19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Korsanlık Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Nuri Kayış'a göre futbol maçlannın naklen yayın ihalesini alan Digitürk-Atlas Yayıncılık ortaklığı "korsan yayın" yapıyor... Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Atlas Yayıncılık, kablolu TV'deki MHP yanlısı Işık TV'nin sahibi... Fiili duruma göre güya maçlan Işık TV yayımlıyor; Digitürk de maçlan şimdilik ücretsiz olarak abonelerine aktanyor. Ne ki hiç de böyte olmuyor... Kablolu TV abonelerinin de şifre konmadığı sürece Işık TV'den maçlan izlemesi gerekirken, bu kez devreye MHP'lilerin yönetimindeki bir j . kamu kurumu olan Türk Telekom giriyor! Kablolu TV'den Işık TV'nin yayını kesiliyor. Maçlar başlar başlamaz ekrana "Işık TV yayın kesintisi uydu alışından kaynaklanmaktadır. Türk Telekomünikasyon A.Ş." yazısı çıkıyor... Nuri Kayış, korsan yayıncılıkla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunduklannı söylüyor. "Korsanlar"ın işbiriikçisi Türk Telekom'u da unutmamalı... Bektronık posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Depremi Ay haber verecekmiş... 'Av Dede. Deprem Dede'nin pabucunu dama atacak!" eclis'teki kavgalı oturumda bir milletveki- li yaşamını yitirmeseydi, yapılmakta olan içtüzük değişikliğinden pek haberimiz ol- mayacaktı... Haberimiz oldu da ne oldu? Içtüzükte yapılmak istenen değişiklikle yasa tasarı- lan görüşülürken maddeler üzerinde tek tek söz al- mak yerine tümü üzerinde konuşularak gereksiz uzatmalardan kaçınılmak ve böylece Meclis'in da- ha hızlı çalışır duruma getirilmek istendiğini öğren- dik... Muhalefetin bugün karşı çıktığı bu değişiklik yann iktidar olduğunda arayıp da bulamayacağı bir fırsattı aslında! Ama işin aslının, çokuluslu yatınm an- laşması MAI'ye dayandığını Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu'nun duyurusundan öğrendik: TBMM'de görüşülen ve tartışmalara yol açan iç- tüzük değişikliği sıradan ya da adında belirtildiği gi- bi içe dönük bir uygulama olmayıp yeni dünya dü- zeninin önündeki tüm engellerin kaldırılmasına yö- nelik adımlardan biridir. llk kez 1994'te ABD'de im- zalanan NAFTA isimli serbest ticaret anlaşması mad- Fast Track' delerinin karar mekanizmalanna takılmadan geçiril- mesi amacıyla başlatılan bu uygulamanın orijinal adı 'Fast Track'tir. 1994 yılından sonra dünyada özellikle geri kalmış ülkelere borç kıskacı yardımıyla ihraç edilen 'Fast Track' oylama modeli, Arahk 2000'de Fransa'nın Ni- ce kentinde yapılan AB zirvesinde de onaylanmış ve AB halklannın müzakere süreçleri sırasında doğabi- lecek tepkilerinden bu yolla kurtulmanın önemli bir adımı atılmıştır. Nice zirvesinde, AB kurumlannın mü- zakere ve karar alma sürelerinin kısaltılması, bunun iÇin de tek tek karariar üzerinden yapılan tartışma ve önergeler yerine bundan sonrasında yasa madde- lerinin bütününden oluşan paketlerin tartışılması ka- bul edilmiş ve ilaveten de karar almada oybirliği sis- teminden vazgeçilerek, AB'nin az sayıdaki kurumun- da geçerli olan nitelikli oy çokluğuna dayalı oylama sisteminin kapsam ve alanı genişletilmiştir. Amaç, top- lumsal açtdan son derece tehlikeli olabilecek karar- ların tartışmalarla anlaşılır hale gelmesinin önüne geçilmesi ve adeta bir 'oldubfttiye getirilerek' yasa- laştınlmasıdır. Başbakan'ın -birölüm olayına mal ol- masına rağmen- söz konusu maddenin değiştirilme- si konusunda hiçbir ödün vermeyen kararlı tavnnın gerisinde, ulusötesi sermayenin ve yerli uzantılan- nın devasa çıkartan yatmaktadır. Bu maddenin önü- müzdeki süreçte emekçi, emekli ve işsiz yığınlann karşısına ne tip sorunlar çıkaracağı sorusunun ya- nıtı ise; 1998 MAI anlaşması müzakereleri sırasında bakanlann ve milletvekillerinin hiçbirinin anlaşmay- la ilgili bir bilgiye sahip olmadıkları yönünde basına yansımış açıklamalardır. TBMM Içtüzüğü'nün de- giştirilmediği dönemde bile milletvekillerinden ve toplumdan özenle gizlenebilen anlaşmalar yapıla- biliyorsa, tartışma süreçlerinin tümden ipotek altına ahndığı yeni bir sürecin başlatıldığı ortadadır." SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatb erdincutku(Ş yahoo.com Dikkaaat... Fransız kalpazanlar piyasaya FASON TARİH sürüyorlarl' Peugeot 106 ve 206'lardan şikâyet Peugeot 106'lann elektrik donanı- mındaki anzaya dayalı yaşamsal teh- likesi olan trafik kazasından söz etmiş- tik; kaza yurtdışında değil geçen ay Istanbul'da olmuş... 2001 model Peugeot 106'da mo- torda zaman zaman kısa süreli dur- malar; gösterge tablolannda sabit- lenme, srfırtanma, kesinti; radyonun hiç neden yokken kod sorması; far ve sinyallerde voltaj azalması, çoğalma- sı, kapanmagibi anzalargörünmüş... Yetkili servis sorunu çözememiş... Geçen ay seyir halindeyken moto- runun durması, tüm gösterge ve ışık- lannın sönmesi sonucu otomobil sü- rücünün kontrolünden çıkarak kaza yapmış... Sürücü şans eseri yaralan- madan kurtulmuş ama Peugeot, ka- zadan sonra da gereken duyariılığı göstermemiş... Otomobilin sahibi, Türkiye'den so- nuç alamayınca Peuegot'nun merke- zine durumu bildirmiş fakat elektro- nik postadan gelen otomatik yanıtlar, başvuru için Türkiye temsilciliğini gös- termiş... Şikâyetçi yurttaş benzerşi- kâyetleri toplayıp yasal yönden hak- kını ve başkalannın da hakkını arama- ya çalışıyor... Peugeot 106'lar gi- bi Peugeot 206'larda da benzer anzalardan söz ediliyor... Ortak şikâyetler 0.216. 385 90 64 numaralı telefonla 0.216. 359 77 58 numaralı faksta toplanı- yor ya da elektronik postadan ulas@ % yontek.com veya [email protected] adresine ulaştırılıyor. • • • • OzeUeştirme Uzerine Düşünceler TANJTJ ERDEM Amiml (E) Son zamanlarda Türkiye'de küreselleşme özendirmelerine kendini kaptıran bir kısım so- rumlu siyaset adamı ve üst bü- rokratlar; hiç sorgulamadan, yakın tarihimizi incelemeden, ni- ce badireler sonrası Batı em- peryalızmine savaş alanlannda ve diplomaside utku kazana- rak kurulan Türkiye Cumhuri- yeti'ne hayat veren Atatürkçü düşünce sistemi ışığında değer- lendirrneye tabi tutmadan Türk ülkesinin, ulusunun kaleleri olan dev üretim, ulaştırma ve hizmet birimlerini aynm yapmaksızın yabancılara satma yanşındalar. Buna yabancılara bazı aynca- lıklar, devlet güvenceleri sağ- layan hukuki kolaylaştıncı dü- zenlemeleri eklemek de ola- naklı. Önce özelleştirme rasyona- lizm ile eş anlamlı idi. Sonra ihtiyatlı bir şekilde başlayıp, özelleştirmelerden elde edilen gelirierin aşırı borçlanmalarla işlevlerinı büyük ölçüde yitiren devlet bütçesine yama olarak kullanılacağı ifade edilmeye başlandı. Yani Türkiye'de özel- leştirmenin asıl maksadı açık- ça ortaya kondu. Olasıdır ki Cumhuriyet hükümetlerinde bu durumu içine sindiremeyenler varsa, onlar da bu politikaları güden IMF'nin, onun etkisinde çaresiz kaldıklarını düşünen sorumluların ve uluslararası sermayenin ve kuruluşlarının gönüllü destekçilerinin ve ben- zeri koşullan dayatan AB yet- kili organlannın cenderesinde sıkışıp kaldılar. Özelleştirme konusunda gö- rev almış sorumlular yakın ta- rihimizde Avrupa ülkelerine gümrüklerini ayrıcalıklı açan Osmanlı Imparatorluğu'nun mevcut sanayiini yitirdiğjni, bir borçlanma sürecine girerek so- nunda iflas edip yabancılann, imparatorluğun gelir kaynak- lanna el atarak fiilen yönettiği- ni, tüm ulaşım, hizmet tesisle- rini ellerinde tutarak işlettikle- rini, sonuç olarak imparatorlu- ğun bir sömürge ülke haline gelip, dağılıp çöktüğünü bilmi- yorlar mı? Cumhuriyetin bu fakirlik ve enkaz üzerinde Atatürk ün ön- derliğinde gerçekçı politikalar- la birçok millileştirmeleryaptı- ğı, devletin öncüiüğünde plan- lı bir sanayileşme sürecine gi- rilerek önemli sanayi üretim ünitelerinin yoktan var edildiği bilinmiyor mu? Türkiye'de tekstil, kâğıt, şe- ker, çimento, elektrik santral- lan, demirçelik, bakır, petrokim- ya, rafineriler, gemi inşa sana- yii, bazı madenlerin üretimi ve işlenmesi nasıl gerçekleştiril- di? Büyük Atatürk ekonomide çok sağlıklı politika ve strate- jiler izlemişti. Özetle; asıl olan piyasa ekonomisidir. Hür giri- şimciliktir. Ama bizim gibi ge- lişmekte olan, sermaye biriki- mini yeterince yapmamış, öz- gün teknoloji üretmeyen ülke- İerde, devletin öncüiüğünde ya da devlet eliyle uygun strate- jik sektörlerde kamu iktisadi yatınmlan ve işletmeciliği yapı- labilir, yapılmalıdır. Kamu ya- ran görülen alanlarda ise dev- let ağırlıklı kamu işletmeleri egemen olabilir. Kamu iktisa- di işletmelerini yönetenler piya- sa ekonomisi koşullarında ba- siretli tüccar gibi davranırlar. Yabancı sermaye, yasalanmı- za uygun olarak, çalışmak ko- şuJuyla gelebiür. Hesapsiz borç- lanılamaz. Bütçe açığı kabul edilemez. Paranın değeri korun- malıdır. Türkiye'nin ulusal bir Merkez Bankası olmalıdır. Emek yüce değerdir, gelir dağılımın- da korunmalıdır. Hiçbir piyasa başıboş bırakılamaz, demişti. Türkiye özellikle son 18 yıl- dır hızlanan bir şekilde onun bu ilkelerinden giderek uzak- laşmış, sonunda devlet gemi- si karaya oturmuştur. Şimdi bi- zim 40 katrilyonu aşan iç, 140 milyon dolan aşan dış borcu- muz vardır. Türkiye bütçesinin hemen yarısı bu borçlann faiz ödemelerine tahsis edilmekte- dir. Ekonomik ve mali yaşam- da örgütlü suç çeteleri türe- miştir. Enflasyon kronik hale gelmiştir. Giderek üretimin ye- rini dış borçlar almaktadır. IMF etrafında belirli koşullarda dı- şardan yeni borçlar alınmakta- dır. Bu borçlar günü kurtarmak- tadır. Periyodik olarak krizler yinelenmektedir. Sonuç; ülke- mizin heralanda bağtmsızlığı- nın yitirilmesi, saygınlığının yok olmasıdır. Türkiye şimdi stratejik bo- yutta bir kamu iletişim kurulu- şu olan, 2000 yılında 1 katril- yon civannda kâr eden Tele- kom'u özelleştirerek yönetimi- ni yabancı ortağa devretme ha- zırlığındadır. Tanmda köylümü- zün umudu ve devletimiz için önemli bir gelir kaynağı olan TEKEL'i özelleştirerek yok ede- ceğiz. Dünyada hızlı ve güzel gelişen havayolu şirketimizi, bize yılda 1 milyar dolar civa- nnda döviz sağlayan THY'nin bir kısım hisselerini yabancıla- ra satacağız. Devletin dış kre- dilerle dağlarda, bayırlarda in- şa ettiği elektrik santrallannın üretimlerinin satış hasılasını özel şirketlere pay edeceğiz. Fırsat bulursak bor gibi dünya tekeli elimizdeolan kıymetli bir madeni, katma değerini arttı- np ara ürünler halinde pazar- layacağımıza, yabancılara dev- redeceğiz. Sırası geldiğinde dünyada ve Türkiye'de paza- ra sahip Petkim'i, ağır sanayi- nin temel maddesi demir-çelik, stratejik gereksinim olan pet- ro\ üretim ünitelerini de elden çıkaracağız. Bu gidişin Osmanlı'nın bitiş macerasında tutulan rotadan ne farkı vardır? Ülkenin güçlen- mesinin bu milli müessesele- rin güçlenmesinden geçtiğini unuttuk mu? Türk milliyetçiliği sadece solcu belletilenlerin üzerine savlet etmek midir? Bu ülkenin, bu halkın sahip oldu- ğu değerieri korumak milli bir görev değil midir? Devletin varlıkları elden çı- karılırken ve yabancı ülkenin ekonomik ve mali yönetimine sürekli karışırlarken aklımıza Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve özlediğimiz liderlerden Ismet Inönü'nün birözdeyişi geliyor: "Biz bu ülkeyi sokakta bulma- dık." ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtn POROY semihporoy(ayahoo.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 6 Şubat ~SİR8AHARAKSAM/ MSTtAOIMStZE. SUGÛfJ, ÛNLÜ TÜRK Î f HetAT/ NK, 58 Ş . 18 ÖU>Û. LAYAN A4ÜZ AŞA/ Ç LJOK GGÇSN PtNAG, r^MBUe PA ÇALM* YA KOYULMUŞnt. AMCAK ,OUUM BN BA~ iU OUHJĞU ALAfJ, SeSTECİLf/Oİ VE ZAAAANfNPA, ÇOfC POPÜLBR PABÇA- Ag rAZMçrr. ÎÇTE, seviL£N ç#e*u- l^S/A/OAA/ BİBKAÇi : ~rALA//2 Be-^ NIAÂ OL,EX- YÛ2ÜNS 8AKMA SAHNS&I, SBVDM O 2*UM HAPM/ ", MBSTOLDU GÖNÛU İ35İ 'OA BUGÜN, AYNI OALOA ÇAUÇMIÇ B/K BAŞKA SSS7SCİ, ŞE&F İÇU ÖU1ÜŞTÜ.. l'STAN- SUL RAPYOSUNDA YAYIH İÇİU PROVA YAPARK£M KALP tCIRİZİ (SeÇiKAAİŞ, KUR.7AK-Iİ-AMAMIŞ- 77.. İLK KSZ 1923 'TS y#PT(- Ğl ÇAUŞMALARtA BeSTECJ- UGe BAŞZAYAM fÇLİ,AYAJIZ)\ MAUDA TANtNMIÇ BİK UOÎYOİ. CO'TAtJ PA2LA ŞAfüC/ g£ST£- LEYEN ÇeHiP İÇU'NİAf, 'OEROİMf UMMA- NA DÖKTtiM", "MeST Oİ-OU GOfJÜL, SÖZ - LB&İHİ GÖGDÜĞÛ AKŞAM" &İ6İ UAJUTt/L- MAYAAJ YAPfTLASI e e NOVITAS Turizm Kurban Bayramı Kültür Turları YUNANİSTAN 2-10Mart- ENDULÜS - MADRID TOLEDO 2-9Mart Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-mail: [email protected] HOTEL BERCESTE (ÇAĞIN MOTEL KIŞLIK) DOSTLARINI BEKLÎYOR 1 KİŞİ Y.P. 17.500.000.- TL. ASSOS/BEKTAŞ KÖYÜ 0 286 723 46 16-17 0 532 544 45 60 www.assos.de/berceste KURBAN BAYRAMINDA İHTtVAÇ SAHİBİ ENGELLİLERE TEKERLEKLİ SANDALYE VARD1MINDA BULUNMAK BİR İNSANLIK GÖREVİDİR (Bcdensd Engellikrit D«y. Dcrnefj Kampanya Hesabı) ZIRAAT BANKASı CEVIZLI ŞUBESI 0851 0030 8486 IŞ BANKASı CEVIZL» ŞUBESF T096 304400 391776 ' DER. TEL: (0 21*) 370 81 66 (PBX) FAKS: 441 30 33 NOT HALEN DERNEĞIMIZDE SıRA BEKJ.EYEN 2700 KIŞI BULUNMAKTAD1R BU KAMPANYAıÇIŞLERI BAK.\NLıGL'NıN 03.11.2000 GÛN VE B 051EGM 0 12 03 08.M255030 SAYıUIZNı İLESDRDCRÜLMEKTE BVlUmÜCRETSİZ yAYDIU>MASlWAMX)UYlCVMHlltlYETGAZ£TESI SE TEŞEKKİR EDERlZ İZMİR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/44 Davacı Çıler Çakmak vekili Av. Gönül Yılmaz tarafmdan davalı Necmi Çakmak aleyhine açılan boşanma davasuıda venlen ara karar gereğmce; Davalı Necmi Çakmak tüm aramalara rağmen bulunamadığından adına dunışma gününün ılanen tebhğ yaptınlmasına karar venlmış olmakla duruş- ma günü olan 27.03 2001 tarihinde saat 09 30'da Izmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi dunışma salonunda hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekil ile temsil ettınnenız, aksi takdirde davanın gıyabuuzda devam edeceği ve hüküm verileceği davetiye makamma kaım olmak üzere ilan olunur. 25.01.2001 Basın:5279 KIRŞEHİR SÜLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1999/800 Davacı Zehra Gafa vekili Av. Z. Erol Keleş tarafından davalılar Sevim Kınay ve arkadaşlan hakkında mahkememize açılan izaleyi şü- yû davasmm yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizin 18.12.2000 tarih 1999/800 esas ve 882 karar sayılı ilamı ile Kırşehir ili merkez Kayabaşı Mahallesi, 410 ada, 2 parselde kayıtlı 3780 m2 miktarlı taşınmazm tamamı 3.500.000.000 TL.'si zemin bedeli ile üze- rindeki ağaç bedelleri 315.000.000 TL.'si olmak üzere 3.815.000.000 TL.'si muhammen bedelle umum arasında satışı sureti ile ortaklı- ğın gıderilmesine karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen tapu malilderinden Fadime Kınay, Fattna Işıktaş, Zülffi Bozkurt, Adalet Cingöz, Aydın Abalı, Havva Abalı, Ayşe Demirci, Ömer Abalı, Fuat Abalı, Adnan Abalı, Zübeyde Tülin Pelit'in adresleri tespıt edılemediğinden ilanen tebliğine karar verilmiştir. lş bu ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 15 gun içerisinde yukanda- ki ismi geçen malikJenn mahkememizin dosyasına gelip temyiz itirazında bulunmalan, aksi takdirde karann kesinleşeceği hususu teb- liğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 15.01.2001. Basın: 5139 GÖRÜŞ Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMÎR Sağlık Sorıınlapımız Çok Boyutludur Hasan Avcıoğlu'nun genç eşi 8 yıl önce hasta- lanıyor. Kol ve bacaklarında güçsüzlük başlıyor ve yavaş yavaş ilerliyor kadıncağızın hastalığı. Bazı dok- torlara gidiyor ama, bir sonuç alamıyorlar. ismi ko- namıyor hastalığın. Komşular imdada yetişiyorlar, sağolsuplar. Bu kadında bir büyü olduğuna karar veriyorlar. Adapazan'ndaki Mehmet hoca bu bü- yü işlerinde birinci. Ona götürülmesi lazım geldiği konusunda görüş birliğine vanlıyor. 220 milyon ay- lık maaşı olan Hasan Bey bir taksi tutuyor karısı- nın şifaya kavuşması için.. bu fedakârlıktan kaçı- nacak değil ya. Hoca bir villada oturuyor, son mo- del arabası var. E kolay değil.. tüm yurda şifa da- ğıtıyor adam. Bu çok marffetli hoca kâğıtlara birşey- ler yazıyor ve okuyor. sonra onlan kesip parçala- ra ayırıp çay tabaklannın içine yerleştiriyor. Sonra bu kâğıtlan birer birer yakıyor. Hastaya dönüp ar- tık kalkacaksın diyor. Ölup biteni heyecanla, göz- yaşlan içinde izleyen yakınlan umutla hastalarına bakıyorlar, ama onun durumunda hiçbir değişiklik olmuyor. Hoca açıklamayı yapıyor bereket. Tam 21 tane cin var, hepsini bir defada yok etmek müm- kün değil. Daha defalarca gitmeleri ve her seferin- de elbette ödeme yapmalan lazım. Vıllanın ayakta tutulması kolay değil. Defalarca gidiyorlar cinlerin yok edilmesi için. Yazık ki bir düzelme olmuyor. Bu- nun hemen ardından televizyonlarda tanıtılan Zûh- re bacının marifetlerini öğreniyorlar, çok istfyoriar ama ona ulaşamıyorlar. Bu defa bir doktora gitme- ye karar veriyorlar. Onu kemik doktoru olarak bili- yorlar. Bu kemik doktoru, hastalığın adını anmadan onun için yurtdışından getirtilen kas geliştirici iğ- neler tatbik ediyor hastaya. Bu iğneler zayrf tara- fındaki omuzundan başlayarak ta bacaklarına ka- dar inerek çok sayıda noktaya yapılıyor. Bütün kas- lar gelişsin diye tabii. Ne yazık yine gelişen bir şey olmuyor. Bu hocalar, üfürükçüler veşarlatanlar ara- sında onlara doğruyu söyleyen, hastalığın tanısını bildiren, bu hastalığın henüz tedavisi olmadığını açıklayan bir tıp merkezi de var ama.. pek çok ben- zeri gibi onlar aldanmaya ve aldatılmaya devam edt- yoriar. Artık buna son verdiler. Paralarını ve emek- lerini böyle bir hasta için gerekli bakıma harcıyor- lar. Bu yüzlerce, binlerce örnekten bir tanesi sade- ce. Bir kısa örnek daha: Genetik bir hastalığı olan çocuk için aileye geniş bilgi vermeye çahşıyorum. Yakın bir gelecekte genetik hastalıklann tedavisi için umutlarımız olduğunu anlatıyorum. Fizik tedavit rehabilitasyondan yararlanabileceğini söylüyorum. Hastalığın nedeni üzerinde epey dil döküyorum. Be- nim uzun süren izahatımı dinleyen anne, önem ver- diği bir soru sormak istiyor ve "Hocam, bu çocuk çok korktu.. ondan olmazmı" diyerek nasıl bir di- yalog içinde olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Onca bilgilendirme, tartışma ve açık oturumlardan sonra depremin üzerinden 1.5 yıl geçtiği bir sıra- da Adapazan halkına depremin nedeni soruluyor ve yüzde 6O'ı bunu, Allahın cezası ya da kıyamet alameti olarak tanımlıyor. Bunlar insan malzeme- mizle ilgili çok çarpıcı örnekler ve bunlann istisna- lar olmadıklannı, genelleştirmemizin yanlış olma- yacağını iyi biliyoruz. Sağlık hizmetlerinin yetersiz- liği tartışma götürmez ama.. onun kadar en iyi, en doğru hizmeti verdiğiniz zaman bu hizmetin alıcı- sının durumunu hiç göz ardı etmemek lazım. So- runlanmız arasında aydınlanmanın ve onun yarıda bırakılışının ne kadar önemli bir yer tırttuğunu ve buna öncelik veremezsek ne insan haklannın ne de- mokrasinin ve ne de doğru dürüst bir sağlık hiz- metinin gerçekleşemeyeceğini göremezsek içine düştüğümüz çıkmazdan asla kurtulamayız. O mu- cize adam, o ışık adam, kurduğu Cumhuriyeti ge- ride kalanlara emanet ederken "Ben size aklı ve bi- limi miras bırakıyorum" demişti. Türkiye'yi yöneten- ler, ülkenin kaderinde rol oynayanlar büyük bir ço- ğunlukla ve ağırlıkla bu mirası reddettiler. Türkiye'de akıl ve bilim iktidara gelmemiştir. Bu yüzden Türk toplumunun büyük çoğunluğu bilimin uzağında ve ondan yararlanamadan yaşamını sürdürüyor. Yine bu yüzdendir ki bu çoğunluk dogmalardan yakasını kurtaramıyor, kendi dünyasını kuramıyor, seçme, denetleme, tepki gösterme, haksızlıklara karşı çıkma gibi yurttaşlık hak ve görevlerini gerek- tiği gibi kullanamıyor, yerine getiremiyor. Demok- rasi ve insan haklan, hukukun üstüniüğü tartışma- larında yer alamıyor. Bunu, şiddetle bölünme, ku- tuplaşma ve karşılıklı suçlama eğilimindeki aydın- lanmız, halkın dışında kendi aralannda gerçekleş- tiriyorlar. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Kastamo- nu'nun Pınar- bası ilçesinde- kiünlümağa- g ra. 2/ Güney Kore'ninbaş- 4 kenti... Emile 5 Zola'nın bir romanı. 3/Ge- " mileri iskeleye 7 bağlamaya g yarayan kalın halat. 4/ Yer- 9 fıstığı... Bir nota. 5/ Türk müzi- ğinde bir makamı kendi perdelerinden 2 dahatizyadapesper- 3 delerde çalma işi... Metal saplama. 6/ Molibden elementi- nin simgesi... Pazar ya da panayır kuru- lan gün. II Boyu iki buçuk metre kadar 9 olabilen, eti yenir bir balık. 8/ Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin eski adı... Bir el aracı. 91 Hollan- da'nın plaka işareti... Bıçak bilemeye yarayan çu- buk biçiminde çelik araç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Aşın titreme, kasılma. 2/ "Kral —": Shakespe- are'üı oyunu... iki büyüklûk, iki nicelik arasında- ki bağıntı. 3/ Macar mutfağına özgü sığır eti yah- nisi... Bir tür geçirimsiz toprak. 4/ Manisa'nın bir ilçesi. 5/ Tarih öncesine dayanan efsane... Havada- ki su buhan. 6/ Ayak direme... Bir nota. II "— ta- neleri gibi gülemedim / Aradım aradım bulamadım / Kendi ecelimle ölemedim" (B.R. Eyuboğlu)... içinde yağ yakılan toprak kandil. 8/ Küçük mağa- ra... Antik bir çalgı... Uzaklık işareti. 9/ Çarçabuk, anında, şipşak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle