Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MART 2001 SALJ CUMHURİYET SAYFA
DtZt
RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK
DÜRÜST
IABİAILI
ÎSTANBUL
SFENDİSİ
ABDÜLCANBAZl
IN
HARİKU1ÂDE
MACERALARI
KISIM
HEKMİLİ
BİRDEN I
WN, PRE5AöAZFT£$f MAN5ETT
AleviNusayrilikbir din mi?
Nusayr
peygamber mi
ilindiği gibi son yıllarda Anadolu
Aleviliği'ninŞiiliktenaynldığıçok
daha temel noktalar üzerinde
duruluyor. Örneğin. Nusayrilerin
reddettikleri AB'nin Tannlaştınlması
yaklaşımının birçok Alevi tarikatında temel
nokta olduğu vurgulanıyor. Daha da ileri
giden bazı düşünürler Aleviliği bir din gibi
ele alma eğilimi gösteriyorlar. Tarikaf
kavramını da Alevilik için tûmden
reddediyorlar. "Tarikaf diyorlar, "SünniHk
için geeertidir. Köken rtibariyla Sünnflerin
ürettiği bir kavTamdır. Alevfliğin tarikaü
olmaz! Oisa olsa koUan otar"...
"Tarikat" konusuna yaklaşımda da
Nusayriler aynlıyor... Atıcı. Sünnilerden
aynldıklan noktayı tek tümceyle açıklıyor
"Aynldığımız en önemli nokta tevella ve
teberra noktasıdır. Tevella. Hz. AK'ji ve Ehl-
i Beyt'i sevmek ve hakkmı teslim etmekür.
Teberra ise Hz. M'yi ve EhH Beyti
sevmeyenkrden uzak durmaküıf Uluçay,
"ÖnceJikk şeklen değil, özden Rııran'a
uygun Müslüman olmak gerekir'' diyor,
"yani, namaz kılmak güzekiir, atna ona
uygun davranış içinde olmak daha
güzeMir*.
Yollar ne zaman aynldı?
- Sünnilerle AJevflerin ilk aynşmalan
Kerbek Otayı'ydı. Kerbda Olayı'nda
bölündükr ve hâlâ ayn mı yaşıvorlar?
ULUÇAY-Hz. Muharnmed 632'deki Veda
Haccı sırasında Arafat'ta Mina Dağı'nda ve
Gadir Hum'da olmak üzere üç ayn yerde
hutbe vermiştir. Meşhur "Yfeda HutbesTni
Arafat'ta vermiştir. Bu hutbe Kuran
hükümlerinin bir özeti mahiyetindedir.
Gadir Hum'da verdiği hutbe ise
kendisinden sonrakı Islam ümmetinin
yönetimiyle ilgilidir. Bu hutbeyle kısaca,
Hz. Ali'yi kendisine vasi tayin etmiştir.
Böylece bugün (Gadir Hum) Kurban
Bayramı'ndan bir hafta sonra Alevilerde en
büyük bayram olarak kutlanır.
Dr. CANOĞULLARI: Hz. Ali'yi vasi tayin
ettiği aibi Ehl-i Beyt'i de emanet etti.
COŞKUN1RMAK - Hz. Muhammed diyor
ki: "AK'ye muhabbei, bana muhabbettir.
Bana muhabbetse Allah'a sevgL. AH'ye
dûşmanlık bana, bana dûşmanbk da
Allah'a adâvet-Cdüşmanlık)" Dolayısıyla
tslam'daki aynşma bu vesayet olayım
takiben gelişmiştir. Kerbela, bu aynşmamn
sonucudur. Yine de sorduk, "Nosayr'ı
peygamber mi görüyorsunuz'' diye.
Topluca karşı çıktılar.
Inşaat mûhendisi Eşref Yelekçi "Bo
dayanaksız bir iddiadır. Sözde
araştinnalann ürünüdür" dedi. Atıcı,
"Muhammed bin Nusayr hiçbir şekflde
pey gambeıük iddiasmda bulunmanuştn-"
diye girdi söze.
"Aynca, yeni bir inanç da ortaya koymadığı
gibi dine kendince hiçbir ekleme de
yapmadı. Yapüğı sadece 11. Imam
Askeri'den aldığı EhJ-i Beyt öğretisini
yaymak ve öğretmek oldu."
Hz. All Tann mı?
Orhan Hançerüoğlu'nun "Islam tnanyfarı
Söriüğürı
nde Nusayrilerin Hz. Ali'yi Tann
yerine koyduğu savlamyor. Doğal olarak
sordum. Soruyu duyduklarmda söyleşiye
katılanlardan peş peşe tepki geldi.
- Yok böyle bir şey.
- Nerden çıkıyor bu?
- Onu çıkaranlara sorun...
- Tersine, Alevi Nusayriler Tann'yı
sıfatlanndan bile tenzih ederek *O, O'dur,
O'nu ancak O bBk* (Allah birdir. Elle
Tutulmaz. Gözle görûlmez,
gibi görûr işitir.)
?
A levı Nusayri Sanayici Sdahat-
/ •tinÜnlüer de gruba katılıyor.
-jTA. Nusayrilik konusundaki kök-
lü araştırmalanyla tanınıyor. Alevi
Nusa>TÜîk savlandığı gibi Ali'yi Tan-
n katma mı çıkarryordu? Son tahifl-
de bir din miydi, Alevi Nusayrüik?
Yanıünı aradığımız soru buydu.
Herkes anında karşı çıkü Hançer-
lioğlu'nun kaynak olduğu soruya!
GÖKÇELİ - Alevi Nusayrilerin
kaynaklannı açıkladık. Bu dayanak-
sız bir iddiadır. Hatta, suçlamaya yö-
nelik bir iftiradır. Bir kürur gibi gö-
rürüz biz bunu.
ATICI - Böyle bir kanaatin oluş-
ması bilgisizlık ve bağnazlıktan ıle-
ri gelmektedir. Alevi Nusayriler, Ku-
ranıkerim'e dayanmayan hiçbir dü-
şûnceyi kabul etmezler.
Yenlden bedenlenmeye
neden Inanırlar?..
ölgede Alevi Nusayri denilin-
ceöncelikleılkveenbelirgin
özelliklerinden biriyle, ruh
göçû (tenasüh) ya da yeniden doğuş,
yeniden bedenlenme (reenkamasyo-
na) inançlanyla akla gelirler. Onatça
bu konuda şunlan söyledi:
- Alevi Nusayrilerde ölen birinin
ruhunun yenı doğan binnde tecelli
ettiği inancı vardu". Bu inanışın yu-
karda belirtılen üçlemeyle ilgisi yok-
tur. Bu inanış, Kuran'ın bazı ayetle-
ri mesnet alınarak benimsenmiştir.
Aücı, konuyu biraz daha açn:
- Alevi Nusayriler, Kuran'ı baz al-
mayan hiçbir göriişe itibar etmez.
Arafsuresınınl65. vel66 ayetlerin-
de "Onlar kendüerine verüen öğfitie-
ri unutunca \-apnıakta olduklan kö-
tûlükten ötürü şiddetli bir azapflece-
zalandınldı. Kibirlerinden dolayı
kendüerine yasak edilen şevierden
v-azgeçmeyince, onlara 'Adi may-
munlar olunuz denir. Yine Vataa su-
resi 61. ayette 'Böylece »an yerinize
benzerlerinizi getirelim ve sizi bilme-
diğiniz bir yaraahşta tekrar var ede-
Bm." Ohlmü takdiretti" deniur. Bu ve
buna benzer ayetleri dikkate aldığı-
mızda reenkamasyon ve tenasühün
Kurani bir gerçek olduğunu görürüz.
Prof. Yaşar NuriOztûrk'ü kaynak
gösteren ABNaciGökçeli ise yeniden
bedenlenmenin yalnızca Alevi Nu-
sayriler için değil, Sünnıler için de
geçerli olduğunu savladı.
Nusayriloğumuz Uluçay, bu konu-
da geniş bir açıklama yapma gerek-
sinimi duydu:
- îslamiyette bazı insanlar tenasü-
he inanırken büyük bir grup bunu
reddetmektedir. tnananlar, servet,
ömür, güzellık, doğuştan özür gibi
insanlar arasındaki eşıtsizlüderi te-
nasüh ile izah etmektedirler. Ödül ve
ceza, bu dünyadaki fiillere karşıuk
olacağından, Allah'uı zulüm yapma-
yacağından hareketle tenasühün ge-
reğine ve gerçeğine inanırken Ku-
ran'ı delil göstermektedir. Nusayri-
ler, tenasühe inanmakta ve hülulu
(çözmek, bir yere konmak) reddet-
mektedirler. Ehl-i Hakk'a evet, Enel
Hakk'a hayır demektedirler. Çünkü,
Enel Hakk ile llah, mücessem ol-
maktadır. Halbukı Allah, şekil ve
mekândan münezzehtir. Nusayriler
dıyor ki: "Zuhuraüzatiye(Tann kas-
tediliyor) yoktur, ancak ilahi tecelli
(Tur Dağı'nda Tann'nın Hz. Mn-
sa'ya görünmesi gibi) vardır ve biz
buna inanmaktavTz."
Nusayriler İçin her sey
mubah' mıdır?
urada bir soru gehyor usa is-
ter istemez. "Tecefli''ye ina-
nıldığuıa göre her şey "ka-
der"le mı açıklanıyor? Eğer böyley-
se bu, konuyla ilgili sözlüğünde "İlk
çağlarda ber şeyi 'mubah' saydıkian
için 'ibahiler' denffirmiş" diyen Han-
çerlioğlu'nu hakh mı çıkanyor? Bu
her şeyi "mubah" sayma anlayışı ne-
reden kaynaklanıyor? Spekülasyona
açık bir bakış açısı değil mi,
u
her şe-
yi mııhah sayma?"
Siyasi düşüncelernıi sorduğumuz Alevi Nusayriler, ırkçı ve mezhepçi partikre oj; MHHKdi)derinijtelirtİYttrlaı;.
Yine topluca karşı çıktılar:
- Bunun bizimle ilgisi yok...
- Hançerlioğlu'na sorrnak gerek.
Bir de rahmetlik ÇağUr Kır-
çak'a... O da, rahat uyusun... Yazıp
gıtmış ve sağ olsun, bize iş çıkar-
mış...
Dinsel törenlerde
yarap mı Içlyoriar?
azen sorunun yanıtını bilerek
de sormak zorunda kalıyor
ınsan. Şu "mubah" sözcüğü-
ne takıldım da... Öyle ya, sa\ landığı
gıbı "Nusayriler her şevi mubah say-
dıklanna göre dinsel törenkrinde şa-
rapdaiçeıier(mi?>.
Yeter ki şeytana uymasuı akıl, ne
fanteziler üretir, neİCT de neler...
Şeytanın çağnştıklannı defettim
aklımdan ve yalnızca ibadetevinde
şarap içip içmedikleriyle sırurlı tut-
tum soruyu.
Soruyu duyunca başladılar gülme-
ye. Evet, bu da bir yalandı.
Nusayriler. anlatıldığına göre, iba-
det strasuıda inançlanndan ve dinsel
kileme gücü. Alevi Nusayrilerin ca-
miye yaklaşuıu konusunda Antak-
ya'da yaşanan iki örnek tam bir "ÜV
net vesüiaa"-
Hasan AÜCL yaşananlara dikkat
çekerek dıyor ki: "Bizim camhe gh-
mevişimizin günümüzdeki bir nede-
ni de camilerde göreviendirilen
imamlann Sünni inançta oünasuı-
dan, Sünni akideve göre namaz kü-
dınnasından kaynaklanıyor. Bir Ale-
vi, Alevi bir imanun arkasmda na-
maz kılabilir. Burada ayına etken
imamın dinsel kimliğidir. Biz nasd
Sünni imanun arkasmda namaz lal-
mnvrsak Sünniler de Alevi imamın
arkasuıda namaz lolmaz. Kılarlarsa
gdsinier. bizde bu işiseverekyapacak
Alevi imam çok_"
Evet, kılan varsa beri gelsin...
Alevi imam, Sünni imam tartış-
masına SdahaUin Ünlüer, bir yorum
getirdi bu arada. Dedı ki: "Bir Alevi,
nesebi sahih ve erdemli bir imanun
arkasmda namaz kılabilir."
Anlamışsınızdır, ınceliği... Kendı-
leri için tanımını verdiği imam, an-
cak Alevi Nusayrilerde bulunur, de-
Tarihsel, toplumsal, dinsel yönleriyle
ALEVİ NUSAYRİLER
3CETIN YIGENOGLU
kurallanndan hiç ödün vermiyorlar.
Buakınız şarap içmeyi, mayalı her-
hangi bir içki, keyif verici bir madde
bile kullanmazlarmış. Üstelik, içkili
gelen, ibadete bile alınmazmış.
Peki, hepsi tamam da nasıl ibadet
ederAlevi Nusayriler? Örneğin, cem
törenleri var mıdır? "Hayn-" diyorlar
hemen, "cem bizi ifade eönez"_
Peki, o zaman nerede ve nasıl iba-
det ederler?
Sanayici Ünlüer'e göre, Muaviye
zamanında bin ay süreyle Hz. AB'ye
küfredildiği ıçın Aleviler camiye git-
medıler. "ibadet için çoğu kez cami-
ye gitmeye gerek görmedilderini" de
anlatan Ünlüer, Nur suresinin "Al-
Igm'm isminin anrfmaang inn verdi-
ği evierde o nura kavıısulur" hükmü-
nü getiren 35. ayete dayanarak na-
maz kılıp ibadet ettiklerini anlattı.
Camiye giderler
gltmeslne de...
A nlaşılan o ki, Alevi Nusayri-
/ | lerin camiye gitmemelerinin
^A. ikinedenindenbirisikökünü,
tarihsel mczhep çatışmalanndan alan
"Muaviye dönemindeotantar". Öbü-
rü ise köktendinci bir yapılanmayı
iktidara taşunaya çahşan ve 1950'ler-
den bu yana verilen primler sonucu
şenatözlemcilerinin devlet erkini et-
meye getiriyor, hemserim..
Ünlüer'in yaklaşunına Sûkyman
Onatça noktayı koydu:
- tmam hatipten çıkan herkes i-
mam olur da, bizde herkes imam ola-
maz! Selahattin ağabey bunu söyle-
mekistiyor...
Alevi Nusayriler kendllerl-
nl anlatıyor...
A ile yapdannı sorduk şu yanıt-
/\ larialdık:ATia-Sonyıllar-
-ZjL da çekirdek aile yapısı söz
konusu. Kentleşmenin getirdiği bir
yapılanma bu. Eskiden üç kuşak; bü-
yükbaba, baba, oğul bir arada yaşar-
dı. Ataerkil aile yapısı teorikdüzlem-
de sürse de, günümüzde modern
Türk aile yapısı söz konusu. Eğitime
çok önem veririz. Topluluğumuzun
okur-yazar ve eğitim düzeyı bölge
ortalamasuıın üzerindedir. Türkiye
ortalamasında da çıtası yüksektır.
YELEKÇİ - Bütün aüeler çocuk-
lannın saygın bir birey ohnası için
çabalar.
ONATÇA-Özelliklefazçocukla-
nnın eğitimine çok önem veririz.
Bizde haremlik selamhk diye bir şey
olmaz.
YELEKÇİ - Bu sadece aile içi bir
yaşam değiîdir. Bir konuk geldiğin-
de de kız çocuklanyla kaduüar aile
içındeki yerlermi ahriar.
ONATÇA - Atatürkçü, laik ve de-
mokrat yapının yanuıda suç oranı en
düşük topluluktur. Her zaman devle-
tin yanında yer ahnışlardır.
COŞKUNIRMAK - Her Alevi
Nusayn çocuğu bir aile içi, bir de
sosyal ve ıçtunai eğitim alır. Çocuk-
lar ebeveynlerinin gözetiminde sof-
ra adabından sosyal ılışkilere kadar
her konuda eğıtilirler. Daha sonra ak-
ranlanyla eğitim ve davranış özellik-
leri geliştirme süreci devam eder.
Tam da kendilerini anlatnldan, tam
biriçdökmeortamıoiuştuğuiçin ara-
ya girmek istenıhorum_
CANOĞIT.LARI - Akraba ve
toplumsal üışkiler güçlüdür. lyi ve
kötü günler, sevüıç ve keder paylaşı-
hr. Eski yerieşim birimlerinde tellal
geleneği hâlâ sürdürülür. Tellahn dı-
şında teknık olanaklardan da yarar-
lanılarak acı ve sevinçli haberler, kut-
sal günler ya da ıbadetlerle ilgili
program, anında topluluğun bütün
bireylerine bildirilir. Bizde kız kaçır-
ma olmaz. Zorla evlendirme yoktur.
Kızın nzası olmadan evlendirihnez.
Tek eşlihk esashr. Taassup ve bağ-
nazlığa bütün kapılanmız kapahdır.
YELEKÇİ - Bizim için herhangi
bir akrabamız ve yakınımızla kom-
şulanmız dostlanmız arasuıda fark
yoktur.
YILDIRIM - Hiçbir çocuğumuza
Arapça öğreneceksin. diye baskı
yapmayız.
CANOĞULLARI - Bu yaklaşun
ibadet için de geçerlidir.
Slyasal terclhleri
/ f iyasal tercihlerini sorduk.
X COŞKUMR.M\K-Sağdaya
kJ da solda fark etmez, demok-
rasiye inanan demokrat insanlardır.
YELEK0 - Sadece ırkçı ve mez-
hepçi partilerde yer almazlar.
VEDAT KİREÇÇİ (Tüccar)- Sol
ya da sağ fark etmez, marjınal hiçbir
siyasi oluşum içinde yer almazlar.
ADNANKOÇ(Matbaaa)-Zaman
zaman sağ ya da sol partilerde yer al-
malan toplum yarannı gözetmelerin-
den kajTiaklanır.
GÖKÇELİ -Ancak, şu gerçeği de
belirtmeden geçmeyeüm, dünyadaki
bütün azınlıklarda olduğu gibi yerel
seçimlerde farkh, genel seçimlerde
farklı davranuiar. Burada şunu özel-
likle belirtmek isterim ki, Atatürk,
Türkiye Cumhuriyeti'ni ırk ve din te-
meli üzennde değil, yurttaşhk teme-
Une dayanan antiemperyalistve ulus-
çuluk anlayışı üzerine kunnuştur. Ni-
tekim Türkiye Cumhuriyeti'ni kurar-
ken bu konuda 'Tûıidye halknıa
Türk ulusu denir' demişnr. Alevi
Nusayrilerkendilerini günümüz top-
lumunun ışıltılı bir mozaiği olarak
göriirler.
Yarın:Alevi Nusayrilerin
beklentilerf...
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Dokunulamayan
'Sayıniar.
Ne yazık ki, cebinde Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nin kimlik cüzdanını taşıma hakkına sahip bir
adam, politikanın ve politikacılann reytinginin en
düşük düzeylere indiği bir dönemde, birkaç hafta
arayla işlediği marifetlerle, olması gereken say-
gınlığının üstüne adeta tüy dikti.
Yasama Meclisi'ne geçen dönem Anavatan Par-
tisi'nden girmiş, REFAHYOL hükümetinin güveno-
yu almasına katkı yapmak amacıyla Refah Parti-
si'ne geçmiş, 18 Nisan 1999 seçimterinde lideri ol-
duğu aşiretin desteği ile Fazilet listesinden seçil- •
miş, ama kısa birsüre sonra bağımsızlığı tercih et-
miş Mustafa Bayram adındaki bu kişiyi kamuoyu
sık sık gazetelerin manşetlerinde görüyor.
Bayram'ı manşetlere taşıyan olay, elbette en sa-
de suya tirit türünden bir yasama çalışması değil-
dir. Üzerine namusandı içtiği "topİumun huzurve
refahı" için iki dönemdir bulunduğu pariamento-
da, yemin törenleri dışında kürsüye çıkarak yap-
tığı bir konuşma da değiîdir. Van Milletvekili, 22
Mart günü damadının olduğu söylenilen ve değe-
ri 15 trilyon lirayı bulan bireroin kaçakçılığında, adı
Hüseyin Baybaşin'in aile bireyleri ile biriikte ka-
yıtlara geçti.
Polis kayıtlannda ondan, tıpkı yeraltı dünyasın-
dakilerin söylediği gibi "Topal Mustafa" diye söz
ediliyor ve 8 ayn uyuşturucu dosyası ile ilişkili ol-
duğu, ancak taşıdığı dokunulmazlık nedeniyle bu
tür işlerden elini çekmediği söyleniliyor.
Mustafa Bayram, 22 Mart'ta damadına yönelik
eroin kaçakçılığı baskınından sonra, gazetecilere
adeta meydan okuyarak aşiret oyları ile her girdi-
ği seçimden milletvekili dokunulmazlığı ile çıkaca-
ğını söylüyordu.
Dünkü gazeteler, Bayram'ın, sahip olduğu "do-
kunulmazlık" kalkanından nasıl yararianmakta ol-
duğunu bir kez daha gösterdi. Zira polisteki adı ile
"Topal Mustafa", Picasso'ya ait olduğu ileri sü-
rülen iki tabloyu, aracı alıcı kılığına giren mali po-
lise satmak isterken yakayı ele verdi, ama kimliği-
ni açıkladıktan sonra durumdan haberii kılınan
savcı tarafından, ne yazık ki salıverildi.
Gerçi anayasamızdaki ünlü 83. madde, millet-
vekillerine Meclis çalışmalanndaki oy ve sözlerin-
den, Meclis'te ileri sürdükleri düşüncelerden.. ve
bunian Meclis dışında tekrariamaktan ötürü geniş
bir biçimde dokunulmazlık tanıyor. Bunun dışında
da seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ile-
ri sürülen bir milletvekilinin Meclis karan olmadık-
ça tutuklanamayacağını, sorguya çekilemeyece-
ğini söyleyerek bu geniş dokunulmazlık zırhını, ay-
nca kalınlaştırdıkça kalınlaştınyor.
Ancak, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve
seçimlerden önce soruşturmasına başlanılmış ol-
mak kaydı ile anayasanın temel hak ve hürriyetler
konusundaki duyarlı olduğu kimi hükümlere kar-
şı işlenilmiş suçlan bunlann dışında tutuyor.
, HatıriayaJlm.
ı rtemen hiçbir çağdaş pariamenter demokrasi-
de, milletvekilinin pariamento kürsüsünden dü-
şüncesini açıklaması ya da düşünce üretmesinin
dışında, işlediği söylenilen bir suç nedeni ile sade
vatandaşlardan farklı bir "kast" kalkanı ile korun-
masının doğru olmadığını söyieye söyleye sorunu
son genel seçimlerden hemen önce ve bir anaya-
sa değişikliği ile 22 Mart 1999'da pariamento ge-
nel kurulunagetirebilmenin bahtiyariığını yaşayan-
lar büyük bir düş kınklığına uğradılar.
Çünkü, o günkü oylamada 83. maddeye 218 ka-
bul oyu verilmişti. Oysa bilindiği gibi bir anayasa
maddesinin değiştirilebilmesi için 330 oy alınma-
sı gerekiyordu ve 27'si FP'li, 25'i ANAP'lı, 8'i
CHP'li, 17'si DYP'Iİ, 1'i DTP'li, 3'ü MHP'li, 5'i ba-
ğımsız, 2'si DSP'li 88 milletvekili oylamaya katıl-
mamıştı. 118 ret, 3 geçersiz oy kullanılmıştı.
Araya genel seçim girdi ve dokunulmazlık deği-
şikliği hem uyutuldu, hem unutuldu.
•••
Şimdi, Mustafa Bayram'ın art arda biriken olay-
lan ile bu milletvekilinin dokunulmazlığının ele alın-
masının gündeme geleceği anlaşılıyor.
Oysa benim asıl söylemek istediğim, böyle ya-
nm buçuk bir işlem ile işi düzeltme yoluna gitmek
değiîdir.
önce bu son olayda Sayın Cumhuriyet Savcı-
sı'nın, "tarihi eserkaçakçılığt" say\\ab\\en ünlütab-
10 olayı nedeniyle polisin pazariık sotasına düşen
Topal Mustafa lakaplı Mustafa Bayram'a hâlâ "sa-
yın milletvekili" denmesine niçin yol açtığını öğren-
mektir.
83. madde ortada değil mi? Ağır cezayı gerek-
tiren bir suçtan dolayı, Savcı bana göre pekâlâ,
Mustafa Bayram'ın ifadesine başvurur, biryandan
kendisini Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk ederken
öte yandan durumu hemen Adalet Bakanlığı eli ile
TBMM Başkanlığı'na bildirirdi.
Bakalım Başkanlık, o zaman Iraklı bir general-
den borcuna karşılık aldığını söylediği Picasso
tablosu satışına aracı olması nedeni ile yapılan su-
çüstü ile yakayı ele vermesi karşısında, bu değer-
11 üyesine dokunulamayacağını söyleyebilecek
miydi?
Bence Sayın Savcı, bal gibi idareimaslahat yo-
luna gitmiştir.
Gelelim sorunun kökten çözümüne.
TBMM, seçmendeki grafiğinin eğrisini şayet iz-
leyebiliyorsa önüne çıkan bu fırsatı olsun zama-
nında değeriendirmesini bilmeli ve 83. maddeyi
salt düşünce ve yasama özgüriüğü çemberi için-
de bir koruma kalkanı olarak gördüğünü ortaya
koymalıdır.
Bakalım özellikle iktidar partileri bu yolda adtm
atmaya kalkışacaklar mı? Yoksa, bu düzenleme de
bir başka bahara bırakılacak ve Mustafa Bay-
ram'lann "Sayın "lığına kimse laf söyleyemeyecek
mi?
Faks: 0212-6770762
E-mail: obirgit@e-kolay net
Muayene, Teşhis, Tedavi
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 ŞişJi/lstanbul
Tei: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35
Intemet http^/www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreterı tkv.org.tr
koofdinatoratkv.org.tr