Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15NİSAN2001 PAZAR
HABERLER
DUNMDA BUGUN
ALt StRMEN
İyilik - KötüHik
1te 'Güvercinler'
Sevgili,
Herkes Kemal Derviş'in ekonomik programı-
nı tartışırken, iyi kötü gibi kavramlan, bir krtabı
gündeme getirerek söz konusu etmemi yadırga-
ma!
Nefes kesecek kadar hızlı, stresi sürekli kılacak
kadar karmaşık çagdaş yaşamın içinde, arada bir
durup, yaşamın hayhuyu dışındaki konulara da
eğilmezsek, ayakta durmak çabamızı daha da
güçleştiririz.
Bu yüzdendir ki, günümüzde, yaşamımıza
bambaşka pencereler açan sanatın önemi daha
daartıyor.
Üstelik de, içinde yaşadığımız olaylar, karşrt
kavramlan gündemin başına oturttu.
Derviş'in açıklamalarının tanı bölümünde, bir
zamanlar kimine saadet zinciri gibi görünen "iyi"
polrtikanın, aslında "kötû" hattafelaket nedeni ol-
duğu vurgulanmıyor muydu?
Toplumun, şu anda çektiği büyük acılara, için-
de bulunduğu korkunç ekonomik bunalıma tabii
ki, herkes "kötü'' bir durum olarak bakıyor.
Ama acaba, birkaç yıl sonra, üretken olan, üret-
tiğinden fazla tüketme alışkanlığını bir yana bıra-
kan, gerçekten sağlıklı bir ekonomi ve sürdürü-
febilir bir kalkınmaya kavuşmayı becerebilirsek,
bugünkü krize "çokiyi olmuş da..." diye bakmaz
mıyız dersin?
• • •
Gerçekten şaşırtıcı bir ilk yaprt olan "HulkiBey
veArkadaşlan"mr\ (3. basımını yaptı) ardından 2.
basımını kısa sürede tükenmek üzere olan ikin-
ci krtabı "Güvercinler" ile artık soluklu bir yazar
okjuğu kadar, ince ama acı mizahı ile iyi gözlem-
ciliğini de kanıtlayan, aynca romanlarının kahra-
manları ile toplumumuzun kınlma noktalannda
tam zamanında buluşturma becerisini gösteren
dostum Yiğit Okur'un bu ikinci yaprtı, iyiük ve kö-
tülük kavramlannın göreceliğini, hoş bir biçimde
koyuyor ortaya.
Bosna göçmeni bir ailenin çocuğu olan Kay-
makam Saffet Bey'in öyküsünde, özeflikle Rus
sınınndaki kasabadan, batıda bir ilçeye atanma-
sından sonra geiişen olaylar, bizi uzun uzun dü-
şündürüyor.
Kasaba eşrafını, eğitim uygulamalannı, hatta
yakından tanıdığı yargıyı ince ince eleştiren Yiğit
Okur'un mizahı, hızlı okunuşta, kolay ayırdına va-
nlmayan, altı çizilmemiş, kahkaha atttrmak yeri-
ne, düşündürücü bir gülümseme yaratan ustalık
kertesine varmış.
Güvercin merakını, bu kuşlann uzmanı olma
kertesine vardıran, Prof. Brule ile mektuplaşma-
lannda bu otoriteye yeni şeyler öğreten Saffet
• Bey; ödünsüz kişiliğiyle, hep iyiyi ve doğruyu yap-
maya çaiışırken, görev yaptığı ilçeyi allak bullak
eden, kendi başına da dertler açan bir dramın
kahramanı oluyor.
•••
Yiğit Okur'un "Güvercinler"\ni okurken, biri
Fransız biri Türk iki büyük yazann yapıtlan geldi
' aklıma.
Georges Bemanos, on yıl arayta yazdıgi iki ro-
manı "Şeytan'ın GüneşiAltında" ve bir "KöyPa-
pazının Günlüğü"r<Ğe, eğitiminde önemli bir yer
tutan Hıristiyan kültürü çerçevesi içinde, kişinin
büyük bir iyi niyetle Tann'nın istediğini yaptığını
sanırken Şeytan'ın işine yarayacak eylemlerde
bulunup bulunmadığı konusundaki tereddütleri
dile getirir.
Büyük şair ve yazanmız, yazınımızın eşsiz de-
nemecisi Melih Cevdet Anday, yirmi yıl kadar
önce, Cumhuriyet'teyayımlanan, cumayazılann-
dan birinde "iyilik ve kötülük" kavramlannı işliyor,
çoğu kimsenin sorgulamadan kabul ettiği genel
geçer düşünceleri sarsıyor, önce iyiliğin mi, yok-
sa kötülüğün mü var olduğunu soruyor, bunlann
birbirlerinden nasıl çıktıklannı sorguluyor ve so-
nunda "iyi toplumlarda, kötülük gibi iyilere dey-
er olmadığını" söyleyerek darbeyi vuruyordu.
Kuşkusuz eşsiz bir yazar olduğu ölçüde seç-
kin ve gönüllü bir aydın olan Anday'ın amacı, bi-
zi adamsendeciliğertmekdeğildi; belki de edim-
lerimizi daha iyi düşünmemizi sağlamak ve aklın
"onsuz olmazı" kuşkuyu bir vesileyle daha bir-
kaç hınzır darbe ile kışkırtmaktı isteği.
Hiç değilse ben öyle algılamıştım.
Yiğit Okur da, aynı hınzır mizah ile bizi bir kez
daha ikirciğin ve kuşkunun dünyasına sürükleyi-
veriyor bir kez daha "Güvercinler^ ile.
TÜYAPta kitaplarını imzaladı
îzmir'de 'İnönü
göreve' sloganlan
lZMİR(Cumhuriyet
Ege Bûrosu) - Erdal
İDÖnû, kurulacak yeni
sosyal demokrat parti-
nin liderliği konusun-
da suskunluğunu sür-
dürüyor.
Ö.TÜYAPİzrnirKi-
tap Fuan'na kitaplannı
imzalamak için gelen
İnönü, okurlanyla bu-
luştu. Stand önünde
uzun kuyruklar oluştu-
ran yurttaşlar, Inö-
nü'ye kitaplarını imza-
lattılar, anı fotoğrafı
çektirdiler ve kısa sü-
reli sohbet ettiler.
Okurlann Inönü'ye ıs-
rarla sordukları soru,
CHP'den istifalar son-
rası kurulması günde-
me gelen partinin başı-
na geçip geçmeyeceği
oldu. inönü, bu konuda
açıklama yapmazken
kitap fuarına kitapları-
nı imzalamak için gel-
diğini söyledi.
Imzadan sonra fu-
ann kafeterya bölümü-
ne davet edilen ve bu-
rada büyük bir kalaba-
lık tarafından alkışlar-
la karşılanan lnönü'ye
'görev' çağnsı yapıldı.
Ozellikle CHP'den isti-
fa edenlerin oluşturdu-
ğu kalabalık arasından
'İnönü göreve' slogan-
lan atıldı. Zamanı gel-
diğınde açıklama ya-
pacağını belüten İnö-
nü, "Bana gösterttiği-
niz bu büyük Ugiye te-
şekkûr ederim. Ancak
herhangi bir raesajım
yok. Buraya kitaplan-
ıtu imzalamak için get-
dim" dedi.
F tipine karşı eylemin 178. gününde bir kişi daha yaşammı yitirdi. Ölü sayısı 11 'e yükseldi
Her gün yeni bir öKimİLHAN TAŞÇI / ALPER TURGUT
ANKARA /tSTANBUL - Cezaev-
lerinde süren açlık grevi ve ölüm oru-
cu eyleminde 178. gününe girerken
Sincan F Tipi Cezaevi'nde kalan ve
Numune Hastanesi'ne kaldınlan 28
yaşındaki MuratÇoban yaşamını yi-
tirdi. Hükümetin ölümler karşısında-
ki duyarsızlığı nedeniyle bugüne ka-
dar yaşamını yitirenlerin sayısı 11 'e
yükseldi. Tabip odalan ve barolar, 4
F tipi cezaevinde ve hastanelerde, yü-
zü aşkın tutuklu ve hükümlününölüm
sınınnda olduğunu vurgulayarak
"topiu öJümlerden" korkulduğunun
altını çiziyorlar. Destek amacıyla dı-
şarda ölüm orucu eylemini sürdüren
tutuklu ve hükümlüyakınlanndan Şe-
nay Hanoğiu, Canan Kulaksız ve
Mehmet Ali Kanmaz'ın sağlık du-
rumlannın ciddı olduğu belirtildi.
Sincan F Tipi Cezaevi'nde ölüm
orucu eylemine kanlan ve Numune
Hastanesi'ne kaldınlan DHKP-C da-
vası tutuklusu Murat Çoban, önceki
gece yaşamını yitirdi. Hayata Dönüş
operasyonu sırasında Aydın Ceza-
evi'nde tutuklu bulunan Çoban, ikin-
ci ölüm orucu ekibinde yer alıyor-
du. Durumunun ağırlaşması üzerine
bir süre önce Ankara Numune Has-
tanesi'ne kaldınlan Çoban, sürdürdü-
ğü eylemin 167. gününde yaşamını
yitirdi. Böylece Sincan F Tipi Ceza-
evi'nde Cengiz Soydaş ve Erol Ev-
cfl'in ardmdan Çoban'ın yaşamını yi-
tirmesiyle burada ölenlerin sayısı 3 'e
yükseldi. Bugune kadarEdirne F Tipi
Cezaevi 'nde Adfl Kapian, Kandıra F
Tipi Cezaevi'nde Büient Çoban, dı-
şardan eyleme destek veren Gülsü-
man Dönmez, Kütahya'da Fatma Er-
soy, Kartal Özel Tip Cezaevi'nde
Nergiz Gülmez, Izmir'de Tuncay Gü-
nel, Abdullah Bozdağ ve Ceial Ai-
pay'ın ölümüyle ölüm orucunda ya-
şamını yitirenlerin sayısı 11 'e yük-
seldi. Ankara Tabip Odası'ndan yapı-
lan açıklamada, hastanelere yapılan
ziyaretlerde görülen tutuklu ve hü-
kümlülerden 47'sinin durumunun
ağır olduğuna dikkatçekilerek "Has-
talann arök yataklannda dahi hare-
ket edemez hale geldikleri, buna rağ-
men mahkûm koğuşu dışmdakilerin
yatağa ayak bilekierinden zincirien-
nüş olduklan iztenmiştir" denildi.
Ankara Numune Hastanesi'nde 19,
Ankara Ankara Eğitim Hastanesi 'nde
ise 27 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.
Kütahya Devlet Hastanesi'nde ya-
tan Ayşe Baştemur'un bilincinin ka-
pandığı ve durumunun kritik olduğu,
Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan
10 kişinin ise Edirne Tıp Fakültesi
Hastanesi'ne kaldınldığı bildirildi.
Aynca, Bakırköy Devlet Hastane-
si'nde bulunan Fatma Acunbay ve
Sevgi Tağaç'ın, Kartal Devlet Hasta-
nesi 'nde bulunan Ganüne Buztu 'nun
durumlannın cıddi olduğu, Şişli Et-
fal Hastanesi'ne kaldınlan 8 kadın tu-
tukludan Servet Paksoy'un bilincini
kaybettiği ifade edildi.
CHP
Kopma
sürüyor
ANKA-
RA / İS-
TANBUL
(Cumhuri-
yet)
CHP'den kopmalar hızla
sürüyor. CHP PM üyesi
Memet\Ua ve Istanbul ör-
gütlerinden 650 kişi parti-
den istifa ettiler. Yula, ku-
rultay delegelerine gönder-
diği açıklamasında, "Par-
timizde son olumsuz geliş-
mekri birükteyaşadık. Ge-
Bnen aşamada,parti içinde
politika yapma olanaklan
ortadan kalkbğından siz-
den aynlmamn büyük
üzüntüsü içindeyim. Parti
çauşmalannda bana verdi-
ğiniz destek ve güven nede-
ni De teşekkür eder, say gı-
lar sunarun" dedi.
Yeni oluşuma destek
CHP'nin Üsküdar, Gün-
gören ve Esenler ilçe örgüt-
lerinden milletvekih aday-
lan, eski ilçe başkan ve yö-
neticileri, il genel meclisi
ve belediye meclisi üyeleri-
nin de aralannda bulundu-
ğu 650 kişi de "Atatürk'ün
devrimd, bağnnsobkçı, an-
tiemperyalist partisinden
değü, Deniz Baykal'ın tari-
kat haline getinüği paıü-
den" aynldıklannı açıkla-
dılar. istifa eden yurttaşlar,
soldaki yeni oluşuma des-
tek vereceklerini söylediler.
ÎĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
EKONOMİK
Aydın-Sanatcı Cirişimi
Yasa gölgesinde
toplu kıyım
• Içerideki ve dışandaki tûm
höcrelere 'hayır' diyen yazar ve
sanatçılar yayımladıklan deklarasyonda
tutuklu ve hükümlülerin temel, insani
ve demokratik haklannın açıkça
tartışılmasını istedi.
Esenyurt soruşturması kapsamında gözaltına alınanlann sayısı 19'a yükseldi
Çapan: Iddialar gerçek dışı
Istanbul Haber Servisi - Istanbul DGM
Cumhuriyet Başsavcdığı'nca, Esenyurt Bele-
dıyesi'nde "imarişlerinde>T)lsuzhıkyapıklığı''
iddialan üzenne başlatüan soruşturma kapsa-
nunda Boğazköy Kooperatifı Başkanı Fuat
Keskindün gözalnna alındı. Gözaltınaahnan-
lann sayısı 19'a yükseldi. Esenyurt Belediye
Başkanı Gürbüz Çapan'm, gözalnna alına-
caklar üstesınde bulunmadığı, Çapan'ın duru-
munun soruşturmanın seyrine göre belirlene-
cegi öğrenildi.
Çapan, kendisiyleilgıliyayımlananiddiala-
nn asüsız olduğunu belirterek "Döner dön-
mez bütünyasalhaklanmı kullanacağun" de-
di. Çapan'uı yaptığı açıklamada şöyle denil-
di: "Buhaberlersjvasihasımlanmtarafiııdan
bümçtvanhveşahsmııyıpratmav^yöneBkya-
pdmaktadır. Bekdiyenin iş ve işkmlerinin ta-
mamı mülldye müfettişleri tarafindan tahkik
edilmiş,inceteme raporîan hazniannnş, bu ra-
poriar ilgUi makamlarda nKvcuttur."
Doğa Holding'ten açıklama
Gfinay Çapan ile Doğa Holding'in vekılı
Avukat Erdal Fatih Çanakçı da dün akşam sa-
atlerinde yazıh açıklama yaparak Günay Ça-
pan ve hissedan olduğu "Doğa Holding'in
maivarhğmın Esenyurt Bekdiyeafleiüşkili ol-
duğu'' yönündeki iddialann asılsız ve hayal
ürünü olduğunu bıldirdi.
Günay Çapan ve Doğa Holding'in bugune
kadar ne Esenyurt Belediyesi ne de bölgede-
ki kooperatiflerden *iş" ve "para" almadığı-
nı kaydeden Çanakçı şöyle de\am etti: "Ağa-
beyinin beledhe başkanı seçibnesinden çok ön-
ce uhıslararasj ticari faalhetk'ri olan müvekki-
Km Gfinay Çapan, Türkiye'de 'yap-işlet-dev-
ret' modelrvie gerçekleştinngi mülkiyeti dev-
lete ah olan enerji santrah projesi için önde ge-
len uiuslararası finans kuruhışlanndan ve
Amerikab ortağı olan enerji şirketinden aküğı
kredi ile fınanse ettiği taalhcöeriflebüyümüş,
Doğa Holding'in kuruluşunu gerçekkştirnüş-
tir. Söz konusu kredüer Hazine tarafindan ga-
ranti edümiş, işJemler mevzuata uygun olarak
gerçekleştirUmiş, devlet böyükleri tarafindan
temeü aûlan ve işletmeje açılan santralın mül-
kiyeti Hazine adına kajdedilnüştir."
tstanbol Haber
Serviâ -Ayduı Girişi-
mi, F tipinin ülkenın
kanayan bir yarası
haline geldiğinı vur-
guladı.
F tipi cezaevlerine
geçmek istemeyen
tutuklulara önce dü-
zenleme sözü verilip
ardından zorla yerle-
rinin değiştirildiğine
dikkat çeken aydın-
lar, uiuslararası stan-
dartlara göre 15'ten
az tutuklunun bulun-
duğu yerierin tecrit
sayildığına dikkat
çektiler.
Aydın - Sanatçı Gi-
rişimi, cezaevlerinde
art arda yaşanan
ölümlerle ilgili ola-
rak dün Türkiye Ga-
zeteciler Cemiye-
ti'nde bir toplantı
yaptı.
Yazar Vedat Tûr-
kafi, yazar Hasan
Basri Aydın. sineına
oyuncusu Viısuf Çe-
thı, sanatçı Şanar
Vurdatapan ve Tom-
rfeÖzden'ınkatıldıgı
toplanoda, ortak dek-
larasyonu yazar
Emin Karaca okudu.
Deklarasyonu arala-
nnda yazar Ataol
Behramoğiu, sanatçı
Suavi, avukat Necati
Özdemir, Istanbul
Barosu Yönetim Ku-
ruiu'ndan Kemal Ay-
taç gibi çok sayıda
sanatçı, avukat ve
mühendis imzaladı.
F tipi cezaevlerinden
önce koğuş sistemi-
nin olumsuzluklan-
nın ınsanlara anlatıl-
dığım anımsatan Ka-
raca, tecrit düşünce-
sinin tüm sivil top-
lum kuruluşlannın
tepkisiyle karşılaştı-
ğını söyledi. "19.4ra-
lık'taki Hayata Dö-
nüş operasvonunda
30 kişinin yaşamını
yitird^ğinir>
belirten
Karaca, "Tutulduhr
Ölûmle, soğukla ve
yalnızlıkla yüz yüze
getirildi Kısacası tüm
ülke topraklannda
yasalann gölgesinde
bir toplu kıyım ger-
çekleştirildi" dedi.
Emin Karaca, talep-
lerini şöyle sıraladı:
- Uiuslararası stan-
dartlara göre 15'ten
az tutuklunun bulun-
duğu yerler tecrit sa-
yıhr. 1*5-25 kişilik or-
tak yaşam mekânlan
sağlanmalı
- 1996'daki açlık
grevi ve bugünkü
ölüm orucu direnişi-
nin vücudunda kalıcı
ve ağy tahribatlar ya-
rattığı tutuklu ve hü-
kümlüler başta ol-
mak üzere, cezaevle-
rinde tedavisi müm-
kün olmayan ağır
hasta tutuklu ve hü-
kümlülerin cezaları
ertelenmeli.
- Görüşlerde akra-
batak koşulu getiril-
memeiL En az iki ay-
da bir açık görüş ta-
nınmah.
- Kitap, dergi, ya-
yın alanındaki her
türlü kısıtlamaya son
verilmeli
- Haberleşme öz-
gürlüğüne hiçbir kı-
srtfama getirilmeme-
&
- Avukat görüşle-
rinde uygulanan her
türlü kısıtlama kaldı-
nlmah.
- Tutuklu ve hü-
kümlülerin insani ve
demokratik haklan
açıkça tarttşılnıah.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Portekizli güzel şarkıcı, dinleyenle-
ri etkileyen güçlü sesiyle fado soylü-
yor. Fado, "kader" demek. Cristina
Branco'yu dinlemek amacıyla İş Sa-
nat Kültür Merkezi'nin Levent'teki bi-
nasına geldiğimizde, iki gencin daha
ölüm orucunda yaşamını yitirdiğini
haber almıştık. Sayısını unuttuğum
gündür süren ötüm orucunda ölüm-
ler başlamıştı.
Cristina Branco, Portekiz gitan ol-
duğunu öğrendiğimiz bir enstrüma-
nın eşliğinde siyah elbisesiyle sahne-
ye çıktığında cep telefonumu kapat-
tım. Artık iki saat müzik dinleyecek ve
ölümü unutacaktım. Branco, konser-
den önce yapılan söyleşisinde şun-
lan söylemişti: "Sahnede olmak tüm
gerginliklerin boşalması, rtirafetme.
Tann'ya ya da tüm dünyaya günah
çıkarma gibibirsüreç. Çoküzgün ol-
duğum anlarda hüzünlü şarkılar iyi
geliyor... Çok üzgün olsam bile acı-
lann yanı sıra umudu gösteren, ya-
şamanın başlı başına mutluluk oldu-
ğunu anlatan şarkılar söylerim."
' Cristina Branco genç, güzel bir ka-
dın. Olağanüstü etkili bir sesi var.
Ölüm Gecesinde Fado Dinlemek
Amalia Rodriguez'den sonra fado-
nun yeni kraliçesi sayılıyor. Bran-
co'yu gözümü yumarak dinliyorum.
üzbon'u ve Lizbon'da aşkı anlatıyor.
Bu arada fadonun, baskı ortamında
bir kendini ifade biçimine dönüştü-
ğüne de dikkat çekiyor. Portekiz, çok
uzun yıllar Salazar diktatödüğünün
baskısı altında yaşadı. Şimdi özgür-
lüğün tadını çıkanyor.
Branco, o dönemin fado üzerin-
deki etkisini çok sevdiği 'Abandono'
şarkısından yola çıkarak şöyle dile
getiriyor: "(Abandono) Yalnızlık ve
baskı gûnlenni anlatıyordu. Dûşün-
celeriniyükseksesle söyleyememe-
nin acısından söz ediyordu. Ülkemi-
zin tarihinde böyle karanlık bir dö-
nem yaşanmıştı, ifade özgüriüğü kı-
sıtlanmıştı. Beni etkileyen sadece
şarkıdaki politik tavır değil, sözlerie
müziğin uyumu ve ulaştıklan ifade
gücüydü."
Cristina, 20 yaşın biraz üzerindey-
di. Konseri dinlemeye girmeden ön-
ce 26 yaşındaki Abdullah Boz-
dağ'ın Izmir Yeşilyurt Hastanesi'nde
28 yaşındaki Celal Alpay'la biıiikte
yaşamını yitirdiğini haber almıştık. Bir
gece önce çevresindekilerfe uzun
uzun sohbet eden ölüm orucundaki
iki genç sabahleyin yataktan kalka-
mamışlardı.
Fado, Portekiz müziğinde acıyı
sembolizeediyor, hüznü dile getiriyor.
Onun konserlerinde izleyicilenn ağla-
dığından söz ediliyor. Portekiz'in bu
yeni fado yıldızı acının yanında baş-
kaözellikler olduğunu davurgulamak
istryor şariclannda: "Konserlerimde
mümkün olduğunca neşeli bir at-
mosfer yaratmaya çalışınm. İçinde
hüzünlü, acılı anlarda olabilir. Haya-
tımız sadece mutluluktan ibaret de-
ğil ki... Sıradan bir insanim. İyi, kötü
anlanm oluyor ve hayatt tüm yönle-
riyle sahneye taşıyorum. Dinleyicimi
ağlatmak, intihara sürüklemek gibi
birniyetimyok... Sadece hayatta acı-
lar kadar mutluluklann da bulundu-
ğunu göstermeye çalışıyorum."
Gazetedeki odamda, Eylem'le bir-
likte oturuyoruz. Eyfem, incecik ha-
liyle gözlerime bakıyor. Babası Edir-
ne F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucun-
da. Kardeşi Taylan'ın operasyon ve
ölüm orucu nedeniyle bir gözü gör-
müyor. Ölüm orucunu bıraktı, ama
gözü hâlâ düzelmedi. Ankara'dan
ölüm orucunu bitirecek bir adım atı-
lır mı diye telefon bekliyoruz.
Kandıra Cezaevi'nde yatan Cem
Yıldız'ın babası Idris Yıldız geliyor.
Cem, ana davadan tahliye oldu. An-
cak, "operasyon" nedeniyle "devlet
malınazararvermekten'tıAukiu. Ne-
ye, nasıl zarar verdiğini bilen yok.
ölüm orucu nedeniyle sürekli hafıza
kaybı olduğu söyleniyor. İkinci tutuk-
lama olmasa Cem şimdi dışarıda ve
sağlıklı bir üniversite öğrencisi olarak
yaşamını sürdürebilecekti.
Cristina Branco, omuzlanndaki si-
yah şalı attı. Portekiz gitan çalan mü-
zikçinin önünde ellerini kaldırdı, söz-
lerini anlamadığımız, acılı bir ağıda
başladı: "Fado konserine gitmekher
şeyden önce bir huzur arayışı, bire-
yin hayatını, düşüncelerini gözden
geçirme çabasıdır. Paylaşılan fado-
lar insana kendini keşfetme fırsatı
sunar."
Ölüm ve acı. Deniz ve dalgalar.
Cristina denizle arasındaki bağı şöy-
le anlatıyor: "Derin bir bağ var ara-
mızda. Dalgalann sesini dinlemeye
bayılınm. Çok sihirii, derin bir ilham
kaynağı."
Branco'nun güçlü ve acı doiu se-
sinin peşine düşüp Portekiz'e, Liz-
bon'a yolculuğa çıktık. O bir deniz-
cinin şarkısını söylüyordu. Içinde ha-
fif bir umut vardı. Kadın erkeğini bek-
liyordu, ölümü değil. Denizci, yeni kı-
talar keşfetmek amacıyla okyanus-
larda dalgalarla boğuşuyordu. Ok-
yanuslara dalıp girtim...
Konser bittikten sonra cep telefo-
numu açmadım. Eve gelip Amalia
Rodriguez'in bir CD'sini müzik seti-
ne koydum. Fadoyla Türkiye'den
uzaklaştım. O anda ne ölüm orucu
vardı, ne de kriz.