19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15NİSAN2001 PAZAR HABERLER DUNMDA BUGUN ALt StRMEN İyilik - KötüHik 1te 'Güvercinler' Sevgili, Herkes Kemal Derviş'in ekonomik programı- nı tartışırken, iyi kötü gibi kavramlan, bir krtabı gündeme getirerek söz konusu etmemi yadırga- ma! Nefes kesecek kadar hızlı, stresi sürekli kılacak kadar karmaşık çagdaş yaşamın içinde, arada bir durup, yaşamın hayhuyu dışındaki konulara da eğilmezsek, ayakta durmak çabamızı daha da güçleştiririz. Bu yüzdendir ki, günümüzde, yaşamımıza bambaşka pencereler açan sanatın önemi daha daartıyor. Üstelik de, içinde yaşadığımız olaylar, karşrt kavramlan gündemin başına oturttu. Derviş'in açıklamalarının tanı bölümünde, bir zamanlar kimine saadet zinciri gibi görünen "iyi" polrtikanın, aslında "kötû" hattafelaket nedeni ol- duğu vurgulanmıyor muydu? Toplumun, şu anda çektiği büyük acılara, için- de bulunduğu korkunç ekonomik bunalıma tabii ki, herkes "kötü'' bir durum olarak bakıyor. Ama acaba, birkaç yıl sonra, üretken olan, üret- tiğinden fazla tüketme alışkanlığını bir yana bıra- kan, gerçekten sağlıklı bir ekonomi ve sürdürü- febilir bir kalkınmaya kavuşmayı becerebilirsek, bugünkü krize "çokiyi olmuş da..." diye bakmaz mıyız dersin? • • • Gerçekten şaşırtıcı bir ilk yaprt olan "HulkiBey veArkadaşlan"mr\ (3. basımını yaptı) ardından 2. basımını kısa sürede tükenmek üzere olan ikin- ci krtabı "Güvercinler" ile artık soluklu bir yazar okjuğu kadar, ince ama acı mizahı ile iyi gözlem- ciliğini de kanıtlayan, aynca romanlarının kahra- manları ile toplumumuzun kınlma noktalannda tam zamanında buluşturma becerisini gösteren dostum Yiğit Okur'un bu ikinci yaprtı, iyiük ve kö- tülük kavramlannın göreceliğini, hoş bir biçimde koyuyor ortaya. Bosna göçmeni bir ailenin çocuğu olan Kay- makam Saffet Bey'in öyküsünde, özeflikle Rus sınınndaki kasabadan, batıda bir ilçeye atanma- sından sonra geiişen olaylar, bizi uzun uzun dü- şündürüyor. Kasaba eşrafını, eğitim uygulamalannı, hatta yakından tanıdığı yargıyı ince ince eleştiren Yiğit Okur'un mizahı, hızlı okunuşta, kolay ayırdına va- nlmayan, altı çizilmemiş, kahkaha atttrmak yeri- ne, düşündürücü bir gülümseme yaratan ustalık kertesine varmış. Güvercin merakını, bu kuşlann uzmanı olma kertesine vardıran, Prof. Brule ile mektuplaşma- lannda bu otoriteye yeni şeyler öğreten Saffet • Bey; ödünsüz kişiliğiyle, hep iyiyi ve doğruyu yap- maya çaiışırken, görev yaptığı ilçeyi allak bullak eden, kendi başına da dertler açan bir dramın kahramanı oluyor. ••• Yiğit Okur'un "Güvercinler"\ni okurken, biri Fransız biri Türk iki büyük yazann yapıtlan geldi ' aklıma. Georges Bemanos, on yıl arayta yazdıgi iki ro- manı "Şeytan'ın GüneşiAltında" ve bir "KöyPa- pazının Günlüğü"r<Ğe, eğitiminde önemli bir yer tutan Hıristiyan kültürü çerçevesi içinde, kişinin büyük bir iyi niyetle Tann'nın istediğini yaptığını sanırken Şeytan'ın işine yarayacak eylemlerde bulunup bulunmadığı konusundaki tereddütleri dile getirir. Büyük şair ve yazanmız, yazınımızın eşsiz de- nemecisi Melih Cevdet Anday, yirmi yıl kadar önce, Cumhuriyet'teyayımlanan, cumayazılann- dan birinde "iyilik ve kötülük" kavramlannı işliyor, çoğu kimsenin sorgulamadan kabul ettiği genel geçer düşünceleri sarsıyor, önce iyiliğin mi, yok- sa kötülüğün mü var olduğunu soruyor, bunlann birbirlerinden nasıl çıktıklannı sorguluyor ve so- nunda "iyi toplumlarda, kötülük gibi iyilere dey- er olmadığını" söyleyerek darbeyi vuruyordu. Kuşkusuz eşsiz bir yazar olduğu ölçüde seç- kin ve gönüllü bir aydın olan Anday'ın amacı, bi- zi adamsendeciliğertmekdeğildi; belki de edim- lerimizi daha iyi düşünmemizi sağlamak ve aklın "onsuz olmazı" kuşkuyu bir vesileyle daha bir- kaç hınzır darbe ile kışkırtmaktı isteği. Hiç değilse ben öyle algılamıştım. Yiğit Okur da, aynı hınzır mizah ile bizi bir kez daha ikirciğin ve kuşkunun dünyasına sürükleyi- veriyor bir kez daha "Güvercinler^ ile. TÜYAPta kitaplarını imzaladı îzmir'de 'İnönü göreve' sloganlan lZMİR(Cumhuriyet Ege Bûrosu) - Erdal İDÖnû, kurulacak yeni sosyal demokrat parti- nin liderliği konusun- da suskunluğunu sür- dürüyor. Ö.TÜYAPİzrnirKi- tap Fuan'na kitaplannı imzalamak için gelen İnönü, okurlanyla bu- luştu. Stand önünde uzun kuyruklar oluştu- ran yurttaşlar, Inö- nü'ye kitaplarını imza- lattılar, anı fotoğrafı çektirdiler ve kısa sü- reli sohbet ettiler. Okurlann Inönü'ye ıs- rarla sordukları soru, CHP'den istifalar son- rası kurulması günde- me gelen partinin başı- na geçip geçmeyeceği oldu. inönü, bu konuda açıklama yapmazken kitap fuarına kitapları- nı imzalamak için gel- diğini söyledi. Imzadan sonra fu- ann kafeterya bölümü- ne davet edilen ve bu- rada büyük bir kalaba- lık tarafından alkışlar- la karşılanan lnönü'ye 'görev' çağnsı yapıldı. Ozellikle CHP'den isti- fa edenlerin oluşturdu- ğu kalabalık arasından 'İnönü göreve' slogan- lan atıldı. Zamanı gel- diğınde açıklama ya- pacağını belüten İnö- nü, "Bana gösterttiği- niz bu büyük Ugiye te- şekkûr ederim. Ancak herhangi bir raesajım yok. Buraya kitaplan- ıtu imzalamak için get- dim" dedi. F tipine karşı eylemin 178. gününde bir kişi daha yaşammı yitirdi. Ölü sayısı 11 'e yükseldi Her gün yeni bir öKimİLHAN TAŞÇI / ALPER TURGUT ANKARA /tSTANBUL - Cezaev- lerinde süren açlık grevi ve ölüm oru- cu eyleminde 178. gününe girerken Sincan F Tipi Cezaevi'nde kalan ve Numune Hastanesi'ne kaldınlan 28 yaşındaki MuratÇoban yaşamını yi- tirdi. Hükümetin ölümler karşısında- ki duyarsızlığı nedeniyle bugüne ka- dar yaşamını yitirenlerin sayısı 11 'e yükseldi. Tabip odalan ve barolar, 4 F tipi cezaevinde ve hastanelerde, yü- zü aşkın tutuklu ve hükümlününölüm sınınnda olduğunu vurgulayarak "topiu öJümlerden" korkulduğunun altını çiziyorlar. Destek amacıyla dı- şarda ölüm orucu eylemini sürdüren tutuklu ve hükümlüyakınlanndan Şe- nay Hanoğiu, Canan Kulaksız ve Mehmet Ali Kanmaz'ın sağlık du- rumlannın ciddı olduğu belirtildi. Sincan F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucu eylemine kanlan ve Numune Hastanesi'ne kaldınlan DHKP-C da- vası