16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2001 PAZAR HABERLER DUN^ADA BUGUN ALt StRMEN Gençlik Sevgili, Onu tanıyorsun. Hani şu resim sattıkça bizi meyhaneye davet eden ressam dostumuz. Öyküyü de biliyorsun. Son zamanlarda iyi re- sim satmaya başlayınca, bizi sık sık davet eder olmuştu. Bir yandan sohbet ediyor, bir yandan yi- yip içiyorduk. Keyifler gıriaydı. Ama o sırada gaıptan biri bak- tı ki, o da bizimle âlemde... Âlem iyi de böyle iç- meye devam eder çalışamazsa, nereden gelecek değirmenin suyu? Uyanık arkadaş, ressama döndü ve - Yeter içtiğin, hadi sen artık git çalış(!), dedi. Bizimki de büyük bir uysallıkla.. - Öyle ya, dedi, ben artık çalışayım. Her şey bu minval üzre gidiyordu. O yine resim satıyor, bizi davet ediyordu. Tek değişen, bizim uyanığın onu artık uyarmasına da gerek olmayı- şıydı. Masaya oturduktan sonra, ressam ikinci kadehi bitirdi mi, uyanık hemen gözlerini ona di- kip sert sert bakmaya başlıyordu. Bunun üzeri- ne ressam, mahcup mahcup yerinden kalkıyorve - Ben artık gidip çalışayım .deyip hepimize ve- da ediyordu. ••• Bir süre önce, bu öyküyü anlattığımda, çok ki- şi adını sordu ressamın. O zaman vermemiştim. Bu mükrim dostumun, gönül zenginliği ve eli açıklığının nimetlerini paylaşmamak için değil, kendi aramızdaki bir öyküyü izinsiz anlatmam doğru olmadığından... Yine kendisinden izin almasam da bu kez o ar- kadaşın Ressam Rasin olduğunu söyleyeceğim artık. Sevgili, onu sakın öyle kuru gürüttüye pabuç bırakan, halim selim biri sanma! Tam tersine coşkulu, olaylara tepkisini hemen dışavuran, canlı ve de heyecanlı biridir Rasin; o- nun uysallığı yalnızca yakın dostlannadtr, herkes- le de hemen dost olmaz. Rasin iki hafta önce kendi deyişiyle "son ser- gisi"n\ açtı. Bu son sergi nitelemesi beni çok gül- dürdü. Çünkü bu benim bildiğim "onuncu son sergVsiydi. Her defasında, yaşını ileri sürerek bu benim son sergim diyor ve çok şükür bir sürü son ser- gi açıyor. Bu sergilerin bir ortak noktası da hemen hemen hepsinin bir öncekinden daha ileride ve daha gü- zel olması. Yalnız ben böyle düşünsem, bu gö- rüşümü açıklamaya cesaret edemem. Bu konu- da o kadar yetkin değilim. Ama ressam arkadaş- larım da aynı şeyi söylüyorlar. Üstelik bizim içki masalanna davet edilenler değil. • • • Şimdi, çok haklı olarak "Ne var bunda şaşa- cakya da bu kadarbüyütecek" diyebilirsin. Doğ- rudur, bir sanatçının sürekli gelişmesinde, her za- man doğal olmasa bile ideal. Ama burada biraz gariplik var. Çünkü Rasin şu sıralarda 78 yaşında. Ve sanatını yakından izle- yenler, onun 70'inden sonra yepyeni boyutlara vardığını ısrarla vurguluyoriar. O bana hep 90'ını aşkın bir yaşta ölen Arthur Rubenstein'ı anımsatıyor. Geçen yüzyılın bu bü- yük piyano ustası da ellili yaşlannın sonuna doğ- ru büyük bir virtüöz olmuştu. Başka bir örnek ise çok değişik bir alanda, fut- boldaydı. Şu sıralarda Galatasaray'ın menajeri olan eski kaptanı Cüneyt Tanman, çoğunluğun futbolu bıraktığı 30'lu yaşlann ortalanna doğru, stilinin ve ustalığının zirvesine erişmişti. Bu adını verdiğim kişilerin, çok mutlu oldukla- nnı düşünürüm hep. Öyle ya! Yıllar onlara yorgunluk, yaşlılık ve ken- dini tekrarlama getireceği yerde tam tersine gençlik aşılıyor. Bundan büyük mutluluk olur mu? Gençlerin bile, umutsuzluktan yaşlı olduklan bir toplum içinde yaşar ve bu örneklere bakar- ken hep sairin şu dizeleri gelir aklıma: "Delikanlılar gördüm, hiç genç olmamışlar, Yaşlılar gördüm hep delikanlı kalmışlar." Sevgili, Yaşlı delikanlı dostum Rasin'in sergisi, Beyoğ- lu'ndaki Ak Sanat'ta devam ediyor, git, gör!.. Bunalım nedeniyle toplumsal suçlar ile ahlaksal yozlaşma, alkol ve uyuşturucu kullanımının artacağı açıklandı İzmir'de 8 bin imza toplandı Kartel medyasına 4 günlük boykot İZMtR(Cumhuriyet Ege Bürosu) - Gazete- lerin Ege eklerinin ka- patılmasıyla 300 basın çalışanının işsizkaldığı İzmir'de başlatılan kampanyada yaklaşık sekiz bin imza toplandı. Kamuoyunun büyük destek verdiği kampan- ya, Izmir'deki sivil top- lum kuruluşlan ve mes- lek odalannca da yay- gınlaştınldı. Basın sektöründeki işten çıkarmalardan payını alan Izmir'de mücadele başlatan ga- zeteci örgütlerine sen- dikalardan, siyasi par- tilerden, meslek odala- nndan ve demokratik kitle örgütlerinden de destek geliyor. ÇGD Ege Şubesi, işten çı- karmalann ekonomik krizden değil Sabah grubunun sahibi Dinç Bilgin ile Doğan gru- bunun sahibi Aydın Doğan arasındaki rek- lam pastası paylaşımı- na yönelik gizli bir an- laşmadan kaynaklandı- ğını bildirerek bu iki grubun yayımladığı Hürriyet, Milliyet, Ye- ni Asır ve Sabah gaze- telerini dört gün bo- yunca satın almama kampanyası başlattı. ÇYDD'den yapılan açıklamada ise "olaym, basuıı sessizleştirmekle bağlantüı olabueceğini düşünüyoruz" denildi. ÖZÜP Zafer Temoçin'in dün yayımlanan karikatüründe birinci kare Semih Balcıoğlu'nun 25 yıl önce çizdiği bir karikatürdü. Alt yazı bir yanlışhk sonucu yayımlanamayınca karikatür anlamını yitirdi. Okurlanmızdan ve çizerimizden özür dileriz. Ekonomitstanbul Haber Servisi - Uzmanlar, ekonomik kriz nedeniyle ruhsal bu- nalım yaşayan insanJann saldırganla- şacağma ve depresyona gireceğine dikkat çekti. Sosyal antropolog, psikolog vepsi- kiyatri uzmanı Prof. Dr. Kıırban Ozu- ğurlu, ekonomik kriz nedeniyle iste- diklerini gerçekleştiremeyen insanla- nn engellenme duygusu içine girdi- ğini belirterek bu ruh hali içindeki in- sanlann saldırganlaşacağını ve dep- resyona gireceğini söyledi. Prof. Özuğurlu, paranuı, sosyal iliş- kiler açısından taşıdığı yüksek değe- re dikkat çekerek "Bu kadar önemli bir şeyden insanlar birdenbire yok- sun kalınca engellenme (frustrasyon) duygusu içine giriyorlar. Bu da saldır- ganhk ve depresyonu beraberinde ge- tirecektir" dedi. Özuğurlu, insanlann tasarladıkla- nnın bir gecede engellenmesi sonu- cunda bir ruh bunalımına düşmeme- lerinin imkânsız olduğunu ifade etti. Ruhsal sarsınü Ekonomik krizin insanlan ruhsal sarsmtıya ve sosyal ilişkiler yönün- den yoksunluğa ittiğini vurgulayan Özuğurlu, krizin sosyal antropolojik açıdan da tedirginliğe yol açtığını söyledi. Insanlann birbirleriyle ilişkilerini para aracılığıyla gördüklerini ve pa- ranın sosyal antropolojik bir değer ol- duğunu belirten Özuğurlu. "Para harcayamayan ve para harcamaktan yoksun kalan insanlarda engellenme duygusu ortaya çıkıyor. Her gün çık- öğı ahşverişi tekrariayamayan. alışü- ğı yemeğiyiyemeyen insanlarbu duy- esyona sokuyorguyu çokyoğun bir şekildeyaşryoriar" dedi. Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi LiyezonPsikiyatri Bilim Dalı Başka- nı Prof. Dr. Sedat Özkan, ekonomik krizin. Tûrkiye'nin son yıllardaki ta- rihinde bir "toplumsal deprem" nite- liği taşıdığmı belirterek "Diğer dep- rem, doğadan geldiği için depremden sonra insanlar paylaşımcıydı. ancak bu depremde insanlar çökünrü ve kız- gınlığı bir arada yaşıyorlar" dedi. Kıygınlık ve öfke İnsanlann şu anda bir şok yaşadı- ğını ifade eden Özkan, "Arkasından kızguılık ve öfke yaşanacak. Arkasın- da da insanlanmız bir arayış içine gi- recekler. Ve sonra güven tamamen ze- delenecek. Adalet ve güven duygusu zedelenen insanlarımızdaki öfke ve kırgınhğı daha da derinleştirecek" di- ye konuştu. Psikolog Ayşe Kayhan da ekono- mik krizin toplumda gerçek anlamda bir şok olduğunu ve krizin ardından toplumsal travma yaşandığını belirte- rek toplumun bu şokla tam bir sessiz- liğe gömüldüğünü söyledi. İnsanlann tam bir çaresizlik duygu- su içerisinde olduklanru ifade eden Kayhan, özellikle maaşlı çalışan ke- simin büyük bir korku içine girdiği- ne dikkat çekti. Bu sessizlik ve korkunun sonunda ciddi bir depresyon ve saldırganlık belireceğini belirten psikolog AyşeKayhan. "Bundan sonra yöne- tim çokdikkaüi olmakzorunda. Çün- kü depresif ve saldırgan bir kitİeyle karşı karşıya kaiacak" dedi. Prof. Dr. Knrban Özuğurlu'ya göre ekonomik bunahmla dep- resyona girmemek olası değiL Bakû, Şahdeniz doğalgazı için Mavi Akım gazından daha fazla fiyat istiyor Aliyev'deh palıalı doğalgaz SERKANDEMtRTAŞ ANKARA - Azerbay- can yönetimi, Türki- ye'ye satmak istediği Şahdeniz doğalgazı için Rusya ile yapılan Mavi Akım anlaşmasından bi- le daha fazla ücret isti- yor. Türkiye'nin çabala- n sonunda Azerbay- can'ın istediği fiyatta in- dirime gittiği, ancak bu miktann bile Rus gazın- dan pahah olduğu kay- dediliyor. Fiyat konusu- nun aşılması durumunda Azerbaycan Cumhur- başkanı Haydar Ali- yev'in 12 Mart'ta yapa- cağı ziyaret sırasında hü- kümetlerarası anlaşma- nın imzalanabileceği kaydediliyor. Bakû-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesi- jıe birlikte imza atan Türkiye ve Azerbaycan, Hazar Denizi'ndeki Şah- deniz doğalgazının fiya- tı konusunda uzlaşamı- yorlar. Türkiye ile Azer- baycan arasında uzun sü- redir yapılan görüşme- lerde özellikle fiyatta uz- laşamadıklan, diğer ko- nularda ise genel bir uz- laşının sağlandığı bildi- rildi. Aliyev'in doğalga- zm fiyatını yüksek tuttu- ğu, istediği rakamm Ma- vi Akım doğalgazından bile fazla olduğu öğre- nildi. Bu fıyatın düşürül- mesi için Enerji ve Dı- şişleri bürokrasisinin Azeri yetkililerle yoğun görüşmeler yaptıklan. belirli bir indirim sağlan- dığı, ancak hâlâ istenilen düzeye ulaşılamadığı kaydedildi. "Ticari sır" olarak görülen bu fiyat- lar açıklanmıyor. Türk yetkililer. "Dost ve kar- deş Azerbaycan'ın yeral- ü zenginlikkrini bedav a- ya vermelerini beklemi- yoruz, ancak uluslarara- sı ölçütlerin göz önüne abnmasını bekliyoruz" dediler. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN Fatih Üniversitesikapanma aşamasında Istanbul Haber Servisi • Fethullah Gûlen'e yakınlığıyla bilinen Özel Fatih Üniversitesi öğrencileri, okullannın diğer üniversitelerle aynı sorunlan yaşadığını belirterek, "Okulun eğirimini se\iyoruz ama.. yönetimini ^ sevmiyoruz. İrticai faanyetter görünürde yok, ama biz varkğını hissedrvoruz" dediler. YÖK'ün. "irticai kadrolaşma ve küık kıyafet yönermetiğine uyulmadığr için Özel Fatih Üniversitesi hakkında T başlattığı soruşturma tamamlanma aşamasına geldi. YÖK Denetleme Kurulu'nun soruşturması, "görevlerini kötüye kullandıklan için mütevelli he> etinin görevden ahnması ve üniversitenin 2001 ÖSS kılavıızundan çıkarüarak kademeli şekilde tasfiye edihnesi" taleplerini içeriyor. Üniversitenin kapatılması halinde öğrencilerin de garantör okul Marmara Üniversitesi'ne nakledilrnesi düşünülüyor. Özel Fatih Üniversitesi ikinci sınıf öğrencisi AJ).. öğrencilerin yanı sıra okuldaki pek çok bayan hocanın da derslere perukla girdiğini ifade ederek kılık kıyafet yönetmeliğinin göstermelik olarak uygulandığmı söyledi. Bedava yayınlar Üniversite kampusunda Zaman gazetesinin bedava dağıtıldığını, öğrencilerin Sızmtı dergisine de abone yapıldığını anlatan A.D., "Özellikle yurtlarda dini sohbetlerin yapıldığı ortamlar oluşuyor. Okulun kûltür merkezinde de kandil gibi özel dini günkrde günün anlamma uygun programlar, etkinlikler düzenlenryor" dedi. A.D., okulun eğitiminden memnun olduğunu, ancak altyapısında, yönetiminde şeriatçılann olduğunu söyledi. Üniversitenin kapahlmasının gündeme gelmesiyle öğrencilerin "Basın gelebinr, rürbanlannızı çıkann" şeklinde uyanldığmı anlatan A.D., "Bugün türbanhlann çoğu başlannı atkılarryla örtmüşlerdi" dedi. Matematik bölümü öğrencisi SJS/L de Gülen ismi nedeniyle okullanna önyargı ile yaklaştıklannı söyleyerek, "Okula yüklenen misyonu paylaşmıyorum ama.. kapansuı da istemiyorum. Okulumuz sadece Gülen adı nedeniyle kapaübnak isteniyor" dedi. Mezun olma aşamasında olduğunu anlatan S.M., okula girerken bazı endişeler taşıdığını, ancak girdikten sonra anlatıldığı gibi irticai faaliyetlerle karşılaşmadığını belirti. H.K. ise üniversite içinde öne çrkan hiçbir siyasi görüş obnadığını söyleyerek herkesin birbirine saygılı davrandığını savundu. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Yanlıs yansıtılmaya tepki Alevilerden anayasal güvence istemi • Alevilerin camiye gittiği ve ibadetlerini Hanefi mezhebine göre yaptığına ilişkin Diyanet raporuna Alevi dernekleri tepki gösterdi. Raporun, devletin inkârcı politıkalarını ve bundan sonra izlenecek stratejiyi gün ışığına çıkardığı belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alevi dernekleri, cezaevi operasyonla- nnda yaşamım yitiren bazı tutuklu ve hükümlülerin cenazelerinin cemevle- rinden kaldmhnasından sonra. Alevi kesime karşı yürütülen yanlı ve yanlış politikalara tepki gösterdi. Alevi der- nekleri, 'Alevi kimliği'nin anayasal gü- vence altına alınmasmı istedi. Almanya Alevi Birlikleri Federas- yonu, Ankara Cem Kültür Evleri Yap- tırma Derneği, Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Ge- nel Merkezi, Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Dernekleri Genel Merke- zi, Hacı Bektaş Derneği, Hüseyin Ga- zi Derneği, Karacaahmet Sultan Kül- tür Demeği ve Vakfı, Kartal Cemevi Kültür Eğitim Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Merkezi ve Avusturya Alevi Birlikleri Federasyo- nu'nca hazırlanan ortak açıklamada, Diyanet Işleri Başkanlığı'nca hazırla- nan ve 1-2 Şubat tarihlerinde yapılan il müftüleri toplantısında dağıtılan Alevi raporuna tepki gösterildi. Bu ra- porun, devletin inkârcı politikalannı ve bundan sonra izlenecek stratejiyi gün ışığına çıkardığı belirtildi. Rapor- da, Alevilerin camiye gittiği ve ibadet- lerini Hanefi mezhebine göre yaptığı- na ilişkin ifadelere yer verildiği kayde- dilerek bunun hiçbir gerçekliği ve bi- limselliği olmadığı vurgulandı. Açık- lamada şöyle denildi: "Diyanet tşleri Başkanhğı bu rür id- dialarda bulunacağına kontrolündeki camikrden Hizbullah militanlanm te- mizlesin ve şeriat isteyen radikal İslam- cı gruplann camilerden beslenmesini önlesin. Diyanet, cemevleriyle değil ca- milerrjle uğraşsın. Kimse Ale\ilik hak- kmda fetva vermeye kalkmamaİL, bu- nu kendine iş edinmemelidir. \le%iliğin ne olduğu, Alevilerin kimler olduğu yi- ne Ale>ilere sorulmabdır. Sorunun çö- zümü, Ale\ i kimliğinin anayasal güven- ce altına aluımasryla olasıdır.' [email protected] Türkiye'de, kamuya ait kaç özel uçak olduğunu biliyor musunuz? Söyleye- yim: 19 uçak. Nüfusu bizden fazl^ olan ve yıllık geliri 10 katımızı geçen Alman- ya'da kamuya ait özel uçak sayısı 14. Bu sayı Kanada'da 17, Pakistan'da 1, Portekiz'de 4, Norveç'te 3, Yunanis- tan'da 1. Yine bir araştırmaya göre Türkiye'de kamuya ait lojman sayısı 335.000, ka- munun uluslararası görüşmeye açık te- lefon sayısı 162.000 ve bunun maliye- ye yıllık maliyeti 60 trityon. Savunma harcamalannın bütçe içindeki payı yüz- de 20'den fazla, milli eğitimin yüzde 8, sağlık harcamalannın yüzde 2, küttürün ise yüzde 1 'in altında. Türkiye'deki bakanlık sayısı eğer bu- günlerde değişmediyse geçen sene- nin sonunda 35'ti. Bu rakam ABD'de 14, Japonya'da 12, Fransa'da 14, Al- manya'da 15, Ingiltere'de 20, Çin'de 26, Hindistan'da 38. Türk Hava Yollan'nın onlarca uçağı var. Günün her saatinde neredeyse dünyanın dört bir yanına sefer yapıyor. Buna rağmen 19 tane özel uçağı kim ne için kullanıyor? Biz ne Almanya'dan, ne Kanada'dan, ne Portekiz'den daha Bürokratik Diktatörlüğün Sonu mu? zenginiz. Böyle bir saltanat ne anlama geliyor? Süleyman Demirel'in cumhurbaş- kanlığı döneminde neredeyse her haf- ta bir yurtdışı gezisine gidilirdi. Bu ge- ziler, Türk Hava Yollan'nın 300 kişilik airbus uçaklanyla yapılırdı. Gazeteciler, işadamlan devletin kesesinden diyar diyar dolaşırlardı. Tam bir saltanat sü- rülürdü. ••• Bu durumun çarpık bir tablo oluştur- duğunu görmek için uzun araştırmala- ra gerek yok. Devlet kesesinden sürdürülen saltanat, başka yan hortum- lamalarla birlikte yürüyordu. Devlet ge- zilerinin başkonuğu olan isadamlannın, milletin paralannı hortumladıklan orta- ya çıktı. Devlet gezilerinin bir başka başkonuğu olan gazete patronlannın ve bazı medya yıldızlannın ne hortum- ladıklannı bile tam olarak bilemiyoruz. ispanyol gazeteci Roger Jime- nez'in bir toplantıdaki sözlerini bu kö- şede birkaç kez aktardım. Şimdi tam yeri, yeniden aktarmak istiyorum. Bir •uluslararası gazeteciler sempozyu- munda Türkiye'deki basın özgüriüğü- nü tartışıyorduk. Baskı ve sansürden söz ediyorduk. Bunun medyada ciddi biryozlaşmaya neden olduğu, kötü ga- zeteciliğin iyi gazeteciliği kovduğunu konuştuk. Jimenez, bizim bu yakınmalanmız üzerine özetle şunlan söylemişti: "Franko diktatöıiüğü döneminde biz- de de benzer bir durum yaşandı. Dik- ta rejimine yamanan, mesteki açıdan en ilkesizkişilermedyanın tepesindey- diler, Franko dönemisona erip demok- rasi dönemine geçilince bu tür kişiler adım adım ortadan yok oldular. Onla- nn yerini gerçek gazeteciler almaya başladı. Üzûlmeyin sizde de aynı şey- lerolur." • • • Ekonomide kriz yaşanıyor, siyasette kriz yaşanıyor, medyada kriz yaşanı- yor. Üstelik bu kez yaşanan krizin öyle kısa sürede gitmesi de mümkün görün- müyor. Bugünlerde ilginç bir gelişme daha yaşanıyor: Avrupa Biriiği'ne gir- mek için katılım ortaklığı belgesi (KOB) hazırlandı. Hazırlanan belge, Türki- ye'deki ekonomik krizin de asıl nede- nini açıklıyor. Türkiye'ye egemen oianlar, Kopen- hag kriterierine uymarnak ve demokra- tik gelişmelere ayak diremek konusun- da kararlı görünüyoriar. AB'nin siyasi kriterieri Türkiye için değil bütün ülke- ler için ortak hükümleri içeriyor. Bizim- kiler her zaman olduğu gibi, Türkiye'nin "özel koşullan" gerekçesini öne süre- rek, bu ülkenin demokrasi yönünde ilerlemesinin önüne taş koymak isti- yorlar. Nedir bu ülkenin çok sözü edilen özel koşullan: Yağmacı ve baskıcı sistem. Demokrasi ve özgüriük isteklerine gö- nülsüzlükle, baskıcı ve despotik yöne- tim ihtiyacı el ele yürüyor. Neden bu ül- kede bazı imtiyazlılar demokrasi iste- miyor? Sorunun cevabı bu yazının ba- şındaki tablolarda saklı. Siz kamu ma- lını bir çıkar ve baskı aracı olarak kulla- nırsanız, banka hortumlayanlaria iç içe bu ülkeyi yönetirseniz, tabii ki bu siste- min değişmesini istemezsiniz. Bu durumu korumak için, "dış tehli- ke" yetmezse "iç tehlike" gerekçeleri- ne sığınırsınız. Eğer bu da yetmezse "iç tehlikeler" yaratırsınız. "Kurtancı" oimanız gerekir. Bizi kurtanrsınız(!) ve si- ze sadakatle bağlı otmama istersiniz. Her kurtuluştan sonra basKicı rejimin biraz daha arttığına tanık ouruz, ama sesimizi çıkaracak gücümLz kalmaz. • • • Yağmacılığa ve baskıya dayalı bu sistemin sonsuza kadar gıtnesi müm- kün değil. 20 yılda bu ülkenin adam başına düşen milli geliri artmak yerine geriledi. Demokratik ülkele- zenginle- şirken biz despotik yönetinler attında fakirleştik. Hâiâ "dış ve iç tet'ditler" ge- rekçesiyle baskıcı rejimi sJrdürmeye çalışıyortar. Ama dayandıklan sistem if- las etti. Yolun sonuna gelindi. Buradan tek çıkış yol var. Başta 1982 Anayasası olmak üzere bütin demok- rasi düşmanı, örgütlenme dişmanı ya- sa ve kurumlan temizleme*.. Açıkçası özgürtüğe doğru ilerlemek. Bu ülkeyi baskıyla yönetenler, ekononiyi rnah- vettiler. Şimdi sıra onlann kırduğu r&- jimin onlaria birlikte temizleırnesinde-.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle