17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 tomşu >ykü, Ege'de bir oyı beldesinde geçiyor... Edremit Akçay'da öğretmenlik yapan kan-kocanın, bir köpekleri varmış, bir de köpekten hoşlanmayan komşulan... Ancak komşu, çok etkili biriymiş... Komşu, tavşanın suyunun suyu gibi olacak ama Batıkesir'in demokratik solcu milletvekillerinden bir veteriner hekimin kardeşinin kayınpederiymiş... Ancak öykünün komşuyta ilgisi yok... Bir gün okula müfettiş gelmiş... Müfettiş, doğrudaa öğretmen kan-kocaya grtmiş; sınıttaki davranışlanndan ya da verdtkleri eğitimden değil de evdeki köpekten sorgulamış... Bu arada, öğretmen kan-koca bir şey mi sezmişler ne, zaten köpeklerini çoktan evden göndermişler... Yani, bir süredir komşunun keyfi yerine gelmiş ama tam değil... Ancak öykünün komşuyla ilgisi yok... Mûfettiş de kendince keyrfli bir sorusturma yapıp gitmiş... Istim arkadan gelmiş; öğretmen kan-kocanın Ayvalık Altınova'da bir okula tayini çıkmış... Ancak öykünün komşuyla ilgisi yok... Tefc 0.212.S121» 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik postae dena3om©cumhwwetcom.tr - Rant ekonomisine geri dönülûyormuş... "Rantiveye rahat yok: paralan istifiemekten helak olacaklarl" aşbakan Bülent Ecevit resmen dillendirdi ve "Ekonomik Kurtuluş Savaşı" dedi... Ece- vit'ten önce "Kurtuluş Savaşfnı Türkiye Odalar ve Borsalar Biriiği gazete ilanlanna konu yaptı... Tüccar ve sanayicilerden önce Ame- rika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi Ro- bert Pearson, hükümetin ekonomiyi kurtarma ça- balannı "Kurtuiuş Savaşı"na benzetti... Ortada bir dil sürçmesi, meramını yanlış ifade et- meyok; mücadelesözcüğünün karşılığı olarak "sa- vaşım" demiyorlar, doğrudan 1919'daki Anado- lu'nun koşullarına gönderme yapıp "savaş" diyor- lar, "Ulusal Kurtuluş Savaşrndan soz ediyortar... Ortada bir savaş varsa, düşman da olmalı ve bu durumdaekonomi işgali altındademektirki Başba- kan'ınseferberiikçağnsı üzerine "ulusal dayanışma" ile kime karşı savaşacağımızı bilmeliyiz... Işgal kuvvetieri belli; Türkiye'yi sömürerek kim gırtlağına kadar borçlandırdıysa onlar. Kurtuluş SavaşıUluslararası Para Fonu... Dünya Bankası... ABD HazineBakanlığı... Çok uluslu sermaye... Veyerli iş- birlikçileri... Yani bir taraftan borçlanan bir taraftan da hortumlatanlar, hortumlayanlar... Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda da işgal kuvvetieri ve işbirlikçileri belliydi... Halk, Mustafa Kemal'in ön- derliğinde cephede savaşverirken düşmanınıve iş- biıiikçi hainleri biliyordu... Lütfen söyler misiniz, halk bugün, Bülent Ece- vit'in önderliğinde "ekonomik kurtuluş savaşı" ve- rirken çarşıda-pazarda kime karşı dövüşecek? Savaşın planlannı Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, ABD Hazine Bakanlığı, çok uluslu serma- ye hazırlıyor, adına da "ulusal program" den'ıyor... Aynen dağılmakta olan Osmanlı'da ordunun başı- na Alman komutanlann getirilmesi, savaş planlan- nı Almanlann yapması gibi... Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nı başlatırken, üzerindeki Osmanlfnın paşaüniformasını çıkartıp at- mış, Erzurum'da'vattnin verdiği ödünç bir elbiseyle halkın arasına katılmıştı... Bülent Ecevit'in, üzerin- deki siyasi üniformayı çıkarmasına gerek yok, tek başınıza halkın önüne çıkın da bir görelim! Isterse yanınaHüsamettin Özkan'ı alabilir, hatta MesutYıl- maz'ı ve Deviet Bahceli'yl de... Ama yanlannda halkı hizaya sokan polisleri olmayacak! Ulusal Kurtuluş Savaşı veren halk elbette ekono- mik kurtuluş savaşını da verecektir... Ama "Ameıi- kan Mandası"yla değil! Evet, bir MustafaKemal dahagelmeyecektir ama halkın Mustafa Kemal olmasına da kimse engel ola- mayacaktır... Az kaldı; halkın zincirierinden başka yitirecek bir şeyi kalmadığında! SESmŞEDASlZ(t) Yüksek Yertlim Hatta erdincutkıKâyahoo.eoın Siyasi kırliliğe de büyük bir bahar temizhgi yapalım! 3 mityonlitre suya3.7tttrebenzta! Ankara'dan AyşegCMTokaMt'nın der- lediği "bir gün gerekebilir" bilgiler Ormanlar ısıyı yazm 5-8 derece dü- şürür, kışın 1 -3 derece yükseltir; ne- mi sabit tutar. Bir hektar ladin orma- nı 32 ton, kayın ormanı 68 ton, çam ormanı 40 ton toz emer. 25 metre bo- yunda bir kayın ağacı saatte 1.5 kilo oksijen üretir. 100yaşındaki kayın ağa- cı bir saatte 40 kişinin çıkardığı kar- bondioksiti yok eder, yılda 30 bin lit- resu çekerekerozyonuönler. Son 100 yılda 30 bin bitki türünün nesli tüken- miş, sadece 2000 yılında dünyanın varotuşundan beri yaşamış bitkilerin yüzde 20'si yok olmuştur. Dünyada her gün üç canlı türü yok olmaktadır. 1960 yılmda 3milyar olan dünya nü- fusu, 2000yılında6milyan bularak, in- sanoğlunun varoluşundan bu yana' son 40 yıl içinde nüfusunu ikiye kat- lamıştır. Dünya üzerinde saatte 3 bin' dönüm orman ya da dakikada 50 dö- nüm ormanyokolmaktadır. Türkiye'de korumaaltındaolan ormanlar, tüm or- manlannyüzde 2'sini oluşturmaktadır. Akdeniz'e her yıl 650 bin ton petrol, 120 bin ton yağ, 60 bin ton deterjan, 100 bin ton cıva, 38 bin ton kurşun, 320 bin ton fosfor ve 800 bin ton azot akrtılmaktadır. 3.7 l'rtrebenzin 3 milyon litre içme suyunu kirietebilmektedir. 1 ton kâğıt üretimi için 30 yaşında 60 ağaç, 3 bin kilovat enerji, 60 bin litre su ve 400 kilo fuel-oil kullanılmakta- dır. Türkiye, dünyada ormanlannı en hızlı tüketen ülkeler sıralamasında Iran'dan sonra ikinci sıradadır. TBMM ve Kaduılar Prof. Dr. TtRKAN SAYLAN Geçen günlerde, 45 kadtn örgütü temsilcisi Türkiye Bü- yükMilletMeclisimizin bir mil- tetvekilini ziyaretediyorve Me- deni Yasa'daki değişikliklere, özeHiklemalrejimiyle ilgili olan yeniteşmeye karşı çıkmama- sını diliyorlar. Sonyıllardagelişen, kurum- sateşma aşamasınagiren çe- şitli kadın demeklerimiz, bizi çağdaş dünyaya, Avrupa Bir- liği'ne ve uygarlığa taşıyacak olmazsa olmaz yüzakı sivil toplum örgütleridir. Onlann ka- rar mekanizrnalarında etkin konum almayacağı bir gelece- ği düşünmekolanaksızdır. An- cak bu kanıyavarabilmekiçin insanın gözlem, okuma-öğ- renme, anlama ve gerçekleri algılama yetisini kullanması, bunu yaşamageçirmesi gere- kir. Gözlerini, Taliban'ın tekbir- ler arasında bombaladığı ve sonra da kurban kestiği ey- lemlere, kara peçeler altında yürüme zoıiuğu ile hiçe indir- genmiş kadınlara, insanlığın ve uygarlığın yerte bir edilişi- neyoneltilmişler için eşrtlik il- kesini behimsemek belki de çok aniamsız, o kadar da zor bir durum... "Kadın"\ hâlâ "kan" olarak niteleyen; kendi eşi, kızı, kar- deşi de olsa, kadın-erkekeşit- Uğini, yani evrensel değerieri içselteştirememiş, ama karar mekanizmalarında tek clns olarak yer almış erkeklerin işi kolay değil. Cinsler arası eşit- liği benimseyebilmek için ön- ce İnsanlar için güçlü-güçsüz, fakir-zengin gibi ayınmlaryap- mantn ne denliyanlışveinsan- lıkdışı olduğunu algılamak ge- rekir. Geçmişteki aşiretyaşantısın- dan getirdiği geleneklerınde, her türlü dengenin, fıziksel ve orunsal (makamsal) güce ve parayadayandığı, yalnızkadın- ianndeğil, köyierin de alınıpsa- tıldığı, erkekçocukdoğurma- yan kadınlann suçlu sayılıp (!) boşandığıyadaüzerinekuma alındığı ortamlarda yetişen, yetiştirilen insanlanmızın, 'eşit- lik" ilkesine, "maliann ortak paylaştmı" gibi değişimlere stcak bakmasınıbeklemek ne denli akılcı olur. Türkiye Cumhuriyeti'nin oiu- şum ve geiişim dönemlerine baktığımızda, Mustafa Ke- mal ve arkadaşlarının gerçek- leştirdiği devrimlerin olağa- nüstülüğünü yeniden algıla- yıp hayran olmamakelde de- ğil! O dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nioluşluranve- killerimizi, onlann uzgörüleri- nin, uygariaşmayı, çağdaşlaş- mayıvebununiçinalışagekjik- leri eskimiş değerierinden ödünvermelerigerektiğinikav- ramış oluşlannın, Türkiyemiz için ne denli önemli, anlamlıve yol açıcı olduğunu hepaklımız- da tutmalıyız. 21. yüzyılın ilk yıllannda, uy- gariaşmayanşının son sırala- nndayız. Halkımız, kadınıyla erkeğiyle, Cumhuriyetin ge- tirdiği aydınlığı ve çağdaşlığı çoktan içselleştirmiş; eşitlik, laikiikve demokrasikonusun- dahayliyol almıştır. Sınrfta ka- lan, tüm bu değerlerin kendi güçlerini zayıflatacağını sa- nan, bazı (!) siyasilerimizdir. Onlar, egemenliklerini, ancak ve ancak eşitsizliğin, cehale- tin, yoksulluğunve ezilmişliğin açmazını yaşayanlann sırtın- dan sürdürebileceklerine ina- nırtar. Oysa insanlahmız cahi- l'ıyte, okumuşuylaartık, oiupbi- tenleri sorgulamayı öğrendi- ler; "Kralçıplak"diyebiliyoriar. Türkiye Büyük Millet Mec- lisi ve komisyonlan, Medeni Yasa tartışmalan nedeniyle, bir büyük sınav veıiyor. Ka- dınlara tanınacak eşit hakla- rın, yasama kurumumuzdan olumlu olarak çıkması, onlan onuriandıracak, saygınlıklan- nı kazandıracaktır. Unutmayalım ki kadınlann her alanda karar mekanizma- larındayeralması, bugün için- den geçtiğimiz pek çok sıkın- tının çözüme ulaşmasındarol oynayacak, kavganın yerini banş alacak ve gelecek ku- şaklann dahagüzelveçağdaş bir ülkeye kavuşmalanna yol açacaktır. Şimdi top ve sorumluluk, TBMM'nin saygın erkeklerin- de, milletimizin temsilcilerin- dedir. Bakalım ve görelim. HAYVANLAR ÎSMAİLGİILGEÇ [email protected] ÇtZGİLİK KÂMtLMASARACI KEDt LEVO APTİJÜKA VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Atatürk'ün "uçman" kızı, Demeğimizin onur üyesi, ömek cumhuriyet kadını, ŞABİHA GÖKÇEN'İ kaybettik. Merhumeye Tann'dan rahmet, tüm ulusumuza başsağlığı dileriz. KADCSIN SOSYAL HAYATIN1 ARAŞTIRMA VE İNCELEME DERNEĞ1 TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARJKAN 23Mart JAPONYADAN BİR SINEMA DBVU. 19fO'OA SuStlN, ÜNUJ JHPOH FfLM ktHİOSAVA &O6MUÇTV- ÖNCMLSfÜ KSSSAM OUuAtc İS~ TBHKEN OAHA ŞOMRA SİMEMAyA yÖM£lMffr/- 1936 'PA, KAJİeo yHMAMOro'NUN HAUtM* ASİSTAM G'fZMlŞ, AÜDINOAU «£WCV FlLAALEKtHİ Ç£VİR- f, iSSf '&£, '&LA*İ tLS Ö0İİJ- AttÇrriA OL- , 8UNU izt£re*ı YAPinAGtyiA öne- . OniNOUtAIZl İMC£LİKt£Mİm 0AHA PA Ş KUUANtÇf, tŞ/KSai&S tL£ KOMPOZİSYONlAtDAKI US- rm.(£ı, özeûN siN£*M oiU ve SUÇLU ÜSLUSUYCA YSPİNCİ SANfiTTN SÜVÜK USTALARI AISAS(NA StgM/frt. " * İ" "&&I FttMLEfti: K*e£MUfA, Y£CM SAMuKAİ, Xf- ANKARA,.,ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Vera'ya Selam Kaç gündür saçlan saman sansı, kirpikleri mavibir kadınla biriikteyim. Önce Moskova'da, Ekber Ba- bayef ile birlikte büyük ozanımızm yaşadığı evde. Sonra Ankara'da, Cinnah Yokuşu'ndaki evimizde. Anılar, çağnşımlarla mutluluğun ve mutsuzluğun re- simleri oluşuyor gözümde. Sovyetler Biriiği'neiki kez gittim. Birindeyalnızve iki hafta, ötekinde Başbakan Ecevit'e eşlik eden gazetecilerle birlikte. İlk gidışim- de ev sahipler) güzel ağırladı beni. Moskova'da Nâ- zım'ın çok sevdiği, yakın dostu Ekber Babayef eşlik etti, ünlü yazar Simonof ite buluştuk. Eliyle boyadı- ğı tahta mantariar armağan etti. Güzel bir söyleşide Nâzım Hikmet ve Abidin Dino'yu dinledim. Bbetçok ilginç, amaEkber Babayefi dinlemekbaş- ka bir olay. Büyük bir konutun son katında oturuyor Babayef. Kapısında yeşil saksılar, içeride başka bir bahar. Nâzım çarpıyor birden! Şiirleri, kitaplan, mek- tuplan, kocaman resimleriyle güzel birlikteliğin anı- lan. Köşede bir divan. "Nâzım bu divanda otunjrdu" diyor Babayef. Ben de oturuyorum, ama yalnız bir- kaç dakika. Çünkü kapı çalıyor. Verageldi, diyor Ba- bayef. Kalbim çarpıyor, bunca yıidır şürlerde tanıdı- ğım, saçlan saman sansı, kirpikleri mavi kadınla kar- şılaşıyorum sonunda. Coşkuyla sanlıyorum Vera'ya. Elbet böyle sanlacağtz, diyorum. Kirpiklerinde mavi panttılar, çok içten gülüyor, öpüyor beni. Ekber Babayef öğleyemeğine, mantar çorbası iç- meyeçağırdı, amayemekuzadı. Rakılar, votkalar, Er- meni kanyağı, tavşan kanı Gürcü çayı içerek uzadı saatler. Karpuz reçelleri, ev ürünü peynirier yedik. Vera da çok hoşlandı, duygulandı bu buluşmadan. Saatler çabuk geçti, sabaha dek uzadı konuşma- mız, dahası tartışmamız. Gün ağanrken Kızıl Mey- dan'a gitik, Babayef'in arabasıyla. Nâzım'ın mezan- na birlikte gitmemizi istedi Vera. Ertesi gün yeniden daldık Nâzım söyleşisine. Içimden gelen, aklımdan geçen, belli röportajlardan esinlenen herşeyi sordum. Neredeyse sorguladım onu. Nâzım'ı gerçekten sev- di mi? Yeteri kadar tanıdı mı? Niçin bir çocuk dogur- madt Nâzım'dan, sevdiği erkekten, birtiktelikten bir ürünistemedimi? Biriiktegeçenyıllangolgeleyenolay- lar, örneğin kıskançlık, yaş farkından kaynaklanan sorunlar var mı? Şiir dünyasında Vera'nın seçkin, da- hası tarihsel bir yeri var, en güzel aşk şiirleri ona ya- zılıyoryıllar boyunca. Ama o nasıl bakıyor bu olaya? Nâzım'ın sevgisini, coşkusunu yeteri kadar payta- şabilmiş mi? Kocaman biryüreğin çarpıntılanna ko- caman yanıtlar verebilmiş mi? Vera önce şaşırdı, durakladı beni dinlerken, şöyle dedi sonra: - Bana kimse böyle şeyler sormadı, yanrtlamak kolay değil, seninle yeniden buluşalım, uzun konu- şalım. Ören'de birtatileçağırdım onu. Artık saçlan saman sansı, kirpikleri mavi değil, ama mavi günlerde anı- lara açılır, Nâzım'a ulaşınz diye düşledim. Bu düş gerçekleşmedi. Benim bu olaya bakışım da açıklığa kavuşamadı doğrusu. Vera'nın aşkı Nâzım'dan sonra başlıyor bence. ölümünden sonratanıyor onu. Halkı için taşıdığı öne- mi, ölümünden sonra öğreniyor. Birlikte bir yaşamı ölümünden sonra değeriendiriyor. Şiirier, öyküler, söyleşiler giderek ulaşıyor gerçekantamına. Belklde , Vjarulıyorum, ama sevmeyi, sevilmeyi bilen, yaşayan bir kadın olarakVera-Nâzım bıriikteliğini böyleyorum- luyorum ben. Vera'nın sevgisi ölümden sonratırma- nıyor, boyutlanıyor. Vera'yı Ankara'da gördüm bir süre sonra, Soyyet Elçiliği'nde karşılaştık. Kırk yıllık dostlar gibi sevinç- le kucaklaştık. BüyükelçiÇemiçev'den ızin aldtm,ye- meğe çağırdım ertesi akşam. Geldi, çok duygulan- dı. Her kuşaktan diplomatlar, bilim adamlan, sanat- çılaria hayli kalabalık bir akşam. Tüm dostlanm Nâ- zım'danbirdizeyle selamladı onu. Saçlan saman sa- nsı bir sevgilinin çağnşımıyia. Anılar anlatıldı, Vera da sevindi, coştu, boynuma sanlarak "Nâzım ü/kesinde ne çok seviliyor" dedi. Elbet çok seviliyor. Ama mezan orada hâlâ, Mos- kova'da. Novodeviçi'de bir sabahı anımsıyorum. Ek- ber Babayef ile Nâzım'a saygı duruşundayız. Meza- nn çevresinde küçük öğrenciler var. - BuradabirTürk ozanyatıyor, diyoröğretmen. Rüz- gâra karşı giden adam. Sevinç ve hüzün birbirine kanşıyor mezar başın- da. Yıllargeçiyoraradan, kirpikleri mavi sevgili de uçu- yor dünyamızdan. Nâzım'ın kollanna ulaşıyor. O da nasılkarşılıyorkimbilir, negüzel şiirierie, nesıcak söz- cüklerie, sarmaş dolaş nasıl bir sabaha uyanıyoriar. Ancak özlem dinmıyor. Mezan orada hâlâ, Mos- kova'da. Bu utanç bize yeteri * B U L M A C A SEDATYÂŞAVAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Marmara Denızi'nde, Demokrat Partiyönetici- 3 lerinin yargı- 4 landığı dava- larlaûnlü ada. 2/ Öndelik... Güzel kadın. 3/ Kimse, ki- şi... Sahip... Kâfi gelme- 9 yen. 4/ Kimi hasta- lıklardayüzde, eller- deveayaklardagörû- 2 lenyangısızşiş...Kı- vırcıkbirsaçbiçimi. 5/ Tokat yöresinde 5 yetişenveyüksekka- « liteli bir şarap veren beyaz üzüm çeşidi. 1 d/Ses...Helyumele- mentinin simgesi... Güreştebir oyun. 7/ Ayakkabıkalıbınınçapı... Al- datma işi, hile. 8/ "Çanakkale içinde — söğüt- ler / Altında yatıyor yiğit şehitler" (Tûrkû)... Uzakdoğu ve nemli tropikal bölgelerde yetişen bir meyve ağacı. 9/ llave... Bir tür keten patiska ya da basma. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Halkdilinde ılkbaharaverilen ad... Tavlada u ûç" sayısı. 2/Bir işi yapmada,bir aracı onannada kul- lanılan araç ve aygıt takmtu. 3/ Bir çeşit kekik... Müstahkem yer. 4/ Kalayın simgesi... Odak. 5/ Hararet... Kesintilerden sonra kalan miktar. 6/ Yassı demir ya da çelik ûrûnü... tngiltere'de çok sevilen bir cins bira. 7/ Adın durum eklerinden biri... Bozma, kaldınma... Köpek. 8/ Atılgan, gö- zü pek... Argoda genç ve yakışıklı erkek. 9/ Kır- mızı mercimekle yapılan bir tûr çotba.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle