Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 MART 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK
DÜRtjST
TABİA'CLI
İSTANBÜL
EFENDİSÎ
ABDÜLCMBAZ
K
IN
HABİEU1ÂDE
MACERALAEI
KISIM
TEZMIH
BÎRDEN
MECrÖI AW£ıOA$l fcölM oyNA,-
.. 0EM AMli^MAY»
lADlM BJ1£. OfcU, öfcllM, HMIU
Yüzlerceyıldır süren sessizlik
SUNUS
•So/t yıllarda gelişmemiş bütün
ülkelerin, toplumlann yüce değerleri,
kavramlan, gelenekleri, tabulan,
küresel ideolojinin tetikçüeri
tarafindan birer bireryıkılıpyok
ediliyor...Böylesine çalkantûı bir
dönemdeki "yeni" yapüanmada,
örtülü, kapalı (gizJideğil) "batani",
"ezoterik" (içsel) diyetanımlanan
inançsalya da doktriner
yapüanmalar, zorunluluklann
sonucu, mensubu olduklan
toplumlann insanlanna kendilerini
anlatma gereğine inandıklan için dışa
açümaya başladüar... Bunda, çağın
dayatmalarından öte, haklannda
çıkanlmış yalanları yamtlama,
yapüan spekülasyonlan ortadan
kaldırma kaygısı ağır basıyor
kuşkusuz... Ülkemizin güneyinde
yaşayan Alevi Nusayrilerya da
tarihsel isimleriyle "Fellahlar"
yüzlerceyıldır susmak zorunda
kalmamn birikimiyle 1998'de
TürkiyeSuriye gerginüği sırasında
Alevi Nusayrüeri "sapkırt "lıkla
suçlayan Refah ParHsi lideri Recai
Kutan 'a büyük tepkigösterdiklerinde
kendilerini anlatmanın gereğine bir
kez daha inandüar... Ogündenbu
yana, bu yöndeki çabalannı da
yoğunlaştırdüar. Ancak, yüzlerce
yıldıryazüan, sözlükler, ansiklopediler
gibi kaynaklara geçmiş, kUaplara
konu olmuşyalanlan, karalamaları
bir anda ortadan kaldırmakpek kolay
değildL. İşte, tam bu aşamada
Cumhuriyet okurlanmn bildiği
gelişmeler, gazetemizin konuya
eğilmesinin koşuüannı hazviadu tyi
de oldu. Zaten Cumhuriyet
gazetesinin böyle konularda halkt
aydınlatmak birincilgörevi değil
miydi? Bu getişme, laik, demokrat,
ilerici, ö'zverili, çalışkan, tyi kalptt,
sevecen Alevi Nusayriyurttaşlanmm
Türk kamuoyuna gerçekyönleriyle
tanıtmak için bir olanakyarattL
Saygüanmla,
Tarihsel, toplumsal, dinsel yönleriyle
ALEVİ NUSAYRİLER
CETİN YİĞENOGLU
üteyman Üzeni adlı Ka-
tolık rahıbının 19. yüz-
yılın ıkınci yansında
Tarsus'ta boğularak öldürül-
mesi önemli bir cınayet, bilin-
mesi gereken bir tanhsel olay
olarak dikkat çekmez... Rahip
kimliğinden dolayı üzülenler
çıkabileceği gibi, "Kim bflir
ne yapü ki öldürüldü" diyen-
ler de olabilir... Ancak, yazdı-
ğı "El- Bâknr'a Süleymlniy-
ye* adlı kitap, mezhepler ara-
sında ektiği kin tohumlanyla
bir inanç topluluğunu öyle üz-
dü, öyle üzdü ki, adına yakışır
kara bir ûn bıraktı ardında.
Öyle bir eser bıraktı ki, toplu-
mumuzu hâlâ üzmeye, etkile-
meye devam ediyor, Üzeni...
Nasıl mı? Bu sorunun yanıtı
için büyük bir tarikatı derin-
den yaralayan, yalan, karala-
ma ve aşağılama kampanyala-
nna dayanak göstehlen kita-
bın yazarmın yaşamına bak-
mak gerekiyor öncelikle...
Üzeni'nin yaşamını tanımla-
maya "flgmç" sözcüğü yetmi-
yor...tlginçten de öte, "ibret",
belki karşılar...
El-Sevsene kltabı
7
820 yılında Antakya'da
Alevi Nusayri bir aile-
nin çocuğu olarak do-
ğan Süleyman Uzeni, yetişkin
bir genç olunca Adana'ya ge-
lerek Hurmalı Mahallesi'ne
yerleşir. Aşın alkol alarak re-
zaletler çıkanp toplumu rahat-
sız etmesi, ahlaksal yönden
düşkün davranışlar sergileme-
si üzerine Aleviler tarafindan
kısa sürede dışlanır. Böyle bir
ceza karşısında kendisini akla-
ma telaşıyla önce Sünni olur
Üzeni. Sünniler arasında da
bannamayınca dinsel kimliği-
ni bütünüyle yadsıyarak sıra-
sıyla önce Protestan Hıristi-
yan, sonra Katolik olur ve bir
süre sonra da ruhani kimliğiy-
le boy gösterir. Hıristiyan ola-
rak yapüğı ilk icraatsa içınden
çıktığı toplumu karalamak
olur. Yazdığı kitap, daha son-
ra Hamza bin Ali adlı kişinin
de yalanlanyla boyutlanır ve
doğanın en büyük gizini keş-
fetmiş ya da mitolojik bir kim-
liğe sahip dinler dışı bir toplu-
luk ortaya çıkanlmışçasına bu
yalanlara sanlan bazı çevre-
lerce "H-Sevsene'' adlı kitap
yazüır. Konunun meraklılan,
işte bu kaynaklara dayanarak
Alevi Nusayrilere saldınyor-
lar.
Her ağacın kurdu kendi be-
denınden çıkar, diye bir söz
var ya, Alevi Nusayrilerinki de
buna benziyor. Kendi aralann-
dan çıkan rahip Üzeni'nin if-
tiralanyla öyle bir yaralanmış-
lar ki eh... sağaltana aşk olsun
bu yarayı... Elbette yaralar, if-
tıra yaralamaz mı, diye düşün-
meyin... Bazen mızrak çuvala
sığmaz, iftira inandıncı ol-
maz! Ancak, söz konusu olan
etkilenecek hedef kitle, sözlü
toplum geleneğinden kopa-
mamış, duyduğu her şeye ina-
nan, düşünmeyen, yargılama-
yan insanlardan oluşuyorsa,
bir de iftiraya uğrayan, kapalı,
örtülü toplum yapısı ve güç-
süzlük gibi nedenlerle kendi-
ni savunamıyorsa sonuç Nu-
sayrilerin düştüğü durum gibi
olur ve iftira yaralar; üstelik
ağır yaralar...
Söylentller
T^aksanıza bir, Alevi Nu-
A^sayrilerle ilgili olarak
U oluşturulan dezenfor-
matif yapıya... Haklannda
söylenmedik kalmamış... En-
sestten tutun erkek çocuklan-
nı eşcinsel üişkıye özendirme-
ye dek, aklın, izanın, sağdu-
yunun kabullenemeyeceği,
daha da ötesi duyulduğunda
sinir bozacak öylesine aşağıla-
yıcı söylenmedik yalan, sürül-
medik kara kalmamış. Oysa,
Alevi Nusayriler de her top-
lum gibi ne soyluluğu, ne soy-
suzluğu öne çıkanlacak özel-
liklere sahipler... Onlar da
öbür topluluklar gibiler, arala-
nndan arsız da çıkar, hırsız da,
I • ••,
N".ı , -
iüt A\
NusavTÜerin tarihinde Ysvuz Suban Sefim önemli bir yer tutar.
erdemli de. Ancak onlann bir
farkı, öğretilerine uymayanla-
n dışlıyor olmalandır. Bu
önemli! Üstelik çok önemli!
Yüzlerce yıl atıldılar, itildi-
ler, aşagılandılar. Her büyük
felaketten de paylannı aldilar.
Alevi Nusayriler için iki bü-
yük felaketten birinin adı Haç-
İı Seferleri'yse, öbürü Yavnz
Sultan Seüm'dir.
Çukurova'nın, Amik'in, da-
ha doğrusu Akdeniz Bölge-
si'nin en eski sakinleridir Ale-
vi Nusayriler. Topluluğun pek
çok mensubu daha dün Mısır-
lı Ibrahim Paşa'yla birlikte
Suriye'den geldiklerini sanırsa
da bu tam doğru değildir. Ne-
redeyse hiç Alevi Nusayri gel-
memiştir Ibrabim Paşa'yla
Çukurova'ya. Üstelik Nusay-
ra Dağı'nda karşı koymuş, di-
renmişlerdir, Paşa'ya. Etnik
köken itibanyla bakıldığında
kaynaklar Islamiyetten çok,
çok önce geldiklerini gösteri-
yor bölgeye. Bölgenin doğal
yapısı, tarıma dayalı ekonomi-
nin egemen olduğu dönemde
koloni peşinde koşan süper
güçlerin yanı sıra halklara,
topluluklara, sıradan insanla-
ra da çekici gelmiştir Çukuro-
va'nm varsılhğı... Sami ırkın
ilgisini çekmesinin, Çukuro-
va'ya göçünün de tarihsel ge-
lişim içindeki temel nedeni
budur...
Fenlke coflrafyası
u konuya nedendeğin-
dik biliyor musunuz?
Alevi Nusayrilerin iki
büyük felaketin dışında da fe-
lakete uğradıklannı anlatmak
için. Haçlılara karşı şanlı An-
takya direnişınden yedi sekiz
yüz yıl önce (Alevi Nusayri ol-
madan önce) de bu haÜc Bi-
zans'ın soykınmını yaşamış-
tı. Bizans, bölgede demogra-
fık dengenin Araplar lehine
gelişmesini önlemek amacıy-
la o dönemin "metropolû'' sa-
yılan Misis'te bir gecede çoluk
çocuk yirmı bın Arap'ı kes-
mişti... Evet, onlar o yıllarda
Alevi Nusayri olmasalar bile,
aynı topraklann, "Fenike coğ-
nlyaa
n
nın insanlanydılar...
çile toptuluflu
unlara ashnda Alevi
Nusayn değil de çile
topluluğu demek daha
mı doğru olur ne... Haçlı-
lar'dan üç yüz yıl sonra Yavuz
Sultan Selim tüy diker, Alevi
Nusayri cankınm tarihine...
Hoş, Yavuz yahıız Alevi
Nusayrüeri mi kudı ki Ortado-
ğu'da?.. Sünni Osmanlı iktida-
nnın Alevilere "fesat kayna-
ğı" gözüyle bakması, Anado-
iu'yu kana bulayan mezhep
çaüşmalanna yol açarken bu-
gün bile çözülemeyen sorun-
lann da ihneğini atmadı mı?
Yavuz Selim, Şah tsmail'le bo-
ğazlaşmasından sonra kimi
kaynaklara göre doksan bin,
kimine göre ise dört yüz bin
Aleviyi kırmadı mı Anado-
lu'da. SonrasındaCelali Isyan-
lan'nın, yakın tarihimizde
Kahramanmaraş ve Sıvas bo-
ğazlaşmalannın tohumlan da
o zaman atıhnadı mı?
Dahası, Türkiye'nin son yir-
mi yılda otuz bin can kaybına
yol açan, kardeşin kardeşi vur-
duğu savaşın da sorumlusu de-
ğil mi o Yavuz Selim'in poli-
tikası? "-AynlıkçdaMn laş-
lartmasıyla çıkan bir çaüşma-
nın ne ilgisi var Yavuz Se-
tim'k" diye düşünebilirsiniz...
Ama, gerçeğin rehberlıği baş-
ka şeyler gösteriyor...
Etnlk karmaşa
Tarih Kuru-
mu'ndan (TTK) üst dü-
JL zeybiryetküininverdi-
ği bilgiye göre, Güneydoğu'da
günümüzdeki etnik karmaşa-
nın temelıne bakıldığında da
Yavuz Selim'le Kanani'nin
politikalan çıkıyor karşraııza.
TTK yetkilisi, Osmanlı'nın
özendirici politikalan sonucu
birçok Türkmen aşiretinin
kendisini Kürt gibi gösterdi-
ğinı kanıtladıklannı savladı ve
yakında bu "biinısel bulgu''yu
kamuoyuna açıklayacaklannı
söyledi. Gerçi, Kürtlerin bü-
yük çoğunluğunun Türkmen
kökenli olduklannı kanıtla-
mak, ne bizim işimizdir ne de
ilgimizi çeker. tnsanlar, ken-
dilerini nasıl ifade edınce mut-
lu oluyorsa o kimliğe sanlsın-
lar, yeter ki herkesi ilgilendi-
ren ortak ülküye zarar verme-
sinler...
Konumuza dönersek, Yavuz
Selim. Osmanlı'mn Sünni
egemen politikasını yaymak
ve Ortadoğu'daki Sünnilerin
sempatısıni kazanmak uğruna
Alevi Nusayrileri kırarken
yaklaşık beş yüz bin Türk'ün
de ölümüne yol açar.
İskân polltlfcalan
ilirsiniz, Osmanlı is-
kân politikasıyla ünlü-
dür... Yavuz, Mısu- Se-
feri öncesinde Alevi Nusayri-
leri yok edemeyince, Nusayra
Dağı civannda yaklaşık beş
yüz bin Türkmeni ıskân ede-
rek nüfus dengesini sağlama-
yaçalışır.
Aleviler, Nusayra Dağı'nın
geçit vermez doruklannda sa-
de yaşamlannı sürdürürken
bölgeye alışamayan Türkmen-
lerin büyük çoğunluğu ise bir
süre sonra ölür. Anlatılanlara
bakılırsa, kalanlar da Alevili-
ğiseçer...
Ortadoğu burası... Etnik ve
dinsel yönden anlatılacak bü-
tün komplo teorileri önyargı-
sız kabulümdür... Dinler kav-
şağı Ortadoğu, bir skolastik
cangıl... Üç büyük semavi di-
nin kurulduğu, onlarca mez-
hebin, sayısız tarikatın at koş-
turduğu bir inançlar "meşbe-
ri".
Kökleri, din ve mezhep ça-
tışmalannm arenası Ortado-
ğu'ya dayanan Alevi Nusayri-
lerin çileli tarihlerinde sadece
önemli sayfalardır bunlar. Ta-
rihlen incelendığınde Kerbela
Olayı'ndanbu yana başlanmn
dertten hiç kurtuhnadığı görü-
lûr.
Yarın: Klmdir,
$u Alevi Nusayriler?
PAZAR
ORHAN BURSALI
Commamlante ve
Şiddet
Hiç unutmam: Beyoğlu'nda sinema çıkışı soğuk
bir akşam Taksım'e doğru yürüyorum. Önündeki
tezgâhta ıvır-zıvır satan sakallı, başında takkesi,
yaşlı adam, yanındaki plakçı dükkânından bütün
caddeye yayılan Hasta Siempre şarkısını tempo
tutarak birlikte söylüyor. Duruyorum. Şarkıyı böy-
le bir atmosferde dinlerkeh yan gözle yaşlı adamı
seyrediyoaım. Özellikle şarkının Commandante
Che Guevara nakaratı bölümunde aşka gelıyor.
Çelişkıye hayran kalryor ve heyecanlanıyorum!
Commandante Che Guevera, gençliğimizin ido-
lü. Fidel Castro ise yaşayan bir efsane. Eğer ölur-
se, Dünyadan her ay 10 bin kişinin Küba'ya gide-
rek rotasyonla çalıştığı ve Küba Devrimi'nin yaşa-
masına uluslararası destek verdiği düşünü kuru-
yorum.
Şimdi bir başka Commandante dünyanın göz-
terini üzenndetopluyor. Bu, Meksıkalı "Sub-Com-
mandante", yani "Ikinci" Komutan veya Komutan
Yardımcısı Marcos. Meksikalı Zapatistalann lıde-
ri. Commandante unvanını kullanmıyor. Bu unva-
nı, hareketin tarihsel lideri Zapata'ya bırakıyor
Marcos, 23 gerillla lideriyle birlikte Zapatur 2001
uzun yürüyüşü sonucu Meksika'nın başkentine
vanyor. Ve orada, Meksika'nın bütün yoksul in-
sanlan, yerlileri adına heyecanlı bir konuşma ya-
pıyor; "Biz buradayız, toprak renkli asiler olarak
buradayız ve haykınyoruz: Demokrasi! Özgurlüki
Adatet!" Ve Meksika'ya seslenerek güneşin altın-
da onurlu bir yer diliyor...
Zapatistalar yeni birdil kullanmaya başladı. Ya-
kın geçmişteki isyanlan, hükümetle çarpışmaya
götürmüştü onlan. ölüler ve ölüler.
Şimdi ise, başka araçlan, dillen devreye soktu-
lar.
Günışığındalar. r
' ' -' " -'
Bir dönüşüm bu.
Yürüyorlar, isteklerini dile getiriyorlar, Meksika
Başkanı ile konuşuyortar.
Bu yeni dil, ülke çapında bir sinerji yaratıyor.
Büyük bir destek. Bütün Meksika'nın alkışı onla-
ra.
Ve yakın geçmişte yaşadığımız, ne yazık ki kor-
kulduğu gibi kanlı biten ve hâlâ can almaya de-
vam eden ülkemizdeki cezaevı isyanlannı düşü-
nüyorum.
Protestonun, isyanın, isteklerin sadece bir tek
dili, şiddete kilitlenmiş tek boyutluluğu mu olma-
lı?
• • • -.". *•"••:- «
20. yüzyıl müziğine alternatifler sunan ve ses-
lere başka yorumlar getıren çağımızın müzik fel-
sefecilerinden John Cage, devrimcı süreçlerintek
yönlü, tek boyutlu olmadıklanna dikkatı çekiyor.
Devrimci süreçlerle, sınırlı bir alanı değil, toplum-
sal hayarta önemli değişiklikler yaratan ve hayatı
bir üst düzeye yüksetten hemen her şeyi kastedi-
yor. .... ,
< "Başiayan 9ür«ç"v diyor Cage, "'kendi amacını
aşan sonuçlara yol açabilir. Bir protesto hareketi,
kolayca tam tersine dönüşebilin ters tepkı yara-
tabilır; 'düşman' kuvvetlerini zayıflatacagına güç-
lendirebilir".
Cage, şiddete başvurmamanın, protesto hare-
ketlerinde çok sık gözardı edilen çok önemli bir
devrimci güç olduğuna dikkat çekiyor.
Şiddet, güçle, iktkjarlaçokyakından ilişkili. Güç
kavramı, şiddeti de içenyor. Karşı şiddet, şiddetı
banndıran guçle/iktidarla yer değiştirmeye nam-
zet olarak ortaya çıkar. Eğer protestonun "şidde-
ti içeren bir iktidar kurmak" amacı yoksa, o zaman
otoriteye karşı şiddete başvurmak en kötü protes-
to biçimlerinden birine dönüşebilir.
Protesto, dikkatleri bir kalite değişikliğine, nice-
liksel ve niteliksel bir değişikliğe yöneltmek ister.
Cage, "Belirieyici olan, önemli olan bu değişim-
dir; protestonun bu amacına ulaşması için bir sı-
nerji yaratması gerekir" diyor.
Sinerji, bıldığimız gibi, farklı nitelikte elörnanla-
nn bir araya gelmesiyle doğabilir ancak.
••• ' *
Zapatistalann lideri Cartos, şiddet içeren biroto-
rite kurmaya talip değil.
Isteği, güneşin altında Meksika'nın bütün yerlı-
lerinin onuriu yaşayabileceğı niteliksel ve nicelik-
sel iyileştirmelerin gerçekleştınlmesı.
Zapatista 2001 yüruyuşu ile buyuk bir sinerji ya-
ratıyor ve bu değişimlenn başlayabilmesinin ko-
şullannı oluştunmaya çalışıyor.
Bu da, çöğumuzun yabancısı olduğu bir iktı-
dar/güç biçimi değil mi?
Ama, cezaevlerinde başlatılan ve sürdürtilen
protesto eylemi, başlangıcından itibaren şiddeti
ana eksenine oturtmuş. Bu tür tasartanmış pro-
testonun, isyanın sonuçlan açıktır.
• * •
Dünyayı değiştirmenin, daha iyi bir dünya kur-
manın, insanlann mutlu olması için çalışmanın ve
heyecan duımantn tek bir yolu yoktur!
"Endoğru" yolu da yoktur. , -
Kim ki tek bir yol öneriyor ve diğer herkesi "ha-
yalperestlikle", "Vanlışlıkla", "Egemenlenn değir-
menine su taşımakla" vb. suçluyor; hele hele bu-
rada yaşamadan ve elini taşın altına hiç koyma-
dan...hayarta niteliksel ve niceliksel iyileştirmele-
rin gerçekleşmesine yardımcı olamaz.
Belki de, bütün "Endoğrulann" batışıyla dünya-
da çok daha mutlu bir hayatın pencereleri açıla-
caktır.
obursaliCa bilimmerkezi.org.tr
ILGAZ ASLtYE HÜKUK
HÂKİMLtĞÎ'NDEN
Esas No: 2001/2 KararNo: 2001/16
1 - Davacının davasımn kabulü ile; Osmanıye ili. Dû-
ziçi ilçesi, Çamiçi köyü cilt No: 27, Hane No 77'de ka-
yrth 19.08.1998 d.lu Bûlent ve Cennet oğlu Mücahit
Ejder'in isminin Kerem olarak değiştınlmesıne ve bu
şekilde nüfus kütüğûne tescüine.
2- Türiciye genelinde yayımlanan gazetelerden binn-
de söz konusu hükûm kısmının ilanına.
3- Yargılama giderlerinin davacı üzennde bırakılma-
sına.
4- Harç peşın ahndığından, harç alınmasına yer ol-
madıgına.
Dair verilen karar; davacı ile davalı nüfus ıdare tera-
silcısüun yüzûne karşı, C. Savcısı Hakan Yûksel'in
huzunı ile Yargıtay yolu açık olmak uzere açıkça oku-
nup usulen anlatüdı. 14 02.2001
Basnı: 14749 " .