Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞUBAT 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Korsanlık
Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu Başkanı
Nuri Kayış'a göre
futbol maçlannın
naklen yayın ihalesini
alan Digitürk-Atlas
Yayıncılık ortaklığı
"korsan yayın"
yapıyor... Kamuoyuna
yansıyan bilgilere göre
Atlas Yayıncılık,
kablolu TV'deki MHP
yanlısı Işık TV'nin
sahibi... Fiili duruma
göre güya maçlan Işık
TV yayımlıyor; Digitürk
de maçlan şimdilik
ücretsiz olarak
abonelerine aktanyor.
Ne ki hiç de böyte
olmuyor... Kablolu TV
abonelerinin de şifre
konmadığı sürece Işık
TV'den maçlan
izlemesi gerekirken,
bu kez devreye
MHP'lilerin
yönetimindeki bir j .
kamu kurumu olan
Türk Telekom giriyor!
Kablolu TV'den Işık
TV'nin yayını kesiliyor.
Maçlar başlar
başlamaz ekrana "Işık
TV yayın kesintisi uydu
alışından
kaynaklanmaktadır.
Türk
Telekomünikasyon
A.Ş." yazısı çıkıyor...
Nuri Kayış, korsan
yayıncılıkla ilgili olarak
savcılığa suç
duyurusunda
bulunduklannı
söylüyor. "Korsanlar"ın
işbiriikçisi Türk
Telekom'u da
unutmamalı...
Bektronık posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Depremi Ay haber
verecekmiş...
'Av Dede. Deprem Dede'nin
pabucunu dama atacak!"
eclis'teki kavgalı oturumda bir milletveki-
li yaşamını yitirmeseydi, yapılmakta olan
içtüzük değişikliğinden pek haberimiz ol-
mayacaktı... Haberimiz oldu da ne oldu?
Içtüzükte yapılmak istenen değişiklikle yasa tasarı-
lan görüşülürken maddeler üzerinde tek tek söz al-
mak yerine tümü üzerinde konuşularak gereksiz
uzatmalardan kaçınılmak ve böylece Meclis'in da-
ha hızlı çalışır duruma getirilmek istendiğini öğren-
dik... Muhalefetin bugün karşı çıktığı bu değişiklik
yann iktidar olduğunda arayıp da bulamayacağı bir
fırsattı aslında! Ama işin aslının, çokuluslu yatınm an-
laşması MAI'ye dayandığını Küreselleşme Karşıtı
Çalışma Grubu'nun duyurusundan öğrendik:
TBMM'de görüşülen ve tartışmalara yol açan iç-
tüzük değişikliği sıradan ya da adında belirtildiği gi-
bi içe dönük bir uygulama olmayıp yeni dünya dü-
zeninin önündeki tüm engellerin kaldırılmasına yö-
nelik adımlardan biridir. llk kez 1994'te ABD'de im-
zalanan NAFTA isimli serbest ticaret anlaşması mad-
Fast Track'
delerinin karar mekanizmalanna takılmadan geçiril-
mesi amacıyla başlatılan bu uygulamanın orijinal
adı 'Fast Track'tir.
1994 yılından sonra dünyada özellikle geri kalmış
ülkelere borç kıskacı yardımıyla ihraç edilen 'Fast
Track' oylama modeli, Arahk 2000'de Fransa'nın Ni-
ce kentinde yapılan AB zirvesinde de onaylanmış ve
AB halklannın müzakere süreçleri sırasında doğabi-
lecek tepkilerinden bu yolla kurtulmanın önemli bir
adımı atılmıştır. Nice zirvesinde, AB kurumlannın mü-
zakere ve karar alma sürelerinin kısaltılması, bunun
iÇin de tek tek karariar üzerinden yapılan tartışma ve
önergeler yerine bundan sonrasında yasa madde-
lerinin bütününden oluşan paketlerin tartışılması ka-
bul edilmiş ve ilaveten de karar almada oybirliği sis-
teminden vazgeçilerek, AB'nin az sayıdaki kurumun-
da geçerli olan nitelikli oy çokluğuna dayalı oylama
sisteminin kapsam ve alanı genişletilmiştir. Amaç, top-
lumsal açtdan son derece tehlikeli olabilecek karar-
ların tartışmalarla anlaşılır hale gelmesinin önüne
geçilmesi ve adeta bir 'oldubfttiye getirilerek' yasa-
laştınlmasıdır. Başbakan'ın -birölüm olayına mal ol-
masına rağmen- söz konusu maddenin değiştirilme-
si konusunda hiçbir ödün vermeyen kararlı tavnnın
gerisinde, ulusötesi sermayenin ve yerli uzantılan-
nın devasa çıkartan yatmaktadır. Bu maddenin önü-
müzdeki süreçte emekçi, emekli ve işsiz yığınlann
karşısına ne tip sorunlar çıkaracağı sorusunun ya-
nıtı ise; 1998 MAI anlaşması müzakereleri sırasında
bakanlann ve milletvekillerinin hiçbirinin anlaşmay-
la ilgili bir bilgiye sahip olmadıkları yönünde basına
yansımış açıklamalardır. TBMM Içtüzüğü'nün de-
giştirilmediği dönemde bile milletvekillerinden ve
toplumdan özenle gizlenebilen anlaşmalar yapıla-
biliyorsa, tartışma süreçlerinin tümden ipotek altına
ahndığı yeni bir sürecin başlatıldığı ortadadır."
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatb
erdincutku(Ş yahoo.com
Dikkaaat... Fransız kalpazanlar piyasaya
FASON TARİH sürüyorlarl'
Peugeot 106 ve 206'lardan şikâyet
Peugeot 106'lann elektrik donanı-
mındaki anzaya dayalı yaşamsal teh-
likesi olan trafik kazasından söz etmiş-
tik; kaza yurtdışında değil geçen ay
Istanbul'da olmuş...
2001 model Peugeot 106'da mo-
torda zaman zaman kısa süreli dur-
malar; gösterge tablolannda sabit-
lenme, srfırtanma, kesinti; radyonun
hiç neden yokken kod sorması; far ve
sinyallerde voltaj azalması, çoğalma-
sı, kapanmagibi anzalargörünmüş...
Yetkili servis sorunu çözememiş...
Geçen ay seyir halindeyken moto-
runun durması, tüm gösterge ve ışık-
lannın sönmesi sonucu otomobil sü-
rücünün kontrolünden çıkarak kaza
yapmış... Sürücü şans eseri yaralan-
madan kurtulmuş ama Peugeot, ka-
zadan sonra da gereken duyariılığı
göstermemiş...
Otomobilin sahibi, Türkiye'den so-
nuç alamayınca Peuegot'nun merke-
zine durumu bildirmiş fakat elektro-
nik postadan gelen otomatik yanıtlar,
başvuru için Türkiye temsilciliğini gös-
termiş... Şikâyetçi yurttaş benzerşi-
kâyetleri toplayıp yasal yönden hak-
kını ve başkalannın da hakkını arama-
ya çalışıyor... Peugeot 106'lar gi-
bi Peugeot 206'larda da benzer
anzalardan söz ediliyor...
Ortak şikâyetler 0.216. 385
90 64 numaralı telefonla 0.216.
359 77 58 numaralı faksta toplanı-
yor ya da elektronik postadan ulas@ %
yontek.com veya yontek@yontek.com
adresine ulaştırılıyor.
• • • •
OzeUeştirme Uzerine
Düşünceler
TANJTJ ERDEM Amiml (E)
Son zamanlarda Türkiye'de
küreselleşme özendirmelerine
kendini kaptıran bir kısım so-
rumlu siyaset adamı ve üst bü-
rokratlar; hiç sorgulamadan,
yakın tarihimizi incelemeden, ni-
ce badireler sonrası Batı em-
peryalızmine savaş alanlannda
ve diplomaside utku kazana-
rak kurulan Türkiye Cumhuri-
yeti'ne hayat veren Atatürkçü
düşünce sistemi ışığında değer-
lendirrneye tabi tutmadan Türk
ülkesinin, ulusunun kaleleri olan
dev üretim, ulaştırma ve hizmet
birimlerini aynm yapmaksızın
yabancılara satma yanşındalar.
Buna yabancılara bazı aynca-
lıklar, devlet güvenceleri sağ-
layan hukuki kolaylaştıncı dü-
zenlemeleri eklemek de ola-
naklı.
Önce özelleştirme rasyona-
lizm ile eş anlamlı idi. Sonra
ihtiyatlı bir şekilde başlayıp,
özelleştirmelerden elde edilen
gelirierin aşırı borçlanmalarla
işlevlerinı büyük ölçüde yitiren
devlet bütçesine yama olarak
kullanılacağı ifade edilmeye
başlandı. Yani Türkiye'de özel-
leştirmenin asıl maksadı açık-
ça ortaya kondu. Olasıdır ki
Cumhuriyet hükümetlerinde bu
durumu içine sindiremeyenler
varsa, onlar da bu politikaları
güden IMF'nin, onun etkisinde
çaresiz kaldıklarını düşünen
sorumluların ve uluslararası
sermayenin ve kuruluşlarının
gönüllü destekçilerinin ve ben-
zeri koşullan dayatan AB yet-
kili organlannın cenderesinde
sıkışıp kaldılar.
Özelleştirme konusunda gö-
rev almış sorumlular yakın ta-
rihimizde Avrupa ülkelerine
gümrüklerini ayrıcalıklı açan
Osmanlı Imparatorluğu'nun
mevcut sanayiini yitirdiğjni, bir
borçlanma sürecine girerek so-
nunda iflas edip yabancılann,
imparatorluğun gelir kaynak-
lanna el atarak fiilen yönettiği-
ni, tüm ulaşım, hizmet tesisle-
rini ellerinde tutarak işlettikle-
rini, sonuç olarak imparatorlu-
ğun bir sömürge ülke haline
gelip, dağılıp çöktüğünü bilmi-
yorlar mı?
Cumhuriyetin bu fakirlik ve
enkaz üzerinde Atatürk ün ön-
derliğinde gerçekçı politikalar-
la birçok millileştirmeleryaptı-
ğı, devletin öncüiüğünde plan-
lı bir sanayileşme sürecine gi-
rilerek önemli sanayi üretim
ünitelerinin yoktan var edildiği
bilinmiyor mu?
Türkiye'de tekstil, kâğıt, şe-
ker, çimento, elektrik santral-
lan, demirçelik, bakır, petrokim-
ya, rafineriler, gemi inşa sana-
yii, bazı madenlerin üretimi ve
işlenmesi nasıl gerçekleştiril-
di?
Büyük Atatürk ekonomide
çok sağlıklı politika ve strate-
jiler izlemişti. Özetle; asıl olan
piyasa ekonomisidir. Hür giri-
şimciliktir. Ama bizim gibi ge-
lişmekte olan, sermaye biriki-
mini yeterince yapmamış, öz-
gün teknoloji üretmeyen ülke-
İerde, devletin öncüiüğünde ya
da devlet eliyle uygun strate-
jik sektörlerde kamu iktisadi
yatınmlan ve işletmeciliği yapı-
labilir, yapılmalıdır. Kamu ya-
ran görülen alanlarda ise dev-
let ağırlıklı kamu işletmeleri
egemen olabilir. Kamu iktisa-
di işletmelerini yönetenler piya-
sa ekonomisi koşullarında ba-
siretli tüccar gibi davranırlar.
Yabancı sermaye, yasalanmı-
za uygun olarak, çalışmak ko-
şuJuyla gelebiür. Hesapsiz borç-
lanılamaz. Bütçe açığı kabul
edilemez. Paranın değeri korun-
malıdır. Türkiye'nin ulusal bir
Merkez Bankası olmalıdır. Emek
yüce değerdir, gelir dağılımın-
da korunmalıdır. Hiçbir piyasa
başıboş bırakılamaz, demişti.
Türkiye özellikle son 18 yıl-
dır hızlanan bir şekilde onun
bu ilkelerinden giderek uzak-
laşmış, sonunda devlet gemi-
si karaya oturmuştur. Şimdi bi-
zim 40 katrilyonu aşan iç, 140
milyon dolan aşan dış borcu-
muz vardır. Türkiye bütçesinin
hemen yarısı bu borçlann faiz
ödemelerine tahsis edilmekte-
dir. Ekonomik ve mali yaşam-
da örgütlü suç çeteleri türe-
miştir. Enflasyon kronik hale
gelmiştir. Giderek üretimin ye-
rini dış borçlar almaktadır. IMF
etrafında belirli koşullarda dı-
şardan yeni borçlar alınmakta-
dır. Bu borçlar günü kurtarmak-
tadır. Periyodik olarak krizler
yinelenmektedir. Sonuç; ülke-
mizin heralanda bağtmsızlığı-
nın yitirilmesi, saygınlığının yok
olmasıdır.
Türkiye şimdi stratejik bo-
yutta bir kamu iletişim kurulu-
şu olan, 2000 yılında 1 katril-
yon civannda kâr eden Tele-
kom'u özelleştirerek yönetimi-
ni yabancı ortağa devretme ha-
zırlığındadır. Tanmda köylümü-
zün umudu ve devletimiz için
önemli bir gelir kaynağı olan
TEKEL'i özelleştirerek yok ede-
ceğiz. Dünyada hızlı ve güzel
gelişen havayolu şirketimizi,
bize yılda 1 milyar dolar civa-
nnda döviz sağlayan THY'nin
bir kısım hisselerini yabancıla-
ra satacağız. Devletin dış kre-
dilerle dağlarda, bayırlarda in-
şa ettiği elektrik santrallannın
üretimlerinin satış hasılasını
özel şirketlere pay edeceğiz.
Fırsat bulursak bor gibi dünya
tekeli elimizdeolan kıymetli bir
madeni, katma değerini arttı-
np ara ürünler halinde pazar-
layacağımıza, yabancılara dev-
redeceğiz. Sırası geldiğinde
dünyada ve Türkiye'de paza-
ra sahip Petkim'i, ağır sanayi-
nin temel maddesi demir-çelik,
stratejik gereksinim olan pet-
ro\ üretim ünitelerini de elden
çıkaracağız.
Bu gidişin Osmanlı'nın bitiş
macerasında tutulan rotadan ne
farkı vardır? Ülkenin güçlen-
mesinin bu milli müessesele-
rin güçlenmesinden geçtiğini
unuttuk mu? Türk milliyetçiliği
sadece solcu belletilenlerin
üzerine savlet etmek midir? Bu
ülkenin, bu halkın sahip oldu-
ğu değerieri korumak milli bir
görev değil midir?
Devletin varlıkları elden çı-
karılırken ve yabancı ülkenin
ekonomik ve mali yönetimine
sürekli karışırlarken aklımıza
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
ve özlediğimiz liderlerden Ismet
Inönü'nün birözdeyişi geliyor:
"Biz bu ülkeyi sokakta bulma-
dık."
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBt SEMtn POROY semihporoy(ayahoo.com
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 6 Şubat
~SİR8AHARAKSAM/ MSTtAOIMStZE.
SUGÛfJ, ÛNLÜ TÜRK
Î f HetAT/ NK, 58 Ş
. 18
ÖU>Û.
LAYAN A4ÜZ AŞA/ Ç
LJOK GGÇSN PtNAG, r^MBUe PA ÇALM*
YA KOYULMUŞnt. AMCAK ,OUUM BN BA~
iU OUHJĞU ALAfJ, SeSTECİLf/Oİ VE
ZAAAANfNPA, ÇOfC POPÜLBR PABÇA-
Ag rAZMçrr. ÎÇTE, seviL£N ç#e*u-
l^S/A/OAA/ BİBKAÇi : ~rALA//2 Be-^
NIAÂ OL,EX- YÛ2ÜNS 8AKMA SAHNS&I,
SBVDM O 2*UM HAPM/ ",
MBSTOLDU GÖNÛU
İ35İ 'OA BUGÜN, AYNI OALOA
ÇAUÇMIÇ B/K BAŞKA SSS7SCİ,
ŞE&F İÇU ÖU1ÜŞTÜ.. l'STAN-
SUL RAPYOSUNDA YAYIH İÇİU
PROVA YAPARK£M KALP tCIRİZİ
(SeÇiKAAİŞ, KUR.7AK-Iİ-AMAMIŞ-
77.. İLK KSZ 1923 'TS y#PT(-
Ğl ÇAUŞMALARtA BeSTECJ-
UGe BAŞZAYAM fÇLİ,AYAJIZ)\
MAUDA TANtNMIÇ BİK UOÎYOİ.
CO'TAtJ PA2LA ŞAfüC/ g£ST£-
LEYEN ÇeHiP İÇU'NİAf, 'OEROİMf UMMA-
NA DÖKTtiM", "MeST Oİ-OU GOfJÜL, SÖZ -
LB&İHİ GÖGDÜĞÛ AKŞAM" &İ6İ UAJUTt/L-
MAYAAJ YAPfTLASI e e
NOVITAS Turizm
Kurban Bayramı Kültür Turları
YUNANİSTAN
2-10Mart-
ENDULÜS - MADRID
TOLEDO
2-9Mart
Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-mail: novitas@superonline.com.tr
HOTEL BERCESTE
(ÇAĞIN MOTEL KIŞLIK)
DOSTLARINI BEKLÎYOR
1 KİŞİ Y.P. 17.500.000.- TL.
ASSOS/BEKTAŞ KÖYÜ
0 286 723 46 16-17
0 532 544 45 60
www.assos.de/berceste
KURBAN BAYRAMINDA
İHTtVAÇ SAHİBİ ENGELLİLERE
TEKERLEKLİ SANDALYE
VARD1MINDA BULUNMAK
BİR İNSANLIK GÖREVİDİR
(Bcdensd Engellikrit D«y. Dcrnefj Kampanya Hesabı)
ZIRAAT BANKASı CEVIZLI ŞUBESI 0851 0030 8486
IŞ BANKASı CEVIZL» ŞUBESF T096 304400 391776
' DER. TEL: (0 21*) 370 81 66 (PBX) FAKS: 441 30 33
NOT HALEN DERNEĞIMIZDE SıRA BEKJ.EYEN
2700 KIŞI BULUNMAKTAD1R
BU KAMPANYAıÇIŞLERI BAK.\NLıGL'NıN 03.11.2000 GÛN VE B 051EGM 0 12 03 08.M255030 SAYıUIZNı
İLESDRDCRÜLMEKTE
BVlUmÜCRETSİZ yAYDIU>MASlWAMX)UYlCVMHlltlYETGAZ£TESI SE TEŞEKKİR EDERlZ
İZMİR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/44
Davacı Çıler Çakmak vekili Av. Gönül Yılmaz tarafmdan davalı Necmi
Çakmak aleyhine açılan boşanma davasuıda venlen ara karar gereğmce;
Davalı Necmi Çakmak tüm aramalara rağmen bulunamadığından adına
dunışma gününün ılanen tebhğ yaptınlmasına karar venlmış olmakla duruş-
ma günü olan 27.03 2001 tarihinde saat 09 30'da Izmir 5. Asliye Hukuk
Mahkemesi dunışma salonunda hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekil
ile temsil ettınnenız, aksi takdirde davanın gıyabuuzda devam edeceği ve
hüküm verileceği davetiye makamma kaım olmak üzere ilan olunur.
25.01.2001 Basın:5279
KIRŞEHİR SÜLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1999/800
Davacı Zehra Gafa vekili Av. Z. Erol Keleş tarafından davalılar Sevim Kınay ve arkadaşlan hakkında mahkememize açılan izaleyi şü-
yû davasmm yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizin 18.12.2000 tarih 1999/800 esas ve 882 karar sayılı ilamı ile Kırşehir ili
merkez Kayabaşı Mahallesi, 410 ada, 2 parselde kayıtlı 3780 m2 miktarlı taşınmazm tamamı 3.500.000.000 TL.'si zemin bedeli ile üze-
rindeki ağaç bedelleri 315.000.000 TL.'si olmak üzere 3.815.000.000 TL.'si muhammen bedelle umum arasında satışı sureti ile ortaklı-
ğın gıderilmesine karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen tapu malilderinden Fadime Kınay, Fattna Işıktaş,
Zülffi Bozkurt, Adalet Cingöz, Aydın Abalı, Havva Abalı, Ayşe Demirci, Ömer Abalı, Fuat Abalı, Adnan Abalı, Zübeyde Tülin Pelit'in
adresleri tespıt edılemediğinden ilanen tebliğine karar verilmiştir. lş bu ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 15 gun içerisinde yukanda-
ki ismi geçen malikJenn mahkememizin dosyasına gelip temyiz itirazında bulunmalan, aksi takdirde karann kesinleşeceği hususu teb-
liğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 15.01.2001. Basın: 5139
GÖRÜŞ
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMÎR
Sağlık Sorıınlapımız
Çok Boyutludur
Hasan Avcıoğlu'nun genç eşi 8 yıl önce hasta-
lanıyor. Kol ve bacaklarında güçsüzlük başlıyor ve
yavaş yavaş ilerliyor kadıncağızın hastalığı. Bazı dok-
torlara gidiyor ama, bir sonuç alamıyorlar. ismi ko-
namıyor hastalığın. Komşular imdada yetişiyorlar,
sağolsuplar. Bu kadında bir büyü olduğuna karar
veriyorlar. Adapazan'ndaki Mehmet hoca bu bü-
yü işlerinde birinci. Ona götürülmesi lazım geldiği
konusunda görüş birliğine vanlıyor. 220 milyon ay-
lık maaşı olan Hasan Bey bir taksi tutuyor karısı-
nın şifaya kavuşması için.. bu fedakârlıktan kaçı-
nacak değil ya. Hoca bir villada oturuyor, son mo-
del arabası var. E kolay değil.. tüm yurda şifa da-
ğıtıyor adam. Bu çok marffetli hoca kâğıtlara birşey-
ler yazıyor ve okuyor. sonra onlan kesip parçala-
ra ayırıp çay tabaklannın içine yerleştiriyor. Sonra
bu kâğıtlan birer birer yakıyor. Hastaya dönüp ar-
tık kalkacaksın diyor. Ölup biteni heyecanla, göz-
yaşlan içinde izleyen yakınlan umutla hastalarına
bakıyorlar, ama onun durumunda hiçbir değişiklik
olmuyor. Hoca açıklamayı yapıyor bereket. Tam
21 tane cin var, hepsini bir defada yok etmek müm-
kün değil. Daha defalarca gitmeleri ve her seferin-
de elbette ödeme yapmalan lazım. Vıllanın ayakta
tutulması kolay değil. Defalarca gidiyorlar cinlerin
yok edilmesi için. Yazık ki bir düzelme olmuyor. Bu-
nun hemen ardından televizyonlarda tanıtılan Zûh-
re bacının marifetlerini öğreniyorlar, çok istfyoriar
ama ona ulaşamıyorlar. Bu defa bir doktora gitme-
ye karar veriyorlar. Onu kemik doktoru olarak bili-
yorlar. Bu kemik doktoru, hastalığın adını anmadan
onun için yurtdışından getirtilen kas geliştirici iğ-
neler tatbik ediyor hastaya. Bu iğneler zayrf tara-
fındaki omuzundan başlayarak ta bacaklarına ka-
dar inerek çok sayıda noktaya yapılıyor. Bütün kas-
lar gelişsin diye tabii. Ne yazık yine gelişen bir şey
olmuyor. Bu hocalar, üfürükçüler veşarlatanlar ara-
sında onlara doğruyu söyleyen, hastalığın tanısını
bildiren, bu hastalığın henüz tedavisi olmadığını
açıklayan bir tıp merkezi de var ama.. pek çok ben-
zeri gibi onlar aldanmaya ve aldatılmaya devam edt-
yoriar. Artık buna son verdiler. Paralarını ve emek-
lerini böyle bir hasta için gerekli bakıma harcıyor-
lar. Bu yüzlerce, binlerce örnekten bir tanesi sade-
ce. Bir kısa örnek daha: Genetik bir hastalığı olan
çocuk için aileye geniş bilgi vermeye çahşıyorum.
Yakın bir gelecekte genetik hastalıklann tedavisi için
umutlarımız olduğunu anlatıyorum. Fizik tedavit
rehabilitasyondan yararlanabileceğini söylüyorum.
Hastalığın nedeni üzerinde epey dil döküyorum. Be-
nim uzun süren izahatımı dinleyen anne, önem ver-
diği bir soru sormak istiyor ve "Hocam, bu çocuk
çok korktu.. ondan olmazmı" diyerek nasıl bir di-
yalog içinde olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.
Onca bilgilendirme, tartışma ve açık oturumlardan
sonra depremin üzerinden 1.5 yıl geçtiği bir sıra-
da Adapazan halkına depremin nedeni soruluyor
ve yüzde 6O'ı bunu, Allahın cezası ya da kıyamet
alameti olarak tanımlıyor. Bunlar insan malzeme-
mizle ilgili çok çarpıcı örnekler ve bunlann istisna-
lar olmadıklannı, genelleştirmemizin yanlış olma-
yacağını iyi biliyoruz. Sağlık hizmetlerinin yetersiz-
liği tartışma götürmez ama.. onun kadar en iyi, en
doğru hizmeti verdiğiniz zaman bu hizmetin alıcı-
sının durumunu hiç göz ardı etmemek lazım. So-
runlanmız arasında aydınlanmanın ve onun yarıda
bırakılışının ne kadar önemli bir yer tırttuğunu ve
buna öncelik veremezsek ne insan haklannın ne de-
mokrasinin ve ne de doğru dürüst bir sağlık hiz-
metinin gerçekleşemeyeceğini göremezsek içine
düştüğümüz çıkmazdan asla kurtulamayız. O mu-
cize adam, o ışık adam, kurduğu Cumhuriyeti ge-
ride kalanlara emanet ederken "Ben size aklı ve bi-
limi miras bırakıyorum" demişti. Türkiye'yi yöneten-
ler, ülkenin kaderinde rol oynayanlar büyük bir ço-
ğunlukla ve ağırlıkla bu mirası reddettiler. Türkiye'de
akıl ve bilim iktidara gelmemiştir. Bu yüzden Türk
toplumunun büyük çoğunluğu bilimin uzağında ve
ondan yararlanamadan yaşamını sürdürüyor.
Yine bu yüzdendir ki bu çoğunluk dogmalardan
yakasını kurtaramıyor, kendi dünyasını kuramıyor,
seçme, denetleme, tepki gösterme, haksızlıklara
karşı çıkma gibi yurttaşlık hak ve görevlerini gerek-
tiği gibi kullanamıyor, yerine getiremiyor. Demok-
rasi ve insan haklan, hukukun üstüniüğü tartışma-
larında yer alamıyor. Bunu, şiddetle bölünme, ku-
tuplaşma ve karşılıklı suçlama eğilimindeki aydın-
lanmız, halkın dışında kendi aralannda gerçekleş-
tiriyorlar.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Kastamo-
nu'nun Pınar-
bası ilçesinde-
kiünlümağa- g
ra. 2/ Güney
Kore'ninbaş- 4
kenti... Emile 5
Zola'nın bir
romanı. 3/Ge- "
mileri iskeleye 7
bağlamaya g
yarayan kalın
halat. 4/ Yer- 9
fıstığı... Bir
nota. 5/ Türk müzi-
ğinde bir makamı
kendi perdelerinden 2
dahatizyadapesper- 3
delerde çalma işi...
Metal saplama. 6/
Molibden elementi-
nin simgesi... Pazar
ya da panayır kuru-
lan gün. II Boyu iki
buçuk metre kadar 9
olabilen, eti yenir bir balık. 8/ Kongo Demokratik
Cumhuriyeti'nin eski adı... Bir el aracı. 91 Hollan-
da'nın plaka işareti... Bıçak bilemeye yarayan çu-
buk biçiminde çelik araç.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Aşın titreme, kasılma. 2/ "Kral —": Shakespe-
are'üı oyunu... iki büyüklûk, iki nicelik arasında-
ki bağıntı. 3/ Macar mutfağına özgü sığır eti yah-
nisi... Bir tür geçirimsiz toprak. 4/ Manisa'nın bir
ilçesi. 5/ Tarih öncesine dayanan efsane... Havada-
ki su buhan. 6/ Ayak direme... Bir nota. II "— ta-
neleri gibi gülemedim / Aradım aradım bulamadım
/ Kendi ecelimle ölemedim" (B.R. Eyuboğlu)...
içinde yağ yakılan toprak kandil. 8/ Küçük mağa-
ra... Antik bir çalgı... Uzaklık işareti. 9/ Çarçabuk,
anında, şipşak.