Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MART 2001 SAU CUMHURİYET SAYFA
17
Lüküs hayat
Bugün Dünya
Tiyatrolar Günü...
Ekonomik kriz
nedeniyle Istanbul
Tiyatro Festivali'nin
bienal biçimine
dönüştürülmesi öne
alındı, Kültür
Bakanlığı'nın ve
Deviet
Tiyatrolan'nın
turne ve festival
programtan iptal
edildi. Çünkü sanat bir
lüks olarak algılandı
veTasamıf
tedbirteri"ne
sokuldu... "Lüküs
hayat" sürenlerin
toplumun hayat
damarianndan birini
kesmesinden daha
dogal ne olabilir!
Bektronik posta: denizsomdcumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Japonya
enftasyon istiyormuş..
"Türkiye'den
ithalat vaosın!"
aziyet okurlan anımsayacaktır Berk Üstün-
dağ adını... Yüksek lisans eğitimini yeni ta-
mamlamış, İTÜ'lü bir gençti ve Istanbul'da-
ki belediye otobüslerinde kullanılmak üzere
geliştirdiği elektronik bilet sisteminin yerel yönetim-
de iktidara gelen Refahhlar tarafından çalındığını söy-
lüyordu... Kimseumursamadı... Üstündağ şimdi, dok-
torasını tamamlarnış genç bir bilim adamı ve medya
onu, üzerinde çalıştığı sistemle depremleri önceden
bilen kişi olarak tanıtıyor...
Işin sansasyonunda olan medya, henüz elle tutu-
lur bir aşamaya gelmeyen çalışmalara ve genç bir bi-
lim adamına ne yazık kı zarar veriyor...
Vaziyet okurlan Nusret Sancaklı'yı da anımsaya-
caktır... Deprem araştırmalan konusunda Japonya'da
yıllarca çalışmalar yapmış ve fakat Türkiye'ye döndü-
ğünde Kandilli Rasathanesi'nde iş bulamamış birdep-
rembilimciydi Sancaklı...
Medyanın keşfettiği, depremi önceden bilme konu-
Bilimvole
sunu Sancaklı'yla konuştuk...
Depremin önceden bilinebilmesi için ortaya üç so-
nucun çıkması gerekiyor: Artı eksi üç gün sapmayla
depremin zamanı, yeri ve büyüklüğü...
Bu sonuca ulaşabilmek için de yeraltı su sıcaklığı-
nın ve seviyesinin değişimi, kayalardaki gerilim, ra-
don gazı çıkışı gibi bir büyük altyapıya bağlı 15 fark-
lı parametreden yararlanmak söz konusu... Japonya,
depremin önceden belirlenebileceğine ilişkin çalışma-
lar yapmaya 1962 yılında karar vermiş... 5 yıllık plan-
laryapılmış... 1969 yılında uzmanlardan oluşan bir ko-
ordinasyon bürosu kurulmuş... Bugün için, Japonya'da
büyük ölçekli deprem riski taşıyan bölgelerde 25 sis-
mik şebeke, 2 okyanus dibi sismik veri ağı, 1 sismik
fırtına veri agı, 1 çeşitli özellikler içeren sismik veri ağı
ile farklı amaçlı 4 sismik veri ağı devreye sokulmuş...
Deprem gerçeğinin farkına Türkiye'den çok önce
varan Japonya, deneyimlerine, elindeki teknolojik bil-
gi birikimine ve ekonomik gücüne rağmen bugüne dek
öngörülen zaman, yer ve büyüklükte iki depremi bil-
miş... Deprem tahmini üzerine yoğun çalışmalar ya-
pan Çinliler bir depremi önceden kestirmiş... Ameri-
kalılann da bu yolda çalışmalan olduğu biliniyor...
Fakat dünya bilimi bugünkü koşullarda depremi
tahmin konusunda yolun en başında...
Bu arayışa Türkiye'den de bilim adamlannın katıl-
ması tabii ki sevindirici... Ancak, medyanın peşinde
koştuğu, kayalardakj elektrostatik değişimleri konu alan
bir çalışma...
Bu arada dünyada kimi buluşlann tesadüflere da-
yandığı da bir gerçek... Fakat kimse bunlan aJıp da
bir sonuca ulaşılmış gibi halkın önüne sunmuyor...
Medya, olacağı varsa da bir projeyi ölü doğuma zor-
luyor; bilimi de televoleleştiriyor...
Hizip
Ondokuz Mayıs
Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr.
Süleyman Çetik, Ismet
Inönü'nün "Memleket
gerçeklerine
vukufsuzluğunu,
sağduyu ile ne kadar
çabuk ters
düşebileceğini
ispatlamış bir hizip,
muvaffak olur da
partiyi ele geçirirse,
başa geiecek
hallerden ciddi olarak
endişe ederim'1
sözünü anımsattıktan
sonra soruyor "Bu
hizbin mensuplanndan
biri, hükümetin öteki
partinin başında
olabilir mi?"
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE MHP milletvekillerinin cami Ionu!
Milliyetçi Hareket Partisi'nin üç To-
kat milletvekili Lütfi Ceylan, Hüseyin
Balak, Reşat Doğru, Tokat'taki tüm
köy muhtarlarına birer mektup gön-
dermiş:
"2001 yılı bütçesinden caminizin ba-
kım, onarım ve ihtiyaçlannın gideril-
mesi için 300 milyon lira Tokat Vakıf-
lar Bankası Bölge Müdürlüğü emrine
gönderilmiş olup, söz konusu cami
yardımı en kısa zamanda ismi belirti-
len camide kullanılmak üzere hesabı-
nıza aktanlacaktır. Bilgi edinilmesini
rica eder, şahsınızda tüm hemşehrile-
rimize selam ve saygılarımızı sunanz."
Yazıyı alan muhtariar, bankanın yo-
lunu tutmuş, ama ne böyle bir para
gönderilmiş ne de bankaya bir talimat
verilmiş...
Biraz soruşturunca işin aslı ortaya
çıkmış:
TBMM Bütçe Plan Komisyonu üye-
si Lütfi Ceylan, Tokat Vakıflar Bölge
Müdürü'ne telefon ederek, komisyon
üyesi olarak bölgelerinde kullanılmak
üzere ödenek haklan olduğunu, ken-
disinin bu ödeneği camilerin bakım ve
onarımı için kullanmak istediğini ve
2001 yılı bütçesinden ödenek aktarı-
lacağını söyleyip, muhtartarayardım-
cı olunmasını istemiş... Tetefonu ka-
pattıktan sonra da Tokat'taki tüm köy
muhtarlarına üç milletvekilinin imza-
sıyla birer mektup gönderilmiş...
TBMM Başkanı Omer Izgi'ye sor-
mak gerek, komisyon üyesi bir millet-
vekili, kullanmadığı ödenekJerin kar-
şılığında, kamu bankaianndan is-
tediği şekilde kaynak kullanabi-
lir mi, 2001 yılı bütçesinde To-
kat'ın köy camileri için muhtar-
lara aynlmış bir ödenek var mı ve
Türkiye'de siyasetin dine alet edilme-
sinde her yol geçerii mi?
Aydın Dayamşması
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMtR
Bu satıriann yazan, başında bu
kadar çok sayıda bela bulunan
Türkiyeli aydınlann, dogmalar-
dan yakasını kurtarmış, köşe
dönme felsefesini benimseme-
yen bilinçli yurttaşlannın bir da-
yanışma içinde bulunmasından
yanadır. Bunun birgereklilik hat-
ta zorunluluk olduğuna inan-
maktadır. Türkiye içerden ve dı-
şardan kuşatılmış durumdad»r.
Bu kuşatılmışlık ortamında pek
de kıymeti harbiyesi olmayan
görüş aynlıklannı öne çıkarmak-
tan vazgeçip laik Türkiye Cum-
huriyeti'ne, insan haklarına, ay-
dınlanma ve özgürtüklere, hukuk
devletine ve bağımsızlığımıza
yöneltilen saldınlara karşı koy-
mamız lazım. Bunu yapabiliyor
muyuz? Bu sorunun cevabı ke-
sinlikle ve duraksamasız hayır-
dır.
Böyle birdayanışma, emper-
yalizme karşı kazanılmış essiz bir
bağımsızlık savaşının ardından
kurulan Cumhuriyet'in kuruluş
felsefesini benimsemeyen, onu
ve kurucusunu küçümseyen bir
akıma kendisini kaptırmış, ama
ağzı iyi laf. yapan, kalemini us-
taca kullanabilen yeni moda ay-
dınlarla gerçekleştirilemez. Ül-
kesinin, dünya tarihinin en bü-
yük devrimcilerinden birini ye-
tiştirdiğini anlamayan ve onun
önderiiğinde yapılan Kurtuluş
Savaşı'nı ve devrimleri algılaya-
mayan, böyle bir tarih bilincine
kavuşturamadığımız gençleri-
mizle de olamaz. Evet, daya-
nışmadan ve tüm ilkeli, yurt sev-
gisi taşıyan insanlarla doğru yer-
de buluşmaktan yanayım. Ama
yıllar önce büyük yurtsever Ugur
Mumcu'yu bir kısım aydınlan-
mıza karşı savunmak zorunda
kaldığımı asla unutamam. Ölü-
münden sonra buna gerek kal-
madı. Bir başka yazar, düşünür
Ahmet Taner Kışlah'yı savun-
mak, onun yaman birteorisyen,
ilerici bir bilim adamı olduğunu
savunmak çok daha zordu.
Onun savları o günlerde bazı
çevrelerde geçerii olan fikir akım-
lanna uygun düşmüyordu. Ken-
dilerine demokrat niteliğini ya-
kıştıran pek çok kişi Kışlalı'nın
adını bile anmak istemiyordu.
Oysa şu ya da bu cephede yer
almayan pek çok sayıda insa-
na göre Ahmet Taner, sorunla-
nn özürte parmak basan, o so-
runları aklın ve bilimin ışığında
iyi tartışan önemli bir yazardı.
Onun "50yıldan beri Türkiye'de
Milli Eğitim Bakanlığı, milli iha-
net bakanlığı olarak görev yap-
mıştır" saptamasını sık sık ya-
zılanmda yineledim. Kadınlarla
erkekler aynı araçlarda seyahat
etmesin, en iyi düzen şeriat dü-
zenidir diyen imam hatip okulu
mezunu, size 7.4yetmedi mi di-
ye gösteri yapan örtülü kızımı-
zın bir suçu, bir sorumluluğu
olabilir mi? Tevhidi Tedrisat (öğ-
retim Biriiği) denilerek MEB gö-
zetim ve denetiminde Türk genç-
liğinin küçümsenemeyecek bir
bölümü böyle bir metafizik inanç-
lar ortamında yetiştirilmiştir. Bi-
zim kuşak düşünmeyi, soru sor-
mayı, kuşku duymayı, olaylann
nedenini, niçinini araştırmayı öğ-
reten felsefe dersi görmüştür.
Sosyolojik ve mantık dersleri de
cabası. Daha sonraki kuşaklar
bu olanaklardan yoksun bırakıl-
mışlardır. O kuşaklara bağım-
sızlık savaşımız, cumhuriyet dev-
rimleri, aydınlanma, Rönesans,
hümanizma, sanayi devrimi iyi
anlatılsaydı bugün böyle bir
gençlikle baş başa olur muy-
duk?.. Aydın Engin'in geçen
gün çok güzel belirttiği gibi Cum-
huriyet'in amaçladığı kulluktan
yurttaşlığa geçiş atılımı böylesi-
nebaltalanmaaaidi medyame—
da, TV kanallarında bu yoğun-
lukta ve ağııiıkta tarikat kulları-
nı ve de aşiret kullannı izler miy-
dik? Buna bir de siyaset kulla-
nnı ekleyiniz ve kendi dünyası-
nı kuracak, kendi kararlarını ve-
recek yurttaşlanmız nerededir
diye sorunuz. Kendilerini aydın
diye gören, demokrat olarak ni-
teleyen ve elbette beyninin ışı-
ğını satılığa çıkarmamış insan-
lann demokrasi mücadelesi ve-
rirken bu Türkiye gerçeklerini iyi
görebilmesi lazım. Atatürk'ü kü-
çümseyen, yaptıklarını demok-
rasi adına kınayan bir aydın, bir
demokrat, bir solcu, hatta bir
Marksist nasıl olabilir, kesinlik-
le anlayamıyorum. Bu bağlam-
da büyük tutariılıkla Cumhuri-
yet ilkelerinin, hukuk devletinin,
emekçinin yanında yer alan
Cumhuriyet gazetesine aydınla-
nn bir bölümünün türlü çeşitli
ve birçoğu pek yüzeysel neden-
lerle gösterdiği tepki ve ilgisiz-
liği anmak yerinde olur. Bu da ga-
zetenin ağırlıkla Kemalizmi öne
çıkarmasından ve bu doğrultu-
da yeni dünya düzenine ve IMF
direktiflerine karşı çıkmasından
mı ileri geliyor dersiniz?
Burada bir sakathk var. bir
patoloji var, bunu hep söyleye-
geldim. Birdemokratın, bir sol-
cu ve ilericinin bizi tüm hedef-
lediklerimize götüren yolu açan
demokrasinin o güne kadar ne-
redeyse hiç var olmayan temel-
lerini atan bir devrimciye karşı
çıkması olacak şey midir? Bu
karşı duruşu ancak bilime, psi-
kopatolojiye, sosyopatolojiye
başvurarak açıklayabiliriz diye
düşünüyorum.
Son aylarda üniversite genç-
liğinin içinde bir grubun dev-
rimlerimizi, aydınlanmayı ve Ata-
türk'ü tanıma, anlama ve anlat-
ma yolunda olduğunu görerek
umutlanıyorum. İleri adlı bir de
dergi yayımlıyorlar. Sayılarının
giderek arttığını görüyoruz. Eğer
bu gençler kendilerini tören Ata-
türkçülüğünden kurtarıp onu
aydınlanmanın, bağımsızlığın,
çağdaşlığın ve halkçılığın ön-
cüsü olarak benimseyebilir ve
bu kimliği ile Türk toplumu için
bir birleştirici olarak öne süre-
bihrlerse geniş bir etkinlikleri
olabilir. Nâzım'dan esinlenerek
"evirip çevirip göze girmeyi fi-
lan bırakıp okumak, okumak ve
durmaksızın okumak ve öğren-
mek gerektiğini, fikir denilen şe-
yin suratının Karabet ustanın
uduna benzemediğini, onun
şahlanmış bir kavga atı, kalın
kabzalı bir savaş kılıcı olduğu-
nu ve bu ata atlayacakyürek ve
bu kabzaya bilek gerektiğini "iyi
anlarlarsa Türk gençliğindeki
potansiyeli harekete geçirebilir,
kendileri ile birlikte Türkiye'yi
de sağlam bir geleceğe doğru
sürükleyebilirler.
HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
ÇİZGtLİK KÂMlL MASARACI
J f T ~ - ^ ^
;
1-<
BULUT BEBEK NVRAYÇIFTÇI bulutbebek@hotmail.com
Onlann
Icarjnca.
8t4nJar ne, Bofeo ?
JK
stokluyolzrdır herhaîdte/.
H A R B İ SEMtH POROY
Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerine bir süre ara vermiştir.
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN
semihporoy@yahoo.com
27Mart
OÛNYA TİYATRO GÛNÛf.
1962'pe,UAJESCO'rA 8A6LI
BNsrrnjsu(1TI), BUGÜNÜ 'DÜNYA TirArjeo SÜAJÛ •
İLAN ETTİ- M£X YfL 2.7 AMI&7?ıl TİrATKO SÛA/Ü KUT-
LAfJACAKTie.. SU Çe&ÇEI/E İÇİfJPE, ULUSl/USAieASI
TiyATKO EAfST/rZJSÜ 'NE ÛYB ÜL££LE£DE, TtyAnOD-
LAK. PEEDELEZJNİ HAUCA ÜC££7X/Z OLAKAK <*ÇA -
CAK, BİR T/y/ffiBD SANATÇIS/ PA UUJSAL TİMTJO?
BİLDİ&S/Uİ t/AZHS.LAYIP SUA/rtCAKT/Ç. TİYATBO-
NUM DAHA GEA//Ç KJrteiEIS£ ULAÇABİLMESİ VE
SEyİLMESİ AMAC/NA YÖA/EÜK OiA/V BU ÖZEL 6ÛM,
OJ/JYAA///V etU e^Kt SAHNE SANATINfAI SOGUNLA-
RlNA PA PİKJ&r ÇEK£C£KTÎ/e...
Sotda, /nşiHtre'dekJ ünlü Old 1/icTîyatrosu'Ha iJB&te. ya
pilcm SÜrek/i dekpr-sOrüfuyor. Bu d&korda birçok
Shk oyunu sahie/Meli/ek+eydi
İZMİR 1. İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN
2000/912 E. j . .
Davacı SSK tarafından davab Salih Durnaz aleyhine açılan alacak davasında verilen ara karar gereğince; " • • •
Davalı Salih Durnaz'a 668/11 Sk. No: 2 Buca Lzmir adresine davetiye tebliğ edilememiştir.
Bu nedenle davalı Salih Durnaz'ın 02.05.2001 günü saat 10.00'da yapılacak olan duruşmada hazır bulunması veya kendisini
bir vekille temsil ettirmesi, dunışmaya gelmediği takdirde duruşmalann HUMK.nun 3156 sayılı yasa ile değ. 213/2 maddesine
göre yokluğunda karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 28.02.2001 Basın: 15445
ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2000/708 Esas
Davacı O. Selcuk Baştürkmen vekili tarafindan, davalıîar Ayşe Günhan Ünlüsoy, Seyfi Ataman Özer ve Aytekin Gündüz aley-
hine açılan alacak davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince;
Davahlardan Seyfi Ataman Ozer adına çıkartılan tebligatın bila ikmalen iade ediüniş, zabıta tahkikatında da adresi meçhul kal-
dığından dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verihniş olup, bu dava ile ilgili ibraz etmek istediğiniz bel-
geleri, duruşmanın bırakıldığı 3.5.2001 günü saat: 10.05'e kadar göndermeniz veya duruşmaya getinneniz gerektiği, dunışmaya
gelmediğiniz veya bir vekil tarafından kendinizi temsil ettirmediğiniz takdirde HUMK'nun 213 ve 377. maddesı gereğince yar-
gılamaya yokluğunuzda devam edilip hüküm verileceği, dava dilekçesi ve duruşma günü yerine kaün olmak üzere ilanen duyu-
rulur. 20.3.2001 Basın: 15585
KALEM
METtN ERKSAN
Lenin ve Tekerlekli
Sandalye
6 Mart 2001 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 1. say-
fasında bir haber vardı. Haberin başlığı şuydu: "Le-
nin Filmi Rusyayı Ikiye Böldü." Haberin içeriği şöy-
leydi: "Rusya'da birsinema filmiyapılmış. Bu film-
de Lenin; kaıizmatikbirdevrimciolarak değil, 1924te-
kiölümünden önce tekerleklisandalyedegezdirilen,
felçli, sakat, çökmüş, çaresiz bir kişi olarak gösteri-
liyonmuş. Yaşlı kuşak bu filme büyük bir tepki gös-
termiş."
Lenin'in yaşamı, kişiliği, düşünceleri, yaptığı dev-
rim bilinir. Bilinmeyen, Lenin'in son dönemidir. Bu-
güne değin Lenin üstüne yapılan resmi ve özel ya-
yınlarda bu dönem karanlıkta bırakılmıştır. Bu sine-
mafilmine konu olan tarihsel dönemin bilinmesi ya-
rariı olacaktır.
Lenin (1870-1924) 1. Dünya Savaşı içinde 1917'de
tarafsız bir devlet olan Isviçre'de Zürih'te zorunlu bir
sürgün olarak yaşamaktadır. Lenin Rusya'da bolşe-
vik-komünist devrimi gerçekleştirmek için Rusya
dışında çalışmalar yapar. Bolşevik-komünist devri-
min gerçekleşmesi için Rusya'nın savaştayenilme-
si gerektir. Fakat savaşı Rusya'nın içinde bulundu-
ğu tarafın kazanacağı belli olmuştur. Savaşta Rus
ordulannın sürekli yenilmesi, Rusya'da tehHkeli eko-
nomik ve toplumşal yıkımlar yapmıştır. Bir bolşevik-
komünist devrimin gerçekleşmesi için Rusya'da ge-
rekli ortam hazırdır. Bu aşamada Lenin'in Rusya'da
olması gerektir. Lenin'in Rusya'ya girmesi yasaktır.
Savaş koşullan içinde Lenin'in Almanya'dan geçip
Rusya'ya gitmesi olanaksızdır.
Bu aşamada devreye Aleksandr Israe) Helphand
(1867-1924) girer. 1910-1915 yılları arası Istanbul'da
"Ittihatçılann" ekonomi ve siyaset danışmanı olarak
bulunan A.I. Helphand'ınTürkiye'deki adı-sanı "Par-
vus Efendi"dir. A.I. Helphand Rusyadoğumlu bir Ya-
hudidir. 1887'de üniversiteyi bitirmiş ve gizli komü-
nist partisine girmiştir. 1891'de Almanya'ya gitmiş,
ekonomi-maliye doktorası yapmıştır. Lenin ve Troç-
ki'nin (1879-1940) yakın dostudur. Troçki'nin önde-
ri olduğu "AralıksızDevrim" düşüncesinin kuramcı-
sıdır. 1905 devrimi sonrası Sibirya'ya sürülen Par-
vus, Sibirya'dan kaçıp Almanya'ya gitmiştir. Marksist
düşünce kuramcılığı ve devrimci kişiliğinden hiç ay-
nlmayan Parvus, ekonomi ve maliye bilgisini kulla-
narak Avrupa'nın en zengin kişilerinden biri olur. Bü-
yük yazar ve düşünür A. Soljenitsin "Lenin Zürih 'te"
adlı romanında Parvus'u çok yetkin bir biçimde an-
latır. Parvus, Lenin gibi Rusya'da bolşevik- kornü-
nist devrimin gerçekleşmesi için Rusya'nın savaşta
yenilmesi gerektiğini düşünür.
27 Şubat 1917'de Rusya'da, Petersburg'da işçi-
ordu ayaklanması başlar. 3 Mart 1917'de Çar tah-
tını bırakır. 17 Mart 1917'de Parvus, Berlin'den Zü-
rih'e Lenin'le konuşmaya gelir. Parvus Lenin'in Rus-
ya'ya gidip devrimin önderi olmasını ister. Lenin ve
Parvus Rusya'da bir bolşevik- komünist devrimin
başanlı olması için Rusya'nın savaşta yenilmesi ge-
rektiğini bir kez daha düşünürier, konuşuriar. Lenin
Rusya'ya gidip devrimin önderi olunca Almanya ile
banş anlaşması yapacaktır. Rusya'nın savaştan çe-
kilmesi Almanya için büyük bir kazançtır. Parvus, Al-
ınan devletinden Lenin'in özel birtrenle Almanya üs-
tünden Rusya'ya gitmesi güvencesini almıştır. Le-
nin, eşi ve bir bölüm devrimci arkadaşıyla birlikte 31
Mart 1917 günü Isviçre'den trenle yola çıkar. Al-
manya, Isveç, Finlandiya yoluyla 4 Nisan 1917'de
Petersburg'a gelir. Lenin hemen bolşevik-komünist
devrimi yönetmeye başlar. 25 Ekim 1917'de "Ekim
Devrimi" gerçekleşir. Lenin Sovyetler Biriiği önderi
olur. 3 Mart 1918'de Rusya, Almanya ile Brest-Li-
tovsk bırakışmasını (mutareke) yapar. Rusya savaş-
tan çekilir. 27 Ağustos 1918'de Rusya, Almanya ile
Brest- Litovsk Banş Antlaşması'nı imzalar.
30 Ağustos 1918'de, Brest-ütovsk antlaşması-
na karşı olan "Sosyalist Devrimci Parti" üyesi Fanny
Dora Kaplan (1893-1918) adında genç bir kadın,
Petersburg'da Mikhelson fabrikası önünde taban-
cayla Lenin'e beş el ateş eder. Kurşunlardan biri Le-
nin'in başına, biri boynuna, biri göğsüne, biri bel-
kemiğinin yanına, biri sol eline girer. Kurşunlar ze-
hiriidir ve dum-dum kurşunudur. Bir seri ameliyat teh-
likeli olduğu için, doktoriar kurşunlan çıkarmazlar.
Güçlü beden yapısından ötürü Lenin ölmez. Bu su-
ikasttan sonra Lenin genelde yatakta ve tekerlekli
iskemlede yaşar. Beyin damarlannda doku sertleş-
mesi oluşur. Konuşması, işitmesi ve yazması zorla-
şır. Masa başında çalışamaz. Gövdesinde beş kur-
şunla çok acılı bir hayat sürer. Bir süre sonra bede-
ninin sağ yanı felç olur. Lenin 24 Ocak 1924'te ölür.
Bu suikast bolşevik-komünist-Sovyet devrim ta-
rihi içinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Lenin
üstüne yapılan resmi ve özel yayınlar, bu dramatik
vetrajikolayın üstünü özenle örter. 4 .. •-,
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDANSAĞA:
1/ Artvin ilin-
de, geleneksel
boğa güreşle- 2
rinin yapıldığı 3
ünlü yayla. 2/ -
Kanşık renk-
li... " — Gür- 5
sel": Yazan- 5
mız.3/Olduk-
ça büyük bir
cep saati... 8
Olumsuzluk 9
belirten bir
önek. 4/ Gökcisimle-
rinigözetleme...Hava
basıncı birimi. 5/ Pa- 2
muk, yün gibi şeyleri 3
eğirmekte kullanılan 4
araç... Romanya'nın 5
plakaişareti.6/Delta.
7/"Züğürt—":Nes- 7
UÇölgeçen'in filmi... 8
Üstünbiryetkiningü- q
cünü simgeleyen değ-
nek. 8/ Aşk ateşi... Yakut Türkleri inanışında kötü
ruhlann adı. 9/ Kabuğundan kinin çıkanlan ağaç.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Çalgı ya da ses için bpstelenmiş, serbest biçim-
limüzikyaprtı. 2/tzmir'inbirilçesi... Danimarka'nın
plaka işareti. 3/ Kaba bir komedi türü... Uzaklık işa-
reti. 4/ Bir tür uzun savaş bıçağı. 5/ Bir elektroliz
aygıtındaki artı kutup... Kaburga kemiği ve pirinç-
le yapılan, Antalya yöresine özgü bir yemek. 6/ Su
taşkıîu... Eski Mısır'da güneş tannsı... Bir renk. II
Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanı-
lan bir ağaç... tnce bez. 8/ Tırpana balığı... Kalori.
9/ Çekişme, kavga.