Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN2001SAL
HABERLER
DUNYADA BUGUN
AIİ StRMEN
Kimse Hayal Göraıesbı!
Öursa'nın Orhangazi llçesi'ne bağlı Keramet
Köy'ün meydanındaki bakkaldan gazeteleri alı-
yoruz.
Meydanda Kerametli arkadaşlarla konuşuyo-
ruz.
- Eh diyorlar, program da açıklandı, düzelir iş-
ler artık...
Cumartesi saat 11.30'da açıklanan programı
herkes heyecanla bekliyordu. Kimileri sanıyor-
lardı ki, Kemal Derviş'in açıklamasıyla birlikte,
her şey düzelecek, eski haline dönecek, dolar
hızla düşecek ve Türkiye yıllardır tuttuğu yolu
sürdürecekti.
Oysaekonomiden sorumlu Kemal Derviş, da-
ha geldiğinde açıkça kendisinden mucize bek-
lenmemesi gerektiğini söylemişti.
Dolann kimilerinin bekledığı düzeye birden dü-
şüvermemiş olması, salt açıklamalann tam ol-
maması, gelecek dış desteğin kesinleşmemesi
ve bu yüzden de finansal önlemlerin aynntılany-
la belirtilememesi ve bunun zaman almasından
kaynaklanmıyor.
Bundan böyle dolar ve enflasyon, piyasanın
işleyişine bağlı olacak; güç geçecek günlerde
önlemlere uyulur, hükümet öne sürülen yenilik-
leri yapar da güven uyanırsa, işler yavaş yavaş
yoluna girecek.
Aman yanlış anlaşılmasın!
Işlerin yoluna girmesi, eski düzenin sürmesi
anlamına gelmiyor.
Tam tersine; açıklanan programın en kesin yö-
nü, eskiye dönüşün olmayacağıdır.
Daha doğrusu, eskiye dönüş olmaz ise prog-
ram başanya ulaşabilecektir.
Dış destek de buna bağlıdır.
• • •
Kimse hayale kapılmasın!
Artık ürettiğinden fazla üreyen toplumun ka-
raya oturacağını, ürettiğinden çok tüketen, Con
Ahmet'in devridaim makinesi benzeri birekono-
mi olmayacağını anlamanın zamanı gelmiştir.
Demokrasinin fırsat eşittiği, gelir dağılımında-
ki üretime katkıyla orantılı adalet, insan haklan,
özgürlük, katılımcılık, çoğulculuk yanlannı es ge-
çip oy depolannı avanta ve talanla dolduımak
isteyenlerin uyguladıklan politikalar iflas etmiş-
tir.
Politikacılar bunun ayırdırida olmasına ayır-
dındalar da, artık uyuşturucu alışkanlığı haline
gelmiş olan politikalarını nasıl değiştireceklerini
bilemiyorlar ve eski alışkanlıklanndan vazgeç-
mek istemiyorlar.
Onlar göremiyorJar ki, şimdi en kötü ihtimalle
kaybedecekleri iktidarlandır; ama böyle devam
ettiği takdirde, kaybedecekleri neler neler ola-
caktır...
Artık üretken olduğunuz ölçüde yaşayabile-
ceksiniz.
Üretmeyen, üretemeyen, yaşama hakkınasa-
hip degildir.
Devlet bankaları görev zararlanyla eski avan-
ta ve talan sistemini ayakta tutamayacak, tut-
maya çalışırsa sistem tümüyle batacaktır.
Kemal Derviş, finansaJ açıdan bunlan açıkla-
dı.
Açıklamaya gelen iç ve dış tepkiler olumlu;
dolar, henüz kimilerinin beklediği ölçüde olma-
sa bile düşüyor. Dış çevrelerin tepkisinin olum-
lu olduğu, beklenen 12-15 milyar dolarJık dış
desteğin geleceği anlaşılıyor.
• • •
Yine de kimse hayale kapılmasın!
Bütün bunlar, otomatik olarak sorunu çözme-
yecek.
Yepyeni bir sistemin oturması için, tünelin
ucundaki ışık görülse bile ter, acı ve yoksulluk
içinde aşılması gereken engeller var.
Artık hak edilmemiş varsıllıklar eskisi kadar
kolay olmayacak.
Tabii ki, sistem sömürüyü falan ortadan kaldı-
racak degil; tabii ki kapitalist sistemin hiç değiş-
meyen gerçeği gereği yükün büyük ağırlığını
emekçilerçekecek. Bu aradasermayenin küçü-
ğü, büyüğü karşısında daha güç durumlara dü-
şecek. Ama artık kapitalizmin kurallan ve sö-
mürüsü işleyecek, avantalizmin, ve lüpçülüğün
avanta ve talan sistemi değil.
Yani emeğin artıdeğerini sömürme kuralı işle-
yecek ama hiçbirartıdeğer yaratmadan hortum-
lama, söğüşleme, avanta ve talan ile kazanç ol-
mayacak.
Tabii eğer, yeni yapılanma yaşama geçirilmek
isteniyorsa...
Bu konuda da kimse fazla hayale kapılmasın;
çünkü sistemin yenilenmesi, eski sistemin kay-
mağını yiyen politika ağalan aracılığıyla gerçek-
leştirilmek durumundadır, hiç değilse bu aşama-
da.
' Onlar bu konuda uçurumu görüp kollan sıva-
salar bile, bu kez canı çok fena yanmakta olan
geniş kesimlerin, bir koyun uysallığıyla, güç dö-
nemi sessiz geçireceğini sanmak da hatadır.
Evet kimse hayale kapılmasın, artık eskiye dö-
nüş yok, yeniye giden yol ise çok engelli.
Bütün bunlar aşılsa dahi, gelecek düzen adil
falan da olmayacak, belki adaletsizliğin boyut-
lannı, biraz daha tahammül edilebilecek hale
sokacak.
Diyarbakır
Susuıiuk'ta öldürükn
AÇ'nin katiliyakalandı
Yurt Haberieriservi-
si-Balıkesir'in Susur-
luk Ilçesi'nde, 11 ya-
şındaki A.Ç.'nin katil
zanlısı olarak aranan
Recep Ipek, Diyarba-
kır'ın Bismil ilçesinde
yakalandı. Ipek in su-
çunu itiraf ettiği açık-
landı.
Balıkesir Emniyet
Müdürü İhsan Yümaz-
türk, Ipek'ın Bısmıl'in
kırsal kesiminde sak-
lanırken ele geçirildi-
ğini söyledi ve verdiği
ılk ifadede, hakkında-
ki suçlamalan kabul
ettiğini belirtti.
Diyarbakır Valisi
Cemil Serhadh da Di-
yarbakır Emniyet Mü-
dürlüğü ekiplerince
Bismil'de gerçekleşti-
rilen operasyonda ya-
kalanan Recep Ipek'in
Balıkesir'e gönderile-
ceğini söyledi.
Ölüm orucu eylemleri 180. gününe girerken yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi
Bakaıılık hâlâsess• Izmir Buca Cezaevi'nde 166 gündür ölüm orucunda bulunan
41 yaşındaki Sedat Gürsel Akmaz da yaşamını yitirdi. Insan
Haklan Derneği, hastanedeki tutuklu ve hükümlülerin
bakımlarımn yapılmadığını bildirdi.
Haber Merkezi - F tipi cezaevle-
rinde sürdürülen açlıkgrevi ve ölüm
orucu eylemi 180. gününe girdi. lz-
mir Buca Cezaevi'nden gelen bir
ölüm haberiyle yaşamını yitirenle-
rin sayısı I3'e ulaşırken hastane ve
cezaevlerinde birçok tutuklu ve hü-
kümlünün durumunun ciddi oldu-
ğu belirriliyor. Adalet Bakanlığı ise
ölümler karşısında sessizliğini ko-
ruyor.
F tipi cezaevlerinde tecridin kal-
dınlması, ortak alanlann kullanıma
açılması istemleriyle tutuklu ve hü-
kümlülerin başlattıklan açlık grevi
ve ölüm orucu eylemi 180. gününe
girdi.
lzmir Buca Cezaevi'nde 166 gün-
dür ölüm orucunda bulunan Sedat
GürselAkmaz'ın ölümüyle, eylem-
lerde yaşamını yitirenlerin sayısı,
ikisi tutuklu yakını olmak üzere,
13 'e ulaştı. 41 yaşındaki Sedat Gür-
sel Akmaz, dün sabah saatlerinde,
yattığı Atatürk Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.
DHKP'C davasından hükümlü
Akmaz'ın Denizli'nin Acıpayam il-
çesı nüfusuna kayıtlı olduğu belir-
tildi. Akmaz'ın cenazesi, savcılık
talimatıyla, otopsi amacıyla Izmir
Adli Tıp Kurumu morguna kaldınl-
dı. Cenazenin Izmir'de toprağa ve-
rileceği bildirildi. Önceki gün
yaşamını yitiren 19 yaşındaki Ca-
nan Kulaksız'ın cenazesi dün mem-
leketi Rıze'de toprağa verildi.
Eylemin sona erdirilmesı için so-
mut bir adım atılmazken Içişleri,
Adalet ve Sağlık Bakanlıklannın
müsteşarlan ve ilgili genel müdür-
ler, konuyla ilgili bir toplantı yaptı.
Sağlık Bakanlığı toplantıda, Yük-
sek Sağlık Şûrası'nda alınan "Or-
gan fonksiyonu bozulmaya başladı-
ğmda müdahale edilmesi" yönün-
deki tav sıye karannı anımsatarak bu
karann uygulanmasmı istedi.
Toplantida, 13 kişinin yaşamını
yitirmesi bir yana bırakılarak müda-
hale istemeyen tutuklu ve hükümlü-
lerin 10 yıl sonra "Niye bana müda-
hale eönedin?" diyeceği çekincesi
tartışıldı. İnsan Haklan Derne-
ği'nde (İHD), Isveç, Ingiltere ve
Belçika'nın da aralannda bulundu-
ğu AB üyesi ülkelere ölüm oruçla-
nyla ilgili brifing verildi.
AB Türkiye Temsilcisi Büyükel-
çi Karen Fogg'un da katıldığı top-
lantida, ölüm orucundakiler ve sağ-
lık durumlan haklonda bilgi verilir-
ken bir an önce adım aülmasının ge-
rekliliğine dikkat çekildi. Ölüm
oruçlan, Bakanlar Kurulu gündemi-
ne dün "turizm kaygısıyla'' taşındı.
Turizm Bakanı Erkan Mumcu,
"Ölüm oruçlan durduruhnah, yok-
sa turizme zarar verir, itibanmız
zedeJenir" dedi.
İnsan Haklan Derneği'nden ya-
' pılan açıklamada, hastanedeki tu-
tuklu ve hükümlülerin yeterli hijye-
nik koşula sahip olmadıklan ve ba-
kımlarmın yapılmadığı bildirildi.
GENELKURMAY BAŞKA3VLIĞI
Er ve erbaşlara
vatandaşhk dersi
• Genelkurmay Başkanlığı tarafından er ve
erbaşlar için hazırlanan 'Vatandaşlık Bilgisi'
kitabında, insan haklanndan, gözaltına
almaya kadar çeşitli konular yer alıyor.
ANKARA(Cumhuriyet kitapta, "lnsanın
Bürosu) - Genelkurmay
Başkanlığı, Türk Sılahlı
Kuvvetleri'nde (TSK)
görevli er ve erbaşlara
yönelik olarak
u
Vatandaşük Bilgisi
w
kıtabı hazırladı. Kitapta,
44
İnsan haklan, din ve
vkdan özgürlüğü,
demokrasi, Avrupa
İnsan HaJdan
Mahkemea, gözaltına
aima, tutuklanma,
mahkûmiyet, işkence,
insanlık dışı davranış,
onur lana muamdeier"
gibi konular ışlendı.
Askerlik hizmetini
yapan gençlerin
yurttaşlık bilincini
geliştirmeyi hedefleyen
Genelkurmay
Başkanlığı hazırladığı
" Vatandaşlık BilgİsT
kitabı ile bir ılke imza
attı. 1982 Anayasası,
vatandaş, kamu ve sivil
toplum tfadeleri
anlatılan kitapta,
bağlılık, vazife, saygı,
onur, doğruluk, kişisel
cesaret ve askerlik
mesleğinin değerleri de
irdelendi.
tlginç konular
Kitabın en ilginç
bölümünü oluşturan
"İnsan Haklan ve
KorunmasT başlıklı
bölümünde; tutuklama,
işkence, insanlık dışı
davranışlar, serbestlik,
insan haklan, yaşama
hakkı, insanın bedeni
üzerindeki hakkı,
yerleşme ve seyahat
özgürlüğü, düşünce ve
kanaat ile bunlan
açıklama ve yayma
özgürlüğü, toplantı hak
ve özgürlüğü, mülkiyet
hakkı, basın yayın hak
ve özgürlüğü, bilim ve
sanat özgürlüğü
üzerinde duruldu.
Düşünce özgürlüğünün
önemine işaret edilen
serfoestçe düşünce ve
bilgilere ulaşabilmesi,
edindiği düşünce ve
kanaatierinden dolayı
kuıanmaması. bunlan
tek başına ya da dernek,
toplanb, sendika gibi
çeşhü yoilaıia serbestçe
açıklayabihnesi,
savunabümesi,
başkalanna
aktarabilmesi ve
yayabilmesi anlamma
getir" denildi. Din ve
vıcdan özgürlüğünün
altı çızılen kitapta,
bireyin Tann ve dinler
konusunda dıledıği
tercihi yapabilmesinin
önemı anlatıldı.
İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
B.O., polisler ve doktorlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi
F tipi eylemcisine işkence
ALPERTURGUT
F âpi cezaevlerine karşı tu-
tuklu ve hükümlü yakınlann-
ca düzenleneneylemde gözal-
tına alınan ve işkence gördü-
ğü gerekçesiyle Adli Tabip-
lik'ten rapor alan î 5 yaşında-
ki B.O., "Taksim'de gezerken
gSzaltma abmbm. Eyleme ka-
âlmadun, ancak rutukhı ya-
kmlarBiıneyİHniolduğunubii-
seycKm kaübrdım. Ben gözal-
tmdayken ^kencenin her tfir-
lüsü üe karşdaşâm. Cezaevle-
rindeneleryaşaiM&^nıtahnıln
ebnek zor değ3" dedi. Ocak,
kendisine işkence yapan po-
lisler ve Taksim llkyardım
Hastanesı'nde kendisini teda-
vi etmeyen doktorlar hakkın-
da suç duyurusundabulunaca-
ğını vurguladı.
Taksim'de 13 Nisan Cuma
akşamı, tutuklu ve hükümlü
yakınlanmn F tipi cezaevleri
ve ölüm oruçlan ile ilgili eyle-
• Tutuklu ve hükümlü yakınlannca
düzenlenen eylemde gözaltına alınan
ve işkence gördüğu gerekçesiyle Adli
Tabiplik'ten rapor alan 15 yaşındaki
B.O., "Gözaltındayken işkencenin
her türlüsü ile karşılaştım" dedi.
mi sonrasında polis, B.O.'yu
gözaltina aldı. İşkencenin, bin-
dirildiği polis arabasında baş-
ladığını öne süren Ocak, "Sö-
rekii küfredip tekmetediler.
Ohlmorucundaolaniarave tu-
tuklu yakmlarma hakaret etti-
ler. Benle biriikte bir k^i daha
gözaltına ahnmışü.O dahason-
ra tutuklanarakcezaevinegön-
derildi" dedi. Arabanın, Be-
yoğlu Ekıpler Amirliği'nde
dunnasının ardından sorgu
odasına alındığını vurgulayan
Ocak şöyle konuştu:
"Ellerimi arkadan kelepçe-
kyip dizüstü çöktürdülcr. Vü-
cudumun her yerine rasgek
vuran poUskr, kafamda özel
hazniannıış 4 tane odun knth-
lar.Sûrekfioianık 'Geberin he-
piniz' ve 'ölüm orucundakiler
de bir an önce ölsün' diye ba-
ğınyorianü. Yaralanan ağznn-
daki kanın durmaa için pa-
muk nkadılar. Nefes jşlamad»-
ğnn için az kalsın öiûyordunı.
Benim boğahnak ûzere ofcJu-
ğıunu görûnce panildeyen po-
lisler, pamuğu ve ketepçeyi çı-
kardL"
Kafasının üç ayn yerinden
yaralanan, dişleri kınlanve vü-
cudunun çeşitli bölgelerinde
ekimozlar oluşan Ocak, mu-
ayene için Taksim llkyardım
Hastanesi'ne götürüldüğünü,
ancak doktorların kendisiyle
ilgilenmediğini iddia ettı.
24 saatlik gözalrı süresinin
bitiminden sonra Beyoğlu Ad-
liyesi'ndekiAdliTabipiik'e çı-
kanldığını ve orada yapılan
muayene sonucunda 10 gün-
lük iş göremez raporu aldığını
belirten B.O., "Beyoğlu Cum-
hunyet Savcıhğ'ıun görevsiz-
fik karan vermesi üzerine çı-
kanldığnn DGM tarafindan
serbest bıralokiım. Çıkar çık-
maz haklanmı savıuımak için
İHD Istanbul Şabesi'ne baş-
vurdıun" dedi.
Ocak, kendisine işkence ya-
pan polisler ve Taksim Hkyar-
dım Hastanesi'nde kendisini
tedavi etmeyen doktorlar hak-
kında suç duyurusunda bulu-
nacağını belirtti. Polis yetkili-
leri ise Ocak'ın, MücadeleBir-
liği adh grubun Taksim'de
ölüm oruçlan ile ilgili gerçek-
leştmtiği "kuşjama" eylemine
katıldığı için gözaltına alındı-
ğını kaydettiler.
Tedavide
aynmcılığa
tepki
Istanbul Haber Servi-
si-İnsan Haklan Derne-
ği (İHD) Istanbul Şube-
si üyelerı, dün Ankara
Sosyal Sigortalar Kuru-
mu Hastanesi'nde Met-
hrye Polat adli bir hasta-
ya Türkçe bılmediği için
gerekli testlerin yapıl-
mamasıru toplu mektup
gönderme eylemiyle
protesto etti.
İHD'liler Galatasaray
Postanesi'nden Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı Yaşar Okuyan ile
Sağlık Bakanı Osman
Durmuş'a gönderdıkJen
mektupta, Türkçe bil-
mediği için sorulan an-
layamayan Polat'ın teda-
vi edilmeyerek geri gön-
derilmesini "aynmcıhk''
olarak nıteledi.
Mektupta "Insanaöiş-
kin hiçbir hak, ırkı, dini,
difi ve dünya görüşü ne
olursa olsun ayruncı uy-
gulamaya tabi tutula-
maz" denildi.
Konya
Veli Göçer
için gıyabi
tutuklama
KONYA (Cumhuri-
yet) - Marmara depre-
minde, müteahhiti ol-
duklan bazı binalann yı-
kılması sonucu 195 kişi-
nin ölümüyle ilgili ola-
rak dava açılan Vfeh* Gö-
çer haklanda, gıyabi tu-
tuklama karan verildi.
Konya 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki du-
ruşmaya, müdahiller
Safim ve Fatma Çakır,
Mustafa Ergüden, mü-
dahil avukatlan FTIiz Sa-
raç, Rıza Pehlevişat ile
sanık avukatı Mehmet
Kart katıldı.
Mahkeme, duruşma-
lara gehneyen Veli Gö-
çer'in tutuklanmasına ve
yakalandığında Konya
Kapalı Cezaevi'ne nak-
ledilmesine karar vere-
rek duruşmayı erteledi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Günlerdir bu ülkede insanlar ölü-
yor. Her geçen gün yeni insanlann öl-
mesi gündemde. Operasyon 19 Ara-
lık 2000 yılında gerçekleştirildi. O
günden bugüne 4 aya yakın zaman
geçti. Operasyonun ardından F tipi
cezaevlerine nakiller yapıldı. Adalet
Bakanı Hikmet Sami Türk operas-
yonlann ardından durumun geçici ol-
duğunu söylemişti. Bu amaçla Te-
rörle Mücadele Yasası'nın 16. mad-
desinin değiştirileceğini ve cezaev-
lerindeki tecride son verileceğini
açıklamıştı.
Dört aydır Adalet Bakanı'ndan bir
ses çıkmadı. Giden heyetlere "ölüm
orucunu bitirsinler, gereken düzelt-
meler zaman içinde yapılacak" tü-
ründen cevaplar verdi. Ancak bu ce-
vaplar içerideki ölüm oruçlannın bi-
tnilmesine yetecek cevaplar değildi.
Bir suskunluk ortamında aylar geçti
ve sonunda ölümler başladı. Üstelik
bu ölümlerin ardının kesilmeyeceği
de ortaya çıktı.
F tipi cezaevlerinde şu andaki du-
rum en temel insan haklanna, ulus-
lararası hukuk kurallanna aykın. Bu
Olümleri Susarak Geçiştirebilir miyiz?
köşede bunu defalarca belirttik. Bü-
tün bu çağnlar ve cezaevinde olan-
lar suskunlukla geçiştirilmeye çalışıl-
dı. Bir kez daha neden bu durumun
en temel insan haklanna ayk/rı oldu-
ğunu vurgulamak ve Adalet Bakan-
lığı'nın, eğer Adalet Bakanlığı hare-
kete geçemiyorsa hükümetin hare-
kete geçmesi gerektiğini yineliyoruz.
Şu anda F tipi cezaevlerinde binin
üzerindetutuklu ve mahkûm yaşıyor.
Bütün bu insanlar hücrelerde tecrit
koşullannda yaşıyortar ve bu durumu
protesto etmek için ölüm orucunu
sürdürüyorlar.
öncelikle şunu belirteyim, ölüm
orucunu bir protesto biçimi olarak
insani bulmuyorum. Ölüme dayalı bir
çözümü dünya görüşüme aykın bu-
luyorum. Ancak içerideki insanlann
en temel haklannı savunmayı da ge-
rekli görüyorum.
Birinci olarak, burada tutuklular
kaltyorlar. Hukuka göre bir insan
mahkûm olana kadarmasumdur, ya-
ni sanıktır. Henüz hakkında dava bi-
le açılmamış insanlan, "terör suçlu-
su" diye kabul edip hücrelere kapat-
mak hukuki degildir, insani degildir.
Aynca, hiçbir kimse mahkûm edilse
dahi özel bir disiplin suçu işlemedik-
çe hücrelere kapatılamaz. Bu neden-
le şu andaki uygulama baştan aşağı
hukuk dışıdır, yanlıştır ve insan hak-
lanna aykındır.
Bütün bunlan aylardır hükümet
yetkililerine anlatıyoruz. Hukukçular,
bilim insanlan, konunun uzmanlan
da bu durumu eleştiriyorlar ve değiş-
mesi gerektiğini belirtiyorlar. Bütün
bunlara rağmen hükümetin hâlâ kılı
kıpırdamıyor.
Üstelik bu cezaevlerinin altyapısı
hazırtanmadan nakilleryapıldığı için,
ölüm orucunda bulunan tutuklular
kötü koşullarda yaşamlannı sürdü-
rüyorlar. Bazı yerlerde sularakmıyor,
bazı yerlerde kuyulardan getirilen su-
lar ishal vb. gibi hastalıklara yol açı-
yor. Hâlâ bu cezaevlerinden dayak
haberteri geliyor.
• • •
Adalet Bakanlığı bu durumu ister-
se çözebilir. Adalet Bakanı, çeşitli
görüşmelerde TMY'nin 16. madde-
sinin değiştirilmesi konusunda en-
gellerie karşılaştığını anlatıyor. Her
zor durumda istifa edebileceğini
söyleyen Sayın Hikmet Sami Türk,
onlarca insanın ölümünü engelleye-
bilecek bu değişiklik için niçin karar-
lı bir tutum almıyor? Kaldı ki, ceza-
evlerinde şu günkü durumda bile,
tecridi ortadan kaldırabilecek ve
ölümlerin önünü alabilecek değişik-
likJeryapılabilir. Ömeğin, aylardır içe-
rideki tutuklulardan sayımlardan
sonra gün boyu kullanılabilecek or-
tak mekânlann yaratılması talebi ge-
liyor. Bunu Adalet Bakanlığı da bili-
yor.
Bakanlıktan ciddi hiçbir iyi niyet tu-
tumu görülmüyor. Cezaevleri hasta
ve yaralı insanlarla dolu. Bunlann bir
çoğu artık içeride kendilerine baka-
bilecek durumda değiller. Bu duru-
mu belirten yazılanmıza, "Adli
Tıp'tan rapor gelmedi", türünden
geçiştirici yazılı cevaplar yollanıyor.
Halbuki cezaevi savcılan ve cezaevi
doktorian, eğer isterierse, bu durum-
da olanların tahliyesi konusunda
gayret gösterebilirler, çözümler üre-
tebilirler. Bunu da yapmıyorlar. Ada-
let Bakanı'na bu durumu defalarca
anlattık ve kendisi de buna hak ver-
di. Ama sonuç yok.
Evet, insanlar ölüyor. Çoğu gen-
cecik. Bir bildiri, bir afiş yapıştırdığı,
bir slogan attığı için hapse düşmüş-
lerdi, işte onlar ölüyor. Türkiye, Avru-
pa Birliği'ne girebilmek için "demok-
ratikleşme" programlan yazıyor. Ce-
zaevlerinde ölen gençlerini seyreden
bir sistem, hangi demokratikleşme-
yi gerçekleştirebifir? Bu yazılanfara
kim inanır?
Türkiye, bu tutumla ne krizden kur-
tulabilir ne de sorunlanna bir çözüm
bulabilir. Bu ülke hâlâ dünyanın gö-
zünde birölüm ülkesi. Hep biriikte bu
ölüm ülkesinde yaşıyor ve ölümteri
seyrediyoruz.