Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23MART 2001 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt StRMEN
'Denviş Porsiyomı' , ,
Bilmem gazetelerde okudunuz mu, hafta başın-
da şevketlu ve devletlu ve de hikmetlulanmız ye-
mek yerken döner istemişler, gelen dönerin por-
siyonunu ufak bulmuşlar, aralanndan biri çıkışmış:
- Bu nasıl porsiyon yahu!
- Derviş porsiyonu, diye yanıtlamış, imam-ha-
tip mezunu, dans şampiyonu Hüsamettin Öz-
kan.
Sonra gevrek gevrek gülmüş, öbürleri de ona
katılmışlar.
Ardından da iştahla döneriere saldırmışlar.
Durun kızmayın! Bu beyefendioğlu beyefendi-
lerde, hâlâ gülecek surat kaldı mı demeyin!
Her gün TV'lere çıkıp, boy gösterip demeç ve-
recek yüz var da gülecek surat neden olmasın?
Bunlar yavuzdurlar ve ev sahibinden baskındır-
lar.
Yalnız, hazır bulunanlan kahkahaya boğan, şu
pek zekâ ve sorumluluk dolu esprinin üstünde du-
ralım biraz.
Aslında, öne konan eşantiyon porsiyon Derviş
porsiyonu degil; Ecevit - Yılmaz - Bahçeli koalis-
yonu porsiyonu.
Hüsamettin Bey, usta bir çalımla soaımluluktan
sıyrılmak ıstiyor. Türkiye'yi iflasa Kemal Derviş sü-
rüklemedı. Hüsamettin Bey'in başrollerden birin-
de oynadığı 57. hükümetin basiretsizliği ıflastabü-
yük rol oynadı.
Bu gerçeği hiç unutmayalım.
•••
Medya sürekli olarak umut pompalıyor. Bu dav-
ranış, krizden çıkış için gerekli olan güven havası-
nı oluşturup pekiştirmek açısından yararlı görüle-
bilir.
Ne var ki, gerçekler bu çabalann sonuç verme-
diğini gösteriyor. Birbirteriyle bağlantılı kasım ve
şubat krizlerinden önce de umut pompalandı, a-
ma sonuç ortada.
Bu yüzden sanıyorum ki, gerçekleri olduğu gibi
gözler önüne sermekdaha doğru bir davranış ola-
cak.
O zaman eğri oturup doğru konuşmalı ve bu hü-
kümet, bu pariamento ile krizin aşılamayacağını
söylemeliyiz.
Her şeyden önce koalisyonu oluşturan partiler
arpalıklannı bırakmamakta kararlı görünüyorlar.
Olanlan her gün gazetelerde okuyorsunuz. .
TV ekranlan ise bir türiü mevcudunun çoğunlu-
ğuyla toplanamayan TBMM Genel Kurul Salo-
nu'ndan boş kottuklu görüntüleri yansrtıyorkamu-
oyuna.
TBMM'nin, ekonomik programın yürümesi için
şart olan bir sürü yasal değişikliği yapacak yoğun
çalışma temposuna hazır olmadığı da göruluyor.
Şimdiye değin, 57. hükümete çıkarlan doğrul-
tusundadestek verenlerin dışında, Ecevrt-Bahçe-
li-Yılmaz koalisyonuna, "Bir şeye yaradıklan yok,
ama düşerierse kriz çıkar" düşüncesiyle kerhen
destek verenler de 57. hükümetin variığının kriz-
leri engellemediğini, hatta tetiklenmesine katkıda
bulunduğunu yaşayarak görmüş bulunuyorlar.
•••
Hazine'nin kolayhkla iç borç bulmasının yarat-
tığı olumlu hava da birkaç saatten fazta sürmedi.
Dolar hâlâ yükseliyor, borsa hâlâ düşüyor ve elle
tutulur herhangi bir şey yapılmıyor, bekleme süre-
si uzuyor, yüksek ateşli hastanın düşürülemeyen
ateşi, bünyede yıkım yapmayı sürdüniyor.
Işte, Hüsamettin Bey böyle birortamda "Derviş
porsiyonu" esprisinı yapıyor.
Aslında esprinin altında, siyasilerin kurnaz tak-
tiklerinin ipuçlan yatıyor.
Onlar ekonomi yönetimindeki yetersizliklerin-
den, arpalıklan sürdürme ve avanta dağıtmaian-
nın sonucunda ortaya çıkan sorumluluklanndan
vücut çalımıyla sıynlıp, güç geçecek ve belki de
krizden çıkışla sonuçlanmayacak olan, pek küçük
olmayan bir olasılıkla hiperenflasyona varacak sü-
recin bütün manevı ağırlığını Kemal Derviş'in sır-
tına yüklemek istiyoriar.
Hüsamettin Özkan tipi politikacılar, kendi hükü-
met etme biçimlerini değiştirmeden eskisi gibi sür-
dürmek istemektedirler.
Ama görmüyorlar ki deniz bitiyor.
Çanlar hepimiz için çalryor, ama Ankara'dakiler
bunu hâlâ göremiyorlar.
Mopak, 40 milyon dolar ödeyecek
SEKA Dalaman
Işletmesi satıldı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bûrosu) - SE-
KA'nın Muğla Dala-
man'daki işletmesi, Mo-
pak Kâğıt ve Karton Ti-
caret AŞ'ye 40 milyon
dolar bedelle satıldı.
Devlet Bakanı Yûksel
Yalova, Dalaman'ın üı-
racat merkezi durumu-
na geleceğini, tesislere
antma sisteminin kuru-
lacağını ve işçilerin is-
tihdamında sorun ya-
şanmayacağını söyledi.
SEKA'nın Dala-
man'daki işletmesi, dün
Devlet Bakanı Yalo-
va'nın makamında ya-
pılan imza töreniyle
Mopak Kâğıt Karton
AŞ'ye devredildi. Yalo-
va, modelin taraflann
görüşlerini ortaya koy-
ma açısından zengin bir
özelleştirme olduğunu
öne sürdü. Seka Dala-
man'da 500 işçi bulun-
duğunu ve özelleştirme
sürecinde Selüloz-Iş
Sendikası yetkilıleriyle
toplam 68 saat görüştü-
ğünü kaydeden Yalova,
"Bu özelleştirme Ue Da-
laman'm ekonomik açı-
dan kaderinin kortul-
duğunu ve uzun vadede
de istihdam yaratüma-
suun bu modd fle ohış-
turulduğunu rahatakla
söyleyebüirinr dedi.
Bulganstan ve Maca-
ristan'daki daha iyi öne-
rilere karşm SEKA Da-
laman işletmesini tercih
eden Mopak yetkilileri-
ne de teşekkür eden Ya-
lova, "MaKyetihesapla-
maksızm bölgesine sa-
hip çıknıışbr" iddiasın-
da bulundu.
Mopak'ın sahibi
Mehmet AH Molay da
Dalaman'a 5 yılda 100
milyon dolar yatınm
yapacaklannı, klorsuz
beyazlatma sistemine
geçeceklerini belirterek
işçilerin istihdammda
sorun yaşanmayacağı-
nı, çahşanlann endişe
duymaması gerektiğini
kaydetti. Selüloz-lş
Sendikası Başkanı En-
gin Vanş da istihdam
güvencesi olmaması
nedeniyle özelleştirme-
ye karşı çıktıklannı be-
lirterek "Umanz Dala-
man bugüne kadarki
özeJIeştirmelere benze-
mez" diye konuştu.
Ulaştırma Bakanlığı'ndan Telekom'un yüzde 51 blok satışına alternatif özelleştirme planı
Oksüz'den holding çahşmasıBANUSALMAN
ANKARA - Ekonomıden sorumlu Devlet
Bakanı Kemal Derviş'ın öncelikli önlemler pa-
keti çerçevesinde "yüzde 51'i blok sanş, kala-
nınınçalışanavehalkaarz yoluyla tamamensa-
nlacağmT açıkladığı Telekom konusundaUlaş-
tırma Bakanlığı "alternatiF' bir çalışma yürü-
tûyor. Bakanlık çalışmasında, Telekom'un hol-
dingleştirilerek 5 alt şirkete sahip olması ve bu
alt şirketlerde yer alacak katma değerli hizmet-
lerin kiralanması, ruhsatlanması yoluyla 7 mıl-
yar dolarlık gelir elde edilebileceği hesaplanı-
yor.
Telekom'un satışına ilişkin yöntem konusun-
da hükümet içinde uzlaşma bulunmuyor. Der-
viş'in Telekom'un yüzde 51 'inin blok, kalanı-
nm halka ve çalışanlara arz yoluyla satdacağı
açıklaması hukuki açıdan "geçersiztigi'' dışın-
da özelleştirme yönteminde de farklı görüşler
bulunuyor. Ulaştırma Bakanlığı, yüzde 51'i
blok satış yerine yönetim hakkınm devredil-
meyeceği Telekom'un katma değerli hizmetle-
rini de içeren bir çalışma yapıyor. Bu çalışma-
da, Telekom'un holdingleştirilmesi ve internet
(TTNET), kablolu TV, uydu, Aycell (cep tele-
fonu), sabit telefon olmak üzere 5 şirkete sahip
olması öngörülüyor. Oluşturulan 5 şirketin ay-
n ayn yüzde 33.5'lik hisselerinin satılması se-
çeneklerden birini oluşturuyor. Bu uygulama-
nuı mevcut Telekom Yasası'na da aykm olma-
dığmı savunan Ulaştırma Bakanlığı'nın alınan
bilgilere göre ruhsatlama, kiralama, imtiyaz
devri gibi yöntemlere ilişkin ikinci seçeneğinin
çerçevesi şöyle:
İnternet: İnternet üzerinden ses ve görün-
tü iletişimi yapılabiliyor. Yani telefon operatö-
rü gibi internet üzerinden ses iletimi mümkün.
Ancak bu konuda 31 Aralık 2003 tarihine ka-
dar Telekom'un tekeli söz konusu olduğu için
internet sağlayıcı özel fırmalann (Superonline,
E-kolay net, Webbe gibi) ses ve görüntü ileti-
mi yasal değil. Ulaştırma Bakanlığı ses ve gö-
rüntü iletimini ruhsatlandırarak 1 milyar do-
larlık gelir bekliyor. Telekom'un tekeli kalktık-
Emlakkonut
Derviş ile MHP
arasında gerginlik
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - Devlet Ba-
kanı Kemal Derviş ile
MHP'li bakanlar arasın-
da, özelleştirme ve Em-
lakkonut'un genel kuru-
lu nedeniyle sıkıntı ya-
şanıyor.
Ulaştırma Bakanı E-
nis Öksüz'ün Derviş ile
görüşmesinin ardından.
Telekom yetkılilerinin
yüzde 51 hissenin blok
özelleştirilmesi hakkın-
dakı yasal süreçle ilgili
brifing vermesi karar-
laştmldı.
Emlakkonut'un Em-
lakbank'tan aynlmadan
genel kurulunun yapıl-
masımn da Derviş ile
Faruk Bal arasında so-
run yarattığı anımsatıl-
dı. Başbakan Yardımcı-
sı Mesut Yümaz, özel-
leştirme konusunda hiç-
bir partiden kaynakla-
nan sıkıntı olmadığını
savundu.
Devlet Bakanı Der-
viş'in hazırladığı ekono-
mik program kapsamın-
da, MHP'li bakanlara
bağlı bulunan bazı ku-
rumlann özelleştirilme-
si ve yönetimlerinin de-
ğiştirilmesı, gerginliğe
neden oldu.
Üködûn
Kamu bankalarmın
tek çatı altında toplan-
ması görüşünden hare-
ketle 3 banka için üst ku-
rul oluşturulması istemi
MHP'nin ilk ödünü ola-
rak değerlendırildi.
MHP, Emlak Müste-
şarlığı karşıhğında bu
istemi kabul ederken
Emlakbank'tan aynlma
işlemlerinın tamamlan-
masından önce Emlak-
konut Genel Kuru-
lu'nun yapılmasının
Derviş'te rahatsızlık ya-
rattığı bildinldi. Faruk
Bal'm, Müsteşarlık Ya-
sası'nm çıkmaması, Ha-
zine'nin itirazı ve konut
edindirme yardımlan
hesaplannm netleşme-
sinden önce genel kuru-
lu yaptığı savunuldu.
tĞNELİ F1RÇA ZAFERTEMOÇtN
ÜflEfiNE, „
YENİMEPEMİ
KANÜiru
İ
Enerj Bakanı, DSl'de zam sözünde durmadığı için protesto edildi
Çahşaıdar ErsümerH yuhaladı
ANKARA (Cumburiyet Bûro-
su) - Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersûmer, Dün-
ya Su Günü nedeniyle düzenle-
nen toplantıda Devlet Su Işleri
(DSÎ) çalışanlan tarafindan pro-
testo edildi. Geçen yıl aynı toplan-
tıda "namııs borcumuz" diyerek
verdıği zam sözünü tutmayan ba-
kanı yuhalayan çalışanlar salonu
terk etti.
Dünya Su Günü nedeniyle dün
DSl'de toplantı düzenlendi. Top-
lantıya Başbakan Yardımcısı Me-
sut Yılmaz ile birlikte katılan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Baka-
m Cumhur Ersümer, konuşma
yapmak üzere kürsüye geldiği sı-
rada salonda bulunan bir grup al-
kışlarla protesto gösterisüıe baş-
ladı. Çalışanlar, geçen yıl aynı
toplantıda verdiği zam sözünü
tutmayan bakanı yuhaladılar.
Eylem nedeniyle şaşıran Ersü-
Bergomohdan
çıplak cylem
Damştay'ın önünde e>1em yapan
Bergama köjiüleri, yargı
knr^rlflrfpa ııyıılmamng
nedeniyle hükümeti protesto etö.
Türk Mubendis ve Miınar
Odaian Bir^'ne >-apmak
istedflderi yûrûyûş çıpiak
oiduklan gerekçesiyk engeBenen
köyiülerpobsotobüslerrjie
TMMOB>götürûWü.
Köytökri pofis otosundan inerken
. karşüayanTMMOB Başkanı
Kaya Güvenç, hükümetin
Bergama konusundaki
dnyarstzbğını ekştirdi.
(Fotoğraf: SERDARÖZSOY)
mer bir süre durakladıktan son-
ra konuşmasına devam etti. Ça-
hşanlar daha sonra alkışlar eşli-
ğınde salonu terk ettiler. Bina
önünde toplanan çalışanlar al-
kışlar eşliğinde protestolannı
sürdürdüler. Çalışanlar, "Bakan
bir >ıl önce ücret dengesizüğini
gidermek namus borcu-
muzdur diye söz verdL A-
ma sözünde durmuyor, aç-
bk sınınndayız" dediler.
Toplantı çıkışında gaze-
tecüerin sorulannı yamtla-
yan Ersümer. "Türkiye'nhı
imkânlarmı büryorsunuz.
Biz de çok arzu ertik, biraz
daha irnkânvereHnıdiye. A-
ma bu olmadı sanınm, kısa
süre içinde bu halioiacak''
dedi.
Bu arada çalışanlar Ersü-
mer ve Yümaz'ı çıkışta da
protesto ettüer. Ersümer'in,
protesto gösterisi karşısın-
da siniılendiği gözlerurken
makam aracınm sağ kapı-
smı açan korumalara sert
bir şekilde "öbür kaptdan"
diye işaret ettiği görüldü.
tan sonra da intemet üzerinden telefon görüs-
mesi anlamına gelecek bu teknolojide ruhsat
sahibi olanlar böylece bir adım önde olacaklar.
Uzmanlar, bunu sadece intemeti olanlann mı
kullanacağı yoksa internet üzerinden sabit te-
lefonlara da aym cep telefonlannda olduğu gi-
bi ara bağlantı sağlanıp sağlanmayacağmın
önemli olduğunu belirttıler. Verilen ruhsatlann
internet üzerinden sabit telefonlara da bağlan-
tıyı kapsayıp kapsamaması yeni bir operatör
yaratılıp yaratıbnamasını belirleyecek.
KablOİU TV: Mevcut durumda, kablolu TV
taşeron firmalar aracıhğıyla altyapısı kurularak
pazarlanıyor. Ancak aboneler Telekom'a baş-
vuruyor ve ödemelerini de Telekom'a yapıyor
Şirketler gelirden pay alıyorlar. Ulaştırma Ba-
kanlığı mevcut işleyişin bölgesel olarak geniş-
letilebileceğini, bunun dışmda imtiyaz devri,
kiralama ya da ruhsatlandırma yöntemlerinin
söz konusu olabileceğini belirtiyor. Ancak kab-
lolu TV'nin de bir alet takılmasıyla yeni bir
operatör gibi telefon iletişımini sağlayabilece-
ğine dikkat çekildi. Bu noktada da intemette ol-
duğu gibi imtiyazın neleri kapsayacağının iyi
belirlenmesi gerektiği belirtildi.
UydU: Çok sayıda kanalı bir paket halinde
tüketiciye sunabilen ve bunun için uydu veri-
cisini kullanan sayısal yayıncılık da Türkiye'de
ruhsatsız yapıhyor. Türksat 2-A uydusunun ta-
şıdığı verici, kanal ya da taşıyıcı denilebilecek
transponderlerin satış fıyatının 2.8 milyon do-
lar olduğu belirtildi. Sayısal yayıncılıgın ise
bukle yayın yaptıgı, tüketicıyi çekebilmek için
çok sayıda kanalı banndırması gereküliği ve
ekonomik nedenlerle bir şırketin ortalama 10
transponder kıralaması gerektiği kaydedildi.
Bir transponderde aynı bir kumaşta olduğu gi-
bi artan, ancak yeni bir kanalı içine alamaya-
cak bölümler kalacağı, birkaç transponderi bir-
den alan şirketlerin bu artıklan da kullanarak
yeni kanallan kapsamına alabileceği anlatıldı.
Gelecek talebe göre buradan da gelir elde edi-
leceği belirtiliyor.
Aycell: Iş Bankası'yla birlikte GSM 1800
şebekesinde işletim lisansı alan Telekom'un Ay-
cell'i ayn bir şirket olarak kurması, bunun da
yüzde 33.5'inin aynca satılması öngörülüyor.
Buradan da cep telefonunun yalnızca lisans be-
delinin KDV dahil 3 milyar dolar olduğuna dik-
kat çekilerek yüzde 33.5'lik satışla en az 1 mil-
yar dolar gelir elde edilebileceği savunuluyor.
- Elde kalan CSM: lş Bankası- Telekom
Italia'mn bedeli KDV dahil 3 milyar dolara u-
laştırmasıyla elde kalan GSM 1800 şebekesi-
nin yeniden satışa çıkanlabileceği belirtiliyor.
Buradan 3 milyar dolar gelir elde edilebilece-
ği kaydediliyor. Ancak, daha önce yapılan iha-
lede alıcı çıkmadığı bildiriliyor ve ekonominin
daralmaya girdıği bir dönemde buna alıcı çık-
ması zor görünüyor.
Yeni neSİI cep: UMTS olarak adlandın-
lan görüntülü cep telefonu şebekesi satışı için
2002 yılında hazır hale gelinecek. Avrupa'da
UMTS olarak adlandınlan cep telefonu lisans
satışlannda 30-40 milyar dolarlık değerler oluş-
muştu.
Tüm bunlar sonucunda en azından 7 milyar
dolarlık gelir elde edilebileceği belirtiliyor.
Telekom'u
anayasa koruyor
ANKARA (Cumhnrryet Bûrosu) -
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün
Telekom'un yüzde 51'inin satışının
yasayla düzenlenemeyeceğini, anayasaya
aykırı olduğunu bildirmesi üzerine
hükümet anayasa değişikliği üzerinde
çahşmaya başladı. Ancak, Anayasa
Mahkemesi'nin Telekom'un tamamen,
çoğunluk ya da yönetim hakkını
devredecek biçimde satılamayacagına
ilişkin karannda, anayasamn
degıştırilemez hükürnlen arasında yer
alan "başlangıç* bölümüne atıfta
bulunulduğuna dikkat çekildi.
Başbakan Bülent Ecevit,
Cumhurbaşkam'yla görüşmesinin
ardından gazetecilerin, Telekom'un yüzde
51 'inin blok satışı konusunda uzlaşmaya
vanhp vanlmadığı sorusu üzerine, a
O
konuda yasal ve anayasal açıdan dununu
inceJememiz gerekiyorn
dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Diyarbakıriılar, önceki gün fuarala-
nında toplanan insanlann sayısının
ne olduğunu hesaplamayaçaltşıyor-
lardı. Tabii daha çok dışandan ge-
lenlerin tahminini merak ediyoriardı.
TV kanallan, sayının 150 bin civann-
da olduğunu söylediler. Polis telsiz-
lerinden merkeze geçen mesajlar
350 bin diyordu. O kadar geniş bir
alanda böylesine büyük bir kalabalı-
ğın saytsını kestirmek kolay değildi.
Ancak toplanan insanlann sayısı
kaç olursa olsun, bugüne kadar Tür-
kiye'de böylesine bir kalabalığın çok
az toplandığıydı. Üstelik Diyarbakır
600 bin nüfuslu bir kentti, çevre il ve
ilçelerin birçoğunda da Nevruz kut-
lamalan yapıldığı için bu kalabalıkasıl
olarak Diyarbakırlılardan oluşuyordu.
• • •
Büyük bir coşku ve disiplin içinde
bir araya geten, en küçükbir olay çık-
Nevruz ve Diyarbakır
madan dağılan bu insanlann verdiği
mesajı anlamak önemliydi. Burada
tüm Diyarbakır halkı, bir başka ifa-
deyle Kürtler, 'Kürt realitesi' denen
olguyu gözler önüne serdiler.
Neydi bu 'Kürt realitesi?' Meydan-
da fazla bir pankart yoktu. En büyük
pankartta ise "Ne inkârne aynlık, de-
mokratikcumhuriyet"^yazıyordu. Bir
gazeteci arkadaş bu sözleri şöyle yo-
rumladı: "Bu sözlerin birbölümü Se-
zen Aksu'nun birşarkısından aktar-
ma, aslı 'Ne inkâr ne aynlık, yalnızca
sıtemvar1
, Kürtlerin mesajıda sitem-
li bir mecazdı."
Birkaç gün önce ilan edilen Ulusal
Program'da Kürtçe eğitim konusu
diie getirilmemişti. Daha açıkçası,
getirilememişti. Ordunun bu konu-
daki tepkileri hükümeti çekingenliğe
itmişti. UP'de Kürt sorununun de-
mokratik çözüme ilişkin ipuçlanna
rastlamak da mümkün değildi. Işte
önceki gün Diyarbakır'da, Van'da,ls-
tanbul'da, Güneydoğu'nun çeşitli il
ve ilçelerinde toplanan yüz binîerce
Kürt yurttaşın mesajı, belki de bu
programa bir sitemdi.
• • •
Nevruz akşamı, Feridun Çelik ve
Diyarbakır metropolünün dığer bele-
diye başkanlan ve HADEP merkez
yöneticileriyle bundan sonrası üzeri-
ne neler olacağı üzerine sohbet et-
tik. Daha sonra yörenin sosyalde-
mokrat isimleriyle CHP'nin geleceği
ve 'Yeni Oluşum' diye tanımlanan gi-
rişimleri ele aldık.
HADEP'lilerin de, sosyaldemok-
ratlann da, hatta Diyarbakır'a il bina-
sını yeni açan ÖDP'lilerin de bazı or-
tak dilekleti vardı: özgürlük için, de-
mokrasi için, Türkiye'ninyeni baştan
yapılandınlabilmesi için, 12 Eylül'den
bu yana ülkenin üzerine çoken kara
bulutlann dağılabilmesi için, sol ve
muhalif güçler yeni ittifak yollan bul-
malrydı. Yörenin insanlan çektikleri
acılardan, sorunların çözümsüzlü-
ğünden kurtulmak istiyoriardı. Bura-
daki demokrasi, banş ve özgürlük di-
namiğinin tüm ülke dinamiğiyle.bir-
leşmesini arzuluyortardı.
•••
Ahmed Arif, Diyarbakır'da doğ-
muş ve burada büyümüş bir şairdi.
Onun, böigenin acısını, hüznünü, öf-
kesini ve umudunu diie getiren çok
güzel şiirleri var. Bunlardan birisi de
'Adiloş Seöe'dir. Şiirin asıl adı, 'Di-
yarbekir Kalesi'nden Notlar ve Adi-
loş Bebe'nin Ninnisi'dlr.
Diyarbakır'da, 5 kilometrelik su-
ruyla, bu surun içindeki yuzlerce yıl-
lık kiliseleri, camileri ve evteriyle bir
tarih yatıyor. Çoğu bakımsız, çoğu
harap.
Ahmed Arif, yıllar önce derin bir
duyarlılıkla Diyarbekir Katesi'ni şöy-
le anlatmıştı: "...kara ferman çıka-
dursun yollara I Yarin bahçesi tarü-
mar I Kan eder perçem. I Olancası
bir tutam can, I Kadasına, belasına
sunduğum, I Ben öleyim loy... IEJim
boş, /Ayağım pusu I Bir ben bilece-
ğim oysa I Ne afat sevdim. I Bir de
ağzı vardiliyok/ diyarbekirkalesi..."
Diyarbakır Kalesi netere tanık ol-
madı ki!