23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER BDDK'de ilk işi kendi bankalannı dolandıran işadamlanna yönelik operasyon olmuştu TpıııizJiği baslatııiLstıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Zekeriya TemizeL Bankacılık Düzenle- me ve Denetleme Kurumu başkanlığı- na getirildikten sonra öncelikle "kendi bankalannı dolandırarakiçlerini boşal- tan işadamlarTna yönelik operasyon- lar için düğmeye bastı. BDDK'nin ha- zırladığı raporlarla, aralannda Yahya Murat Demirel, Hayvam Garipoğlu ıle Ali Balkaner' ın de bulundugu bazı işa- damlan cezaevine girdi. Etibank'uı patronu Dinç Bilgin'le il- gili soruşturma süreci başladı, aralann- da Zafer Mutiu ile Bılgin'in de bulun- duğu bazı isimler hakkında ilk aşama- da yurtdışına çıkış yasağı kondu. Temi- zei yönetimindeki BDDK'nin son ope- rasyonu thlas Finans'ın batış karannın alınması ve Ulusalbank'a el konulma- sı oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetle- me Kurumu Başkanhğı'na 31 Mart 2000'de atanan ve 6 Nısan 2000 tanhın- de yemin ederek göreve başlayan Temi- zei, ilk önemlı karannı 28 Eylül 2000 tarihinde aldı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denk- taş'uı oğlu Demokrat Parti Genel Baş- kanı SerdarDenktaş'ın kayınbabası Sa- Kh Boyaa'nın büyük ortağı olduğu Kıb- ns Kredı Bankası'nın Istanbul-Türkiye Merkez Şubesi'nin bankacılık işlemle- rini yapma ve mevduat kabul etme iz- Temizel, aralık ayında Halit Cıngüh- oğhı'na ait Demirbank'a el koyarken Park Yatınm Bankası AŞ'nin bankacı- lık işlemleri yapma iznini de kaldırdı. Zekeriya Temizei, Egebank'ın eski sahibi Yahya Murat Demirel hakkında, bankayı hortumladığı gerekçesiyle An- kara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksd'e • BDDK'nin hazırladığı raporlarla, aralannda Yahya Murat Demirel, Hayyam Garipoğlu ile Ali Balkaner'in de bulunduğu bazı işadamlan cezaevine girdi. Son operasyonu îhlas Finans'ın batış karannın alınması ve Ulusalbank'a el konulması oldu. nini kaldırdı. Şubenin yönetimi Tasar- ruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredildi. Temizei, 27 Ekim 2000'de Dinç Bil- gin'in sahibi olduğu Etibank ile Ceylan Grubu'na aıt Bankkapıtal'e el koyarak fona devTetti. bizzat giderek suç duyurusunda bulun- du. Temizei, banka murakıplannca ha- zırlanan raporlarla soruşturmayı besle- di. Savcının, bankanın hortumlanma- suıdakı kusurlu bürokratlann isimleri- ne ılişkin istemine ise Temizei olumsuz yanıt verdi. Hayyam Garipoğlu'nun sahibi oldu- ğu Sümerbank'm içinin boşaltılmasıy- la ilgili olarak dosya ve raporlar lstan- bul DGM'ye ulaşrmldı. Garipoğlu'nun da aralannda bulunduğu çok sayıda sa- nık tutuklandı. An"AvniBalkaner'e ait Yurtbank'a el konulurken yine Istanbul DGM'ye suç duyurusunda bulunuldu. Soruşturma çerçevesınde Balkaner ve banka yöne- ticileri tutuklandı. Zekeriya Temizei, el konulan Bankekspres'in eski sahibi Korkmaz Yiğh ve banka yöneticileri hakkında Is- tanbul DGM'ye suç duyurusunda bu- lundu. Kurul, 19 Şubat'ta, satışa çıka- nlan ve alıcı çıkmayan Bankkapital, Egebank, Sümerbank, T. Tütûncüler Bankası, Yaşarbank ve Yurt Ticaret ve Kredi Bankası'nı Sümerbank çatısı al- tında birleştirdi. Temizei, şubat ayının başında Ihlas Finans'ın faaliyetini durdurdu, son ola- rak da 28 Şubat'ta Ulusalbank'ın fona devredilmesini kararlaştırdı. AÎLESİYLEİLGİLENECEK İşkolik bürokrat • Zekeriya Temizei, çevresinde dürüstlüğü, çahşkanlığı, sabn ve inatçıhğıyla tanınır. înatçıhğı Çerkezliğine, sabn marangozluğuna, çahşkanlığı ise sporculuğuna bağlanır. MtYASEİLKNUR Yıl 1993. Başbakan TansuÇilJer, aldı- ğı yeni ekonomik kararlan bürokratlara dikte ettirmeye çalışıyor. Ancak içlerinde biri var ki, ta ekonomiden sorumlu Dev- let Bakanlığı döneminden beri kendisine kök söktürüyor. Inatçı mı, inatçı. "Ohnaz öyie şey, yanhş kararlar ahyorsunuz. Bu kararlaruı ekonomiye ve topluma fatura- sı çok ağır ohır" diyor ve direniyor. Bu inatçı bürokrat, Gelirler Genel Müdürü Zekeriya Temizel'den başkası değildir. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı iken görevden almaya gücü yetmemiştir ama Çiller, artık Başbakan'dır. Rivayet olunur ki, bir toplantıda Temizei'e elındeki dos- yayı firlatmıştır. Temizel'i Gelirler Genel Müdürlüğü görevinden alarak APK'ye danışman olarak atar. Araştırma Planlama Kurulu, üst düzey bürokratlann kızağa çe- kildiği birimdir. Çevresinde tam bir işkolik olarak bili- nen Temizel'in APK'ye atanmasına en çok eşı Mary ıle kızlan Seün ve Deniz se- vinmiştir. Zira kendileri uyuduktan*onra eve gelen ve sabah erkenden de işe giden babalan artık aılesine daha çok zaman ayı- racaktır. APK'ye atandığının ertesi günü sabah kahvaltısında babasını gören küçük kızı, "aaababa.işegitmeınişanhayıvla?'' diye sorar. Temizei, küçük kızına müjde- yi verin "Kram babanız arük öyle bir gö- reve atandı ki. işe erken gklip geç gelmesi gerekmiyor. Eğer ihtiyaç duyarlarsa tele- fon edip danışacaldar sadece. O nedenle ben size daha çok zaman ayırabileceğinı.'' Küçük kızı sevınçle haykınr: "Yaşasın! Babacığun sen de bu göreve gelmek için ne çok çahştın değil mi ama?" Zekeriya Temizei, çevresinde dürüstlü- ğü, çahşkanlığı, sabn ve inatçıhğıyla ta- nınır. Înatçıhğı Çerkezliğine, sabn maran- gozluğuna, çahşkanlığı ise sporculuğuna bağlanır. lyı bir dağcı olan ve Dağcılık Federas- yonu'nda uzun süre yöneticilik yapan Te- mizei, üniversite yıllannda güreş de yap- mıştır. Bir de uzun süre halk oyunlan oy- namıştır. Özellıkle de Kafkas oyunlann- daki başansı hâlâ anlatılır. Bürokraside "Sert bürokrat" olarak ta- nınmasına karşm kahkahalanyla ünlüdür. Öyle kı, gülmeden konuştuğu nadir görü- lür. Eşi ve iki kızı Ahnanya'nın Münih kentinde yaşayan Temizei, boş zamanla- nnda soluğu ailesinın yanında aldı. Temi- zel'in nörolog olan eşi geçen aylarda eşi- ni arayarak kendısinin düzenleyeceği Nö- roloji kongresine katılmasını rica etti. Nö- roloji kongresinin eşli yapıldığını, bu ne- denle kendisinin de mutlaka gehnesi ge- rektiğini belirtti "Zekeriya senin yüzün- den herkes beni dul samyor. AUahaşkma hiç obnazsa bu kez geJ" diyen Mary hanı- ma geleceğine dair söz veren Temizei, son gün işlerinin yoğunluğu nedeniyle git- mekten vazgeçti. Büyük kızı Selin'e tele- fon açan Temizei. biraz çekinerek sordu: "Kıznn hernalde annen bu kez beni boşar değümi?" Kızı, babasını "Meraketmebabaoğım. Annem de en az senin kadar yoğun. Seni boşamaya vakti yok. İçin rahat etsin" dı- yerek rahatlattı. \E DEMİŞTİ I Açıklamalannda sürekliyolsuzluklara dikkat çekiyordu Gelir yok gider çok "Kendi parasma faiz veren tek ül- ke, Türkıye. Piyasadan aldığımız borcun ortalama faizi yüzde 118. Ku- rumlanmızın repodan aldığı faiz ise yüzde 78. Bunun mantığı var mı? Bunu kesmek gerekiyor. Ortada gelir yok. Gecelik piyasa- dan 1 katrilyon lira para arayan ban- ka, gecelik faiz oranına bakmıyor. Bir bakıyorsunuz, faiz oranlan yüz- de 130'a çıkıyor. Bütün bankalar el- lerini ovuşturârak oruruyor, nasıl ol- sa Ziraat Bankası gelecek diye. Baş- ka bir kaygı duymuyor. OFF •SHORE KAMBURU Repo geliri elde edenler, off-shore bankalardan trilyonlarca lira gelir el- de edenler bir kuruş vergi vermiyor. Hangı bankaya gıderseniz, 'Acabasi- zin hesabmıa Kuveyt veya Kıbnsta- ldşn bankadaaçsak hir mahsuru var m ' diye sorarlar. YASALARLA CÜVENCE Bankacılık Düzenleme ve Denet- leme Kurulu'nda tarafsızhğını ve ba- ğımsızlığmı sağlayacak birçok gü- vence yasa içerisinde yer almaktadır. Devletin diğer organlanna karşı sağ- lanan bu yasal bağımsızlık kurula, politik ve diğer sonuçlanndan çekin- meksizin, yasalan uygulama olana- ğı sağlamakta ve hiçbir baskıyla kar- şılaşmaksızın serbestçe çalışma ola- nağı vermenin yanında herhangi bir beklentiye girerek kendi kendini sı- nırlandırmamasını sağlamaktadır. Idari ve mali özerklikleri, her an bi- rilerinden talepte bulunma, dolayı- sıyla bu istekleri için bazı tavizlerle karşılaşma olgusunu ortadan kaldır- maktadır. Görev sürelerinin sonunda iki yıl süresince görev konulanyla il- gili olarak bir kuruluşta görev alma- yacak ohnalan, onlann kuruluşlar- dan beklentiye girmelerini engelie- yerek, tarafsızhklannm herhangi bir şekilde etkilenmesini önlemektedir. Yasal dayanaklan ne şekilde dü- zenlenirse düzenlensin, kurula ba- ğımsızlığını sağlayacak en temel fak- tör, kuşkusuz, kurul üyelerinin kişi- likleridir. BANKA BOŞALTMALAR Kanun banka boşaltmalan konu- sunda etkili yapönmlar genriyor. Ku- rum yetkilerinı sonuna kadar kulla- nacak, yapdması gerekenleri kesin- likle yapacaktır. Bankalara yüzde 100 devlet garan- tisi verihnesi olayı dünyanm hiçbir yerinde yoktur. Insanlan ve bankala- ra rasyonel çahşmaktan alıkoyar. Türiaye belirli koşullann zorlama- sıyla 1994 yılında bunu verdi. Şim- di birdenbire bu garantiyi ortadan kaldıramazsımz. Kalkmaması da ge- rekir zaten. O zaman yasal düzenle- meleri yaparsınız. Bankalarkendile- rini bu yasalara uydururlar. Belirli bir süreç içinde hepsinin mali bünye- leri yeniden kuvvetlenir. ENFLASYON LOBİSİ Belirli süre sonra sistemli sesler duyacağız, 'Türiaye enflasyon için- de ne kadar güzel gidiyordu' diye. A- ma bunun yararüğı gelir dağılımı, ko- şullar ortada. Türkiye, bu koşullar al- tında yaşamaya layık değil. Türkiye, oturup yolsuzluk, hırsızlık, uğursuz- luk bataklığı üzerinde yaşamayı ka- bul edecek bir ülke değildir. Türkiye kaderini güçlükle, kara paracılann, kaçakçılann sıstemi için- de sürdürmek zorunda mı? Veya bunlar ohnadığı zaman kimseye ya- şama şansı yoktur diyenleri nasıl ayırt edeceksiniz. Biz Türkiye'nin, Türk insanının kalitesinin kesinlikle bunlan kabul edecek boyutta olma- dığmı görüyoruz. Yolsuzluklann ortaya çıktığı olay- lar kamu gücü ile özel sektör menfa- atlannın birbirinin içine geçmiş oldu- ğu olaylar. Kara para ve yolsuzluklaria müca- dele edilirse ekonomi çöker safsata- lanna artık itibar edihTvemektedir. Bu tür safsatalan etrafa korku salarak, kendi pozısyonlannı sürdürmek ya da korumak isteyenlerin yarattığı unutulmamalıdır. ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLI Yüzde 55 - 56'hk TEFE, yüzde 69 - 70'lik TÜFE var. Türkiye oturup da şu iki rakamın tadını çıkaramadı. Çünkü kamu borçlanma faizleri yüz- de 130'larda seyrediyor. Bu durum, Türkiye'de reel faizlerin artık altın- dan kalkılamaz hale geldiğini göste- riyor. Türkiye, enflasyonda sağlanan başannın gerçekten tadını çıkarma- lıydı. Faiz sorununun çözülmesi için Türkiye'nin eli kolu bir türlü serbest ohnadı. Mali idarenin eğer eli ser- best olsaydı, alabileceği önlemler vardı. IMF REÇETE DAYATAMAZ Türkiye, güvenilir bir ekonomisi olduğunu kamtlamak için büyük fe- dakârhklar yaptı. Tam bunun nema- lannı alacağı bir aşamada siyasi oto- riteden yoksun kaldı. Bir muhatap sorunu ortaya çıktı, bu da Türki- ye'nin büyük şanssızlıgı oldu. Eko- nomi yönetiminde buiunan bir insa- nın daha fazla üzüntü duyabileceği bir şey olmaz. Hayatta insan en faz- la neye üzülebilir. Ölüm ve felaket- ler hanç, bu emeklerin karşılığının alınamamasına. IMF toplum aleyhine bir reçeteyi bize dâyatmaya kalkarsa şiddetle karşı çıkanz. Bizim İMF ile ilişki- miz bizim hazırladığımız ve uygula- maya çahştığımız programa destek verme şeklindedir. Başlangıçta onlar bizim programı beğenmediîer, ama haklı olduğunuzu şimdi anladılar" BİR YOL HİKÂYESt TAYFUN TALİPOGLU Kendîmizf Oynattık... Yer Diyarbakır... Tarih: O malum gün... (Hani bir haftadır, "Biz neylersek güzel eyleriz" edasıyla. defalarca gündeme soktuğumuz işin, sadece "komedi" tarafının ön plana çıkanldığı "şöhretler karması"n\n maç yaptığı gün...) Aracımızı randevu verilen otelin önüne yerieştiriyoruz. Istanbul kafilesı henüz gelmemiş... Polis, "Talip Ağabey, oraya misafirierin arabası gelecek. Şöyle arkaya bir yeriere alsan aracını..." "Biz misafir değil miyiz?" dedim, gülümseyerek. Yanıt hem güzel, hem düşündürücüydü: "Başımızın üstünde yerin. Sen, bizdensin diye söyledim...' Uyan gibiydi. "Bir yanlışlık mı yapıyorum " diye, aklıma bile getirmedim o anda. Girişim, son derece güzei ve anlamlıydı. Mahzun Kırmızıgül, şöhretli isimlerte Diyarbakır'da dikkati çekmeyi amaçlamıştı. Gaffar Okkan'dan sonra "banş ve kardeşlik" mesajı verecektik... Gerçi arada şöhretli olmayan, daha doğrusu televizyonlarda boy göstermeyen "adam gibi" gazeteciler de vardı... İşin ağırlığını ve ciddiyetini arttınyor- du bu isimler. Belki de onlara bakarak hiç düşünmedim işin sonunun buraJara varacağını... Yanm saat sonra kafile geldi. Birlikte kahvaftı edildi. "Kardeşlik" mesajı verecektik ve o gün herkes, birbiri için düşündüklerini, söylediklerini unutup birbirine gülümsemeliydi... Ve, gülümsedik... Hatta ben, haber bültenlerini "sirk'e dönüştüren o malum kanalın ekibine bile "hosgörüyle bakmayı" denedim. Başanlı olamadım, ama sessiz kaldım. Söylemesem de çatlardım... Kulaktan kulağa, şüphelerimi Ali Krca'yla paylaştım. _ T . Ve hâlâ umutluydum. ^ £ J .' Vatandaşın düştüğü tuzağa nasıl düştüm, bir türlü anlayamadım... Yaşlı bir adamın Ali Kırca'ya: "Daha Gaffar Okkan'ın kırta bile çıkmadı..." serzenişini işittiğim halde, kahkaha tufanı içinde hakemle birlikte sahaya çıktım. Tribünler inliyordu. Hepsini tek tek selamladık... Diyarbakır halkı da aynm yapmıyordu. O gün yaptıklanmızın, yazdıklanmızın hiçbir önemi yoktu. Televizyonlarda görünmemiz yeterii olmuştu. Bizi çılgınca alkışlıyor, bağırlanna basıyoüardı... Bir farkla: Onlar, bizim "geliş amacımızı" unutmamışlardı... "Gaffar'a kalkan eller kınlsın!" diye bağınyoriardı. Daha önce de siyasilere aynı şiddetle tezahürat yapmışlardı. Belki de bu yüzden yadırgamadım. Saygı duruşu bile yapmadan başladığımız maçta biz, "saharnn zemininden daha çok cıvıdık!" Her şey unutulmuştu... Televole ruhu" stada egemen olmuştu... Bir ara baktım, aynı takımda yer aldığım Tanju, karşı takımın formasını giymiş, bizim kaleye gol atmıştı. Maçın bitimine iki dakika kala sahadan aynldım. Bir ara gözüm, Sevgili Cem Yılmaz'a takıldı: Sahanın en ciddi isimleri arasında kalmıştı... Artık, olacaklar belliydi: Akşam, haberler beklenmemeli, Pazartesi günkü gazeteler, "mümkünse" görülmemeliydi... Soyunma odasında, bölgede on beş yıldır yaşananlar gözümün önünden geçti. Istenilen noktaya gelinmiş, hatta geçilmişti: Gaffar Okkan için bağıranlar ve biz, "Silopi'deki kayıplan hiç hatırlamamıştık..." Istenilen huzur ve güven ortamı yaratılmıştı (!). Ekranlara yansımasa da belli ki yayınlar, o doğrultuda olacakti... Oldu da... "Isme sipariş pankartlar" beni utandırdı! "Benmerkezli yayınlar" yüz kızarttı! Ama biz yapmıştık! Eleştiımek yasaktı! atv ana haber, ikinci gün Mahzun'u çtkanp konuşturmasa, "niye gittiğimizi" hepten unuta- caktık... Dikkatlerçekilmiş çekilmesine, ama "BÖLGEDENÇOK, BİZE..." 654 bin kılometredir, yazılı basında hiç bu kadar jreralmamıştım meseta. 20 yıl sonra oynadığım futbolda aldığım yıldızlar, yol hikâyelerimden daha çok tartışıldı... Bu, beni biraz burktu, ama "ülkenin gerçeği buydu!" Tesellimiz var elbette her şeye karşın: Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ibrahim Yıldız gibi isimlerin olması, iyi niyetimizi kanıtlari<en utancımızı da biraz olsun azalttı. "Doğru başlayıp • • -. • . yanlış bitirdik" gibi geliyor bana dostlaıi Gelelim, hikâyemize... i Bisikletçi Sarma cigara, kehribar tespih, kürsüde sohbet aynı: Issizlik! Güneydoğu için açılan paketlerden daha gerçek, tütünün tabakası. Açıp, sanp zehir çekiyortar. Artık, dumanı geçmişe savurmak gerek. Tek fabrikası varmış Bismil'in, öğrendik. ûzellikle değil, birtesadüf, Bismil'de, bisiklet... Adı, Kobra. Her şeyi orada yapılmakta. Teker teker kalıba dökülüp tekerlek oluyor, pedal oluyor. Küçük yürekleri, • döne döne başka bir âleme götürüyor. Bismil'de böyle bir işin yapılacağına önceleri kimse inanmıyormuş. "Görene kadar biz de inanmadık" desek yalan olmaz... İki yıl oncesine kadar, Güneydoğulu tüccara mal verilmez ya da büyük teminatlar istenirdi ya hani, işte o günlerde "Inat, murattır" diyor fabrikatör Ramazan Koç. Prensibi aynı: "Daha ileri, hep daha ileri" diyor. Büyütüp işini, Istanbul'a mal satmayı düşünüyor. Artık sınır tanımıyor. Bismil'de üretiyor ve Bismil'de üretmeye çağınyor. "Üretilen, aynı mal olsa bile, hoş göreceğim" diyor. Bütün bunlar tesadüf değil. Yöre insanının, birkere kullanılabilecek plastik bardağa alışacağını düşleyen Koç, yaptığı her işe inanıyor. Kamyona atlayıp çoğu kez, il il pazariama yapıyor. Devlet desteğini soruyoruz Koç'a. Hani, Güneydoğu'ya ilişkin bir inanç oluşturuldu ya, • "Verilen her kredi, her teşvik boşa gidiyor" diye, bu görüşü yalanlayanlardan Ramazan Koç. Karadüzen, el yordamı ile yaptıklanndan her şeyi, hatalar da yapmışlar. özellikle şu ihracat meselesi. Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde eski bakkal, yeni fabrikatör Ramazan Koç'un parolası da kendini anlatıyor "Herkes konuştu, bizbaşardık..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle