Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
tomşu
>ykü, Ege'de bir
oyı beldesinde
geçiyor... Edremit
Akçay'da öğretmenlik
yapan kan-kocanın, bir
köpekleri varmış, bir
de köpekten
hoşlanmayan
komşulan... Ancak
komşu, çok etkili
biriymiş... Komşu,
tavşanın suyunun suyu
gibi olacak ama
Batıkesir'in demokratik
solcu
milletvekillerinden bir
veteriner hekimin
kardeşinin
kayınpederiymiş...
Ancak öykünün
komşuyta ilgisi yok...
Bir gün okula müfettiş
gelmiş... Müfettiş,
doğrudaa öğretmen
kan-kocaya grtmiş;
sınıttaki
davranışlanndan ya da
verdtkleri eğitimden
değil de evdeki
köpekten sorgulamış...
Bu arada, öğretmen
kan-koca bir şey mi
sezmişler ne, zaten
köpeklerini çoktan
evden göndermişler...
Yani, bir süredir
komşunun keyfi yerine
gelmiş ama tam değil...
Ancak öykünün
komşuyla ilgisi yok...
Mûfettiş de kendince
keyrfli bir sorusturma
yapıp gitmiş... Istim
arkadan gelmiş;
öğretmen kan-kocanın
Ayvalık Altınova'da bir
okula tayini çıkmış...
Ancak öykünün
komşuyla ilgisi yok...
Tefc 0.212.S121» 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik postae dena3om©cumhwwetcom.tr
- Rant ekonomisine geri
dönülûyormuş...
"Rantiveye rahat yok:
paralan istifiemekten
helak olacaklarl"
aşbakan Bülent Ecevit resmen dillendirdi
ve "Ekonomik Kurtuluş Savaşı" dedi... Ece-
vit'ten önce "Kurtuluş Savaşfnı Türkiye
Odalar ve Borsalar Biriiği gazete ilanlanna
konu yaptı... Tüccar ve sanayicilerden önce Ame-
rika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi Ro-
bert Pearson, hükümetin ekonomiyi kurtarma ça-
balannı "Kurtuiuş Savaşı"na benzetti...
Ortada bir dil sürçmesi, meramını yanlış ifade et-
meyok; mücadelesözcüğünün karşılığı olarak "sa-
vaşım" demiyorlar, doğrudan 1919'daki Anado-
lu'nun koşullarına gönderme yapıp "savaş" diyor-
lar, "Ulusal Kurtuluş Savaşrndan soz ediyortar...
Ortada bir savaş varsa, düşman da olmalı ve bu
durumdaekonomi işgali altındademektirki Başba-
kan'ınseferberiikçağnsı üzerine "ulusal dayanışma"
ile kime karşı savaşacağımızı bilmeliyiz...
Işgal kuvvetieri belli; Türkiye'yi sömürerek kim
gırtlağına kadar borçlandırdıysa onlar.
Kurtuluş SavaşıUluslararası Para Fonu... Dünya Bankası... ABD
HazineBakanlığı... Çok uluslu sermaye... Veyerli iş-
birlikçileri... Yani bir taraftan borçlanan bir taraftan
da hortumlatanlar, hortumlayanlar...
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda da işgal kuvvetieri ve
işbirlikçileri belliydi... Halk, Mustafa Kemal'in ön-
derliğinde cephede savaşverirken düşmanınıve iş-
biıiikçi hainleri biliyordu...
Lütfen söyler misiniz, halk bugün, Bülent Ece-
vit'in önderliğinde "ekonomik kurtuluş savaşı" ve-
rirken çarşıda-pazarda kime karşı dövüşecek?
Savaşın planlannı Uluslararası Para Fonu, Dünya
Bankası, ABD Hazine Bakanlığı, çok uluslu serma-
ye hazırlıyor, adına da "ulusal program" den'ıyor...
Aynen dağılmakta olan Osmanlı'da ordunun başı-
na Alman komutanlann getirilmesi, savaş planlan-
nı Almanlann yapması gibi...
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nı başlatırken,
üzerindeki Osmanlfnın paşaüniformasını çıkartıp at-
mış, Erzurum'da'vattnin verdiği ödünç bir elbiseyle
halkın arasına katılmıştı... Bülent Ecevit'in, üzerin-
deki siyasi üniformayı çıkarmasına gerek yok, tek
başınıza halkın önüne çıkın da bir görelim! Isterse
yanınaHüsamettin Özkan'ı alabilir, hatta MesutYıl-
maz'ı ve Deviet Bahceli'yl de... Ama yanlannda
halkı hizaya sokan polisleri olmayacak!
Ulusal Kurtuluş Savaşı veren halk elbette ekono-
mik kurtuluş savaşını da verecektir... Ama "Ameıi-
kan Mandası"yla değil!
Evet, bir MustafaKemal dahagelmeyecektir ama
halkın Mustafa Kemal olmasına da kimse engel ola-
mayacaktır...
Az kaldı; halkın zincirierinden başka yitirecek bir
şeyi kalmadığında!
SESmŞEDASlZ(t)
Yüksek Yertlim Hatta
erdincutkıKâyahoo.eoın
Siyasi kırliliğe de büyük bir bahar temizhgi yapalım!
3 mityonlitre suya3.7tttrebenzta!
Ankara'dan AyşegCMTokaMt'nın der-
lediği "bir gün gerekebilir" bilgiler
Ormanlar ısıyı yazm 5-8 derece dü-
şürür, kışın 1 -3 derece yükseltir; ne-
mi sabit tutar. Bir hektar ladin orma-
nı 32 ton, kayın ormanı 68 ton, çam
ormanı 40 ton toz emer. 25 metre bo-
yunda bir kayın ağacı saatte 1.5 kilo
oksijen üretir. 100yaşındaki kayın ağa-
cı bir saatte 40 kişinin çıkardığı kar-
bondioksiti yok eder, yılda 30 bin lit-
resu çekerekerozyonuönler. Son 100
yılda 30 bin bitki türünün nesli tüken-
miş, sadece 2000 yılında dünyanın
varotuşundan beri yaşamış bitkilerin
yüzde 20'si yok olmuştur. Dünyada
her gün üç canlı türü yok olmaktadır.
1960 yılmda 3milyar olan dünya nü-
fusu, 2000yılında6milyan bularak, in-
sanoğlunun varoluşundan bu yana'
son 40 yıl içinde nüfusunu ikiye kat-
lamıştır. Dünya üzerinde saatte 3 bin'
dönüm orman ya da dakikada 50 dö-
nüm ormanyokolmaktadır. Türkiye'de
korumaaltındaolan ormanlar, tüm or-
manlannyüzde 2'sini oluşturmaktadır.
Akdeniz'e her yıl 650 bin ton petrol,
120 bin ton yağ, 60 bin ton deterjan,
100 bin ton cıva, 38 bin ton kurşun,
320 bin ton fosfor ve 800 bin ton azot
akrtılmaktadır. 3.7 l'rtrebenzin 3 milyon
litre içme suyunu kirietebilmektedir. 1
ton kâğıt üretimi için 30 yaşında 60
ağaç, 3 bin kilovat enerji, 60 bin litre
su ve 400 kilo fuel-oil kullanılmakta-
dır. Türkiye, dünyada ormanlannı en
hızlı tüketen ülkeler sıralamasında
Iran'dan sonra ikinci sıradadır.
TBMM ve Kaduılar
Prof. Dr. TtRKAN SAYLAN
Geçen günlerde, 45 kadtn
örgütü temsilcisi Türkiye Bü-
yükMilletMeclisimizin bir mil-
tetvekilini ziyaretediyorve Me-
deni Yasa'daki değişikliklere,
özeHiklemalrejimiyle ilgili olan
yeniteşmeye karşı çıkmama-
sını diliyorlar.
Sonyıllardagelişen, kurum-
sateşma aşamasınagiren çe-
şitli kadın demeklerimiz, bizi
çağdaş dünyaya, Avrupa Bir-
liği'ne ve uygarlığa taşıyacak
olmazsa olmaz yüzakı sivil
toplum örgütleridir. Onlann ka-
rar mekanizrnalarında etkin
konum almayacağı bir gelece-
ği düşünmekolanaksızdır. An-
cak bu kanıyavarabilmekiçin
insanın gözlem, okuma-öğ-
renme, anlama ve gerçekleri
algılama yetisini kullanması,
bunu yaşamageçirmesi gere-
kir.
Gözlerini, Taliban'ın tekbir-
ler arasında bombaladığı ve
sonra da kurban kestiği ey-
lemlere, kara peçeler altında
yürüme zoıiuğu ile hiçe indir-
genmiş kadınlara, insanlığın
ve uygarlığın yerte bir edilişi-
neyoneltilmişler için eşrtlik il-
kesini behimsemek belki de
çok aniamsız, o kadar da zor
bir durum...
"Kadın"\ hâlâ "kan" olarak
niteleyen; kendi eşi, kızı, kar-
deşi de olsa, kadın-erkekeşit-
Uğini, yani evrensel değerieri
içselteştirememiş, ama karar
mekanizmalarında tek clns
olarak yer almış erkeklerin işi
kolay değil. Cinsler arası eşit-
liği benimseyebilmek için ön-
ce İnsanlar için güçlü-güçsüz,
fakir-zengin gibi ayınmlaryap-
mantn ne denliyanlışveinsan-
lıkdışı olduğunu algılamak ge-
rekir.
Geçmişteki aşiretyaşantısın-
dan getirdiği geleneklerınde,
her türlü dengenin, fıziksel ve
orunsal (makamsal) güce ve
parayadayandığı, yalnızkadın-
ianndeğil, köyierin de alınıpsa-
tıldığı, erkekçocukdoğurma-
yan kadınlann suçlu sayılıp (!)
boşandığıyadaüzerinekuma
alındığı ortamlarda yetişen,
yetiştirilen insanlanmızın, 'eşit-
lik" ilkesine, "maliann ortak
paylaştmı" gibi değişimlere
stcak bakmasınıbeklemek ne
denli akılcı olur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin oiu-
şum ve geiişim dönemlerine
baktığımızda, Mustafa Ke-
mal ve arkadaşlarının gerçek-
leştirdiği devrimlerin olağa-
nüstülüğünü yeniden algıla-
yıp hayran olmamakelde de-
ğil!
O dönemin Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nioluşluranve-
killerimizi, onlann uzgörüleri-
nin, uygariaşmayı, çağdaşlaş-
mayıvebununiçinalışagekjik-
leri eskimiş değerierinden
ödünvermelerigerektiğinikav-
ramış oluşlannın, Türkiyemiz
için ne denli önemli, anlamlıve
yol açıcı olduğunu hepaklımız-
da tutmalıyız.
21. yüzyılın ilk yıllannda, uy-
gariaşmayanşının son sırala-
nndayız. Halkımız, kadınıyla
erkeğiyle, Cumhuriyetin ge-
tirdiği aydınlığı ve çağdaşlığı
çoktan içselleştirmiş; eşitlik,
laikiikve demokrasikonusun-
dahayliyol almıştır. Sınrfta ka-
lan, tüm bu değerlerin kendi
güçlerini zayıflatacağını sa-
nan, bazı (!) siyasilerimizdir.
Onlar, egemenliklerini, ancak
ve ancak eşitsizliğin, cehale-
tin, yoksulluğunve ezilmişliğin
açmazını yaşayanlann sırtın-
dan sürdürebileceklerine ina-
nırtar. Oysa insanlahmız cahi-
l'ıyte, okumuşuylaartık, oiupbi-
tenleri sorgulamayı öğrendi-
ler; "Kralçıplak"diyebiliyoriar.
Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi ve komisyonlan, Medeni
Yasa tartışmalan nedeniyle,
bir büyük sınav veıiyor. Ka-
dınlara tanınacak eşit hakla-
rın, yasama kurumumuzdan
olumlu olarak çıkması, onlan
onuriandıracak, saygınlıklan-
nı kazandıracaktır.
Unutmayalım ki kadınlann
her alanda karar mekanizma-
larındayeralması, bugün için-
den geçtiğimiz pek çok sıkın-
tının çözüme ulaşmasındarol
oynayacak, kavganın yerini
banş alacak ve gelecek ku-
şaklann dahagüzelveçağdaş
bir ülkeye kavuşmalanna yol
açacaktır.
Şimdi top ve sorumluluk,
TBMM'nin saygın erkeklerin-
de, milletimizin temsilcilerin-
dedir. Bakalım ve görelim.
HAYVANLAR ÎSMAİLGİILGEÇ igulgec@yahoo.com
ÇtZGİLİK KÂMtLMASARACI
KEDt LEVO APTİJÜKA
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
Atatürk'ün "uçman" kızı, Demeğimizin onur üyesi,
ömek cumhuriyet kadını,
ŞABİHA
GÖKÇEN'İ
kaybettik.
Merhumeye Tann'dan rahmet, tüm ulusumuza
başsağlığı dileriz.
KADCSIN SOSYAL HAYATIN1
ARAŞTIRMA VE İNCELEME DERNEĞ1
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARJKAN 23Mart
JAPONYADAN BİR SINEMA DBVU.
19fO'OA SuStlN, ÜNUJ JHPOH FfLM
ktHİOSAVA &O6MUÇTV- ÖNCMLSfÜ KSSSAM OUuAtc İS~
TBHKEN OAHA ŞOMRA SİMEMAyA yÖM£lMffr/- 1936 'PA,
KAJİeo yHMAMOro'NUN HAUtM* ASİSTAM
G'fZMlŞ, AÜDINOAU «£WCV FlLAALEKtHİ Ç£VİR-
f, iSSf '&£,
'&LA*İ tLS Ö0İİJ- AttÇrriA OL-
, 8UNU izt£re*ı YAPinAGtyiA öne-
. OniNOUtAIZl İMC£LİKt£Mİm 0AHA PA Ş
KUUANtÇf, tŞ/KSai&S tL£ KOMPOZİSYONlAtDAKI US-
rm.(£ı, özeûN siN£*M oiU ve SUÇLU ÜSLUSUYCA
YSPİNCİ SANfiTTN SÜVÜK USTALARI AISAS(NA StgM/frt.
" * İ" "&&I FttMLEfti: K*e£MUfA, Y£CM SAMuKAİ, Xf-
ANKARA,.,ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Vera'ya Selam
Kaç gündür saçlan saman sansı, kirpikleri mavibir
kadınla biriikteyim. Önce Moskova'da, Ekber Ba-
bayef ile birlikte büyük ozanımızm yaşadığı evde.
Sonra Ankara'da, Cinnah Yokuşu'ndaki evimizde.
Anılar, çağnşımlarla mutluluğun ve mutsuzluğun re-
simleri oluşuyor gözümde. Sovyetler Biriiği'neiki kez
gittim. Birindeyalnızve iki hafta, ötekinde Başbakan
Ecevit'e eşlik eden gazetecilerle birlikte. İlk gidışim-
de ev sahipler) güzel ağırladı beni. Moskova'da Nâ-
zım'ın çok sevdiği, yakın dostu Ekber Babayef eşlik
etti, ünlü yazar Simonof ite buluştuk. Eliyle boyadı-
ğı tahta mantariar armağan etti. Güzel bir söyleşide
Nâzım Hikmet ve Abidin Dino'yu dinledim.
Bbetçok ilginç, amaEkber Babayefi dinlemekbaş-
ka bir olay. Büyük bir konutun son katında oturuyor
Babayef. Kapısında yeşil saksılar, içeride başka bir
bahar. Nâzım çarpıyor birden! Şiirleri, kitaplan, mek-
tuplan, kocaman resimleriyle güzel birlikteliğin anı-
lan. Köşede bir divan. "Nâzım bu divanda otunjrdu"
diyor Babayef. Ben de oturuyorum, ama yalnız bir-
kaç dakika. Çünkü kapı çalıyor. Verageldi, diyor Ba-
bayef. Kalbim çarpıyor, bunca yıidır şürlerde tanıdı-
ğım, saçlan saman sansı, kirpikleri mavi kadınla kar-
şılaşıyorum sonunda. Coşkuyla sanlıyorum Vera'ya.
Elbet böyle sanlacağtz, diyorum. Kirpiklerinde mavi
panttılar, çok içten gülüyor, öpüyor beni.
Ekber Babayef öğleyemeğine, mantar çorbası iç-
meyeçağırdı, amayemekuzadı. Rakılar, votkalar, Er-
meni kanyağı, tavşan kanı Gürcü çayı içerek uzadı
saatler. Karpuz reçelleri, ev ürünü peynirier yedik.
Vera da çok hoşlandı, duygulandı bu buluşmadan.
Saatler çabuk geçti, sabaha dek uzadı konuşma-
mız, dahası tartışmamız. Gün ağanrken Kızıl Mey-
dan'a gitik, Babayef'in arabasıyla. Nâzım'ın mezan-
na birlikte gitmemizi istedi Vera. Ertesi gün yeniden
daldık Nâzım söyleşisine. Içimden gelen, aklımdan
geçen, belli röportajlardan esinlenen herşeyi sordum.
Neredeyse sorguladım onu. Nâzım'ı gerçekten sev-
di mi? Yeteri kadar tanıdı mı? Niçin bir çocuk dogur-
madt Nâzım'dan, sevdiği erkekten, birtiktelikten bir
ürünistemedimi? Biriiktegeçenyıllangolgeleyenolay-
lar, örneğin kıskançlık, yaş farkından kaynaklanan
sorunlar var mı? Şiir dünyasında Vera'nın seçkin, da-
hası tarihsel bir yeri var, en güzel aşk şiirleri ona ya-
zılıyoryıllar boyunca. Ama o nasıl bakıyor bu olaya?
Nâzım'ın sevgisini, coşkusunu yeteri kadar payta-
şabilmiş mi? Kocaman biryüreğin çarpıntılanna ko-
caman yanıtlar verebilmiş mi?
Vera önce şaşırdı, durakladı beni dinlerken, şöyle
dedi sonra:
- Bana kimse böyle şeyler sormadı, yanrtlamak
kolay değil, seninle yeniden buluşalım, uzun konu-
şalım.
Ören'de birtatileçağırdım onu. Artık saçlan saman
sansı, kirpikleri mavi değil, ama mavi günlerde anı-
lara açılır, Nâzım'a ulaşınz diye düşledim. Bu düş
gerçekleşmedi. Benim bu olaya bakışım da açıklığa
kavuşamadı doğrusu.
Vera'nın aşkı Nâzım'dan sonra başlıyor bence.
ölümünden sonratanıyor onu. Halkı için taşıdığı öne-
mi, ölümünden sonra öğreniyor. Birlikte bir yaşamı
ölümünden sonra değeriendiriyor. Şiirier, öyküler,
söyleşiler giderek ulaşıyor gerçekantamına. Belklde
, Vjarulıyorum, ama sevmeyi, sevilmeyi bilen, yaşayan
bir kadın olarakVera-Nâzım bıriikteliğini böyleyorum-
luyorum ben. Vera'nın sevgisi ölümden sonratırma-
nıyor, boyutlanıyor.
Vera'yı Ankara'da gördüm bir süre sonra, Soyyet
Elçiliği'nde karşılaştık. Kırk yıllık dostlar gibi sevinç-
le kucaklaştık. BüyükelçiÇemiçev'den ızin aldtm,ye-
meğe çağırdım ertesi akşam. Geldi, çok duygulan-
dı. Her kuşaktan diplomatlar, bilim adamlan, sanat-
çılaria hayli kalabalık bir akşam. Tüm dostlanm Nâ-
zım'danbirdizeyle selamladı onu. Saçlan saman sa-
nsı bir sevgilinin çağnşımıyia. Anılar anlatıldı, Vera da
sevindi, coştu, boynuma sanlarak "Nâzım ü/kesinde
ne çok seviliyor" dedi.
Elbet çok seviliyor. Ama mezan orada hâlâ, Mos-
kova'da. Novodeviçi'de bir sabahı anımsıyorum. Ek-
ber Babayef ile Nâzım'a saygı duruşundayız. Meza-
nn çevresinde küçük öğrenciler var.
- BuradabirTürk ozanyatıyor, diyoröğretmen. Rüz-
gâra karşı giden adam.
Sevinç ve hüzün birbirine kanşıyor mezar başın-
da.
Yıllargeçiyoraradan, kirpikleri mavi sevgili de uçu-
yor dünyamızdan. Nâzım'ın kollanna ulaşıyor. O da
nasılkarşılıyorkimbilir, negüzel şiirierie, nesıcak söz-
cüklerie, sarmaş dolaş nasıl bir sabaha uyanıyoriar.
Ancak özlem dinmıyor. Mezan orada hâlâ, Mos-
kova'da.
Bu utanç bize yeteri *
B U L M A C A SEDATYÂŞAVAN
1 2SOLDANSAĞA:
1/ Marmara
Denızi'nde,
Demokrat
Partiyönetici- 3
lerinin yargı- 4
landığı dava-
larlaûnlü ada.
2/ Öndelik...
Güzel kadın.
3/ Kimse, ki-
şi... Sahip...
Kâfi gelme-
9
yen. 4/ Kimi hasta-
lıklardayüzde, eller-
deveayaklardagörû- 2
lenyangısızşiş...Kı-
vırcıkbirsaçbiçimi.
5/ Tokat yöresinde 5
yetişenveyüksekka- «
liteli bir şarap veren
beyaz üzüm çeşidi. 1
d/Ses...Helyumele-
mentinin simgesi...
Güreştebir oyun. 7/ Ayakkabıkalıbınınçapı... Al-
datma işi, hile. 8/ "Çanakkale içinde — söğüt-
ler / Altında yatıyor yiğit şehitler" (Tûrkû)...
Uzakdoğu ve nemli tropikal bölgelerde yetişen
bir meyve ağacı. 9/ llave... Bir tür keten patiska
ya da basma.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Halkdilinde ılkbaharaverilen ad... Tavlada
u
ûç"
sayısı. 2/Bir işi yapmada,bir aracı onannada kul-
lanılan araç ve aygıt takmtu. 3/ Bir çeşit kekik...
Müstahkem yer. 4/ Kalayın simgesi... Odak. 5/
Hararet... Kesintilerden sonra kalan miktar. 6/
Yassı demir ya da çelik ûrûnü... tngiltere'de çok
sevilen bir cins bira. 7/ Adın durum eklerinden
biri... Bozma, kaldınma... Köpek. 8/ Atılgan, gö-
zü pek... Argoda genç ve yakışıklı erkek. 9/ Kır-
mızı mercimekle yapılan bir tûr çotba.