19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2001 SALJ 14 T L J R kultur(g cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Aziz Nesm bize bizi izletiyor"AzJzname" Ankara Devlet Tiyatrosu'nda ilk sahnelendiğinde Aziz Nesbı'i yeni kay- betmiştik. Oysa yönetmen Yücei Erten bu çahşmayı yazara 80. yaş günü armağam ola- rak hazırlamıştı. Oyıın, sahnelenişinin ardm- dan Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'ne katıldı. Beş yıl boyunca kapalı gişe oynadı. Sonra Devlet Tiyatrolan'nda sarsıntılar baş- ladı. Başrol oyunculanndan Seriıat Nalban- toğlıı'nun işten çıkanlması, "Aziznaıne''nin göstenmden kaldınlması, Yücel Erten'in DevJet Tiyatrolan'ndan emekli olması, ar- duıdan I. Perde Operasyonu ve kısa süre son- ra da içinde yaşamakta olduğumuz kriz... Ankara'da yıllardır tiyatro adına doğru iş- ler yapmak için emek veren bir genç adam, Murat Karahüseyinoğhı işte bu süreç içinde Oteid Hyatro adını verdiği özel tiyatrosunu yaşama geçirdi. Seyirciyle yeniden buluştur- mak ıçin uzun süredir çırpındığı eski bir ti- yatro salonunun onanmını tamamlayama- dan. . Tiyatrosunun iJk oyunu da yeni bir "Arizname" yapımı oldu. Şimdilik sürekli bir sahneye yerleşilemeyeceğinin bilincinde olan Yücel Erten, oyunu, esnek, her sahneye uyabilir, kolay taşınabilirbirtasanm, giysi ve hareket düzeni içinde yorumlamıştı. Eski kadronun ustalanndan Serhat Nalbantoğlu ve Hüseyin Avni Danyal'm başı çektiği yapı- mıngeri kalan oyunculan DT-DTCF-Bilkent kökenli genç sanatçılar ile yıllann ErcanDe- mirel'ınden oluşuyordu. Müzık yıne Turgay Erdener'ın, dans düzeni SatimaSökmen'in... Oyunun Ankara'daki basın galası 17 Şu- bat'ta 100. Yıl Kültür Merkezi - Tiyatro Sa- lonu'nda yapıldı. Oyun sahneye alabildiğine yakışmış. salonu tıka basa dolduran seyirci ise ızlediği olayın coşkulu bir parçası oluver- miştı. Kriz yoldaydı. Türk paralannın -daha sonra "rastiajıtryia" olduğu söylenen- dola- ra çevrildiği, bankalann Merkez Banka- sı 'ndan dolar çektiği günlerin/gecelerin son- dan bir öncesi. Nesin Usta'nm Türkiye'nin tüm zamanlannı kapsayabilen öngörüsünün ürünleri olan öykü, deneme ve seslenişleri usta işi bir eklemleme, şarkı ve dans düzeni ıçınde gözler önünde akarken krizin eşiğin- de olduğumuzu bilen bir tek sanatçı var mıy- dı, bir tek seyirci var mıydı salonda o gece? Hiç sanmıyorumr Nesin üsta'ııın bilgdigi Öysa Nesin Usta, olan biten, olacak bite- cek her şeyi görmüşçesine, toplumsal-politik tarihimizin bunahmlı aşamalannda hep kar- şımıza çıkan "aldatan"/ "aldanan" karşıth- ğını, msanlanmızdakı "cinlik'' ve "safbk" özellıklerinin kördüğüm olmuşluğunu, "8101" ile "duygu"nun bir türlü denge kura- madığı bir yasantılar dünyasında yuvarlanıp gıdışimizi, çoğunlukla gülümseterek, arada sırada kahkaha attırarak, ama hep düşündü- Oteld Tlyatro'nun sahneiediği 'Aazname'yi koşullannız ne olursa olsun izteyin_. rerek anlatmaktaydı bize. Bize bizi izlettir- mekteydi... Yergi, fars, an gûlmece tşleri tıkmndayken solu amansızca eleşti- ren, durumu bozuldukça sola hak veren, ne- redeyse militan düşüncelere saplanan, işleri düzeldikçe de adım adım saga kayarak eski konumuna yerleşen vatandaşımızın öyküsü, şu anda yaşadığımız günleri dile getirmiyor muydu? Bir zamanlar işçilerin benimsediğı -ağır biçimde tepki alan- sloganlan gün ge- lip de esnafin ve/ya da hak arama tarağında bezi olmayanlann sahiplenebileceğini yıllar öncesinden düşünmüştü Usta. Yücel Erten, kolayca sulandınlabilecek ve doğaçlama eklemelerle arsızlaştırabilecek güldürü/yergi malzemesini hem yazara say- gılı bir biçimde, düşünsel bir uzaklıktan sey- redilebilir kılarken hem de farsın ve an gül- mecenin boyutlannı sanatsal kılan, inceJikli, görsel buluşlarla bezemiş oyunu. Sahne ola- yı, oyuncuyu kan ter içinde bırakmayan ama hızlı devinimden de ödün vermeyen "söz"lü, "şaıta"lı ve '*dans''lı bir hareket düzeni ıçın- de tablodan tabioya akıyor. Oyunun başını, yarattıklan kimi kompo- zisyonlarda -yapım değişmiş olsa da- altıncı yıla giren, kimi kompozisyonlan ise yeni üst- lenen Serhat Nalbantoğlu ve Hüseyin Avni Danyal çekiyor. Devlet Tiyatrolan'ndan yetişmiş sanatçıla- nn, içinde bulunduğumuz yıllardaki orta ku- şağı içinde sivrilen bu iki oyuncudan tiyatro- muzun daha öte düzeyde de yararlanacağuu umanm. Hüseyin Avni Danyal'm Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı "Ghetto"daki ünlü gestapo şefini büyük başanyla canlandırdı- ğmı da anımsatalım. Ozeltiyatrolarkrizde "Aazname" ekibine yeni yapımla katılan Ercan Demirel'in, Ünsal Coşar'ın, Serhat Mustafa Kıhç'ın, Emre Karayel'in, öztem Baçkaya'nın, Gizem Erdem'in ekip oyununa uyumlu katkısı yanında, bireysel kompozis- yonlardaki albenili yorumlanna da dikkat çe- kelım. Oyunun ilk kadrosundaki sanatçılann da gözlerini parlatan düzeyde... Belli ki tut- kuyla çalışılmış, belli ki hiçbir aynntısı rast- lantıya bırakıhnamış bir çahşma. Yücel Er- ten'in Yücel Erten'i mahçup etmediği... Şu anda tiyatro salonu olmasa da başkent yeni bir özel tiyatro kazandı. Öteki Tiyatro ve "Azizname" şimdilerde Istanbul ve Ankara ağırlıklı bir gösteri düzeni izliyor. Bir sakın- ca, oyunlarını götürdükleri her salonda ayru sanatsal atmosfen yakalayamama olasılığı. Yıllarca sürmüş bir deneyim sonucu ku- rumlaşmış özel tiyatroian gerek seyircinin gerekse devletin sahiplenmesi gerektiğini uzunca bir yazıda, hem de krizden önce dile getirmiştim (yazılış 18 Şubat, kriz 19 Şubat, yayımlanış 20 Şubat). Krizden bu yana tiyatrolar en az yan yan- ya seyirci yitirdi, 50 yılı aşmış Dormen Ti- yatrosu kapısına kilit vurdu, Tiyatro Kare ka- panmakla kapanmamak arasında bocalıyor. Kenter Tiyatrosu, Tiyatro tstanbul ve tiyatro tarihimizi oluşturan birdolu başka özel tiyat- ro sıkıntıda. Turneler seyirci azlığından ya- nda kesiliyor. Öteki Tiyatro'yu tam kriz aşa- masında kamuoyuna sunan Murat Karahüse- yınoğlu'na şans dilemekten başka ne gelir elden... Kötü bir gidiş içindeyiz. Sanat ve kültür adına < *yıkılan''ın yeniden kurulmasının çok zor olduğunu, sanatçı ve sanat yoksunluğu- nun acısını da en çok gelecekte bizim ülke- mizin çocuklannın çekeceğinı düşünerek dü- zeyli tiyatro yapımlannı tüm zor koşullara karşın izlememiz gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde güzelliklerin de üretildiğinin bir kez daha bilincine varmak için. Bozuk mo- ralimizi düzeltmek için. Kültür ve sanatı "parah" olduğumuz gün- lerin "lüks tüketim"ı sayarsak gün gelir, pa- ramız olsa biJe ne kültür kalmıştır geriye ne de şimdi değerinın bilincine varmadığımız sanat insanları... "Azizııame''yi koşullannız ne olursa olsun izleyin. Karanlık Oda Dışmda Fotoğraflar Kültür Servisi - Pa- mukbank Fotoğraf Ga- lerisi'nde yann 'Işık Açık! Karanhk Oda Dışuıda Fotoğraflar 1 sergisi açılıyor. Daha önce Ingiltere'de sergi- lenen ve büyük ilgiyle karşılanan sergi, 19 Mayıs'a kadar açık ka- lacâk. Sergı, fotoğrafın salt bir çoğaltma aracı ol- makla kalmayıp aynı zamanda yoruma da olanak tanıyan bir araç olarak önemine dikkat çekiyor. Ingiltere'nin önde gelen dört baskı stüd- yosunun. her biri ünlü fotoğraf sanatçılanna ait arşivlerindeki fo- toğraflara farklı baskı tekniklerıni uygulaya- rak ortaya çıkarttıklan sergi, kullanılan tek- niklerin, görüntüler ve anJamlanru nasıl etki- lediğini kavramaya ça- lışıyor. Her biri aynı tamanda sanatçılarca işletilen Coriander Studk», 31 Studio, Per- maprint ve Stoneman Graphics adlı stüdyo- lann serigrafi platin baskı, pıgment transfer ve fotogravür gibi bas- kı tekniklerini kullana- rak oluşturduklan ser- gi 55 fotoğraftan olu- şuyor. Sergide fotoğ- raflanna farklı baskı teknikleri uygulanan fotoğrafçılardan bazı- lan Eve Arnoid, Fleter Blake, Vktor Burgin, Lewis Carroü, Fay Godvvin, Richard Ha- miltoa,DavidHiscock, Anisb Kapoor, LJnda McCartney, Bnıce McLean, Lee Miller, John SvvanneL, Gavin Turk,RachelWhitere- ad. Sergi kapsamında aynca, Pamukbank Fo- toğraf Galerisi ve Mi- mar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakül- tesi Fotoğraf Bölümü işbirliğıyle bir seminer de gerçekleştirilecek. 18 Nisan saat 17.00- 19.00 arasında MSÜ oditoryumunda ger- çekleştirilecek semine- re, aynı zamanda ser- gide de çalışmalan bu- lunan baskı uzmanlan Michael \Vani Paul Caffell ve Max Caffeü, îngiltere'den konuşma- cı olarak katılacaklar. Bernardo Bertolucci hala tartışılan 'Devrimden Önce'yi 23 yaşında çekmişti Devrim gönülde yeşerir, kafada büyür CUMHURCANBAZOĞLU Hafta sonu dolu salonlarla yola çıkan festivale, sinemase- verin ilgisi giderek artıyor. Bu yıl en zor izlenen filmlere bile yer bulmak kolay değil. Emek Sineması günü Tavernier'nin Sil Baştan'ıyla açıyor. Yıllar önce Türkiye'de gösterime gir- diğinde Noiret'nin üstün oyun- culuğu ve Isabelle Huppert ın taze güzellığıyle önemli ölçü- de seyirci toplamış film, otuz- lann sonunda Senegal'de gö- revli bir 'ahlaksız' polisin kişi- liğinde, dünyanın kötülüklerini sorgulayan, gerilim yanı fazla, komediyle vahşeti at başı ve- ren, kameranın son derece ha- reketli olduğu bir yorum. Unman'ın Sadakatsiz'l Emek'in programındaki di- ğer fılmlerden Sadakatsiz ise Bcrgman'la UUman'ın yıllar- dır süregelen sanatsal alışveri- şinde yeni bir adım. Bu kez Bergman yazmış, Ullman da çekmiş. Dördüncü uzun met- rajhsında Ullman, Bergman'ın birebir ya- şadığı sadakatsizliği anlatmaya soyunuyor. Atlas'uı ilk filmi BirBkte'de lsveçli genç yönetmen Moodysson ise 70'lerin başında Avrupa'da yaygın ko- mün yaşantısını, döne- min sol akımlannı in- celemeyi denıyor. Bertolucci'nin 23 yaşında çektiği ikinci filmi Devrimden Ön- ce, yüce hedeflere kar- şı yeşertilmiş olanak- sız bir aşkın öyküsü; Komünist Parti'ye üye 20'lik Fabrizio, genç teyzesi Gina'ya âşık. ısiANBuı 20. ULUSLARARASI KÜITUB İCTAIUOİİI I/E SANAT lOİHniHUL VAKFI FİLM FESTIUALI Ancak yaşamındaki önemli devrimı yapamadan, sınıfırun dayatrıklarına karşı gelemeden ve ideolojik hedeflenne veda ederek varlıklı ailenin kızı olan nışanlısıyla evleniyor... Ennkt Morricone'nin müziği, Gino Paoü'nin şarkılan ve GatoBar- bieri'nin doğaçlamalanyla mü- zikal yanı da ağır basan yapun- da, görüntünün aynı düzeyde olduğunu söylemek zor. Mark- sist ideolojıye getirdiği keskin eleştiriyle hâlâ tartışılan film, 6O'lı yıllann genç Itaryan sine- masının en iyi örneği olarak da kabulgörüyor... Günün başyapıtı ise Luchino Visconti'nin Dostoyevsld'nin bir öyküsünden, tutkulan biraz törpüleyerek uyarladığı Beyaz Geceler'i. Öykü özetle şöyle: • Günün başyapıtı Luchino Visconti'nin Dostoyevski'nin bir öyküsünden, tutkuian biraz törpüleyerek uyarladığı Beyaz Geceler'i. Gecenin karanlığında Mario (Mastroianni) umutsuzca sev- diği adamı bekleyen Natalia ile (Schell) karşılaşıyor. tkisi ara- sında tam bir aşk doğacakken adam çıkageliyor... Talihsiz bir aşkın dramını ütopik bir aşka dönüştürerek kadına sadece ha- yal etme rolünü veren Viscon- ti'nin filminde Mastroianni ve müzikleri yazan NinoRotadört dörtlük... Sinepop'ta RogerCorman'ın (Rexx'te Usherler'in Evli adlı yapıtı da bugünün programın- da yer alıyor) Fftned'si öne çı- kıyor. Siyahlara karşı ırkçılığı körüklemek için Dallas'a ge- len Cramer'in becerdikleriyle ilgili son derece dürüst ve de- rin akan anlatımıyla o dönem 'beyazlar'ı rahatsız eden ve gi- şede ağıryenilgi yaşayan Fitne- ci'de başrol, Uzay Yota'nun Kaptan Kirk'ü Schatner'de... Tavernier'nin Şölen Başla- an'ı, Noiret'nin üstün oyuncu- luğuyla tarihi öykülere sinema- da nasıl farklı tat ve yeni çehre verilebileceği konusunda bir başvuru kitabı niteliğınde. Piazzola ve Mastroianni Beyoğlu Sineması'ndaki üç fılmden Sev Beni (Laetitia Masson) ve ŞehirSakin(Mari- us ve Jeannette'den anımsana- cak Robert Guediguian) tam 'festivaDik' yapıtlar; sıradışı iş- lere ilgi duyanlara seslenebilir. KuzeyOteB ise ailelenn bas- kısı neticesinde aşklannı dile- diklerince yaşayamayan iki genç, kent dışmdabir otelde in- tihara karar veriyorlar, ama er- kek, kızı öldürdükten sonra kendi canına kıyamıyor... Ote- lin teatral atmosferinde son de- rece vurucu diyaloglarla geli- şen bir Carne yapıtı... Rexx'teki ilk fıhn IV Hen- ry'de, PirandeJ- lo'nun ünlü yapıtını Astor Piazzolla'nın müziği eşliğinde, Mastroianni'yle an- latmaya soyunuyor Beflocchio. San Sebastian'dan en iyi yönetmen ödülü çıkartan 33 yaşındakı Rezza Parsa'mn 'Fırtma- dan Öncesi ise Is- veç gibi yüksek standartlarda yaşa- yan topluma katıl- maya çalışan Arap şöfor Ali ile okulda sürekli horlanan minik Leo'nun öy- külerini anlatıyor... YAZIODASI SEÜM İLERt Behçet Necatigil'i Anmak Dün, Türk şiirinin büyük ustası Behçet Necati- gil'in doğum günüydü. Necatigil aramızdan ayn- lalı yimni yılı aşkın bir zaman geçti. Doğum tarihi 1916. "Solgun Bir Gül Dokununca" şairi yaşama- sını bugün de bütün canlıltğıyla sürüyor. Belki de her zamankinden çok, onun dizeleriy- le onmak istiyoruz. Necatigil, şiir serüveni boyun- ca dar gelirtinin yanında, alın terinin savunusun- daydı. Şiirini yazık ki milyonlarca kişi okumadı; a- maşairo mityonlarca kişinin sessiz, ağırbaşlı, işin- de gücünde, yine de emeği hep sömürülmüş, ya- nnı hep bellisiz yaşamalannı şiire geçiriyordu. Mernet Fuat'ın saptayımı demek istediklerimi çok daha açık seçik anlatıyor: "Alçak sesli, ama derinliğine eleştirel biryakla- şımla, büyük kentlerde, yaşamını güçlükle kaza- nan yoksul kesimlerin, onuriu bir yaşam sürebil- mek için çırpınan, tükenırcesine çalışan însanla- nn dünyasını, içiyle, dışıyla yansıtan çok duyartı, çok usta bir şairdi." Ekonomik çöküşler, siyasal rezatetlerte çalkalan- dığımız bugün, bir kez daha yinelemek gerekirse, Necatigil'in dizelerine sığınmak bir kınk, acı mut- luluk. Necatigil, 1947 tarihli "Evler" şiirinde şimdiki korkunç görünümü çoktan çizmişti: "Vurulmuş vurgunlann yücelttiği evlerde "Kalbi kara insanlar oturdu. "Gündelik korkulann çökerttiği evlerde "O fikara insanlar oturdu." Hangi krtabının sayfalannıçevirsem, hangi şiiri- nin dizelerine takılıp kalsam hep aynı endişe, ay- nı iç çığlık: "Annesinin herhalde birgaz ocağında "Kaynatıvereceği.. ve katıksız ekmek.. "Içecek sevinerek okula yetişecek "Biraz çaysoğuklarda.. ne kadar acı şu dünya." Şiirin adı "Çay". İlk dizesi de yürek yakıcı: "Yu- mulu avcunda bir korku: düşerpara.." 1959 tarihli "ödemefr"ten: "Kat kat paçavralardan çıktı partal paralar "Bir kâğıttı âdi "Karşılıksız bir çek, bir ciro hileli "Sizi bir kumar gibi harcadılar "Bir koyan hep on aldı." Hele son iki dize! Bugün, şimdi!.. Bilmem doğru mu hatırtıyorum dizeleri, yıllar yı- lı ezberimde, kimbilir hangi tarihte kaleme alınmış: "Küçükler, büyük adam yerine evlerin kiminde: "Çocuklan işe koştu kalabalık aileler. "Okul çağlannın kadersiz yavrulan "Ufacık avuçlanndan akşamlan akan ter, Tuz yerine geçtı evlerin yemeğinde." Behçet Necatigil'in şiiri benim için kılavuzdu, hayatımın en derin anlamı oldu. Toplumsaldan bi- reysele, bireyselden toplumsala sürekli gelgitteki bu şiire ne zaman kavuşsam katıla katıla ağladım. Tıpkı şu anda, yine. "Çığlık ve kısık çağn "Kimi mi çağırdım, bilsem söylerim. "Gün gelir, bırakır, başlar yalnızlık "Ne için, kimdi, bilsem söylerim." Beşiktaş'ta alçakgönüllü bir apartman katında, küçücükodasındatanıdığım Necatigil, şimdi büs- bütün acıyla anlıyorum ki, milyonlann katlanılmaz hayatını tek erdem bilmişti. "Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda "Akşamlara gerili ağlara takılıyor "Yaralı hayvanlar gibi soluyor "Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor "Yotlar, ya da anılar boyunca." Emre Koyuncuoğlu BerJin'de • Kültür Servisi- Almanya'nın önemli tiyatrolanndan biri olan Schaubühne ve Izmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, ortak çalışmalar için ilk adımı attı. Şehir Tiyatrosu dramaturgu Emre Koyuncuoğlu, Schaubühne'de sergilenmek üzere provalanna başlanan, Yugoslav yazar Biljina Srblijanovic'e ait 'Süpermarket' adlı oyunun provalanna gözlemci olarak katılmak üzere Berlin'e gitti. Emre Koyuncuoğlu bu yolculuğunu ITI Uluslararası davet programında gerçekleştiriyor ve bu çahşmayı Goethe Enstitüsü destekliyor. Thomas Ostermeier'in yöneteceği oyun, Viyana Tiyatro Günleri'nde prömiyer yapacak. Schaubühne, dans ve tiyatro konusundaki politikasını genç sanatçılann yaratıcılıklannı kışkırtmak üzerine oluşturmuş. VHI'denİkSizDirteyin' • LONDRA (REUTERS) - Cable TV'nin müzik kanah VH1, yeni bir servisi hizmete sokuyor. 16 Nisan'da hizmete giren 'VH1 Hear Music First' (ilk Siz Dinleyin) adlı servis, CD'leri piyasaya çıkmadan önce internetten satacak. 'www.vhl.com' adresinde istenilen CD dinlenebilecek ve piyasadaki fiyata satın alınabılecek. Satılan CD'ler, albümün çıkış tarihinde teslim edilecek. Sitedeki albümlerin kopyalanmaması için de şifreleme sistemi uygulanacak. îlk CD, Steve Nicks'in 'Trouble in Shangri-LA' adlı albümü olacak. Kleopatra Londra'da • LONDRA (REUTERS) - Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın iki heykeli British Museum'da sergilenmeye başlandı. MÖ 30 yılında hayatına son veren Kleopatra'nın Octavi tarafından tüm heykellerinin yok edilmesi emrini vermesi, günümüze çok az sayıda Kleopatra heykeli ulaşabilmesinin bir nedeni. Kraliçeyi betimleyen iki heykelin yer aldığı serginin bir diğer amacı daKleopatra'nın cinsel çekiciliği, entelektüel altyapısı, ölümü ve ilişkileri hakkında aynntılı bilgi vermek. Ve yüzyıllar boyunca süren 'Neye benziyordu?' tartışmalanna son vermek. Sergi 26 Ağustos tarihıne kadar izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle