16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MART 2001 SALJ CUMHURİYET SAYFA DtZt RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK DÜRÜST IABİAILI ÎSTANBUL SFENDİSİ ABDÜLCANBAZl IN HARİKU1ÂDE MACERALARI KISIM HEKMİLİ BİRDEN I WN, PRE5AöAZFT£$f MAN5ETT AleviNusayrilikbir din mi? Nusayr peygamber mi ilindiği gibi son yıllarda Anadolu Aleviliği'ninŞiiliktenaynldığıçok daha temel noktalar üzerinde duruluyor. Örneğin. Nusayrilerin reddettikleri AB'nin Tannlaştınlması yaklaşımının birçok Alevi tarikatında temel nokta olduğu vurgulanıyor. Daha da ileri giden bazı düşünürler Aleviliği bir din gibi ele alma eğilimi gösteriyorlar. Tarikaf kavramını da Alevilik için tûmden reddediyorlar. "Tarikaf diyorlar, "SünniHk için geeertidir. Köken rtibariyla Sünnflerin ürettiği bir kavTamdır. Alevfliğin tarikaü olmaz! Oisa olsa koUan otar"... "Tarikat" konusuna yaklaşımda da Nusayriler aynlıyor... Atıcı. Sünnilerden aynldıklan noktayı tek tümceyle açıklıyor "Aynldığımız en önemli nokta tevella ve teberra noktasıdır. Tevella. Hz. AK'ji ve Ehl- i Beyt'i sevmek ve hakkmı teslim etmekür. Teberra ise Hz. M'yi ve EhH Beyti sevmeyenkrden uzak durmaküıf Uluçay, "ÖnceJikk şeklen değil, özden Rııran'a uygun Müslüman olmak gerekir'' diyor, "yani, namaz kılmak güzekiir, atna ona uygun davranış içinde olmak daha güzeMir*. Yollar ne zaman aynldı? - Sünnilerle AJevflerin ilk aynşmalan Kerbek Otayı'ydı. Kerbda Olayı'nda bölündükr ve hâlâ ayn mı yaşıvorlar? ULUÇAY-Hz. Muharnmed 632'deki Veda Haccı sırasında Arafat'ta Mina Dağı'nda ve Gadir Hum'da olmak üzere üç ayn yerde hutbe vermiştir. Meşhur "Yfeda HutbesTni Arafat'ta vermiştir. Bu hutbe Kuran hükümlerinin bir özeti mahiyetindedir. Gadir Hum'da verdiği hutbe ise kendisinden sonrakı Islam ümmetinin yönetimiyle ilgilidir. Bu hutbeyle kısaca, Hz. Ali'yi kendisine vasi tayin etmiştir. Böylece bugün (Gadir Hum) Kurban Bayramı'ndan bir hafta sonra Alevilerde en büyük bayram olarak kutlanır. Dr. CANOĞULLARI: Hz. Ali'yi vasi tayin ettiği aibi Ehl-i Beyt'i de emanet etti. COŞKUN1RMAK - Hz. Muhammed diyor ki: "AK'ye muhabbei, bana muhabbettir. Bana muhabbetse Allah'a sevgL. AH'ye dûşmanlık bana, bana dûşmanbk da Allah'a adâvet-Cdüşmanlık)" Dolayısıyla tslam'daki aynşma bu vesayet olayım takiben gelişmiştir. Kerbela, bu aynşmamn sonucudur. Yine de sorduk, "Nosayr'ı peygamber mi görüyorsunuz'' diye. Topluca karşı çıktılar. Inşaat mûhendisi Eşref Yelekçi "Bo dayanaksız bir iddiadır. Sözde araştinnalann ürünüdür" dedi. Atıcı, "Muhammed bin Nusayr hiçbir şekflde pey gambeıük iddiasmda bulunmanuştn-" diye girdi söze. "Aynca, yeni bir inanç da ortaya koymadığı gibi dine kendince hiçbir ekleme de yapmadı. Yapüğı sadece 11. Imam Askeri'den aldığı EhJ-i Beyt öğretisini yaymak ve öğretmek oldu." Hz. All Tann mı? Orhan Hançerüoğlu'nun "Islam tnanyfarı Söriüğürı nde Nusayrilerin Hz. Ali'yi Tann yerine koyduğu savlamyor. Doğal olarak sordum. Soruyu duyduklarmda söyleşiye katılanlardan peş peşe tepki geldi. - Yok böyle bir şey. - Nerden çıkıyor bu? - Onu çıkaranlara sorun... - Tersine, Alevi Nusayriler Tann'yı sıfatlanndan bile tenzih ederek *O, O'dur, O'nu ancak O bBk* (Allah birdir. Elle Tutulmaz. Gözle görûlmez, gibi görûr işitir.) ? A levı Nusayri Sanayici Sdahat- / •tinÜnlüer de gruba katılıyor. -jTA. Nusayrilik konusundaki kök- lü araştırmalanyla tanınıyor. Alevi Nusa>TÜîk savlandığı gibi Ali'yi Tan- n katma mı çıkarryordu? Son tahifl- de bir din miydi, Alevi Nusayrüik? Yanıünı aradığımız soru buydu. Herkes anında karşı çıkü Hançer- lioğlu'nun kaynak olduğu soruya! GÖKÇELİ - Alevi Nusayrilerin kaynaklannı açıkladık. Bu dayanak- sız bir iddiadır. Hatta, suçlamaya yö- nelik bir iftiradır. Bir kürur gibi gö- rürüz biz bunu. ATICI - Böyle bir kanaatin oluş- ması bilgisizlık ve bağnazlıktan ıle- ri gelmektedir. Alevi Nusayriler, Ku- ranıkerim'e dayanmayan hiçbir dü- şûnceyi kabul etmezler. Yenlden bedenlenmeye neden Inanırlar?.. ölgede Alevi Nusayri denilin- ceöncelikleılkveenbelirgin özelliklerinden biriyle, ruh göçû (tenasüh) ya da yeniden doğuş, yeniden bedenlenme (reenkamasyo- na) inançlanyla akla gelirler. Onatça bu konuda şunlan söyledi: - Alevi Nusayrilerde ölen birinin ruhunun yenı doğan binnde tecelli ettiği inancı vardu". Bu inanışın yu- karda belirtılen üçlemeyle ilgisi yok- tur. Bu inanış, Kuran'ın bazı ayetle- ri mesnet alınarak benimsenmiştir. Aücı, konuyu biraz daha açn: - Alevi Nusayriler, Kuran'ı baz al- mayan hiçbir göriişe itibar etmez. Arafsuresınınl65. vel66 ayetlerin- de "Onlar kendüerine verüen öğfitie- ri unutunca \-apnıakta olduklan kö- tûlükten ötürü şiddetli bir azapflece- zalandınldı. Kibirlerinden dolayı kendüerine yasak edilen şevierden v-azgeçmeyince, onlara 'Adi may- munlar olunuz denir. Yine Vataa su- resi 61. ayette 'Böylece »an yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilme- diğiniz bir yaraahşta tekrar var ede- Bm." Ohlmü takdiretti" deniur. Bu ve buna benzer ayetleri dikkate aldığı- mızda reenkamasyon ve tenasühün Kurani bir gerçek olduğunu görürüz. Prof. Yaşar NuriOztûrk'ü kaynak gösteren ABNaciGökçeli ise yeniden bedenlenmenin yalnızca Alevi Nu- sayriler için değil, Sünnıler için de geçerli olduğunu savladı. Nusayriloğumuz Uluçay, bu konu- da geniş bir açıklama yapma gerek- sinimi duydu: - îslamiyette bazı insanlar tenasü- he inanırken büyük bir grup bunu reddetmektedir. tnananlar, servet, ömür, güzellık, doğuştan özür gibi insanlar arasındaki eşıtsizlüderi te- nasüh ile izah etmektedirler. Ödül ve ceza, bu dünyadaki fiillere karşıuk olacağından, Allah'uı zulüm yapma- yacağından hareketle tenasühün ge- reğine ve gerçeğine inanırken Ku- ran'ı delil göstermektedir. Nusayri- ler, tenasühe inanmakta ve hülulu (çözmek, bir yere konmak) reddet- mektedirler. Ehl-i Hakk'a evet, Enel Hakk'a hayır demektedirler. Çünkü, Enel Hakk ile llah, mücessem ol- maktadır. Halbukı Allah, şekil ve mekândan münezzehtir. Nusayriler dıyor ki: "Zuhuraüzatiye(Tann kas- tediliyor) yoktur, ancak ilahi tecelli (Tur Dağı'nda Tann'nın Hz. Mn- sa'ya görünmesi gibi) vardır ve biz buna inanmaktavTz." Nusayriler İçin her sey mubah' mıdır? urada bir soru gehyor usa is- ter istemez. "Tecefli''ye ina- nıldığuıa göre her şey "ka- der"le mı açıklanıyor? Eğer böyley- se bu, konuyla ilgili sözlüğünde "İlk çağlarda ber şeyi 'mubah' saydıkian için 'ibahiler' denffirmiş" diyen Han- çerlioğlu'nu hakh mı çıkanyor? Bu her şeyi "mubah" sayma anlayışı ne- reden kaynaklanıyor? Spekülasyona açık bir bakış açısı değil mi, u her şe- yi mııhah sayma?" Siyasi düşüncelernıi sorduğumuz Alevi Nusayriler, ırkçı ve mezhepçi partikre oj; MHHKdi)derinijtelirtİYttrlaı;. Yine topluca karşı çıktılar: - Bunun bizimle ilgisi yok... - Hançerlioğlu'na sorrnak gerek. Bir de rahmetlik ÇağUr Kır- çak'a... O da, rahat uyusun... Yazıp gıtmış ve sağ olsun, bize iş çıkar- mış... Dinsel törenlerde yarap mı Içlyoriar? azen sorunun yanıtını bilerek de sormak zorunda kalıyor ınsan. Şu "mubah" sözcüğü- ne takıldım da... Öyle ya, sa\ landığı gıbı "Nusayriler her şevi mubah say- dıklanna göre dinsel törenkrinde şa- rapdaiçeıier(mi?>. Yeter ki şeytana uymasuı akıl, ne fanteziler üretir, neİCT de neler... Şeytanın çağnştıklannı defettim aklımdan ve yalnızca ibadetevinde şarap içip içmedikleriyle sırurlı tut- tum soruyu. Soruyu duyunca başladılar gülme- ye. Evet, bu da bir yalandı. Nusayriler. anlatıldığına göre, iba- det strasuıda inançlanndan ve dinsel kileme gücü. Alevi Nusayrilerin ca- miye yaklaşuıu konusunda Antak- ya'da yaşanan iki örnek tam bir "ÜV net vesüiaa"- Hasan AÜCL yaşananlara dikkat çekerek dıyor ki: "Bizim camhe gh- mevişimizin günümüzdeki bir nede- ni de camilerde göreviendirilen imamlann Sünni inançta oünasuı- dan, Sünni akideve göre namaz kü- dınnasından kaynaklanıyor. Bir Ale- vi, Alevi bir imanun arkasmda na- maz kılabilir. Burada ayına etken imamın dinsel kimliğidir. Biz nasd Sünni imanun arkasmda namaz lal- mnvrsak Sünniler de Alevi imamın arkasuıda namaz lolmaz. Kılarlarsa gdsinier. bizde bu işiseverekyapacak Alevi imam çok_" Evet, kılan varsa beri gelsin... Alevi imam, Sünni imam tartış- masına SdahaUin Ünlüer, bir yorum getirdi bu arada. Dedı ki: "Bir Alevi, nesebi sahih ve erdemli bir imanun arkasmda namaz kılabilir." Anlamışsınızdır, ınceliği... Kendı- leri için tanımını verdiği imam, an- cak Alevi Nusayrilerde bulunur, de- Tarihsel, toplumsal, dinsel yönleriyle ALEVİ NUSAYRİLER 3CETIN YIGENOGLU kurallanndan hiç ödün vermiyorlar. Buakınız şarap içmeyi, mayalı her- hangi bir içki, keyif verici bir madde bile kullanmazlarmış. Üstelik, içkili gelen, ibadete bile alınmazmış. Peki, hepsi tamam da nasıl ibadet ederAlevi Nusayriler? Örneğin, cem törenleri var mıdır? "Hayn-" diyorlar hemen, "cem bizi ifade eönez"_ Peki, o zaman nerede ve nasıl iba- det ederler? Sanayici Ünlüer'e göre, Muaviye zamanında bin ay süreyle Hz. AB'ye küfredildiği ıçın Aleviler camiye git- medıler. "ibadet için çoğu kez cami- ye gitmeye gerek görmedilderini" de anlatan Ünlüer, Nur suresinin "Al- Igm'm isminin anrfmaang inn verdi- ği evierde o nura kavıısulur" hükmü- nü getiren 35. ayete dayanarak na- maz kılıp ibadet ettiklerini anlattı. Camiye giderler gltmeslne de... A nlaşılan o ki, Alevi Nusayri- / | lerin camiye gitmemelerinin ^A. ikinedenindenbirisikökünü, tarihsel mczhep çatışmalanndan alan "Muaviye dönemindeotantar". Öbü- rü ise köktendinci bir yapılanmayı iktidara taşunaya çahşan ve 1950'ler- den bu yana verilen primler sonucu şenatözlemcilerinin devlet erkini et- meye getiriyor, hemserim.. Ünlüer'in yaklaşunına Sûkyman Onatça noktayı koydu: - tmam hatipten çıkan herkes i- mam olur da, bizde herkes imam ola- maz! Selahattin ağabey bunu söyle- mekistiyor... Alevi Nusayriler kendllerl- nl anlatıyor... A ile yapdannı sorduk şu yanıt- /\ larialdık:ATia-Sonyıllar- -ZjL da çekirdek aile yapısı söz konusu. Kentleşmenin getirdiği bir yapılanma bu. Eskiden üç kuşak; bü- yükbaba, baba, oğul bir arada yaşar- dı. Ataerkil aile yapısı teorikdüzlem- de sürse de, günümüzde modern Türk aile yapısı söz konusu. Eğitime çok önem veririz. Topluluğumuzun okur-yazar ve eğitim düzeyı bölge ortalamasuıın üzerindedir. Türkiye ortalamasında da çıtası yüksektır. YELEKÇİ - Bütün aüeler çocuk- lannın saygın bir birey ohnası için çabalar. ONATÇA-Özelliklefazçocukla- nnın eğitimine çok önem veririz. Bizde haremlik selamhk diye bir şey olmaz. YELEKÇİ - Bu sadece aile içi bir yaşam değiîdir. Bir konuk geldiğin- de de kız çocuklanyla kaduüar aile içındeki yerlermi ahriar. ONATÇA - Atatürkçü, laik ve de- mokrat yapının yanuıda suç oranı en düşük topluluktur. Her zaman devle- tin yanında yer ahnışlardır. COŞKUNIRMAK - Her Alevi Nusayn çocuğu bir aile içi, bir de sosyal ve ıçtunai eğitim alır. Çocuk- lar ebeveynlerinin gözetiminde sof- ra adabından sosyal ılışkilere kadar her konuda eğıtilirler. Daha sonra ak- ranlanyla eğitim ve davranış özellik- leri geliştirme süreci devam eder. Tam da kendilerini anlatnldan, tam biriçdökmeortamıoiuştuğuiçin ara- ya girmek istenıhorum_ CANOĞIT.LARI - Akraba ve toplumsal üışkiler güçlüdür. lyi ve kötü günler, sevüıç ve keder paylaşı- hr. Eski yerieşim birimlerinde tellal geleneği hâlâ sürdürülür. Tellahn dı- şında teknık olanaklardan da yarar- lanılarak acı ve sevinçli haberler, kut- sal günler ya da ıbadetlerle ilgili program, anında topluluğun bütün bireylerine bildirilir. Bizde kız kaçır- ma olmaz. Zorla evlendirme yoktur. Kızın nzası olmadan evlendirihnez. Tek eşlihk esashr. Taassup ve bağ- nazlığa bütün kapılanmız kapahdır. YELEKÇİ - Bizim için herhangi bir akrabamız ve yakınımızla kom- şulanmız dostlanmız arasuıda fark yoktur. YILDIRIM - Hiçbir çocuğumuza Arapça öğreneceksin. diye baskı yapmayız. CANOĞULLARI - Bu yaklaşun ibadet için de geçerlidir. Slyasal terclhleri / f iyasal tercihlerini sorduk. X COŞKUMR.M\K-Sağdaya kJ da solda fark etmez, demok- rasiye inanan demokrat insanlardır. YELEK0 - Sadece ırkçı ve mez- hepçi partilerde yer almazlar. VEDAT KİREÇÇİ (Tüccar)- Sol ya da sağ fark etmez, marjınal hiçbir siyasi oluşum içinde yer almazlar. ADNANKOÇ(Matbaaa)-Zaman zaman sağ ya da sol partilerde yer al- malan toplum yarannı gözetmelerin- den kajTiaklanır. GÖKÇELİ -Ancak, şu gerçeği de belirtmeden geçmeyeüm, dünyadaki bütün azınlıklarda olduğu gibi yerel seçimlerde farkh, genel seçimlerde farklı davranuiar. Burada şunu özel- likle belirtmek isterim ki, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni ırk ve din te- meli üzennde değil, yurttaşhk teme- Une dayanan antiemperyalistve ulus- çuluk anlayışı üzerine kunnuştur. Ni- tekim Türkiye Cumhuriyeti'ni kurar- ken bu konuda 'Tûıidye halknıa Türk ulusu denir' demişnr. Alevi Nusayrilerkendilerini günümüz top- lumunun ışıltılı bir mozaiği olarak göriirler. Yarın:Alevi Nusayrilerin beklentilerf... DUZYAZI ORHAN BİRGİT Dokunulamayan 'Sayıniar. Ne yazık ki, cebinde Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin kimlik cüzdanını taşıma hakkına sahip bir adam, politikanın ve politikacılann reytinginin en düşük düzeylere indiği bir dönemde, birkaç hafta arayla işlediği marifetlerle, olması gereken say- gınlığının üstüne adeta tüy dikti. Yasama Meclisi'ne geçen dönem Anavatan Par- tisi'nden girmiş, REFAHYOL hükümetinin güveno- yu almasına katkı yapmak amacıyla Refah Parti- si'ne geçmiş, 18 Nisan 1999 seçimterinde lideri ol- duğu aşiretin desteği ile Fazilet listesinden seçil- • miş, ama kısa birsüre sonra bağımsızlığı tercih et- miş Mustafa Bayram adındaki bu kişiyi kamuoyu sık sık gazetelerin manşetlerinde görüyor. Bayram'ı manşetlere taşıyan olay, elbette en sa- de suya tirit türünden bir yasama çalışması değil- dir. Üzerine namusandı içtiği "topİumun huzurve refahı" için iki dönemdir bulunduğu pariamento- da, yemin törenleri dışında kürsüye çıkarak yap- tığı bir konuşma da değiîdir. Van Milletvekili, 22 Mart günü damadının olduğu söylenilen ve değe- ri 15 trilyon lirayı bulan bireroin kaçakçılığında, adı Hüseyin Baybaşin'in aile bireyleri ile biriikte ka- yıtlara geçti. Polis kayıtlannda ondan, tıpkı yeraltı dünyasın- dakilerin söylediği gibi "Topal Mustafa" diye söz ediliyor ve 8 ayn uyuşturucu dosyası ile ilişkili ol- duğu, ancak taşıdığı dokunulmazlık nedeniyle bu tür işlerden elini çekmediği söyleniliyor. Mustafa Bayram, 22 Mart'ta damadına yönelik eroin kaçakçılığı baskınından sonra, gazetecilere adeta meydan okuyarak aşiret oyları ile her girdi- ği seçimden milletvekili dokunulmazlığı ile çıkaca- ğını söylüyordu. Dünkü gazeteler, Bayram'ın, sahip olduğu "do- kunulmazlık" kalkanından nasıl yararianmakta ol- duğunu bir kez daha gösterdi. Zira polisteki adı ile "Topal Mustafa", Picasso'ya ait olduğu ileri sü- rülen iki tabloyu, aracı alıcı kılığına giren mali po- lise satmak isterken yakayı ele verdi, ama kimliği- ni açıkladıktan sonra durumdan haberii kılınan savcı tarafından, ne yazık ki salıverildi. Gerçi anayasamızdaki ünlü 83. madde, millet- vekillerine Meclis çalışmalanndaki oy ve sözlerin- den, Meclis'te ileri sürdükleri düşüncelerden.. ve bunian Meclis dışında tekrariamaktan ötürü geniş bir biçimde dokunulmazlık tanıyor. Bunun dışında da seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ile- ri sürülen bir milletvekilinin Meclis karan olmadık- ça tutuklanamayacağını, sorguya çekilemeyece- ğini söyleyerek bu geniş dokunulmazlık zırhını, ay- nca kalınlaştırdıkça kalınlaştınyor. Ancak, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimlerden önce soruşturmasına başlanılmış ol- mak kaydı ile anayasanın temel hak ve hürriyetler konusundaki duyarlı olduğu kimi hükümlere kar- şı işlenilmiş suçlan bunlann dışında tutuyor. , HatıriayaJlm. ı rtemen hiçbir çağdaş pariamenter demokrasi- de, milletvekilinin pariamento kürsüsünden dü- şüncesini açıklaması ya da düşünce üretmesinin dışında, işlediği söylenilen bir suç nedeni ile sade vatandaşlardan farklı bir "kast" kalkanı ile korun- masının doğru olmadığını söyieye söyleye sorunu son genel seçimlerden hemen önce ve bir anaya- sa değişikliği ile 22 Mart 1999'da pariamento ge- nel kurulunagetirebilmenin bahtiyariığını yaşayan- lar büyük bir düş kınklığına uğradılar. Çünkü, o günkü oylamada 83. maddeye 218 ka- bul oyu verilmişti. Oysa bilindiği gibi bir anayasa maddesinin değiştirilebilmesi için 330 oy alınma- sı gerekiyordu ve 27'si FP'li, 25'i ANAP'lı, 8'i CHP'li, 17'si DYP'Iİ, 1'i DTP'li, 3'ü MHP'li, 5'i ba- ğımsız, 2'si DSP'li 88 milletvekili oylamaya katıl- mamıştı. 118 ret, 3 geçersiz oy kullanılmıştı. Araya genel seçim girdi ve dokunulmazlık deği- şikliği hem uyutuldu, hem unutuldu. ••• Şimdi, Mustafa Bayram'ın art arda biriken olay- lan ile bu milletvekilinin dokunulmazlığının ele alın- masının gündeme geleceği anlaşılıyor. Oysa benim asıl söylemek istediğim, böyle ya- nm buçuk bir işlem ile işi düzeltme yoluna gitmek değiîdir. önce bu son olayda Sayın Cumhuriyet Savcı- sı'nın, "tarihi eserkaçakçılığt" say\\ab\\en ünlütab- 10 olayı nedeniyle polisin pazariık sotasına düşen Topal Mustafa lakaplı Mustafa Bayram'a hâlâ "sa- yın milletvekili" denmesine niçin yol açtığını öğren- mektir. 83. madde ortada değil mi? Ağır cezayı gerek- tiren bir suçtan dolayı, Savcı bana göre pekâlâ, Mustafa Bayram'ın ifadesine başvurur, biryandan kendisini Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk ederken öte yandan durumu hemen Adalet Bakanlığı eli ile TBMM Başkanlığı'na bildirirdi. Bakalım Başkanlık, o zaman Iraklı bir general- den borcuna karşılık aldığını söylediği Picasso tablosu satışına aracı olması nedeni ile yapılan su- çüstü ile yakayı ele vermesi karşısında, bu değer- 11 üyesine dokunulamayacağını söyleyebilecek miydi? Bence Sayın Savcı, bal gibi idareimaslahat yo- luna gitmiştir. Gelelim sorunun kökten çözümüne. TBMM, seçmendeki grafiğinin eğrisini şayet iz- leyebiliyorsa önüne çıkan bu fırsatı olsun zama- nında değeriendirmesini bilmeli ve 83. maddeyi salt düşünce ve yasama özgüriüğü çemberi için- de bir koruma kalkanı olarak gördüğünü ortaya koymalıdır. Bakalım özellikle iktidar partileri bu yolda adtm atmaya kalkışacaklar mı? Yoksa, bu düzenleme de bir başka bahara bırakılacak ve Mustafa Bay- ram'lann "Sayın "lığına kimse laf söyleyemeyecek mi? Faks: 0212-6770762 E-mail: obirgit@e-kolay net Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 ŞişJi/lstanbul Tei: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Intemet http^/www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekreterı tkv.org.tr koofdinatoratkv.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle