Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
RESTORAN GÖZDOYURAN TURHANSELÇUK ü ü i
DÜRUSÎ
TABİAILI
ÎSTANBUL
EFENDİSİ
IN
HARİKULÂDE
MACERALARÎ
ZıKISIM
ÜEKMİLİ
BİRDEff
Ai!.
TÜM DUNÜARl
Kutan: seçim
kaçmıbnaz
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) - FP
Genel Başkanı Recai
Kutan, dün Adana
Muhtarlar Derneği
Başkanı Ramazan Özünal
ile muhtarlar heyetirü
kabul etti. Kutan, koşullar
uygun hale geldiğinde,
sonbaharda erken seçime
gidılmesini istedi.
Özünal, muhtarlann
yetkilerinin arttınbnasmı
ve Yerel Yönetımler Yasa
Tasansı'mn bir an önce
yasalaşmasını istedi.
Küba'ya gidîyor
• HaberMerfced-
MHP'li Mehmet Gül'ûn
de içinde bulunduğu bir
grup parlamenterin Küba
gezisinin yankılan henüz
unutulmamışken,
milletvekilleri Küba'ya
yeni bir ziyaret planhyor.
31 Mart-7Nisan -
tarihjeri arasında
gerçekleşecek olan geziye
gazeteci götürülmeyeceği
belirtildi.
BDDK bankatarla
görüşecek
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Bankacıhk Düzenleme ve
Denetleme Kurulu
(BDDK), kriz nedeniyle
zor duruma düşen
bankacılık sektörünün
temsilcileriyle bır dizi
toplantı yapacak. Her
banka ile ayn ayn
yapılacak görüşmelerin
3-5 gün içinde
tamamlanabıleceği
belirtildi. BDDK'den
yapılan yazılı açıklamaya
göre, ilkı bugün
gerçekleştirilecek
toplantılar Ankara ve
Istanbul'da yapılacak.
tzmffte Işçl
eyleml
• İZMİT(AA) -Izmit
Bekirpaşa Belediyesi'nde
3 aydır maaş alamayan ve
yaklaşık 1 trilyon 800
mılyar lira alacağı biriken
işçiler, 1 günlük
işbırakma eylemi yaptılar.
Hizmet-Iş Sendikası'na
üye işçiler, Yeşilova
Mahallesi'ndeki belediye
garajmda toplandılar.
Sendikanın Kocaeli Şube
Başkanı Mustafa
Taştekin, ödenmeyen
maaşlann ve toplu iş
sözleşmesinden doğan
sosyal haklannın
ödenmesini isteyerek
"Gösterdiğimiz özveri
istismar edildi" dedi.
Soytaran
Hldlalapı
• SACRAMENTO (AA)
- ABD'nin Kaliforniya
eyaleti senatosu, 24
Nisan'rn sözde Ermeni
soykınmını anma günü
ilan edilmesini öngören
tasanyı kabul etti.
Amerikan Kongresi'nden
sözde soykınmı
tanrmasını talep eden
tasan, eyalet kongresine
gönderilecek. Sözde
Ermeni soykınmını ilk
kez 1994 yıhnda tanıyan
Kaliforniya eyaleti,
tasanyı son 3 yıldır
kabul ediyor.
son
ATAOL BEHRAMOĞLU
Sayın Hikmet Sami Türk,
Geçen yıl Temmuz ayında si-
zinle uzun bir telefon konuş-
ması yapmıştık. F tipi cezaev-
leri konusunda size yöneltti-
ğim bir eleştiriyle ilgili olarak
beni telefonla arama nezake-
tinde bulunup eleştirilerimi
yanıtlamış, ben de böylece
düşüncelerimi size bir kez da-
ha sözlü olarak iletme olana-
ğı bulmuştum. Bu görüşme-
mizin izlenimlerini 29 Tem-
muz 2000 tarihinde
"CumhuriyeTteki
köşemde yayımla-
dım. Yazımda,
özetleyecek olur-
sam, demokrat, in-
sancıl kişiliğiniz-
den kuşku duytna-
makla biriikte söz-
lerinizde siyasai ru-
tuklu ve hükümlü-
lere resmi bakışın
izlerini görmekle
üzüldüğümü belir-
tiyor; yine de, "hu-
kuksal aftyapı ku-
ruhnadan F tipi ce-
zaevlerine naldl ya-
pıhnayacak" açık-
lamanızm önemini
vurguluyordum.
Söz konusu yazım
iyimser bir çağnyla
sona eriyordu:
"HükümerJn ceza-
evierinden yüksekn
seslere ve sağduyu-
nunsesmekulakve-
rerek, bu girisiın-
den tümüyle vaz-
geçmesmi bekfiyo-
rum."
Aradan çok fazla
zaman geçmeden
cezaevlerinde açhk
grevleri başladı.
Açhk grevleri ölüm
oruçlanna dönüştü.
Banşçıl çözüm
umuduyla aydın ve
yazarlar devreye
girdi. Bunu "sanat-
çüar guişimi" adı
alurıda bır araya ge-
len sanatçı ve ya-
zarlann çabalan iz-
ledi. Meclis Insan
Haklan Komisyo-
nu üyeleri, bazı milletvekille-
ri, Istanbul Barosu başkan ve
temsilcileri yoğun çaba har-
cadılar. Birçok yazar arkada-
şım gibi, ben de köşe yazıla-
nmda neredeyse her hafta bu
konuda yazdım. Aydnılan, si-
vil toplum kuruluşlannı sus-
kun kahnamaya çağırdım.
"Terörle Mücadele Yasa-
s"nda tanımlanan "terör",
"terörist" kavramlannın anti-
demokratik içeriğini eleştir-
dim. Anayasanın antidemok-
ratik hükümlerine göre çıka-
nlan "şartb salrvenne yasa-
a"nın hukuka, adalet duygu-
suna, vicdana aykın yönlerini,
yine birçok yazar arkadaşım-
la birlikte bıİcıp usanmaksızm
vurgulamayı sürdürdük. Ne
yazık ki bütün bu çabalar bo-
şa gitti. "Hayata dönüş" adı
altında, herkesin bildiği gibi,
korkunç şiddet ve kıyımlar
gerçekleşti. Verilen sözlere
aykın olarak ve en ağır şiddet,
baskı ve işkence koşullannda
F tiplerine sevkler yapıldı.
Ve şu anda, yine herkesin
bildiği gibi, ölüm orucu adı
• Çabalar boşa gitti. "Hayata dönüş" adı altında, herkesin bildiği gibi, korkunç
şiddet ve kıyımlar gerçekleşti. Verilen sözlere aykın olarak ve en ağır şiddet,
baskı ve işkence koşullannda F tiplerine sevkler yapıldı.Ve şu anda, yine herkesin
bildiği gibi, ölüm orucu adı verilen intihar eylemleri sürmekte.
verilen intihar eylemleri sür-
mekte. Hapishanelerden her
şeye rağmen yükselen seslere
kulaklannı ve vicdanlanm ka-
pamamış olanlar, çok yakın
bir gelecekte toplu ölümlerin
gerçekJeşeceğini ve zaten bir-
çok eylemcinin şimdiden
ölüm derecesinde fıziksel ola-
Cezaevi'nde gerçekleşmiş
olan görüşmelerin tutanakla-
n yer alıyor. Aydın ve yazar-
larla, Meclis Insan Haklan
Komisyonu üyeleri ve millet-
vekilleriyle, Avrupa işkence
ve Kötü Muameleyi Önleme
Komitesi ile, Bakanlığın yet-
kilendirdiği Türk Tabipleri
görüşmelerin bu belgesel tuta-
nağını. siyasai tutuklu ve mah-
kûmlann "uzlaşmaya yanaş-
madddan" aldatmacasına ina-
nan; sonuç olarak da gelinen
bu noktada söyleyecek fazla
sözü kalmayanlar başta olmak
üzere herkesin dikkatle oku-
muş ohnasını isterdim...
Dahafada ölümlerolmasın
Insan Hakian Derneği (İHD) Istasbui Şubesi ûjderi,
k k d d i k k i 'ayah, sessiz oturma cykmi'nde Adalet
ö ü k F tii l i d ii
g ^ ş y , y
Bakam'm, venfiğ sözü tutarak Ftipicezaevlerinde tecriti
kaldınnava çağırdüar. İHD önünde dün saat 13.00'te
sfyıh gys&erie otnnuıiar adına açıklama yapan İHD
tstanboi Şnbesi Başkanı Eren Keskin, Sincan Cezsevi'nde
ölüm orucu eylenıcisi Cengiz Smdaş'tn ölümünün getecck
öfömlerin habercisi okluğunu beürterek "Daha fazla
öhlmka- ohnadan tecrit kaMmlsm" dedi Keskin, Adalet
Bakanı Tûrk'fin 9 Arahk 2000 tarfldnde söylediğl, "sivfl
tnphım kiınıhışlanyta
h i r
rT
m
<nh
a
^ff*
M
vşnimarian F rip
cezaevlerinin açdmayacağı'' ifadelerini anımsatö. Istanbul
Ünhersitesi öğrencileri de Beyazrt kampusu önünde
gösteri yaparak ölüm orucu eyiemlerine kayıtstz
kabnmasmı kınadılar. tt öğrencflerinin basm
açüdamasnda, ötöın orucu eyiemindeki diger
tutuklulann durumunun, Cengiz Soydaş'uı ötümündefl
öncekihalbMİenfarkHZoktağukımledOerekFtipi
cezaevlerinin kapaülması IrtendL
(Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
rak sakatlandığım bihnekte-
dir. Bu sonuca acaba nasıl ge-
lindi? Her şey daha başka tür-
lü olamaz mıydı? Cezaevle-
rindeki direnişçileri ikna ede-
cek bir çözüm yolu ve bunu
açıklama biçimi bulunamaz
mıydı?
Yoksa, devletin bütün üst
kurumlanna egemen olan gö-
rüş, bir iktidar partisi millet-
vekilinin sözlerinde "veciz"
anlatımını bulan "gebersiıı-
ler" miydi? Olup bitenler, söz
konusu kurumlara egemen
olan görüşün başından ben bu
sözcüğün içeriğinden farklı
olmadığını gösteriyor.
Görüşmelerin kilitlendiği bir
noktada topluma şöyle bir gö-
rüş yansıüldı: Içerdekiler an-
laşmaya yanaşmıyor. Devlet
verebüeceği ödünleri vermiş-
tir. Daha fazlasını veremez.
Acaba gerçek böyk mi?
TAYAD'm (Tutuklu ve Hü-
kümlü Aileleri Yardmılaşma
Derneği) Ocak 2001'de ya-
yımladığı "Kim Ne Dedi?"
başlıklı bültende Bayrampaşa
Birliği temsilcisi ile, Istanbul
Cumhuriyet Başsavcısı ve Is-
tanbul Barosu Başkanı ile,
Türk Mühendis ve Mimar
Odalan Birliği ve TAYAD
temsilcisi ile 9-18 Aralık 2000
tarihleri arasında yapılan top-
lam 15 görüşmenin tutanak-
lan bu 50 sayfahk bülteni
oluşturuyor... 18 Aralık 2000
tarihli sonuncu görüşmede,
Istanbul Cumhuriyet Başsav-
cısı Sayın Ferzan Çitid'ye tu-
tuklular adına konuşan tem-
silcinin söylediği kimi cüm-
leler aynen şöyledir:
" „ Bakanhğm oyalama, be-
Hrsizlik üzerinden sonuç ahna
gibi hesaplanndan vazgeçmesi
lazun—Bizeferkh,kamuo^-una
£arkfaaçddamalaryapmaktan;
gücüm yetmiyor, devlet içinde-
ki ferkh güçler edebiyanndan
vazgecümesi gereJdr. Esas göç
tdmse, bizimle de o muhatap
olsun.Bugüntalepkrimize ewt
deme gücünfi bfle bulamavan
bir Bakan, yarm bu talepleri
hayata gecirme gücünü zaten
bulamaz-.'"
Bayrampaşa Cezaevi'ndeki
Operasyonlar ve F tipi ceza-
evlerine sevkler sonrasmda
konuyu yeterince aydınlatıcı
açıklamalar yapıldı. Bunlar-
dan biri, Istanbul Barosu Baş-
kanı Yücd Sayman'm Istan-
bul Barosu Staj Eğitim Mer-
kezi'ndeki bir basın toplantı-
sında yaptığı açıklamadır:
"Zaten operasyon karan ahn-
mış. Bizün üzerimizden sanki
tutukhı ve hükümlüler uzlaş-
maya yanaşnuyormuş gibi bir
havayaranhp tekçarenin ope-
rasyon olduğu gösterildL"
CCumhuriyet"in tarihini not
etmediğim bir kupüründen.)
Görüşmelerin çok önemli
bir adı, TBMM Insan Hakla-
n Komisyonu üyesi Mehmet
Bekaroğlu da aynı günlerde
"Aktüd" dergisinde yayımla-
nan bir söyleşide şöyle de-
mekteydi: "12 Eyhll'den son-
ra özel tip cezaevlerinde aynı
şey yapümaya çahşılryordu.
MuhaBfolan kapatüacak, ka-
patmak yetmiyor, ıslah edik-
cek. Bövİe bir psikolojryie bu
cezaevieri yapudı. Tecritesash
na göre yapdan cezaevleridir
bunlar. Bu tecrit sadece fızik-
sddeğiLıslahlailgUibirprog-
ramlan var. Suçlunun ıslah
edilmesinin anlamı, onun dü-
zehnesi, devletin istediği doğ-
rultuda görüşlerini değistir-
ınesiyönünde."
Sayın Hikmet Sami Türk,
Sizinle telefon konuşmamı-
za neden olan eleştirilerimin
tam da bu konuda olduğunu
belki ammsarsınız. Bir açıkJa-
manızdaki "tutukhı ve hü-
kümlüfcre kişiKklerini kazan-
dmnak" sözlerinizin masum
görünüşü altındaki tehditkar
anlamı bir yazun-
da eleştirmiş, beffl
bu nedenle arayıp
açıklama yapma
gereğini duymuş-
tunuz... Size göre
bu sözlerinizin an-
lamı onlara baskı
uygulamak değil,
onlan örgüt lider-
lerinin baskısm-
dan, etki alanın-
dan uzaklaştır-
maktı... Eleştirim,
Saym Bekaroğ-
lu'nun yukardaki
saptamasıyla örtü-
şüyor... Bütün
açıklamalar, bu
-kişilik kazandır-
mak" kavramının
yalnız bırakmak,
tecrit etmek, kişili-
ği "kazandırmak"
değil >ok etmek"
amacma yöneldi-
ğini gösteriyor.
Çünkü böyle bir
baskıcı yöntemin
sonucu, en iyi ni-
yetlerle bile uygu-
lanmış olsa, başka
türlü olamaz...
Kaldı ki F tipi ce-
zaevlerine sevkler
sırasında yaşanan-
lar ve bugün bu
cezaevlerinde ya-
şanmakta olanlar,
"ldşüik kazandır-
mak"tan amaçla-
nanın ne olup ne
ohnadığmı ve ola-
mayacağını açıkça
gösteriyor.
Saym Hikmet
Sami Türk, Bunla-
n sadece aydın ve
insan olma sorum-
luluğumla yazıyorum. Çok bü-
yük çoğunluğu "tu&r" diye ni-
telenebilecek herhangı bir ey-
lemle ilgisi olmayan binlerce
genç ınsanımız üstünde uygu-
lanan şiddet, baskı ve kıyımlar
beni bir yurrtaş, bir insan ola-
rak utandınyor, acı içinde bıra-
kıyor.
*Otüm orucu" adı altındaki
bu yavaş, ama kaçmılmaz sona
daha acı biçimde yaklaşan in-
tihareyiemlerine daha ne kadar
süre gözlemci olarak kalacatı-
sınız? Söz konusu eylemlerin
bir an bile gecikmeksizin dur-
durulması elbette bu eylemleri
kendi kararlanyla durdurabile-
cek olanlara da yönelik talebi-
mizdir.
Fakat kaçınümaz sona çok
yaklaştığı artık bir sır oknayan
bu kitlesel intiharlann insan
onuruna, insan saygınhğına,
verümiş olan sözlere uygun
olarak durdurulmasını sağla-
mak görevi ve sorumluluğu
sizde ve bir üyesi olduğunuz
hükümettedir. Bu çağnmınbir-
çok insarnmızın ortak duygu-
sunu ve düşüncesini yansımğı-
na inanıyomm.
DUZYAZI
ORHAN BtRGtT
Kimi Çevrelerdeki
Derviş RahatSEdığı..
Milliyet'in dünkü başlık üstü manşetinde, "politi-
kaya girmeyeceği ve bugünkü ödevinin iki yıl için-
de tamamlanmasından sonra ABD'ye döneceği"
bildirilen Kemal Derviş, kendisine mal edilen bu
sözleri, görevtemaslan için gittiği Almanya'nın baş-
kenti Beriin'den yalanladı.
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, "politikaya
girip girmeyeceği konusunda doğrudan bir açıkla-
ma yapmayı", haklı olarak mevsimsiz bulduğu için
o konuda herhangi bir şey söylemiyor, ama bakan-
lık görevinden aynldıktan sonra da ABD'ye gitme-
yeceğini, gerekirse Türkiye'de bir üniversitede öğ-
retim üyeliği yapacağını söylüyor.
Derviş'in Berlin'deki büyükelçiliğimizde bu açık-
lamayı yaptığı saatlerde, Başbakan Ecevrt de Cum-
hurbaşkanı ile haftalık görüşmesinden aynlırken ga-
zetecilerin aynı konudaki sorusunu gülümseyerek
"hayır" diye yanıtlıyor: "Bana öyle bir şey söyleme-
di."
Anımsayalım. Dünya Bankası'nın eski başkan
yardımcısı, 19 Şubat krizinden sonra, Başbakan
Ecevit'in çağnsını kabul ederek Türkiye'ye geldiğıi
zaman, kendisine münasip görüldügü kulislerde
söylenen görev, Merkez Bankası Başkanlığı idi.
Derviş, Ecevit ile görüşmeden çıktığı zaman, eko-
nomiden sorumlu Devlet Bakanı olduğu öğrenıldi.
O dakikadan başlayan bir tedirginlik, kimi politi-
kacılan da, bazı çevreleri de gorünür biçimde tedir-
gin etti. Ranatsızlık belirtileri, yenı bakanın hüküme-
tin dördüncü ortağı olduğu biçimindeki fısıltılann
yanı sıra kendisine DSP'ye girmesi için Ecevit'in
yaptığı öneriyi reddettiği haberieri ile biçimlendi.
Başbakanın, Derviş'i kendi partisinde üye olarak
görme istemini, yeni bakanın üçlü koalisyonun öte-
ki iki ortağının kendi sandalyelerinden özveride bu-
lunmaya yanaşmamalanndan doğan birduyarlılığın
sonucu olarak görulmelidir. Derviş gıbı, ulkesinde-
ki yangını söndüıme görevini üstlenmiş birinln, eli-
ne hortumu almadan üzerine bir siyasi parti forma-
sı giymesini önermek elbette Ecevit gibi, uzun dev-
let ve politika deneyimi olan bir liderin de yöntemi
değildir. Ama öyle anlaşılıyor ki DSP Genel Başka-
nı, öteki iki ortağın çaprazlama istekleri karşısında,
ısrarlı olmayan bir öneriyi iletmek durumunda kal-
mıştır.
Bugünkü konumunda partiler üstü, ya da partiler
dışında görev yapmak, Kemal Derviş'e sadece ha-
reket özgürlüğü getirmekle kalmaz; krizden kurtul-
ma programının sağlıklı uygulanmasına da katkı ya-
par.
Sanınm, gençliğinde babasından aldığı nasihat-
lan vasiyete dönüştürme istemi sürüyorsa, Derviş
57. hükümetteki görevini tamamladıktan sonra, ya-
ni itk genel seçimlere doğru eylemli politikaya atıla-
caktır.
Bu niyetin gerçekleşeceğini düşünenlerin önem-
li bir bölümü, Kemal Derviş'in yeni bır yüz ve yeni
bir solukla baştadığı maraton koşusunda başanh
obnaması için şimdiden dedikodu makineterini ça-
lıştınyorlar.
Mesela, aynı hükümette Tarım Bakanı olarak gö-
rev yapan MHP'Iİ Hüsnü Yusuf Gökalp, geçen haf-
ta perşembe günü makam odasında biri FP'li ikisi
MHP'li üç parlamenterin de bulunduğu Nevşehir
Ziraat Odası heyetine Kemal Derviş'ten dert yanı-
yor ve "Ecevit, ülkeyi IMF'e sattı; başımıza Derviş
belasını attı" diyor. Bakan beyin, başbakanından ve
bir bakan arkadaşından şikâyeti, köylüye ucuz güb-
re verilmeyişinin kabahatini salt onlara yükleme
amacıyla söylediği biliniyor.
Hüsnü Yusuf Gökalp gibi hem kırmızı plakalı ara-
basından inmeyi ve "sayın bakan" diye selamlanıl-
maktan vazgeçilmesini içine sindiremeyen hem de
tanmsal sorunlann eleştirilerini bile başkalannın
omuzlanna yükleme sevdasında olanlar, elbette
Derviş'in, hastalığın üzerine neşterle gitme hevesi-
ni durdurmayı iş edineceklerdir. Ancak unutulma-
mahdır ki, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı'nın
arkasında, önemli bir halk desteği vardır ve Derviş
de hem bu desteğin, hem de politikanın gerekleri-
nin farkındadır.
Nitekim, dün Beriin'e giderken ucakta oturduğu
bölüm ile ekonomik sınıfın arasındaki perdeyi kapa-
tan hostese'Sen/ halktan ayırmayın" diye rica et-
meyi ihmal etmiyor ve dahası, acil önlemler pake-
tini açıklamak için yaptığı basın toplantısına başlar-
ken kelimelerin üstüne basarak "Çoksaygı duydu-
ğum Başbakan, Sayın Ecevit'in çağrısı üzerine"
sözlerini, konuşmasına bir tür dibace olarak seçi-
yor.
Uzun deneyimlerim, bana Derviş'in, ancak bu-
günkü görevinde başansız olursa politikaya girme-
yerek, bir Türk üniversitesinde öğretim üyeliği yap-
mak zorunda kalacağını söylüyor.
Derviş'in bugünkü görevinin başan ile sonuçlan-
ması, 65 milyon insanımızın geleceği ile ilgili bir ka-
der çizgisinin olumlu yönde yükselmesi ise, önün-
de sonunda o insanlann duasını da arkasına al-
mayacak mıdır?
Faks: 0212-6770762
E-mail:obirgrt(« e-kolay net.
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
OLAĞAN GENEL KURULUNA ÇAĞRI
Sendikamızın 12. Olağan Genel Kurulu, gereklı ço-
gunluğun sağlanamaması nedeniyle 17-18 Mart 2001
tarihlerinde yapılamamıştır.
Yasa gereğı bu kez Sendikamızın 24-25 Mart 2001
tarihlerinde yapılacak olan genel kuruluna tüm üye ar-
katılmasım önemle rica edenz.
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
l.Gön
2.GÜB
Sendilu merkezi
Telefon
24.3.2001 Saat: 10.30
25.3.2001 Saat: 9.00'dan itibaren
Yıldız Sarayı Dış Karakol Bınası
Barbaros BulvanyBeşiktaş
259 74 74
Muayene, Teşhis, Tedavi
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/tstanbul
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35
Intemet http^/www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreterwtkv.org.tr
koordinatortu tkv.org.tr