Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MART 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
BDDK'de ilk işi kendi bankalannı dolandıran işadamlanna yönelik operasyon olmuştu
TpıııizJiği baslatııiLstıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Zekeriya TemizeL Bankacılık Düzenle-
me ve Denetleme Kurumu başkanlığı-
na getirildikten sonra öncelikle "kendi
bankalannı dolandırarakiçlerini boşal-
tan işadamlarTna yönelik operasyon-
lar için düğmeye bastı. BDDK'nin ha-
zırladığı raporlarla, aralannda Yahya
Murat Demirel, Hayvam Garipoğlu ıle
Ali Balkaner' ın de bulundugu bazı işa-
damlan cezaevine girdi.
Etibank'uı patronu Dinç Bilgin'le il-
gili soruşturma süreci başladı, aralann-
da Zafer Mutiu ile Bılgin'in de bulun-
duğu bazı isimler hakkında ilk aşama-
da yurtdışına çıkış yasağı kondu. Temi-
zei yönetimindeki BDDK'nin son ope-
rasyonu thlas Finans'ın batış karannın
alınması ve Ulusalbank'a el konulma-
sı oldu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetle-
me Kurumu Başkanhğı'na 31 Mart
2000'de atanan ve 6 Nısan 2000 tanhın-
de yemin ederek göreve başlayan Temi-
zei, ilk önemlı karannı 28 Eylül 2000
tarihinde aldı.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denk-
taş'uı oğlu Demokrat Parti Genel Baş-
kanı SerdarDenktaş'ın kayınbabası Sa-
Kh Boyaa'nın büyük ortağı olduğu Kıb-
ns Kredı Bankası'nın Istanbul-Türkiye
Merkez Şubesi'nin bankacılık işlemle-
rini yapma ve mevduat kabul etme iz-
Temizel, aralık ayında Halit Cıngüh-
oğhı'na ait Demirbank'a el koyarken
Park Yatınm Bankası AŞ'nin bankacı-
lık işlemleri yapma iznini de kaldırdı.
Zekeriya Temizei, Egebank'ın eski
sahibi Yahya Murat Demirel hakkında,
bankayı hortumladığı gerekçesiyle An-
kara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksd'e
• BDDK'nin hazırladığı raporlarla, aralannda
Yahya Murat Demirel, Hayyam Garipoğlu ile
Ali Balkaner'in de bulunduğu bazı işadamlan
cezaevine girdi. Son operasyonu îhlas Finans'ın
batış karannın alınması ve Ulusalbank'a el
konulması oldu.
nini kaldırdı. Şubenin yönetimi Tasar-
ruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF)
devredildi.
Temizei, 27 Ekim 2000'de Dinç Bil-
gin'in sahibi olduğu Etibank ile Ceylan
Grubu'na aıt Bankkapıtal'e el koyarak
fona devTetti.
bizzat giderek suç duyurusunda bulun-
du. Temizei, banka murakıplannca ha-
zırlanan raporlarla soruşturmayı besle-
di. Savcının, bankanın hortumlanma-
suıdakı kusurlu bürokratlann isimleri-
ne ılişkin istemine ise Temizei olumsuz
yanıt verdi.
Hayyam Garipoğlu'nun sahibi oldu-
ğu Sümerbank'm içinin boşaltılmasıy-
la ilgili olarak dosya ve raporlar lstan-
bul DGM'ye ulaşrmldı. Garipoğlu'nun
da aralannda bulunduğu çok sayıda sa-
nık tutuklandı.
An"AvniBalkaner'e ait Yurtbank'a el
konulurken yine Istanbul DGM'ye suç
duyurusunda bulunuldu. Soruşturma
çerçevesınde Balkaner ve banka yöne-
ticileri tutuklandı.
Zekeriya Temizei, el konulan
Bankekspres'in eski sahibi Korkmaz
Yiğh ve banka yöneticileri hakkında Is-
tanbul DGM'ye suç duyurusunda bu-
lundu. Kurul, 19 Şubat'ta, satışa çıka-
nlan ve alıcı çıkmayan Bankkapital,
Egebank, Sümerbank, T. Tütûncüler
Bankası, Yaşarbank ve Yurt Ticaret ve
Kredi Bankası'nı Sümerbank çatısı al-
tında birleştirdi.
Temizei, şubat ayının başında Ihlas
Finans'ın faaliyetini durdurdu, son ola-
rak da 28 Şubat'ta Ulusalbank'ın fona
devredilmesini kararlaştırdı.
AÎLESİYLEİLGİLENECEK
İşkolik
bürokrat
• Zekeriya Temizei, çevresinde
dürüstlüğü, çahşkanlığı, sabn ve
inatçıhğıyla tanınır. înatçıhğı
Çerkezliğine, sabn
marangozluğuna, çahşkanlığı ise
sporculuğuna bağlanır.
MtYASEİLKNUR
Yıl 1993. Başbakan TansuÇilJer, aldı-
ğı yeni ekonomik kararlan bürokratlara
dikte ettirmeye çalışıyor. Ancak içlerinde
biri var ki, ta ekonomiden sorumlu Dev-
let Bakanlığı döneminden beri kendisine
kök söktürüyor. Inatçı mı, inatçı. "Ohnaz
öyie şey, yanhş kararlar ahyorsunuz. Bu
kararlaruı ekonomiye ve topluma fatura-
sı çok ağır ohır" diyor ve direniyor. Bu
inatçı bürokrat, Gelirler Genel Müdürü
Zekeriya Temizel'den başkası değildir.
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı iken
görevden almaya gücü yetmemiştir ama
Çiller, artık Başbakan'dır. Rivayet olunur
ki, bir toplantıda Temizei'e elındeki dos-
yayı firlatmıştır. Temizel'i Gelirler Genel
Müdürlüğü görevinden alarak APK'ye
danışman olarak atar. Araştırma Planlama
Kurulu, üst düzey bürokratlann kızağa çe-
kildiği birimdir.
Çevresinde tam bir işkolik olarak bili-
nen Temizel'in APK'ye atanmasına en
çok eşı Mary ıle kızlan Seün ve Deniz se-
vinmiştir. Zira kendileri uyuduktan*onra
eve gelen ve sabah erkenden de işe giden
babalan artık aılesine daha çok zaman ayı-
racaktır. APK'ye atandığının ertesi günü
sabah kahvaltısında babasını gören küçük
kızı, "aaababa.işegitmeınişanhayıvla?''
diye sorar. Temizei, küçük kızına müjde-
yi verin "Kram babanız arük öyle bir gö-
reve atandı ki. işe erken gklip geç gelmesi
gerekmiyor. Eğer ihtiyaç duyarlarsa tele-
fon edip danışacaldar sadece. O nedenle
ben size daha çok zaman ayırabileceğinı.''
Küçük kızı sevınçle haykınr:
"Yaşasın! Babacığun sen de bu göreve
gelmek için ne çok çahştın değil mi ama?"
Zekeriya Temizei, çevresinde dürüstlü-
ğü, çahşkanlığı, sabn ve inatçıhğıyla ta-
nınır. Înatçıhğı Çerkezliğine, sabn maran-
gozluğuna, çahşkanlığı ise sporculuğuna
bağlanır.
lyı bir dağcı olan ve Dağcılık Federas-
yonu'nda uzun süre yöneticilik yapan Te-
mizei, üniversite yıllannda güreş de yap-
mıştır. Bir de uzun süre halk oyunlan oy-
namıştır. Özellıkle de Kafkas oyunlann-
daki başansı hâlâ anlatılır.
Bürokraside "Sert bürokrat" olarak ta-
nınmasına karşm kahkahalanyla ünlüdür.
Öyle kı, gülmeden konuştuğu nadir görü-
lür. Eşi ve iki kızı Ahnanya'nın Münih
kentinde yaşayan Temizei, boş zamanla-
nnda soluğu ailesinın yanında aldı. Temi-
zel'in nörolog olan eşi geçen aylarda eşi-
ni arayarak kendısinin düzenleyeceği Nö-
roloji kongresine katılmasını rica etti. Nö-
roloji kongresinin eşli yapıldığını, bu ne-
denle kendisinin de mutlaka gehnesi ge-
rektiğini belirtti "Zekeriya senin yüzün-
den herkes beni dul samyor. AUahaşkma
hiç obnazsa bu kez geJ" diyen Mary hanı-
ma geleceğine dair söz veren Temizei, son
gün işlerinin yoğunluğu nedeniyle git-
mekten vazgeçti. Büyük kızı Selin'e tele-
fon açan Temizei. biraz çekinerek sordu:
"Kıznn hernalde annen bu kez beni boşar
değümi?"
Kızı, babasını "Meraketmebabaoğım.
Annem de en az senin kadar yoğun. Seni
boşamaya vakti yok. İçin rahat etsin" dı-
yerek rahatlattı.
\E DEMİŞTİ I Açıklamalannda sürekliyolsuzluklara dikkat çekiyordu
Gelir yok gider çok
"Kendi parasma faiz veren tek ül-
ke, Türkıye. Piyasadan aldığımız
borcun ortalama faizi yüzde 118. Ku-
rumlanmızın repodan aldığı faiz ise
yüzde 78. Bunun mantığı var mı?
Bunu kesmek gerekiyor.
Ortada gelir yok. Gecelik piyasa-
dan 1 katrilyon lira para arayan ban-
ka, gecelik faiz oranına bakmıyor.
Bir bakıyorsunuz, faiz oranlan yüz-
de 130'a çıkıyor. Bütün bankalar el-
lerini ovuşturârak oruruyor, nasıl ol-
sa Ziraat Bankası gelecek diye. Baş-
ka bir kaygı duymuyor.
OFF •SHORE KAMBURU
Repo geliri elde edenler, off-shore
bankalardan trilyonlarca lira gelir el-
de edenler bir kuruş vergi vermiyor.
Hangı bankaya gıderseniz, 'Acabasi-
zin hesabmıa Kuveyt veya Kıbnsta-
ldşn bankadaaçsak hir mahsuru var
m ' diye sorarlar.
YASALARLA CÜVENCE
Bankacılık Düzenleme ve Denet-
leme Kurulu'nda tarafsızhğını ve ba-
ğımsızlığmı sağlayacak birçok gü-
vence yasa içerisinde yer almaktadır.
Devletin diğer organlanna karşı sağ-
lanan bu yasal bağımsızlık kurula,
politik ve diğer sonuçlanndan çekin-
meksizin, yasalan uygulama olana-
ğı sağlamakta ve hiçbir baskıyla kar-
şılaşmaksızın serbestçe çalışma ola-
nağı vermenin yanında herhangi bir
beklentiye girerek kendi kendini sı-
nırlandırmamasını sağlamaktadır.
Idari ve mali özerklikleri, her an bi-
rilerinden talepte bulunma, dolayı-
sıyla bu istekleri için bazı tavizlerle
karşılaşma olgusunu ortadan kaldır-
maktadır. Görev sürelerinin sonunda
iki yıl süresince görev konulanyla il-
gili olarak bir kuruluşta görev alma-
yacak ohnalan, onlann kuruluşlar-
dan beklentiye girmelerini engelie-
yerek, tarafsızhklannm herhangi bir
şekilde etkilenmesini önlemektedir.
Yasal dayanaklan ne şekilde dü-
zenlenirse düzenlensin, kurula ba-
ğımsızlığını sağlayacak en temel fak-
tör, kuşkusuz, kurul üyelerinin kişi-
likleridir.
BANKA BOŞALTMALAR
Kanun banka boşaltmalan konu-
sunda etkili yapönmlar genriyor. Ku-
rum yetkilerinı sonuna kadar kulla-
nacak, yapdması gerekenleri kesin-
likle yapacaktır.
Bankalara yüzde 100 devlet garan-
tisi verihnesi olayı dünyanm hiçbir
yerinde yoktur. Insanlan ve bankala-
ra rasyonel çahşmaktan alıkoyar.
Türiaye belirli koşullann zorlama-
sıyla 1994 yılında bunu verdi. Şim-
di birdenbire bu garantiyi ortadan
kaldıramazsımz. Kalkmaması da ge-
rekir zaten. O zaman yasal düzenle-
meleri yaparsınız. Bankalarkendile-
rini bu yasalara uydururlar. Belirli
bir süreç içinde hepsinin mali bünye-
leri yeniden kuvvetlenir.
ENFLASYON LOBİSİ
Belirli süre sonra sistemli sesler
duyacağız, 'Türiaye enflasyon için-
de ne kadar güzel gidiyordu' diye. A-
ma bunun yararüğı gelir dağılımı, ko-
şullar ortada. Türkiye, bu koşullar al-
tında yaşamaya layık değil. Türkiye,
oturup yolsuzluk, hırsızlık, uğursuz-
luk bataklığı üzerinde yaşamayı ka-
bul edecek bir ülke değildir.
Türkiye kaderini güçlükle, kara
paracılann, kaçakçılann sıstemi için-
de sürdürmek zorunda mı? Veya
bunlar ohnadığı zaman kimseye ya-
şama şansı yoktur diyenleri nasıl
ayırt edeceksiniz. Biz Türkiye'nin,
Türk insanının kalitesinin kesinlikle
bunlan kabul edecek boyutta olma-
dığmı görüyoruz.
Yolsuzluklann ortaya çıktığı olay-
lar kamu gücü ile özel sektör menfa-
atlannın birbirinin içine geçmiş oldu-
ğu olaylar.
Kara para ve yolsuzluklaria müca-
dele edilirse ekonomi çöker safsata-
lanna artık itibar edihTvemektedir. Bu
tür safsatalan etrafa korku salarak,
kendi pozısyonlannı sürdürmek ya
da korumak isteyenlerin yarattığı
unutulmamalıdır.
ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLI
Yüzde 55 - 56'hk TEFE, yüzde 69
- 70'lik TÜFE var. Türkiye oturup da
şu iki rakamın tadını çıkaramadı.
Çünkü kamu borçlanma faizleri yüz-
de 130'larda seyrediyor. Bu durum,
Türkiye'de reel faizlerin artık altın-
dan kalkılamaz hale geldiğini göste-
riyor. Türkiye, enflasyonda sağlanan
başannın gerçekten tadını çıkarma-
lıydı. Faiz sorununun çözülmesi için
Türkiye'nin eli kolu bir türlü serbest
ohnadı. Mali idarenin eğer eli ser-
best olsaydı, alabileceği önlemler
vardı.
IMF REÇETE DAYATAMAZ
Türkiye, güvenilir bir ekonomisi
olduğunu kamtlamak için büyük fe-
dakârhklar yaptı. Tam bunun nema-
lannı alacağı bir aşamada siyasi oto-
riteden yoksun kaldı. Bir muhatap
sorunu ortaya çıktı, bu da Türki-
ye'nin büyük şanssızlıgı oldu. Eko-
nomi yönetiminde buiunan bir insa-
nın daha fazla üzüntü duyabileceği
bir şey olmaz. Hayatta insan en faz-
la neye üzülebilir. Ölüm ve felaket-
ler hanç, bu emeklerin karşılığının
alınamamasına.
IMF toplum aleyhine bir reçeteyi
bize dâyatmaya kalkarsa şiddetle
karşı çıkanz. Bizim İMF ile ilişki-
miz bizim hazırladığımız ve uygula-
maya çahştığımız programa destek
verme şeklindedir. Başlangıçta onlar
bizim programı beğenmediîer, ama
haklı olduğunuzu şimdi anladılar"
BİR YOL HİKÂYESt
TAYFUN TALİPOGLU
Kendîmizf Oynattık...
Yer Diyarbakır...
Tarih: O malum gün...
(Hani bir haftadır,
"Biz neylersek güzel eyleriz"
edasıyla. defalarca
gündeme soktuğumuz işin,
sadece "komedi" tarafının
ön plana çıkanldığı
"şöhretler karması"n\n
maç yaptığı gün...)
Aracımızı randevu verilen otelin
önüne yerieştiriyoruz.
Istanbul kafilesı henüz gelmemiş...
Polis, "Talip Ağabey,
oraya misafirierin arabası gelecek.
Şöyle arkaya bir yeriere alsan
aracını..."
"Biz misafir değil miyiz?" dedim,
gülümseyerek.
Yanıt hem güzel,
hem düşündürücüydü:
"Başımızın üstünde yerin.
Sen, bizdensin diye söyledim...'
Uyan gibiydi.
"Bir yanlışlık mı yapıyorum "
diye, aklıma bile
getirmedim o anda.
Girişim, son derece güzei
ve anlamlıydı.
Mahzun Kırmızıgül,
şöhretli isimlerte Diyarbakır'da
dikkati çekmeyi amaçlamıştı.
Gaffar Okkan'dan sonra
"banş ve kardeşlik"
mesajı verecektik...
Gerçi arada şöhretli olmayan,
daha doğrusu televizyonlarda
boy göstermeyen
"adam gibi" gazeteciler de vardı...
İşin ağırlığını ve ciddiyetini arttınyor-
du
bu isimler.
Belki de onlara bakarak
hiç düşünmedim işin sonunun
buraJara varacağını...
Yanm saat sonra kafile geldi.
Birlikte kahvaftı edildi.
"Kardeşlik" mesajı verecektik
ve o gün herkes, birbiri için
düşündüklerini, söylediklerini
unutup
birbirine gülümsemeliydi...
Ve, gülümsedik...
Hatta ben, haber bültenlerini
"sirk'e dönüştüren o malum kanalın
ekibine bile
"hosgörüyle bakmayı" denedim.
Başanlı olamadım, ama
sessiz kaldım.
Söylemesem de çatlardım...
Kulaktan kulağa, şüphelerimi
Ali Krca'yla paylaştım. _ T .
Ve hâlâ umutluydum. ^ £ J .'
Vatandaşın düştüğü tuzağa
nasıl düştüm, bir türlü
anlayamadım...
Yaşlı bir adamın Ali Kırca'ya:
"Daha Gaffar Okkan'ın kırta
bile çıkmadı..." serzenişini
işittiğim halde,
kahkaha tufanı içinde
hakemle birlikte sahaya çıktım.
Tribünler inliyordu.
Hepsini tek tek selamladık...
Diyarbakır halkı da
aynm yapmıyordu.
O gün yaptıklanmızın,
yazdıklanmızın
hiçbir önemi yoktu.
Televizyonlarda görünmemiz
yeterii olmuştu.
Bizi çılgınca alkışlıyor,
bağırlanna basıyoüardı...
Bir farkla:
Onlar, bizim "geliş amacımızı"
unutmamışlardı...
"Gaffar'a kalkan eller kınlsın!"
diye bağınyoriardı.
Daha önce de siyasilere
aynı şiddetle tezahürat yapmışlardı.
Belki de bu yüzden
yadırgamadım.
Saygı duruşu bile yapmadan
başladığımız maçta biz,
"saharnn zemininden daha çok
cıvıdık!"
Her şey unutulmuştu...
Televole ruhu"
stada egemen olmuştu...
Bir ara baktım,
aynı takımda yer aldığım Tanju,
karşı takımın formasını giymiş,
bizim kaleye gol atmıştı.
Maçın bitimine iki dakika kala
sahadan aynldım.
Bir ara gözüm,
Sevgili Cem Yılmaz'a takıldı:
Sahanın en ciddi isimleri
arasında kalmıştı...
Artık, olacaklar belliydi:
Akşam, haberler beklenmemeli,
Pazartesi günkü gazeteler,
"mümkünse" görülmemeliydi...
Soyunma odasında,
bölgede on beş yıldır yaşananlar
gözümün önünden geçti.
Istenilen noktaya gelinmiş,
hatta geçilmişti:
Gaffar Okkan için bağıranlar ve biz,
"Silopi'deki kayıplan
hiç hatırlamamıştık..."
Istenilen huzur ve güven ortamı
yaratılmıştı (!).
Ekranlara yansımasa da
belli ki yayınlar,
o doğrultuda olacakti...
Oldu da...
"Isme sipariş pankartlar"
beni utandırdı!
"Benmerkezli yayınlar"
yüz kızarttı!
Ama biz yapmıştık!
Eleştiımek yasaktı!
atv ana haber,
ikinci gün Mahzun'u çtkanp
konuşturmasa,
"niye gittiğimizi" hepten unuta-
caktık...
Dikkatlerçekilmiş çekilmesine, ama
"BÖLGEDENÇOK, BİZE..."
654 bin kılometredir,
yazılı basında hiç bu kadar
jreralmamıştım meseta.
20 yıl sonra oynadığım futbolda
aldığım yıldızlar,
yol hikâyelerimden daha çok
tartışıldı...
Bu, beni biraz burktu, ama
"ülkenin gerçeği buydu!"
Tesellimiz var elbette
her şeye karşın:
Cumhuriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni
Ibrahim Yıldız gibi
isimlerin olması,
iyi niyetimizi kanıtlari<en
utancımızı da biraz olsun azalttı.
"Doğru başlayıp • • -. • .
yanlış bitirdik" gibi
geliyor bana dostlaıi
Gelelim, hikâyemize...
i
Bisikletçi
Sarma cigara,
kehribar tespih,
kürsüde sohbet
aynı:
Issizlik!
Güneydoğu
için
açılan
paketlerden
daha gerçek,
tütünün
tabakası.
Açıp, sanp
zehir çekiyortar.
Artık, dumanı
geçmişe
savurmak
gerek.
Tek fabrikası
varmış
Bismil'in,
öğrendik.
ûzellikle değil,
birtesadüf,
Bismil'de,
bisiklet...
Adı, Kobra.
Her şeyi orada
yapılmakta.
Teker teker
kalıba dökülüp tekerlek oluyor,
pedal oluyor.
Küçük yürekleri, •
döne döne
başka bir âleme götürüyor.
Bismil'de böyle bir işin
yapılacağına
önceleri kimse inanmıyormuş.
"Görene kadar
biz de inanmadık" desek
yalan olmaz...
İki yıl oncesine kadar,
Güneydoğulu tüccara
mal verilmez
ya da büyük teminatlar
istenirdi ya hani,
işte o günlerde
"Inat, murattır" diyor
fabrikatör Ramazan Koç.
Prensibi aynı:
"Daha ileri,
hep daha ileri"
diyor.
Büyütüp işini,
Istanbul'a
mal satmayı
düşünüyor.
Artık sınır
tanımıyor.
Bismil'de
üretiyor
ve Bismil'de
üretmeye
çağınyor.
"Üretilen, aynı
mal olsa bile,
hoş göreceğim"
diyor.
Bütün bunlar
tesadüf değil.
Yöre insanının,
birkere
kullanılabilecek
plastik bardağa
alışacağını
düşleyen Koç,
yaptığı her işe
inanıyor.
Kamyona atlayıp çoğu kez,
il il pazariama yapıyor.
Devlet desteğini
soruyoruz Koç'a.
Hani, Güneydoğu'ya ilişkin
bir inanç oluşturuldu ya, •
"Verilen her kredi,
her teşvik boşa gidiyor" diye,
bu görüşü yalanlayanlardan
Ramazan Koç.
Karadüzen,
el yordamı ile
yaptıklanndan her şeyi,
hatalar da yapmışlar.
özellikle şu ihracat meselesi.
Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde
eski bakkal,
yeni fabrikatör Ramazan Koç'un
parolası da kendini anlatıyor
"Herkes konuştu,
bizbaşardık..."