Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Loğoğkı: Bustı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Dışişleri Bakanlığı
Müsteşan Büyükelçi
Faruk Loğoğlu. diplomasi
muhabirlerine verdiği
yemek sırasında yaptığı
açıklamada, ABD Başkanı
George W. Bush'un
Başbakan Bülent Ecevit'e
gönderdiği teşekkür
mektubunda tartışma
konusu yapılan ifadelere
açıklık getirdi. Loğoğlu,
Bush'un 'engel'
demediğini, iki ülkenin
birlikte
karşılaşabileceklen
bölgesel sorunlan dile
getirdigini açıkJadı.
Yaymcılar
Ecevîne 9örüştü
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Televızyon Yayıncılan
Derneği, Başbakan Bülent
Ecevit'ten, Radyo ve
Televizyonlann Kuruluş
ve Yaymlan Hakkında
Yasa'da acilen değişiklik
yapılarak "sahipliğin
şefFaflaştınlması"nı istedi.
Nuri Çolakoğlu
başkanlığındaki
Televizyon Yayıncılan
Derneği üyeleri, Başbakan
Bülent Ecevit ve Devlet
Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Devlet Bahçeli
ile görüşmenin ardından
gazetecilere yaptıklan
açıklamada, yasaidan
kaynaklanan sorunlara
dikkat çektilderini söyledi.
Varti poTrtflotarı
tarttşılmafı
7
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP grubunun basına
kapalı bölümünde konuşan
Yozgat Milletvekili Mesut
Türker, af yasası olarak
bilinen şartla sahverme
yasasının oylamasında
'ret' oyu kullanan
milletvekillennın
'muhalif olarak
nitelendirilmesine tepki
gösterdi. Parti
pohtıkalannın tartışılması
gerektiğiru anlatan Türker,
"Ben dahil kimsenin
ülkücülüğü tartışılamaz.
Ama yöntem farklılıklan
olabilir" dedi
Mehmet Yasak
serbest bipakıUı
• ANKARA (AA)-
'Buffalo Operasyonu'
soruşturması kapsamında
gözaltına alınan 'Drej Ali'
lakaplı Ali Yasak'ın ,
kardeşı Mehmet Yasak,
savcılıkça serbest
bırakıldı. 2 gün önce
gözaltına alman Yasak,
dün öğleden sonra Adliye
Sarayı'na getinlerek adli
tabiplikte sağlık
kontrolünden geçirildı.
Yasak, daha sonra
ifadesini alan Savcı
Kızılarslan tarafından
serbest bırakıldı.
AÇKLAMA
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Haşim Kıhç,
gazetemizde yer alan
'Görüş' adlı köşede, 5
Şubat 2001 tanhinde
yayımlanan, Dr. Engin
Ünsal imzalı yazıyla ilgili
bir açıklama yaptı. Kıhç,
açıklamasında, "Hukukçu
olmayan, iktisadi ve ticari
ilimler akademesini
bitirmiş binsinin Anayasa
Mahkemesi üyesi
seçilemeyeceğine ilişkin
bir yasa çıkanldı ve bu
yasaya dayanarak Sayın
Haşim Kıhç Anayasa
Mahkemesi üyeliğine
seçildi" biçüninde devam
eden yazının gerçeği
yansıtmadığını ifade etti.
Nizamettin Gökçe ile birlikte 24 örgüt üyesi, önceki gün Diyarbakır DGM'ye çıkanldı
5 tetikçi UıtııldaiKİıDtYARBAKIR/GA-
ZtANTEP (Cumhuri-
yet) - Istanbul'da teslim
olan Hizbullah tetikçi-
lerinden jNizamettin
Gökçe, Diyarbakır
DGM'ce tutuklandı.
Öte yandan Gazian-
tep'te Hizbullah'ın tlim
kanaduıı yeniden yapı-
landırmaya çalıştıklan
açıklanan 12 kişi yaka-
landı.
Diyarbakır Emniyet
Müdürü Gaffar Okkan
ve 5 polisin şehit edildi-
ği saldınnın ardından
Hizbullah tetikçileri lis-
tesinde adı geçtiği ge-
rekçesiyle Istanbul Zey-
tinburnu'nda güvenlik
güçlerine teslim olan
Nizamettin Gökçe ile
birlikte 24 örgüt üyesi,
önceki gün Diyarbakır
DGM'ye çıkanldı.
G.ece geç saatlere ka-
dar ifadeleri alman mi-
litanlar. nöbetçi mahke-
Ağca'nm
afistemi
reddedildi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet
Bakanlığı, Mehmet Ali
Ağca'nın gazeteci Abdi
İpekçi cinayeti
nedeniyle af
yasasından yararlanma
başvurusunu
kabul etmeyen
mahkeme karannın
"yazıh emir yoluyla
bozulması" istemiyle
Yargıtay'a gönderilmesi
istemini reddetti.
Bakanlık, Ağca'nın
istemini reddeden
Kartal 1. AğırCeza
Mahkemesi'nin
karannı yerinde bularak
yazılı emir yoluna
gitmedi. Ağca, bu
kararla ipekçi cinayeti
nedeniyle şartla
salıvermeden
yararlanamayacak.
Gözaltına alınan HADEPIilerin kaybolması gerginlik yarattı
Diyarbakır'da binlerce kişi yürüdü
DİYARBAKIR(Cumhuriyet
Bürosu)- Diyarbakır'da binler-
ce HADEP'li Emniyet Müdürü
Gaffar Okkan ve 5 polisin şe-
hit edilmesi ile Şırnak Silopi'de
2 partilinin gözaltına alındık-
tan sonra kaybolmasını protes-
to için yürüdüler. Güvenlik
güçlerinin copla müdahale etti-
ği göstericilerden 16 kişi yara-
landı, çok sayıda kişi gözaltına
alındı.
HADEP Diyarbakır îl Yöne-
timi. GafFar Okkan ve 5 arka-
daşrnın 24 Ocak'ta silahlı saldı-
n sonucu şehit edilmesi ve he-
men ertesi gün gözaltına alınan
Silopi HADEP llçe Başkanı
Serdar Taruş ile parti yönetici-
si Ebubekir Deniz'den bir daha
haber alınamamasına dikkat
çekmek amacıyla basın açıkla-
ması yapmak istedi.
Polisten sert karşıhk
Polisin açıklamaya izin ver-
memesine karşrn yaklaşık 2 bin
HADEP'li dün saat 12.30'da
Ofis semtindeki Belediye Ko-
nukevi önünde bir araya geldi.
Polis yetkilileri de açık alanda
bir basın açıkJaması yapılama-
yacağını belirterek partilileri
dağılmalan yönünde uyardı.
Kitle, Ekinciler Caddesi'nde
Tanış ve Deniz'in posterlerini
de taşıyarak "Banşa uzananel-
ler knîkııı" sloganlan eşliğin-
de yürüyüşe geçti. Parti binası-
na girmek isteyen HADEP'lile-
re de polis izin vermedi. Bu ara-
da kalabahğın arasına gıren ba-
zı polisler, amirlerin "cop kul-
lanmayın" uyanlarına karşın
göstericileri dövdüler.
meye sevk edildiler.
Aralarında Gökçe'nin
de bulunduğu 5 tetikçi
tutuklandı.
Diyarbakır'da Hizbul-
lah aduıa bir polisin şe-
hit edilmesi, bir polisin
de yaralanması olayla-
nndan sorumlu tutulan
Cuma Güzel,LeylaGül-
sever ve Remziye Sol-
maz'ın yargılanmalan-
na da dün Diyarbakır 4
No'lu DGM'de devam
edildi. Duruşmaya tu-
tuklu sanıklar Güzel ve
Gülsever katılırken bir
önceki duruşmada tahli-
ye olan Solmaz gelme-
di. Güzel, 1 polisin şehit
edilmesi ve 1 polisin de
yaralanması olayında
silahla ateş ettiğini söy-
lerken diğer sanık Gül-
1ĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
VtKOPtK
sever, olayda silah kul-
lanmadığmı belirterek
suçlamalan kabul etme-
di. Leyla Gülsever'in
avukatı Bald Aksoy da
tahliye isteminde bu-
lundu. Mahkeme, tutuk-
suz sanık Remziye Sol-
maz'm duruşmalara ka-
tılmmtn sağlanmasına
karar vererek duruşma-
yı erteledi.
Diyarbakır'da 1999 yı-
lındadüzenlenen operas-
yonda yakalanan Hizbul-
lah 'ın sorgucusu Meh-
met Anca da dün Diyar-
bakır 2 No'lu DGM'de
hâkim önüne çıktı.
Antep'te operasyon
Gaziantep'te de 1 yıl-
dan bu yana yapılan
operasyonlarda büyük
darbe alan Hızbullah'ın
llim kanadını yeniden
yapılandırmaya çalış-
tıklan açıklanan 12 kişi
yakalandı. Operaşyon-
larda yakalanan Ömer
Bala (camiler sorumlu-
su), Mustafa Korkmaz,
Mustafa Sezer, L Halfl
Dflbal, Sedat Gören,
Mehmet Karadağ, Ha-
kan Karadağ, Ismail
Aslan, Mustafa Sağır,
FarukGöçer,Sinan Gö-
çer, Hüseyin Sağır'ın
Göllüce, Ocaklar ve
Cumhuriyet mahallele-
rinde bulunan camiler-
de propaganda çalışma-
sı yaptıklan tespit edil-
di. Yakalanan militanla-
nn ev ve işyerlerinde
yapılan aramalarda 1
ruhsatsız tabanca, 1
ruhsatsız av tüfeği, fi-
şekler, propaganda içe-
rikli teyp ve video ka-
setleri, örgütsel içenkli
kitap ve dergi ele geçi-
rildi. Örgüte adam ka-
zandırmak ve gelir sağ-
lamak için çalışma yap-
tıklan belirtilen militan-
lann "HizbuDah'ın Şe-
hitfiğTnin bulunduğu
Diyarbakır'ın Yolaç
(Susa) Köyü'ne ziyaret
turlan düzenledikleri
belirtildi.
Deli dana hastalığma yakalanan 3 kişinin kanının Türkiye'ye gönderildiği iddialan araştınlıyor
Kızılay: Ingiltere iyî nîyetlî değilHaber Merkezi - Kızılay Genel Baş-
kanı Ertan Gönen. Ingiliz gazetesi The
Guardian'da yer alan 'deli dana hastab-
ğuıa yakalanan 3 kişiden alınan kanın,
aralannda Türkiye'nin de bulunduğu
11 ülkeye gönderildiği' habenyle ilgili
olarak Ingiltere'nın söz konusu kanı
Avnıpa Birliği dışındaki geri kalmış ül-
kelere satmasının arkasında iyi niyet
görmediğini söyledi. Sağlık Bakanı Os-
man Durmuş, Ingiltere'de deli dana
hastahğına yakalanan 3 kişinin kanının
Türkiye'ye gönderildiği iddialannın
araştınldığını söyledi.
Gönen, dün Kızılay Genel Merke-
zi'nde düzenlediği basın toplantısında,
kan ürünlerinde deli danahastahğına ne-
den olan proteinlerin tespit edilmesinin
kolay olmadığını söyledi. Türkiye'nin
kan ürünleri konusunu çok ciddiye aldı-
ğını, Kızılay'ın, ihalesi son aşamaya ge-
len Kansaş şirketiyle kan ürünleri imal
edeceğini dıle getiren Gönen. Kansaş
ıhalesinde, kan ürünlenni ımal eden ül-
kenin bu ürünlen kendi ülkesınde kul-
landığı gibi Avnıpa Topluluğu ülkele-
rinde de ruhsatlı olarak kullanma şartı
aranacağmı bildirdi. Gönen. "Görüyo-
nızkiIngilterebuürünlerigeri kalmış ül-
kelere saüyor. uıgiltere'nin bu davranışı
bizim hakİılığımıa ortaya koyuyor. Diye-
lim ki İngiltere bu hastahğı bir jerde tes-
pitetti,buürünükendiülkesindehem ya-
saklayabiiir hem kaldırabilir. Burada ib-
mal edilen konu, ürünlerigeri kalmış ül-
kelere satmasıdır" diye konuştu.
Bilehilcmisattı?
Gönen, bir gazetecinin, "Yani tngü-
tere bile bile mi satü" sorusu üzerine,
u
Bfle bile değilse bile bunun ahında i>i
niyeti pek görmüyorum. Çünkü Avru-
pa Topluluğu ülkelerine satnuş okaydı
çokağırmüevyideleriohırdu''dedi. Gö-
nen, 'deli dana' hastahğına neden olan
kanın Türkiye'ye geldiğinin ispat edil-
mesi durumunda Türkiye'nin, resmi
kurumlan vasıtasıyla yasal yollara baş-
vurabileceğini söyledi.
Sağlık Bakanlığı Müsteşan Haluk
Tokoçoğhı da yaptığı açıklamada, Tür-
kiye'ye ithal edilen kan ürünlerinin ti-
tiz bir araştırmaya tabi tutulduğunu be-
lirterek söz konusu kanlann resmi yol-
larla Türkiye'ye girmesinin mümkün
olmadığını söyledi.
SlFIR NOKTAS1 /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
1968 döneminin en tipik
özellikierinden birisi tiyatrolann
yaygınlığıydı. Genco Er-
kal'dan Haldun Dormen'e,
Lale Oraloğlu'ndan Müşfik
Kenter'e, Erkan Yücel'den
Yıldız Kenter'e, Muammer
Karaca'dan Toto Karaca'ya,
Ayberk Çölok'tan Asaf Çiğil-
tepe'ye kadar birçok önemli ti-
yatro yıldızını o dönemde tanı-
mıştım.
1968 gençliğinin en büyük
tercihlerinden birisiydi tiyatro.
Orhan Kemal'in 72. Koğu-
şu'nu oynayan dönemin Anka-
ra Sanat Tiyatrosu'nun oyun-
lan için biletleri kuyruğa girerek
elde edebilirdik. Dormen Tiyat-
rosu için de aynı ilgi söz konu-
suydu. Muammer Karaca'nın
"Cibali Karakolu" oyunu bir ti-
yatro klasiği haline o dönemde
geldi.
Tiyatrolanmızdan gelen ha-
betier iç açıcı değil. Genco Er-
kal, "Özel tiyatro denilen şey
yavaş yavaş bitiyor. Bu bayra-
ğı bizden devralacak hiç kim-
se kalmadı" diyerek endişesini
dile getiriyor. Haldun Dor-
men'in yakınmalan ise şöyle:
"Meşrutiyet'ten beri Istanbul
ilk kez tiyatrosuz kalacak. Pa-
ralan cebimden ödüyorum."
Bir Ulkede Tiyatrolar Kapanırsa...
Tiyatromuzun çınarlanndan
Müşfik Kenter, altı aydır maaş
almadan oynadığını söylüyor
ve şunlan ekliyor: "Devlet ve
özel sektör destek olmayacak.
Seyirci gelmeyecek. Peki biz
nasıl perde açacağız?"
Tevfık Gelenbe'nin tiyatro-
sunu yaşatabilmek için evini
sattığı söyleniyor. Hadi Ça-
man, oyunculanna iki üç aylık
çekler vererek idare edebildi-
ğinden yakınıyor. Nedim Sa-
ban, oyunculanna para vere-
meyince kadrosunu dağıtıp tek
kişilik oyunlara yönelmek zo-
runda kaldı. Birçok özel tiyatro-
nun ise ne büyük güçlüklerte
ayakta durduğunu biliyorum.
Özel tiyatrolann sorunu nedir
diye hiç soran oluyor mu? On-
ların dertlerinin en önemlileri-
nin; biletlerden alınan vergiler,
SSK primleri ve de en önemli-
si Devlet veŞehirTiyatrolan'nın
bakanlık ve belediye desteği
nedeniyle uyguladıklan düşük
fiyatlar olduğu söyleniyor.
Gencay Gürün. "Tiyatro Is-
tanbul"u sponsor desteğiyle
ayakta tutabildiklerini belirtir-
ken bu konudaki ilgisizliğin de-
vam etmesi halinde perdeleri
kapatmak zorunda kalacakla-
nnı açıklıyor. Gürün, devletin ti-
yatrolara verdiği yardımın da
giderek azaldığına dikkat çe-
kerekşunlan vurguluyor: "Pop-
çulara gösterilen ilginin onda
biribize gösterilse sorunlar çö-
zülecek. Tiyatrosuz bir ülke
herkese sorun yaratır. Devletin
verdiği yardım bu yıl yanyarı-
ya düştü. 9 milyar aldık. Ingil-
tere, tiyatrolanna yılda 12 mil-
yon pound yardım yapıyor."
•••
Tiyatro, bir ülkenin kültürya-
şamının önemli birsimgesi. Bir
ülkede perdeler kapanıyorsa,
kültür alanında bir çöküş ya-
şanıyordemektir. Birçok tiyat-
rocu masraflannı karşılayama-
dığı için tek kişilikoyunlara yö-
neliyor. Bazı tiyatrocular ise
başka alanlarda para kazanıp
tiyatroyu bir sevda olarak ya-
pıyor.
1968'li yıllarda Beyoğlu'nun
dört bir yanı tiyatroydu. Hatta
Aksaray'da, Laleli'de tiyatrolar
vardı. Şimdi bunlann yerinde
yeller esiyor. Tıyatroya bir nos-
talji olarak bakabilir miyiz? An-
kara Sanat Tiyatrosu bir efsa-
neydi birzamanlar. Dormenler,
Kenterier de öyle. Şimdi bir ya-
şama savaşı içinde olmalan ne
acı! Tiyatro sorununu tartışma-
lıyız. Tıyatroya olan ilginin azal-
masının üzerinde durmalıyız.
Kültür Bakanlığı bu konuyla il-
gilenmeli. Iş dünyası kültür ya-
tınmlan yaparken tiyatro konu-
sunu daha ciddi ele almalı. Da-
ha da önemlisi medya tiyatro-
ya daha çok ilgi göstermeli.
Şiddeti tartışıyoruz, hoşgö-
rüsüzlüğü, kültürsüzlüğü, acı-
masızlığı tartışıyoruz. Insanlığın
en eski kültür etkinüklerinden
birisi olan tiyatroyu es geçiyo-
ruz. Üstelik ülkemizin dört bir
yanı binlerce yıl önce yapılmış
amfiteatrlarla dolu iken böyle
bir dram yaşıyoruz. Tıyatrocu
atalanmızın kemikleri sızlıyor-
dur. Gelin tiyatroya gidelim. Ti-
yatronun ölümüne seyirci kal-
mayalım.
• • •
Not: Esenyurt Belediye Baş-
kanı Gürbüz Çapan aradı. 6 yıl
önce yaptığımız Ermenistan
gezisinde Cumhurbaşkanı Le-
von Ter Petrosyan ile görüş-
menin detayiannı anımsattı.
Petrosyan, diasporayı etkile-
mek, anayasadaki soykınm
maddesini çıkarmak yanında,
aşın milliyetçi Taşnak Partisi'ni
kapatmış, sorumlulannı tutuk-
lamıştı. Türkiye ile Ermenistan
arasındaki ilişkileri geliştirmek,
sınııiarı açarak sınır ticaretini
başlatmak isteyen Petrosyan,
"Biz Batı'yla ilişkimizi Türkiye
ûzerinden geliştireceğimize
inanıyoruz. Bu sınırtarkapablır-
sa, ve Türkiye korkumuz sürer-
se Rusya'ya bağımlı kalmaya
devamederiz"demişti. Petros-
yan, Azerbaycan'la savaş sıra-
sında ele geçirdikleri sınırşehir-
leri Zengezur, Ağdam, Suşa'yı
terk edebileceklerini ve sınır
geçişlerine açabileceklerini de
söylemişti. Karabağ konusun-
da ise kısa vadede bir şey ya-
parnayacağını, ancak banş sü-
reci içinde o konunun da çözü-
lebileceğini belirtmişti. Neyazık
ki, Türkiye'yi yönetenler Pet-
rosyan'ın bu çağnsına cevap
vemnediler. Karabağ'ın başın-
daki Koçaryan ise Petros-
yan'ın yerine Ermenistan'ın ba-
şına geldi. Zamanında bu çağ-
nlara kulak verilseydi, işler bel-
ki de bu kadar kötü bir nokta-
ya gelmeyecekti.
GLOBAl>OlJTtKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Banş Sürecinde
Fantezi ve Gerçek
Bu yazı yazılırken Israil halkı sandık başına
gidiyordu. Eğer bütün yorumcular ve kamu-
oyu yoklamalan yanılmadılarsa Likud Partisi li-
deri, "Arap halkının en çok nefret ettiği Israil-
li politikacı" Ariel Şaron, seçimleri büyük bir
farkla kazanacak. Şaron, "banş sürecinin",
Oslo Anlaşması da dahil bugüne kadarki "tüm
kazanımlarına" karşı. "Kudüs'ün yönetimini
paylaşmam, batıyakasının Ürdün vadisini, Go-
lan Tepeleri'ni ve de 1967'de işgal edilen top-
raklan geri vermem, Filistin yönetimi şiddete
son vermezse görüşmelere başlamam" diyor.
Işin aslına bakılırsa, "banş sürecinin " hemen
hiçbir aşamada gerçek bir başarı şansı olma-
dı. Ama Arafat, Israil liderleri ve Clinton yö-
netimi, sürecin temelindeki gerçeğin üzerini
hep örterek süreci bugüne kadar getirdiler. Bu
arada, Likud lideri, eski komando subayı Ne-
tanyahu büyük vaatlerle hükümete geldi ve
banşı gerçekleştiremediği için seçimleri, Işçi
Partisi'nden, başka eski komando subayı Ba-
rak'a karşı kaybetti.
Barak'ın seçilmesi, banş sürecinde büyük
bir umut yarattı. Ancak, Şaron'un Tapınak Te-
pesi'nde çaktığı kibritle tutuşan, 13 "Filistinli
Israillinin" öldürülmesiyle devam eden ve bu-
güne kadar toplam 380 Filistinliyle 47 Israilli-
nin öldürüldüğü intifadayı durduramadığı için
tarihe en kısa süreli Israil başbakanı olarak geç-
mek üzere.
Dün büyük bir istekle Barak'a oy veren Isra-
il halkının büyük çoğunluğunun, bugün bir böl-
gesel savaş olasılığını bile göze alarak aşırı
sağcı, "savaş suçlusu", banş yapmaya hemen
hiçbir şansı ve niyeti olmayan bir politikacıyı
seçecek noktaya gelmesinin nedenleri, sanı-
rım şurada yatıyor: Barış sürecini yaşatan fan-
tezilerin hepsi yaşamlarını tamamladılar, so-
nunda sürecin (G)erçeği geldi, kendini yeni-
den dayattı.
Burada analizi zorladığımı düşünebilirsiniz,
ama banş sürecinin, sıra 1948'den bu yana
topraklanndan sürülen Filistinlilerin geri
dönme hakkına gelince çöktüğü de bir ger-
çek. Banş sürecinin temeî zaafı, Filistin-lsrail
çatışmasının tarihinin özgünlükleri görmezden
gelinerek, yalnızca bu günden hareketle ilerle-
tilmeye çalışılmasıydı. Üç fantezi (hayali se-
naryo) buna olanak verdi diye düşünüyorum.
Birinci fantezi:
Geçen hafta Filistin Medya Merkezi'nin in-
ternet sitesine konan, Arafat'a yönelık (ilk kez!)
eleştirel bir dokümanın da saptadığı gibi, Ara-
fat, ABD'nin kurumsal ve toplumsal özellik-
lerini, bölgedeki dış politika geleneğini gör-
mezden gelerek "0/7/ Clinton'ın Israil 'i Filis-
tin hakları konusunda ikna etme becerisini ve
niyetiniabarttı, umudunubuna bağladı". Ara-
fat'ın bufantezinin oluşmasında, birtaraftan Fi-
listin halkı içinde gittikçe popülaritesini kaybe-
den iktidarının geleceğinin barış sürecinin
sürmesine bağlı hale gelmesi, diğer taraftan
da Israil karşısındaki iktidarsızlığının etkili oldu-
ğu söylenebilir.
Ikinci fantezi:
Clinton yönetimi, özellikle seçim kaygıları gi-
derek artar ve Clinton döneminin sonuna ge-
linirken "banş görüşmeleri"r\i hızlandınmak için
"yapıcı belirsizlik" olarak bilinen bir pazarlık
yöntemi izledi.
Bu yöntem, taraflara karşılıklı olarak henüz
verilmemiş tavizleri verilmiş gibi gösterip yeni
tavizler kopartarak süreci ilerletmeye dayanı-
yordu. Böylece taraflar, aslında olmayan taviz-
lere dayanarak yeni tavizler verdikçe, araların-
daki farklarteorik olarak azalıyor, ama süreç de
giderek iskambil kâğıdından inşa edilen bir ku-
leye benzemeye başlıyordu. ABD hükümeti sü-
re kısaldıkça, bu süreci ve getirdiği yapay si-
yasi rahatlamayı, banş sürecinin yerine ikame
etmeye başladı.
Üçüncü fantezi:
Tarihsel gerçeklerden kaynaklanan sorunla-
n çözerek ilerlemek yerine, büyük bir adımla ni-
hai çözüme ulaşılabileceğine inanan Barak, bu
alanda Clinton'ın "yapıcı belirsizlik" taktiğinin
de etkisiyle olacak, Israil halkının o andaki ruh
haline uygun olmayan bir yönde adımlar atıp
birbiri ardına önemli tavizler vermeye başladı.
Burada Barak, eğer Arafat'ı bir barış antlaşma-
sı imzalamaya ikna ederse bu tavizlerin Israil
halkı tarafından eninde sonunda kabul edile-
ceğini varsayıyordu.
Ancak kendi siyasi coğrafyasında gittikçe
zayıflayan Arafat, Barak'ın tüm önerilerini ka-
bul etmesine rağmen tarihsel sürecin, geç-
mişfn silinmesi anlamına gelen "göçmen/e-
rin geri dönme hakkından vazgeçme" önerisi-
ni kabul edemezdi.
Aslında, Edvvard Said'in Al Ahram'da işa-
ret ettiği gibi, Arafat bu tavizi de verebilirdi, a-
ma intifada ve radikal hareketlerin giderek güç-
lenmekte olması Arafat'ı sınırladı. Bu arada Ba-
rak, Israil halkının hem barışa ilişkin beklenti-
lerini yükseltti hem de verdiği tavizlerle onlan
öfkelendirdi, üstelik bir intifadanın daha patlak
vermesini ve sıcak çatışma ortamına geri dö-
nülmesini de engefleyemedi.
Şimdi, Israil halkı, bir lideri banşı sağlayama-
dığı için görevinden alırken bölgesel bir sava-
şa yol açma olasılığı yüksek bir lideri göreve
getiriyor. Bu paradoksun temelinde tarihsel
bir miras var: Israil, 1948'de büyük bir Filistin-
li nüfusun topraklanndan sürülmesiyle ve Si-
yonist, aynmcı bir devlet olarak kurjldu. Sü-
rülenlerin, topraklarına geri dönmesi bu Siyo-
nist devletin varlık nedeniyle çelişiycr.
Diğer taraftan, bugün henüz bu tarhsel ger-
çekliğin, Siyonizmin aşılmasına, çok kültürlü,
demokratik ve laik bir Israil devletinin <urulma-
sına olanak verecek koşullar yok. Garünen o
ki Filistinliler ve Israilliler birlikte yaşamaya ha-
zırdeğiller. Şaron'un seçilmesi bu koşullan da-
ha da ağırlaştıracak, gerçek bir banşın elde
edilmesini daha da geciktirecektir.