22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2001 PAZAR 10 P A Z A R I L A Z L L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr Ne masal ne de büyü Uzun yıllar Berlin'de eğitimci olarak çalıştıktan sonra bir süre önce Istanbul'a dönen ve orada yaşamaya başlayan değerli yazar Adnan Binyazar'ın yeni kitabı "Masahnı Yitiren Dev" 2. Dûnya Savaşı'nın Türkiyesi'nden insan manzaralarını gözler önüne seriyor. Kitapta yazann 16 yaşına dek gözlemledikleri, yaşadıklan tüm yalmlığıyla okurla buluşuyor. "Masabnı Yitiren Dev"de olağanüstü çarpıcı tipler yer alıyor, ama masalın yitmesi Adnan Binyazar'ın dedesinin 'ereceğiııı' diye kendini bir odaya kapatmasının ölûmle sonuçlanmasıyla oluyor. Çocuk Adnan Binyazar, dedesini devleştirirken gözünde, ölümsüz gibi gözüken bu yüceltilen kişinin günün birinde ölüvermesi sanki bir çağın bitmesi gibi gelir torununa. Kitabm en çarpıcı bölümlerinden biri, Adnan Binyazar'ın lstanbul'da çırak olarak çalıştığı bir lokantada başından geçenler. Onu, içinde bulunduğu dayanılması zor koşullardan bir an uzaklaştıran ve dünyaya bağlayan ise kaçamak izlemek zorunda kaldığı filmlerdir. O sıkıntılı günlerin birinde gördüğü Shakespeare'in o ünlü oyunundan sinemaya uyarlanan "Romeo ve JuHet" filmini hiç unutamaz: Filmdeki aşk, onun yaratıcılığının, dünyaya bakışının köklerine kazınır. 7-18 Şubat tarihleri arasında Berlin'de gerçekleştirilen 51. Uluslararası Berlin Film Festivali sırasında okuduğum "Masahnı Yitiren Dev"deki sinema tutkunu bir çocuğun yaşamına sinen filmlere tanık olmak güzeldi. Bu yılki Berlinale'de masallaşan ve devleşen fılmler yoktu "AtoıT ve "Gümüş Ayı" ödüllerine karşın. Çağımızın masalı mı bitmişti yoksa. Güzel, hoş, şık ve çok pahalı yapımlar olarak Berlinli sinemaseverlerle buluşan onca film arasında çığır açan, yenilik getiren bir çalışma yoktu ne yazık ki! Kare kare çok hoş unutuhnaz sahneler, imgeler vardı var olmasına ya, çarpıcı, etkileyici film yoktu. Yine de bir çocuğun gözüyle aşkı ele alan ftalya fîlmi "Malena''daki unutulmaz sahneler belleklere yerleşti ve yer yer "Masaünı Yitiren Dev"le buluştu. Danimarka filmi "Yeni Başlayanlar tçin İtarvanca"daki büyük kent insanının yalnızlığımn sevgiyle sarmalanması da unutulacak gibi değildi yine de. Yıbnaz Güney sinemasına benzeyen Hong Kong filmindeki bisikletin çalınması çarpıcılığı da çok etkileyiciydi. tngiliz filmi " \ W t e , edebiyat doktoru bir kadının yakalandığı kanseri adım adım yorumlayışına mistik İngilız şairi John Donne'nin dizeleri de eşlik ediyordu. Acaba henüz yenilemeyen, çözülemeyen kanser mi çağımızın gerçeği? Çok emek harcanmış, ilginç buluşlarla bezenmiş filmler, masalını yitiren çağımızı çeşitli yönleriyle yansıtmayı amaçlıyordu elbette. Ama BERLİN GÜLTEKtN EMRE masalın içi boştu. Büyüsü yoktu. luğnıl TanyoTun _ ^ _ _ ^ _ yeni şiir kitabının başlığı"BüyüBitti'\ Şair de büyûsû biten bir çağa, döneme dikkat çekiyor şiirleriyle. Evet, çağımızın büyüsü bitti mi, diye düşünmemek elde mi? Artık bizi çok etkileyen, yaşamımıza yön veren çekici büyüler, masallar olmayacak mı dünyamızda? Yoksa yeni yüzyılın büyüsünü, masalını ortaya koyan çalışmalar henüz gün ışığına çıkmadı mı daha? "Mal'ena''nın çocuk kahramaıu yıllar sonra geriye dönüp baktığında o günlere ilişkin şunlan dile getirmeden duramaz: "Hayaüma beni unutma dryen çok kadın girdi, beni unutma diyen kadmlarm hepsini unuttum, yalnızca onu, benden böyle bir şey istemeyeni hiç unurmadım." Bize kendini unutturmayacak büyü ve masala hep gereksinmemiz yok mu? SADİYE ARTlIVKALı kaybettik. Kınmlı merhum Abdurrahman Feyzi Efendi ile merhume Fatma Şerife Hanım'm kızlan; merhum Prof. Dr. Suphi AıtunkaFın eşi; Fatma Artunkal, Akgül Baylav, Seza Artunkal'ın anneleri; Mine Tanman'ın teyzesi; Ali ve Mehmet Baylav, Nisan Özdoğan, Mercan ve Meryem Bursah, Ali ve Ayşe Bilgin'in anneanneleri; Emekli Felsefe öğretmeni SADİYE ARTUNKAL (1907-2001) vefat etmiştir. Cenazesi 4 Mart 2001 Pazar günü öğle namazını müteakip Erenköy Galip Paşa Camii'nden (Bağdat Caddesi) kaldınlarak Içerenköy Aile Kabristanı'na de&edilecektir. AtLESl Ingiliz polisine rüşvet veremedim!tngiltere'ye yerleşmek için geldiğimizde, 7 gün içinde mahallemizdeki polise gidip kayıt olmamız gerektiği söylendi. Gittik. Kayıt ücreti, iki kişi 68 pound. Polise çıkanp 70 pound verdim. Paranın üstü olarak bana 2 pound geri verecek. Arandı, tarandı, sağa sola baktı, arkadaşlanna sordu soruşturdu. Yok. Ben hemen Türk ahşkanlığı m, geleneğim, usulüme göre "Kalsn" dedim, "önemli değfl". Türk parasıyla iki milyon yapar. "Ohnaz" dedi, "olamaz". "Neden kalsın ld, ben bu kasa fazlahğını nasü gösteririm, nasıl açıklanm. nasıl hesap veririm, , bu faztalık nereden geidi diye sormazlar mı bana?" Şaşırdım. Sanki iki trilyonluk rüşvet veriyorum. Polise, biraz espriyle, benim memleketimde. özellikle resmi kurumlarda genel kuralın kibarlık olarak para üstü almamak olduğunu, almanın görevliye hakaret sayılabileceğini. hatta ortada para vermek için bir neden yoksa bile görevliye bir miktar para vermenin geleneksel Türk centilmenliği olduğunu uzun uzun anlatmaya çalışhm. Hiçbir şey anlamadı. Yolsuzlukta Türkiye'nin dünya ülkeleri ^ _ _ ^ arasında baştan dördüncü olduğunu söylemedim polise. "Size bu parayı daha sonra öderim, şimdi ödeyemediğim için özür dflerim" dedi polis. iki trilyonluk rüşvet vermiş gibi sevindim! Başarmıştım! Türk cinliğimle polisi ikna etmenin, paranın üstünü almamayı becerebilmenin gururuyla aynldım. Yurtdışında yaşamanın en sıkıntılı yanı, yaşam biçimi çakışmazlığı. Yani, alışık olmadığın davranış biçimleri içinde BRİSTOL sıkılıyorsun, rahatsız oluyorsun, bir dıken üstünde olmanın tedirginliği hep içinde. Aykın yaşıyorsun ve hep senin ALİ alışkanhklanna benzerlik HŞLAK arayışlann. Coşkulu, firtınah, krizlere yol açan ateşh davranışlar, yaşamı bir oyun gibi algılayıp sürekİi karşısındakinin cinliğini ölçercesine uyanık olma dürtüsü, korkunç çelişkiler yoksa bir toplumda, o toplum ölüdür, sıkıcıdır, çekilmez. Bir ülke bir şeylerde birinciyse o ülkede yaşanır. Türkiye yolsuzlukta birinciyse, o dinginliği, o dinarnizmi düşünün! Almanya'da bulamadığım mutluluğu şimdi Ingiltere'de yakaladım. Ingiltere dingin bir ülke, "en çok"lann ülkesi. Avrupa ülkeleri içinde, en çok sigara, içki içen gençler lngiltere'de. Şu Playboyun doğumgünü böyle olur.. Playboy dergisinin kurucusu Hugfa Hefher, önceki gün Las Vegas'taki Grand Otel'in kumarhanesinin içindeki "Studio 54" adlı barda doğum gününü kuüadı. Hefiıer'in doğumgününde yanmda olanlar ise elbette kadınlanü. Ünlü "playboy", doğumgünü pastasını "kız arkadaşım" dediği yedi kadınla kesti. Birbirinden güzel kadınlan yanına alarak poz veren Hefher, gerçek doğumgününün 9 Nisan olduğunu ve Playboy dergisinin nisan sayısmm reklamını yapmak için doğumgününü erken kudadığuu açıkladı. Böylece, Las Vegas'ta,ki kumarfaaneler ve Hard Rock Otel'de çalışan kızlan komı alan nisan sayısuun saüşının artmasını hedefleyen 75 yaşındaki Hefher, kadınlarla başbaşa bir akşam geçirmiş oMu. (Fotoğraf: REUTERS) 'Kim Korkar Hain Kurttan?' "Kim Korkar Hain Kurttan?" roman ve film olarak olgun ve yaşlı neslin belleğinde yer sahibidir. Kurdun hainliğiyle ilgili bir bilgim yok ama, vahşi hayvanlann en zekilerinden olduğu bilinen bir gerçek. Bir pazar yazısı ve konusu olması ise başka bir olay. Korkmayın, kuşlan bırakıp şimdi de kafamı memeli hayvanlara takıyor değilim. Kafayı memeli hayvanlardan birine, kurda takanlarbaşkalan: Isveçlilerve Norveçliler. Isveç'in yüzölçümü, gölleri ve akarsulan saymazsak 410 bin km2'yi buluyor. Bu yüzeyin yandan fazlası ormanlık arazi. tşte bu devasa doğada topu topu 200 adet kurt var. Sayılan daha azahnasın diye koruma altındalar, altındaydılar. Bu miktan Romanya'mn 200 bin ve kaşık kadar Estonya'nın 6 bin kurt nüfusuyla karşılaştınn. Dünyanın her sorunu bir yana bırakılrnış gibi, günlerdir kurtlann bir kısmı avlansın mı avlanmasın mı diye tartışılıyor: Aynı tartışma komşu Norveç'te de sürüyor. Önce 9 adet hayvanın vurulmasına izin verildi, sonra bu geçici olarak 1 'e indirildi, ardından yine 9'a çıkanldı. Mahkeme kararlan birbirini kovalıyor. Neymiş sorun? Bilmem 150 yıl önce bir yerde insan yaralamışlar, yok avcı köpekleri parauyorlarmış, kuzu kapıyorlarmış ve ren geyiklerine saldınyorlarmış. Bu yakınrhalar, bu ülkelerde çok güçlü bir lobiye sahip olan Avcılar Federasyonu'ndan ve kuzeyde yaşayan, ren geyiği yetiştirerek geçinen Samelerden (Laponlar) geliyor. Samelere devlet telef olan ren geyiği için tazminat ödüyor ^ ^ ^ ^ ^ ^ zaten. Kopanlan " ^ ~ ~ ~ ~ " " yaygaraya bakılırsa 200 adet kurt ortalığı perişan ediyor! Bu tartışma giderek bir isteri haline geldi. Gazetelerde köşe yazılan, okur sayfalan bu konuda yazılarla doldu. Engerek yılanını bile koruma altına alan çevre düşkünü insanlar, kurt denildi mi canavar kesiliyorlar! Ormanlarda, kurtlann kaç katı sayıda yaban domuzu var. Dişi bir yaban domuzuna yanında yavrulan varken kazayla yaklaşılırsa, ya en yakın ağaca tarzan gibi hrmanmak, ya da 100 metreyi 8 saniyede koşmak gerekiyor. Üstelik kurt, insana STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN bilinçlı olarak asla sokulmuyor, onlardan uzak duruyor, ya saklanıyor ya da derhal uzaklaşıyor. Ciddi insanlar, çocuğunu dışanda uzaklara gitmemesi için "Sakın ha, yoksa kurt kapar!" diye korkuturcasına, yalnızca söylentiden oluşan yazılarla 200 hayvana karşı kampanya yürütüyorlar. Isveçliler halen Norveç'te süren kurt avı furyasını yakından izlemekteler. Oradaki av bitince, ^ ^ ^ ^ ^ buradaki aynı konunun " ~ ~ ^ ^ ~ tartışılmasına devam edilecek. Aklı başında insanlar uyanyorlar: Kurt tehlikesi filan yoktur. Bilimsel verilerle konuyu gündemden çıkarmaya çalışıyorlar. Isveç'in, avcı olarak da tanınan ünlü yazan Jan GuiUou defalarca yazdı; "Her şey Avcılar Federasyonu'nun çıkar propagandasıdır. 200 kurtia uğraşmak toplumsal bir isteridir'" diye. Ülkede sivrisinek, an ve yılan sokmasından her yaz en az 3-4 kişi ölürken, yakın tarihte kurt tarafindan bırakın öldürülmeyi, en ufak bir yara alan bile yok! Ama başka bir vahşi hayvan, hem de kurt gibi ormanlann kuytuluklannda değil, kent sokaklannda, parklannda, yürüyüş patikalannda insanlara terör saçıyor ve ağır yaralıyor: "Buflterrier" türünden farklı cinslerden saldırgan köpekler. Almanya'da son ölüm olaylanndan sonra yasaklanmalan tartışılıyor. Burada ise en son tanınmış bir televizyon programı yapımcısı saldınya uğradıktan sonra tartışma yenıden alevlendi. Bağladıklan bezlerle, satelit ve helikopter yardımıyla kurtlann peşine düşeceklerine, alsınlar ellerine birer kahn sopa çıksınlar parklara, yollara. Azgın köpekler tepelenirken, köpeğine sahip çıkamayanlann payına da "kazayla" birkaç sopa düşebüir. Belki ondan sonra koşmayı ve yürüyüş yapmayı çok seven Isveçliler, yeniden yemyeşil parklara, masmavi göllerin yanındaki patıkalara korkmadan çıkabilirler. Azgın köpeklerle birükte, çalılarda pusu kuran ırz düşmanlan da ortadan yok olurlar ve kadınlar polis eşliğinde yogging yapmaktan kurtulurlar. Kurt da doğa yasalannın gereği neyse ona göre yaşar, özgür ve bağımsız. gençliğin delidoluluğuna bakın. Sinemalann, metrolann önlerinde dokuz, on, on bir yaşlannda gruplaşmış kızlar, oğlanlar geç saatlere kadar ellerinde sigaralan, içkileri. Özgürlüğü ucundan değil, ölürcesine yaşamak bu. Elbette, gençliği genç iken yaşayacaksın. lngiltere'de yeterli öğrenci olmadığı için üniversiteler kapanıyor, çünkü gençlik okumak istemiyor! Okumaktan daha ilginç bir şeyler bulabihyorlar demek ki. Bu iyi. Türkiye'de üniversiteyi bitiriyorsun da ne oluyor? Intihar etmek isteyen gençlerin oranı olarak, gelişmiş Avrupa ülkeleri arasında lngiltere en önde geliyor. Hangi çıkmazlar, hangi bunalımlar, hangi deli uçurumlar, hangi o dolu dolu ölürcesine yaşamlar intihara sürüklüyor, kim bilir...Suçlulukta, cinayette, araba rursızlığında, yine gelişmiş Avrupa ülkeleri arasında başı çekiyor lngiltere. Bu saldınlara karşı toplum kendini uyanık tutmayı öğreniyor. Bizim mahallede bir elektnk dıreğınde "Komşu Gözetleme BöJgesT uyan levhacıklan asıhnış. Bir komşuya saldın olursa hemen müdahale edeceksin! Ne güzel bir sistem kurmuşlar. Ingiliz polisine rüşvet -para üstü- verme sevincim uzun sürmedı. Bir sabah postada bir mektup. Mektubun içinde adıma yazıhnış bir çek. Köşeyi döndük diye sevindim önce. Birisi bana bir iyilik yapıyor olmalı. Çeke baktım, 2 pound'luk bir miktar. Polisten. Şoke oldum. Paranın miktan inanın önemli değil, o anda yenilgi duygulanmın nasıl azdığını anlatamam. Polisi mahkemeye veraıeyi düşündüm, ama adamın ekmeğiyle oynamak istemedim. Zaten bizim şehirde parmakla sayılacak kadar az polis var. Yoksa sürdür adamı Ingiltere'nin bir ucuna, öğrensin rüşvet ahnamanın saygısızlığını. Demokrasi ile polis sayısı arasında bir oran var mı, bilmiyorum. Ama suçluluk oranı ile polıslerin sayısı arasında kesin bir bağlantı var. Önümüzdeki aylarda olası bir genel seçimde en çok tarhşılan konulardan birisi de polislerin azlığı. Muhafazakârlar, iktidardaki Işçi Partisi'ne bu konuda çok yükleniyor. Böyle bir şey düşünebiliyor musunuz? Adama, hak etmediği bir kuruşu veremiyorsunuz. Yolsuzluğun sözlüklerde yer almadığı böyle bir ülkede ekonomi de gayet düzenli ve iyi gidiyor. Çalkantı malkantı, kriz mıriz yok. Ne ararsan var da yolsuzluk yok! Türkiye'de son zamanlarda yapılan operasyonlar, katrilyonluk yolsuzluklan ortaya çıkardı. Bu operasyonlar devede , kulak kalır. Deşelemeye devam etsen ne b..lar (pisükler) çıkar. Aman çıkmasın. Memleketin b.ka battığını bibneyen var mı? Kimse deşelemesin pislikleri, deşeledikçe kokusu çıkıyor, hepsi o kadar. Pislikler yine ortalıkta kalıyor, memleketi kokuya boğduğumuzla kalıyoruz. Zaten istesek de bu pislikleri temizlemeye kimsenin gücü yetmez. Kim şu gariban, saf Ingiliz polisi gibi olmak ister? Var mı bir tek kişi? Cinliğimizi, iş bitiriciliğimizi, köşe dönücülüğümüzü inkâr etme zayıflığını gösterecek bir tek kişi düşünemiyorum. Hele bu krizlerden sonra, daha zorlaşan ve heyecanlı bir hale gelen yaşam kavgası içinde daha uyanık, daha cin, daha işini bilir, daha acımasız ohnak zorundayız. "Yolsuzluk'' deyişini sevmiyorum. Yolsuzluğu, Türk insanının çok ince bir cinlikle işlerini yürütebilme zekâsı olarak yeniden tanımlıyorum. Yolsuzluklann, operasyonlarla gıdım gıdım açığa çıkanhnası, bir kadın soyar gibi örtülerin gıdım gıdım açıhnası iç gıdıklıyor, heyecanlı oluyor. Ama nedense bu operasyonlar -Susurluk'ta olduğu gibi- tam en heyecanh yerine gelince durur. Soyunur soyunur, bikiniye gelince durur. Işin tam özü bikininin altındadır. Ama bu azıcık öz, en önemli, en can alıcı nokta bir türlü açıklığa kavuşmaz. Işte Sezer bikiniyi çıkarmaya kalkışınca ortalık kanşh. Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bikinimize dokunmayın, birazcık gizlimiz kalsın. Bikiniyi çıkarsan, olay tüm gizemini ve heyecanını yitirecek. Oysa bizim insaıumız gızemi sever. Gizem b.kun içinde de olsa severiz. VİZE İCRA DAİRESt'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇK AKTnRMA İLANI DosyaNo.2(X)0/101TaL Satılmasına karar venlen gajnmenkulûn cınsı, kıymeti, adedı. evsafi: Vıze ilçesi EVTMI mahallesi Sultançeşme mevbinde bulunan tapımun 29-26-A-a pafta. 0078 sayfa. 141 ada, 7 parsel sırasında ka- yıtlı. avlulu, ib kath kâgır ev ve bir ahşap e\r , arsa vasfindadır. Imar planı ıçerismde kalmakta olup, ar- samn tamamı 342 m2 olup değeri biliikışi tarafindan 17.100 000.000 -TL bıçilmiş olup. söz konusu parsel ve ûzerindekı binalara toplam deger olarak 23.400.000.000.-TL değer bıçılmiştır. Sabş şarthn: 1- Saöş. 10.4.2001 Salı günü saat 16.00'dan 16.15'e kadar Vize tcra Müdürlüğü'nde açık arttırma su- retıyle yapılacaktır. Bu artünnada tahmin edilen taymetın yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklanraecmuunuve satış masraflannı geçrnek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz- sa. en çok arttıranm taahhüdü baki kalmak şartıyla 20.4.2001 Cuma günü saat 16.00'dan 16.15'e kadar üancı artttrmaya çıkanlacaktır. Bu artnrmada da bu miktar elde edılemerraşse gaynmenkul en çok art- tıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıha- le edılecektır. Şu kadar b arttınna bedelının malın tahmin edilen kıymetının yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çe- vırme ve paylaştırma masraflannı geçmesı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa saüş talebı dü- şecektir. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yözde 20'si nispetinde pey akçesi ve- ya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış, peşın para ıledır, alıcı ıstedığınde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebılır. TeUahye resmı. ıhale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir Bırikmiş \ ergiler satş bedehnden ödenir. 3- Ipotek sahıbi alacakhlarla dıger il- güılerin (*) bu gaynmenkul üzenndeki haklannı hususıyle faiz ve masrafa daır olan iddıalannı daya- nagı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmelen lazımdff. Aksi takdirde haklan tapu sıcıli ile sabıt olmadıkça paylaşinadan hanç bırakılacaklardır. 4- thaleye karılıp daha sonra ihale bedehni yatır- mamak suretıyle ıhalenın feshıne sebep olan tüm ahcılar ve kefıllea teklıf ettıklen bedel ile son ihale bedelı arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacak- lardır. İhale farkı ve temerrüt faızı aynca hûkme hacet kalmaksızırj dairemızce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle temınat bedelinden alınacaktır 5- Şartname. ilan tarihınden inbaren herkesin görebil- mesı ıçın daırede açık olup masrafi verildigi takdırde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebdir. 6- Satı- şa ışnrak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayüacaklan. başkaca bilgi al- mak isteyenlenn 2000/101 T sayüı dosya numarasıyla müdürlüğumüze başvurmalan ılan olunur. 26.2.2001 (*) îlgilıler tabınne ırtifak haklfl sahıpleri de dahildır. 7. Işbu ılan, tapu sicilinde adresı ya- züı bulurjmayan ilgüilere ÜK'nın 127. mad. gereğınce ilanen tebliğ mahiyetndedir. Basın: 11S28 DtNİZİ SEVFM.KRF İl C.\\i O\ Kl'l FR. II KNİK KONU.AR. AMRT 2001 *^ SAYI. 203 ... DÜNYA BU KADINI KONUŞUYOR IHTİYAR LADY ate| BOYDAN BOYA FOLKEBOAT Ş Ş f ÇITALIANA YELKEN YATLARDA KULLANILAN SİS DUDÜKLER1 Demircıler Silesi, 8 Codde, No. 71 Zeyfinbumu- ISTANBUL Td: (0212) 664 16 9 4 - 5 1 0 28 71 Foks. (0212) 558 6 7 85 {0212) 2*3 «9 7* (3 H*T| BULUNMAZ TİYATR_ İSTANBUL İDENIZALTIYAZAN ü r ı •. .,"-; YCNPîN HJSS, :'. . ,'.-; irNAYANLM: smet Baü, Cenul Bulunmaz, ısmal Erkan Tel:0.212 513 47 32/33^38 22 36 ADAPAZARI1. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN tLAMSKTAKİPLERDE İLANEN TEBLİGAT Dosya No: 2000/3800 Alacakb. Sümerbank AŞ Genel Müd. Vek. Av. Yaşar Özaslan Borçlular 1- Sezginler Sigortacüık Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti - Kavaklar Cd. Sürekçıoğtu Işhanı Kat: 1/40 Adapazan 2- Sami Sezgin - Yenıdoğan Mah. Nato Cad No: 13 Adapazan 3- Savaş Hızal - Tığcılar Mah. Yemcamı SL No: 57 Adapazan Borç: 11.530.000.000 TL'nm takip tanhinden itibaren yüzde 240 temerrüt faızı. yüzde 5 Gıder Ver., Icra Mas. ve Üc Vek. ile biriikte tahsıli. Takip müstemdi: tlamsız Yukanda yazılı alacağın tahsih için aleyhinize yapılan ıcra takibinde, adresınıze gön- derilen örnek 49 no'lu ödeme emri tebliğ edilememış ve zabıta tabJakata neticesinde yeni adresiniz tespit edılemedığınden ödeme emnnin ilanen tebligıne karar verilmiştır. Işbu öderne emrinin ilan tarihinden itibaren borcu ve masraflarmı 7 güne 15 gün ilavesı ile 22 gün içinde ödemeniz, (teminat vermeniz) borcun lamamma veya bir hsmına veya alacaklının takibat icrası halclnna dair itirazınız varsa senet altmdaki ımza sıze ait değil ise yine 7 güne 15 gün ilavesi ile 22 gün içinde aynca ve açıkça bildinnenız, aksi halde icra takibinde bu senedm sizden sadır olmuş sayılacağı. imzayı reddettığınız takdirde mercı önflnde yapüacak duruşmada hazu" bulunmanız, buna uymazsanız vakı mrazlan- nızın muvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itırazınızı yazılı ve sözlü olarak ıcra dairesınde 7 güne 15 gün ilavesı ile 22 gün içmde bil- dırmediğıniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapısle cezalandınlacağınız. borç öden- mez veya inraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ödeme emn yenne geçerli olmak üzere ilan ve ihtar olunur. 5.2.2001 Basın 1 1820
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle