Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 NİSAN 2001 SALJ CUMHURİYET SAYFA
kuttur@cumhuriyetcom.tr 15
Çağdaş sanatla uğraşan çok kimseye yeni düşünme kapılan ve aralıklan açan bir düşünür
Sarlds'm seı^flermdeki IIKI
AIİAKAY
Sarkis, 2001 Mart ayı içinde Istan-
bul'a üç sergi için geldi. Bunlardan bi-
ri, zannediyorum yaşanan kriz ile ala-
kalı olarak iptal edildi. Dulcinea Sanat
Galerisi böyle önemli bir firsatı kaçır-
nuş oldu; kendi açısından bu galeri bir
düşüş anına yakalandı -herhalde- an-
cak Sarkis iki ayn galeride iki ayn ser-
giyi gerçekleştirdi. Biri Sabancı Kasa
Galerisi'nde, diğeri ise Maçka Sanat
Galerisi'nde yapıldı.
Maçka Sanat Galerisi sergisinde Sar-
kis' in bir çeşit retrospeksiyonu gerçek-
leştirildi; ancak bildiğimiz eserlerin
topluca gösterimi değildi gerçekleşti-
rilen. Sarkis, Füreya Koral'a ait, ke-
narlan ahşap, üzerinde bir cam bulu-
nan bir büyük masanın altına masanın
ağırhğını hafifleten bir neon ışık koy-
duğu gibi, masanın üzerinde de fotoğ-
raflar gelişigüzel bir şekilde, sıralan-
madangösterilmekteydi. Bunlar Sar-
kis'in çeşitli yerlerde gerçekleştirdi-
ği enstalasyonlannın fotoğraflanydı.
Hem ön salonda hem de arka salonda
masanın etrafina izleyicilerin oturup
bakmasını kolaylaştırmak üzere gaze-
telerden yapılmış tabureler vardı: Mil-
liyet, Cumhuriyet, Hürriyet, Agos, Sa-
bah vb. gazetelenn yığını üzerine otu-
ran ızleyıci de Sarkis'in "çahşmaoda-
a* projelerinden birinin daha şahidi
olmaktaydı.
Sarkis bu sergıde, bize çağdaş sana-
ta ait bir şey göstermiş oldu: Çağdaş sa-
natın benim "minör'' diye adlandırdı-
ğım sergileme şeklini. Minör diye ad-
landmyorum, tıpkı Dekuze ve Guarta-
ri'nin kullandıklan anlamda, bir tür
"savaş makinesinin" molekülerleşme-
si minör olanı verdiği gibi, Sarkis de
moleküler bir bellek kuruyor. Majör
veya moler olan moleküllerden sadece boyut
olarak değil, doğası gereği, gönderme yaptığı
veya yapmayı düşündüğü sistemin doğası üze-
rinden de aynlmaktadır. O halde fotoğrafın
malzeme olarak çabuk üretilirliği veya çoğal-
tılabilirliği yüzünden moleküler veya minör de-
ğildir; aynca göndermeleri de minör olanadır.
Yerliyedir, tarihedir, mekândaki dikkat çekmez
gibi görünen bir doğalhğadır vb. Çünkü sergi
bırçok çağdaş sanat içinde yapıldığı gibi, mal-
zemelerin görüntüsünü vermekteydi. Andy
Warfaol'un masasını hatırlatırcasına; ancak
açka Sanat Galerisi sergisinde
Sarkis'in bir çeşit retrospeksiyonu
gerçekleştirildi; bunlar sanatçının
çeşitli yerlerde gerçekleştirdiği
enstalasyonlannın fotoğraflanydı. Kasa Galerisi
içindeki üç odadan birincisinde Sarkis'in ses
yazılı neonlan ve en arka odada da geçen yaz
Paris Modera Sanatlar Müzesi'nde
gerçekleştirilen 'Voila' adlı sergide gösterdiği
videolan görülmekteydi.
Warhol kendi masasına eline geçen her şeyi
koymuştu: Tanıdıklannın notlan, kartvizitler,
fotoğraflar vb. Içerideki odada ise üç albüm,
Sarkis'in son dönem fotoğraflanm bize ver-
mekteydi. Bir de sık sık kullandığı ses ensta-
lasyonu vardı salonda: Yağmur ve gök gürül-
tüsü sesi, doğadan alınan şekilde verilmektey-
di ve Tarkovski'nin filminden -zannediyorum
"Ayna"daki- sesler eklenmişti. Birçok çağdaş
sanat çahşmasında olduğu gibi göndermelerın
minörlüğü veya öznelliği izlemeyi zorlaştır-
maktadır; ancak Sarkis'in ışıklan ve sesleriyle
olağanüstü bir şiirselhk yakaladığında, izleyi-
ci eserlerin içine yavaş yavaş girmeye başhyor.
Bu sergide önemli olan bir unsur da Sarkis'in
pedagojik yönüdür. Okul kurma arzusu, okul
pratiği, gençlere yönelik olduğu kadar çağdaş
sanatla uğraşan çok kimseye yeni düşünme ka-
pılan ve aralıklan açan bir düşünür oluşu da
Maçka Sanat'ta verdiği söyleşide ortaya çık-
maktaydı. Çok kalabalık olmayan bir dinleyici
grubuna yaptığı konuşma ve karşılıklı tartışma,
ne yazık ki birçok kimsenin kaçırdığı, faydala-
namadığı bir konuşmaydı; çünkü Istanbul çağ-
daş sanat ortamında o kadar az bu tip
konuşmalar gerçekleştiriliyor ki, her
türlü izleyicinin bu konuşmalan izle-
mesi çağdaş sanatın geleceği açısından
da hayırh olurdu, diye düşünüyorum -
her ne kadar bu konuşmanın bir metni-
nin yayımlanacağı kulaktan kulağa do-
laşsa da-. Çağdaş sanatın sadece ses ve
mekân (in situ) işleri değil, aynı zaman-
da suluboyalar da olduğunu duymak
birçok kişiye iyi gelebilirdı.
Yerleştirmelerin enerjisi ve hayatını
anlamak açısından Sarkis'in tavırlan
sanatın kendi yaşamına ait ipuçlan ve-
rebilirdi potansiyel dinleyicilerine. Bel-
ki daha ileriki yıllarda...
Bunlardan yararlananlar ise Kasa
Galerisi'ndeki genç sanatçılar oldular.
Ebru Uygur, Mürüvvet Türkyılmaz, E-
sen Selen, Çağn Saray, Borga Kantürk,
Cem Gencer, Vahit Tuna, EKf Çetebi,
Şeyda Cesur, Ünal Bahtiyar mart ayı
boyunca her hafta üç kere (pazartesi,
çarşamba, cuma) galerinin orta tnekâ-
nına kapanıp saatlerce ortak bir şekil-
de işlerini tartıştılar; Sarkis'in çağdaş
sanattan verdiği benzer örnekleri dın-
lediler; aralarmda işleri üzerine yorum-
laştılar ve tartıştılar. Kahveler içtiler,
çikolatalar, baklavalar yediler, sesleri-
ni paylaştılar, nefesleri birbirine girdi,
heyecan ve adrenalin arttı. Nefesler ve
sesler konuştu. Yukanda ise hep az sa-
yıda izleyicı bu konuşmalan izledi. Sar-
kis'in eski öğrencilerinden olan SeKm
Birsei her konuşmayı büyük bir dikkat-
le izledi. Bir futbol seyırcisinin heyeca-
nı gibi, onlann konuşmalarına yakın-
dan bakarak üst kattan katıldı; bazen
onlar yerine konuşmaya çalıştı ama o-
nun sesi mikrofon dışındaydı. Seyre-
denler arasında ErdağAksel ve Hjunfam
Börteçene'yi de görmek ve onlann he-
yecanını paylaşmak güzel bir duygu
olarak kalacak.
Kasa Galerisi içindeki üç odadan birincisin-
de Sarkis'in ses yazılı neonlan ve en arka oda-
da da geçen yaz Paris Modern Sanatlar Müze-
si'nde gerçekleştirilen "Vbfla" adlı sergide gös-
terdiği videolan görülmekteydi. Bunlar ger-
çekten çok şiirsel, renk dolu, sesin ve el hare-
ketinin birbirine kanştığı, iç içe geçtiği, fisıl-
daştığı, enerji yayan ve yaydığını da izleyiciye
aktarmasını en azından hislerle başaran çalış-
malardı. Umanz başka bir sefer daha onlan
görmek imkânı doğar.
'Yetişkin müziği yaptığını' belirten Nick Cave'in yeni albümü duygularının yansıması
Artık dünyaya daha farklı bakıyor
Kültür Servisi- Şimdi 43 ya-
şmda olan Nick Cave. hiçbir
zaman kırkından fazla yaşaya-
cağını düşünmemişti. Ama
eroin kullandığı ve kendinden
nefret ettiği yıllar artık geride
kaldı. Şimdi Londra'daki ofî-
sinde sabah dokuzdan akşam
beşe dek şarkı sözleri yazarak
mesai yapıyor.
PJ. Harvey ve KyBe Mino-
gue ile düet yaptığı 'Murder
BaOads' adlı albümünün ardın-
dan, 1999'da 'The Boatman's
Call' geldi. Bu yıl Uluslarara-
sı Istanbul Caz Festivali'nde
izleme olanağı bulacağımız
Nick Cave'in yeni albümü
'And No More ShaD We Part'
adını taşıyor.
"Yaşlandıkça" diyor Cave,
"rock and roü bir yaşam tarzı
olarak gerçekten utandıncı,
hatta rezfl bir şey gibi görünü-
ywf Şimdi yaptığı müziği 'ye-
tişkin müziği' olarak tanımlı-
yor. Bu, 20 yıl öncesinin genç
vekeskin müziğinden olduk-
ça farklı. "Sanınm bu günler-
dedünyaya daha farklı bakıyo-
rum.Galiba buna olgunhık di-
jwlar" diyor. Rock yıldızlan-
nın gençken dünyaya karşı
duyduklan öfke, yaşlan ilerle-
dikçe pek de yaşama geçirile-
bilir olmuyor ve zorunlu ola-
rak olgunlaşıyorlar. Ama Ca-
ve'in yaşadığı olgunlaşma o-
nun verimliliğini de arttırmış
gibi gözüküyor. Kendisi hak-
kında konuşmaktan hoşlanmı-
yor Cave. Hissedilir ve bulaşı-
cı asabiyetinin ardmda, aslın-
da utangaç bir kişilik yatıyor.
Bu utangaçhk bir rock sta-
öarkılannda aşkın ve
arzunun denge bozucu
etkileri, bedenin bir
hapishane oluşu ve ruhun
önde gelişi ana temalan
oluşturuyor.
nndan çok bir yazara yakışı-
yor sanki. Aslında Cave'in de
yazıyla ilişkisi salt şarkı sözü
yazmaktan ıbaret değil. En son
'Markos'a Göre Incil'e bir ön-
söz yazdı. Ve 1989'da yayım-
lanan 'And The Ass Saw The
Angel' adlı romanını yazdı.Ye-
ni albümü 'And No More Shall
We Part'ta dınleyicinin şarkı-
lara eşlik eden kişisel öyküle-
ri bilmesinin gerekmediğini
söylüyor Cave. Albümün bu
özelliği onun hoşuna gidiyor.
Bu şarkılar, Cave'in duygula-
rının "dosdoğru ve tam olarak
yansımasj". Albümde yer alan
şarkılardan 'Love Letter' ol-
dukça melankolik bir parça.
'Oh My Lord' ve 'HalJelu-
jah'da ise dinsel bir söylem
var. 'God is in The House' mi-
zahi unsurlar taşıyor. Küçük
bir Amerikan kasabasmda ya-
şayan ve tann korkusu taşıyan
birinin ağzından yazılmış. Şar-
kı bir toplumsal taşlama örne-
ği oluşturuyor.
Cave yeni albümdeki tüm
şarkılan geçen yıl Londra'da-
ki evinin yakınlannda bulunan
ofisinde yazmış. Gururla her
gün evden çıkıp işe gittiğini
söylüyor. Böylece şarkı sözü
yazarlığı da sabah dokuz ak-
şam beş mesaisine dönüşmüş.
Bu, disiplinli ve kuralcı bir ye-
ni Nick Cave ile karşı karşıya
olduğumuzun bir göstergesı.
Şarkılannda aşkın ve arzunun
denge bozucu etkileri, bedenin
bir hapishane oluşu ve ruhun
önde gelişi ana temalan oluş-
turuyor.
Cave, 1999'da Ingiliz aris-
tokrat manken Suzie Bkk ile
evlendi ve yakınlarda ikiz ço-
cuklan Earl ve Arthur dünya-
ya geldi. Aym zamanda Bre-
zilyalı sanat yönetmeni Vivi-
anne Carneiro ile yaşadığı giz-
li ilişkiden 10 yaşında bir oğlu
var.
Uzun bir süre boyunca Ca-
ve'in müziği gizemliliği, takın-
tılan ve kendini aşağılama öz-
gürlüğunü dile getirdi. Kendi-
sınden önce pek çok sanatçı gi-
bi o da aşınlığın saflığına inan-
dı, aşınlığın getireceği bir aş-
kınlığı aradı.
Her Nick Cave şarkısı dün-
yaya yönelik bir kahnn haykı-
nşı, herperformansı 'öMürmü-
yorsa güçlendirir' meselinin bi-
linçli bir dışavurumu oldu.
BÜFK, etnik kültürlerin dans ve muziklerini harmanlıyor
Boğaziçi'nde folklor günleıi
Kûitür Servia - Boğaziçi
Öniversitesİ Folklor Kulübü
(BÜFK), geçen yıl mayıs ve
ekim aylannda sergılenen
'Günebakan' adlı dans-mü-
zik gösterisinden sonra yeni
bir dans-müzik gösterisi
'Şehrin Esmerleri' ile nisan-
mayıs aylannda seyirci kar-
şısına çıbyor.
Anadolu'daki etnik kültür-
lerin dans ve muziklerini,
halklann kardeşliği çerçeve-
sinde sahneye aktaran
BÜFK'nin gösterisi flci bö-
lümden oluşuyor. Gösterinin
ilk bölümünü kente göçmek
zorunda kalan bir Kürt ka-
setçinin hikâyesi oluştur-
makta. Kentte başlayan hi-
kâye, kasetçinin göç edişini
hatırlamasıyla sürüyor. Son-
raki sahne şehirdeki çalışma
ortammdan enstantaneler
veriyor ve şiddet ortamının
bir maç dağılışıyla tasvir
edildiği sahneye bağlanıyor.
Ağırlıklı olarak Romanla-
nn dans ve müziklerinden
yola çıkarak hazırlanan ikin-
ci bölüm ise 'Eğleace', 'Kav-
ga' ve 'Sevda' sahnelerinden
oluşmakta. Romanlann top-
lumsal olarak 'nonnaT ka-
bul edilmeyen yaşantılann-
dan kesitlerle 'nonnaJ'olan-
la yaşadıklan karşılaşmalar
teatral olarak kuüanılan flci
tipolojiyle verilmeye çalışı-
hyor.
Dans ve müzik birlikteli-
ğinin zorlandığı sahne üstü
çahşmalannı da ıçeren bir
egitim döneminin ürûnü
olan gösteri, Boğaziçi Üni-
versitesi Kuzey Kampus
Murat Dikmen Salonu'nda
15,21,22Nisansaatl5.00,
16,18,25 Nisan ve 16 Mayıs
saat 19.30'da, 19, 24 Nisan
ve 18 Mayıssaat 17.30'daiz-
lenebilir.
1958'de Robert Kolej
Türk Folklor Kulübü olarak
kurulan kolüp, _1971'de
RC'nin Boğaziçi Üniversi-
tesi'ne dönüşmesiyle 'Boğa-
ziçi Ünivenates Türk Foft-
tor Kulübü' adını ve sonola-
rak da 1972'de 'Törk' sözcü-
ğûnün kısrdayıcılığı üzerine
yapılan tartışmalar sonucu
'BoğazM Üniversitesi Folk-
lor KulÜM' adını aldı. Oku-
lun en eski kulüplerinden bi-
ri olan kulüp, Pertev Naffi
Boratav. Tahir Alangu, Le-
vent Soysal, Arzu Oztörk-
men gibi foklorcu ve araş-
tırmacılann farklı zamanlar-
da buluşma noktası oldu.
Folklor Kulübü çalışmala-
nnı dans, müzik ve gitar ol-
mak üzere üç birim halinde
yürütüyor. Dans biriminde
yöre ve ekip formu yerine
öbek anlayışı tercih ediliyor,
geleneksel danslar, sahne
aksiyonunu temel alan ve
sahnenin anlatım olanakla-
nnı zorlayan bir yorumla ele
aluımaya çalışılıyor.
Müzik biriminde önceden
koral tekniklere dayalı, halk
şarkılan korosu, sonralan
daha özgün ve Anadolu folk
tarzındaçalışmalar yapılmış,
zamanla kulübün günümüz
müzik anlayışı ve icra biçi-
mi şekıllenmiş.
Rodin'in yapıtları Roma'da
• ROMA (AFP) - Fransız
sanatçı Auguste Rodin'in
heykel, resim, desen ve
fotoğraflanndan oluşan
180 yapıtı Roma'da
sergileniyor. 'Rodin
ve îtalya' başlıklı
sergi 9 Temmuz'a
dek sürecek.
Sergide yer alan
yapıtlar arasında
ünlü 'Düşünen
Adam' ve 'Öpüş'
heykellerinin yanı
sua 19. yüzyıl
Fransız romancısı
Balzac'm bronz bir
büstüde
bulunuyor. Rodin,
Paris Louvre
Müzesi'nde
bulunan
Michalengelo'nun
yapıtlanndan etkilenmiş ve 1876'da Italya'ya
gitmişti. Ingiliz heykeltıraş Henry Moore daha
sonra Rodin'in Rönesans'ı gerçekten anlayan
tek sanatçı olduğunu söylemiştı. Rodin aynı
zamanda 'llahi Komedya'mn yazan Dante'den
ve 17. yüzyıl Italyan heykeltuaş, mimar ve
ressamı Lorenzo Bemini'den de esinlenmişti.
Giotto'nun Isa'sı onanldı
• FLORANSA (AFP) - Giotto'nun Isa'nm
çarmıha gerilişini gösteren freskosu 12 yıl
süren bir onanmdan sonra Italya'nın Toskana
kentinde bulunan gotik Santa Maria Novella
Kilisesi'ne geri getirildi. Freskonun yeniden
sergilenmesi için 75 bin Euro'ya mal olan yeni
bir düzenek yapıldı. Bu düzenek sayesinde
Isa'nın çarmıha gerilişini gösteren 300 kilo
ağırhğmdaki freskoyu yerinden kaldınp
indirmek olanaklı olacak. Freskonun yeniden
kiliseye dönüşü dolayısıyla yann resmi bir
tören düzenlenecek.
16. yüzyıl Osmanlı sanatı
• Kültür Servisi - Sanat Tarihi Derneği'nin
düzenlediği '16. Yüzyıl Osmanlı Kültür ve
Sanatı' konulu sempozyum 11-12 Nisan
tarihlerinde Mimar Sinan Üniversitesi
Oditoryumu'ndagerçekleştirilecek. 16. yüzyıl
Osmanlı kültür ve sanatının yansıtılacağı
sempozyumda, kültür ortamı, mimarlık ve diğer
sanat dallannda hazn-lanan özgün bildiriler
sunulacak. Sempozyum, dönemin müziğinden
bir ömeğin sunulacağı Ege Köprek (tambur) ve
Neva Özgen'in (kemençe) yorumlayacağı dinleti
ile sona erecek. (247 90 81)
Gielgufrun eşyaları saüldı
I Kültür Servia - Sothesby's tarafından
düzenlenen müzayedede ünlü Ingiliz
Shakespeare yorumcusu Sir John Gielgud'un
eşyalan satıldı. 2000 Mayısı'nda 96 yaşında
ölen efsane Ingiliz sanatçı Gielgud'un evınde
düzenlenen müzayedede toplam 1.1 mılyon
pound gelir elde edildi. Satışa sunulan
parçalardan Gielgud'un bronz büstü 14.300
pounda satıln-ken ünlü film yönetmeni Lord
Richard Attenborough ise oymalı şömine
perdesini 1440 pounda aldı. Sothebys'den
yapılan açıklamaya göre Gielgud'un resım
koleksiyonunda bulunan 1917 tarihli 'The
Little Lustre Mug' adlı tablo rekor fiyatla,
102.500 pounda alıcı buldu.
Taos Rhn Festivali
• TAOS (AA) - ABD'nin New Mexico
eyaletinde düzenlenen Taos Film Festivali 'nde
bir film festivali için olağandışı sayılabilecek
beş dönümlük toprak ödülünü Isveçli Lukas
Moodysson'un 'Together' adlı fihni kazandı.
'Toprak Bağış Ödülü'nü kazanan Moodysson,
bu ödülle Cerro Montoso'da doğa manzaralı bir
arazi sahibi oldu. Festivalde Elizabeth Taylor
da 'Yaşam Boyu Başan Ödülü' olan Maverick
ödülünü aldı. Taylor'a verilen ödül, Taoslu
sanatçı Larry Bell tarafından yapılan bastonlu
adam heykeliydi.
BUGÜN
• BABYLON'da saat21 30da '2pIstanbul 1.
Yıl Partisi'nde Kangroove bir konser verecek.
(292 73 68)
• ENKA ODtTORYUMU'nda saat 20.00'de
Tiyatro Istanbul 'Ideal Bir Koca' adlı oyunu
sahneleyecek. (27622 14)
• CEMAL REŞİT REY'de saat 19.30'da
Sofya Sotistkri'ıiin konseri dinlenebilir. (232
98 30)
• ATATÜRKKrrAPLIĞI'nda saat 18.00'de
Robert Bresson'un 'Para' adlı filmi Türkçe
seslendirmeli olarak izlenebilir. (249 09 45)
• YAPIKREDİ KÜLTÜR MERKEZİ'nde
saat 18.30'da 'Gutenberg Galaksisı'nde Gezı'
kapsamında '1700-1750 Defoe-Robinson
Crusoe/Diderot d'Alembert-Ansiklopedi'
toplantı gerçekleşecek.(252 47 00)