19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2001 CUMA HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Fransız Cumhuriyeti Devlet mi, Değil mi? Aydınlanmanın ve Fransız Devrimi'nin ilke- leri ve kazanımlarının, 19. yüzyıl Fransız p o zitivistlerinin Jön Türkleri, frtihatçılan ve biz- zat başta Mustafa Kemal olmak üzere Cum- huriyetin önder kadrosunu çok etkiledikleri herkesçe bilinir. Bu konuda, Ali Fuat Erden'in "Inönü" ad- lı kitabı ile Prof Dr. Artun Ünsal'ın "Atatürk'ün Fransızca Kütüphanesi" adlı makalesi ilginç ipuçları vermektedir. Atatürk ulusçuluğu da Fransız sosyolog Er- nest Renan'dan esinlenmiştir. Türk ulus- devlet modeli, Fransız modelinin bir benze- ridir; tıpkı merkeziyetçi idari yapımızın, Fran- sız merkeziyetçi yapısının bir benzeri olması 9'b .'- Ülkelerimizarasındaki bu benzerlikler, Fran- sız modelinin Türkiye üzerindeki belirgin et- kisi, ne yazık ki iki ülke ilişkilerinin hep sakin sularda seyretmesini sağlamaya yetmemiş; Ankara, Paris'in zaman zaman haklı, ama ki- mi zaman da insaf ölçülerini aşacak derece- de haksız eleştirilerine hedef olmuştur. Sakın yanlış anlaşılmasın! Türkiye'deki kimi bozukluklan, Fransız mo- delinden esinlenmemize hamledecek bir ay- mazlık içinde değiliz. Hatta iki taraf arasındaki benzer bozukluk- lar, gariplikler, yozlukları gündeme getirerek kendimizi haklı görme yanlışına düşmek de deöil niyetimiz. Orneğin, Cumhur Ersümer'in istifada ayak diremesini, yine yolsuzluk töhmeti altında bu- lunan Roland Dumas'nın istifa etmemekte direnmesiyle karşılaştırıp bizim sistemimizde ve siyasal etiğimizdeki bozuklukların acı et- kisini azaltmak da istemiyoruz. • • • Ama zaman zaman, Türkiye için sorduğu- muz kimi soruların Fransa için de sorulabilir olması oldukça ilginç. Örneğin, Fransız Millet Meclisi'nin Ermeni soykınmı iddiasını kolaylıkla bir gerçek olarak kabul etmesindeki cehaletı, "bilgi sahibi ol- madan düşünce sahibi olan" kimi Fransız parlamenterlerin tırtumu, Uğur Mumcu'nun Türkiye için yaptığı benzetmenin Fransa için de geçerii olduğunu görmemizi sağlamıştı. Türkiye ile Fransa arasındaki benzerlikler yalnız bir-iki noktada kalmıyor. Örneğin, Fran- sa uzun yıllar Ermeni terör örgütü ASALA'ya hoşgörüyle bakmıştı, taa ki Orly katliamı mey- dana gelip bütün terör örgütleri gibi ASA- LA'nın da hedef seçmeden kör atış yaptığı, Fransa'nın çıkarlarını da ayaklar altına alaca- ğı anlaşılıncaya kadar. Olay tıpkı bizim yöneticilerimizin, öbür te- rör örgütlerinden hiçbir farkı olmayan Çeçen teroristlere, Svvissotel baskınına kadar gös- terdikleri hoşgörüye benziyor. O zaman "Türkiye devlet mi" sorusu ne denli haklıysa, "Fransız Cumhuriyeti devlet mi, değil mi" sorusu da o denli yerinde olu- yor. • • • Orly katliamının başsuçlusu Varujan Gar- bisyan'ın geçen hafta serbest bırakılması olayında da aynı soru ile karşılaşmak müm- kün. Serbest bırakılmasının ardından Ermenis- tan'agönderilen Garbisyan hakkındaki kara- n, Fransa'da son yapılan yasal düzenleme yüzünden, gerçi Adalet Bakanlığı değil Bour- ges Mahkemesi vermiştir, ama kararda yine insanı isyana sevk eden hususlar var. Gerçi Garbisyan'ın avukatlannın, soykınmı ileri sürerek suçlunun intikam duygularını haklı göstermek isteyen taleplerine atıf yok kararda, ama 19 Mart'ta alınan ve ancak ge- çen hafta açıklanan karann, Ermeni soykın- mı tasarısının meclis tarafından kabulünden biraz sonra verilmiş olmasının düşündürücü- lüğünün yanı sıra, meşruten tahliyede ileri sü- rülen, "artık Ermenistan'ın kurulmuş olması, ASALA'nın da kendini feshetmesi" gerekçe- sini anlamak çok güç, hatta olanaksızdır. Terör örgütlerinin, tam yok oldukları, ken- dilerini feshettikleri sanıldığı sıralarda kara- batak gibi nasıl yeniden ortaya çıktığını bıra- kın bir yana, şu ya da bu nedenle örgütün yok olması suçun vasfını değiştiriyor ya da suçun unsurlarını ortadan mı kaldırıyor? Yargısı güçlü, birçok bakımdan örnek bir ül- kede verilen bu karar, insanı hem şaşırtıyor hem de düşündürüyor. Fransız basınında bu konuda en ufak bir eleştirinin bile çıkmamış olması da bir başka düşündürücü nokta. ACI KAYBIMIZ Akın, llgın, Pınar, Ozan, Berkan, Can ve Çağla'mn çok sevgili dedeleri, Hafize Gökler, Nurcan-Aydın Ertekin, Birsen Gökler, Ayhan-Bahar Gökler, Mustafa-Canan Gökler, Handan-Mahır Baykam'ın değerli babaları; Sabahat Gökler'ın hayat arkadaşı, can eşi; tüm Gökler Ailesı'nın bırleştırıci ve barışçıl yol göstericisı; dürüstlük, sevgı, onur önderi Yargıtay Onursal Üyesi AHMET HİLMİ CÖKLERİ kaybetmenın derın üzüntusü ıçindeyiz. Naaşı, 27 Nisan 2001 Cuma günu saat 11.30'da Yargrtay önünde yapılacak törenden sonra, Ankara Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazını takıben Cebecı Asrı Mezarlığı'na defnedılecektir. AİLESİ Yılmaz, bugün yapılması beklenen liderler zirvesine hukukçulann hazırlayacağı bir dosyayla gelecek Ersümer için 'beldeme' karamAYŞESAYEV ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in istifasına ilişkın beklentiler yoğunlaşırken ANAP yönetimi, liderler zirvesinde konunun gö- rüşülmesine kadar "bekleme" karan al- dı. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın başkanlığında, Ersümer'in de katıldığı toplantıda, hü- kümet ortaklannın tavn- na göre strateji benim- senmesi kararlaştırıldı. Bu çerçevede, Başba- kan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin ıs- rarlı olması durumun- da. Ersümer'in istifa etmesi görüşü ağırlık kazandı. Yılmaz'ın. bugün yapılması bek- lenen zirveye, hukuk- çulann ve parti yöne- tıminin hazırlayacağı bir dosyayla gelerek öncelikle "ikna vön- • Mesut Yılmaz'ın başkanhğında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in de katıldığı toplantıda, hükümet ortaklannın tavnna göre strateji benimsenmesi kararlaştınldı. Bu durumda, ya Meclis soruşturmasma DSP ve MHP'den destek vermemeleri istenecek ya da soruşturma kapsamımn genişletilmesi talebinde bulunulacak. temi* ızleyeceği, eğer başanh olamazsa Ersümer'in istifasına karşılık, Meclis so- ruşturmasımn son 10 yılın Enerji Bakan- lannı kapsayacak şekilde genişletilmesi- ni ya da soruşturmaya hükümet ortağı partilerin destek vermemesini isteyeceği öğrenildi. ANAP yönetimi, Ersümer ko- nusunun hiçbir şekilde •'hükümet sorunu yapılnıamasT konusunda da görüşbirliği- ne vardı. Beyaz Enerji iddianamesinde suçlama- lann odağında yer alan Cumhur Ersü- mer' e dönük hükümet ortaklan ve muha- lefetten gelen istifa baskısı üzerine dün ANAP'lı bazı yönetici ve bakanlar, Yıl- maz'ın konutunda bir araya geldi. Toplan- tıya Ersümer'in yanı sıra ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Taşar, Dev- let Bakanı Rüştü Kâzun Yücelen, Turizm Bakanı Erkan Mumcu ve Grup Başkan- vekili Beyhan Aslan katıldı. Toplantıdan ilk olarak aynlan Aslan, Ersümer'in istifasının soruhnası üzerine, "Şu anda istifa söz konusu değfl" yanıtını verdi. Toplantıda Ersümer'in, "İstifa, Yüce Divan'da yargdanmak dahil her şeye ha- zmm" dediği öğrenildi. Partinin avukatı Erden Ansoy'un da katıldığı toplantıda, Ersümer'e dönük iddialann "atficürüm" (sanık ifadesine dayalı suçlama) olduğu görüşü dile getirildı. Toplantıda, Beyaz Enerji davasını baştan sona izlemek üze- re uzman avukatlardan oluşan bir büro oluşturulmasının yanı sıra Mavi Akım projesiyle ilgili ek iddianame gelebilece- ği de değerlendirilerek bu konuda hazır- lık yapılması benimsendi. ANAP'ın bu yöndeki görüşleri, Yılmaz tarafından Başbakan Ecevit'e iletildi. Ecevit, Yılmaz, Ersümer ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Ozkan'm katılı- mıyla Başbakanlık'ta gerçekleştirilen toplantıda hükümetin diğer ortağı Bahçe- li'nin görüşünün alınması benimsendi. Bugün gerçekleştirilecek liderler zirve- sinde MHP'nin tutumunu iletmesinin ar- dından ANAP'ın yeni bir değerlendirme yapacağı kaydedildi. Revizyon seçeneği ANAP kulislerinde, Ersümer'in istifa etmesi durumunda, yerine vekâleten Dev- let Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in geti- rileceği, DSP kongresi sonrasında da ka- bine değişikliğine gidilebileceği değer- lendirmeleri yapıldı. Hukukçu milletvekillerinden Grup Başkanvekili Beyhan Aslan, Ersümer hakkında gerekirse kendilerinin soruştur- ma önergesi vereceğinı savundu. Davanın bilirkişisi Selim Sarıib- rahimoğlu'nun eski CHP'lı olduğunu öne süren Aslan, "Bu kişi daha önce Er- sümer'e mektuplar yollanuş. Mektup- lannda 'Kapitalist Cumhur, ülkeyi satıyorsun' diye yazmış. Savcı bu bilirkişi ve Ersümer'e husumetiolan kişilere daya- narak yorum yapmış" dedi. l IHP Ya istifa ya soruşturma ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)- MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in ıs- tıfa edeceğını belırtırken "Sayın bakan istifa ede- cektir. Arük o makamda duramaz" dedi. Gensoru önergesine destek vermeme karan alınan MHP'de, Ersü- mer'in istifa etmemekte direnmesi durumunda FP'nin dün verdiği so- ruşturma^ önergesıne destek verilmesi eğilimi öne çıktı. MHP Grup Başkanve- kili Mehmet Şandır, ANAP yönetiminin "Ersümer'in arkasında- yız" açıklamasını değer- lendirirken "Hepimiz bakanın arkasındayız, bakanı sevmek ajn bir hadise, toplumun günde- mini, sKaseti böyle bir it- ham altında tutmak ise ayn bir hadise" dedi. Şandır, Ersümer'in is- tifa edeceğinı belirtirken "Sayın bakan istifa ede- cektir. Arük o makamda duramaz. Dursa bile bü- rokratlanna söz geçire- mez" diye konuştu. MHP Grup Başkanve- kili Oktay \\ıral ise yar- gı sürecinin tamamlan- ması gerektiğini kayde- derek "Şu anda MecBs'e ne görev düşüyor, bunun tahlilini yapıyoruz. Yargı sürecinin başlatdması için Mecljs, üzerine dü- şen göre\i yapar. Şu aşa- mada 2 yol var. Siyaset ve Meclis. Birincisi, sayın bakanın siyaseten kendi karannı vermesidir. Doğnı olan da budur, is- tifa etmesidir. lkinci yol ise Meclis'in soruşturma açmasıdır. Bu konuda, bir koalisvon hükünıeti olduğu için MHP, lideri- nin ve liderlerin görüşü- nü beklevecektir" dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Ankara Yoğun görüşme trafiği ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Enerji Ba- kanı Cumhur Ersü- mer' in durumu nedenıy- le hükümetin ANAP ka- nadı başta olmak üzere yoğun görüşme trafiği yaşandı. Ersümer'le ilgili An- kara'daki trafik saat saat şöyle: 10.00: Ersümer, ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz'ın Nene- hatun Caddesi'ndeki ko- nutuna geldi. 1450: Yılmaz ve Er- sümer Başbakanlığa gel- di. Başbakan Bülent Ece- vit. yardımcısı Hüsamet- tin Ozkan ile bırlikte Yıl- maz'ın odasına geçerek görüştüler. 16.05: Enerji Bakam Cumhur Ersümer'in de katıldığı Başbakanlık'ta- ki toplantı sona erdi. 17.20: FP, Cumhur Er- sümer hakkında soruş- turma önergesi verdi. FP'NİN SORUŞTURMA ÖNERGES11NDEN: TÜStAD'DAN BEYAZ ENERJİ AÇIKLAMAS1 Bakanlık usulsüzlük üssü Bakan Ersümer istifa etmeli ANKARA/İSTANBUL (Cumhurhet) - DYP'nin gensoru önergesinin ardın- dan, FP de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cum- hur Ersümer hakkında so- ruşturma önergesi verdi. ANAP yöneticilerinin Ersümer'i korumaya çalış- malan üzerine, FP yöneti- mi gensoru görüşmelerini beklemeden, soruşturma önergesini TBMM Baş- kanlığı'na iletti. FP'nin önergesinde, Enerji Bakanlığı'nın 5 kol- dan incelendiği ve DGM Savcısı'nın iddianamesin- de Cumhur Ersümer'in açıkça "rüşvetveçıkarbağ- lanülanyla'' suçlandığı be- hrtıldi Fazilet Partisi'nin öner- aesinde şu gerekçeler kay- dedildi: "Mavi Akım projesi de dahil, görüldüğü gibi Ener- ji Bakanlığı, suiistimallerin. usulsüzlüklerin bir üssü olarak algüanmaktadır ve Sayın Ersümer'in de bu yanhş işlemterde dahti söz konusudur. Bakanhğuida- ki birçok usulsüz ve fesat kanşmış ihalelerin altında Sayın Ersümer'in imzası vardır ve tüm bunlann so- rumluluğunu taşunaktadır. Enerji Bakanı'nın görev- den aldığı bûrokratlar ken- di atadığı bürokratlardır. Ve yapılan tüm usulsüz iş- lemlerin de, kendisinin bil- gisi dahilindeohnanıası dü- şünülemez." Haber Merkezi - Beyaz Enerji operasyonu ile ilgi- li bir açüdama yapan Türk Sanayicileri ve îşadamlan Derneği (TÜSlAD), Ener- ji Bakanlığı'nın 5 aydır ça- lışamaz hale geldiğini anımsatarak Bakan Cum- hur Ersümer" in "siyasi so- rumluhığunun gereğini ye- rine getirerek" istifa etme- sini istedi. TÜSÎAD tarafından dün yapılan yazılı açıklamada, DGM tarafından yürütülen soruşturmanın bittiğine de- ğinilerek iddianamede Enerji Bakanlığı kadrolan ve bağlı kuruluşlanyla ilgi- li olarak ciddi suç unsurla- rmın bulunduğu belirtildi. Operasyonun başlama- sından bu yana geçen yak- laşık 5 aylık sürede Enerji Bakanlığı'nın faaliyetleri- nin hemen hemen durma noktasına geldiğine dikkat çekilen açıklamada, Türki- ye'nin içinde bulunduğu zor şartlarda üretim ve is- tihdam arttıncı katkı yapa- bilecek, sermaye girişini sağlayabilecek birçok pro- , jenin askıya alındığı kay- i dedildi. j Açıklamada. "Enerji ı ihaleleri ile ilgili yolsu/Juk- • lannkaynağınıohışturduk- ' lan anlaşılan TEAŞ kadro- lan yenilenmeU, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakam | Cumhur Ersümer de siya- si sorumluluğunun gereğini yerine getirerek istifa et- meBdir" denildi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Yılmaz Onay'ın yönettiği Hans Fallada'dan uyarlanan "Küçük Adam Ne Oldu Sana" oyununda, ikinci Dünya Savaşı öncesi Alman- ya'da sıradan bir memurun dramı anlatılır. Her şey sıradan insan için bir felaket durumundadır. Nuret- tin Özşuca'nın müziklerini beste- lediği oyundaki şarkt günümüze öylesine uygun ki "Ekonomi tıkınn- daJKriz var bunalım var/lşveren zor durumda/lşçiyi bağrına ba- sar/'Reva mı bu efendim!'