Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ROPORTAJ
Kapahçarşı girişindeki sokak. "Tahtakale" adını
kuDanan serbest döviz piyasasının merkezi-.
-w~ j r
1
apalıçarşı'ya Nuruosmaniye
m^r Kapısı'ndan girince sağa veya
m£ Mahmutpaşa Kapısı'ndan
m ^ k girince sola döndüğünüzde
~A- J ^ . -en iyisi Kılıççılar
Kapısı'ndan girmektir ki bu dunımda sağa
sola dönmenize gerek yok- ve arkanızı
Çuhacı Han'a verdiğinizde, tarihi çarşının
tonozlan altında karşınıza sandviç
büfesinden döviz büfesine kadar bir yanı
AŞa Sokagı'na, öteki yanı Muhafazacılar
Sokağı*na doğru uzanan küçük dükkânlar
çıkacaktır. Bu dükkân adasının arkasında
önce gürültüsünü duyacağınız bir aralık
göreceksinız; uzunluğu on, eni iki metre
kadar olan ve Altıncılar Sokağı denen
bir aralık...
Sokağımsı arahğın ne elini kolunu
sallayarak geleni geçeni var ne de
altıncı dükkânı...
Dûkkân denirse eğer. birkaç metrekareye
sığmış bir çay ocağı ile sadece ızgarasını
koyabilmiş bir köfteci -ki ner ikisinin de
buzdolaplan ve boş meşrubat kutulan kapı
önünde- ve alüminyum çerçeveye buzlu
cam kapatılmış iki "Işi olmayan giremez"
odası, kapı aralığından görüldüğü kadanyla
odada küçükten de küçük bir masa ve
raflarda mavi dosyalar...
Curcuna İle hengâmenln oyunul
Adına sokak denmiş kısa ve dar boşlukta,
ellerinde en az iki telefonla her yaştan ve
kılıktan adam kaynıyor... Otuz kişi, kırk
kişi, ellı kışi... Kimi takım elbise-kravatlı,
kimi kazaklı-montlu, kimi tıraşlı, kimi
sakallı... Hepsi omuz omuza, sırt sırta,
göğüs göğüse, alt alta, üst üste...
Ekonominin krize girdiği günlerde burada
curcuna ve hengâme sözcüklerinin
birbirleriyle nasıl köşe kapmaca oynadığını
görebilirsiniz...
Ne ki curcuna ile hengâmenin köşe •
kapmacası ne kadar yoğun olsa da yaşlı bir
adam, adam kaynayan aralığın başındaki
kaldınma tezgâhını açmış, naylon torbalann
içinde kuruyemiş, domates ve biber salçası
satıyor. olanca sakinliği ile...
Işte burası Kapalıçarşı girişinde ve serbest
piyasadaki döviz alışverişinin yapıldığı ve
anlık kurlann belirlendiği ve fakat iki
kilometre ötedeki bir mahallenin,
Tahtakale'nin adıyla anılan bir yer...
Türkiye'nin ekonomisi battıkça dolann lira
karşısmdaki değerine paralel bağınşlann
dozunun arttığı bu mekânın varlığı 40-50
yıl öncesine dayanıyor....
Nasıl mı? Az sonra!
Karaborsanın dlll
Dövizin yasaklı olduğu yıllarda, Kapalıçarşı
ginşindeki hanlann odalanna saklanmış
karaborsacılar. sokağa saldıklan
adamlanyla Amerikan Dolan'na "yeşfl" ya
da 'lam", Alman Markı'na "çeyrek",
Fransız Frangı'na "Napoh/on", Isviçre
Frangı'na "çikolata", Ingiliz Sterlini'ne
"krafiçe", Italyan Lireti'ne "makarna",
Suudi Riyali'ne "hacı", Hollanda Florini'ne
"gül" diyerek güya gizliden gizliye döviz
alıyor, döviz satıyorlar...
Oysa o yıllarda işler, sokağa devletin
postanesi tarafından bağlanmış ve dam
üstünde saksağan gibı sokak ortasında
duran telefonlarla görülüyor; bunu polis de
görüyor...
Söylendiğine göre başlangıçta döviz
Tahtakale'den
Tahtakale'ye
farklıdır
TahtdkaLeürkiye'nin ekonomisinde yeri olan iki Tahtakale var...
Biri Eminönü 'nün bir mahallesL. Bizans 'tart beri önemli bir ticaret merkezi;
Türkiye'nin hrtasiye, saat, hırdavat, oyuncak, baharat ithalaünın büyük
bölümünü yapan tüccarlann toplandığı yer ve aynca sokaklanndaki
tezgâhlarla bir kaçak ntal cennetL...
Öteki "Tahtakale"ise Türkparasımn korunduğuyıllarda Kapalıçarşı'mn
girişinde karaborsa olarak başlayıp daha sonra serbest bırakılan ayaklı
borsamn dövizfiyatlannı belirlediğipiyasa...
Tahtakale adımn nereden geldiği bilinmese de Tahtakale'nin adının
Kapalıçarşı 'ya nasıl taşındığı bellL.
karaborsasını Musevi tefeciler yönetiyor,
sokaktaki işleri ağırlıklı olarak Kilisliler
yürütüyor... Kilislilere, sonradan Antepliler
ve Mardinliler katıhyor; yıllar içinde
Süryaniler ve Kürtler de piyasaya giriyor...
80'li yıllarda Türk parasımn değeruıin
korunmamasına karar verilince piyasa
resmen serbest oluyor ve önce "birek
birek"li telsizlerle, sonra frekans şifresi özel
ve damlardaki özel antenleriyle 30
kilometreye menzilli kablosuz telefonlarla
ve en sonunda da cep telefonlanyla
serbestçe döviz alınıp serbestçe döviz
satıhyor; gerekirse paralar çuvallarla
taşınıyor, gerektiğinde Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası bile Kapalıçarşı'mn
önünden döviz topluyor!
"Hazır 100 tam var
Herkesin elinde en az iki tane ve uçlan
döviz büfelerinden bankalara kadar finans
piyasasuıa bağlı özel frekanslı telefonlar
için arka sokaklardan birindeki dükkânda
her türlü telefon tamiratı yapılıyor olması,
memleket ekonomisinin bir teknik anzaya
kurban gitmesine
karşı gerekli önlemin
almdığını gösteriyor!
Karaborsayla
başlayan piyasa
serbest bırakılsa da
eski alışkanlıklar
bırakılmıyor...
Adam, aralığın
içindeki gürültünün
ortasma dalıp olanca
sesiyle "Hanr 100
tam" diye bağınyor...
Bu demektir ki, satış
için lOObindolar
cebinde...
Başka bir adam
telefonu kapattıktan
sonra, "40'tan 50
çeyrek alınm*" diye
haykınyor...
Bu demektir ki, son
iki hanesini söylediği
fiyattan 50 bin mark
alacak...
Çağnyı duyanlardan
biri "Hazır 50
çeyrek... 45-45_"
diye yanıtlıyor...
Bu demektir ki,
talebin 5 bin lira
fazlasıyla 50 bin
mark arza hazır cepte
duruyor...
O an cepte hazır
döviz yoksa ve
piyasada kriz yoksa
"açığa satış" da
yapılıyor...
Bu demektir ki,
varsayalım 100
liradan 2 milyon
dolar almak için
anlaştımz... Paranın
hazırlanmasına kadar
geçen birkaç saat
içinde dolar 110
liraya çıksa da 90
liraya inse de işlem,
ağızdan çıkan ilk söz
üzerinden
tamamlanıyor....
Burada çek, senet,
Tahtakale MahallesiMuhtan Abdurrahman Se-
çer, mahalleye bir çivi çakılmasını bektiyor...
sepet geçmiyor; her şey söze ve nakit
paraya dayamyor...
Ekonominin rayında olduğu nadir günlerde
ıse Kapalıçarşı'nın girişindeki piyasa yine
boş durmuyor, kendine başka bir uğraş
buluyor ve dünya borsalannı izleyip bu kez
"pariteye oynuyor", dolar alıp mark satıyor
ya da mark alıp dolar satıyor...
Blzans'ın venedlk kolonlsl
Adını iki kilometre ötede Kapalıçarşı'mn
girişindeki döviz piyasasma kaptıran
Tahtakale'ye gelirsek...
Kapalıçarşı'dan çıkıp Mahmutpaşa
Yokuşu'ndan inip. Alaca Hamam
Sokağı'ndan Marpuççular Caddesi'ni
geçtiniz mi karşınızda Tahtakale Caddesi...
Ya da Mısır Çarşısı'nın arkasmdaki
kalabalığın akıntısına kendinizi bırakırsamz
yine Tahtakale'ye vanrsınız...
Tahtakale, Eminönü'nün bir mahallesi...
Bizans döneminde Venedik kolonisi,
Osmanh'da yine ticaret merkezi... Ticaretin
en merkezi ise "Balkapanı" ile payitahtın
bal deposu... Bugüne ne Bizans'tan ne
Osmanlı'dan kalan,
ne tahtasınm ne de
kalesinin bir izi var...
Bir söylentiye göre
tahtadan kale gibi bir
kule varmış da hatta
tekerlekli bir kule;
mal çalan olmasın
diye sokaklan
gözetlemede
kullanılırmış...
Bir söylentiye göre
Arapça kale altı
anlamındaki "Taht el
kal'a"dan bozulup
Türkçede Tahtakale
olmuş... Bu dunımda
taş duvarlı bir kalenin
olması gerekiyor ki
ya Süleymaniye'nin
altındaki yapılar ya
da Bizans'tan kalma
surlar gösteriliyor
ama pek uymuyor;
eski Istanbul'un her
yanı sur ve sur içinin
her yanmda büyük
yapılar var iken...
Bugünkü
Tahtakale'nin eskiden
kalmış ve yeni
yapılmış hanlanndan
açılan kapılarla
birinden ötekine
geçılen ve birer
labirenti andıran dar
sokaklannda başka
bir dünya var...
Kırtasiyeden
oyuncağa, hırdavattan
baharata, saatten
incik-boncuğa kadar
faturalı ya da kasa
fişli ve kaldınmlara
atılmış karton
kutulann üstündeki
tezgâhlarda otomobil
teybinden cep
telefonuna,
parfümden film
tekerçalarma kadar
her türlü kaçak ve
taklit malm merkezi...
a.. -" ' .
w
İ
E
*
Tahtakale MahaDesi'nin ortasmdan geçen Tah-
takale Caddesi. tarihi ve gerçek Tahtakale.-
Işportadaki kaçak mallar o kadar ucuz ki,
almasa da bakmaya gelenlerin yaratüğı
kalabalık, iğnenin yere düşmesine izin
vermeyen bir yoğunlukta... Bir de yol
ortasında mevsimine göre küfede ayva,
arabada karpuz satanlar, kokoreççiler,
simitçiler...
Aynca taşıt trafiğine açık olmasına karşın
otopark niyetine caddenin ortasına
bırakılmış taşıtlanyla Tahtakale ayn bir
âlem.
Vakti zamamnda Sarayburnu'nda cemrenih
denize düşmesini bekleyen çaylak
muhabirler gibi ekonomi krize girip dolar
başmı alıp gidince sokaktaki ayakçılara
"dealer" diyerek "Tahtakale piyasası"m
Tahtakale'de arayan çaylak televızyoncular
da olmasa yolumuz düşmeyecekti Tahtakale
Mahallesi'ne...
Tahtakale'nin admın Kapalıçarşı girişindeki
döviz karaborsasına nasıl taşındığına
gelince...
Sorup soruşturunca, birkaç yaşlı esnafla
konuşunca anlaşılıyor...
Ne ki şimdiki gençlerin "cemre"yi
bekleyecek kadar sabn yok; Tahtakale'ye
dalıp ilk döviz büfesinde "Tahtakale
piyasasTnı buluyorlar...
Tahtakale'nln plyasa sırrı
Gelelim sadede...
Henüz Türk parasınm yasayla korunduğu ve
yabancı para taşımanın hapislik suç
sayıldığı yıllarda, ki bu yıllar turistlerin de
lstanbul'a sayıyla geldiği ve gelenlerin
hemen hepsinin Ayasofya'dan sonra
Kapalıçarşı'yı gezdiği ve dövizini
bozduracak banka bulamadığı yıllar...
Turistlerin harcadığı dövizler Kapalıçarşı'da
özellikle kuyumcu ve halıcılajda
toplanıyor...
Öte yanda ise Türkiye'nin saat, kırtasiye,
hırdavat, baharat, kimyevi madde -sonradan
elektronik- ithalatının neredeyse yüzde
seksenini yapan tüccar Tahtakale'de
bulunuyor ve ithalat için döviz anyor...
Kapalıçarşı'da toplanan dövizin ilk
müşterisi Tahtakale'deki ithalatçılar olunca
döviz karaborsasının adı "Tahtakale
pryasasrna çıkıyor.
"Tahtakale piyasasT bugün Tahtakale'deki
ithalatçılann boyunu ve Kapalıçarşı'daki
kuyumcularla hahcılann bosunu çoktan
aşmış dunımda...
Paranın asıl kaynağını merak ediyorsamz...
Beyrut iken 1967'deki Arap-lsrail
savaşından beri Isviçre'ye taşınmış...
Muhtar dedl ki!
Tahtakale Mahallesi'ne girmişken muhtarın
hatınm da sorduk...
Abdurrahman Seçer, 1936 da 10
yaşındayken Karabük'ten kalkıp getaıiş;
simit satmakla işe başlayıp fınn sahibi
olmuş... 40 yıldır da muhtarlık yaparmış...
Günümüzde, gün içinde ben diyeyim 500
bin kişinin. siz deyin 1 milyon kişinin gelip
geçtiği Tahtakale'de güneş batıp da herkes
evine çekildiğinde kaç kişi kahrnuş bilir
misiniz?
Muhtar dedi:
- 60 kişL. Hani belki 70 kişL. Onlar da
hanlardaki hamallar...
Belediyenin bu tarihi mahalleye bir çivi bile
çakmayı çok görmesi, seçmeni
olmayışından olmalı...
Unutmayın ki başka Tahtakale yok...
GEÇMIŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERtNÇ
Aldatmaca Döneminin
Sonuna YaklaşıyOPUZ
Medyanın, haberciliği çoktandır bıraktığı bilini-
yordu. Haberciliğin, işe yarayacağı sanılan kişileri
övmek, tekere çomak sokan kişileri de yermek için
kullanılan bir araç olarak algılandığı ve uygulandığı
pek çok ömekle gözümüze sokulmaya başlamıştı.
Ama "Ekonominin yeni patronu" nitelemesiyle
Deviet Bakanlığı koltuğuna oturan Kemal Derviş'i
konu alan habefierin başlıklan "Bu kadanna da pes"
dedirtecek düzeydeydi.
övgü o dereceye çıkanlmıştı ki, sanırsınız med-
yamız, gazeteciliği, eski yazın sanatlanna "nazire
yazmak"\a eşdeğer hale getirmişti.
Aşın övgü "Gulüv" denilen bir sanat olarak tanım-
lanmıştı. Örnegin, birisinin korkusuzluğunu anlat-
mak için "Hazreti Ali'den bile cesur" denirdi. Bu aşı-
n övgü, aynı zamanda övülen için "Allah'tan kork-
maz" yargısını da içerdiğinden sunturlu biryergi an-
lamına gelirdi.
Medyamız Bay Derviş'i de benzer biçimde o de-
rece övgüye boğdu ki, sonuçta Türkiye'de, ekono-
miden ve paradan anlayan bir Allah'ın kulu bulun-
madığı dünyaya ilan edilmiş oldu. Hem de kendi ya-
yın organlannın anlı şanlı profesyonel uzmanlannı da
yok sayıp bugüne kadar göklere çıkanıan kimi ba-
kanlan da unutarak. Belki de olast başansızlığın tüm
faturasını Bay Derviş'e çıkarmanın ön hazırtığı ola-
rak..
Bay Derviş bu hava içinde geldi ama, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Zekeri-
ya Temizel'in gidişi doğal bir olay gibiymişçesine
yansıtıldı.
Günahlan boynuna, belki deTemizel'in aynm yap-
madan kamusal ve özel bankalann üstüne gidişin-
den rahatsızlık duyanlar vardı ve bu sayede rahat-
lamış oldular.
•••
Yeni bakanın gelişiyle, Dünya Bankası ve Ulusla-
rarası Para Fonu (UPF) eliyle Türkiye ekonomisinin,
Türkiye için özel bir bakan da görevlendiren ABD'nin
dogrudan güdümüne girdiği tartışmasız biçimde
kesinleşti.
Tarihe bir göz atarsak Osmanlı padişahlannın ve
özellikle Abdülhamid'in; Almanya, Fransa ve Ingil-
tere'den hangisine yakınhk göstermesi gerekirse
göreviendirmek üzere o ülke yanlısı sadrazamlan eti-
nin altında bulundurduğunu görürüz. Tahterevalli
oynar gibi, birisi aşağıya indiğinde öteki sadrazam
yukan çıkanlmıştır. ABD o dönemde adı sanı geç-
meyen bir ülkedir.
Tarihimizdeki tek aynk dönem 1920 ile 1945 ara-
sındaki donemdir. "Tam bağımsızlık" ilkesinin ödün-
süz uygulandığı bu dönemde, fakir Türkiye, biryan-
dan milli ekonomisini ve sanayiini kurmaya çaba-
larken, bir yandan da Osmanlı'nın milyonlarca altın
lira tutan biorçlannı kuruşuna kadar ödemiştir.
Ikinci Dünya Savaşı sonrasında ABD, Marshall
Planı ileTürkiye'ye girmiş, ekonomiyi kıyısından kö-
şesinden yönlendirmeye başlamıştır.
Demokrat Parti'nin "Kûçü/cAmeri/ca'yaratmaha-
yaliyle başlayan tüketim ekonomisi gittikçe azmış,
azdıkça da yöneticilerimiz ABD'nin dogrudan ya da
dolaylı olarak eline bakar duruma düşmüştür.
Avrupa Birliği'ne girme çabalannın sonuçlandınl-
ması için ABD'nin desteğine gereksinim duymamız
da sakalı Amerika'ya kaptırdığımızın bir başka so-
mut kanıtıdır.
DP sonrası iktidara gelen partilerin de ABD'nin
öngörüsü doğrultusunda bir tutum sergiledikleri
gerçektir. Belki "Erbakan Hoca bunlann dışında"
diyenler çıkabilir. Ama o da, ABD güdümündeki Su-
udi Arabistan'aönceliktanıyarak, dolaylı da olsa ay-
nı yolun yolcusu olmuştur.
Kamuoyunu asıl rahatsız eden olgu ise, ABD ta-
parlığın geçmişine sunger çekmek durumunda ka-
lan Başbakan Ecevtt döneminde doruğa çıkmış ol-
masıdır.
Türkiye ekonomisinin düzlüğe çıkanlması herke-
sin dileğidir. Ancak Cağaloğlu esnafı arasında bile
"Sağcılaria solcular birieştiler.. zenginlere para ka-
zandınyoriar" kanısı oluşmuşsa, bu kanıyı değil der-
vişlerin, şeyh efendilerin bile değiştirmesi kolay de-
ğildir. Gerçekleri bir süre daha kamuoyundan giz-
lemek ise "Ülkeye iyilikyapıyorum" diyenlerin ara-
lannda aldatmaca oynamalanyla eşdeğerdedir.
oerinc@cumhuriyet.com.tr.
StNÇAN SUUİ HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 2000/861
Davacı ASKİ Genel Müdürlüğu vekih Av. Neşe
Engin tarafından davalı M. C. Mah. Rove Sk. Aykent
Sit. C Blok No. 14/11 Sincan'da oturan Refık Oyuncu
aleyhine açılan alacak davasının yapılan açık
yargılaraası sırasında alınan ara karar uyannca,
Davacı ASKİ Genel Müdürlüğu tarafından
158.972..OOO.TL kaçak bedelin tahsili hakkında aşağıda
adresi yazılı şahıs hakkında dava açıldığı, adresine
çıkanlan dava dilekçesi ile dunışma gününü bıldiren
tebligat bila ikmal iade edilnnş, zabıta manfetiyle de
yapılan araştırmada adresi tespıt edilemedığinden
davetiyenın ilanen tebliğine karar venlmiştir.
Karar gereğince dunışma günü olan 16'03/2001
tarihinde saat 9.30'da davalının mahkememizde bızzat
hazır bulunması veya kendisini bu- şekılde temsil
ettinnesini aksı takdirde duruşmanın HMUK'nun 509.
ve 510. maddelen gereğince gıyabında de\am edeceği
ve hüküm verıleceğı tebligat yerine kaım olmak üzere
Uanen tebliğ olunur. 20.02.2001
Basın: 10970
SULTANBEYLİASLÎYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/611
Davacı Mustafa Uzun vekili Av Ali Aydın Ertan ta-
rafından davalı Melek Uzun aleyhine açılan boşanma
davasının yapılan duruşmasuıda verilen ara karar gere-
ğince:
Kayseri ili Yahyalı ilçesı Fetullah, cılt 0004, k. sıra:
0026'da nüfusa kayıtlı tbrahım ve
Alime'den olma, 1981 doğ davalı Melek Uzun'a da-
va dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilemedığinden
adı geçen davalının adresi de tespıt edilemediğınden
adına ilanen tebligat yapılmasına karar venlmış olup bu
davanın dunışma günü olan 10/04/ 2001 günü saat
10.00'da mahkememiz dunışma salonunda hazır olma-
sı veya kendisini bir vekılle temsil ettirmesi, aksı tak-
dirde yargılamanın yokluğunda yapüıp karar \ erileceği
duruşma günü ve dava dilekçesi yerine kaım olmak
üzere ilan olunur. 23/02/2001
Basın: 11069