tutuklusu Murat Çoban, önceki gece yaşamını yitirdi. Hayata Dönüş operasyonu sırasında Aydın Ceza- evi'nde tutuklu bulunan Çoban, ikin- ci ölüm orucu ekibinde yer alıyor- du. Durumunun ağırlaşması üzerine bir süre önce Ankara Numune Has- tanesi'ne kaldınlan Çoban, sürdürdü- ğü eylemin 167. gününde yaşamını yitirdi. Böylece Sincan F Tipi Ceza- evi'nde Cengiz Soydaş ve Erol Ev- cfl'in ardmdan Çoban'ın yaşamını yi- tirmesiyle burada ölenlerin sayısı 3 'e yükseldi. Bugune kadarEdirne F Tipi Cezaevi 'nde Adfl Kapian, Kandıra F Tipi Cezaevi'nde Büient Çoban, dı- şardan eyleme destek veren Gülsü- man Dönmez, Kütahya'da Fatma Er- soy, Kartal Özel Tip Cezaevi'nde Nergiz Gülmez, Izmir'de Tuncay Gü- nel, Abdullah Bozdağ ve Ceial Ai- pay'ın ölümüyle ölüm orucunda ya- şamını yitirenlerin sayısı 11 'e yük- seldi. Ankara Tabip Odası'ndan yapı- lan açıklamada, hastanelere yapılan ziyaretlerde görülen tutuklu ve hü- kümlülerden 47'sinin durumunun ağır olduğuna dikkatçekilerek "Has- talann arök yataklannda dahi hare- ket edemez hale geldikleri, buna rağ- men mahkûm koğuşu dışmdakilerin yatağa ayak bilekierinden zincirien- nüş olduklan iztenmiştir" denildi. Ankara Numune Hastanesi'nde 19, Ankara Ankara Eğitim Hastanesi 'nde ise 27 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Kütahya Devlet Hastanesi'nde ya- tan Ayşe Baştemur'un bilincinin ka- pandığı ve durumunun kritik olduğu, Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan 10 kişinin ise Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınldığı bildirildi. Aynca, Bakırköy Devlet Hastane- si'nde bulunan Fatma Acunbay ve Sevgi Tağaç'ın, Kartal Devlet Hasta- nesi 'nde bulunan Ganüne Buztu 'nun durumlannın cıddi olduğu, Şişli Et- fal Hastanesi'ne kaldınlan 8 kadın tu- tukludan Servet Paksoy'un bilincini kaybettiği ifade edildi. CHP Kopma sürüyor ANKA- RA / İS- TANBUL (Cumhuri- yet) CHP'den kopmalar hızla sürüyor. CHP PM üyesi Memet\Ua ve Istanbul ör- gütlerinden 650 kişi parti- den istifa ettiler. Yula, ku- rultay delegelerine gönder- diği açıklamasında, "Par- timizde son olumsuz geliş- mekri birükteyaşadık. Ge- Bnen aşamada,parti içinde politika yapma olanaklan ortadan kalkbğından siz- den aynlmamn büyük üzüntüsü içindeyim. Parti çauşmalannda bana verdi- ğiniz destek ve güven nede- ni De teşekkür eder, say gı- lar sunarun" dedi. Yeni oluşuma destek CHP'nin Üsküdar, Gün- gören ve Esenler ilçe örgüt- lerinden milletvekih aday- lan, eski ilçe başkan ve yö- neticileri, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri- nin de aralannda bulundu- ğu 650 kişi de "Atatürk'ün devrimd, bağnnsobkçı, an- tiemperyalist partisinden değü, Deniz Baykal'ın tari- kat haline getinüği paıü- den" aynldıklannı açıkla- dılar. istifa eden yurttaşlar, soldaki yeni oluşuma des- tek vereceklerini söylediler. ÎĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN EKONOMİK Aydın-Sanatcı Cirişimi Yasa gölgesinde toplu kıyım • Içerideki ve dışandaki tûm höcrelere 'hayır' diyen yazar ve sanatçılar yayımladıklan deklarasyonda tutuklu ve hükümlülerin temel, insani ve demokratik haklannın açıkça tartışılmasını istedi. Esenyurt soruşturması kapsamında gözaltına alınanlann sayısı 19'a yükseldi Çapan: Iddialar gerçek dışı Istanbul Haber Servisi - Istanbul DGM Cumhuriyet Başsavcdığı'nca, Esenyurt Bele- dıyesi'nde "imarişlerinde>T)lsuzhıkyapıklığı'' iddialan üzenne başlatüan soruşturma kapsa- nunda Boğazköy Kooperatifı Başkanı Fuat Keskindün gözalnna alındı. Gözaltınaahnan- lann sayısı 19'a yükseldi. Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'm, gözalnna alına- caklar üstesınde bulunmadığı, Çapan'ın duru- munun soruşturmanın seyrine göre belirlene- cegi öğrenildi. Çapan, kendisiyleilgıliyayımlananiddiala- nn asüsız olduğunu belirterek "Döner dön- mez bütünyasalhaklanmı kullanacağun" de- di. Çapan'uı yaptığı açıklamada şöyle denil- di: "Buhaberlersjvasihasımlanmtarafiııdan bümçtvanhveşahsmııyıpratmav^yöneBkya- pdmaktadır. Bekdiyenin iş ve işkmlerinin ta- mamı mülldye müfettişleri tarafindan tahkik edilmiş,inceteme raporîan hazniannnş, bu ra- poriar ilgUi makamlarda nKvcuttur." Doğa Holding'ten açıklama Gfinay Çapan ile Doğa Holding'in vekılı Avukat Erdal Fatih Çanakçı da dün akşam sa- atlerinde yazıh açıklama yaparak Günay Ça- pan ve hissedan olduğu "Doğa Holding'in maivarhğmın Esenyurt Bekdiyeafleiüşkili ol- duğu'' yönündeki iddialann asılsız ve hayal ürünü olduğunu bıldirdi. Günay Çapan ve Doğa Holding'in bugune kadar ne Esenyurt Belediyesi ne de bölgede- ki kooperatiflerden *iş" ve "para" almadığı- nı kaydeden Çanakçı şöyle de\am etti: "Ağa- beyinin beledhe başkanı seçibnesinden çok ön- ce uhıslararasj ticari faalhetk'ri olan müvekki- Km Gfinay Çapan, Türkiye'de 'yap-işlet-dev- ret' modelrvie gerçekleştinngi mülkiyeti dev- lete ah olan enerji santrah projesi için önde ge- len uiuslararası finans kuruhışlanndan ve Amerikab ortağı olan enerji şirketinden aküğı kredi ile fınanse ettiği taalhcöeriflebüyümüş, Doğa Holding'in kuruluşunu gerçekkştirnüş- tir. Söz konusu kredüer Hazine tarafindan ga- ranti edümiş, işJemler mevzuata uygun olarak gerçekleştirUmiş, devlet böyükleri tarafindan temeü aûlan ve işletmeje açılan santralın mül- kiyeti Hazine adına kajdedilnüştir." tstanbol Haber Serviâ -Ayduı Girişi- mi, F tipinin ülkenın kanayan bir yarası haline geldiğinı vur- guladı. F tipi cezaevlerine geçmek istemeyen tutuklulara önce dü- zenleme sözü verilip ardından zorla yerle- rinin değiştirildiğine dikkat çeken aydın- lar, uiuslararası stan- dartlara göre 15'ten az tutuklunun bulun- duğu yerierin tecrit sayildığına dikkat çektiler. Aydın - Sanatçı Gi- rişimi, cezaevlerinde art arda yaşanan ölümlerle ilgili ola- rak dün Türkiye Ga- zeteciler Cemiye- ti'nde bir toplantı yaptı. Yazar Vedat Tûr- kafi, yazar Hasan Basri Aydın. sineına oyuncusu Viısuf Çe- thı, sanatçı Şanar Vurdatapan ve Tom- rfeÖzden'ınkatıldıgı toplanoda, ortak dek- larasyonu yazar Emin Karaca okudu. Deklarasyonu arala- nnda yazar Ataol Behramoğiu, sanatçı Suavi, avukat Necati Özdemir, Istanbul Barosu Yönetim Ku- ruiu'ndan Kemal Ay- taç gibi çok sayıda sanatçı, avukat ve mühendis imzaladı. F tipi cezaevlerinden önce koğuş sistemi- nin olumsuzluklan- nın ınsanlara anlatıl- dığım anımsatan Ka- raca, tecrit düşünce- sinin tüm sivil top- lum kuruluşlannın tepkisiyle karşılaştı- ğını söyledi. "19.4ra- lık'taki Hayata Dö- nüş operasvonunda 30 kişinin yaşamını yitird^ğinir> belirten Karaca, "Tutulduhr Ölûmle, soğukla ve yalnızlıkla yüz yüze getirildi Kısacası tüm ülke topraklannda yasalann gölgesinde bir toplu kıyım ger- çekleştirildi" dedi. Emin Karaca, talep- lerini şöyle sıraladı: - Uiuslararası stan- dartlara göre 15'ten az tutuklunun bulun- duğu yerler tecrit sa- yıhr. 1*5-25 kişilik or- tak yaşam mekânlan sağlanmalı - 1996'daki açlık grevi ve bugünkü ölüm orucu direnişi- nin vücudunda kalıcı ve ağy tahribatlar ya- rattığı tutuklu ve hü- kümlüler başta ol- mak üzere, cezaevle- rinde tedavisi müm- kün olmayan ağır hasta tutuklu ve hü- kümlülerin cezaları ertelenmeli. - Görüşlerde akra- batak koşulu getiril- memeiL En az iki ay- da bir açık görüş ta- nınmah. - Kitap, dergi, ya- yın alanındaki her türlü kısıtlamaya son verilmeli - Haberleşme öz- gürlüğüne hiçbir kı- srtfama getirilmeme- & - Avukat görüşle- rinde uygulanan her türlü kısıtlama kaldı- nlmah. - Tutuklu ve hü- kümlülerin insani ve demokratik haklan açıkça tarttşılnıah. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Portekizli güzel şarkıcı, dinleyenle- ri etkileyen güçlü sesiyle fado soylü- yor. Fado, "kader" demek. Cristina Branco'yu dinlemek amacıyla İş Sa- nat Kültür Merkezi'nin Levent'teki bi- nasına geldiğimizde, iki gencin daha ölüm orucunda yaşamını yitirdiğini haber almıştık. Sayısını unuttuğum gündür süren ötüm orucunda ölüm- ler başlamıştı. Cristina Branco, Portekiz gitan ol- duğunu öğrendiğimiz bir enstrüma- nın eşliğinde siyah elbisesiyle sahne- ye çıktığında cep telefonumu kapat- tım. Artık iki saat müzik dinleyecek ve ölümü unutacaktım. Branco, konser- den önce yapılan söyleşisinde şun- lan söylemişti: "Sahnede olmak tüm gerginliklerin boşalması, rtirafetme. Tann'ya ya da tüm dünyaya günah çıkarma gibibirsüreç. Çoküzgün ol- duğum anlarda hüzünlü şarkılar iyi geliyor... Çok üzgün olsam bile acı- lann yanı sıra umudu gösteren, ya- şamanın başlı başına mutluluk oldu- ğunu anlatan şarkılar söylerim." ' Cristina Branco genç, güzel bir ka- dın. Olağanüstü etkili bir sesi var. Ölüm Gecesinde Fado Dinlemek Amalia Rodriguez'den sonra fado- nun yeni kraliçesi sayılıyor. Bran- co'yu gözümü yumarak dinliyorum. üzbon'u ve Lizbon'da aşkı anlatıyor. Bu arada fadonun, baskı ortamında bir kendini ifade biçimine dönüştü- ğüne de dikkat çekiyor. Portekiz, çok uzun yıllar Salazar diktatödüğünün baskısı altında yaşadı. Şimdi özgür- lüğün tadını çıkanyor. Branco, o dönemin fado üzerin- deki etkisini çok sevdiği 'Abandono' şarkısından yola çıkarak şöyle dile getiriyor: "(Abandono) Yalnızlık ve baskı gûnlenni anlatıyordu. Dûşün- celeriniyükseksesle söyleyememe- nin acısından söz ediyordu. Ülkemi- zin tarihinde böyle karanlık bir dö- nem yaşanmıştı, ifade özgüriüğü kı- sıtlanmıştı. Beni etkileyen sadece şarkıdaki politik tavır değil, sözlerie müziğin uyumu ve ulaştıklan ifade gücüydü." Cristina, 20 yaşın biraz üzerindey- di. Konseri dinlemeye girmeden ön- ce 26 yaşındaki Abdullah Boz- dağ'ın Izmir Yeşilyurt Hastanesi'nde 28 yaşındaki Celal Alpay'la biıiikte yaşamını yitirdiğini haber almıştık. Bir gece önce çevresindekilerfe uzun uzun sohbet eden ölüm orucundaki iki genç sabahleyin yataktan kalka- mamışlardı. Fado, Portekiz müziğinde acıyı sembolizeediyor, hüznü dile getiriyor. Onun konserlerinde izleyicilenn ağla- dığından söz ediliyor. Portekiz'in bu yeni fado yıldızı acının yanında baş- kaözellikler olduğunu davurgulamak istryor şariclannda: "Konserlerimde mümkün olduğunca neşeli bir at- mosfer yaratmaya çalışınm. İçinde hüzünlü, acılı anlarda olabilir. Haya- tımız sadece mutluluktan ibaret de- ğil ki... Sıradan bir insanim. İyi, kötü anlanm oluyor ve hayatt tüm yönle- riyle sahneye taşıyorum. Dinleyicimi ağlatmak, intihara sürüklemek gibi birniyetimyok... Sadece hayatta acı- lar kadar mutluluklann da bulundu- ğunu göstermeye çalışıyorum." Gazetedeki odamda, Eylem'le bir- likte oturuyoruz. Eyfem, incecik ha- liyle gözlerime bakıyor. Babası Edir- ne F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucun- da. Kardeşi Taylan'ın operasyon ve ölüm orucu nedeniyle bir gözü gör- müyor. Ölüm orucunu bıraktı, ama gözü hâlâ düzelmedi. Ankara'dan ölüm orucunu bitirecek bir adım atı- lır mı diye telefon bekliyoruz. Kandıra Cezaevi'nde yatan Cem Yıldız'ın babası Idris Yıldız geliyor. Cem, ana davadan tahliye oldu. An- cak, "operasyon" nedeniyle "devlet malınazararvermekten'tıAukiu. Ne- ye, nasıl zarar verdiğini bilen yok. ölüm orucu nedeniyle sürekli hafıza kaybı olduğu söyleniyor. İkinci tutuk- lama olmasa Cem şimdi dışarıda ve sağlıklı bir üniversite öğrencisi olarak yaşamını sürdürebilecekti. Cristina Branco, omuzlanndaki si- yah şalı attı. Portekiz gitan çalan mü- zikçinin önünde ellerini kaldırdı, söz- lerini anlamadığımız, acılı bir ağıda başladı: "Fado konserine gitmekher şeyden önce bir huzur arayışı, bire- yin hayatını, düşüncelerini gözden geçirme çabasıdır. Paylaşılan fado- lar insana kendini keşfetme fırsatı sunar." Ölüm ve acı. Deniz ve dalgalar. Cristina denizle arasındaki bağı şöy- le anlatıyor: "Derin bir bağ var ara- mızda. Dalgalann sesini dinlemeye bayılınm. Çok sihirii, derin bir ilham kaynağı." Branco'nun güçlü ve acı doiu se- sinin peşine düşüp Portekiz'e, Liz- bon'a yolculuğa çıktık. O bir deniz- cinin şarkısını söylüyordu. Içinde ha- fif bir umut vardı. Kadın erkeğini bek- liyordu, ölümü değil. Denizci, yeni kı- talar keşfetmek amacıyla okyanus- larda dalgalarla boğuşuyordu. Ok- yanuslara dalıp girtim... Konser bittikten sonra cep telefo- numu açmadım. Eve gelip Amalia Rodriguez'in bir CD'sini müzik seti- ne koydum. Fadoyla Türkiye'den uzaklaştım. O anda ne ölüm orucu vardı, ne de kriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle