19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tO NİSAN 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 ADD Genel Merkezi'ne Bolvadin Atatürkçü Düşünce Derneği başkan ve yönetim -v kurulu üyeleri, .'# # Islahiye'deki ;^i-' kaymakamlığı L sırasında tarikat yurduna yatılı devtet okulunun ranzalarım veren Bolvadin Kaymakamı Mehmet Kurdoğlu'nu ve ilçedeki silah ruhsatlı tek eğitimci Bolvadin Milli Eğitim Müdür vekili Kemal Kumru'yıı savunmakla kalmamış kaymakamla ilçe milli eğitim müdürünü eleştiren çevreleri "Yüce Atatürk'ün görüldüğü yerde ezilmesini istediği sapık düşünce sahibi insanlar" olarak değerlendirmişti. Bir ADD ve ÇYDD üyesi olan Mehmet Büyükbörekçi, "Atatürk'ün şiddet içeren ve yok etmeyi öngören bu sözü bana biraz garip geldi. Kendilerine Atatürkçü diyenler birtakım karanlıkçı ve ırkçı söylemleri, yine onları korumak için kullanıyor olmasın' diyor... Bolvadin'den pariayan "nur" üzerine merak uyandıran sorunun yanrtını bilse bilse Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi bilir. Genel Başkan'dan yanıt bekiiyoruz. Bektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Deprem projesi, ekonomik kriz yüzünden dondurulmuş... "Doğal va da ekonomik afetten kurtulus vok!" ürkiye gırtlağa kadar borca batmış; kurtu- luş umudu Amerika'dan Devlet Bakanı ola- rak getirilen Kemal Derviş'in bulacağı üç- beş milyar dolar dış borca bağlanmış... Derviş, geldiğinden beri ekonomiyi toparlamak için bir yandan yitirilecek zaman olmadığını söylüyor bir yandan da ekonomiyi toparlayacağını söylediği ve adına "ulusal" dediği programını bir buçuk aydır açıklayamıyor... Çünkü Uluslararası Para Fonu, pa- ranın ucunu göstermek için Türkiye'nin elde kalan son kaynaklannı da ipotek altına alacak yasaJann çı- karılmasını istiyor... Şimdilerde Meclis, bu yasalar için çalıştınlıyor... Başbakan Bülent Ecevit, önüne fırlatıldığını iddia ettiği Anayasa kitapçığıyla yarattığı krizin ardından esnafın fırlattığı yazarkasanın farkına varamıyor, hü- kümetin alternatifi olmadığını sanıyor. Esnaf, sokağa dökülmüş... Işçi, patlamaya ha- zır... Memur, sürünüyor... Köylü, dökülüyor... TasarrufmuşHalk, burnundan soluyor... Hükümet, "tasarruf" yapmaya çalışıyor; makam otomobilleri saltanatına son verileceği, lojmanlann satılacağı söyleniyor... Otomobilden inen "Sayın Genel Müdür"e, parası devletten çıkmak üzere taksiye binme hakkı verili- yor... Dalgalı kur ortamında milletle dalga mı geçi- yorlar! Vakıflar Genel Müdürlügü, cami bitişiğindeki loj- manlarda oturan imamlardan geriye dönük kira is- tiyor... Ortada bir samimiyetsizlik var... Tasarruf konusunda samimi iseler... Diyanet Işleri Başkanlığı, çıksın ortaya desin ki: "Ey millet! Devlet, okullara parayla elektrik verir- ken ve faturasını ödeyemeyen okulun elektriğini ke- serken biz bugüne kadar Türkiye'deki bütün cami- lerin elektriğini devletten bedava aldık... Caminin etekt- riğinden kaçak hat çekip imamların evlerine, loj- manlara bağladık... Imamlar, evlerindeki odun-kö- mür sobasını atıp elektrik sobasına dayandı... Ka- sabalardaki camileri bile geceleri aydınlattık... Ye- tim hakkı demeden, enerji krizi demeden elektriği har vurup haıman savurduk... Bundan böyle cami- lerde bedava ve lojmanlarda kaçak elektrik kullan- mak istemiyoruz. Camilerde tüketilen elektriğin pa- rasını cami cemaati karşılayacak... Devlet, gecele- ri büyük kentlerde tarihi değeri olan camilerden uy- gun gördüğünün dış aydınlatmasını yapsın yeter..." Veya hükümet çıkıp desin: "Diyanet'in bedava elektriğini kestim; on binler- ce camiden şu kadar tasarrufumuz olacak." Tasarrufları illa "program"a yazdınp Amerika'nın mı söylemesi gerek! Yüksek Yerilim Hattı erdincutkufayahoo.com Meksika usulü ekonomik polıtıkalar uygulanacak: BOL ACILI! Miidafaa-i Hukuk Vaktı'nın açıklaması Emekli Van Valisi ve eski Doğru Yol Partisi Van Milletvekili Mahmut Yıl- baş'ın başkanlığında kurulan "Mü- dafaa-i Hukuk Vakfı'nın yönetim ku- rulundan yazılı bir açıklama geldi. Vakıf yöneticileri, Prof. Dr. Çetin Yetkin'in Antalya'da yayımladığı ve yurt çapında bir okur kitlesi yarattığı Müdafaa-i Hukuk dergi ve gazetesi- nin geçmiş borçlarına karşılık olarak 6.5 milyar liranın ödenmesini istedi- ğini ancak belgelenmemiş bu para kendisine ödenmeyince de vakıf yö- netiminden ve üyeliğinden istifa etti- ğini bildirdi. Vakıf yönetim kurulunun açıklama- sında, Yetkin'in tutumu "Kemalist Harekefn kurumlaşmasının önünü kesmek olarak nitelendi. Bilindiği gibi yayını durdurulan ay- lık Müdafaa-i Hukuk dergisinin ve haf- talık Müdafaa-i Hukuk gazetesinin ku- rucu yayın yönetmeni Prof. Dr. Yetkin, bir grup arkadaşıyla birlikte vakrftan istifasının ardından "Yeniden Müda- faa-i Hukuk" dergisini yayımlamaya başladı. Mahmut Yılbaş, Doğudan Bayül- gen, Nilüfer llbay, Bülent llik, Neca- ti Özgen, Mustafa Tataroğlu, Kaya Tokmakçıoğlu yöneti- mindeki "Müdafaa-i Hukuk"la Yetkin'in başlattığı "Yeniden Müdafaa-i Hukuk" arasındaki "Kemalist Hareket" anlayışının ne olduğu konusunda karan ise üretilen düşünce ve yapılan yayınlar sonunda hiç kuşkusuz kamuoyu verecektir. Parti! SÖNMEZ TARGAN Nükleer fiziğin zincirleme tepkime yasasında olduğu gi- bi, ekonominin yasalannda da buna koşut bir benzeşme var. Ekonomide ortaya çıkan bir bunalım, giderekyaşamın bü- tün alanlarına sıçramakta ge- cikmiyor. Örneğin, bizde ya- şanan şu son ekonomik buna- lımı ele alaJım. Görünen o ki bu bunalım, toplumun bütün ke- simlerinin günlük yaşamını de- rinden etkilemenin yanı sıra siyasal evrenizi de bu ölçüde, hatta daha büyük ölçüde et- kilemiş görünüyor. Aslında kapitalist ekonomi politiğin ve buna dayalı dizge- nin yapısal konumunun kaçı- nılmaz ve zorunlu bir sonucu olan bu ve benzeri bunalımlar, bizim gibi emperyalizme gö- beğinden bağlı ülkelerde da- ha şiddetli duyulmaktadır. Bu- nu, Sayın Türkel Minibaş'ın betimlemesiyle, okyanusun göbeğinde oluşan ama sar- sıntısı pek fark edilmeyen dev dalgaların kıyılara yaklaştıkça şiddetini arttırarak hışımla ka- raya vurmasına benzetebilı- riz. Bu nedenle ekonomik fır- tına dizgenin göbeğindedir ve kıyıda olanlar gemilerini kara- yavurdurmuşlardır. Küreselleş- me ve yeni dünya düzeni de- dikleri bu ekonomik düzenin bir bütün olarak yakın bir ge- lecekte dibe vuracağını söy- lemek de falcılık olmasa ge- rek. Dolayısıyla bu bunalımdan çıkış, öyle faldan medet umar gibi, hacılardan, hocalardan, derviş(!)lerden keramet bekle- mekle de olası görünmüyor. Ama ilginçtir, yaşanan eko- nomik bunalımda gemiyi ka- raya vurduran siyasal erkin, koalisyon partilerinin asıl etki- lenmesi beklenirken bugün TBMM'de tek bir sandalyesi bile bulunmayan CHP'de kı- yametler kopuyor. Bu parti- den atılanlar, çıkanlar, ayrılan- larla yeni bir parti oluşturul- ması konusunda yoğun bir gündem yaşanıyor. Daha ra- dikal olduğu savlanan bir di- ğer sol partide de böylesi bir arayış olduğuna ilişkin işaret- ler var. Ekonomik bunalımın yaşan- dığı böylesi birtarihsel süreç- te, muhalefetin görevi soru- nun çözümüne ilişkin daha inandırıcı ve bilimsel projeler ve politikalar üretmek olması gerekirken daha başka bir an- latımla muhalefete siyasal er- ki eline geçirmesinin nesnel kcşullan yaratılmışken kimse- nin kılı kıpırdamıyor. Bunların yerine, özellikle sosyal demok- ra: cephede anlaşılması son derece güç yeni parti arayış- lanyla gündem doldurulmak isteniyor. Öncelikle belirtmek gerekir- se parti kurmak kişilerin süb- jektif niyetlerine dayalı birzor- lamayla olursa hem başarılı olamıyor hem de topluma kök salamıyor. Olursa bile çalış- maları siyasaJ bir lobi olma- nın ilerisine gidemiyor. Türk siyasal yaşamının yakın tari- hi, böyle kurulmuş ve sonra yok olmuş irili ufaklı onlarca parti örneği ile doludur. Özetle parti kurmak, aynı tepkiteri paylaşan kişi ya da kadroların bir araya gelmesi- nin, birçatı altındatoplanma- sının çok ötesinde bir sınıf is- temi (talebi) olarak doğarsa ve hepsinden daha önemlisi, parti olarak örgütlenme ge- reksinimi duyan o sınıfın bü- yük bir istek ve heyecanla si- yasal erki ele geçirmek karar- lılığını taşıyorsa ancak siyasal anlamda bir parti kimliği taşı- dığını söylemek olasıdır. Bu- nun dışındaki tüm çabalar, öz- nel niyetleri ne olursa olsun, nesnel olarak parti kurmak is- teyenlerin kendi siyasal kim- liklerini koruma ve güvence altına alma girişimlerinin öte- sinde fazla bir anlam taşıma- maktadır. Demek ki parti kurmayı tur- şu kurmaktan ayıran şu üçte- mel özellik var: Birincisi, par- ti olarak örgütlenmek, bir sı- nıf istemi olarak ortaya çık- malıdır. Ikincisi, böylesi bir olu- şumu bir demek, vakıf ya da bir kulüp örgütlenmesinin dı- şında tutan asıl gerekçe mut- laka siyasal erke yöneliyor ol- masıdır. Üçüncüsü, parti bir görüş ya da tepki ekseninde bir araya gelen kişi ya da kad- rolann boş zamanlannı değer- lendirme mekânı olmanın çok çok ötesinde tarihsel ve top- lumsal bir işleve sahip olmalı ya da buna soyunmalıdır. Çün- kü parti kurarak siyasete so- yunmak sınıf savaşımının en yüksek ve nihai biçimlerinden biridir ki bu, önce sınıf disip- lini ve ciddiyeti ister. 12 Eylül depremi ile özellik- le siyasal yaşamımızdaki sav- rulmaların 20 yıldır kök tuta- mamasının nedeninde de, as- lında yukarıda sıraladığımız bu üç temel gerekçenin öz- nel ve nesnel koşullan oluşma- dığı, oluşturulamadığı yatmak- tadır. Son yirmi yıldır yapılan gerek yerel, gerekse genel se- çimlerde seçmen kitlesinin önemli bir bölümünün sandı- ğa gitmek istememesini de bu nedene bağlayabiliriz. CHP'de yaşanan siyasal depremin nedenlerine inmek, bu yazının boyutlannı aşan bir çalışmayı gerektiriyor. Ama salt CHP değil, parti kurmak için soyunan tüm kesimler için genel geçerliliği olan bir doğ- ru var: Parti kurmak öyle fırın- dan ekmek çıkarmak gibi ko- lay olmuyor. ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI L TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN lONison OYUNCAK ARABA SATISTA.. 1886 M SUSUM\COCUKL4K. İÇtN -rrtPfLMtÇ OYUM- CAK A&Ag/H-AGLA İLGİLl B'G İLAU İKISILİZ SASI- NIHOA y££ 4LM/Ç77. AĞflÇ MALZEM£YL£ ÛgE- T7C£N AKA8ALAK.IN ?O SAHTİIA ÇAP/MPAKİ TE- /CERLEZ.LEKİ (2. TWE) İSE MCTAİ.CH'. AKABAYA İKI ÇOCUA: B/uEBiüyo/e ve 6îG çocufc TTVBA- FIHGAN Ç£K/UYOfZ&U. OYUNCAâlN İLGtNÇ BİR OZELUeı PEt KtftA/ **)& YASOtğlNM, T&KEIZ- LSKLEieİ Ç.IICAtZtLAGAK KIZAK. HALİNE OÖNÛ- ŞEBlLMESIYPl- SÖZ tCOfJUSU EĞLSMCEI.İ OYUN- CAK, O r/Ll^eC*, UZAKPOSUa* tCULL/imoiN ÇEKÇEK AKABALARlNA SENZIYO&OU. "&İKŞAV* A&l VE/Zit,£M O /t&tS/IL/MN fy4g& /SEj KÖ&ÜJC- LÛ T£NTEl£HıyPİ. RİKŞAylAG, £O. YÜZYtLM İLAN ANKARA 16. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2000/1110 Davacı Şerife Sönmez vekili Av. Cem Taş tarafından davalı- lar Haydar Sönmez ve arkadaşlan aleyhine mahkememize açı- lan Ankara ili, Mamak ilçesi Tuzluçayır Mahallesi 36957 ada 5 parselde kayıtlı taşınmaz ile ilgili ortaklığın giderilmesi davası- nın yapılan duruşmasında verilen ara karar gereğince Davetiye ile adına tebligat yapılamayan davalılar Ibrahım To- tık, Yakup Kaya ve Kasım Günizlük'e ilanen tebligat yapılma- sına karar verilmiştir. Davalılar Ibrahim Totik, Yakup Kaya ve Kasım Gürûzlük'ün duruşmanın bırakıldığı 30.5.2001 günü saat 10.35'te duruşma- da hazır bulunmalan, hazır bulunmadıklan takdirde veya kendi- lerini yasal bir vekil ile temsil ettirmedikleri takdirde davaya gı- yaplannda devam edileceği gibi yine gıyaplannda karar verile- ceği hususu ilanen tebligat yerine kaim olmak üzere tebliğ olu- nur. 29.3.2001. Basın: 181513 İLAN T.C. SUNGURLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayr 2000/479 Davacı Mal Müdürlügü tarafından davalılar tsmet Altuntaş ve müşterekleri aleyhine açılan alacak davasınm mahkememizde yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince; Davalılar Şenol Altuntaş, Döne Altuntaş, Ziya Altuntaş ve Necati Altuntaş'ın yapılan tüm aramalara rağmen adresleri tes- pit edilemediğinden dava dilekçeleri kendilerine tebliğ yapıla- mamış olup açılan alacak davasının dava dilekçeleri kendilerine tebliğ edilmesı için yukanda isimleri geçen davalılara ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla davalılann duruşma günü olan 28.06.2001 günu saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunma- lan veya kendilerinı bir vekille temsil ettinneleri gerektiği, ak- si takdirde yargılamanın yokluklannda yapılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basm: 18205 POLATLI SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1999/573 Şahin Kahreman, Zeynep Genç vekili Av. Izzet Taştan tara- fından davalılar Hayati Kahreman ve arkadaşlan aleyhine açı- lan taksim izale-i şuyu davasında mahkememizden verilen ara karan gereğince, tüm araştırmalara rağmen açık adresi tespit edilemeyen Hayati Kahreman'a ilanen tebliğine karar verildı- ğinden, davacılar vekili tarafından Polatlı Hacımuslu köyünde bulunan 23, 356, 365, 205, 207, 283, ve 351 parsel sayılı taşm- mazlann mümkünse aynen, değilse satılarak ortaklığın gideril- mesini talep ettiği, duruşmanın 31.5.2001 günü saat 10'a brra- kıldığı, bu dava ile ilgili ibraz etmek istediğiniz belgeleri duruş- ma gününe kadar göndermeniz veya duruşmaya getinneniz ge- rektiği, duruşmaya gelmediğiniz veya bir vekil tarafindan tem- sil edilmediğiniz takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam edileceği ve karar verileceği, ilanen tebliğ olunur. Basm: 18140 İLAN T.C. MANAVGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/342-E - 2OOO/367-K Mahkememizin 5.12.2000 tarih 1999/342-E - 2000/367-K sa- yılı karan gereğmce Davacı Kepez Elektrik TAŞ tarafından mahkememize açılan acele el koyma ve tescil davasınm Manavgat Çayyazı Mahalle- sinde kâin 178 parsel nolu taşınmazın Enerji nakil hattı tesisi amacı ile kamulaştınlan 197,58 m2'Uk pilon yerinin ifraz edile- rek maliye hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar yeril- mış, karann davalılar Fikriye Ünal, Müfide Ünal, Eser Ünal, Gönüllü Ünal (Göngör) Alime Taş ve Zekiye Oğuz'a ilan tebliğ yenne geçerli ohnak üzere tebliğ olunur. 26.3./ 2001 Basm: 18201 TURK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul Td: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Intemet: http://www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekreterfStkv.org.tr koordinator «tkv.org.tr SUNGURLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000/354 Davacı Aşır Çavdar tarafından davalı Döndü Çavdar aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan duruşması sı- rasmda verilen ara karan gereğince; Davalı Döndü Çavdar'ın yapılan tüm aramalara rağmen ad- resi tespit edilemediğinden dava dilekçesı davalıya tebliğ edile- memiş olup açılan boşanma davasının dava dilekçesı kendisine tebliğ edilmesi için yukanda ismi geçen davalıya ilanen tebliği- ne karar verilmiş olmakla davalının duruşma günü olan 14.06.2001 tarihinde ve saat 09.00'a kadar mahkememizde ha- zır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi gerek- tiği, aksi takdirde yargılamamn yokluğunda yapılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 18204 T.C. MERİÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 2000/86 Mahkememize açılmış bulunan şiddetli geçimsizlik nedeniy- le boşanma davasınm yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince Davalı Beyhan Özdemir'e tüm çabalara rağmen tebligat yapı- lamamış, hakkında 7201 S.ICnun 28. vd. mad. göre ilanen teb- ligat yapılmasına karar verilmiş, bu bakımdan davalı Beyhan Özdemir'in duruşmanın bırakıldığı 07.05.2001 tarih ve saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisini vekil ile temsil ettirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde dava gıyabmda sonuçlandınlacaktır. Keyfiyet ilanen tebliğ olunur. 28.03.2001 Basm: 17931 KALEM METtN ERKSAN Türk Boğazları Devletlerarası adı "Türk BoğazJan" olan tanımla- ma "Istanbul Boğazı-Marmara Denizi-Çanakkale Boğazı"nı kapsar. Lozan Banş Antlaşması kapsa- mında 24 Temmuz 1923'te imzalanan "BoğazlarSöz- leşmesi", 20 Temmuz 1936'da Montreux Antlaşma- sı kapsamında imzalanan "Montreux Boğazlar Söz- teşmesı": Istanbul Boğazı-Marmara Denizi-Çanak- kale Boğazı"ndan oluşan coğrafya birimini "Türk Boğazlan" adıyla tanımlamıştır. 3 Nisan 1994 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayım- lanan "Su Döşeli Boğaziçi Ana Caddesi" başlıklı ya- zım "Türk Bogazlan"ndaki gemı geçişlerine ve pet- ro) taşımacılığına ilişkin bir yazıydı. 18 Ekim 1994 ta- rihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "8 B Hat- t " başlıklı yazım "Bakû-Ceyhan" petrol-boru hattı ve Türk Boğazlan"ndaki petrol taşımacılığına ilişkin bir yazıydı. Her iki yazımdaki düşünceler, bilgiler, öne- riler bugüne dek; devlet, siyasal yetkeler ve bu konu- lar ile ilgili kurum, kuruluş ve kişilerce "algılanmadı". Yedi uzun yıl havanda su dövüldü. Üstelik yedı yıl ön- ce bu konular kimsenin umurunda degildi. Yazılarım- daki düşünceler ve öneriler algılansaydı bugünlere gelmezdık. 31 Mart2001 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Mos- kova kaynaklı bir haber vardı. Haber şöyleydi: "Rus- ya'nın Hazar bölgesi özel temsilcisi ve Rusya Dışişle- riBakan Yardımcısı Viktor Kalujniy, Tengiz (Kazak) No- vorossisk (Rus) petrol boru hattının ışletmeye açı/ma- sı nedeniyle verdiği demeçte şöyle demiştin Türkiye'nin Boğazlar'daki gemi trafiğini kısrUama ya da engel- leme gibi bir hakkı yoktur." Haber şöyle sürmek- tedir. "Rusya'nın Karadeniz kıyısındaki Novorossisk limanında dolum yapan petrol tankerieri Türk Boğaz- lan'ndan geçerek dünyaya yılda 50 milyon ton petrol tas/r. KazaA-Rus petrol boru hatt/ndan Novorossisk li- manına akacak 67 milyon ton petrol tankeherle 'Türk Bogazlanndan' geçerek dünyaya ulaşacaktır". V. Ka- lujniy demecini şöyle sürdürmüştür: "Boğazlann gü- venlik boyutu için ne yapjlabileceği Türkiye'nin karar vereceği bir konudur. Güvenlik sorunlannın üstesin- den geiinmesi gerekiyorsa, Türkiye bu sorunlan aynn- tılan ile ortaya koymalıdtr. Diğer devtetter bu sorun- lan kabul eder ya da etmez". 18 Ekim 1994 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ya- yımlanan "8 B Hatö 11 başlıklı yazımda şöyle bir bö- lüm vardı: "New York'ta yapılan Clinton-Yertsin gö- rüşmelehne katılan Rusya Dışişleri Komisyonu Baş- kanı Sergei Karaganov 28 Eylül 1994 tarihli Washing- ton Tımes gazetesinde yayımlanan bir demecinde şöyle demiştir: Türkiye ve Rusya arasında Kafkas- lar'da ve Orta Asya'da bir etkinlik savaşı gelişiyor. Bu yeni bir olay değil. 19. yüzyil boyunca oynanan oyunlara geri dönüyoruz. Türkiye ve Rusya ara- sında şimdilik örtülü ve gölgede yapılan tartışma- lann kökleri tarihin derinliklerinde vardır. 19. yüz- yılda Türkiye-Rusya-lngiltere arasında yaşanan (Büyük Oyun) canlandı". Kafkaslar ve Orta Asya önce Çaıiık Rusyası'nın, son- ra Sovyet Rusya'nın sınırlan içindeydi. Şimdi Kafkas- lar ve Orta Asya'da bağımsız Türk devletleri var. 21. yüzyılda Rusya'nın Novorossisk limanında, Rusya'nın ekonomik ve siyasaJ çıkarian doğrultusunda petrol tan- kerlerine yüklenen petrol; Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan devletlerinin petrolüdür. Bu petrolün dünya pazarianna ulaştınlması bu devletlerin yararı- nadır. Bu petrolün "Türk Boğazlan"ndan tankerler ile taşınması nasıl engellenecek? Yukanda Rusya var. Aşa- ğıda Türk devtetleri var. Yukan tükürsen Dtyık, aşagı tükürsen sakal. Kafkas ve Orta Asya petrolterini Ak- deniz'etaşıyacak olan Bakû-Ceyhan petrol boru hat- tı yapılmadı. Üstelik Novorossisk limanından Karade- niz üstünden tankerlerle Bulgaristan'ın Vama limanı- na taşınacak petrolün, Bulgaristan ve Yunanistan'da yapılacak petrol boru hattı ile Yunanistan'ın Ege de- nizi kıyısındaki Dedeağaç limanına ve oradan gene tan- kerler ile dünya pazarianna ulaştınlması Rusya'nın ve ilgili devletlerin gündeminde. Emekli ya da iş başındaki "devletlerarası ilişkiler uzmanı" siyasetçilerimiz bakalım şimdi ne yapacak- lar? Türkiye'nin; Amerika, Avrupa, Rusya, Kafkaslar, Ortaasya, Ortadoğu, Balkanlar, Uzakdoğu sıyasetle- rini yüzlerine-gözlerine bulaştıran bu yeteneksiz siya- setçiler bakalım şimdi ne yapacaklar?.. Siyaset mey- danlannda "Adriyatik denizinden Çin denizine kadar Türkdünyası" sözünü ağızlanndan düşürmeyen, ABtı, BAB'tı sözleri ile Türk ulusunu oyalayan; bu tarih bi-. linci, ulusal bilinç, bilimsel bilgi, tarih bilim, siya- set bilim yoksunu siyaset cambazlan Türk ulusuna, Türk ülkesine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne çokza- rar verdiler. Fakat bir şeyi iyı yaptıkları inkâr edilemez; Devletin lüks otomobillerine kurulmayı ve ceplerinde- ki "bankamatik kartlaria" her ay Türk ulusunun trilyon- larca lirasını ceplerine hortumlamayı iyi biliyorlar. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/Doğurması yakın gebe. V Ikiyüzlü. 3/ Ermenis- tan'ınparabi- 4 rimi... Yassı ve dar biçim- li metal par- ça.4/Birspor aracı... "Bir masalmeyve- " sigibipaylaş- 9 tık/Mehtabı kınlmış uçlarından" (A.H.Tanpınar). 5/ 2 Ateş... Yol yapımın- 3 dakullanılan birma- kine. 6/ Bir ortaçağ 5 yaylı çalgısı... Duy- guve düşünceleri be- lirtecek biçimde yüz- de beliren kımılda- nışlar. 7/ Tropikal Afrika'da yetişen bir ağaç... Asya'da bir ırmak. 8/ Başka bir şiir örnek alınarak aynı ölçü ve ay- nı uyakla yazılan şiir... Lavrensiyum elementinin simgesi. 9/ tslamlıktan önce Kâbe'de duran üç put- tanbiri... Ayhk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erkekte üreme sisteminin gelişmesini yönlen- diren bir dizi hormonun ortak adı. 2/ Siyasal ve ekonomik ilkelerin kökten değiştirilmesini sa- vunan kimse ya da tutuma verilen ad. 3/ Asya'da bir ülke... Kutsal savaş. 4/ Kirpik boyası... Asa- lak bir böcek. 5/ "Eğil bir yol öpeyirn/— karan- lık görmezler" (Türkü)... Dürülerek boru biçimi verilmiş deri ya da kâğıt. 6/ Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiye- cek... Yapısma girdiği sözcüğe "iki, çift" anla- mı katan yabancı önek... Ilaç. II Yüksekokul. 8/ Bir büyük yetke sahibini perde arkasından yöne- ten kimse. 9/ Akciğerleri dinlerken hekimin duy- duğu patolojik ses... Kiraz rakısı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle