25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2001 PAZAR 14 kultur@cumhuriyet.com.tr Kadir İnanır, 32 yıllık oyunculuğunu, Yeşilçam'ın geçmişini ve günümüzü değerlendirdi Brando'yu örnekahyor U lkemizde bugün oylama yaparsanız, en iyi ilk 100 fîlm içerisinde mutlaka 40 tane fılm vardır başrolünü benim oynadığım. Benim filmlerimi beğenmeyen insanlar yanlış yaparlar, tevazuya gerek yok! Onlan çekmek artık çok zor. KGAMZEAKDEMtR Filmlerinde oynamadığını, 'gerçekbirdün- yanın inandına bir elemanı' olmaya çaJıştı- ğını söyleyen Kadir İnanır, oyunculuk keli- mesinden hoşlanmıyor. Oyunculann herkes- çe tanınan, sevilen insanlar ve toplumım mo- ral kaynağı olduğunu düşünüyor. Yaptıklan işleri topluma iyi sunmalan ve öncü olma misyonunu yüJdenmeleri gerektiğini savu- nuyor, çünkü 'çağı yakalamak aduıa onlara büyükgörevdüşüyor'. Dünyada sadece Mar- ktn Brando'yu beğeniyor. Sanki o da dahil tüm oyunculann Brando'yu taklit ettilderi görüşûnde. Kendisine en yakın oyuncu da RobertDeNiro. Ekonomik kaynağı çözümleyince yeniden yönetmenlik yapacak. Konusu gerçek bir in- sanlık trajedisi olan fibnde küçük bir rol de üstlenmeyi düşünüyor. 'KanserB Çocuklar Uyum Derneği-KAÇUD' adlı bir dernek ku- ran Kadir İnanır, zamanının büyük bir kısmı- nı buranın 'güçlü, zengin, popûler ve etkin isimlerie' gelişmesine ayıracak. - Geçmişten bugûne sinema serûveninizde ovunculuğunuzu nasıl getiştirdiniz? KADtRİNANIR-Bır tesadüfle bu mesle- ğe girdiğinıde 15 tane star vardı ve 300-350 tane film çekilirdi Türkiye'de. llk yıl o star- lann hepsinin -bir tek rahmetli Ydmaz Gû- ney'le olmadı çahşmamız- yanında ikinci de- rece roller oynamaya başladım. Orada insan- lann çok rahat davrandıklannı gözlemledim. Bir eleştiri anlamına gelmesin ama iki, üç çekelim, sonra 'bu da yapüm oldu' gibi bir tavn hissettim. Yakaladığım ince bir noktay- dı bu.O yıllarda sinemarun kitle iletişim araç- lannda yerinin bir numara olduğunu, belge- sel yanıyla, kurduğu dûnyayla emek verildi- ği takdirde uzun yıllar kahcı olunabileceği- ni, böyle birmeslekte çalışmanın toplum içe- risinde saygınlığının, sevgisinin ne kadar faz- la olduğunu gördüm. Doğal biryeteneğin ya- nı sıra, fiziğin izleyici tarafindan kabul edil- mesi gerektiğini ve bu kabulün ana hattuun kamerayla izleyici arasındaki iletişim ağiyla olduğunu kavradım. 'Söylemler birfairiyie ortfişmelT İlk 50 filmde müdahale etme şansım yok- tu. Ama sonraki 110 filmde artık iyice Ka- dir inanır olduktan sonra 'Mademkibtı sine- ma, kitlelere hitap ediyor, insanlarla kucak- laşıyor, öyleyse secici davranmanın zamanı geldi' dedim. Fılmlerin hikâyelerinin gerçek- ten insanlann sorunlanyla ilgili olmasına dikkat ettim. En iyi yönetmen, senarist ve oyunculann birlikte kotaracağı filmler olma- sına özen gösterdim. Böyle bir gücûmüz oluştu sonra, çünkü işletmeciler Kadir Ina- omser Şekspir'de komedi oyunculuğum tartışılabilir, ama olay drama dönüştüğünde başanlıydım. Oradaki polisi benden daha farklı kim nasıl oynayacaktı? Fazla ne katacaktı bir Robert De Niro merak ediyorum... lerimi beğenmeyen insanlar yanlış yaparlar, tevazuya gerek yok! Onlan çekmek artık çok zor.Profesyonel bir oyuncuyum. Dünyanın en önemli felsefecilerini okudum, 30 yıllık Türk siyasi hayatını geniş bir sempozyumda herkesle tartışabilirim. Bir senaryodaki lafi söylerken ona inanması lazım oyuncunun. Hiç mecburiyeti yok ama öyle yaşıyorum. - Yeşilçam'ı nkanma noktasına genren ko- şullar nasıl oluştu? ÎNANIR-Yılda 300-350 film çekiliyordu. Türkiye'nin kasaba veya vilayetlerinin en gü- zel yerlerine sinemalar yapıldı. Sonra kent- leşme ve televizyonla birlikte sinemalar, iş- hanlanna, büyük apartmanlara dönüştü, tü- kenmeye başladı. İnsanlar sinema ihtiyaçla- nnı televizyonla gidermeye başladılar. Dışa bağımh olan hammadde ya da teknik yapıyla filmlerin maliyeti yükselmeye başladı. Ame- rikalı da tüm dünya sınemasını ele geçirdi. nır adına film istemeye başladı ve tercih et- me hakkım oldu. İlk dönemde söz söyleme hakkım yoktu. Bu, meslekte tutulmanm ana kavgalanndan birisidir. Bir de kendi hayatun var, ikisi aynı ciddiyette örtüşmezse yol al- manız mümkün değil. Filmlerdeki söylem- leriniz kendj söylemleriniz olmalı, çok şart değil ama örtüşmeli.Buna çok dikkat ettim. Oyunculuk da gelişiyor tabii, hatalannı gö- rüyorsun, her filmde diyorsun ki 'Ah şimdi yakalasam', çok önemli bir laftır bu. Çok öz- venh çalıştık. 'Kaürcüar' filmi şimdi bana teklif edil- se, 38 gün, Bingöl dağlannda askerin kont- rolü altında, -20 derece soğukta film çekme- ye gitmeyebilirim. Bir aktör daha var mıdjr ki film sayısının yüzde ellisi o ülkenin ünlü yazarlannın romanlan olsun, bak nelere dik- kat etmişim; kendimi garantiye alıyorum. Riski var ve doğru çekmek lazun. Koca bir ûlkede kültür ve sanatla uğraşanlann sayısını nünısa vurduğun zaman çok komik bir rakam çıkıyor. Çağdaşülke olacağızdjyoruz ama kültûr-sanat yok. Sanki sinsice, bu ûlke kültür ve sanatla yol atarsa biztan düzenimiz bozulur gibi bir anlayışla karşı karşıyayız. Amerikan başkanlan seçim öncesinde yanlanna sanatçılan ahyoriar. Biziın politikacılarLse eüerinden gelse yok sayacaklar. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Bir dolu kıskaçtan geçtik o dönemlerde. Eskiden kamera başlıyordu gürültüyle çalış- maya, sahneyi ya da planı çekerdik ama gö- remezdik.En iyi filmlerimizi bile böyle çek- tik.Ama şimdi sesli çekiyorsun, monitörden seyrediyorsun, yenısini çekme şansın var. Fil- min konusunu iyi etüt ederek yaşamın içeri- sinde iyi bir gözlemci olarak çalıştım. Kitle- lerin sonınlannı anlatan bir film çekiyorsan o sorunlarla birebir ilişkide olmak, araştır- mak gerekli. Birisinın anlatmasıyla olmaz. - Eleştiri olayma nasıl bakıyorsunuz? İNANIR-Bir ülkede entelektüel kesim ol- masın diye bir şeyi asla kabul etmem. Olma- lıdır. Bizim işlerimizi de eleştinnelidir. Ama asla tamamen reddederek alçakça kötüleye- rek değil, yapıcı olarak değerlendirerek. Ul- kemizde bugün oylama yaparsanız, en iyi ilk 100 film içerisinde mutlaka 40 tane film var- dır başrolünü benim oynadığım. Benim film- 'Okan Bayülgen önemli aktör olacak' - Sonra 'Türk sineması bitti" denüirken bir canlanma süreci başladı. tNANIR-Amerikan filmleriyle sinema sa- lonlan tekrar gündeme geldi. Bunlar, sınema- cılarda yeni bir kapıyı açmaya başladı. Üç, dört tane denediler, büyük hasılat yapınca fi- nans kaynağı sponsorlar çıktı. Bazı cengâver- ler, benim için kahramanlar çıktı ortaya. Si- nemacılar bütün birikimlerinı nske ederek filmler çektiler, sinema canlanmaya başladı. Ama tamamen ekononııye bağlı. 10 tane filmden 3 tanesi kendini kûrtanyor. Dolayı- sıyla o üç kişinin film yapma şansı çıkıyor. Sanatçılar filme ortak oluyorlar. Film çalışır- sa pay alıyorlar. Ülkede ekonomi iyi değilse, yasası da olmasma rağmen kültür ve sanat olayını destekleme şanslan ortadan kalkıyor, yardım edilemiyor, sponsor bulunamıyor. Bugün 1-1.5 milyon dolan cebinden çıkanp da bir filme Türkiye'de riske edebilecek adam yok. -Geçmişte ve günümüzde başanh bukluğu- nuz oyuncular? İNANIR - Hepsi benim için birer kahra- mandır. Mesela bunlann içinde Okan Bayül- gen, eski sinema terbiyesini taşıyan çok önemli bir aktör olacak, o çılgınlıklanndan vazgeçecek, eski setlerin sıcaklığını kabul edecek. Göreceksiniz değişecek. Çünkü sı- nemacı olmaya kesinlikle karar vermiş. Son filmden güzel bir örnek; Okan'ı sevdiğim için söylüyorum, ben sette o sıcağm altında hiç aynlmadan beklerken o aralarda ta uzak bir yerde uyumaya gıdiyor. Bunu yapmaya- cak, tam profesyonel olacak. Televizyondan yetişen gençlerin en az 10 tanesine hiç çekin- meden bir filmde başrol oynatabilirsiniz. Gençlere destek olmak gerek. "Halkla poüs arasındaki sevgi ve iletişim bozukluğunun KoraserŞekspir'tebirazgiderileceğineujandun-'' Bu ülkede bir tipiııı • 'Komser Şekspir' uzun bir aradan sonra çektiğim son film. Halkla polis arasındaki sevgi ve iletişim bozukluğunun bu filmle biraz giderileceğine inandığım için çok şevkle çalıştım. Polisin sonınlannı da yakından takip edi- yordum. Onlann güzel tepkisi de doğru yaptığımızın ispatıydı. 32 yıllık meslek hayatımda hep kah- raman, ringo roller geldiği için hiç polisi oynamadım. Filmdeki ko- medi oyunculuğum tartışılabilir; başanh mıyım, başansız mıyım bilmiyorum, ama olayın drama dönüştügü yerlerde başanlıydım. Oradaki polisi benden daha fark- lı kim, nasıl oynayacaktı? Fazla ne katacaktı bir Robert De Niro me- rak ediyorum... Son derece evrensel sinema öğelerini içinde banndınyor. 'Komser Şekspir', bir baba o top- lumda baba olduğu, bir polis o toplumda polis olduğu sürece as- la etkisini kaybetmeyecek, yıllar- ca da konuşulacak bir fîlm. Fil- mografimde özellikle 'drama' an- lamında getirdiğim uç noktadır. Halkın bu fihndeki duyguyu ya- kalayacağını biliyordum. Film, Türk sinemasuun da genel krono- lojisinde sanıyorum hak ettiği ye- ri bulacak, üst sıralarda yer ala- cak. • O kostümü, hikâye örgüsü içinde önce Müjde Ar sonra Öz- kan Uğur giydi. Yapılan eleştiri- ler çok ağırdı, ne film ne de ben hak ettim bunu. Çünkü bu toplu- mun değer yargılannı birebir uy- gulayan, çağla değer yargılannm birleşmesi kavgasını veren bir in- san olarak bu haksız eleştirilere çok kınldım ve çok sert bir cevap verdim. Keşke bana o cevabı ver- dirtmeselerdi. K121 kansere yaka- lanmış hangi baba o kostümü 0- nun için giymez? Giymezse o ba- ba değildir. Daha sonra çok da gü- zel yazılar yazıldı ama bir kere sevgili basm takıldı o konuya. • Önemli olan filmin kendisi- dir. Afiş konusunda fikrimi sor- duklannda, "Çok güzel, süper bir afiş, ama endişem var" dedim. Gerçekten fanatiklerim var bu ül- kede. Sosyal hayatta kimlığımle, filmlerimle örtüşen bir dünya ya- rattım. Bir örnek, bir tipim bu ül- kede. Bunatepki gösterenler, duy- gusal davrananlar çıkabilirdi. Ni- tekim afişi görüp de bana kızıp filmi görmeyenler olduğu lafi çtk- tı. Sevgili medyamız kostümün üzerine etek lafiyla gitmeye baş- laymca tedbir almdı, afiş değişti- rildi. Eleştirim hemen değil ama bir ay sonra değerlendirildi. Senaryo Osman Şahin'in, yönetmen S. Çetin Türkân Şoray'la çok iyi arkadaş Osman Şahin'in 'Üzümler' ad- lı bir hikâyesinden uyarlanan fibn- de Türkân Şoray ile başrolü pay- laşacağız. Hikâye şimdi senaryo aşamasında, üzüm mevsiminde çekimienn başlaması planlanıyor. Konusu; yan açık bir cezaevinde- ki bir mahkûmJa hapishane müdü- rü, gardiyan ve gardiyanın kansı arasmda geçen duygu yüklü bir dünya, arkasma devletin gücünü almış köta bir adam taraftndan fa- ciaya dönüştürülüvor. Işin özü bu ama sinematografik tadlar taşısm diye senaryo baska boyutlara taşı- nabilir. Sinan Çetin yönetecek. Sinan bir tane daha muhteşem film çe- kebilir, bir sevgi destanı yaratabi- lir. Bir sevgi dünyası, dünyadaki yaşayan bütün insanlann ilgi ala- nmdadır. Zaten hiçbir fitaün böyle bir yanı olmasa, in- sanın onurunu okşama- sa, yaşanabilir cins- ten değilse o fihnin inandıncı olması mümkün değil- dir. Türkân Hanım'la uzun bir aradan sonra tekrar bir filmde oynayacağımız içinde çok mutlu- yum. Birükte çok başanh oluşu- muzu, öncelıkle ikımizın de çok profesyonel ve işini ciddiye aian oyuncular olmamıza bağlıyorum. Aynca çok iyi iki arkadaşız. Bir- birimizi arar, görüşürüz. sevinci- nüz ya da derdimiz olursa payla- şınz. Bu koca dünyada birbirine güvenebılecek insanlann basında geliriz. Y A P I Y O R L A R ? U2 <dan işkenceye karşı mesajlar • U2 grubu, 24 Mart'ta ABD'de başlayan dünya turnesine, uluslararası Insan Haklan Kurulu yaranna bugüne dek gösterdikleri çabalann artarak süreceğini belirterek başladı. Grup her konserde kuruluşun bu yıl işkenceye karşı başlattığı yeni kampanyayla ilgili mesajlar verecek ve yerel medyayı harekete geçirmeye çalışacak. • Robble Wllllams üzerine şarkı sözlerinı yazdığı çarşaflannı, yatağını ve kaplan motifli siyah iç çamaşınnı, Sotheby's müzayede salonunda hayır kurumlanna bağışlanmak üzere düzenlenen bir açık artırmada satışa çıkardı. • Elton John menajerliğini yürüten JREL adlı şirketin Başkanı Andrew Haydon'a turne masraflannı karşılamayarak işinı ihmal ettiği gerekçesiyle açtığı davayı kaybedince bir yüksek mahkemeye başvurmaya karar verdi. Mahkeme, masraflann John tarafindan karşılanmasına karar verdi. Şarkıcı şu anda 8 milyon sterlinlik bir borçla karşı karşıya. • Martlne McCutcheon West End"de sahnelenen 'My Fair Lady'deki rolünden boğazındaki enfeksiyon nedeniyle on beş gün uzak kalacak. 24 yaşındaki şarkıcı müzikalde Profesör Hıggins'in çabalan sonucu bir hanımefendiye dönüşen çiçekçi kız Eliza Doolittle'ı oynuyor. • Anna Paquin Jaume Balaguero tarafindan yazılan ve yönetilen yeni korku fihni 'The Darkness'ın çekimleri için Ispanya'ya gidecek. Paquin filmde ülkenin uzak köşelerinden birindeki metruk bir eve ailesiyle birlikte taşınan bir kızı canlandıracak. • BOnO, yazın gösterime girmesi planlanan 'Moulin Rouge' fihninin soundrack'ine T-Rex'in ünlü parçası 'Children of Revolution' parçasımn yorumuyla katılacak. U2'nun ünlü solisti bu parçada Gavin Friday ile çalışacak. Filmin soundtrack albümünün 8 Mayıs'ta piyasaya çıkması planlanıyor. • Bruce Sprlngsteen'm eskı şarkjlannın telif haklan için açrığı dava Ingiliz mahkemesi tarafindan redddedıldi. • Michael J. FOX bir komedi fılmınin yapımcıhğuıa soyundu. Fox, Suzanne Fınnamore'un 'Otherwise Engaged' adlı kitabından yola çıkılarak çekılecek olan filmın yapımcılığını üstlenecek. • Toni Braxton müzik alanında yaptığı çahşmalardan ve altuıcı Grammy ödülünü aldıktan sonra şimdi de başrolünde VVhoopi Goldberg'ın oynadığı 'Kingdom Çome' adlı komedi filminde küçük ama renkli bir rolde oynayacak. • carlos Santana9 Grammy ödüllü son albümü 'Supernaturarin ismınin yeni bir kadın ayakkabısı modelinde kullanıhnasını kabul ettı. Bu işten gelen parayı kımsesiz çocuklar yaranna harcayacak. • Margaret Mltchell n vârisleri Mitchell'uı aynı adlı romarundan uyarlanarak filme çekılen ve sinema tarihme geçen 'Rüzgâr Gibi Geçti'nin komedi versiyonun çekilmesini engellemek için dava açtı. Dava kaybedilirse ıçlerinde romancı Harper Lee, müzisyen Steve Earle, Sivil Savaş tarihçisi Shelby Foote ve 20 kadar sanatçının bulunduğu grubun desteklediği komedi versiyonun adı "The Wind Done Gone' olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle