Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 6 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Anadolu'yu
dolaştıran
topluluk
Gencecik hançerelerden dökü-
len ılık ezgiler, göçmen kuş ör-
neği Anadolu'yu dolaşıp getdi. Bir
Karadeniz'den, BirTokat'tan, Bir
Doğu'dan...
Halkevleri'nin kuruluşunun 69.
yılında Geleneksel Anadolu Mü-
ziğini Araştırma ve Seslendirme
(GAMAS) topluluğunun konseri,
onca yozlaşma ve bozulma için-
den fışkıran taze bir filiz gibiydi.
GAMAS'ın çalışmaları, öyle
"lafolsun, kulaklardolsun"a dö-
nük bir çaba degil. Otantik ve
arkeolojik bulgulan değerlendi-
riyor, derlemeler yapıyor, derle-
nenleri de çağcıf bir anlayışla sa-
natsal aktarıma dönüştürüyor.
Koristiyle, solistiyle, orketsra ele-
manı yazar ve araştırmacıları ile
tam 40 kişiden oluşuyor toplu-
luk. Kurucusu ve yönlendiricisi
Dr. Lütfü Erol, GAMAS'ı şöyle ta-
nımlıyor:
"Topluluğun bütün seslendir-
diği çalışmalar belirli bir duyar-
lık taşımaktadır. Buyönünü, Ana-
dolu tarihimize ait bilimsel bul-
gulan esas almak olarak tanım-
layabileceğimiz topluluğun aka-
demik araştırmacılannın büyük
çoğunluğu üniversite elemanı-
dır. Kullanılan bulgulann çoğun-
luğunu da Halkevleri'nin kendi
uzun tarihiiçinde biriktirdiği araş-
tırmalar, derlemeler ve yeni aka-
demik çalışma sonuçlan oluştu-
ruyor."
GAMAS'ı yaratanların, yürü-
tenlerin yolu açık olsun.
ISIKKANSl
Kim neyi düttürmüş, görüldü...Türk Dil Kurumu'nun yönetici ve gö-
revlilerinin bir kısmı tutuklandı, bir kıs-
mı gözaltına alındı, bir bölümü hakkın-
da da soruşturma açıldı.
TDK, 12 Eylül döneminde, Cumhuri-
yetimizin kurucusu Atatürk'ün kalrtı ge-
reği özerk, bilimsel bir dernek olmaktan
çıkanlıp sıradan bir "devlet dairssTne dö-
nüştürülmüş, "milliyetçi-muhafazakâr"
Türk-lslam sentezcilerinin ©line terk e-
dilmişti. Kurumu 1.5 trilyon liraya yakın
zarara uğratmaktan haklannda Ankara
DGM Savcılığı tarafından soruşturma
yürütülen ekip, işte bu Türk-lslamcı grup-
tur. Atatürk'ün kurumu olan TDK'nin se-
çilmiş son Başkanı Prof. Dr. Şerafettin
Turan, 1982'yi anımsattı bize:
"0 yıllarda milliyetçi-muhafazakârlar,
'Atatürk'ün parasını yiyorlar' diye dedi-
kodu çıkarmışlardı. 12 Eylül'deki Deviet
Başkanı Kenan Evren'/n özel emriyle
TDKiçin soruşturma açıldı. Başbakan-
lık'tan, Maliye Bakanlığı'ndan, Küttürve
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan, aralannda
emekligeneralleıin de bulunduğu 5 mü-
fettiş, 20 gün-20 gece kurumun geriye
dönûk lOyıHıkdefterierini, beigeienni, hat-
ta yönetmelikferini hallaç pamuğu gibi
attılar."
Evren'in müfettişleri, "yolsuzluk" an-
yorlardı TÜK'de. Düşkınklığına uğradı-
lar. Hiçbir şey bulamamışlardı. Anlaşıl-
dı ki, Atatürk'ün kurumunun sorumlulu-
ğunu üstlenen bilim insanlan, dilbilim-
cilef, Türkiye'nin yüz akı yazar ve şair-
ler TDK'yi yıllarca tertemiz yönetmişler;
dahası geride binlerce kitap, dergi, söz-
lük, yazım kılavuzu ve araştırma bırak-
mışlardı. Ne ki kurum, "TDK'de uydu-
rukçuhjkyapriıyor, düttürüyönetiliyor*d\-
yen biravuç birikimsiz "milliyetçi-mukad-
desatçı'nn eline düşürülmüştü. Sonuç
belii. Kimin uydurukçu olduğu, neyi gö-
türüp düttürdüğü bugün ortaya çıktı. Bir
musibet, bin nasihattan yeğdir. Hemen,
zaman geçirilmeden Atatürk'ün kalıtı
yerine getirilmeli, TDK ivedilikle sahip-
lerine geri verilmelidir!
1980 öncesi insan dege-
ri bilmez yangıfı günierde
aramızdan alınan Cavrt Or-
han Tütengil, Köy Enstitü-
leri'nin kuruluşunu 25 Nisan
1949 tarihli Damla dergi-
sinde şöyle anlatıyor: "ısli
çadırdan elektrikle aydınla-
nan binaya geçişin hikâye-
si... Fakat, dikkat ediniz, bu
hlkâyede müteahhit yoktur,
gündelikle çalıştınlanyüzier-
ce işçi yoktur, devlete yüz
binlere mal olan bir masraf
yoktur. Taşlannı kendileri ta-
şıdılar, kireçlerini kendileri
Bunahm mı, 17 lisan ım?
yaktılar. Tuğlalannı kendileri
kestiler, kumlannı kendileri
elediler, temellerinikendile-
ri kazdılar. Köy Enstitüleri,
en kûçûk öğrencisinden us-
ta öğrenciler, öğretmenler
ve müdürüne kadar enstitü
topluluğunun müşterek ese-
ri oldular."
Variık dergisi aractlığıyla
uygarlığı köylere, kasabala-
ra değin taşıyan, birçok ya-
zın ustasının yetişmesine al-
çakgönüllü çabalarla des-
tek veren Yaşar Nabi Nayır
da 1 Haziran 1949'da ens-
titüler konusuna değinirken
yazısını bir soruyla bitiriyor:
"Bugün içinde çrpındığımtz
iktisadi buhranın tek hal ça-
resi fazla istihsal olduğunda
aşağı yukan herkes birieş-
miş gfbidir. Ama doğmdan
doğruya köylüye bağlı olan
bir davada köyöğmtmeninin
bir vazifesi olabHeceğinişim-
diye kadar hatıriayan olmuş
mudur acaba?"
1949'dan günümüze..
2001 'e gelmişiz, bunalımın
kasılmış parmaklan ytne bo-
ğazımızda... Köy Enstitüle-
ri vakfı'nın derlediği ve da-
ha yalnızca 2. cildi tamam-
lanmış olan "Basında Köy
Enstitüleri" adlı yayınlanna
göz atın. Bugünkü bunalı-
mın tarihçesini bulacaksı-
nız.
Cumhuriyetçilerin 17 Ni-
san Köy Enstitüleri Bayramı
kutlu olsun.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Geçim sagjayan gelirin alt suurı
Anayasanın "Sosyal güvenlik bakımından özel olarak
korunması gcrekenler" başlıkh 61. maddesüıe göre,
"Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle,
raalul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır
bir hayat seviyesi sağJar.
Devlet, sakatlann korunmalannı ve toplum bayatına in-
tibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşblar, devletçe korunur. Yaşhlara devlet yardınu ve sağ-
lanacak diğer hakJar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.
Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluraa kazan-
dırılması için her türlü tedbiri alır.
Bu amaçla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdu-
rur."
Anayasanın bu maddesi yanhş anlaşılmış olmalı ki, yanm
yüzyıldan bu yana devJet, Atatûrk ve laik Cumhuriyet düş-
manlannı, yolsuzluk yapanlan, rüşvet alanlan, vergi kaçıran-
lan, banka batıranları ve çalanlan, devleti soyanlan korumak-
tan; şehit yakınlarına, malul ve gazilere "toplumda kendile-
rine yaraşır" bir yaşam düzeyi sağlamaya, yaşhlann, sakat-
lann ve korunmaya muhtaç çocuklann, topluma uyum sağla-
ması için gereken önlemleri almaya ve onlan korumaya ye-
terli ne kaynak bulabilmiş ne de zaman ayırabilmiştir.
Yalnızca anayasanın 61. maddesine uyularak 2022 sayılı
"65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Tûrk
Yatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yasa" çıka-
nlmıştır.
Bu yasadan kimlerin yararlanacağı ve yapılacak yardımlar,
yasanın 1. maddesinde açıklanmıştır.
65 yaşmı doldurmuş, kendisine yasal olarak bakmakla yü-
kûmlü kimsesi bulunmayan, "sosyal güvenlik kuruluşlan-
nın herhangi birisinden her ne nam altında olursa olsun
bir gelir veya aylık hakkından yararlanmayan, nafaka bağ-
lanmamış veya bağlanması mümkün olmayan, mahkeme
kararıyla veya doğrudan doğruya kanunla bağlanmış her-
hangi devamlı bir gelire sahip buiunmayan ve muhtaçhğı-
nı tl veya İlçe Idare Heyetleri'nden alacakları belgelerle
kanıtlayan Türk vatandaşlarına hayatta bulundukları sü-
rtce, 750 gösterge rakamının her yıl Bütçe Kanunu ile res-
pitedilecek katsayı çarpımından bulunacak tutarda aylık
bağlanır. (...)"
Bu ayhğın 1 Ocak 2001 'den geçerli olarak tutan, 13 milyon
680 bin liradır. (750 Gösterge x 18.240 Katsayı = 13.680.000
TL)
Yasaya göre, ayda 13 milyon 680 bin liradan daha fazla
"devamlı gelir sağlayan veya sağlaması mümkün olan kim-
stlerin geçim kaynağı var sayüır ve kendilerine aylık bağ-
Isnmaz".
Aynca 65 yaşını doldurmayan, ancak başkasmuı yardımı ol-
naksızın yaşamını sürdüremeyecek kadar "malul oldukla-
rmı tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kuru-
lı raporu ile kanıtlayanlarla durumlarına uygun bir işe
yerleştirilemeyen" sakatlann da ayda 13 milyon 680 bin lı-
ra tutannda bir gelirleri varsa, bunlara da yeterli geçim kay-
nıklan olduğu için aylık bağlanmaz. «
Ancak, 2022 sayılı yasadan yararlananlar, "devlet hasta-
nelerinde ücretsiz tedavi ediürler".
Kısaca, ayda 13 milyon 680 bin lira geliri olanlar "geçim
laynağı" var sayılmakta ve Türkiye'de geçim sağlayan geli-
rn alt sının, yasal olarak bugün için ayda 13 milyon 680 bin
Türk Lirası olarak "tescil edilmiş" bulunmaktadır.
Kurgusal
duruşma
Ankara, Çankaya, Başkent
ve Gazi hukuk fakültelerinin
oluşturduğu takımlar, geçen
günierde Türkiye'de ilk kez dü-
zenlenen "kurgusal duruşma
yanşması "nöa ipi göğüslemek
için çetin bir savaşım verdiler.
Kurgusal duruşmadaki örnek
konu bir "babalıkdavası" idi. Her
üniversiteden 2'şer öğretim
üyesi ve Ankara Barosu'ndan
gelen temsilciler yargıç konu-
mundaydılar. Üniversite takım-
lan da tıpkı bir mahkemedey-
miş gibi içlerinden birer sözcü
avukat beliriediler, görüşlerini
savundular, kurgusal dosyayı
didik didik ertiler. Yarışmanın
kazananı Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi oldu ama, di-
ğer üniversitelerin takımlan da
yetkinlikte geride olmadıkları-
nı kanıtladılar.
Hukukçu adayı pınl pınl genç-
ler, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu nun adını taşı-
yan bir bilimsel yanşmanın hak-
kını yeterince verdiler.
Etkinliği düzenleyen Avrupa
Genç Hukukçular Derneği An-
kara Şubesı Genel Sekreteri
Başak Aydın, gelecek yıl "kur-
gusal duruşma" yarışmasını
tüm Tünkiye çapındaki hukuk fa-
kültelerini kapsayacak biçimde
gerçekleştirme isteğinden söz
etti.
Dileriz; barolar, üniversiteler,
hatta Adalet Bakanlığı yetkili-
leri bu tasarının gerçekleşme-
si için şimdiden mesleklerini
ciddiye alan gençlere destek
olacaklarını açıklarlar.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
HARBİ SEMtH POROY semihporoy(Syahoo.com
•»•
BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇÎ bulutbebekia hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 16 Nisan
İLAN
TC
KOCAELİ2. ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/993
Davacı Şefika Tarakçı, Kocaeli Asliye Hukuk Mahkemesi'ne
10.10.2000 havale tarihli dilekçesi ile davalı Mehmet Korkut Ta-
rakçı ile evli olduğunu, ancak davalının 5 yıldan beri evi terk etti-
ğinı, evi ile ilgilendiğini, kocalık ve çocuklanna babalık görevle-
rinı yerine getirmediği, bu nedenlerle boşanmak istediğini beyan
etmekle bu şekilde acılan davalıya çıkartılan teblıgat bıla tebliğ ia-
de edildiğı, zabıtaca yapılan adres tesbitinde de adresinin tespit
edilemediğinden, bu nedenle davalı Mehmet Korkut Tarakçı'nın
2.5.2001 günü saat 09./ 00'da mahkememizde hazır bulunması ve-
ya kendisinı başka bir vekil ile temsil ettirmesi, dava dilekçesi ye-
rıne kaım olmak üzere ılanen tebliğ olunur.
Basın: 19682
KERfM ABDUL CABBAR EFSANESL
8USÜN,ÛMLÜ AMem'KALf S4&e£TgOC OYUHCU-
SU KSRİM ABDÜİ. * '>
&O&UUÇTU. CrtM CtSE Ç
SPO&CU, 1969 'OA P6OPGSVONSL OLPa. 8İR YTL SOMBA
OA MÜSUİMAA/LfĞt &4SUL EPİP, K&&M ASÛÜC CAS8AR
AOtA/f ALOf. ÛS7VU y£7EA/£K-
MIP Gİoe&İLİBDİ. f9?i'O£ MtLWAUKEMUC*S VE 198O,
4382., -fSeS, 138?
ÛMLÜ "SKY'HOOK' ATTŞLA&rVHjJO'' GGÇAff
ŞfNA teAieştu rsML/fceu ot-Mtrt •£ü£oüG£
ASDÜC CA8&AH, Y/IŞAyAN 8/* SFS4ME SAYUABİLİk.. ^
ŞİŞLİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2000/407
Davacı Fatoş Triko Örme, Fatma Yücealpan vekili Av. Necla Erdal tarafından açdan
vaeraset davasmda. Nevşehir, Merkez, Kapucubaşı Mah. cilt 0017, kütûk sıra no OOlO'da
nüfusa kayıtlı bulunan Mehmet Dervış ve lsmet'ten olma 25.3.1336 llu Mehmet Burtıa-
nettin Südekan'ın 06.10. 1985 tarihınde evli olarak ölûmü ile mırasçı olan eşi Emine Sev-
gı Südekan'ın mırastan tercih hakkınm tesbıtı bakımından, tûm aramalara rağmen adresı
tespit edılememış olmakla duruşma gûnü olan 24.4.2001 günü saat 11 3O'da mahkememi-
ze gelıp muns Mehmet Burhanettın Sûdekan'dan mtıkal eden mırastan mülkiyet ya da in-
tıfa haklanndan bınne daır tercihinın bıldirilmesi, bildınlmedigi takdirde mırastan mülki-
yet hakkını tercih etmiş sayılacagı husâsu daveliye yenne kaim olmak üzere ilanen leblıg
olunur. 1.3.2001 Basın: 17523
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Dosya No: 2001/106
Mahkememizce verilen 2.3.2001 tarih, 2001/106 Es.
2001/201 K. sayılı karar ile M.K. 355. maddesi gere-
ğince, Kadıköy Fenerbahçe Mahallesi'nde nüfusa ka-
yıtlı Hasan ve Hatice oğlu 1925 d.lu Ahmet Özbaylı
vesayet altına alınarak, kendisine oğlu 1953 d.lu Kenan
Özbaylı vasi tayin edilmiştir Keyfiyet ilan olunur.
22.3.2001 Basın: 19561
GÖRÜŞ
FARUK ŞEN
Hlistin'i Umıtmamak
Lazım!
Dört yüz yıl Osmanlı yönetiminde yaşayan Filistin'de
hiçbir tapulu toprağımız kalmadan bu ülkeden ayrıl-
mak zorunda kaldık. Buna karşın 1917-47 yılları ara-
sındaki dönem zarfında Filistin'e hâkim olan Ingiliz-
ler, en önemli yerleri büyük ölçüde tapulu mallan ha-
line getirmiş bulunuyorlar. Dünya üzerindeki en şans-
sız insanlardan oluşan Filistinlilerin durumu hakika-
ten yürekler acısı!
Israil'de kaldığım zaman zarfında Filistin ve Israil
ilişkilerini inceleme şansına sahip oldum. Avrupa'da
kabul edilen bir gerçek var: Barak-Arafat görüşme-
lerinde barış için somut adımlar atılmış. fakat son adım
atılamamış ve çözüme gidilememişti. Yeni iktidara ge-
len Şaron, sertlik yanlısı bir politikacı ve barışa ko-
lay kolay imza atma niyetinde değıl. Şaron, Israil'in
son on yılda devam ettiği "Bölgeyilsrailleştirme" po-
litikasına daha da hız verecek gibi görünüyor. Israil
son on yılda Rusya'dan Musevi kökenli 1.040.000 in-
sanı ülkesine getirmiş bulunuyor. Düşünün, nüfusu
5 milyonu bulmayan bir ülkeye 1.040.000 kişi daha
ilave ediyorsunuz. Bunun nedeni ise gayef açık: Böj-
gedeki Israillilerin sayısını arttırmak. Buna karşılık Fi-
listinlilerin cevabı çok daha ilginç: Filistinlilerdeki nü-
fus artışı dünya ortalamasının çok üstünde. Şu an-
da Filistinlilerde nüfus artışı yılda yüzde 4.35. Filis-
tinli ailelerde 7-8 çocuk gayet normal bir sayı. Filis-
tinlilerin hedefi ise göç nedeniyle Israil'e getirilen Mu-
sevi kökenlilere karşı kendi sayılarını arttırarak böl-
gede önemlerini kaybettirmemek. Israil, Filistin oto-
nomi bölgesinin bütün musluklarını kapatmış du-
rumda. 5 aydır Gazze başta olmak üzere Bethlehem
ve Ramallah'ta abluka altında yaşayan Filistinlilerin
dünya ile olan ilişkileri kesilmiş duaımda. Eskiden Gaz-
ze'den her gün 100.000 kadar Filistinli, çalışmak için
Kudüs ve diğer Israil bolgelerıne dağılırken 5 aydan
bu yana bir tek kişinin bile bölgeyi terk etmesine izin
verilmiyor. Filistinliler açlığa ve ümitsizliğe mahkûm
edilmiş durumdalar. Bu nedenle başarısız politikasın-
dan dolayı Arafat'a karşı saygılan da azalan Filistin-
liler her geçen gün daha fazla Hamas ve Hizbullah'a
yöneliyorlar.
Filistin ve Israil'de sözü geçen tek ülke ABD. Ftus-
ya'nın politik önemini kaybetmesinden sonra siyasi
önemi giderek artan AB, Israil ve Filistin'e yönelık po-
litikasını maalesef bugüne kadar şekillendirememiş
durumda. AB'nin sözü bölgede geçmiyor. Buna kar-
şılık AB'deki birçok sivil toplum örgütü ve vakıf, Ku-
düs'te aktif bir şekilde politika yapmaya çalışıyor.
Türkiye'nin bölgedeki yeri ~
Bölgede Osmanlı'nın dört yüz yıl hâkimiyet sürdü-
ğü düşünülecek olursa Türkiye'nin bölgede şözü-
nün ne kadar az geçtiği gözler önüne seriliyor. Ülke-
mizin bu_konudaki en akılcı atılımı, bölgeye, Tel-Aviv'e
Ahmet Üzümcü gibi çok değerli bir büyükelçiyi ve
Doğu Kudüs'e Filistin yönetimi nezdinde akredite
olan Hüseyin Avni Bıçaklı gibi yine çok değerli bir
başkonsolosu atamış olması. Türkiye bölgeye en iyi
diplomatlannı yollamış ve bu sayede başanlı çalış-
malar yapabiliyor. Filistin bölgesinde her türlü Avru-
palı sivil toplum örgütü çalışmalarını sürdürürken,
her devlet Rlistin'le göçmenlere yönelik küçük de ol-
sa bazı projeleryürütürken Gazze, Ramallah ve Beth-
lehem'de hiçbir Türk sivil toplum örgütünün adı bile
geçmiyor.
Filistinlilerde Türkiye'ye karşı "bir kûskünlük" var.
Buna karşılık Türkiye-lsrail ilişkileri her geçen gün yo-
ğunlaşıyor Bu yıl Türi<iye, Israil'den 300.000 turist bek-
liyor. Nüfusu yeni 6 milyona çıkmış olan Israil'de Tür-
kiye'ye gelmemiş Israilli bulmak oldukça zor. Eski-
den kumar için Türkiye'ye gelen Israilliler şimdi din-
lenmeye geliyorlar. ısrail'den bir haftalığına Antal-
ya'ya gidip 5 yıldızlı otelde kalmanın faturası 180 do-
lar. Bu, Israilliler için sudan ucuz bir rakam. Şaron'un
başbakan olarak seçilmesinden sonra. Yaser Arafat'ın
Kudüs Başkonsolosluğumuzu doğrudan ziyaret et-
mesi, Israil nezdinde Türkiye'nin konumunu önemli
bir hale getirmiş bulunuyor. Bu, Israil'deki uzman ve
politikacılara, Türkiye'de yeni bir değişim mi var, ye-
ni bir politika mı uygulamak istiyorlar, sorulannı sor-
durtuyor. Bazen küçük ziyaretler de bu konuda ye-
şil ışıklar yakabiliyor.
Israil'in gösterdiği ekonomik başan ve Türkiye'ye
yakınlıklan açısından Musevilere sempati duymak
mümkün. Fakat insan Filistinlilerin durumunu birsü-
re incelemek ve gözlemlemek şansına sahip olduğu
zaman, ülkeyi Filistinli olarak terk ediyor. Genel ola-
rak şunu söylemek mümkün: Bölgede barışa daha
önümüzdeki on yıl ulaşmak mümkün değil gibi gö-
züküyor. Sertlik yanlısı Şaron, bölgeyi daha fazlais-
railleştirmek için çaba gösterir ve otonomiden baş-
ka Filistinlilere bir hak vermeyip onların ekonomik
bütün olanaklannı keserken Filistinliler de her geçen
gün daha ciddi bir oranda radikal uçlara yöneliyor-
lar. Bötgedeki çatışma, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin
de, AB'nin de başını ağrıtmaya devam edecek.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDA.NSAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Devlet yö-
netiminde ak-
rabalara ve
özellikle ye- 3
ğenlere yapı- 4
lan iltimas. 2/
Seyrek do-
kunmuş bir
tür kumaş... 7
Utançduyma. fi
3/ Yazıh kâ-
ğıt... Telefon 9
sözü. 4/ Çanakka-
le'nin bir ilçesi. 5/
Bağışlama... Oyun- 2
dakazanılanherpar- 3
ti. 6/ Romanya'nın
parabirimi...Harman
kaldınldıktan sonra
yerdekalantoprakve
samanlakanşıktahıl
taneleri. 7/Yerbilim.
8/ Iran'ın plaka işa-
reti... Felsefede, birdurumdan başka birduruma
geçmeye verilen ad... Bir nota. 9/ Gizli bir şeyi
açığa çıkarma... "Her mihnet kabulüm, yeter ki
/ — - eksilmesin penceremden" (C.S. Tarancı)
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
\l Sinir ağnsı. 2/ Ispanya'da Bask bölgesinin ba-
ğımsızlığı için savaşım veren gizli örgüt... Tiyat-
roya uygulanan masal. 3/ Parça, kısım... "Hayır"
anlamında kullanılan söz. 4/ Asma kütüğü... Ye-
terince aydınlık otaıayan. 5/ Ekmek ufağı... Gü-
ney Amerika yerlilerinin kullandığı kement. 61
Küçük mağara... Maun da denilen büyük bir
ağaç. II Eskiden hattatlar tarafından kullanılmış
kalınca bir kâğıt tûrü. 8/ Samanla kanşık tahıl...
Tavlada "iki" sayısı. 9/ Bir birimde çalışan gö-
revlilerin düzenli bir biçimde yer değiştirmeleri.