25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MART 2001 SAU CUMHURİYET SAYFA 17 Lüküs hayat Bugün Dünya Tiyatrolar Günü... Ekonomik kriz nedeniyle Istanbul Tiyatro Festivali'nin bienal biçimine dönüştürülmesi öne alındı, Kültür Bakanlığı'nın ve Deviet Tiyatrolan'nın turne ve festival programtan iptal edildi. Çünkü sanat bir lüks olarak algılandı veTasamıf tedbirteri"ne sokuldu... "Lüküs hayat" sürenlerin toplumun hayat damarianndan birini kesmesinden daha dogal ne olabilir! Bektronik posta: denizsomdcumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Japonya enftasyon istiyormuş.. "Türkiye'den ithalat vaosın!" aziyet okurlan anımsayacaktır Berk Üstün- dağ adını... Yüksek lisans eğitimini yeni ta- mamlamış, İTÜ'lü bir gençti ve Istanbul'da- ki belediye otobüslerinde kullanılmak üzere geliştirdiği elektronik bilet sisteminin yerel yönetim- de iktidara gelen Refahhlar tarafından çalındığını söy- lüyordu... Kimseumursamadı... Üstündağ şimdi, dok- torasını tamamlarnış genç bir bilim adamı ve medya onu, üzerinde çalıştığı sistemle depremleri önceden bilen kişi olarak tanıtıyor... Işin sansasyonunda olan medya, henüz elle tutu- lur bir aşamaya gelmeyen çalışmalara ve genç bir bi- lim adamına ne yazık kı zarar veriyor... Vaziyet okurlan Nusret Sancaklı'yı da anımsaya- caktır... Deprem araştırmalan konusunda Japonya'da yıllarca çalışmalar yapmış ve fakat Türkiye'ye döndü- ğünde Kandilli Rasathanesi'nde iş bulamamış birdep- rembilimciydi Sancaklı... Medyanın keşfettiği, depremi önceden bilme konu- Bilimvole sunu Sancaklı'yla konuştuk... Depremin önceden bilinebilmesi için ortaya üç so- nucun çıkması gerekiyor: Artı eksi üç gün sapmayla depremin zamanı, yeri ve büyüklüğü... Bu sonuca ulaşabilmek için de yeraltı su sıcaklığı- nın ve seviyesinin değişimi, kayalardaki gerilim, ra- don gazı çıkışı gibi bir büyük altyapıya bağlı 15 fark- lı parametreden yararlanmak söz konusu... Japonya, depremin önceden belirlenebileceğine ilişkin çalışma- lar yapmaya 1962 yılında karar vermiş... 5 yıllık plan- laryapılmış... 1969 yılında uzmanlardan oluşan bir ko- ordinasyon bürosu kurulmuş... Bugün için, Japonya'da büyük ölçekli deprem riski taşıyan bölgelerde 25 sis- mik şebeke, 2 okyanus dibi sismik veri ağı, 1 sismik fırtına veri agı, 1 çeşitli özellikler içeren sismik veri ağı ile farklı amaçlı 4 sismik veri ağı devreye sokulmuş... Deprem gerçeğinin farkına Türkiye'den çok önce varan Japonya, deneyimlerine, elindeki teknolojik bil- gi birikimine ve ekonomik gücüne rağmen bugüne dek öngörülen zaman, yer ve büyüklükte iki depremi bil- miş... Deprem tahmini üzerine yoğun çalışmalar ya- pan Çinliler bir depremi önceden kestirmiş... Ameri- kalılann da bu yolda çalışmalan olduğu biliniyor... Fakat dünya bilimi bugünkü koşullarda depremi tahmin konusunda yolun en başında... Bu arayışa Türkiye'den de bilim adamlannın katıl- ması tabii ki sevindirici... Ancak, medyanın peşinde koştuğu, kayalardakj elektrostatik değişimleri konu alan bir çalışma... Bu arada dünyada kimi buluşlann tesadüflere da- yandığı da bir gerçek... Fakat kimse bunlan aJıp da bir sonuca ulaşılmış gibi halkın önüne sunmuyor... Medya, olacağı varsa da bir projeyi ölü doğuma zor- luyor; bilimi de televoleleştiriyor... Hizip Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Süleyman Çetik, Ismet Inönü'nün "Memleket gerçeklerine vukufsuzluğunu, sağduyu ile ne kadar çabuk ters düşebileceğini ispatlamış bir hizip, muvaffak olur da partiyi ele geçirirse, başa geiecek hallerden ciddi olarak endişe ederim'1 sözünü anımsattıktan sonra soruyor "Bu hizbin mensuplanndan biri, hükümetin öteki partinin başında olabilir mi?" SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE MHP milletvekillerinin cami Ionu! Milliyetçi Hareket Partisi'nin üç To- kat milletvekili Lütfi Ceylan, Hüseyin Balak, Reşat Doğru, Tokat'taki tüm köy muhtarlarına birer mektup gön- dermiş: "2001 yılı bütçesinden caminizin ba- kım, onarım ve ihtiyaçlannın gideril- mesi için 300 milyon lira Tokat Vakıf- lar Bankası Bölge Müdürlüğü emrine gönderilmiş olup, söz konusu cami yardımı en kısa zamanda ismi belirti- len camide kullanılmak üzere hesabı- nıza aktanlacaktır. Bilgi edinilmesini rica eder, şahsınızda tüm hemşehrile- rimize selam ve saygılarımızı sunanz." Yazıyı alan muhtariar, bankanın yo- lunu tutmuş, ama ne böyle bir para gönderilmiş ne de bankaya bir talimat verilmiş... Biraz soruşturunca işin aslı ortaya çıkmış: TBMM Bütçe Plan Komisyonu üye- si Lütfi Ceylan, Tokat Vakıflar Bölge Müdürü'ne telefon ederek, komisyon üyesi olarak bölgelerinde kullanılmak üzere ödenek haklan olduğunu, ken- disinin bu ödeneği camilerin bakım ve onarımı için kullanmak istediğini ve 2001 yılı bütçesinden ödenek aktarı- lacağını söyleyip, muhtartarayardım- cı olunmasını istemiş... Tetefonu ka- pattıktan sonra da Tokat'taki tüm köy muhtarlarına üç milletvekilinin imza- sıyla birer mektup gönderilmiş... TBMM Başkanı Omer Izgi'ye sor- mak gerek, komisyon üyesi bir millet- vekili, kullanmadığı ödenekJerin kar- şılığında, kamu bankaianndan is- tediği şekilde kaynak kullanabi- lir mi, 2001 yılı bütçesinde To- kat'ın köy camileri için muhtar- lara aynlmış bir ödenek var mı ve Türkiye'de siyasetin dine alet edilme- sinde her yol geçerii mi? Aydın Dayamşması Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMtR Bu satıriann yazan, başında bu kadar çok sayıda bela bulunan Türkiyeli aydınlann, dogmalar- dan yakasını kurtarmış, köşe dönme felsefesini benimseme- yen bilinçli yurttaşlannın bir da- yanışma içinde bulunmasından yanadır. Bunun birgereklilik hat- ta zorunluluk olduğuna inan- maktadır. Türkiye içerden ve dı- şardan kuşatılmış durumdad»r. Bu kuşatılmışlık ortamında pek de kıymeti harbiyesi olmayan görüş aynlıklannı öne çıkarmak- tan vazgeçip laik Türkiye Cum- huriyeti'ne, insan haklarına, ay- dınlanma ve özgürtüklere, hukuk devletine ve bağımsızlığımıza yöneltilen saldınlara karşı koy- mamız lazım. Bunu yapabiliyor muyuz? Bu sorunun cevabı ke- sinlikle ve duraksamasız hayır- dır. Böyle birdayanışma, emper- yalizme karşı kazanılmış essiz bir bağımsızlık savaşının ardından kurulan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini benimsemeyen, onu ve kurucusunu küçümseyen bir akıma kendisini kaptırmış, ama ağzı iyi laf. yapan, kalemini us- taca kullanabilen yeni moda ay- dınlarla gerçekleştirilemez. Ül- kesinin, dünya tarihinin en bü- yük devrimcilerinden birini ye- tiştirdiğini anlamayan ve onun önderiiğinde yapılan Kurtuluş Savaşı'nı ve devrimleri algılaya- mayan, böyle bir tarih bilincine kavuşturamadığımız gençleri- mizle de olamaz. Evet, daya- nışmadan ve tüm ilkeli, yurt sev- gisi taşıyan insanlarla doğru yer- de buluşmaktan yanayım. Ama yıllar önce büyük yurtsever Ugur Mumcu'yu bir kısım aydınlan- mıza karşı savunmak zorunda kaldığımı asla unutamam. Ölü- münden sonra buna gerek kal- madı. Bir başka yazar, düşünür Ahmet Taner Kışlah'yı savun- mak, onun yaman birteorisyen, ilerici bir bilim adamı olduğunu savunmak çok daha zordu. Onun savları o günlerde bazı çevrelerde geçerii olan fikir akım- lanna uygun düşmüyordu. Ken- dilerine demokrat niteliğini ya- kıştıran pek çok kişi Kışlalı'nın adını bile anmak istemiyordu. Oysa şu ya da bu cephede yer almayan pek çok sayıda insa- na göre Ahmet Taner, sorunla- nn özürte parmak basan, o so- runları aklın ve bilimin ışığında iyi tartışan önemli bir yazardı. Onun "50yıldan beri Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı, milli iha- net bakanlığı olarak görev yap- mıştır" saptamasını sık sık ya- zılanmda yineledim. Kadınlarla erkekler aynı araçlarda seyahat etmesin, en iyi düzen şeriat dü- zenidir diyen imam hatip okulu mezunu, size 7.4yetmedi mi di- ye gösteri yapan örtülü kızımı- zın bir suçu, bir sorumluluğu olabilir mi? Tevhidi Tedrisat (öğ- retim Biriiği) denilerek MEB gö- zetim ve denetiminde Türk genç- liğinin küçümsenemeyecek bir bölümü böyle bir metafizik inanç- lar ortamında yetiştirilmiştir. Bi- zim kuşak düşünmeyi, soru sor- mayı, kuşku duymayı, olaylann nedenini, niçinini araştırmayı öğ- reten felsefe dersi görmüştür. Sosyolojik ve mantık dersleri de cabası. Daha sonraki kuşaklar bu olanaklardan yoksun bırakıl- mışlardır. O kuşaklara bağım- sızlık savaşımız, cumhuriyet dev- rimleri, aydınlanma, Rönesans, hümanizma, sanayi devrimi iyi anlatılsaydı bugün böyle bir gençlikle baş başa olur muy- duk?.. Aydın Engin'in geçen gün çok güzel belirttiği gibi Cum- huriyet'in amaçladığı kulluktan yurttaşlığa geçiş atılımı böylesi- nebaltalanmaaaidi medyame— da, TV kanallarında bu yoğun- lukta ve ağııiıkta tarikat kulları- nı ve de aşiret kullannı izler miy- dik? Buna bir de siyaset kulla- nnı ekleyiniz ve kendi dünyası- nı kuracak, kendi kararlarını ve- recek yurttaşlanmız nerededir diye sorunuz. Kendilerini aydın diye gören, demokrat olarak ni- teleyen ve elbette beyninin ışı- ğını satılığa çıkarmamış insan- lann demokrasi mücadelesi ve- rirken bu Türkiye gerçeklerini iyi görebilmesi lazım. Atatürk'ü kü- çümseyen, yaptıklarını demok- rasi adına kınayan bir aydın, bir demokrat, bir solcu, hatta bir Marksist nasıl olabilir, kesinlik- le anlayamıyorum. Bu bağlam- da büyük tutariılıkla Cumhuri- yet ilkelerinin, hukuk devletinin, emekçinin yanında yer alan Cumhuriyet gazetesine aydınla- nn bir bölümünün türlü çeşitli ve birçoğu pek yüzeysel neden- lerle gösterdiği tepki ve ilgisiz- liği anmak yerinde olur. Bu da ga- zetenin ağırlıkla Kemalizmi öne çıkarmasından ve bu doğrultu- da yeni dünya düzenine ve IMF direktiflerine karşı çıkmasından mı ileri geliyor dersiniz? Burada bir sakathk var. bir patoloji var, bunu hep söyleye- geldim. Birdemokratın, bir sol- cu ve ilericinin bizi tüm hedef- lediklerimize götüren yolu açan demokrasinin o güne kadar ne- redeyse hiç var olmayan temel- lerini atan bir devrimciye karşı çıkması olacak şey midir? Bu karşı duruşu ancak bilime, psi- kopatolojiye, sosyopatolojiye başvurarak açıklayabiliriz diye düşünüyorum. Son aylarda üniversite genç- liğinin içinde bir grubun dev- rimlerimizi, aydınlanmayı ve Ata- türk'ü tanıma, anlama ve anlat- ma yolunda olduğunu görerek umutlanıyorum. İleri adlı bir de dergi yayımlıyorlar. Sayılarının giderek arttığını görüyoruz. Eğer bu gençler kendilerini tören Ata- türkçülüğünden kurtarıp onu aydınlanmanın, bağımsızlığın, çağdaşlığın ve halkçılığın ön- cüsü olarak benimseyebilir ve bu kimliği ile Türk toplumu için bir birleştirici olarak öne süre- bihrlerse geniş bir etkinlikleri olabilir. Nâzım'dan esinlenerek "evirip çevirip göze girmeyi fi- lan bırakıp okumak, okumak ve durmaksızın okumak ve öğren- mek gerektiğini, fikir denilen şe- yin suratının Karabet ustanın uduna benzemediğini, onun şahlanmış bir kavga atı, kalın kabzalı bir savaş kılıcı olduğu- nu ve bu ata atlayacakyürek ve bu kabzaya bilek gerektiğini "iyi anlarlarsa Türk gençliğindeki potansiyeli harekete geçirebilir, kendileri ile birlikte Türkiye'yi de sağlam bir geleceğe doğru sürükleyebilirler. HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com ÇİZGtLİK KÂMlL MASARACI J f T ~ - ^ ^ ; 1-< BULUT BEBEK NVRAYÇIFTÇI bulutbebek@hotmail.com Onlann Icarjnca. 8t4nJar ne, Bofeo ? JK stokluyolzrdır herhaîdte/. H A R B İ SEMtH POROY Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerine bir süre ara vermiştir. TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN semihporoy@yahoo.com 27Mart OÛNYA TİYATRO GÛNÛf. 1962'pe,UAJESCO'rA 8A6LI BNsrrnjsu(1TI), BUGÜNÜ 'DÜNYA TirArjeo SÜAJÛ • İLAN ETTİ- M£X YfL 2.7 AMI&7?ıl TİrATKO SÛA/Ü KUT- LAfJACAKTie.. SU Çe&ÇEI/E İÇİfJPE, ULUSl/USAieASI TiyATKO EAfST/rZJSÜ 'NE ÛYB ÜL££LE£DE, TtyAnOD- LAK. PEEDELEZJNİ HAUCA ÜC££7X/Z OLAKAK <*ÇA - CAK, BİR T/y/ffiBD SANATÇIS/ PA UUJSAL TİMTJO? BİLDİ&S/Uİ t/AZHS.LAYIP SUA/rtCAKT/Ç. TİYATBO- NUM DAHA GEA//Ç KJrteiEIS£ ULAÇABİLMESİ VE SEyİLMESİ AMAC/NA YÖA/EÜK OiA/V BU ÖZEL 6ÛM, OJ/JYAA///V etU e^Kt SAHNE SANATINfAI SOGUNLA- RlNA PA PİKJ&r ÇEK£C£KTÎ/e... Sotda, /nşiHtre'dekJ ünlü Old 1/icTîyatrosu'Ha iJB&te. ya pilcm SÜrek/i dekpr-sOrüfuyor. Bu d&korda birçok Shk oyunu sahie/Meli/ek+eydi İZMİR 1. İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN 2000/912 E. j . . Davacı SSK tarafından davab Salih Durnaz aleyhine açılan alacak davasında verilen ara karar gereğince; " • • • Davalı Salih Durnaz'a 668/11 Sk. No: 2 Buca Lzmir adresine davetiye tebliğ edilememiştir. Bu nedenle davalı Salih Durnaz'ın 02.05.2001 günü saat 10.00'da yapılacak olan duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, dunışmaya gelmediği takdirde duruşmalann HUMK.nun 3156 sayılı yasa ile değ. 213/2 maddesine göre yokluğunda karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 28.02.2001 Basın: 15445 ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000/708 Esas Davacı O. Selcuk Baştürkmen vekili tarafindan, davalıîar Ayşe Günhan Ünlüsoy, Seyfi Ataman Özer ve Aytekin Gündüz aley- hine açılan alacak davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Davahlardan Seyfi Ataman Ozer adına çıkartılan tebligatın bila ikmalen iade ediüniş, zabıta tahkikatında da adresi meçhul kal- dığından dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verihniş olup, bu dava ile ilgili ibraz etmek istediğiniz bel- geleri, duruşmanın bırakıldığı 3.5.2001 günü saat: 10.05'e kadar göndermeniz veya duruşmaya getinneniz gerektiği, dunışmaya gelmediğiniz veya bir vekil tarafından kendinizi temsil ettirmediğiniz takdirde HUMK'nun 213 ve 377. maddesı gereğince yar- gılamaya yokluğunuzda devam edilip hüküm verileceği, dava dilekçesi ve duruşma günü yerine kaün olmak üzere ilanen duyu- rulur. 20.3.2001 Basın: 15585 KALEM METtN ERKSAN Lenin ve Tekerlekli Sandalye 6 Mart 2001 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 1. say- fasında bir haber vardı. Haberin başlığı şuydu: "Le- nin Filmi Rusyayı Ikiye Böldü." Haberin içeriği şöy- leydi: "Rusya'da birsinema filmiyapılmış. Bu film- de Lenin; kaıizmatikbirdevrimciolarak değil, 1924te- kiölümünden önce tekerleklisandalyedegezdirilen, felçli, sakat, çökmüş, çaresiz bir kişi olarak gösteri- liyonmuş. Yaşlı kuşak bu filme büyük bir tepki gös- termiş." Lenin'in yaşamı, kişiliği, düşünceleri, yaptığı dev- rim bilinir. Bilinmeyen, Lenin'in son dönemidir. Bu- güne değin Lenin üstüne yapılan resmi ve özel ya- yınlarda bu dönem karanlıkta bırakılmıştır. Bu sine- mafilmine konu olan tarihsel dönemin bilinmesi ya- rariı olacaktır. Lenin (1870-1924) 1. Dünya Savaşı içinde 1917'de tarafsız bir devlet olan Isviçre'de Zürih'te zorunlu bir sürgün olarak yaşamaktadır. Lenin Rusya'da bolşe- vik-komünist devrimi gerçekleştirmek için Rusya dışında çalışmalar yapar. Bolşevik-komünist devri- min gerçekleşmesi için Rusya'nın savaştayenilme- si gerektir. Fakat savaşı Rusya'nın içinde bulundu- ğu tarafın kazanacağı belli olmuştur. Savaşta Rus ordulannın sürekli yenilmesi, Rusya'da tehHkeli eko- nomik ve toplumşal yıkımlar yapmıştır. Bir bolşevik- komünist devrimin gerçekleşmesi için Rusya'da ge- rekli ortam hazırdır. Bu aşamada Lenin'in Rusya'da olması gerektir. Lenin'in Rusya'ya girmesi yasaktır. Savaş koşullan içinde Lenin'in Almanya'dan geçip Rusya'ya gitmesi olanaksızdır. Bu aşamada devreye Aleksandr Israe) Helphand (1867-1924) girer. 1910-1915 yılları arası Istanbul'da "Ittihatçılann" ekonomi ve siyaset danışmanı olarak bulunan A.I. Helphand'ınTürkiye'deki adı-sanı "Par- vus Efendi"dir. A.I. Helphand Rusyadoğumlu bir Ya- hudidir. 1887'de üniversiteyi bitirmiş ve gizli komü- nist partisine girmiştir. 1891'de Almanya'ya gitmiş, ekonomi-maliye doktorası yapmıştır. Lenin ve Troç- ki'nin (1879-1940) yakın dostudur. Troçki'nin önde- ri olduğu "AralıksızDevrim" düşüncesinin kuramcı- sıdır. 1905 devrimi sonrası Sibirya'ya sürülen Par- vus, Sibirya'dan kaçıp Almanya'ya gitmiştir. Marksist düşünce kuramcılığı ve devrimci kişiliğinden hiç ay- nlmayan Parvus, ekonomi ve maliye bilgisini kulla- narak Avrupa'nın en zengin kişilerinden biri olur. Bü- yük yazar ve düşünür A. Soljenitsin "Lenin Zürih 'te" adlı romanında Parvus'u çok yetkin bir biçimde an- latır. Parvus, Lenin gibi Rusya'da bolşevik- kornü- nist devrimin gerçekleşmesi için Rusya'nın savaşta yenilmesi gerektiğini düşünür. 27 Şubat 1917'de Rusya'da, Petersburg'da işçi- ordu ayaklanması başlar. 3 Mart 1917'de Çar tah- tını bırakır. 17 Mart 1917'de Parvus, Berlin'den Zü- rih'e Lenin'le konuşmaya gelir. Parvus Lenin'in Rus- ya'ya gidip devrimin önderi olmasını ister. Lenin ve Parvus Rusya'da bir bolşevik- komünist devrimin başanlı olması için Rusya'nın savaşta yenilmesi ge- rektiğini bir kez daha düşünürier, konuşuriar. Lenin Rusya'ya gidip devrimin önderi olunca Almanya ile banş anlaşması yapacaktır. Rusya'nın savaştan çe- kilmesi Almanya için büyük bir kazançtır. Parvus, Al- ınan devletinden Lenin'in özel birtrenle Almanya üs- tünden Rusya'ya gitmesi güvencesini almıştır. Le- nin, eşi ve bir bölüm devrimci arkadaşıyla birlikte 31 Mart 1917 günü Isviçre'den trenle yola çıkar. Al- manya, Isveç, Finlandiya yoluyla 4 Nisan 1917'de Petersburg'a gelir. Lenin hemen bolşevik-komünist devrimi yönetmeye başlar. 25 Ekim 1917'de "Ekim Devrimi" gerçekleşir. Lenin Sovyetler Biriiği önderi olur. 3 Mart 1918'de Rusya, Almanya ile Brest-Li- tovsk bırakışmasını (mutareke) yapar. Rusya savaş- tan çekilir. 27 Ağustos 1918'de Rusya, Almanya ile Brest- Litovsk Banş Antlaşması'nı imzalar. 30 Ağustos 1918'de, Brest-ütovsk antlaşması- na karşı olan "Sosyalist Devrimci Parti" üyesi Fanny Dora Kaplan (1893-1918) adında genç bir kadın, Petersburg'da Mikhelson fabrikası önünde taban- cayla Lenin'e beş el ateş eder. Kurşunlardan biri Le- nin'in başına, biri boynuna, biri göğsüne, biri bel- kemiğinin yanına, biri sol eline girer. Kurşunlar ze- hiriidir ve dum-dum kurşunudur. Bir seri ameliyat teh- likeli olduğu için, doktoriar kurşunlan çıkarmazlar. Güçlü beden yapısından ötürü Lenin ölmez. Bu su- ikasttan sonra Lenin genelde yatakta ve tekerlekli iskemlede yaşar. Beyin damarlannda doku sertleş- mesi oluşur. Konuşması, işitmesi ve yazması zorla- şır. Masa başında çalışamaz. Gövdesinde beş kur- şunla çok acılı bir hayat sürer. Bir süre sonra bede- ninin sağ yanı felç olur. Lenin 24 Ocak 1924'te ölür. Bu suikast bolşevik-komünist-Sovyet devrim ta- rihi içinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Lenin üstüne yapılan resmi ve özel yayınlar, bu dramatik vetrajikolayın üstünü özenle örter. 4 .. •-, BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Artvin ilin- de, geleneksel boğa güreşle- 2 rinin yapıldığı 3 ünlü yayla. 2/ - Kanşık renk- li... " — Gür- 5 sel": Yazan- 5 mız.3/Olduk- ça büyük bir cep saati... 8 Olumsuzluk 9 belirten bir önek. 4/ Gökcisimle- rinigözetleme...Hava basıncı birimi. 5/ Pa- 2 muk, yün gibi şeyleri 3 eğirmekte kullanılan 4 araç... Romanya'nın 5 plakaişareti.6/Delta. 7/"Züğürt—":Nes- 7 UÇölgeçen'in filmi... 8 Üstünbiryetkiningü- q cünü simgeleyen değ- nek. 8/ Aşk ateşi... Yakut Türkleri inanışında kötü ruhlann adı. 9/ Kabuğundan kinin çıkanlan ağaç. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Çalgı ya da ses için bpstelenmiş, serbest biçim- limüzikyaprtı. 2/tzmir'inbirilçesi... Danimarka'nın plaka işareti. 3/ Kaba bir komedi türü... Uzaklık işa- reti. 4/ Bir tür uzun savaş bıçağı. 5/ Bir elektroliz aygıtındaki artı kutup... Kaburga kemiği ve pirinç- le yapılan, Antalya yöresine özgü bir yemek. 6/ Su taşkıîu... Eski Mısır'da güneş tannsı... Bir renk. II Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanı- lan bir ağaç... tnce bez. 8/ Tırpana balığı... Kalori. 9/ Çekişme, kavga.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle