Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2001 CUMA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
îşçinin Emeklilik Sorunu
Dr. Engûı ÜTNSAL Maitepe
B
ir hizmet akdine da-
yanarak bır işvere-
nin yanında çalışan-
lar iş kazası, meslek
hastalığı, analık, ma-
lullük, yaşhhk, ölüm
ve işsizlik risklerine karşılık
17.07.1964 tarihinde kabul edilen
506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa-'
sı'nın güvencesi altına ahnmışlar-
dır. 506 sayılı yasa son günlerde iş-
çilerin emeklilik yaşını düzenleyen
4447 sayılı yasanın bazı maddeleri-
nin Anayasa Mahkemesi tarafmdan
iptal edilmesi ile yeniden gündeme
gelmiştir.
506 sayılı Sosyal Güvenlik Yasa-
sı hukukçular için çok ilginç bir ya-
sadır. Bugüne değinbu yasada 150'ye
yakın değişiklik yapılmış ve yasa
yamalı bohçaya döndürülmüştür.
Başka hiçbirûflcede üzerinde buka-
dar oynanan bir yasa olduğunu san-
mıyoruz.
Bunun nedeni açıktır; sosyal gü-
venlik, ülkemizde hizmet akdi ile
çallşanlan ve aile bireylerini ilgi-
lendirdiğinden ve 506 sayılı yasanın
şemsiyesi altına çok insan sığdığın-
dan nabza göre şerbet vermeyi se-
ven politikacılar sürekli olarak işçı-
lere şirin görünmek için bu yasa ile
Üniversitesi Hukuk Fakültesi
•sosyal güvenliğin temel ilkelerin-
den ödünvermişlerdir. Sonunda Sos-
yal Sigortalar Kurumu çökme nok-
tasına gelmiş ve hükümetler içinka-
panması olanaksız bir kara delik
oluşturmuştur.
Hükümetler SSK'nin açığını ka-
patmak için son yıllarda kuruma sü-
rekli para aktarmak zorundakalmış-
lardır. 1999 yümda kuruma bütçe-
den aktanlan para iki kathlyona ya-
kındır.
1998 yüı verüerine göreprim öde-
yen aktif sigortalı sayısı 5.558.582,
kurumdan aylık alan pasif sigortalı
sayısı yaklaşık 3 milyon ve sigorta-
lılahn 506 sayılı yasadan yararla-
nan aile bireylerinin sayısı 22.
182.295 kişi olarak belirlenmiştir
(SSK Istatistik Yılhğı 1998, s. 22).
1998 yıhndatoplam 30.667.871 ki-
şiyi kapsayan,bugün daha daartmış
olan sigorta kapsamındakiler politi-
kacılann dıkkatini elbette çekecek ve
onlann oylannı alabilmek için si-
gorta ilkelerinden sürekli ödün ver-
me pahasına 506 sayılı yasada de-
ğişiklik yapmakbir kural olarak ka-
bul edilecektir.
Bu ödünlerin sonunda Türkiye bir
emekliler cenneti konumuna geti-
rilmiş ve 20 yıl çalışan kadının 38
yaşına ulaşması, 25 yıl çalışan erke-
ğin 43 yaşma ulaşması ve 5000 iş-
günüprim ödemiş olması durumun-
daemekli olmasıkabuledümısür. Ba-
tıda genellikle hizmet ydını doldur-
sa bile 65 yaşına gelmeden emekli
olamayan işçılerle kıyaslandığında,
bizdeki uygulamanın sigorta kural-
lan açısındanbir çılgınlık olduğunu
herkes kabul etmektedir.
Yaşabakılmaksızın emeklilik, sü-
per emekliük gibi bize özgü uygu-
lamalarla çökme noktasına getiri-
len, üstüne üstlük prim alacaklannı
bir türlü tahsil edemeyen ve gecik-
me faizleri sürekli affedilen Sosyal
Sigortalar Kurumu'nun geleceği,
gerçekten son derece kaygı verici-
dir. 26 Şubat 2001 tarihli Cumhuri-
yet gazetesinin ekonomi sayfasın-
daki habere göre. SSK'nin özel ve
kamu sektöründen 1 katrilyon 416
trilyon 85 mih/ar 185 milyon 141
bin 890 liraprimalacağı bulunmak-
tadır.
Alacağını alamayan, buna karşın
yapması gereken ödemelerizamanın-
da yapması zorunlu olan kurumun
dahane kadardayanabileceği önem-
li bir sorundur.
Prim alacaklannıntahsili için adım
atamayan hükümet, emeklilik yaşı ile
oynamayı daha kolay bulmuş ve
25.08.1999 tarihinde kabul edilip
08.09.1999 tarihinde yürürlüğe gi-
ren 4447 sayıh îşsizlik Sigortası Ya-
sası'nda ilginç bir yasalaştırma tek-
niği kullanarak ılk 45 maddesi ile iş-
çiler, memurlarvebağımsız çalışan-
lar (SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur
kapsamında olanlar) arasındaemek-
lilığe hakka?anma açısından bireşıt-
ük sağlamaya çalışmış ve sigortah-
lar açısından yürürlük tarihi olan
08.09.1999'dan öncesi ve sonrası
için iki ayn düzenleme getirmiştir.
506 sayıh yasanın geçici 81. mad-
desine4447 sayıh 17. maddesi ileya-
pılan eklemeye göre 08.09.1999'dan
önce çalışmakta olup emeklilik hak-
kını kazanamayanlar için 10 kade-
meh emekliliğe geçiş öngörülmüş-
tür. 08.09.1999'dan sonra işe giren-
lerin emekliliğe hak kazanması için
kadınlarda 58 yaş, erkeklerde 60 yaş
ve 7000 gün prim ödeme veya 25 yıl
hizmetve 4500 günprim ödemeko-
şulu getirihniştir.
Anayasa Mahkemesi, 08.09.1999
tarihinde emekliliklerine iki yıl ve-
ya daha az süre kalanlar için kade-
meli emeklilik hakkı öngören, 4447
sayıh yasanın 17,22,26,39 ve 44.
maddelerinı 23 Şubat 2001 tarihin-
de iptal etmiştir.
Bu iptal karan ile yasama organı-
na verilen altı aylık süre içinde ye-
ni bir düzenleme yapılmazsa emek-
\
ıdiib
)6İay
li olacak işçiler açısından cidti bir
karmaşa ortaya çıkacaktır. 506 sayı-
h yasannı 60 maddesiye 58 - 60 yaş
koşulu 08.09.1999 tarihindçn s^nra
işe girenleri kapsayacağın^an bu
hükmün 08.09.1999'dan önce çah-
şanlara uygulanması olanaksizdı.
Bu iptal karanndan sonra yenibiruy-
gulama yapılmazsa yerriden eski sis-
teme dönülüp yaşa bakıhnaksızm
kadınlarda 20 erkeklerde 25 yıl ça-
lışma ve 5000 iş günü prim ödeye-
rek emekli olma olasıîığı yeniden
gündeme gelebilecektir. Böyle bir
durum 8 Eylül 1999 öncesi ve son-
rası sigorta kapsamında olanlar açı-
sından çok haksız bir durum ortaya
çıkaracaktır.
Yasama organımnyeni bir düzen-
leme yapması bu açıdan kaçınılmaz-
dır. Geçici 81. maddede getirilen 10
kademe yerine düşük sayılı grup-
landırma bir çözüm olabilir.
4447 sayılı yasanm kurmaya ça-
lıştığı sistem gerçekçidir ve çağdaş
sigorta ilkelerine de uygundur. Ül-
kenin yaş ortalaması yükselmiştir
ve artık genç ölümler azalmıştır.
Nabza göre şerbet veren politikacı-
mn oy kaygısı değil, Sosyal Sigor-
talar Kurumu'nun parasal dengesi gö-
zetıhneli ve kurum ıçıne ıtıldığı ba-
taklıktan kurtanlmalıdır.
ARADABtR
AYŞEİLHAN
Nâzım'ı Anmak Istedim
Hayli zamandır Nâzım Hikmet dolduruyor gaze-
teleri. Yazıldı, çızildi, sergiler açıldı. Resımlerine ba-
kıyooım, yüreğim burkuluyor, güzel olduğu kadar s£-
bırlı, özlem dolu biryüz: "Kadıköy vapuru ile Istan-
bul'a geçerken sulara iyibakın, onlardayüreğim var."
Kaptana dıyor ki: "Çınariı, kubbeli mavi bir liman I
beni o limana çıkaramazsın."
Anılar çözülmeye görsün! Sabahattrn Ali, bir ba-
hardı sanınm, benı Göztepe'deki akrabalanna gö-
türdü. Dönüşte Kadıköy'de Nâzım Hıkmet'e uğra-
dık. Ağnlan nedeniyle yeryatağında yatan şair doğ-
rulurken yükseten bir ışık gibi göz kamaştınyordu.
Yıllardan 1932-33 olmalı sanınm. Odanın köşesin-
de küçük bir masanın başında genç bir hanım otu-
ruyordu. Sabahattın'ı görunce sevindi Nâzım. Bizim-
le ilgilendi; tarih okuduğumu öğrenınce 1789 Fran-
sız Devrimi'nin ünlü kişilerini ve Marat'yı sordu. Ya-
şım için nedense "Çofc genç, çok genç" dedi. Ay-'
nldığımızda rüya görmüş gibiydim; anlatmak, sor-
mak istediklerim kalakalmıştı. Ülkemizin gür ve ber-
rak ıkı övünç kaynağı acı içinde yaşıyordu. Saba-
hattin trende sürekli izlenmiş, bir yerde karar kıla-
mamıştı. Hâlâ bır türlü brtırilemeyen kavgalar sürü-
yor. Nâam'ı bağnna basmayacan atan halka vedün-
yaya karşın 'ham-ervah'\ar neler gevelemıyorlar ki!
Onu ne anlayacak kafalan ne de taşıyacak yürekle-
ri var... Çenelerini kapasalar ya... Süleymaniye'nin
bahçesinde yer isteyen yok ki!
Bu arada aziz hocam Sadettin Nüzhet Bey'i de
anımsamamak olanaksız. Lisede (Erenköy Kız Lise-
si; Rıdvan Paşa Köşkü) okul idaresi bizijn sıntftan
yaka sılkiyordu. Hele 10. sınıfta büsbütün çekilmez
olmuştuk. öğretmenlerimız hanka ıdı. Bu günün ki-
mi üniversitelennı rahatça âşabtlırterdı. Hem kafa, hem
yürekçe... Çok edebıyat oğretmenı değıştrmıştık. 10.
sınıfta, bir gün Sadettin Nüzhet Bey çıkageldi. Ge-
çenlerde bir gün kitaplannın arasında onun Halk
Edebiyatı Antolojisi (1938, F. 85 kuruş!) geçti elime.
Maniler bölümünde birden gözüme çarptr. Yüzaya
değer I hüsnün yûz aya değer I ay varbir gûne değ-
mez I gün var yüz aya değer.
Evet, Sadettin Nüzhet Hoca uzun boylu, dingin
(sakin), ölçülü; telaşsız yürüyüşlü bır kişi ıdi. Halin-
de ne özentı negöstenş. Yüzü, görgü ve bılgisını yan-
sıtan ilginç anlatımlarla doluydu. Peki bizim sınıfa ne
olmuştu? Büyülenmiş suspusolmuşlardı deli kızlar...
Hemen bilgi dağarcıgımızı yoklamaya girişti. Derse
kaldınrken sınıfı tarayışı ne hoş, ne akıllıca idi. O ya-
ramaz öğrenciler öğretmene kendilerini begendir-
mek için yanşıyorlardı. O gün anlamıştım ki öğret-
menlik bır sanattır. Bilgi durumumuz pek iç açıa
görünmüyordu ama, öğretmetıımız ne olumsuz bir
tavır, ne de küçültücü bir davranış sergiledı. Yolu yor-
damı ile bizi hem eğitti hem edebiyata en sevilen ders
niteliği kazandırdı. 11. sınıfta yine onunla idik; çok
seviliyordu. Ben, Nâzım'ın şiirierine kaptırmıştım
kendimi. Bir gün dersten sonra öğretmenimize, "Nâ-
zım Hikmet üzenne bır çalışma yapıp onu aricadas-
lanma anlatmak istediğimi" söyledim; kabul etti.
Ancak müdürümüz hırçın, yasakçılığı seven bıryö-
netici idi. Gün gelip çalışmârriı okumak için kürsü-
ye çıküğımda sevgili öğretmenımizi kürsü ile kapı ara-
sında ayakta bana kol kanat germiş buldum. Ama
durum ne önun tarafından ne de öğrencilerce tek
sözcükle dile getirilmişti... Bir öğretmen sorunlu bir
sınıfı bile böyle eğitebilir yetenekli ise...
Hangi halk ozanını anlatırkendı anımsayamıyo-
rum; Sadettin Nüzhet Bey bize şu şiıri okudu: "Va-
rin bahçesinde ben garip bülbül I efkânm müked-
der, halim pek mûşükül (uyak kaygısı ile olmalı 67-
çüyü bozsa da müşkül demezdi) I koparmadım as-
la kokladtm bir gül I kâfır oldu isem imana geldim. *
Tüm deli kızlar ezbere okurlardı bu şiiri... Nur için-
de yatsın aziz hocam!
Bunalımın 'Halktan Gizlenen Nedeni'
NOVITAS Turizm
YprtiçiKültür Turları
"Bu llkbahar Doğu'ya gidiyoruz"
Kilikya'dan Nemrut'a: 18-23 Nisan
Urfa - Mardin: 3 - 6 Mayıs
Erzurum'dan Van'a: 25 - 30 Mayıs
Klasik GAP: 20 -24 Haziran
Yurtdışı Kültür Turu
İtalya (Roma - Siena - Floransa)
26 Mayıs - 2 Haziran
Haftasonu Islanbul Kültür turlanmızı acentamızdan öğreninız
Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-maiI: novitas@superonltne.com
Bahir M. ERURETEN Hukukçu
S
on bunalınun (krizin) gerçek
nedenlerinden biri, yazık ki
halkımızdan hâlâ gizlenmeye
çahşıhnakta, siyasetçilerimi-
zin vurdumduymazlığı halkı-
mızı çileden çıkaracak ölçüye
varmış bulunmaktadır. Oysa gerçek neden-
ler bılinmeden bunalımın üstesinden geli-
nemeyeceğini, halkımız hükümetten daha
duyarh bir biçimde bümektedir. lşte gerçek
nedenlerin en başındaki:
Bu yıl, cumhuriyettarihinde görühnemiş
birbiçimde, hac zıyaretı özellıkle körüklen-
dı. Bir önceki yıl 65 bin dolayında hacı ada-
yı Mekke'ye gitmişken bu yıl, yurtiçinden
ve Almanya'dakı gurbetçi yurttaşlanmız-
dan yüz kırk bin kişi hacca gitti.
rHyanet-Işleri'nin buyılkihacateşvik et-
mesinin nedeni çok açıktır! Daha önceki
yıllarda Diyanet'in düzenlediği seyahatler-
de hacılardan alınan seyahat masraflanndan
bir bölümü Diyanet Vakfi tarafından alrn-
makta idi. Diyanet'ten sorumlubakanın da
desteğı ile, vaktıyle bir hükümet kararna-
mesi hazırlanarak Cumhurbaşkanlığı'mn
onamasma sunulmuş-
taKöşk'tebeklemek-
te olan bu kararname-
yı, Süleyman Demi-
rd, görevinin sonaer-
mesinden önce imza-
ladı. Bu kararnameye
göre, bundan böyle
hacılardan aluıan pa-
ralardan arta kalan
miktarlar, doğrudan,
Diyanet Işleri Baş-
kanlığı'nda oluşturu-
lan bir kurul tarafın-
dan sarf yerleri sap-
tanmak üzere, bütçe
dışı olarak kullanıla-
bilecekti.
Bu kararnameye
göre Diyanet Işleri,
dahafazla para sağla-
mak için hacca git-
meyi körükledi. Bu
nedenle bu yıl hac zi-
yaretinde büyük pat-
lama oldu. Yurtiçin-
den yaklaşık 120bin,
Almanya'daki çoğu
gurbetçi yurttaşlardan
yaklaşık 20 bin kişi
olmak üzere 140 bin
kişi hacca götürüldü.
HaC için alnıan para-
lardan yaklaşık 500
USDolan'nm,herha-
cı için Diyanet'e kal-
dığı düşünülürse, Di-
yanet'in, neden dola-
yı haccı körüklediğı
kolayca anlaşılır.
Sayılarla ılgıli bil-
giler, kimiresmiağız,
basın ve görsel med-
yadan alınmış olup,
Diyanet Işleri tarafın-
dan tersi (aksi) söy-
lenmemiştir.
Mevzuatagöre hac
seyahatinin sorumlu-
luğu Diyanet îşleri'ne
aittir. Ancak neden-
se, bu kontenjanın
yüzde altmış beşini
Diyanet îşleri doğru-
dan kullanmakta, ge-
ri kalan yüzde otuz
beşlik bölümü seya-
hat acentelerine kul-
landırmaktadır. Bu
konunun da aynca sorgulanması yapılma-
lı, işin içinde ne gibi yarar (!) bulunduğu or-
taya çıkanlmalıdır.
Bu yılın hac giderlerinin (masraflannın)
mali yükü, Türkiye ekonomisini altüst ede-
cekboyuttadır. Küçükbir hesaplama yapa-
lım:
Bu yıl yurtiçinden 120 bin hacının gitti-
ği, bunun en az yüzde altmış beşini Diya-
net üstlendığıne göre, en az yetmiş bin ha-
cı, Diyanet'in doğrudan müşterisi olmuştur.
Her hacıdan, seyahat hızmetlı olarak yak-
laşık 500 US Dolan almdığı varsayıldığına
göre, Diyanet'in, gönderdiği hacılardan,
bütçe dışı kendi sarf yetkisine bırakılan pa-
ranın rrüktan yaklaşık 40 milyon US Dola-
n, yani 40 Trilyon TDdir. Acaba Diyanetbu
parayı hangi bütçe dışı gıderlerine sarf ede-
cektîr?Devletbütçesindenkatrilyonlaralan
Diyanet'in, acaba bütçe dışı hangi giderle-
ri bu kadarbüyük bir meblağı gerektirmek-
tedir? Bu işi hangi makam denetleyecek?
Gelelim, hac için harcanan tüm paranın
hesabuıa:
Bu yıl gerek Diyanet, gerekse seyahat
METİN GÖKTEPE GAZETECİLİK ÖDÜLLERİ
1- Bu yıl dördüncüsü yapılacak olan yarışma iki dalda düzenlenmiştır.
Haber (Gazete-TV)
Fotoğraf ve Görûntü (Gazete-TV)
2- Yarışmaya, 10 Nisan 2000 tarıhinden sonra yayınlanmış olan eserler katılacaktır.
3- Yarışmaya katılacak olan eserlerden, yazılı basında yayımlanmış olanlann,
1 asıl, 15 fotokopı olarak göndenlmesı gerekmektedır TVde yayınlanmış olan
eserlerden ise 1 örnek gönderilmesi yeterlidir.
4- Fotoğraf dalında yarışmaya katılacak eserlerin, arka yüzlerinin sol alt köşesine, bir
etiketle esenn adı, çekıldığı yer ve tarih yazılacaktır Eserlenn en az 18x24 cm ebat-
larında (renklı ya da siyah beyaz) olması gerekmektedır
5* Adaylann, eserlenni kısa özgeçmışlen ve iki fotoğrafları ile bırlikte "Metin Göktepe
Gazetecılik ödüllen" Meşrutıyet Caddesı, Ravanda İş Merkezi 85M2 Beyoğlu adre-
sine göndermeleri gerekmektedir Yarışmaya katılacak adaylar, eserlenni en geç 25
Mart 2001 tarihıne kadar belırtilen adrese ulaştıracaklardır
6- Kazananlara odülleri Metin Göktepe'nın doğum günü olan 10 Nisan 2001 tarihinde
düzenlenecek törenle verilecektir
ÖDÜL JÜRİSf
Nazım Alpman, Ayşenur Arslan, Duygu Asena, Zeynep Atıkkan, Celal Başlangıç Necati
Doğru, Alev Er, Tuğrul Eryılmaz, Berat Günçıkan, Fıkret llkız, Nadıre Mater, Fatıh Polat,
Süleyman Sarılar, Feraı Tınç, Senem Toluay
METİN GÖKTEPE ÖDÜL KOMİTESİ
acentelerinin hacca gönderdiği yolcu sayı-
sı Türkiye içinden 120 bin, Almanya'dan do-
laylı 20 bin kişi olarak toplam 140 bin kişi
olduğunave enyoksul hacıdan 1800 US Do-
lan olmak üzere, konaklama yerine ve ka-
hş süresine göre 3000,4600,5500 ve 7500
US Dolan resmi seyahat ve ikamet masra-
fi talep edildiğine ve en iyımser bir tahmın-
le her hacının yalnızca 2500 US Dolan öde-
diği düşünülürse, toplam resmi US Dolan
miktan 360 milyon US dolandu".
Bu resmi ödemelere yemek, Arabistan
içi gezi, kurbanlık alımı ve hediyelerin mas-
raflan dahil olmadığından. hacılann orta-
lama resmi masraf kadar cebinde US dola-
n götürdüğü bilinmektedir. Bunun da top-
lamı 360 milyon US Dolan kı, toplam alı-
nan dolar miktan 720 milyon US Dolan'dır.
Buna, Almanya'dan katılan gurbetçilerin
ödediği miktar da eklenirse, yaklaşık 1 mn-",
yar US Dolan, bu yıl hacılann banka ve
döviz bürolanndan, yaklaşık on beş günlük
bir süre içinde çektikleri paranın toplamı-
dır. Dövize büyük gereksinim duyulan bir
dönemde, kısabir süre içinde çekilen bu bü-
yük tutarlar, elbette yadsınamayacak ölçü-
de istem (talep)yaratmış ve döviz patlama-
sında en büyük etke-
ni oluşturmuştur. Bü-
yük bunalım önce-
sinde çekilen bu tu-
tarlar, bunalımda
önemli rol oynamış,
bardağı taşıran etken
oluşturmuştur.
1 milyon USDola-
n, bugünkü değeri ile
tam tamına 1 katril-
yon TL demektir.
Devlet, döviz ve TL
sıkıntısından bir ku-
ruşluk yatmm yapa-
mazken, bir hac ge-
zisi içinhalkın sırtın-
dan, Diyanet'e, kat-
rilyonluk bütçesine
ek olarak, 40 trilyon-
luk ulufeyi nasıl ve
ne hakla verebilir?
140 bin kişinin cen-
nete gitmesi uğruna
(!) 70 milyon vatan-
daşın sırtına yüzde
otuz beşlik yeni bir
pahalılık yüklemeye
hangi hükümetin,
hangi makamın yet-
kisi vardır?
SayınProf.Zekeri-
ya Beyaz'ın, Milli
GüvenlikKuruluGe-
nel Sekreterliği'ne
verdiği raporda be-
ürttiği gibi, laik cum-
huriyete bağlı imam
ve müftüleri sindi-
ren,rejimecihat ilan
eden din görevlileri-
ne destek veren bir
devlet kurumunun ar-
tık yeniden yapılan-
dınhnasının zamanı
gelmedi mi?
Ulu önder Ata-
tûrk'ün kurduğu ve
laikhğı yaşatmak için
siyasal dın bezırgân-
lannı denetleme iş-
levi yüklediği Diya-
net Işleri, amacma
uygun ve cumhuri-
yete yararlı duruma
gelebihr. Zamanı bo-
şuna harcamak ülke
aleyhinedir.
PENCERE
Karikatüpün
Yazgısına Ilişkin...
Akbaba mizah dergisi bir okuldu, müdürü Yusuf
Ziya Ortaç'tı, karikatürist Necmi Rıza'yı bu çatı
altında tanıdım. Yusuf Ziya bir mektubunda onu na-
sıl tanımlıyor.
"Necmiciğim,
Galiba, benden daha eski arkadaşın yoktur, ga-
liba benden daha duygulu, daha anlayışlı arkada-
şın yoktur. öyle olduğu halde hiçbir zaman kendi
hayabndan bahsetmezsin. Insanızelbet, herkes gi-
bi senin dertlehn de olur; ama konuşmak, geve-
zeliketmekseninâdetindeğildir. Ciddentakdirede-
rim, hürmet ederim senin bu manevi taraftna. Hay-
siyetli, korkusuz, efendi insansındır."
İki üç fırça darbesiyle ne güzel çizilmiş portresi
Necmi Rıza'nın...
•
Karikatürcüler Demegi -Kültür Bakanlığı'nın kat-
kılanyia- Necmi Rıza Ayça'nın yaşamına ve yapıt-
lanna ilişkin güzel bir kitap yayımlamış...
Ayça bütün ömrünce karikatür çizdi, karikatür-
le soluk alıp yaşadı, elbette bu albümün 120 say-
fasına tüm yapıtlarıyla sığması olanaksız; ama,
okura güzel bir demet sunulmuş, sanatçının anısı
tazelenmiş...
Karikatürün dışında Necmi Rıza'nın bir başka
yaşamı olmuş mudur?.. t ,
Sanmıyorum...
Bu sessiz insanın kişiliği bence çizgilenyle öz-
deşleşmişti, sanki çizgilerinin dışında bir başka
hayat yaşamamış gibiydi.
•
Karikatür 'Aydınlanma Çad/'nın sanatıdır; de-
mokrasiyle özdeştir; karikatürün halkla haşır neşir
olması, gazeteciliğin canlanmasıyla gerçekleşti;
burjuvazinin gelişmesiyle koşutlandı; emekçi sını-
fının güçlenmesiyle etkisi yoğunlaştı; siyasal ikti-
darlar karikatürden hep çekindiler, 19'uncu yüzyıl-
dan bu yana karikatür Batı basinında demokrasi-
nin zekâ göstergesi sayıldı.
187O'lı yıllarda karikatür sanatının ilk ömekleri Os-
manlı Babıâlısı'nde yayımlandı: Teodor Kasap'ın
Diyojen'inden Cem'in Kalem'ine değın nice mızah
dergisinin omurgası yazıdan çok çizgiyle oluştu. Tek
partjli düzenimizde bile karikatür Türkiye'de kamu-
oyunun ilgisini birinci derecede çekmiştin birbirin-
den değerli karikatürcülerimiz 20'nci yüzyıl boyun-
ca yetiştiler, çok partili rejim bu yolda bir açılım ol-
du.
Ama 2001 'de ne görüyoruz?..
Siyasal karikatür çok satışlı gazeteterden kovul-
muş; yergi, hiciv, espri ve mizah, yerini neredeyse
şaklabanlığa ve yalakalığa bırakryor.
•
Peki, karikatür dergileri yok mu?..
Var..
Ancak en başta "Leman " olmak üzere genç ka-
rikatürcülenn buluştuklan bu dergıler, tekelci med-
yadan dışlanmışlar; ayn bır alan sayıhyoriar, varoş
kültürünün türetimi olarak algılandıklanndan yazı-
lı yayın dünyamızda kenara itttmişler. ':- ^'^-^^
Garip bir durum!.. * • *
",;' Çızgİyfe mizahın siyasal esprfeJht yayın yaşarnih-
dan dışlayan bir medyanın anlamı ne?..
•
Necmi Rıza'nın albümünde sayfalan çevirirken
karikatür sanatımtzın yüz yıllık serüvenıni düşün-
düm; zekânın şimşeğini mizahın yağmur damlala-
nna çeviren bu sanat, gıttikçe sığlaşan bir piyasa
ortamında neden rağbet görsün?..
Birlcsik Rchbcrlcr Turizm
KÜLTÜR GEZtLERİ PROGRAMI
MM»rt : NUR-UOSMANhE'DENEMİlNÖNCMHANL\RIÖLGESİ
Çortulu Alı Paşa Medresesı, Atık Alı Paşa Camıı. Çenberiıtaş,
Nuı-ıosDianıye. Mahmutpaşa canulen, Hamamı. Vabivc Vabde
Hanlar Yenıcamı.
TSMut : FENER-BALU
GeıguıİCT Kulûbö ve Jak Deleon ık
OINİSM : ZEYREK'TEN EVtT'E
Pantokrator (Zeyrck Camıı), FatıhfcûDıyesı,Yavuz Sdım,
Pammakanstos. Kanye. Anemas zmdanlan, vs
18-23 N'bu : GÜNEYDOĞl KİLTÜRGEZİSİ
ürfa, NemruL Sogmalar, Şuaıp Şehn, Harran, Vıranşöır, Yezıdı
Köylen, Mardm, Dara, Deyr-ûl Zafaraa Mıdyat, Hasaleyf,
Dı>-arbalor
12-20 M««ı : K1R1M vf ODESSA
Odessa, Olbıa. KJiersson. Bahçesaray, Yalla, Eupedora. Yalta,
Srvastopol. Mangup. Çufut Kale ve Panorama Müzesııle bır
hıyal (Ûnyasına yolcuhık
11-20 Mıyn : SURİYE - ÜRDÜ1S
Petra. Madaha, Amman, Nebo Dagı. Ötüdenız. Jerash Bosra,
Şam. Malulla, Palmıra, Homs, Crack de Chavalıer, Labye,
Ugant, Ehla. Halep, San Sraıeon.
l « l M t y » : M.\LTA-SİCtLYA
Palenno, Moorcale, Secesta, Trapanı, Selmunte (Tapmilar Vadıa),
Agngento. Enna. Sıracusa. Taormına, Lj Valettı Mdnı
M-lBHıânı: BARCTLONA-MADRtD-ENDUUlS
Aıt Deco'dan Mozatabe ye, Gotıkten. Modejar'a raıran stiilenn
olanca ztngmlığı ile dolu. AVdenız'ın canh, renklı yaamıoın her
gûn,hergectsoluklai)dığılspmyol^faırkn Sev^llCdb
Granade, Madnd ve Baroclona.
Mqntiyrt Cid. 198/5 Şişkın* • ItL. Tel: (212) 252 65 78 - T-80
wirw.kulturge2ilm.coni infoe kulturjealertcoaı
e-mailCELL
503
\o\\ı\. \o\h\. \ >lla,
e-mail'ini \ >ll;ı.
TURKCELL