Fuat Erden'in "Inönü" ad-
lı kitabı ile Prof Dr. Artun Ünsal'ın "Atatürk'ün
Fransızca Kütüphanesi" adlı makalesi ilginç
ipuçları vermektedir.
Atatürk ulusçuluğu da Fransız sosyolog Er-
nest Renan'dan esinlenmiştir. Türk ulus-
devlet modeli, Fransız modelinin bir benze-
ridir; tıpkı merkeziyetçi idari yapımızın, Fran-
sız merkeziyetçi yapısının bir benzeri olması
9'b
.'-
Ülkelerimizarasındaki bu benzerlikler, Fran-
sız modelinin Türkiye üzerindeki belirgin et-
kisi, ne yazık ki iki ülke ilişkilerinin hep sakin
sularda seyretmesini sağlamaya yetmemiş;
Ankara, Paris'in zaman zaman haklı, ama ki-
mi zaman da insaf ölçülerini aşacak derece-
de haksız eleştirilerine hedef olmuştur.
Sakın yanlış anlaşılmasın!
Türkiye'deki kimi bozukluklan, Fransız mo-
delinden esinlenmemize hamledecek bir ay-
mazlık içinde değiliz.
Hatta iki taraf arasındaki benzer bozukluk-
lar, gariplikler, yozlukları gündeme getirerek
kendimizi haklı görme yanlışına düşmek de
deöil niyetimiz.
Orneğin, Cumhur Ersümer'in istifada ayak
diremesini, yine yolsuzluk töhmeti altında bu-
lunan Roland Dumas'nın istifa etmemekte
direnmesiyle karşılaştırıp bizim sistemimizde
ve siyasal etiğimizdeki bozuklukların acı et-
kisini azaltmak da istemiyoruz.
• • •
Ama zaman zaman, Türkiye için sorduğu-
muz kimi soruların Fransa için de sorulabilir
olması oldukça ilginç.
Örneğin, Fransız Millet Meclisi'nin Ermeni
soykınmı iddiasını kolaylıkla bir gerçek olarak
kabul etmesindeki cehaletı, "bilgi sahibi ol-
madan düşünce sahibi olan" kimi Fransız
parlamenterlerin tırtumu, Uğur Mumcu'nun
Türkiye için yaptığı benzetmenin Fransa için
de geçerii olduğunu görmemizi sağlamıştı.
Türkiye ile Fransa arasındaki benzerlikler
yalnız bir-iki noktada kalmıyor. Örneğin, Fran-
sa uzun yıllar Ermeni terör örgütü ASALA'ya
hoşgörüyle bakmıştı, taa ki Orly katliamı mey-
dana gelip bütün terör örgütleri gibi ASA-
LA'nın da hedef seçmeden kör atış yaptığı,
Fransa'nın çıkarlarını da ayaklar altına alaca-
ğı anlaşılıncaya kadar.
Olay tıpkı bizim yöneticilerimizin, öbür te-
rör örgütlerinden hiçbir farkı olmayan Çeçen
teroristlere, Svvissotel baskınına kadar gös-
terdikleri hoşgörüye benziyor.
O zaman "Türkiye devlet mi" sorusu ne
denli haklıysa, "Fransız Cumhuriyeti devlet
mi, değil mi" sorusu da o denli yerinde olu-
yor.
• • •
Orly katliamının başsuçlusu Varujan Gar-
bisyan'ın geçen hafta serbest bırakılması
olayında da aynı soru ile karşılaşmak müm-
kün.
Serbest bırakılmasının ardından Ermenis-
tan'agönderilen Garbisyan hakkındaki kara-
n, Fransa'da son yapılan yasal düzenleme
yüzünden, gerçi Adalet Bakanlığı değil Bour-
ges Mahkemesi vermiştir, ama kararda yine
insanı isyana sevk eden hususlar var.
Gerçi Garbisyan'ın avukatlannın, soykınmı
ileri sürerek suçlunun intikam duygularını
haklı göstermek isteyen taleplerine atıf yok
kararda, ama 19 Mart'ta alınan ve ancak ge-
çen hafta açıklanan karann, Ermeni soykın-
mı tasarısının meclis tarafından kabulünden
biraz sonra verilmiş olmasının düşündürücü-
lüğünün yanı sıra, meşruten tahliyede ileri sü-
rülen, "artık Ermenistan'ın kurulmuş olması,
ASALA'nın da kendini feshetmesi" gerekçe-
sini anlamak çok güç, hatta olanaksızdır.
Terör örgütlerinin, tam yok oldukları, ken-
dilerini feshettikleri sanıldığı sıralarda kara-
batak gibi nasıl yeniden ortaya çıktığını bıra-
kın bir yana, şu ya da bu nedenle örgütün yok
olması suçun vasfını değiştiriyor ya da suçun
unsurlarını ortadan mı kaldırıyor?
Yargısı güçlü, birçok bakımdan örnek bir ül-
kede verilen bu karar, insanı hem şaşırtıyor
hem de düşündürüyor.
Fransız basınında bu konuda en ufak bir
eleştirinin bile çıkmamış olması da bir başka
düşündürücü nokta.
ACI KAYBIMIZ
Akın, llgın, Pınar, Ozan, Berkan, Can ve Çağla'mn çok
sevgili dedeleri, Hafize Gökler, Nurcan-Aydın Ertekin,
Birsen Gökler, Ayhan-Bahar Gökler, Mustafa-Canan
Gökler, Handan-Mahır Baykam'ın değerli babaları;
Sabahat Gökler'ın hayat arkadaşı, can eşi; tüm Gökler
Ailesı'nın bırleştırıci ve barışçıl yol göstericisı;
dürüstlük, sevgı, onur önderi
Yargıtay Onursal Üyesi
AHMET HİLMİ
CÖKLERİ
kaybetmenın derın üzüntusü ıçindeyiz.
Naaşı, 27 Nisan 2001 Cuma günu saat 11.30'da
Yargrtay önünde yapılacak törenden sonra, Ankara
Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazını takıben
Cebecı Asrı Mezarlığı'na defnedılecektir.
AİLESİ
Yılmaz, bugün yapılması beklenen liderler zirvesine hukukçulann hazırlayacağı bir dosyayla gelecek
Ersümer için 'beldeme' karamAYŞESAYEV
ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersümer'in istifasına
ilişkın beklentiler yoğunlaşırken ANAP
yönetimi, liderler zirvesinde konunun gö-
rüşülmesine kadar "bekleme" karan al-
dı. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın
başkanlığında, Ersümer'in
de katıldığı toplantıda, hü-
kümet ortaklannın tavn-
na göre strateji benim-
senmesi kararlaştırıldı.
Bu çerçevede, Başba-
kan Bülent Ecevit ve
Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli'nin ıs-
rarlı olması durumun-
da. Ersümer'in istifa
etmesi görüşü ağırlık
kazandı. Yılmaz'ın.
bugün yapılması bek-
lenen zirveye, hukuk-
çulann ve parti yöne-
tıminin hazırlayacağı
bir dosyayla gelerek
öncelikle "ikna vön-
• Mesut Yılmaz'ın başkanhğında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer'in de katıldığı toplantıda, hükümet ortaklannın tavnna
göre strateji benimsenmesi kararlaştınldı. Bu durumda, ya Meclis
soruşturmasma DSP ve MHP'den destek vermemeleri istenecek ya da
soruşturma kapsamımn genişletilmesi talebinde bulunulacak.
temi* ızleyeceği, eğer başanh olamazsa
Ersümer'in istifasına karşılık, Meclis so-
ruşturmasımn son 10 yılın Enerji Bakan-
lannı kapsayacak şekilde genişletilmesi-
ni ya da soruşturmaya hükümet ortağı
partilerin destek vermemesini isteyeceği
öğrenildi. ANAP yönetimi, Ersümer ko-
nusunun hiçbir şekilde •'hükümet sorunu
yapılnıamasT konusunda da görüşbirliği-
ne vardı.
Beyaz Enerji iddianamesinde suçlama-
lann odağında yer alan Cumhur Ersü-
mer' e dönük hükümet ortaklan ve muha-
lefetten gelen istifa baskısı üzerine dün
ANAP'lı bazı yönetici ve bakanlar, Yıl-
maz'ın konutunda bir araya geldi. Toplan-
tıya Ersümer'in yanı sıra ANAP Genel
Başkan Yardımcısı Mustafa Taşar, Dev-
let Bakanı Rüştü Kâzun Yücelen, Turizm
Bakanı Erkan Mumcu ve Grup Başkan-
vekili Beyhan Aslan katıldı.
Toplantıdan ilk olarak aynlan Aslan,
Ersümer'in istifasının soruhnası üzerine,
"Şu anda istifa söz konusu değfl" yanıtını
verdi.
Toplantıda Ersümer'in, "İstifa, Yüce
Divan'da yargdanmak dahil her şeye ha-
zmm" dediği öğrenildi. Partinin avukatı
Erden Ansoy'un da katıldığı toplantıda,
Ersümer'e dönük iddialann "atficürüm"
(sanık ifadesine dayalı suçlama) olduğu
görüşü dile getirildı. Toplantıda, Beyaz
Enerji davasını baştan sona izlemek üze-
re uzman avukatlardan oluşan bir büro
oluşturulmasının yanı sıra Mavi Akım
projesiyle ilgili ek iddianame gelebilece-
ği de değerlendirilerek bu konuda hazır-
lık yapılması benimsendi.
ANAP'ın bu yöndeki görüşleri, Yılmaz
tarafından Başbakan Ecevit'e iletildi.
Ecevit, Yılmaz, Ersümer ve Başbakan
Yardımcısı Hüsamettin Ozkan'm katılı-
mıyla Başbakanlık'ta gerçekleştirilen
toplantıda hükümetin diğer ortağı Bahçe-
li'nin görüşünün alınması benimsendi.
Bugün gerçekleştirilecek liderler zirve-
sinde MHP'nin tutumunu iletmesinin ar-
dından ANAP'ın yeni bir değerlendirme
yapacağı kaydedildi.
Revizyon seçeneği
ANAP kulislerinde, Ersümer'in istifa
etmesi durumunda, yerine vekâleten Dev-
let Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in geti-
rileceği, DSP kongresi sonrasında da ka-
bine değişikliğine gidilebileceği değer-
lendirmeleri yapıldı.
Hukukçu milletvekillerinden Grup
Başkanvekili Beyhan Aslan, Ersümer
hakkında gerekirse kendilerinin soruştur-
ma önergesi vereceğinı savundu.
Davanın bilirkişisi Selim Sarıib-
rahimoğlu'nun eski CHP'lı olduğunu öne
süren Aslan, "Bu kişi daha önce Er-
sümer'e mektuplar yollanuş. Mektup-
lannda 'Kapitalist Cumhur, ülkeyi
satıyorsun' diye yazmış. Savcı bu bilirkişi
ve Ersümer'e husumetiolan kişilere daya-
narak yorum yapmış" dedi. l
IHP
Ya istifa ya
soruşturma
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)- MHP Grup
Başkanvekili Mehmet
Şandır, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer'in ıs-
tıfa edeceğını belırtırken
"Sayın bakan istifa ede-
cektir. Arük o makamda
duramaz" dedi.
Gensoru önergesine
destek vermeme karan
alınan MHP'de, Ersü-
mer'in istifa etmemekte
direnmesi durumunda
FP'nin dün verdiği so-
ruşturma^ önergesıne
destek verilmesi eğilimi
öne çıktı.
MHP Grup Başkanve-
kili Mehmet Şandır,
ANAP yönetiminin
"Ersümer'in arkasında-
yız" açıklamasını değer-
lendirirken "Hepimiz
bakanın arkasındayız,
bakanı sevmek ajn bir
hadise, toplumun günde-
mini, sKaseti böyle bir it-
ham altında tutmak ise
ayn bir hadise" dedi.
Şandır, Ersümer'in is-
tifa edeceğinı belirtirken
"Sayın bakan istifa ede-
cektir. Arük o makamda
duramaz. Dursa bile bü-
rokratlanna söz geçire-
mez" diye konuştu.
MHP Grup Başkanve-
kili Oktay \\ıral ise yar-
gı sürecinin tamamlan-
ması gerektiğini kayde-
derek "Şu anda MecBs'e
ne görev düşüyor, bunun
tahlilini yapıyoruz. Yargı
sürecinin başlatdması
için Mecljs, üzerine dü-
şen göre\i yapar. Şu aşa-
mada 2 yol var. Siyaset ve
Meclis. Birincisi, sayın
bakanın siyaseten kendi
karannı vermesidir.
Doğnı olan da budur, is-
tifa etmesidir. lkinci yol
ise Meclis'in soruşturma
açmasıdır. Bu konuda,
bir koalisvon hükünıeti
olduğu için MHP, lideri-
nin ve liderlerin görüşü-
nü beklevecektir" dedi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Ankara
Yoğun
görüşme
trafiği
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Enerji Ba-
kanı Cumhur Ersü-
mer' in durumu nedenıy-
le hükümetin ANAP ka-
nadı başta olmak üzere
yoğun görüşme trafiği
yaşandı.
Ersümer'le ilgili An-
kara'daki trafik saat saat
şöyle:
10.00: Ersümer,
ANAP Genel Başkanı
Mesut Ydmaz'ın Nene-
hatun Caddesi'ndeki ko-
nutuna geldi.
1450: Yılmaz ve Er-
sümer Başbakanlığa gel-
di. Başbakan Bülent Ece-
vit. yardımcısı Hüsamet-
tin Ozkan ile bırlikte Yıl-
maz'ın odasına geçerek
görüştüler.
16.05: Enerji Bakam
Cumhur Ersümer'in de
katıldığı Başbakanlık'ta-
ki toplantı sona erdi.
17.20: FP, Cumhur Er-
sümer hakkında soruş-
turma önergesi verdi.
FP'NİN SORUŞTURMA ÖNERGES11NDEN: TÜStAD'DAN BEYAZ ENERJİ AÇIKLAMAS1
Bakanlık usulsüzlük üssü Bakan Ersümer istifa etmeli
ANKARA/İSTANBUL
(Cumhurhet) - DYP'nin
gensoru önergesinin ardın-
dan, FP de Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Cum-
hur Ersümer hakkında so-
ruşturma önergesi verdi.
ANAP yöneticilerinin
Ersümer'i korumaya çalış-
malan üzerine, FP yöneti-
mi gensoru görüşmelerini
beklemeden, soruşturma
önergesini TBMM Baş-
kanlığı'na iletti.
FP'nin önergesinde,
Enerji Bakanlığı'nın 5 kol-
dan incelendiği ve DGM
Savcısı'nın iddianamesin-
de Cumhur Ersümer'in
açıkça "rüşvetveçıkarbağ-
lanülanyla'' suçlandığı be-
hrtıldi
Fazilet Partisi'nin öner-
aesinde şu gerekçeler kay-
dedildi:
"Mavi Akım projesi de
dahil, görüldüğü gibi Ener-
ji Bakanlığı, suiistimallerin.
usulsüzlüklerin bir üssü
olarak algüanmaktadır ve
Sayın Ersümer'in de bu
yanhş işlemterde dahti söz
konusudur. Bakanhğuida-
ki birçok usulsüz ve fesat
kanşmış ihalelerin altında
Sayın Ersümer'in imzası
vardır ve tüm bunlann so-
rumluluğunu taşunaktadır.
Enerji Bakanı'nın görev-
den aldığı bûrokratlar ken-
di atadığı bürokratlardır.
Ve yapılan tüm usulsüz iş-
lemlerin de, kendisinin bil-
gisi dahilindeohnanıası dü-
şünülemez."
Haber Merkezi - Beyaz
Enerji operasyonu ile ilgi-
li bir açüdama yapan Türk
Sanayicileri ve îşadamlan
Derneği (TÜSlAD), Ener-
ji Bakanlığı'nın 5 aydır ça-
lışamaz hale geldiğini
anımsatarak Bakan Cum-
hur Ersümer" in "siyasi so-
rumluhığunun gereğini ye-
rine getirerek" istifa etme-
sini istedi.
TÜSÎAD tarafından dün
yapılan yazılı açıklamada,
DGM tarafından yürütülen
soruşturmanın bittiğine de-
ğinilerek iddianamede
Enerji Bakanlığı kadrolan
ve bağlı kuruluşlanyla ilgi-
li olarak ciddi suç unsurla-
rmın bulunduğu belirtildi.
Operasyonun başlama-
sından bu yana geçen yak-
laşık 5 aylık sürede Enerji
Bakanlığı'nın faaliyetleri-
nin hemen hemen durma
noktasına geldiğine dikkat
çekilen açıklamada, Türki-
ye'nin içinde bulunduğu
zor şartlarda üretim ve is-
tihdam arttıncı katkı yapa-
bilecek, sermaye girişini
sağlayabilecek birçok pro- ,
jenin askıya alındığı kay- i
dedildi. j
Açıklamada. "Enerji ı
ihaleleri ile ilgili yolsu/Juk- •
lannkaynağınıohışturduk- '
lan anlaşılan TEAŞ kadro-
lan yenilenmeU, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakam |
Cumhur Ersümer de siya-
si sorumluluğunun gereğini
yerine getirerek istifa et-
meBdir" denildi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Yılmaz Onay'ın yönettiği Hans
Fallada'dan uyarlanan "Küçük
Adam Ne Oldu Sana" oyununda,
ikinci Dünya Savaşı öncesi Alman-
ya'da sıradan bir memurun dramı
anlatılır. Her şey sıradan insan için
bir felaket durumundadır. Nuret-
tin Özşuca'nın müziklerini beste-
lediği oyundaki şarkt günümüze
öylesine uygun ki "Ekonomi tıkınn-
daJKriz var bunalım var/lşveren
zor durumda/lşçiyi bağrına ba-
sar/'Reva mı bu efendim!'/'Buna-
lım bundan doğar' /Demek ki ne
yapmalr./Paraya koy üç sıfır/Artsın
öyle fiyatlar/lşçi fazla at gitsin/Ha-
yatta başanlar/hayatta başanlar..."
Şarkı böyle uzar gider.
Aziz Nesin Sahnesi'nde, Devlet
Tıyatrosu tarafından hazııianan, Işıl
Yücesoy, Levent Öktem, Hatice
Aslan, Hakkı Vanlı, Mahmut
Gökgöz, Metin Beyen ve Bengi
Heval Öz'ün önemli rollerini üst-
lendiği oyun ilgiyle izleniyor. Beni
en çok "Hayatta başanlar" diyen
sözleretkiledi. Bugünkü yönetimin
durumu tam "hayatta başanlar"
Her Şey Kilitlenmiş Durumda
denecek durumda.
Enerji Bakanı'nın istifa etmesi
gerekiyor, çünkü hakkında ciddi id-
dialar var. Ölüm oruçlarının çözü-
mü için adım atılması gerekiyor,
çünkü her gün cezaevinde insan-
lar ölüyor. Demokratikleşme yolun-
da hızla adımlar atılması gerekiyor,
çünkü Türkiye 12 Eylülcü otoriter
sistemin pençesi altında çöküşe
gidiyor. Ekonomik alanda ciddi re-
formlara gereksinme var, çünkü ül-
ke iflasın eşiğine geldi.
Hayatta başanlar dilediğimiz bu
ülke yönetimi ise tam anlamıyla se-
yirci. Anayasa Mahkemesi Başka-
nı konuşuyor, Genelkurmay Baş-
kanı konuşuyor, savcıların yapma-
sı gereken soruşturmayı jandarma
çavuşları yapıyor, ancak hükümet
bir şey yapamıyor, daha doğrusu
herşeyi seyrediyor. Onlar, haklann-
da yolsuzluk iddiası bulunan ba-
kanlarını nasıl koruyabileceklerini
düşünüyorlar.
Türkiye'deki manzarayı seyret-
tikçe, büyük bir karamsarlık içine
düşmemek mümkün değil. Iktidar
Meclis'te değil, MGK'nin elinde.
Bütün kararlar orada alınıyor, siya-
setçilere ise 'dar alanda kısa pas-
laşmalar' yapmak kalıyor. Onlar o
dar alanda işleri yürütmeye ve Tür-
kiye'de parlamenter rejim yürüyor-
muş gibi göstermeye çalışıyorlar.
Örneğin Adalet Bakanı'nın duru-
mu. Adalet Bakanı da biliyor ki, ha-
zırladığı yeni tasan ölüm oruçlannı
bitirmeye yeterli değildir. Çünkü bu
tasan, F tipi cezaevlerinde tecridi
ortadan kaldırmıyor. ölüm orucu-
nu yapanlann temel talebi ise yal-
nızlaştırmayı amaçlayan tecride
son verilmesi. Üstelik bu talepler,
en temel insan haklannı temel alı-
yor.
Adalet Bakanı, böyle bir talebi
neden görmezden geliyor? Daha
doğrusu, tecridi neden savunuyor?
Çeşitli hükümet yetkilileriyle yaptı-
ğım konuşmalardan biliyorum ki,
onlar da bu talebin insani ve haklı
birtalep olduğunu en azından söz-
de de olsa kabul ediyorlar. O za-
man bu değişiklik neden yapılmı-
yor? Sanırım hükümetten daha
önemli bir başka güç devreye gir-
di. Tecridin sürdürülmesi konusun-
da diretti. Onlar da kendi dar alan-
lannın dışına çıkmak istemediler.
Anayasa Mahkemesi Başkanı,
Genelkurmay Başkani, generaller
ülkenin en temel siyasi sorunları
konusunda açıklamalarda bulunu-
yorlar. Benim görüşüme göre, her
devlet memuru, kendi görüşlerini
özgürce açıklayabilmeli, bu de-
mokratik bir toplum olmanın gere-
ğidir. Ancak, bizde bazı kurumlann
yaptığı açıklamalar, demokratik bir
görüş ifadesinin önüne geçiyor. Ör-
neğin Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı, "Kürtçeeğitimyapılamaz"d\-
yor. MİT Başkanı "Kürtçe eğitim
yapılabilir" demişti ve ardından Ge-
nelkurmay Başkanı ise "Hayır" de-
mişti. Onlar bunu söyleyince siya-
si iktidar bir daha bu konuları ele
alamıyor. Aslında bu konuda karar
vermesi gereken kurum, siyasi ira-
de, yani hükümet ve Meclis. Bu ko-
nuda yalnızca onlar düşüncelerini
söyleyemiyorlar, ama diğer devlet
kuruluşlan ve bürokrasi bu konuda
istediği gibi konuşuyor ve belirle-
yici bir rol oynuyor.
Türkiye'de işin çivisi çıkmış du-
rumda. Bir yanda sürekli yolsuzluk
ve beceriksizlik nedeniyle yara alan
bir Meclis ve hükümet, öte yanda
her gün ağıriığını arttıran bürokra-
tik güçler. Sonunda parlamenter
rejim tam anlamıyla göstermelik bir
hale geliyor. Bu arada Meclis'in de-
mokratikleşme yönünde atması
gereken önemli adımlar ise Mec-
lis'in içindeki şoven ve demokrasi
düşmanı güçler tarafından engel-
leniyor. Her şey kilitleniyor. Umut
yollan tıkanıyor.
Hans Fallada'nın oyunundaki
sözler aklımdan gitmiyor: "Hayat-
ta başanlar." • :„*>•