/'Buna- lım bundan doğar' /Demek ki ne yapmalr./Paraya koy üç sıfır/Artsın öyle fiyatlar/lşçi fazla at gitsin/Ha- yatta başanlar/hayatta başanlar..." Şarkı böyle uzar gider. Aziz Nesin Sahnesi'nde, Devlet Tıyatrosu tarafından hazııianan, Işıl Yücesoy, Levent Öktem, Hatice Aslan, Hakkı Vanlı, Mahmut Gökgöz, Metin Beyen ve Bengi Heval Öz'ün önemli rollerini üst- lendiği oyun ilgiyle izleniyor. Beni en çok "Hayatta başanlar" diyen sözleretkiledi. Bugünkü yönetimin durumu tam "hayatta başanlar" Her Şey Kilitlenmiş Durumda denecek durumda. Enerji Bakanı'nın istifa etmesi gerekiyor, çünkü hakkında ciddi id- dialar var. Ölüm oruçlarının çözü- mü için adım atılması gerekiyor, çünkü her gün cezaevinde insan- lar ölüyor. Demokratikleşme yolun- da hızla adımlar atılması gerekiyor, çünkü Türkiye 12 Eylülcü otoriter sistemin pençesi altında çöküşe gidiyor. Ekonomik alanda ciddi re- formlara gereksinme var, çünkü ül- ke iflasın eşiğine geldi. Hayatta başanlar dilediğimiz bu ülke yönetimi ise tam anlamıyla se- yirci. Anayasa Mahkemesi Başka- nı konuşuyor, Genelkurmay Baş- kanı konuşuyor, savcıların yapma- sı gereken soruşturmayı jandarma çavuşları yapıyor, ancak hükümet bir şey yapamıyor, daha doğrusu herşeyi seyrediyor. Onlar, haklann- da yolsuzluk iddiası bulunan ba- kanlarını nasıl koruyabileceklerini düşünüyorlar. Türkiye'deki manzarayı seyret- tikçe, büyük bir karamsarlık içine düşmemek mümkün değil. Iktidar Meclis'te değil, MGK'nin elinde. Bütün kararlar orada alınıyor, siya- setçilere ise 'dar alanda kısa pas- laşmalar' yapmak kalıyor. Onlar o dar alanda işleri yürütmeye ve Tür- kiye'de parlamenter rejim yürüyor- muş gibi göstermeye çalışıyorlar. Örneğin Adalet Bakanı'nın duru- mu. Adalet Bakanı da biliyor ki, ha- zırladığı yeni tasan ölüm oruçlannı bitirmeye yeterli değildir. Çünkü bu tasan, F tipi cezaevlerinde tecridi ortadan kaldırmıyor. ölüm orucu- nu yapanlann temel talebi ise yal- nızlaştırmayı amaçlayan tecride son verilmesi. Üstelik bu talepler, en temel insan haklannı temel alı- yor. Adalet Bakanı, böyle bir talebi neden görmezden geliyor? Daha doğrusu, tecridi neden savunuyor? Çeşitli hükümet yetkilileriyle yaptı- ğım konuşmalardan biliyorum ki, onlar da bu talebin insani ve haklı birtalep olduğunu en azından söz- de de olsa kabul ediyorlar. O za- man bu değişiklik neden yapılmı- yor? Sanırım hükümetten daha önemli bir başka güç devreye gir- di. Tecridin sürdürülmesi konusun- da diretti. Onlar da kendi dar alan- lannın dışına çıkmak istemediler. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkani, generaller ülkenin en temel siyasi sorunları konusunda açıklamalarda bulunu- yorlar. Benim görüşüme göre, her devlet memuru, kendi görüşlerini özgürce açıklayabilmeli, bu de- mokratik bir toplum olmanın gere- ğidir. Ancak, bizde bazı kurumlann yaptığı açıklamalar, demokratik bir görüş ifadesinin önüne geçiyor. Ör- neğin Anayasa Mahkemesi Baş- kanı, "Kürtçeeğitimyapılamaz"d\- yor. MİT Başkanı "Kürtçe eğitim yapılabilir" demişti ve ardından Ge- nelkurmay Başkanı ise "Hayır" de- mişti. Onlar bunu söyleyince siya- si iktidar bir daha bu konuları ele alamıyor. Aslında bu konuda karar vermesi gereken kurum, siyasi ira- de, yani hükümet ve Meclis. Bu ko- nuda yalnızca onlar düşüncelerini söyleyemiyorlar, ama diğer devlet kuruluşlan ve bürokrasi bu konuda istediği gibi konuşuyor ve belirle- yici bir rol oynuyor. Türkiye'de işin çivisi çıkmış du- rumda. Bir yanda sürekli yolsuzluk ve beceriksizlik nedeniyle yara alan bir Meclis ve hükümet, öte yanda her gün ağıriığını arttıran bürokra- tik güçler. Sonunda parlamenter rejim tam anlamıyla göstermelik bir hale geliyor. Bu arada Meclis'in de- mokratikleşme yönünde atması gereken önemli adımlar ise Mec- lis'in içindeki şoven ve demokrasi düşmanı güçler tarafından engel- leniyor. Her şey kilitleniyor. Umut yollan tıkanıyor. Hans Fallada'nın oyunundaki sözler aklımdan gitmiyor: "Hayat- ta başanlar." • :„*>•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle