Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2001 PAZAR
10 P A Z A R I L A Z L L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
Ne masal
ne de büyü
Uzun yıllar Berlin'de
eğitimci olarak
çalıştıktan sonra bir
süre önce Istanbul'a
dönen ve orada
yaşamaya başlayan
değerli yazar Adnan
Binyazar'ın yeni kitabı
"Masahnı Yitiren Dev"
2. Dûnya Savaşı'nın
Türkiyesi'nden insan
manzaralarını gözler
önüne seriyor. Kitapta
yazann 16 yaşına dek
gözlemledikleri,
yaşadıklan tüm
yalmlığıyla okurla
buluşuyor. "Masabnı
Yitiren Dev"de
olağanüstü çarpıcı
tipler yer alıyor, ama
masalın yitmesi Adnan
Binyazar'ın dedesinin
'ereceğiııı' diye
kendini bir odaya
kapatmasının ölûmle
sonuçlanmasıyla
oluyor. Çocuk Adnan
Binyazar, dedesini
devleştirirken
gözünde, ölümsüz gibi
gözüken bu yüceltilen
kişinin günün birinde
ölüvermesi sanki bir
çağın bitmesi gibi gelir
torununa. Kitabm en
çarpıcı bölümlerinden
biri, Adnan
Binyazar'ın lstanbul'da
çırak olarak çalıştığı
bir lokantada başından
geçenler. Onu, içinde
bulunduğu
dayanılması zor
koşullardan
bir an
uzaklaştıran
ve dünyaya
bağlayan
ise kaçamak
izlemek
zorunda
kaldığı
filmlerdir. O sıkıntılı
günlerin birinde
gördüğü
Shakespeare'in o ünlü
oyunundan sinemaya
uyarlanan "Romeo ve
JuHet" filmini hiç
unutamaz: Filmdeki
aşk, onun
yaratıcılığının,
dünyaya bakışının
köklerine kazınır.
7-18 Şubat
tarihleri arasında
Berlin'de
gerçekleştirilen 51.
Uluslararası Berlin
Film Festivali
sırasında okuduğum
"Masahnı Yitiren
Dev"deki sinema
tutkunu bir çocuğun
yaşamına sinen
filmlere tanık olmak
güzeldi. Bu yılki
Berlinale'de
masallaşan ve
devleşen fılmler yoktu
"AtoıT ve "Gümüş
Ayı" ödüllerine karşın.
Çağımızın masalı mı
bitmişti yoksa. Güzel,
hoş, şık ve çok pahalı
yapımlar olarak
Berlinli
sinemaseverlerle
buluşan onca film
arasında çığır açan,
yenilik getiren bir
çalışma yoktu ne yazık
ki! Kare kare çok hoş
unutuhnaz sahneler,
imgeler vardı var
olmasına ya, çarpıcı,
etkileyici film yoktu.
Yine de bir çocuğun
gözüyle aşkı ele alan
ftalya fîlmi
"Malena''daki
unutulmaz sahneler
belleklere yerleşti ve
yer yer "Masaünı
Yitiren Dev"le buluştu.
Danimarka filmi "Yeni
Başlayanlar tçin
İtarvanca"daki büyük
kent insanının
yalnızlığımn sevgiyle
sarmalanması da
unutulacak gibi değildi
yine de. Yıbnaz Güney
sinemasına benzeyen
Hong Kong filmindeki
bisikletin çalınması
çarpıcılığı da çok
etkileyiciydi.
tngiliz filmi
" \ W t e , edebiyat
doktoru bir kadının
yakalandığı kanseri
adım adım
yorumlayışına mistik
İngilız şairi John
Donne'nin dizeleri de
eşlik ediyordu. Acaba
henüz yenilemeyen,
çözülemeyen kanser
mi çağımızın gerçeği?
Çok emek harcanmış,
ilginç buluşlarla
bezenmiş filmler,
masalını yitiren
çağımızı çeşitli
yönleriyle yansıtmayı
amaçlıyordu elbette.
Ama
BERLİN
GÜLTEKtN
EMRE
masalın içi
boştu.
Büyüsü
yoktu.
luğnıl
TanyoTun
_ ^ _ _ ^ _ yeni şiir
kitabının
başlığı"BüyüBitti'\
Şair de büyûsû biten
bir çağa, döneme
dikkat çekiyor
şiirleriyle.
Evet, çağımızın
büyüsü bitti mi, diye
düşünmemek elde mi?
Artık bizi çok
etkileyen, yaşamımıza
yön veren çekici
büyüler, masallar
olmayacak mı
dünyamızda?
Yoksa yeni
yüzyılın büyüsünü,
masalını
ortaya koyan
çalışmalar henüz gün
ışığına çıkmadı mı
daha? "Mal'ena''nın
çocuk kahramaıu yıllar
sonra geriye dönüp
baktığında o günlere
ilişkin şunlan dile
getirmeden
duramaz:
"Hayaüma beni
unutma dryen çok
kadın girdi, beni
unutma diyen
kadmlarm hepsini
unuttum, yalnızca onu,
benden böyle
bir şey istemeyeni hiç
unurmadım."
Bize kendini
unutturmayacak büyü
ve masala hep
gereksinmemiz yok
mu?
SADİYE ARTlIVKALı
kaybettik.
Kınmlı merhum Abdurrahman Feyzi Efendi ile
merhume Fatma Şerife Hanım'm kızlan; merhum
Prof. Dr. Suphi AıtunkaFın eşi; Fatma Artunkal,
Akgül Baylav, Seza Artunkal'ın anneleri;
Mine Tanman'ın teyzesi; Ali ve Mehmet Baylav,
Nisan Özdoğan, Mercan ve Meryem Bursah,
Ali ve Ayşe Bilgin'in anneanneleri;
Emekli Felsefe öğretmeni
SADİYE
ARTUNKAL
(1907-2001)
vefat etmiştir. Cenazesi 4 Mart 2001 Pazar günü öğle
namazını müteakip Erenköy Galip Paşa Camii'nden
(Bağdat Caddesi) kaldınlarak
Içerenköy Aile Kabristanı'na de&edilecektir.
AtLESl
Ingiliz polisine rüşvet veremedim!tngiltere'ye yerleşmek için geldiğimizde, 7
gün içinde mahallemizdeki polise gidip kayıt
olmamız gerektiği söylendi. Gittik. Kayıt
ücreti, iki kişi 68 pound. Polise çıkanp 70
pound verdim. Paranın üstü olarak bana 2
pound geri verecek. Arandı, tarandı,
sağa sola baktı, arkadaşlanna sordu
soruşturdu. Yok. Ben hemen Türk ahşkanlığı
m, geleneğim, usulüme göre "Kalsn" dedim,
"önemli değfl". Türk parasıyla iki milyon
yapar. "Ohnaz" dedi, "olamaz". "Neden
kalsın ld, ben bu kasa fazlahğını nasü
gösteririm, nasıl açıklanm. nasıl hesap veririm,
, bu faztalık nereden geidi diye sormazlar mı
bana?" Şaşırdım. Sanki iki trilyonluk rüşvet
veriyorum. Polise, biraz espriyle, benim
memleketimde. özellikle resmi kurumlarda
genel kuralın kibarlık olarak para üstü
almamak olduğunu, almanın görevliye
hakaret sayılabileceğini. hatta
ortada para vermek için bir neden
yoksa bile görevliye bir miktar
para vermenin geleneksel Türk
centilmenliği olduğunu uzun
uzun anlatmaya çalışhm. Hiçbir
şey anlamadı. Yolsuzlukta
Türkiye'nin dünya ülkeleri ^ _ _ ^
arasında baştan dördüncü
olduğunu söylemedim polise.
"Size bu parayı daha sonra öderim, şimdi
ödeyemediğim için özür dflerim" dedi polis.
iki trilyonluk rüşvet vermiş gibi sevindim!
Başarmıştım! Türk cinliğimle polisi ikna
etmenin, paranın üstünü almamayı
becerebilmenin gururuyla aynldım.
Yurtdışında yaşamanın en sıkıntılı yanı,
yaşam biçimi çakışmazlığı. Yani, alışık
olmadığın davranış biçimleri içinde
BRİSTOL sıkılıyorsun, rahatsız oluyorsun,
bir dıken üstünde olmanın
tedirginliği hep içinde. Aykın
yaşıyorsun ve hep senin
ALİ alışkanhklanna benzerlik
HŞLAK arayışlann. Coşkulu, firtınah,
krizlere yol açan ateşh
davranışlar, yaşamı bir oyun gibi
algılayıp sürekİi karşısındakinin
cinliğini ölçercesine uyanık olma dürtüsü,
korkunç çelişkiler yoksa bir toplumda, o
toplum ölüdür, sıkıcıdır, çekilmez. Bir ülke
bir şeylerde birinciyse o ülkede yaşanır.
Türkiye yolsuzlukta birinciyse, o dinginliği, o
dinarnizmi düşünün! Almanya'da
bulamadığım mutluluğu şimdi Ingiltere'de
yakaladım. Ingiltere dingin bir ülke, "en
çok"lann ülkesi. Avrupa ülkeleri içinde, en
çok sigara, içki içen gençler lngiltere'de. Şu
Playboyun
doğumgünü
böyle olur..
Playboy dergisinin kurucusu
Hugfa Hefher, önceki gün Las
Vegas'taki Grand Otel'in
kumarhanesinin içindeki
"Studio 54" adlı barda doğum
gününü kuüadı. Hefiıer'in
doğumgününde yanmda
olanlar ise elbette kadınlanü.
Ünlü "playboy", doğumgünü
pastasını "kız arkadaşım"
dediği yedi kadınla kesti.
Birbirinden güzel kadınlan
yanına alarak poz veren
Hefher, gerçek doğumgününün
9 Nisan olduğunu ve Playboy
dergisinin nisan sayısmm
reklamını yapmak için
doğumgününü erken
kudadığuu açıkladı. Böylece,
Las Vegas'ta,ki kumarfaaneler ve
Hard Rock Otel'de çalışan
kızlan komı alan nisan sayısuun
saüşının artmasını hedefleyen
75 yaşındaki Hefher, kadınlarla
başbaşa bir akşam geçirmiş oMu.
(Fotoğraf: REUTERS)
'Kim Korkar Hain Kurttan?'
"Kim Korkar Hain Kurttan?"
roman ve film olarak olgun ve
yaşlı neslin belleğinde yer
sahibidir. Kurdun hainliğiyle ilgili
bir bilgim yok ama, vahşi
hayvanlann en zekilerinden
olduğu bilinen bir gerçek. Bir
pazar yazısı ve konusu olması ise
başka bir olay. Korkmayın, kuşlan
bırakıp şimdi de kafamı memeli
hayvanlara takıyor değilim. Kafayı
memeli hayvanlardan birine, kurda
takanlarbaşkalan: Isveçlilerve
Norveçliler. Isveç'in yüzölçümü,
gölleri ve akarsulan saymazsak
410 bin km2'yi buluyor. Bu
yüzeyin yandan fazlası ormanlık
arazi. tşte bu devasa doğada topu
topu 200 adet kurt var. Sayılan
daha azahnasın diye koruma
altındalar, altındaydılar. Bu miktan
Romanya'mn 200 bin ve kaşık
kadar Estonya'nın 6 bin kurt
nüfusuyla karşılaştınn. Dünyanın
her sorunu bir yana bırakılrnış
gibi, günlerdir kurtlann bir kısmı
avlansın mı avlanmasın mı diye
tartışılıyor: Aynı tartışma komşu
Norveç'te de sürüyor. Önce 9 adet
hayvanın vurulmasına izin verildi,
sonra bu geçici olarak 1 'e
indirildi, ardından yine 9'a
çıkanldı. Mahkeme kararlan
birbirini kovalıyor. Neymiş sorun?
Bilmem 150 yıl önce bir yerde
insan yaralamışlar, yok avcı
köpekleri parauyorlarmış, kuzu
kapıyorlarmış ve ren geyiklerine
saldınyorlarmış. Bu yakınrhalar,
bu ülkelerde çok güçlü bir lobiye
sahip olan Avcılar
Federasyonu'ndan ve
kuzeyde yaşayan, ren
geyiği yetiştirerek
geçinen Samelerden
(Laponlar) geliyor.
Samelere devlet telef
olan ren geyiği için
tazminat ödüyor ^ ^ ^ ^ ^ ^
zaten. Kopanlan " ^ ~ ~ ~ ~ " "
yaygaraya bakılırsa 200 adet kurt
ortalığı perişan ediyor! Bu
tartışma giderek bir isteri haline
geldi. Gazetelerde köşe yazılan,
okur sayfalan bu konuda yazılarla
doldu. Engerek yılanını bile
koruma altına alan çevre düşkünü
insanlar, kurt denildi mi canavar
kesiliyorlar! Ormanlarda, kurtlann
kaç katı sayıda yaban domuzu var.
Dişi bir yaban domuzuna yanında
yavrulan varken kazayla
yaklaşılırsa, ya en yakın ağaca
tarzan gibi hrmanmak, ya da 100
metreyi 8 saniyede koşmak
gerekiyor. Üstelik kurt, insana
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
bilinçlı olarak asla sokulmuyor,
onlardan uzak duruyor, ya
saklanıyor ya da derhal
uzaklaşıyor. Ciddi insanlar,
çocuğunu dışanda uzaklara
gitmemesi için "Sakın ha, yoksa
kurt kapar!" diye korkuturcasına,
yalnızca söylentiden oluşan
yazılarla 200 hayvana
karşı kampanya
yürütüyorlar. Isveçliler
halen Norveç'te süren
kurt avı furyasını
yakından izlemekteler.
Oradaki av bitince,
^ ^ ^ ^ ^ buradaki aynı konunun
" ~ ~ ^ ^ ~ tartışılmasına devam
edilecek. Aklı başında insanlar
uyanyorlar: Kurt tehlikesi filan
yoktur. Bilimsel verilerle konuyu
gündemden çıkarmaya
çalışıyorlar. Isveç'in, avcı olarak
da tanınan ünlü yazan Jan GuiUou
defalarca yazdı; "Her şey Avcılar
Federasyonu'nun çıkar
propagandasıdır. 200 kurtia
uğraşmak toplumsal bir isteridir'"
diye. Ülkede sivrisinek, an ve
yılan sokmasından her yaz en az
3-4 kişi ölürken, yakın tarihte kurt
tarafindan bırakın öldürülmeyi, en
ufak bir yara alan bile yok! Ama
başka bir vahşi hayvan, hem de
kurt gibi ormanlann
kuytuluklannda değil, kent
sokaklannda, parklannda, yürüyüş
patikalannda insanlara terör
saçıyor ve ağır yaralıyor:
"Buflterrier" türünden farklı
cinslerden saldırgan köpekler.
Almanya'da son ölüm olaylanndan
sonra yasaklanmalan tartışılıyor.
Burada ise en son tanınmış bir
televizyon programı yapımcısı
saldınya uğradıktan sonra tartışma
yenıden alevlendi. Bağladıklan
bezlerle, satelit ve helikopter
yardımıyla kurtlann peşine
düşeceklerine, alsınlar ellerine
birer kahn sopa çıksınlar parklara,
yollara. Azgın köpekler
tepelenirken, köpeğine sahip
çıkamayanlann payına da
"kazayla" birkaç sopa düşebüir.
Belki ondan sonra koşmayı ve
yürüyüş yapmayı çok seven
Isveçliler, yeniden yemyeşil
parklara, masmavi göllerin
yanındaki patıkalara korkmadan
çıkabilirler. Azgın köpeklerle
birükte, çalılarda pusu kuran ırz
düşmanlan da ortadan yok olurlar
ve kadınlar polis eşliğinde yogging
yapmaktan kurtulurlar. Kurt da
doğa yasalannın gereği neyse ona
göre yaşar, özgür ve bağımsız.
gençliğin delidoluluğuna bakın. Sinemalann,
metrolann önlerinde dokuz, on, on bir
yaşlannda gruplaşmış kızlar, oğlanlar geç
saatlere kadar ellerinde sigaralan, içkileri.
Özgürlüğü ucundan değil, ölürcesine
yaşamak bu. Elbette, gençliği genç iken
yaşayacaksın. lngiltere'de yeterli öğrenci
olmadığı için üniversiteler kapanıyor, çünkü
gençlik okumak istemiyor! Okumaktan daha
ilginç bir şeyler bulabihyorlar demek ki. Bu
iyi. Türkiye'de üniversiteyi bitiriyorsun da ne
oluyor? Intihar etmek isteyen gençlerin oranı
olarak, gelişmiş Avrupa ülkeleri arasında
lngiltere en önde geliyor. Hangi çıkmazlar,
hangi bunalımlar, hangi deli uçurumlar, hangi
o dolu dolu ölürcesine yaşamlar intihara
sürüklüyor, kim bilir...Suçlulukta, cinayette,
araba rursızlığında, yine gelişmiş Avrupa
ülkeleri arasında başı çekiyor lngiltere. Bu
saldınlara karşı toplum kendini uyanık
tutmayı öğreniyor. Bizim mahallede bir
elektnk dıreğınde "Komşu Gözetleme
BöJgesT uyan levhacıklan asıhnış. Bir
komşuya saldın olursa hemen müdahale
edeceksin! Ne güzel bir sistem
kurmuşlar. Ingiliz polisine rüşvet -para
üstü- verme sevincim uzun sürmedı. Bir
sabah postada bir mektup. Mektubun
içinde adıma yazıhnış bir çek. Köşeyi
döndük diye sevindim önce. Birisi bana
bir iyilik yapıyor olmalı. Çeke baktım, 2
pound'luk bir miktar. Polisten. Şoke
oldum. Paranın miktan inanın önemli
değil, o anda yenilgi duygulanmın nasıl
azdığını anlatamam. Polisi mahkemeye
veraıeyi düşündüm, ama adamın
ekmeğiyle oynamak istemedim. Zaten
bizim şehirde parmakla sayılacak kadar
az polis var. Yoksa sürdür adamı
Ingiltere'nin bir ucuna, öğrensin rüşvet
ahnamanın saygısızlığını.
Demokrasi ile polis sayısı arasında bir
oran var mı, bilmiyorum. Ama suçluluk
oranı ile polıslerin sayısı arasında kesin
bir bağlantı var. Önümüzdeki aylarda
olası bir genel seçimde en çok tarhşılan
konulardan birisi de polislerin azlığı.
Muhafazakârlar, iktidardaki Işçi
Partisi'ne bu konuda çok yükleniyor.
Böyle bir şey düşünebiliyor musunuz?
Adama, hak etmediği bir kuruşu
veremiyorsunuz. Yolsuzluğun
sözlüklerde yer almadığı böyle bir
ülkede ekonomi de gayet düzenli ve iyi
gidiyor. Çalkantı malkantı, kriz mıriz
yok. Ne ararsan var da yolsuzluk yok!
Türkiye'de son zamanlarda yapılan
operasyonlar, katrilyonluk yolsuzluklan
ortaya çıkardı. Bu operasyonlar devede ,
kulak kalır. Deşelemeye devam etsen ne
b..lar (pisükler) çıkar. Aman çıkmasın.
Memleketin b.ka battığını bibneyen var
mı? Kimse deşelemesin pislikleri,
deşeledikçe kokusu çıkıyor, hepsi o
kadar. Pislikler yine ortalıkta kalıyor,
memleketi kokuya boğduğumuzla
kalıyoruz. Zaten istesek de bu pislikleri
temizlemeye kimsenin gücü yetmez.
Kim şu gariban, saf Ingiliz polisi gibi
olmak ister? Var mı bir tek kişi?
Cinliğimizi, iş bitiriciliğimizi, köşe
dönücülüğümüzü inkâr etme zayıflığını
gösterecek bir tek kişi düşünemiyorum.
Hele bu krizlerden sonra, daha zorlaşan
ve heyecanlı bir hale gelen yaşam
kavgası içinde daha uyanık, daha cin,
daha işini bilir, daha acımasız ohnak
zorundayız. "Yolsuzluk'' deyişini
sevmiyorum. Yolsuzluğu, Türk
insanının çok ince bir cinlikle işlerini
yürütebilme zekâsı olarak yeniden
tanımlıyorum. Yolsuzluklann,
operasyonlarla gıdım gıdım açığa
çıkanhnası, bir kadın soyar gibi
örtülerin gıdım gıdım açıhnası iç
gıdıklıyor, heyecanlı oluyor. Ama
nedense bu operasyonlar -Susurluk'ta
olduğu gibi- tam en heyecanh yerine
gelince durur. Soyunur soyunur,
bikiniye gelince durur. Işin tam özü
bikininin altındadır. Ama bu azıcık öz,
en önemli, en can alıcı nokta bir türlü
açıklığa kavuşmaz. Işte Sezer bikiniyi
çıkarmaya kalkışınca ortalık kanşh.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen
bikinimize dokunmayın, birazcık
gizlimiz kalsın. Bikiniyi çıkarsan, olay
tüm gizemini ve heyecanını yitirecek.
Oysa bizim insaıumız gızemi sever.
Gizem b.kun içinde de olsa severiz.
VİZE İCRA DAİRESt'NDEN
GAYRİMENKULÜN AÇK AKTnRMA İLANI
DosyaNo.2(X)0/101TaL
Satılmasına karar venlen gajnmenkulûn cınsı, kıymeti, adedı. evsafi: Vıze ilçesi EVTMI mahallesi
Sultançeşme mevbinde bulunan tapımun 29-26-A-a pafta. 0078 sayfa. 141 ada, 7 parsel sırasında ka-
yıtlı. avlulu, ib kath kâgır ev ve bir ahşap e\r
, arsa vasfindadır. Imar planı ıçerismde kalmakta olup, ar-
samn tamamı 342 m2 olup değeri biliikışi tarafindan 17.100 000.000 -TL bıçilmiş olup. söz konusu
parsel ve ûzerindekı binalara toplam deger olarak 23.400.000.000.-TL değer bıçılmiştır. Sabş şarthn:
1- Saöş. 10.4.2001 Salı günü saat 16.00'dan 16.15'e kadar Vize tcra Müdürlüğü'nde açık arttırma su-
retıyle yapılacaktır. Bu artünnada tahmin edilen taymetın yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa
alacaklanraecmuunuve satış masraflannı geçrnek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz-
sa. en çok arttıranm taahhüdü baki kalmak şartıyla 20.4.2001 Cuma günü saat 16.00'dan 16.15'e kadar
üancı artttrmaya çıkanlacaktır. Bu artnrmada da bu miktar elde edılemerraşse gaynmenkul en çok art-
tıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıha-
le edılecektır. Şu kadar b arttınna bedelının malın tahmin edilen kıymetının yüzde 40'ını bulması ve
satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çe-
vırme ve paylaştırma masraflannı geçmesı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa saüş talebı dü-
şecektir. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yözde 20'si nispetinde pey akçesi ve-
ya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış, peşın para ıledır,
alıcı ıstedığınde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebılır. TeUahye resmı. ıhale pulu, tapu harç ve
masraflan alıcıya aittir Bırikmiş \ ergiler satş bedehnden ödenir. 3- Ipotek sahıbi alacakhlarla dıger il-
güılerin (*) bu gaynmenkul üzenndeki haklannı hususıyle faiz ve masrafa daır olan iddıalannı daya-
nagı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmelen lazımdff. Aksi takdirde haklan tapu sıcıli ile
sabıt olmadıkça paylaşinadan hanç bırakılacaklardır. 4- thaleye karılıp daha sonra ihale bedehni yatır-
mamak suretıyle ıhalenın feshıne sebep olan tüm ahcılar ve kefıllea teklıf ettıklen bedel ile son ihale
bedelı arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacak-
lardır. İhale farkı ve temerrüt faızı aynca hûkme hacet kalmaksızırj dairemızce tahsil olunacak, bu fark,
varsa öncelikle temınat bedelinden alınacaktır 5- Şartname. ilan tarihınden inbaren herkesin görebil-
mesı ıçın daırede açık olup masrafi verildigi takdırde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebdir. 6- Satı-
şa ışnrak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayüacaklan. başkaca bilgi al-
mak isteyenlenn 2000/101 T sayüı dosya numarasıyla müdürlüğumüze başvurmalan ılan olunur.
26.2.2001 (*) îlgilıler tabınne ırtifak haklfl sahıpleri de dahildır. 7. Işbu ılan, tapu sicilinde adresı ya-
züı bulurjmayan ilgüilere ÜK'nın 127. mad. gereğınce ilanen tebliğ mahiyetndedir. Basın: 11S28
DtNİZİ SEVFM.KRF İl C.\\i O\ Kl'l FR. II KNİK KONU.AR.
AMRT 2001 *^ SAYI. 203
... DÜNYA BU KADINI KONUŞUYOR
IHTİYAR LADY ate| BOYDAN BOYA
FOLKEBOAT Ş Ş f ÇITALIANA YELKEN
YATLARDA KULLANILAN SİS DUDÜKLER1
Demircıler Silesi, 8 Codde, No. 71 Zeyfinbumu- ISTANBUL
Td: (0212) 664 16 9 4 - 5 1 0 28 71 Foks. (0212) 558 6 7 85
{0212) 2*3 «9 7* (3 H*T|
BULUNMAZ TİYATR_
İSTANBUL
İDENIZALTIYAZAN ü r ı •. .,"-;
YCNPîN HJSS, :'. . ,'.-;
irNAYANLM:
smet Baü, Cenul Bulunmaz, ısmal Erkan
Tel:0.212 513 47 32/33^38 22 36
ADAPAZARI1. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
tLAMSKTAKİPLERDE İLANEN TEBLİGAT
Dosya No: 2000/3800
Alacakb. Sümerbank AŞ Genel Müd. Vek. Av. Yaşar Özaslan Borçlular 1- Sezginler Sigortacüık Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti - Kavaklar
Cd. Sürekçıoğtu Işhanı Kat: 1/40 Adapazan 2- Sami Sezgin - Yenıdoğan Mah. Nato Cad No: 13 Adapazan 3- Savaş Hızal - Tığcılar Mah.
Yemcamı SL No: 57 Adapazan Borç: 11.530.000.000 TL'nm takip tanhinden itibaren yüzde 240 temerrüt faızı. yüzde 5 Gıder Ver., Icra Mas.
ve Üc Vek. ile biriikte tahsıli. Takip müstemdi: tlamsız Yukanda yazılı alacağın tahsih için aleyhinize yapılan ıcra takibinde, adresınıze gön-
derilen örnek 49 no'lu ödeme emri tebliğ edilememış ve zabıta tabJakata neticesinde yeni adresiniz tespit edılemedığınden ödeme emnnin
ilanen tebligıne karar verilmiştır. Işbu öderne emrinin ilan tarihinden itibaren borcu ve masraflarmı 7 güne 15 gün ilavesı ile 22 gün içinde
ödemeniz, (teminat vermeniz) borcun lamamma veya bir hsmına veya alacaklının takibat icrası halclnna dair itirazınız varsa senet altmdaki
ımza sıze ait değil ise yine 7 güne 15 gün ilavesi ile 22 gün içinde aynca ve açıkça bildinnenız, aksi halde icra takibinde bu senedm sizden
sadır olmuş sayılacağı. imzayı reddettığınız takdirde mercı önflnde yapüacak duruşmada hazu" bulunmanız, buna uymazsanız vakı mrazlan-
nızın muvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itırazınızı yazılı ve sözlü olarak ıcra dairesınde 7 güne 15 gün ilavesı ile 22 gün içmde bil-
dırmediğıniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapısle cezalandınlacağınız. borç öden-
mez veya inraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ödeme emn yenne geçerli olmak üzere ilan ve ihtar olunur. 5.2.2001 Basın 1 1820