Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI
TÖTOİYi
Istanbul K 3 Sinop
Edime K 1 Samsun
Y 11 Adana
Y 11 Mersin
Kocaelı J< 4 Trabzon Y 15 Dıyarbakır Y
Çanakkale K 3 Giresun
Izmir 8 Ankara
Y 14 Şanlıurfa
K 5 Mardin
Manısa _7 Eskişehir K 4 Siirt
Aydın Y 9 Konya K 4 Hakkâri
Denizli 9 Sıvas K 3 Van
Zonguldak Y 6 Antalya Y 12 Kars
Marmaranın doğusu, Gu-
ney ve Iç Ege, Akdenız, Iç
Anaddu, Karadenc He Do-
ğu veGüneydoğuAnadokj
yagışlı, dığer yerier parçalı
buluthj geçecek. Yağtşiar
Akdencz'de yer yer ettdt d-
DIS MERKEZLER
OSK) B -8 Berlin K 0 Moskova B
nak, Marrnara'nn doğusu,
Karaderaz'm ıç kesımlen, Iç
Ege, Iç Anadolu ıle Doğu
Anadokj'nun kuzey ve do-
ğusunda karia karç* yag-
murve kar şeUnde olacak M Ü n İ h
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
B
B
Y
K
K
Y
K
-9
-6
10
2
2
9
4
Budapeşte K 0 Aşkabat
Madrıd B
Viyana K
Belgrad B
14 Astana
2
B -
Taşkentaşkı
iakûBakû
Sofya B -1 Biskek
Roma B 13 Trflis
lışk
"ıflis
Atina
K 4 Zürih
12 Kahire
5 Şam
C
T
N
^ Parçalı bolutlu Bulutkı k
Çok bukrtiu JB> Yağmunu \
S u l u k a r > Gok güriJRulû
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
çalışmalan durdu.
Gözler yargı erkinde. Hükümet başka çalkantı-
lar içinde. ANAR Beyaz Enerji soruşturmasıyla dal-
galandı. MHP, aşiret reisi bir DYP'linin ölümünden
soaımlu tutuluyor, milletvekilleri yargı önünde.
"Eski" MHP'yi anımsatan son görüntüler, "yeni"
MHP önderlerini ve tabii milletvekillerini çileden
çıkanyor.
Olanca güçleriyle "yeni" MHP'nin, "eski"
MHP'nin benzeri veyasürgiti olmadığını kanrtlama-
ya çabalıyoriar.
DSP'detıkyok. Kocaman grup, nasılsa bizim ye-
rimize Ecevit ve Rahşan Hanım düşünür beklen-
tisiyle rehavet içinde Meclis'e gelip gidiyor.
Olümle sonuçlanan kavganın temelinde yatan
öğeler yavaş yavaş tartışılmaya açıldı.
Iktidarda -tek savunucusu Başbakan olduğuna
göre- Ecevit'te ölümlü kavgaya karşın; ıçtüzük de-
ğişıkliğınde bir yumuşama görülmüyor. Aksine
Başbakan, "gerginlik biraz olsun yatışınca" aynı
yolda yünjyeceklerini bildirdi.
Garip bir inat. Ama bu arada "yumuşamayı sağ-
lamak amacıyla" muhalefet partilerinin ağzına bir
parmak bal çalındı.
Hedefi iktıdar milletvekilleri, TBMM değil; Baş-
bakan saptıyor, saptayacak.
Eski TBMM Başkanı, sıfatından öteye duyariı ve
gerçek bir hukuk adamı olan Hüsamettin Cindo-
ruk; Ecevit'in içtüzükte yapmayı öngörduğü deği-
şikliği "perakende birişlem" diye tanımladı.
İçtüzükte -iktidann IMF'ye söz verdiği yasalan
hızla geçirecek bir girişim yerine- "toptan değişik-
lik" yapılmasını önerdi. Daha doğrusu bu yaptın-
mı "şart gördüğünü" açıkladı.
Meclis başkanlığı sırasında hazıriattığı "pınl pı-
nl bir içtüzük taslağını" hemen ele alarak yürürlü-
ğe koymak, kuşku yok, bugünkü perakende işle-
min yarattığı sakıncalan ortadan kaldıracak ve...
Tabii, TBMM'yi esenliğe kavuşturacak.
Fakat, böylesi davranışlar nerede, efendim ne-
rede? .
Başkalaşma
Kendimizi aldatmayalım: Ecevit, eski Ecevit de-
ğil. Üstelik üç-beş yılın öncesi Ecevit hiç değil.
Yakın zaman önce Bülent Ecevit, rejimi selame-
te götürecek senaryolar üzerinde dikkatle durur ve
öneriler yapardı. Bu önerilerden biri, hatta başlıca-
sı askersel yapıda gördüğü 1982 Anayasası idi.
1990'lardaki bir genel seçimden önce Ecevit;
"anayasa sorununu mutlak anlamda çözmek için",
gelecek Meclis'in bir kurucu meclis gibi çalışarak
' yeni ve çagdaş bir anayasa yapmasını önerdi. O
denli yürekliydi.
Ya bugün? Yeni bir anayasa yapmanın zorunlu
olduğunu ağzına bile almıyor.
Tüzükte olduğu gibi anayasada da perakende
düzeltmeler yapmayı yeğliyor.
Ne çare; içtüzükte olduğu gibi anayasadaki tu-
tumuyla az buçuk demokrasi kokan havayı solu-
namaz duruma getiriyor.
Sorası geliyor insanın: 18 Nisan 1999 seçimle-
rinde aldığı yüzde 21 oy DSP lıderinin havasını, su-
yunu, kimyasını mı değiştirdi?
Eski zamanlarda Ecevit, hertıangi bir sorun, bir
konu üzerinde konuşmadan önce yeterince ince-
leme yapmayı bir ödev bilirdi.
Son zamanlarda ise bu âdetini bıraktığı gibi bir
görüntü veriyor.
Örneğin; Beyaz Enerji operasyonu soruşturma-
sını yürüten DGM Savcısı Talat Şalk'ı ağır biçim-
de eleştirirken; uluslararası üç kuruluşa yazı gön-
derip varsa delil belge istedığı ıçin "o kuruluşlar-
da. 'şaşkınlık' yarattığını" öne sürdü.
Savcı Şalk, birTV'de örneğin Avrupa Birliği'nden
gelen yazıyı özetledikten sonra son paragrafını
okudu: "Daha ne gibi bilgi isterseniz bize başvu-
mn" diyordu AB'nin Ankara temsilcisi.
Şaşkınlık bir yana; üstüne üstlük AB, savcıdan
"araştırmaya devam etmesini" istiyor.
Devlette kargaşadan sonra yeni bir şaşkınlık
dönemi yaşanıyor demeye insanın dili varmıyor!
Bülent Ecevit: Kriz yaratma
• Baştarafi 1. Sayfada
içine sindiremediğiııi" söyledi.
Ecevit, TBMM'dekı kavgala-
nn genel kurul salonunun mi-
marisinden kaynaklandığını
vurgularken "Türkiye'ııin bir
seçünikaktaramayacağını,şusı-
rada bir hükümet krizi yarat-
manın çok ağır sorumluluğu
olacağuu" bildirdi. "Veliaht
kralbklarda olur" diyen Ece-
vit, "Kurultayda aday olacak
mısıııızn
sorusuna, "Bir deği-
şikük öngönnüyorum. Bu, ku-
rultayın işidir, spekülasyonlarm
gerçekle ilgisiyok" yanıtını ver-
di.
Başbakan Ecevit, dün bir
grup parlamento muhabiriyle
sohbet etti. Ecevit'in kendisine
yöneltilen bazı sorulara verdi-
ği yanıtlar şöyle:
Silah eski hastahk: Bu, ma-
alesef eski bir hastalık. Maale-
sef, geçmişte de böyle olaylar,
silah taşıma, genel kurula si-
lahla girme yaygındı. Ben artık
bunun sona erdiğini sanıyor-
dum, hâlâ devam ettiği anlaşı-
lıyor.
Meclis TV'ye sansür olmaz:
Sansür söz konusu olamaz.
Ancak, genel bir sınırlama ola-
bilir Meclis yayınlan için. Onu
bile içim istemiyor. Ama bu
olanak da istismar ediliyor
Meclis mimarisini sindiremi-
yorum: Mimarlar değişiklik is-
temiyor. Onlann kendi zevkle-
ri vardır, saygı duyanm. Ama
Genel kuruhın
nıinıarisi
i
Genel kurulun mimarisi
yaahş:
Olay gecesi, TBMM
Başkanı 'nın davetlisi
olarak evdeydik, ;
gözümüz de Meclis
TV'deydi. Baktık ki hava
gergin, erken aynldık.
DYP ve kısmen FP'liler
kürsüyü, başkanlık
divanını muhasara altına
ahyordu.
Meclis'e gittiğimde ;
durum daha da vahım
hale gelmişti. Muhalefet
kürsüyü kullanılamaz
hale getirmişti. Bu beni
çok kaygılandırdı. Keşke
bu genel kurul salonu
böyle yapılmasaydı diye
düşündüm. Çünkü, eski
halinde genel kurulun
kürsüye dokunulamazdı,
başkanlık divanına
erişilemezdi.
Fakat şimdi her şey ayak
altında.
Çok yanlış bir mimari :
oldu. !
ben başından beri bu salonu içi-
me sindiremedim. Estetik ba-
kımdan da, o kişisel zevkim, o
konuda iddialı olamam.
Ama işlev bakımından bu
mimarinin kabul edilecek tara-
fi yok. Ses düzeni de kötü. Biz,
bakanlar kurulu sıralannda
kürsüde konuşulanlan duyamı-
yoruz. Ben bazen konuşmayı
çok dikkatle izlemem gereki-
yorsa yerimden aynlıp odamda
TV'den izliyorum.
Bostancıoğlu haklrych: Be-
nim bir uyanm olmadı. Sayın
Bostancıoğlu'nun bir uyansı
oldu, buna da katılıyorum. De-
vam et, diyordu. Meclis'in gö-
revi o, işlevi o. Notta anormal
bir şey yok.
Arkadaşlar beni korumak ts-
tedi: Olaylar ortadaydı. Bir şey
olursa diye beni koruma gayre-
tindeydi arkadaşlar. Ama ben
de orada kalmakta direndim.
Bildiğiniz gibi, DSP'li millet-
vekilleri bu olaylara hiç kanş-
madılar.
MHP gerginlik istemedi:
MHP'lilerin cenazeye neden
gelmediğine ben yanıt vere-
mem. Orada gerginlik ohna-
ması için böyle davranmışlar-
dır herhalde.
Kavakçı'da fizik gûç kullan-
madık: Bız o olayda hiç fizik
güç kullanmadık. Hiçbir kem
söz söylenmedi ve hiçbir eyle-
me kalkışılmadı. Oturduklan
yerden düşüncelerini seslendir-
di arkadaşlar.
Gaffar Okkan cinayetinde
geüşme yolc Bana ulaşmış ve
kesinleşmiş bir bilgi yok. Di-
yarbakır'a emniyet müdürü
atanması konusunda bana gel-
miş bir bilgi yok.
Şalk'ms&derini içime sindi<
remedim: Beyaz Enerji operas-
yonu son derece önemlidir.
Hiçbir gerileme söz konusu de-
ğildir ve olmayacaknr. Ben, ko-
nuyla ilgili konuşmamda hiç
soruşturma konusunun özüne
değinmedim. Kullanılan yön-
temler konusunda kaygılanmı
ilettim. Aslında konuya diplo-
matik statü açısından da bak-
madım, ulusal açıdan baküm,
içime sindiremedim.
Ersümer'in avTdmasuu iste-
medim: Bir bakana yönelik
yolsuzluk iddialarımn somut
kanıtlan ortaya çıkmadıkça, o
bakana, görevden aynl, dene-
mez. Böyle bir istekte bulun-
manın yeri ve zamanı değildir.
Veüaht kralhklarda olur: Ve-
lihatlık kurumu kralhklarda,
padişahlıklarda olur. Zamanı,
sırası geldiğinde kendiliğinden
oluşur parti yönetimi. (Aday
olacak mısınız, sorusu üzerine)
Kongreye dönük olarak ben de-
ğişiklik öngörmüyorum. Bu,
kurultayın işidir.
Seçim lafi büe etmek yanlış:
Şu sırada seçimin lafını bile et-
mek doğru değil. Bir momen-
tumu yakalamışken sonuna ka-
dar gitmeden bırakmamalıyız.
Yapılması gereken çok önemli
reformlar var. Bunlan yanda
bırakırsak ekonomik
program çöker. Şu sırada
hükümet krizi yaratma-
nın çok ağır sorumlulu-
ğu var. FP davası ile il-
gili olarak, yargıdaki
bir konuya girmek is-
temem. Ancak Türki-
ye'nin yeni bir seçı-
mi taşıyamayacağın
belirtmek isterim.
Sümerlerle ilgili
kitap okudum: Gün
de bazen hiç sigara
içmiyorum, bazen bir
iki tane içiyorum. Onu
da tamamen bırakaca-
ğım herhalde. Okumaya es-
kisi kadar zaman bulamıyo-
rum. En son bir sümerolo-
ğun kitabını okudum. Çok
ilginç birkitaptı.
Ulusal Program'da sapma
yok, gecikme var: AB konu-
sunda ortaklar arasında tam
uzlaşma olmadığı doğru.
Bu, zaten beklenemez. Üç par-
ti de tam üyeliği amaç olarak
benimsemış durumda. Herhan-
gi bir sapma söz konusu değil,
erteleme olabilir ama sapma
yok. MGK konusunda bir so-
run yok. Idam sorunu zaman
içinde kendiliğinden çözülecek
bir sorun.
Fransa'yı aaürken kendimi-
zi acıtmayalım: Fransa'yı acı-
tırken kendimizi de acıtmaya-
lım. Uluslararası bazı kurallan
çiğner gibi olmayahm. Bu ko-
nuda yeni bir genelge hazırla-
dık. Hassas bir konu. Türki-
ye'ye zarar verebilecek yaptı-
nmlar var, zarar vermeyecek
yaptınmlar var. thalelerin ipta-
li ile ilgili sıkıntı olacağım zan-
netmiyorum.
Baykal'ın söylemine
kanşmayayım
Ben o konulara kanşmayayım. Gölge etmeyeyim. Baykal'la
ilgili olarak söylemiyorum ama DSP'nin bazı görüşleri bazen
10, bazen 40 yıl sonra anlaşılabiliyor. Köy-Kent olayı gibi. Türk
tasavvufunun önde gelen isimleri son zamanlarda anlaşılma-
ya başlandı.
CHP'nineksikliğihissedilmiyonCHP'nineksikliğihissedil-
seydi Meclis'te olurlardı. Buna karar verecek olan milletin
kendisidir. Bu konuya girmek istemiyorum. CHP, sıkıntıh bir
dönemden geçti. Başanlar diliyorum.
Düğme sözü üstüme kakb: Onu bir gazeteci arkadaş söyle-
di, benim üstüme geldi. Türkıye'nin kritik bir bölgede olduğu
ve atıhm yapmasını engelleyici unsurlann çıktığı bir gerçek.
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
dönem için 10 milyar dolariık otoyol ihalesi yerine
Istanbul-Ankara arasında raylı sisteme ağıriık ve-
rilmesi tartışılmıştı. Ya da aynı parayla ikili yol ya-
pılması halinde daha çok bölgenin bu yatınmdan
yararianacağı düşünülmüştü.
Olmadı, otoyol lobisi kazandı...
Bu işin biryüzüydü. öteki yüzü de ihaleyi kaza-
nan fırmalara ödenen paralann hesaplanmasıydı.
Kimi güzergâhlar var ki, keşif bedelinin 3-4 kat
ödeme yapıldı. Arttınmlar dolar bazında oldu.
Konu iktidariar arasında kavgaya dönüştü. YQ-
ce divanlık olundu. Beraatla sonuçlandı. Çünkü,
yatınmın gerekliliği gereksizliğine ya da ödemenin
azlığı çokluğuna değil, her -şeyin usulüne uygun
olup olmadığına bakıldı.
Her şey usulüne uygunsa, demek iş doğru!
Yine aynı mantığı görüyoruz.
Yıllık enerji gereksinmemiz nedir?
Bunu hangi üretim alanlarma yaymak gerekli?
Su kaynaklanmızın ne kadannı kullanabiliyoruz?
Bu sorular biraz yükselince, iki saat elektrikler
kesiliyor, Ersümer seslenıyor:
"Bakın sıkıntı kapıda!"
Tepki fazla olunca, Bakanlar Kurulu karanyla sı-
kıntının kapıda olmadığı karariaştınlıyor.
Enerji Bakanı da sıkıntıyı görevden alıyor, yerine
"pembe ufuklan" atıyor...
Siyasi sorumluluk
Birinci ve ikinci maddeyi iç içe aktardık. Son şık-
ka geçelim. Enerji ihaleleriyle ilgili yolsuzluk-usul-
süzlük-kural tanımazlık-kendi kuralını kendin koy
iddialan öteden beri konuşuluyor.
Beyaz Enerji soruşturması tüm iddialann adım
adım ortaya dökülmesini sağladı. Burada öteki
operasyonlardan farklı bir yöntem izlendi; devle-
tin içinden dışına doğru gidildi.
İşin başında "düğme" düğümü-yaşandı. Düğ-
meye askerierin bastığına ilişkin iddialar hüküme-
tin onuruna dokundu. Başta Başbakan Bülent
Ecevit olmak üzere koro halinde "Her şeyin ba-
şında hükümet var" türküsü söylendi.
İş tatlıya bağlandı, operasyonu jandarma yapt,
ama düğmeye asker basmadı!
Soruşturmanın ortasına doğru, bürokratlann ifa-
deleri dökülmeye başladı. Anadolu Ajansı daha
önceki pek çok operasyonda olduğu gibi, burada"
da ele geçirdiği ifadeteri abonelerine duyurdu. An-
cak bu kez durum farklıydı. Suçlanan görevdeki
bakandı.
Bu durum da hükümetin onuruna dokundu. Ko-
ro halinde "Hazıhık soruşturması gizlidir, ifadeles
nicin yayımlanıyor" türküsü söylendi.
İş yine tatlıya bağlandı, ifadeler yayımlanabilirdi,
ama açıklanamazdı!
Soruşturma iddianamenin hazırianmas) aşama-
sına gelirken, bu kez DGM Savcısı Talat Şalk'ın
uluslararası kuruluşlann Ankara'daki temsilcilikle-
rinden bılgi-belge ıstemesı büyük sorun oldu.
Bu durum da hükümetin onuruna dokundu. Bu
kez solo halinde, "Bir savcı hükümetin bilgisi ol-
madan nasılyabancı kuruluşlardan belge ister, bu
saygınlığımtza gölge düşürür" uzun havası söylen-
di.
Ecevit dün gazetecilerie söyleşisinde, görüşle-
rine açıkiık getirdi:
"Seyaz Enerji'de hiçbir gerileme yok... Talat
Şalk'ın sözlerinin özüne değinmedim, ulusal açı-
dan baktım... Heraklına esen IMF'ye, Dünya Ban-
kası'na başvuramaz... *\
Kamuoyu operasyonöa iterleme beklerken Baş-
bakan gerileme olmadığını söylüyorj Her şeye kar-
şın Ecevit'in "ulusalaç/"dan söz etmesi olumlu bir
gelişme...
Ecevit, yolsuzluklara kendisinin ve partisinin adı-
nın kanşmamasının rahatlığıyla hareket ediyor ola-
bilir, ama unutulmaması gereken bir durum van
İktidariar sadece yaptıklanndan değil, yapma-
dıklanndan da sorumludur!
ankcumöttnetnettr
• Baştarafi 1. Sayfada
ucunda Almanya'nın en büyük ka-
mubankası Westdeutsche Landes-
bank (WestLB) ile birlikte Deutsc-
he Bank, Dresdner Bank ve Com-
' merzbank yeT ahrken. diğer uç
Rusya ve Israıl'e kadar uzanıyor.
Bankacılık Federal Denetleme
Dairesi'nce geçen hafta bazı ba-
sın-yayın organlanna yapılan gay-
ri resmi bir açıklamada, kara para
aklama operasyonunda kullanıl-
dıklan kuşkusuyla WestLB ile bir-
likte diğer birkaç büyük bankada
inceleme başlatıldığı bildirildi.
WestLB dışındaki diğer bankala-
nn isimleri önceleri gizli tutulur-
ken, işlemleri incelemeye alınan
şirketin Rusya kökenli Trans
World Grubu (TWG) olduğu ke-
sinlik kazandı. İncelemeye konu
olan 7 milyar Alman Markı'nın
3.7 milyarlık kısmının son 3 yılda
sadece WestLB üzerinden geçtiği
bildirildi.
Iddialann merkezinde bulunan
TWG, uluslararası piyasalarda
boy gösteren. hammadde ve ma-
den ticareti yapan ve özellikle Do-
ğu Avrupa'da etkin olan Rusya kö-
kenli dev bir kuruluş. Bünyesinde
birkaç banka ıle birlikte 100 dola-
yında şirket bulunduran TWG'nin
Rusya'da hükümet çevTelerinde de
etkili olduğu ileri sürülüyor.
Karmaşık yapısı sebebiyle gnıp
şirketleri arasındaki bağlantılann
bile çok zor ortaya çıkanlabildiği
bıldırilen kunıluşun, en az yansı
kayıt dışı olan Rusya ekonomisin-
den beslendiği görüşü ağır bası-
yor. TWG'nin kuruluşu ve güçlen-
mesi Sovyetler Birliği'nin dağıl-
masından sonra alüminyum yatak-
lannın ve maden ticaretinin özel-
leştirilmesine kadar geri gidiyor.
Merkezini Londra ile Israil ara-
sında sürekli değiştiren, Güney
Kıbns, Bahamalar ve Cayman
Adalan'nda "off-shore" bankala-
n ya da iştiraklen bulunan
TWG'nin sadece Almanya'da 15
banka ile muhabirlik ilişkisi sap-
tandı. ilk incelemeler sonucunda,
VVestLB'de 1997 yılından beri tu-
tulan hesaplara aktanlan paralann
büyük bir kısmının, hayali bir ban-
ka olan United Global Bank aracı-
lığıyla Ingiltere'nin Virgin Adala-
n'ndan geldiği ve para transferle-
rinde aynı gruba ait olduğu sanı-
lan Trade Finance Bank'ın "swift
kodu"nun kullanıldığı anlaşıldı.
WestLB, "müşteri sun" kapsamı-
na girdiği gerekçesiyle kamuoyu-
na herhangi bır açıklama yapmaz-
ken, Düsseldorf Savcılığı, incele-
menin ne WestLB'ye, ne West-
LB'nin bir çalışanına, ne de her-
hangi bir Alman bankasına karşı
yürütüldüğünü açıkladı. Savcılık
aynca, WestLB ve diğer bankalar-
da TWG hesaplannda tutulan pa-
ralann kaynağında henüz yasadı-
şı bir işlem tespit edilmediğini bil-
dirdi.
MHP'li mifletvekifleri tutuksuz yarjnlaııacak
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DYP Şanlıurfa Mil-
letvekili FevziŞıhanhoğhı'nun
ölümüyle ilgili olarak hakla-
nnda dava açılan MHP tçel
Milletvekili Cahit Tekelioğlu
ile MHP Osmaniye Milletve-
kili Mehmet Kundakcı'nın,
5'er yıldan az olmamak üzere
ağır hapis cezasına çarptınl-
ması istemiyle yargılanmasına
başlandı. Mahkeme, MHP'li
milletvekillerini tutuksuz yar-
gılanmak üzere serbest bıra-
karak duruşmayı erteledi.
Ankara Cumhuriyet Baş-
savcılığı'nca, haklannda 'ya-
kalamaemri' çıkartılan ve ön-
ceki gün koşullu olarak ser-
best bırakılan Tekelioğlu ve
Kundakçı dün sabah saatlerin-
de ifade vermek için adliyeye
geldiler.
Başsavcı Vekili Bekir SeJ-
çuk, anayasanın 'Yasama Do-
kunulmazhğı' başlığını taşı-
yan 83. maddesinin "ağır ce-
zayı gerektiren suçüsrü hali"
hükmünü ıçeren 2. fikrası uya-
nnca yürüttüğu soruşturma
kapsamında ilk olarak Kun-
dakcı'nın, sonra da Tekelioğ-
lu'nun ifadesini yaklaşık birer
saat süreyle aldı.
MHP'li 5 milletvekilinin de
tanık olarak ifadesini alan Sel-
çuk, Kundakçı ve Tekelioğlu
hakkında, TCY'nin 'kasti
Haklannda ^akalama emri' çıkartılan ve önceki gün koşullu
olarak serbest bırakılan Tekelioğlu ve Kundakçı dün sabah sa-
aüerinde ifade vermek için adliyeye geldiler. (Fotoğraf: AA)
aşan adam öMüıme' hükmü-
nü düzenleyen 452/2 maddesi
ve 'FaiM beüi olmayan adam
öklürme: müessir fSl' başlığı-
nı taşıyan 463. maddeleri uya-
nnca dava açtı.
Yargıç önündeler
Soruşturma evrakının Nö-
betçi Ankara 9. Ağır Ceza
Mahkemesi'ne gönderilmesi-
nin ardından haklannda dava
açılan MHP milletvekilleri de
bu mahkemeye getirildi.
Cahit Tekelioğlu savunma-
smda, MHP, DSP ve ANAP
grubundan mılletvekillerinin
başkanlık kürsüsünün önüne
geldiklerini belırtti. Bu sırada
yaşanan ıtişmenin arbedeye
dönüştüğünü kaydeden Teke-
lioğlu şunlan söyledi:
"Arkamda bir bağmşma ol-
du. Ben ayırmak için ır/anriım.
Hızla değiştiği için karşımda
kimkr olduğunu bilmiyorum.
Yalnız açık kahverengi takım
elbiseü, kısa boylu ve çok öfke-
li bir arkadaşın bana doğru
saldırdığını gördüm. Burnu-
mun üzerine \-umruk atn biri-
sL ama kinı olduğunu bümiyo-
runı. Refleksle bana hamlenin
geldiğitarafa doğru hareketet-
tim, kendûni korurken yum-
ruk atmış olabilirim."
Tekelioğlu, kuliste bulunan
milletvekillerinin içeriye gire-
rek "Eyvah! Fevzi kriz geçiri-
yor" dediklerini duyduğunu
belirterek "Ben tannmyonım.
Daha sonra vefat ettiğini duy-
dum. Genel kuruldaki o öfke-
li ldşi o muydu, değil miydi bü-
miyorum. Aramızda bir htısu-
met yoktur" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Yıhnaz
ÇamhbeL Tekelioğlu'nun ifa-
desinde, kendisine vuranın Şı-
hanlıoğlu olduğunu belirtme-
mesine karşın, sözlerini tuta-
naklara "Fevzi Şıhanboğlu'nu
tanımryorum, ama daha sonra
bana vuranın Şıhanboğhı ol-
duğunu oğrendun" diye ge-
çirtti.
Kundakçı da savunmasında,
Tekelioğlu'nun savunmasına
kaöldığını belirterek "Muha-
lefet partileri Meclis'i adeta iş-
gal ettüer" dedi. Şıhanlıoğlu
ailesinin avukatı milletvekil-
lerinin tutuklanmasını istedi.
Mahkeme Başkanı Yılmaz
Çamlıbel, savcının istemi doğ-
rultusunda milletvekillerinin
tutuksuz yargılanmalanna ka-
rar verildığini açıkladı.
Duruşmada da
kavga çıkardılar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - An-
kara 9. Ağır Ceza Mahkemesı'ndeki da-
vanın ilk oturumunda, sanık MHP millet-
vekili Mehmet kundakcı ile tanık olarak
gelen DYP Hakkâri Milletvekili Hakla
Töre arasında tartışma yaşandı.
İki milletvekilinin yargılandığı davaya
bazı DYP ve MHP milletvekilleri de tanık
olarak katıldılar.
DYP Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre,
olaylar çıktığında solunda bulunan Şıhan-
lıoğlu'nu iki kişinin dövdügünü gördüğü-
nü ifade ederek Tekelioğlu'nun Fevzi Şı-
hanlıoğlu'nun yüzüne yumrukla, Kundak-
cı'nın da tekmeyle göğsüne \Tirduğunu
gördüğünü savundu. Bunun üzerine söz
alan sanık Kundakcı'nın, "Namus, şeref,
Allah üzerine yenıin etti. Tekmeyle nasıl
vurulacağuuizahedebilirmi*' demesi üze-
rine Mahkeme Başkanı Yılmaz Çamb-
bel'in söz verdiği Töre, "Kundakcı, bir
basamakyukandaydL Ayağuıı kaldu*arak
tekmeyle Şıhanhoğlu*nungöğsünevurdu"
dedi. Kundakcı'nın "Fotoğraflarda, tele-
vizyon görüntülerinde görülmüyor, kendi-
ânasdgördü" demesr üzerine de Töre, id-
dia ettiği tekme. olayını hareketle mahke-
me heyetine gösterdi. Bunun üzerine ye-
rüıden "Yalan söylüyor" diye bağıran
Kundakcı'yı Başkan Çamlıbel uyardı.