22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA H i J v U l ı UlfJj. / ekonomi(acumhuriyetcom.t 13 ŞÎRKETLERDEN • KÜPKÜP'ler farklı seviyeleri ile her yaştan çocuğa keyifli ve pratik bir eğlence firsatı sunuyor. Araştırmalar sonucu yaratılan Little- Genius ve Bau-Box "küpküp"ler çucuklara mekân ve üç boyutluluk bilinci kazandınyor. • MOZAtK'in Ortaköy'de açdan shonToomunun açıhşı içm düzenlenen kokteyle Itah/an mimar ve tasanmcı Antonio Citterio ve B & B Italia'nın sahibi Giorgio Busnelli kabldL • OTACI & LEZZET Dergisi işbirliği ve Tûrk Kalp Vakfı'nın katkılanyla düzenlenen 3. Lifli Diyet Yemekleri Yanşması bu yıl 12 Nisan'da Ceylan Inter Continental Istanbul Oteli'nde gerçekleştirilecek. • E&E GROUP insan kaynaklan alanuıda sunduğu bütfin hizmcderi tek çaü ahmdan sürdûrûyor. Firma, Avrupa standarüannda insan kaynaklan çözûmleri sunuyor. • STANDARD MOTOR, 121 . ,ui.-4; sensörüyle yolculan izleyerek kaza anında maksimum koruma sağlayan "akıllı gûvenlik sistemi"ne sahip yeni Fordmondeo'yu shovvroomunda düzenlediği kokteylde tanıttı. Şirket, Koç Grubu'na bağlı Ford Otosan'ın yetkili satıcısı. • DKNYJEANS bkbahar Kadın Koleksiyonu, bahan, doğanın birbirinden boş ve canlı renkleri ile karşılryor. DKNY Erkek Koleksiyonu da mavi, yeşil, san, bej, lacivert tonlan, bol ve rahat, kısa ile uzun pantolonlarla şeldUeniyor. • GLAXO- SMITHKLINE ISAŞ Gebze üretim tesislerinde ISO 9002 Kalite Yönetim, ISO 14001 Çevre Yönetim veOHSAS 18001 Çalışan Sağlığı ve Iş Güvenliği Sistemi sertifıkasını aldı. • EPSON, püskürtmeB yaacı serisi Stylus Photo'yu yeni ürünleriyle geKstirerek hem amatör bem profesyonel kullanıcıya sunuyor. Stylus serisi, 2880x720 dpi çözûnürlükle baskı işlemlerinde renk skalasında bulunan her rengin en parlak görüntüsûne ulaşmayı safhyor. Reel sektöre uygulanan yüksek faizler TOBB ve Bankalar Birliği'nin gündeminde 31 Mart'a çözüm arayışıEkonomi Servisi - Sanayıcilenn 'ikinci kriz' uyansıyla dile getirdikleri 31 Mart'ta ödemesi gelen dönem kredilerine uygulanan yüksek faiz sorunu bugûn Bankalar Birliği ile oda başkanlannın katılacağı bir toplantı ile masaya yatınlacak. Bankacılarla sanayicileri karşı karşıya getiren sorunun giderilmesi için Odalar Birliği'nin organize ettiği toplantıya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği • Bankacılar ile oda başkan ve yöneticilerinin bir araya geleceği toplantıda, ekonomik kriz sırasında bankalann işadamlanna kullandırdığı kredi faizlerinin kriz öncesi duruma ya da daha makul ölçülere çekilmesi konususunda bir ara formül bulunmaya çalışılacak. (TOBB) Konsey başkanlan, başkanlık divanı, 11 sanayi odası yönetim kurulu başkanlan, Ankara ve tstanbul ticaret odalan yönetim kurulu başkanlan ife Türkiye îhracatçdar Meclisi, Tûrkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ile Türkiye Işverenleri Sendikası Konfederasyonu davet edildi. Toplantıya aynca bankalan temsilen Bankalar Birliği ile üyeleri de katılacak. Hazırfak toplanüsı Çırağan Oteli'nde gerçekleştirilecek toplantı öncesinde Odalar Birliği'nin Akmerkez'deki ofısinde de bir hazırlık toplantısı gerçekleştirilecek. Bu toplantıya TOBB'ye bağlı oda yönetıcileri katılacak. Bankacılar ile oda başkan ve yöneticilerinin bir araya geleceği akşamki toplantıda, şubat ayında gerçekleştirilen fiili devalüasyon sonrasında bankalann işadamlanna kullandırdığı kredileri çok yüksek faizlerle geri çağırması konusu ele alınarak kredi faizlerinin kriz öncesi duruma ya da daha makul ölçülere çekilmesi konusunda bir ara formül bulunmaya çalışılacak. Reel sektörün ödemesine 'olanaksız' gözüyle bakılan yüzde 2500'e varan temerrüt faizlerinin sanayide büyük kan kaybına uğratacağı kaydediliyordu. Sanayicininfiyatlardaki düşüşü sürdürmesi halinde sessiz kalmayacaJdannı bildirdiler Süt üreticisi eyleme hazirlanıyorEkonomi Servisi - Sanayici- nin çiğ süt fiyatını gitgide dü- şürmesine tepki gösteren süt üreticileri, alım ihalelerinde fiyatlann daha da düşmesi ha- linde Dunya Süt Günü'nü ey- lemle karşılayacaklannı bil- dirdiler. Fiyatlardaki düşüşün, "da- hildeişkme rejimi" kapsamın- da ithal edilen süttozu, tereya- ğı ve peyniraltı suyunun yur- tiçi üretımde kullanılmasından kaynaklandığını belirten süt üreticileri, bu ürünlerin ithala- tının önlenmesini istiyor. Tür- kiye Damızlık Sığır Yetiştirici- leri Merkez Birliği (TDSYMB) Genel Sekreteri Fehmi Aksoy, dahilde işletne rejimi kapsamında, geçen yıl Türkiye'ye 9 bin ton süttozu, 5 bin ton tereyağı ve aynca granül halde peyniraltı suyu it- hal edildiğini, bunlann süt ola- rak karşıhğuıın 200-250 bin tona ulaştığını söyledi. Bisküvi, çikolata gibi ihraç amaçlı üretimde girdi olarak kullanılması gereken ithal süt- tozu, tereyağı ve granül halde peyniraltı suyunun ancak yüz- de 20'sinin bu amaçla kulla- nıldığını anlatan Fehmi Aksoy, kalan bölümünün iç piyasaya yönelik üretimde değerlendi- rildiğini öne sürdü. Süt ihtiyacını, dahilde işle- me rejimi kapsamında ithal eden bu ürünlerle ikâme eden sanayicinin, geçen yıl sonun- da 200 bin liradan aldığı sütün litre fiyatını bu yılbaşında 175 bin liraya düşürdüğünü belir- ten Aksoy, bazı yerlerde, peşin alım fıyatının 145 bin liraya kadar indirildiğirü kaydetti. Yüz gram süttozundan bir lit- Tûrkiye Damızhk Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, süttozu, tereyağı ve peyniralü suyu ithalaünın önlenmesi için siyasi temaslarda bulunacak, Rekabet Kunımu'na başvuracak. re süt elde edilebildiğini, bu- nun sanayiciye maliyetinin de, devalüasyondan önce 90 bin lira iken devalüasyondan sona 120 bin liraya çıktığını anlatan Aksoy, ithalatın devam etmesi halinde, nisan-haziran dönemi için bu ay sonuna kadar dü- zenlenecek ihalelerde çiğ süt alım fiyatının daha da düşme- sini beklediklerini söyledi. Haksız rekabet Çiğ sütün maliyetinin, işlet- menin büyüklüğüne göre 186 bin-209 bin lira arasuıda de- ğiştiğine dikkat çeken Aksoy, bırliğe üye 26 yetiştirici birli- ğinin yöneticileri ile 20 Mart'- ta Ankara'da yaptıklan toplan- tıda, bu haksız rekabetin ön- lenmesi amacıyla öncelikle Rekabet Kunımu'na başvur- ma karan almdığını açıkladı. Aksoy söz konusu ürünlerin ıthalatının önlenmesi amacıy- la da, tüm parti başkanlannı ve hükümet yetkililerini ziya- ret edeceklerini, ay sonuna ka- dar yapılacak ihalelerde fiyat- lann düşmesi halinde de, ön- ce iller düzeyinde, ardından 21 Mayıs Dünya Süt Günü'nde genel eylem yapılmasına karar verildiğini kaydetti. DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA Makedonya nüfusunun yaklaşık yüz- de 30'unu duşturan Arnavut azınlık adı- na hareket ettiğini ileri süren bir gerilla grubu, Makedonya devletine "ya sa- vaş, ya banş görûşmeleri" ültimatomu verirken, Makedonya yönetiminin de gerillalan yok etmek amacıyla bir nihai saldınya geçmesi "Yeni bir Balkan sa- vaşı mı başlıyor?" sorusunu gündeme getirdi. Kimi yaklaşımlara göre (örneğin, The Guardian'dan Jonathan Steete) paniğe gerek yok. Bu kez durum farklı: Milose- viç yok, Makedonya'da etnik Amavut- laria Sırp kökenli Makedonyalılar birtik- te hükümeti paylaşıyortar, saldırganlar ise 300, bilemediniz 1000 kışılik bir grup. NATO ve ABD'nin bunlara destek ver- mesi söz konusu değil. Öyleyse Make- donya ve KFOR güçlerinin eşgüdümlü operasyonlanyla bu sorun kısa zaman- da giderilebilir... Bu saptamalarda bir doğruluk payı var. Ancak sürecin bu saptamalann sınırtannı aşan dinamikle- ri de var. Çatışmalann genişleme olasılığı yüksek llk bakışta, Makedonya'da bir sorun çıkmış olmasını yadırgamak olası. Arna- vutlar partamenter demokratik Make- donya devletinin içinde yer alıyorlar. Ar- navutiann Demokratik Partisi (ADP) koalisyon hükümetınin ortağı. Öyleyse sorunu çıkaran Ulusal Kurtuluş Ordu- su (UKO) aşın uçlardan ve geleceği ol- mayan ufak bir azınlıktan mı oluşuyor? Birçok gösterge UKO'nun yerel ve ufak bir azınlıktan ibaret olmadığını gösteri- yor. Birincisi, ADP, Makedonyalı Arna- vutlann tek siyasi partisi değil. Daha ulu- salcı özellikler taşıyan Demokratik Re- fah Partisi ile yeni kurulan (!) Ulusal Demokratik Parti Makedonyalı Ama- vutlar arasında önemli desteğe sahip. Kosova savaşı sırasında olaylann için- de verdiği haberlerie büyük saygınlık kazanmış Instrtute for Reporting War and Peace muhabirinin Üsküp'ten bildirdiğine göre bu iki partinin UKO'ya verdiği destek giderek artıyor. Örneğin 14 Mart günü, Tetevo'da çatışmalar patlak verdiği sırada kentin meydanın- da da Amavutlann bu iki parti ve sivil toplum örgütleri aracılığıyla örgütledik- leri ilk büyük protesto gösterisi gerçek- leşiyordu. (IWPR - Rapor No. 227-16 /03). IWPR muhabirinin aktardığına göre UKO lideri Fazli Velicu'nun daha önce- Yeni Bir Balkan Savaşı Giindemde-1 Makedonya'nın gerillalara karşı saldınya geçmesi savaş kaygısı yarattı. ki günlerde basında çıkan demeciyle göstericilerin talepleri arasında büyük bir benzerlik vardı. UKO lideri, demecin- de, "Son 10yılda Makedonya hüküme- ti demokrasi şemsiyesi altında saklan- dı... Gerçekte ise amavutlann refahını arttınnak için hiçbir şeyyapmadı" diyor ve ekliyor "Taleplerimizi siyasi yollaria elde edemedik, o yüzden silaha sanl- dık." UKO liderine göre "UKO Make- donya'nın bihiğini savunuyor, ama Ar- navutlar için eşit haklar istiyor, bayrağı- nın, dilinin ve kimliğinin tanınmasını is- tiyor. " (a.g.e.) UKO liderinin bu ifadele- ri ile UKO'nun Makedonya'da hükümet ortağı olan ADP'yi karşısına aldığını söy- lemek mümkün. Diğer iki partinin vartı- ğı ve protesto gösterisi de ADP'nin top- lumsal desteğinin sanıldığı kadar sağ- lam olmadığını ortaya koyuyor. Diğer taraftan UKO, önemli ölçüde Makedonyalı Arnavutlardan oluşan, bölge gençleri arasından gittikçe fazla taraftar bulan yerel bir güç. Sonra, hem UKO kadrolan içinde çok sayıda UÇK kaynaklı savaşçı var hem de UKO Gü- ney Sırbistan'ın Arnavut bölgelerinde etkin Presevo, Medvedce ve Bujano- vaç Kurtuluş Ordusu adlı bir "cephe örgütü"nür\ de parçası. PMBKO'nun ve UKO içindeki UÇK savaşçılannın uzun dönemli amaçlan ise bölgede tüm Ar- navutlan içeren, etnik olarak homojen bir devlet kurmak. UKO'nun kısa dö- nemli taleplerinin içeriği de zaten bu yönde. Bu saptamalara, bir de Make- donya güçleriyle UKO arasındaki çatış- malann doğuracağı kayıplann kutuplaş- tıncı etkisini (kısa dönemde, UKO bas- tınlsa bile, ki daha sonra değineceğim gibi bunun aksini düşünmek için önem- li jeo-politik nedenler var) ekleyelim, o zaman nasıl bir sürecin başlamakta ol- duğunu daha kolay görebiliriz. Iştetüm bunlardan dolayı Avrupa Bir- liği ülkeleri gelişmeleri kaygıyla izliyor- lar. Bir NATO diplomatının dediği gibi "ABD Makedonya'da yaşananlan önemsiz bir rahatsızlık olarak görü- yor ve kısa sürede sorunun ortadan kalkacağını umuyor. Avrupa'da ise Makedonya'daki çataşmaların, 1990'larda Yugoslavya'nın dağılma- sından sonra V. Balkan savaşına dö- nüşeceğine ilişkin kaygılar gittikçe artıyor." (New York Times 21/03) Bence, Avrupa'nın kötümserliğinin ar- kasında naklı nedenler var ve bu neden- lerin önemli birkısmı da ABD'nin bölge- deki "kanşık" hesaplanyla ilgili: Örneğin ABD, Makedonya'da başlayan çatış- malan gerçekten önemsiz bir sorun ola- rak görüyor ve pasif bir şekilde bekle- yerek geçmesini mi umuyor, yoksa, bu son gelişmelerin ortaya çıkmasında, bizzat ABD'nin kendi uzun dönemli yak- laşımlarıyla ilişkilendirilebilecek bir kat- kısı oldu mu? 30 Haziran 1999 tarihli Çarşamba ya- zımda, "Savaş bitti, Sırp birlikleri Koso- va'yı terk etti. NATO yönetiminde bir banş gücü (KFOR), güvenliği sağlamak üzere bölgeye girdi. Kosovalı Arnavut- lar evlerine geri dönüyorlar. Tüm bun- lara bakarak Kosova sorunu çözülme yoluna girdi diyebilir miyiz?" diye sor- muş, sonra da "NATO prooagandası- nın arkasına geçip biraz dikkatli bakın- ca Kosova'nın sonu belirsiz bir kaosa doğru, üstelik etrafındaki ülkeleri de et- kileyereksürüklenmekte olduğunu gör- memek mümkün değil" diye cevap ver- miştim. Bana bu kötümser saptamayı yaptıran nedenlerin başında NATO ile UÇK arasındaki ilişkiler ve UÇK'nın böl- gede üstlenmeye başladığı misyon ge- liyordu. Time dergisi 20 Mart tarihli yazısın- da, "Yeni bir Balkan savaşı, geçen hafta Kosova'da, daha önce NA- TO'nun yanında savaşmış güçlerin saldınlanyla başladı" diyerek UKO ile KLA arasında doğrudan bir bağlantı kurduktan sonra, ABD'li politikacılann, bir zamanlar UÇK'dan nasıl olumlu ifa- delerle söz açtığına, bir "özgüriük sa- vaşçısı", "kurtancı" gibi sunduğuna, halbuki UÇK'nın Kosova'daki gelişme- lerden umutlanarak "Büyük Amavut- luk" ülküsünü Makedonya'ya taşımaya başladığına dikkat çekti. Time yazanna göre bu arada NATO güçleri gelişmelere seyirci kalıyor.. hat- ta, daha da tehlikelisi Miloseviç'in artık yönetimde olmamasından hareketle, silahtan anndınlmış tampon bölgeye, güvenliği sağlamak üzere Yugoslav bir- liklerini geri çağınyordu. Birçok başka gözlemcinin de işaret ettiği gibi, Yugoslavya'yı geri çağırmak, UÇK ve UKO savaşçılannın hem Yu- goslavya biriiklerine hem de KFOR NA- TO birliklerine doğrudan saldırmasına zemin hazırlamaktan başka bir işe ya- ramayacaktı. Nüfusunun çoğunluğu Amavut olan bir bölgede Yugoslav bir- liklerine güvenliği sağlama görevi ver- mek, eğer Miloseviç gidince Yugoslav yönetiminin ve ordusunun karakterinin, ruh halinin değişeceğini düşünmek gi- bi ırkçılıkla kanşık (liderlerinin kuklası bir halk vb..) bir saflıktan kaynaklanmı- yorsa, bir provokasyondan başka ne anlama gelebilirdi... Yerimiz kalmadı, çarşamba günü CIA-UÇK bağlantılan, ABD'nin bölge hesaplanyla.. devam edeceğiz. ergin.yildizoglu@btinternet.com ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK İşscdik Çığlığı Ekonomik bunalımın yıkımı her gün biraz daha çekil- mez oluyon ağırlaşıyor. Yıkım büyük, yitirilen çok şey var. Ancak bunlann içinde biri var ki öbürleriyle kryas- lanamaz: Işsizlik. Ülkemizin işsizlik verilerinin ne ölçüde güvenilir oldu- ğu ya da gerçeği yansıttığı tartışmalıdır. Bununla birlik- te DİE (Devlet Istatistik Enstitüsü), işgücü piyasası ve- rilerini daha sağlıklı bir duruma getirmek için olumlu adımlar attr, 2000 yılından başlayarak ölçmede kullan- dığı ömek sayısını arttrdı ve ölçümleri aylık yapmaya başladı; sonuçlan da eskiden olduğu gibi yılda iki kez değil, üçer aylık dönemler için yayımlıyor. DlE'nin 2000 yılının son üç ayının (ekim, kasım, ara- lık) işgücü verilerine göre, bu dönemde istihdam edi- lenler, bir önceki üç aya göre 1 miryon 545 bin kişi azalmış, 21 milyon 727 binden 20 milyon 182 bine in- miştir. Yani yaklaşık 1.5 milyon olarak görülen issizlere bir o kadar daha eklenmiş, işsiz sayısı ikiye katlan- mıştır. Aynı dönemde lise ve yüksekokul bitirenler- den iş arayanlar arasındaki işsizlik oranı da 2.4 pu- anlık bir artışla 20.3ten 22.7'ye yükselmiştir. Kırsal kesimde eğitilmiş genç işsizliği çok daha ağırdır; top- lam iş ısteyenlerin yüzde 25.7'si, kadınlann da yüzde 43.3'ü işsizdir. Toplam işsizlikle ilgili sonuç, aslında çok daha ürkü- tücü bir noktayı gizliyor. DİE, işgücüne katılma oranı- nı yüzde 47.8 olarak alıyor. Eğer bu oran Ekim 1999'un düzeyinde (yüzde 52.1) alınsaydı, toplam işgücü 23 mil- yon 506 bin olacak, toplam istihdam 20 milyon 182 bin olduğuna qöre işsiz sayısı da ikiye değil üçe katlanmış olacaktı. Ozetle, sorun çok ağırdır. Sanayi ve hizmet işletmeleri, işten çıkarmalan hızlan- dırarak bunalıma karşı kendini koruyor. Istanbul Sa- nayi Odası'nın (ISO) 649 fırma üzerinde yapılan ve ge- çen cumartesi günü sonuçlan açıklanan bir araştırma- sında, "imalat sanayiinde işten çıkanlanlann 2000 yılı- nın ikinciyansında yüzde 2.6 olduğu, ancakyıl sonun- da bu oranın yüzde 5.1 'e çıktığı", yani ikiye katlandığı belirtiliyor. İşsizlikle ilgili bu veriler 2001 Şubat ekonomik buna- lımının öncesine aittir. Hıç kuşkusuz, ekonomik buna- lım, işsizliği çok daha ağıriaştırmıştır. Yalnızca basın-ya- yın kuruluşlanndan. bir bölümü gerçekten kendini ka- nıtlamış köşe yazan, toplam 2 bin 500'den fazla kişi- nın işine son verilmiştir. Bu arada basın-yayın kuruluş- lannın, kendi çalışaniannın işsiz kalmasına bu ölçüde olağanüstü duyarsız kalması nasıl açıklanabilir? ••• Giderek çok ağırtaşan işsizlik sorunu karşısında, yü- rüriüğe girmekte olan Yeni 'Ulusal' IMF Programı (bu- nu isterseniz YUIP diye kısaltın), hiç de olumlu görün- müyor. YUIP önce, "özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar- dan... konsolide bütçe kapsamındaki kurumlara ve KlTlere kesinlikle işçi nakli yapılmayacaktır" diyor. Sonra da "... emeklihğı gelmış kamu ışçılen her türiü kanuni haklan verilerek emekliliğe sevk edilecekler- dir" diye buyuruyor. Eğer konsolide butçe kapsamındaki kurumlarda ve KlTlerde işçi ihtiyacı varsa ve bu işçi gereksiniminin karşılanması üretim ve hizmet etkinliğı sağlayacaksa, kesinlikle işçi nakli yasaktır, tutumunun anlamı ve man- tığı yoktur. İkinci nokta daha az önemli değil. Emeklili- ği gelmiş işçi bilgi ve deneyim birikimi kazanmıştır; iş- çinin birikimi -eğer kişi verimli bir yeni iş edinemezse- zoria emekli edilmesi sonucu âkonomiye katkrya dö- nüşemeyecektir. Bu konunun nesnel yönü, bir de her kişi için Öznel nedenler olabilir. Özetle, emekliliğe aynl- mayı Isteğe bağlı kılmakta yarar vardır. Sonuç olarak, kanımca her iki yaklaşım da yanlıştır. Hakkını yemeyelim, YUIP'nin işsizlik konusuna ofcım- lu bir yaklaşımı da var; şöyle diyor "Aynca, özelleştir- menin istihdam boyutu ve yoksullukla mücadele ile ilgili olarak uluslararası kuruluşlaria koordinelı olarak bir strate/ı yürütülecektır" (Alıntılardaki vurgular bana ait- tir). Yıllar sonra da olsa, özelleştirmenin, bir işlendirme ya da iş bulma (istihdam) boyutunun bulunduğunun farkına vanlması ve bunun belgelenmesi olumludur. özelleştirmenin genel olarak sosyal yönü, özellikle de işsizlik boyutu, ilginçtir ki çok önceden AB belgelerin- de, örneğin katılım ortaklığı belgesinde vurgulanmak- tadır. Hükümet YUIP kapsamında, ama aynca bir İşsizlik- le savaşım uygulamasını hiç zaman yitirmeden yürür- lüğe koymalıdır. İşsizlik sigortast uygulamasına bir an önce geçiimeli, özel kesimin işçi çıkarmalan dondu- rulmalı ve özellikle gençler için özel iş programlan ha- zırlanmalıdır. Tüm bunlann ekonomiye maliyeti, batın- lan bankalann verdiği zaran bile bulmaz. (şsizlerin çığlığını duymayan, tersine işsizliği arttı- ran bir istikrar programı kendi içinde çelişkilidir; başa- nlı olamaz. e-posta: yakup@metu.edu.tr Geçen yıla göre yüzde 257 arttı Tüketici kredileri otomotivegitti ISTANBUL (AA> - Nihai müşteriye satış noktasında kredi verme sistemiyle çalışan tüke- tici fınansmanı şirket- lerinin geçen yıl kullan- dırdıklan kredilerde büyük artış oldu. Tüke- tici Finansmanı Şirket- leri Derneği'ne üye 9 firmanın 2000 yı- lında verdikleri kredi miktan, bir önceki yıla göre yüzde 257 ar- tışla 245 trilyon lira- dan 875 tril- yon liraya çıktı. Bu krediler içinde en fazla payı yüzde 42.4 ile otomotiv kredileri aldı. 1999 yılında 57 trilyon lira olan otomo- tiv kredileri miktan, 2000 yılında yüzde 550.9'luk artışla 371 trilyon lira oldu. Geçen yıl kredi kartı ile verilen tüketici kredisi, yüzde 184'lük artışla 124.7 trilyon liradan 353 tril- yon liraya yükseldi. Ve- rilen kredi sayısma ba- kıldığında ise yine oto- motiv kredisinde bir önceki yıla göre yüzde 100 arhş olduğu gözle- niyor. Tüketici Finansmanı Şirketleri Derneği Yö- netim Kurulu Başkanı ve Koç Finans Genel Müdü- rü Ahmet Kûrşad Öçel kredilerin geri dönüşünde çok fazla bir prob- lem olmadığını be- lirtti. Öçel, bugünkü ekonomik ortamda tü- ketici kredileri açısın- dan 2001 yılında ne olacağına dair hiçbir fı- kirleri bulunmadığını söyleyerek "Dolann normal bir seviyeye oturmasını bekliyonız kitekrarfaaliyetbaşla- sın. Bu da herhakie ni- san sonunu bulacak gi- bi" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle