25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA BIRKITAP CüneytArcayürek, 'EtekliDemokrasVkitabındayakın tarihinperdearkasına ışıktutuyor Demirel12Eyliil'ü biliyorduANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz yazan Cüneyt Arcayü- rek'in yakın tarihe ışık tuttuğu "Bü- yükiere Masaüar KüçükJere Gerçek- ler" dızısmin 5. kıtabı "EtekliDemok- nsP Bilgi Yayınevi tarafindan ya- yımlandı. Arcayürek kitabında, belge ve tanıklıklanyla Süleyman Detni- rel'in Çankaya Köşkü'ne çıkışının ar- duıdan DYP'de yaşanan genel baş- kanlık yanşının perde arkasmı açık- hyor. Dönemin önemli politikacı ve deviet adamlanyla yapılan görüşme- lere aynnülanyla yer verdiği kitabın- da Arcayürek, "dağdakilere a P çı- karmaya hazırlanan DYP-SHP hükiü- meti ıle Cumhurbaşkanı'nın 33 enn şehit edilmesinın ardından yaşadıkla- rmı, yaşayanlann ağzından anlatıyor. "Etekli DemokrasTden dikkat çeki- ci bazı bölümler şöyle: Coşkun Kırca'nın 1998 yılının ha- ziran ayı sonlannda Ankara Sheraton Oteli'nde bana anlattıklan zaman tü- nelinden birdenbire karşıma çıkıver- di. Olaylann göbeğinde yaşamış, si- vil askeryönetici kadrolannın doruk- lannda dolaşmış bir insan Kırca... 12 Eylül darbesinden, önceden ha- beri olmadığını sürekli söyleyen, bu tûrden tanıklı söylemleri yadsıyan Demirel'i doğrulamıyor. Coşkun Kır- ca anlattı. "Beni BM Daimi TemsiJci- Bği'DeataA Demirelhükümeti. 1 Tem- muz 1980'de New Vbrk'ta göreve baş- ladım. Ancak Ağustos 1980'de İstan- Cüneyt Arcayürek Sıvas katliamına ilişkin diyaloglar- S. Demirel - Facia. Haberim oldu. Akşama kadar takip ettim olayı. Oteli yakmışlar, içindeki adamlar da yanmış, ölen 37. 4 Temmuz 1993 S.Demirel: Her zaman lazım olacak olan devleti bence basit bir meselede, bir mün ferit meselede yerden yere vurmanın manası yok ki.. Yann başka bir yerde, başka bir olayda yine lazım deviet. - Bakalım olaylar nasıl gelişecek? S. Demirel: Bunlar yavaş yavaş durulur, kaybolur gider canım. Hangi mesele kaybolup gitmedi ki? bui'da kızun evlenecekti, Ldn aldnn ve gektim.kanbul'a 18Ağustos 1980gü- nfi indiın. O gûn bana Deniz Kuvvet- leri Komutanı Bülend Ulusu'dan bir haber iköiler. Mutiaka Ankara'ya gelmemi. mutiaka görüşmemiz gerek- tiğini büdiriyordu. Kmmın dfiğünü 19 Ağustos 1980'de yapıldı ve ben 20 Ağustos 1980gûnüAnkara 'yageldim. Deniz Kuvvetieri Komutanlığı'nda Ulusu ile görüştüm. Bana şöyle dedi: Bfilemf uiusu'dan uyan 'Biz müdahale etmeye karar ver- dik. Demirel senin yakın tanıdığın, dgit söyle kendisine, biryolunu bulup istifa etsin. Meseia bir dış mesele bu- larak çekilsin. Darbeye bir kez daha maruz kalmasın.' OramiraJ'e bunla- n bana kendisinin söylediğini Demi- rel'e söyleyip söyleyemeyeceğimi sor- diuaOIur,dedLOgeceDeınirei1ebD- hıştumevinde. BenBülendUhısa'nun bana sövlediklerini aynen aktardnn. Ben anjaürken elfvie karşı çıkar. ka- bul eOnez gibi bazı hareketler yapı- yordu. Bitirdim sözlerimi Başbakan Demirel oturduğu kotaığun önünde- Jd masadan östünde çok gizli yazıh kmran kaph bir şey akü, bana üzatn, bak şuna şöyfe bir oku, dedL Kırnıızı kaphdosya sıkryönetim koordinasyon toplannlannın tutanaklanydı ve bir- kaçmdakomutanlarBaşbakan Demi- rel'in terörü ve anarşiyi önlemek için yapöğı çahşmalardan övgüyle söz eifi- yordu. Demirel kırmra kaph çok giz- İi kayıtiı dosyayı geri aldıktan sonra bu komutanlann hepsini oraya ben ta- yin ettim dedL Kuvvet komutanhğına getirdiği için komutanlann kendisine karşı bir darbeyapmayacaklarmı dö- şünüyordu. En azmdan bir darbe ge- lirse ona dokunmayacaklannı sanı- yordu. Senin konuştuğun Öteki tanı- düdannmsövlediklerinin doğru ohna- dığını söylemryorum. Ama ben açık- ça söyledim, Demirel'e darbe yapa- caklar. istifa ederekdarbeden kurtul- manızı istiyoriar diye haber verdim. DemireTin 12 Eylül darbesinden ha- berim yok, demesi doğru değU." Emnlyet savaşları . Demirel, Arcayürek'e anlatıyor "Hayri Kozakçıoğlu, Mehmet Ağar'm tstanbul Emniyet Müdürlü- ğü'nden ahnmasmı bizden istedi. (O sırada Demirel başbakan) Hayri Bey'le Necdet Menzir, Ağar'm Istan- buTdaJrîgörevindeki kimitutıununun Yazanmız CüneytArcayürek, son kitabında Süleyman Demirerin Cumhurbaşkanı oimasmdan sonra DYP'deyaşanan başkanhk savaşuıı anlatıyor. hayBflgiçekki okhığumı söylüyoriar- dL Ağar söyledikierme göre bazı işfe- ri bir noktaya getiriyor,nedense arka- sını sonradan bırakryormuş. Bunu saptanuşlan" Öteden beri kulislerde basında tartışılan bir konu: Emnıyetteki savaş. Taa MÎT rapo- nına kadar yansıyan çekışme. Derya Sazak'a göre, emniyet için- deki fıızıp çatışmalan Istanbul aley- hindeki bilgileri basına Çiller veriyor. Ağar-a önce suçlama Demirel'ın görüşû başka: Bilgileri Ağar sızdınyor. Demirel başbakanken Mehmet Ağar Istanbul Emniyet Müdürlü- ğü'nden Erzurum'a vali atandı. Çok ıyi anımsıyorum: Bir kezinde Mehmet Ağar'ı sor- dum Demirere, adından bile söz edil- mesini istemeyen bir tavır takındı. Ağar, Emniyet Genel Müdürlüğu'ne getirildiğinde bu duygulannı muhafa- za ediyordu. Fakat sonraki aylarda bırden havası değışti. Erzurum Vali- h'ği'ni övuyordu Ağar'ın. Susurluk olayının patladığı, Meh- met Ağar "derîn deviet köndeld rolü ve Oişldleri öne sürülerek suçlandığı'' sıralarda bana "hiçbir şey- bulamaya- caktar" diyordu Demirel. Bakanlık- tan istifa ettikten sonra Ağar'ı telefon- la aradı, geçmiş olsundan sonra sonuç çıkmayacağıru dokunduran cûmleler- le Ağar'ı teselli etti. 1998'de DGM'de 2 davada yargıla- nan Ağar'ın oğlunun nikâhında Ev- ren'le tanıklık yapmayı kabul etti. Bu hareketi derin deviet diye anılan orga- nizmanın başında daha önceki yıllar Evren'in son yıllarda da Demirerin bulunduğuna birkanıt olarak gösteril- di. Demirel, Kozakçıoğlu olayında Mehmet Ağar'ın rolünü bir kez daha aynı gerekçeyle açıkladı: "Ağar'ıgö- revinden ahnanuzı Hayri Kozakçıoğ- lu istedi, sana söylemiştim. Ağar'ı va- ii yapük.Fena da çahşmadL Şimdi Ko- zakçıoğju'ndan intikam ahyor. Bir yanda Unal-Ağar, öte yandan Hayri ile Menzir. Deviet içindeki kaptşma. Demlrel: Budala çiller Ben \aMkrkararnamesindeAğaria kliklerin ağuiığıolmasmıengeUemeye çahşüm" dedi. Bir noktada itiraz ettim: "Ama Çffl- ler'in bürûn bunlardan haberi obna- ması imkânsE" dedim. Bu sözüme öyle bir yanıt verdi ki ÇilJer'le ilgili kanıyı sürdüremedim: "Çiller budala. Anlamaz bu işleri" dedi. Deviet yaşamında -tabii böyle söy- lemıyordu ama- Başbakanlığın önpla- na çıkmasını arzulamıyordu. Deviet denince önce cumhurbaşkanlığmın akla gelmesini istiyordu. Tabıı kendi- sinin. Her hafta hükümetle kimi konular- da Köşk'te toplantılar yapıyor. 3 kez başbakanı kabul ediyor, 1 kez Genel- kurmay başkanı ile konuşuyor. Peki bunlar etkinliğin kimde olduğunu göstermiyormu? Demırel'i takviye edecek öğelerdi bunlar. "Budala" dediği bir başbakan- dan bu denli ürkmesine gerek yoktu. "Kurtuhnakgerekiyor ondan.Kurtu- lacağız da" dedi. Çiller'e son bir kez değıniyordu. ÇağlarJ lagörü§mder CArcayürek- Çillerne obcak? C Çağlar -Onunla ohnaz, 2-3 ay sonra batınr partiyi. - Çillerile kocasının kanş- ürdığı baa şeyter var mı? - Var abicım, soyuyorlar Tûrkiye'yi. -Banlardanbirkaçtanesi- niöğrensek? - Adam gitmiş, ABD'de okullar kurmuş, adam malı götürüyor. - Nasal ohıyor bu? Burada teşvflc 6dan da almış mı? - Yapıyor abicim. Işi gûcû var. Istanbul'da Nevzat Ak diye bir adam var onunla.. Yah komşusu. -Ne yapıyor? Onıın üzeri- nemiabyor? - Onunla. Nevzat bizim de arkadaşımızdır, tanınm. - Ne dümendir bu be! - Ne dürüstü yahu? Herif iflas etmiş bir adam. Koca- sı... Yalıda nasıl oturuyor- sun? Müthiş bir adamdır. KimdirÖzer? Istanbul Ban- kası'nda soygun yapmış, bankayı soymuş yahu? - Nevzat Ak kimdir. Araş- tıralım. - Ama benden duyma.. - YokyafatL - Patron da tanır onu. Is- tanbul il yönetim kurulu üyesiydi, bir ara DYP'de. 8Haziranl993 C. Arcavûrek - Gah'ba C. Çağlar - Şu anda zor. Bizimki isterse bu işi bitirir. Bizimkinifl yapacağı tek şey var, Cüneyt Abi. -Evet? - Diyecek ki, Ismet'le Köksal'a oturun görünüzün üsrüne. Yol verecek bana. Ben ezip geçeceğim. Bütûn grubu arkarna aJacağım. Bak seyret gümbürtûyü. Tansıı Çillerüstiine 24 Mayıs 1993- Demi- rel'le telefon görüşmesi C. Arcayürek - Tansu genel başkanhğa gelebilir mi? S. Demirel - Laf aramızda tahmin etmiyorum. - Bu kadınla işler darma- dağmohır. - O delege var ya, çanklı on defa düşünür. - Yani deviet işleri gülü- cükle mülücükie olacak iş değü, bu ciddi bir iş, oysa bu kadın neler söylüyor. gülü- cüklerie falan fîlan uçak ld- ralamış. - O yapmaz onu, başkala- n vardır, yapmıştır. - O para fîlan vermez de- ğü mi? - Birtakım enayiler vardır. (27 Mayıs 1993-lsmet SezguTle görûşme.) - Cindoruk adaytağı öykü- lerisonaerdi L Sezgin - Tabii. tabii. -Sendevam edecek rnisin? - Evet, edeceğim. -Bu, Çiller neohır? - Hiçbir şey blmaz. (1 Haaran 1993 Demirerie gorûşme) S. Demirel - Ben bunun kazanacağım değil, kazan- maması halinde başına ge- lecekleri düşünüyorum. C Arcayürek -Vaflahi be- yefendi bu kadm kaza eseri geHrse herkesi birbirme so- kar. - Canım onu hallederiz. - Ben halledemeyeceği- nizden korkuyorum. - Vallahı ödümpatlıyor... Biri bana geliyor, sonra ne diyecekler diyor. Bana ge- len adamlara diyeceğim şey: Kardeşim ben bu işle- re kanşmıyorum, ama dik- katli olun. Hepsi o kadar, iyimi? 33 erinşehitedilmesi (15 Mayıs 1993 Demi- rerie görüşme. Dağdaki te- röristiere af hazırlığı yapı- lırken 33 erin şehit edüme- si olayıyla ilgili.) - Bejefendi nasdsuuz? - Sağ ol vallahı kardeşim, bu kadar hayvanlık olurya- ni. (Erlerin şehit edilmesi olayıyla ilgili). Ben iki ay uğraştım. Birtakım adamla- n ıkna edeyim de şu adam- larişte ateşkestik mateşkes- tik, karşıük bulamadık, ce- vap alamadık demesinler diye. Yahu biz bunlan adam saymıyoruz. Bunlar pis adamkrdır diyemeyiz. On- lar bir şey yaptı, siz de bir şey yapın diyenlere karşı. Çok tatlı bir şe>' hazırİadık. Adamlara, dağdakine in kardeşim, seni saracağım diyor. Yani suçlu olduğunu ispat edemediğim yerde adamı suçlamayacağırn di- yorum. Böyle bir rahatlık getinneye çalışırken gitti herif, 30 tane adamı öldür- dü, iyimi? -Maaksef. - Bundan sonra günah bizden gitti değil mi? As- kerler gem veriyor yahu. Adamlan öyleftenledıkki. Hadi bakalım alm şimdi ce- vabımzı... - GaHba bu gece üan edi- yordunuzvebuiş bitiyordu. - Evet Bugün biraz evvel imzalayacaktım. Mükerrer Resmi Gazete'de çıkacaktL -Okerteyegehnişti. - Her şey bitmişti, dûn ge- tirin bana kararnameyi, im- zalayaynn, dedim. Bir tek Doğancan Akynrek yoktu burada. Sabahleyin ona gönderdik Istanbul'a. Bu saatlerde gelecekti, imzala- yacaktım. - Bitiyordu iş demek id. Pekiaskcrkr? - Çok bozuk, burunlarm- dan soluyoriar. -Oniankimsetutamaz. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Abdülhamid'jn İçtüzüğü Içtüzük değişikliğı önensının görüşülmesi sürecin- de çıkan kavga sırasında bir milletvekilinin yaşamı- nı yftirmesi, demokrasi tarihimizin kara günlerinden birini daha oluşturdu. Üçlü iktidann "güç bende, neistersemyapanm" diye özetlenebilecek sabit fikrinin; ekonomi, hukuk, laiklik gibi önemli konulardan sonra ulusal egemen- lik ilkesini de budamaya niyetlendiği anlaşılıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan yüzde 10'luk oy barajını aşarak Meclis'e mılletvekili sokan bir parti, eğer iktidar ortagı degilse, yasa öneri ve ta- sanlannın genel kurulda görüşülmesinde ve dola- yısıyla yasalaşmasında hiçbir katkıda bulunamaya- cak. Madde üzerinde verılebilecek üç değişiklik önergesini, geceden sıraya girip başkanhk divanı- na ulaştıramaması halinde, o partinin milletvekille- ri laf atma dışında ağızlannı açamayacaklar. Yalnızca öneri ya da tasannın ilgili komisyonda görüşülmesi sırasında söz alabilecekler. Orada söy- ledikleri de havada kalacak. Çünkü komisyonlarda da üçlü iktidar çoğunlukta. Içtüzük değişikliğinin gerekçesı de açık. Meclis çalışmaJannı, dolayısıyla yasa yapım sürecini hızlan- dırmak. Iktidarda bulunmak galiba ınsanlara, her zaman güçlü olduklan sanısını veriyor. Kendilerinin de bir gün muhaJefete düşecekleri ve bugün muhalefette olanlann direnişlerini yinelemek zoaında kalacaklan akıllannın ucuna bile gelmiyor. Asıl üzücü yan, Atatürk'ün kurduğu, 81 yıllık Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'ni Abdülhamid'in tahta oturmak için açmak zorunda kaldığı (19 Mart 1877) Meclis-i Mebusan'ın hazırladığı dahılı nizamname- dekine (ıçtüzük) benzer kurallarla çaJıştırmaya kaJ- kışmak. • • • Günlerden 25 Mart 1877 Pazartesi. Beşinci bir- leşim ve beşına oturum. Gündemde gelen evrak ve dahiN nizamname var. Reis (Başkan) Ahmet Vefik Efendi (sonra paşa, 1823-2 Nisan 1891). Hüdaverdi Efendi (IstanbuO-Bütçe vetahsisa- ta, menfai mahalliyeye (yerel çıkarlara) aid ka- nunlar evvelce (önce) encümenlerde dolaşacak- tr. ûnlarda layıkryla tetkik olunacaktır. Yalnız heyeti umumiyede (genel kurulda) müzakeresi bir defa olacaktır. Böyle olmazsa işin arkası alı- rtamaz. Teşvişi mûcib (kanşıklığa neden) olur. Bel- ki de fenalık zuhur eder (çıkar). Sonra mılletvekıllennden bınsı araya gırer, Hersek- li Ibrahim Efendi (Bosna) söz alırve Reis Efendi gö- rüşmeleri sonuçlandınr. Reis - Lâkin şunu da mülahaza etmeti (düşün- meli) ki kanunlar müzakeratı teshil (görüşmeleri kolaylaştırma) için yapılmıştır. Hatıra bir fenalık gelmesin. Bunda kaybedecek vakit olmadığı için gayetle sürat lazımdır. Biz sene başında iç- tima edeceğiz (toplanacağız) üç, beş gün zarfın- da bu gibi işleri yapıp bitiremezsek, deviet me- murlannı dahi işlerinde tehir ederiz (geciktiririz). Mademki baş başa verip kanun yapacağız. Bun- da muradHnız mutiaka şiddet ve sürattir (niyeti- miz kesinlikle ışı sıkı tutmak ve hızlandırmaktır). (*) • • • Sizce üçlü iktidann gündeme getirdiği içtüzük de- ğişikliğı ile Abdülhamid'in meşrutiyet denemesı dö- neminin dahılı nızamnamesi arasında mantık açısın- dan bir fark var mı? Belki yok ama, gözden kaçmaması gereken önemli bir nokta var. O zamanın yöneticileri gerek- çe olarak "deviet memuriarının işlerinin geciktiril- memesıni" gösterirjermiş. Bugünküler IMF ve Dün- ya Bankası memuriannın işlerinin geciktirilmemesi- ni gerekçe yapıyorlar. Uzun sözün kısası, "Ya göründüğun gibi ol, ya ol- duğun gibi görün" ilkesini topluca dışladığımızdan beri işlerimiz bir türlü rast gitmiyor. (*) Meclis-ı Mebusan 1293/ 1877Zabıt Ceridesi I Toplayan: Hakkı Tank Us I Vakıt Gazete-Matbaa I Kütûphane Yayını 1939. [email protected]. Süleyman Demirerin Sıvas olaylan (Sıvas katliamınm ar- dından aynı gün Demi- rel'le görüşme.) S. Demirel-Facia. Ha- berim oldu. Akşama ka- dar takip ettim olayı. Oteli yakmışlar, içinde- ki adamlar da yanmış, ölen 37. 4 Temmuz 1993- Demirel'Ie görüşme S. Demirel - Her za- man lazım olacak olan devleti bence basit bir meselede, bir münferit meselede yerden yere vurmanın manası yok ki.. Yann başka bir yer- de, başka bir olayda yi- ne lazım deviet. - Bakahm olaylar nasıl gelişecek? - Bunlar yavaş yavaş durulur, kaybolur gider canım. Hangi mesele kaybolup gitmedi ki? - Dün olanlan bitayor musunuz? Demirel - Ne oldu ki? - Bu (Çiller) çıktı kür- süye, Srvas'ta bir adam yakalandı, elimizde, ote- hn sahibiymiş, sigorta- dan para almak için yak- n,dedl - Çok iyi. -CHaym, (yanan otelin) geçtiği yeri de biliyorsu- mız, değil mi? - Neresi? -Van! - (Gülüyor hafiften) Harika! - Rezülik efendim. - Bu medyaya bu ye- ter. Bırak savunsunlar, şimdi bakın bir saat, bir çeyrek konuşmayı dol- duramıyor. Değişim rüz- gârlan, arkasından be- yaz kâğıt, beyaz deftier, işte 2 binli yıllara taşı- ma, dünyayla bürünleş- me gibi her defasında söylenen klasik laflar. (Güvenoyu görüşmele- rinde Çiller'in konuşma- sıyla ilgili). -Seyrediyorlardızaten Bakaıüar Kurulu sırala- nndan. - Eserlerini seyretsin- ler. Bakanlar Kurulu sı- ralannı doldurmak için komplo yaptılar. 13 Ha- ziran kongresini komplo ıle oraya çevirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle