19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI TÖTOİYi Istanbul K 3 Sinop Edime K 1 Samsun Y 11 Adana Y 11 Mersin Kocaelı J< 4 Trabzon Y 15 Dıyarbakır Y Çanakkale K 3 Giresun Izmir 8 Ankara Y 14 Şanlıurfa K 5 Mardin Manısa _7 Eskişehir K 4 Siirt Aydın Y 9 Konya K 4 Hakkâri Denizli 9 Sıvas K 3 Van Zonguldak Y 6 Antalya Y 12 Kars Marmaranın doğusu, Gu- ney ve Iç Ege, Akdenız, Iç Anaddu, Karadenc He Do- ğu veGüneydoğuAnadokj yagışlı, dığer yerier parçalı buluthj geçecek. Yağtşiar Akdencz'de yer yer ettdt d- DIS MERKEZLER OSK) B -8 Berlin K 0 Moskova B nak, Marrnara'nn doğusu, Karaderaz'm ıç kesımlen, Iç Ege, Iç Anadolu ıle Doğu Anadokj'nun kuzey ve do- ğusunda karia karç* yag- murve kar şeUnde olacak M Ü n İ h Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn B B Y K K Y K -9 -6 10 2 2 9 4 Budapeşte K 0 Aşkabat Madrıd B Viyana K Belgrad B 14 Astana 2 B - Taşkentaşkı iakûBakû Sofya B -1 Biskek Roma B 13 Trflis lışk "ıflis Atina K 4 Zürih 12 Kahire 5 Şam C T N ^ Parçalı bolutlu Bulutkı k Çok bukrtiu JB> Yağmunu \ S u l u k a r > Gok güriJRulû GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada çalışmalan durdu. Gözler yargı erkinde. Hükümet başka çalkantı- lar içinde. ANAR Beyaz Enerji soruşturmasıyla dal- galandı. MHP, aşiret reisi bir DYP'linin ölümünden soaımlu tutuluyor, milletvekilleri yargı önünde. "Eski" MHP'yi anımsatan son görüntüler, "yeni" MHP önderlerini ve tabii milletvekillerini çileden çıkanyor. Olanca güçleriyle "yeni" MHP'nin, "eski" MHP'nin benzeri veyasürgiti olmadığını kanrtlama- ya çabalıyoriar. DSP'detıkyok. Kocaman grup, nasılsa bizim ye- rimize Ecevit ve Rahşan Hanım düşünür beklen- tisiyle rehavet içinde Meclis'e gelip gidiyor. Olümle sonuçlanan kavganın temelinde yatan öğeler yavaş yavaş tartışılmaya açıldı. Iktidarda -tek savunucusu Başbakan olduğuna göre- Ecevit'te ölümlü kavgaya karşın; ıçtüzük de- ğişıkliğınde bir yumuşama görülmüyor. Aksine Başbakan, "gerginlik biraz olsun yatışınca" aynı yolda yünjyeceklerini bildirdi. Garip bir inat. Ama bu arada "yumuşamayı sağ- lamak amacıyla" muhalefet partilerinin ağzına bir parmak bal çalındı. Hedefi iktıdar milletvekilleri, TBMM değil; Baş- bakan saptıyor, saptayacak. Eski TBMM Başkanı, sıfatından öteye duyariı ve gerçek bir hukuk adamı olan Hüsamettin Cindo- ruk; Ecevit'in içtüzükte yapmayı öngörduğü deği- şikliği "perakende birişlem" diye tanımladı. İçtüzükte -iktidann IMF'ye söz verdiği yasalan hızla geçirecek bir girişim yerine- "toptan değişik- lik" yapılmasını önerdi. Daha doğrusu bu yaptın- mı "şart gördüğünü" açıkladı. Meclis başkanlığı sırasında hazıriattığı "pınl pı- nl bir içtüzük taslağını" hemen ele alarak yürürlü- ğe koymak, kuşku yok, bugünkü perakende işle- min yarattığı sakıncalan ortadan kaldıracak ve... Tabii, TBMM'yi esenliğe kavuşturacak. Fakat, böylesi davranışlar nerede, efendim ne- rede? . Başkalaşma Kendimizi aldatmayalım: Ecevit, eski Ecevit de- ğil. Üstelik üç-beş yılın öncesi Ecevit hiç değil. Yakın zaman önce Bülent Ecevit, rejimi selame- te götürecek senaryolar üzerinde dikkatle durur ve öneriler yapardı. Bu önerilerden biri, hatta başlıca- sı askersel yapıda gördüğü 1982 Anayasası idi. 1990'lardaki bir genel seçimden önce Ecevit; "anayasa sorununu mutlak anlamda çözmek için", gelecek Meclis'in bir kurucu meclis gibi çalışarak ' yeni ve çagdaş bir anayasa yapmasını önerdi. O denli yürekliydi. Ya bugün? Yeni bir anayasa yapmanın zorunlu olduğunu ağzına bile almıyor. Tüzükte olduğu gibi anayasada da perakende düzeltmeler yapmayı yeğliyor. Ne çare; içtüzükte olduğu gibi anayasadaki tu- tumuyla az buçuk demokrasi kokan havayı solu- namaz duruma getiriyor. Sorası geliyor insanın: 18 Nisan 1999 seçimle- rinde aldığı yüzde 21 oy DSP lıderinin havasını, su- yunu, kimyasını mı değiştirdi? Eski zamanlarda Ecevit, hertıangi bir sorun, bir konu üzerinde konuşmadan önce yeterince ince- leme yapmayı bir ödev bilirdi. Son zamanlarda ise bu âdetini bıraktığı gibi bir görüntü veriyor. Örneğin; Beyaz Enerji operasyonu soruşturma- sını yürüten DGM Savcısı Talat Şalk'ı ağır biçim- de eleştirirken; uluslararası üç kuruluşa yazı gön- derip varsa delil belge istedığı ıçin "o kuruluşlar- da. 'şaşkınlık' yarattığını" öne sürdü. Savcı Şalk, birTV'de örneğin Avrupa Birliği'nden gelen yazıyı özetledikten sonra son paragrafını okudu: "Daha ne gibi bilgi isterseniz bize başvu- mn" diyordu AB'nin Ankara temsilcisi. Şaşkınlık bir yana; üstüne üstlük AB, savcıdan "araştırmaya devam etmesini" istiyor. Devlette kargaşadan sonra yeni bir şaşkınlık dönemi yaşanıyor demeye insanın dili varmıyor! Bülent Ecevit: Kriz yaratma • Baştarafi 1. Sayfada içine sindiremediğiııi" söyledi. Ecevit, TBMM'dekı kavgala- nn genel kurul salonunun mi- marisinden kaynaklandığını vurgularken "Türkiye'ııin bir seçünikaktaramayacağını,şusı- rada bir hükümet krizi yarat- manın çok ağır sorumluluğu olacağuu" bildirdi. "Veliaht kralbklarda olur" diyen Ece- vit, "Kurultayda aday olacak mısıııızn sorusuna, "Bir deği- şikük öngönnüyorum. Bu, ku- rultayın işidir, spekülasyonlarm gerçekle ilgisiyok" yanıtını ver- di. Başbakan Ecevit, dün bir grup parlamento muhabiriyle sohbet etti. Ecevit'in kendisine yöneltilen bazı sorulara verdi- ği yanıtlar şöyle: Silah eski hastahk: Bu, ma- alesef eski bir hastalık. Maale- sef, geçmişte de böyle olaylar, silah taşıma, genel kurula si- lahla girme yaygındı. Ben artık bunun sona erdiğini sanıyor- dum, hâlâ devam ettiği anlaşı- lıyor. Meclis TV'ye sansür olmaz: Sansür söz konusu olamaz. Ancak, genel bir sınırlama ola- bilir Meclis yayınlan için. Onu bile içim istemiyor. Ama bu olanak da istismar ediliyor Meclis mimarisini sindiremi- yorum: Mimarlar değişiklik is- temiyor. Onlann kendi zevkle- ri vardır, saygı duyanm. Ama Genel kuruhın nıinıarisi i Genel kurulun mimarisi yaahş: Olay gecesi, TBMM Başkanı 'nın davetlisi olarak evdeydik, ; gözümüz de Meclis TV'deydi. Baktık ki hava gergin, erken aynldık. DYP ve kısmen FP'liler kürsüyü, başkanlık divanını muhasara altına ahyordu. Meclis'e gittiğimde ; durum daha da vahım hale gelmişti. Muhalefet kürsüyü kullanılamaz hale getirmişti. Bu beni çok kaygılandırdı. Keşke bu genel kurul salonu böyle yapılmasaydı diye düşündüm. Çünkü, eski halinde genel kurulun kürsüye dokunulamazdı, başkanlık divanına erişilemezdi. Fakat şimdi her şey ayak altında. Çok yanlış bir mimari : oldu. ! ben başından beri bu salonu içi- me sindiremedim. Estetik ba- kımdan da, o kişisel zevkim, o konuda iddialı olamam. Ama işlev bakımından bu mimarinin kabul edilecek tara- fi yok. Ses düzeni de kötü. Biz, bakanlar kurulu sıralannda kürsüde konuşulanlan duyamı- yoruz. Ben bazen konuşmayı çok dikkatle izlemem gereki- yorsa yerimden aynlıp odamda TV'den izliyorum. Bostancıoğlu haklrych: Be- nim bir uyanm olmadı. Sayın Bostancıoğlu'nun bir uyansı oldu, buna da katılıyorum. De- vam et, diyordu. Meclis'in gö- revi o, işlevi o. Notta anormal bir şey yok. Arkadaşlar beni korumak ts- tedi: Olaylar ortadaydı. Bir şey olursa diye beni koruma gayre- tindeydi arkadaşlar. Ama ben de orada kalmakta direndim. Bildiğiniz gibi, DSP'li millet- vekilleri bu olaylara hiç kanş- madılar. MHP gerginlik istemedi: MHP'lilerin cenazeye neden gelmediğine ben yanıt vere- mem. Orada gerginlik ohna- ması için böyle davranmışlar- dır herhalde. Kavakçı'da fizik gûç kullan- madık: Bız o olayda hiç fizik güç kullanmadık. Hiçbir kem söz söylenmedi ve hiçbir eyle- me kalkışılmadı. Oturduklan yerden düşüncelerini seslendir- di arkadaşlar. Gaffar Okkan cinayetinde geüşme yolc Bana ulaşmış ve kesinleşmiş bir bilgi yok. Di- yarbakır'a emniyet müdürü atanması konusunda bana gel- miş bir bilgi yok. Şalk'ms&derini içime sindi< remedim: Beyaz Enerji operas- yonu son derece önemlidir. Hiçbir gerileme söz konusu de- ğildir ve olmayacaknr. Ben, ko- nuyla ilgili konuşmamda hiç soruşturma konusunun özüne değinmedim. Kullanılan yön- temler konusunda kaygılanmı ilettim. Aslında konuya diplo- matik statü açısından da bak- madım, ulusal açıdan baküm, içime sindiremedim. Ersümer'in avTdmasuu iste- medim: Bir bakana yönelik yolsuzluk iddialarımn somut kanıtlan ortaya çıkmadıkça, o bakana, görevden aynl, dene- mez. Böyle bir istekte bulun- manın yeri ve zamanı değildir. Veüaht kralhklarda olur: Ve- lihatlık kurumu kralhklarda, padişahlıklarda olur. Zamanı, sırası geldiğinde kendiliğinden oluşur parti yönetimi. (Aday olacak mısınız, sorusu üzerine) Kongreye dönük olarak ben de- ğişiklik öngörmüyorum. Bu, kurultayın işidir. Seçim lafi büe etmek yanlış: Şu sırada seçimin lafını bile et- mek doğru değil. Bir momen- tumu yakalamışken sonuna ka- dar gitmeden bırakmamalıyız. Yapılması gereken çok önemli reformlar var. Bunlan yanda bırakırsak ekonomik program çöker. Şu sırada hükümet krizi yaratma- nın çok ağır sorumlulu- ğu var. FP davası ile il- gili olarak, yargıdaki bir konuya girmek is- temem. Ancak Türki- ye'nin yeni bir seçı- mi taşıyamayacağın belirtmek isterim. Sümerlerle ilgili kitap okudum: Gün de bazen hiç sigara içmiyorum, bazen bir iki tane içiyorum. Onu da tamamen bırakaca- ğım herhalde. Okumaya es- kisi kadar zaman bulamıyo- rum. En son bir sümerolo- ğun kitabını okudum. Çok ilginç birkitaptı. Ulusal Program'da sapma yok, gecikme var: AB konu- sunda ortaklar arasında tam uzlaşma olmadığı doğru. Bu, zaten beklenemez. Üç par- ti de tam üyeliği amaç olarak benimsemış durumda. Herhan- gi bir sapma söz konusu değil, erteleme olabilir ama sapma yok. MGK konusunda bir so- run yok. Idam sorunu zaman içinde kendiliğinden çözülecek bir sorun. Fransa'yı aaürken kendimi- zi acıtmayalım: Fransa'yı acı- tırken kendimizi de acıtmaya- lım. Uluslararası bazı kurallan çiğner gibi olmayahm. Bu ko- nuda yeni bir genelge hazırla- dık. Hassas bir konu. Türki- ye'ye zarar verebilecek yaptı- nmlar var, zarar vermeyecek yaptınmlar var. thalelerin ipta- li ile ilgili sıkıntı olacağım zan- netmiyorum. Baykal'ın söylemine kanşmayayım Ben o konulara kanşmayayım. Gölge etmeyeyim. Baykal'la ilgili olarak söylemiyorum ama DSP'nin bazı görüşleri bazen 10, bazen 40 yıl sonra anlaşılabiliyor. Köy-Kent olayı gibi. Türk tasavvufunun önde gelen isimleri son zamanlarda anlaşılma- ya başlandı. CHP'nineksikliğihissedilmiyonCHP'nineksikliğihissedil- seydi Meclis'te olurlardı. Buna karar verecek olan milletin kendisidir. Bu konuya girmek istemiyorum. CHP, sıkıntıh bir dönemden geçti. Başanlar diliyorum. Düğme sözü üstüme kakb: Onu bir gazeteci arkadaş söyle- di, benim üstüme geldi. Türkıye'nin kritik bir bölgede olduğu ve atıhm yapmasını engelleyici unsurlann çıktığı bir gerçek. G U N D E M MLSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada dönem için 10 milyar dolariık otoyol ihalesi yerine Istanbul-Ankara arasında raylı sisteme ağıriık ve- rilmesi tartışılmıştı. Ya da aynı parayla ikili yol ya- pılması halinde daha çok bölgenin bu yatınmdan yararianacağı düşünülmüştü. Olmadı, otoyol lobisi kazandı... Bu işin biryüzüydü. öteki yüzü de ihaleyi kaza- nan fırmalara ödenen paralann hesaplanmasıydı. Kimi güzergâhlar var ki, keşif bedelinin 3-4 kat ödeme yapıldı. Arttınmlar dolar bazında oldu. Konu iktidariar arasında kavgaya dönüştü. YQ- ce divanlık olundu. Beraatla sonuçlandı. Çünkü, yatınmın gerekliliği gereksizliğine ya da ödemenin azlığı çokluğuna değil, her -şeyin usulüne uygun olup olmadığına bakıldı. Her şey usulüne uygunsa, demek iş doğru! Yine aynı mantığı görüyoruz. Yıllık enerji gereksinmemiz nedir? Bunu hangi üretim alanlarma yaymak gerekli? Su kaynaklanmızın ne kadannı kullanabiliyoruz? Bu sorular biraz yükselince, iki saat elektrikler kesiliyor, Ersümer seslenıyor: "Bakın sıkıntı kapıda!" Tepki fazla olunca, Bakanlar Kurulu karanyla sı- kıntının kapıda olmadığı karariaştınlıyor. Enerji Bakanı da sıkıntıyı görevden alıyor, yerine "pembe ufuklan" atıyor... Siyasi sorumluluk Birinci ve ikinci maddeyi iç içe aktardık. Son şık- ka geçelim. Enerji ihaleleriyle ilgili yolsuzluk-usul- süzlük-kural tanımazlık-kendi kuralını kendin koy iddialan öteden beri konuşuluyor. Beyaz Enerji soruşturması tüm iddialann adım adım ortaya dökülmesini sağladı. Burada öteki operasyonlardan farklı bir yöntem izlendi; devle- tin içinden dışına doğru gidildi. İşin başında "düğme" düğümü-yaşandı. Düğ- meye askerierin bastığına ilişkin iddialar hüküme- tin onuruna dokundu. Başta Başbakan Bülent Ecevit olmak üzere koro halinde "Her şeyin ba- şında hükümet var" türküsü söylendi. İş tatlıya bağlandı, operasyonu jandarma yapt, ama düğmeye asker basmadı! Soruşturmanın ortasına doğru, bürokratlann ifa- deleri dökülmeye başladı. Anadolu Ajansı daha önceki pek çok operasyonda olduğu gibi, burada" da ele geçirdiği ifadeteri abonelerine duyurdu. An- cak bu kez durum farklıydı. Suçlanan görevdeki bakandı. Bu durum da hükümetin onuruna dokundu. Ko- ro halinde "Hazıhık soruşturması gizlidir, ifadeles nicin yayımlanıyor" türküsü söylendi. İş yine tatlıya bağlandı, ifadeler yayımlanabilirdi, ama açıklanamazdı! Soruşturma iddianamenin hazırianmas) aşama- sına gelirken, bu kez DGM Savcısı Talat Şalk'ın uluslararası kuruluşlann Ankara'daki temsilcilikle- rinden bılgi-belge ıstemesı büyük sorun oldu. Bu durum da hükümetin onuruna dokundu. Bu kez solo halinde, "Bir savcı hükümetin bilgisi ol- madan nasılyabancı kuruluşlardan belge ister, bu saygınlığımtza gölge düşürür" uzun havası söylen- di. Ecevit dün gazetecilerie söyleşisinde, görüşle- rine açıkiık getirdi: "Seyaz Enerji'de hiçbir gerileme yok... Talat Şalk'ın sözlerinin özüne değinmedim, ulusal açı- dan baktım... Heraklına esen IMF'ye, Dünya Ban- kası'na başvuramaz... *\ Kamuoyu operasyonöa iterleme beklerken Baş- bakan gerileme olmadığını söylüyorj Her şeye kar- şın Ecevit'in "ulusalaç/"dan söz etmesi olumlu bir gelişme... Ecevit, yolsuzluklara kendisinin ve partisinin adı- nın kanşmamasının rahatlığıyla hareket ediyor ola- bilir, ama unutulmaması gereken bir durum van İktidariar sadece yaptıklanndan değil, yapma- dıklanndan da sorumludur! ankcumöttnetnettr • Baştarafi 1. Sayfada ucunda Almanya'nın en büyük ka- mubankası Westdeutsche Landes- bank (WestLB) ile birlikte Deutsc- he Bank, Dresdner Bank ve Com- ' merzbank yeT ahrken. diğer uç Rusya ve Israıl'e kadar uzanıyor. Bankacılık Federal Denetleme Dairesi'nce geçen hafta bazı ba- sın-yayın organlanna yapılan gay- ri resmi bir açıklamada, kara para aklama operasyonunda kullanıl- dıklan kuşkusuyla WestLB ile bir- likte diğer birkaç büyük bankada inceleme başlatıldığı bildirildi. WestLB dışındaki diğer bankala- nn isimleri önceleri gizli tutulur- ken, işlemleri incelemeye alınan şirketin Rusya kökenli Trans World Grubu (TWG) olduğu ke- sinlik kazandı. İncelemeye konu olan 7 milyar Alman Markı'nın 3.7 milyarlık kısmının son 3 yılda sadece WestLB üzerinden geçtiği bildirildi. Iddialann merkezinde bulunan TWG, uluslararası piyasalarda boy gösteren. hammadde ve ma- den ticareti yapan ve özellikle Do- ğu Avrupa'da etkin olan Rusya kö- kenli dev bir kuruluş. Bünyesinde birkaç banka ıle birlikte 100 dola- yında şirket bulunduran TWG'nin Rusya'da hükümet çevTelerinde de etkili olduğu ileri sürülüyor. Karmaşık yapısı sebebiyle gnıp şirketleri arasındaki bağlantılann bile çok zor ortaya çıkanlabildiği bıldırilen kunıluşun, en az yansı kayıt dışı olan Rusya ekonomisin- den beslendiği görüşü ağır bası- yor. TWG'nin kuruluşu ve güçlen- mesi Sovyetler Birliği'nin dağıl- masından sonra alüminyum yatak- lannın ve maden ticaretinin özel- leştirilmesine kadar geri gidiyor. Merkezini Londra ile Israil ara- sında sürekli değiştiren, Güney Kıbns, Bahamalar ve Cayman Adalan'nda "off-shore" bankala- n ya da iştiraklen bulunan TWG'nin sadece Almanya'da 15 banka ile muhabirlik ilişkisi sap- tandı. ilk incelemeler sonucunda, VVestLB'de 1997 yılından beri tu- tulan hesaplara aktanlan paralann büyük bir kısmının, hayali bir ban- ka olan United Global Bank aracı- lığıyla Ingiltere'nin Virgin Adala- n'ndan geldiği ve para transferle- rinde aynı gruba ait olduğu sanı- lan Trade Finance Bank'ın "swift kodu"nun kullanıldığı anlaşıldı. WestLB, "müşteri sun" kapsamı- na girdiği gerekçesiyle kamuoyu- na herhangi bır açıklama yapmaz- ken, Düsseldorf Savcılığı, incele- menin ne WestLB'ye, ne West- LB'nin bir çalışanına, ne de her- hangi bir Alman bankasına karşı yürütüldüğünü açıkladı. Savcılık aynca, WestLB ve diğer bankalar- da TWG hesaplannda tutulan pa- ralann kaynağında henüz yasadı- şı bir işlem tespit edilmediğini bil- dirdi. MHP'li mifletvekifleri tutuksuz yarjnlaııacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Şanlıurfa Mil- letvekili FevziŞıhanhoğhı'nun ölümüyle ilgili olarak hakla- nnda dava açılan MHP tçel Milletvekili Cahit Tekelioğlu ile MHP Osmaniye Milletve- kili Mehmet Kundakcı'nın, 5'er yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasına çarptınl- ması istemiyle yargılanmasına başlandı. Mahkeme, MHP'li milletvekillerini tutuksuz yar- gılanmak üzere serbest bıra- karak duruşmayı erteledi. Ankara Cumhuriyet Baş- savcılığı'nca, haklannda 'ya- kalamaemri' çıkartılan ve ön- ceki gün koşullu olarak ser- best bırakılan Tekelioğlu ve Kundakçı dün sabah saatlerin- de ifade vermek için adliyeye geldiler. Başsavcı Vekili Bekir SeJ- çuk, anayasanın 'Yasama Do- kunulmazhğı' başlığını taşı- yan 83. maddesinin "ağır ce- zayı gerektiren suçüsrü hali" hükmünü ıçeren 2. fikrası uya- nnca yürüttüğu soruşturma kapsamında ilk olarak Kun- dakcı'nın, sonra da Tekelioğ- lu'nun ifadesini yaklaşık birer saat süreyle aldı. MHP'li 5 milletvekilinin de tanık olarak ifadesini alan Sel- çuk, Kundakçı ve Tekelioğlu hakkında, TCY'nin 'kasti Haklannda ^akalama emri' çıkartılan ve önceki gün koşullu olarak serbest bırakılan Tekelioğlu ve Kundakçı dün sabah sa- aüerinde ifade vermek için adliyeye geldiler. (Fotoğraf: AA) aşan adam öMüıme' hükmü- nü düzenleyen 452/2 maddesi ve 'FaiM beüi olmayan adam öklürme: müessir fSl' başlığı- nı taşıyan 463. maddeleri uya- nnca dava açtı. Yargıç önündeler Soruşturma evrakının Nö- betçi Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi- nin ardından haklannda dava açılan MHP milletvekilleri de bu mahkemeye getirildi. Cahit Tekelioğlu savunma- smda, MHP, DSP ve ANAP grubundan mılletvekillerinin başkanlık kürsüsünün önüne geldiklerini belırtti. Bu sırada yaşanan ıtişmenin arbedeye dönüştüğünü kaydeden Teke- lioğlu şunlan söyledi: "Arkamda bir bağmşma ol- du. Ben ayırmak için ır/anriım. Hızla değiştiği için karşımda kimkr olduğunu bilmiyorum. Yalnız açık kahverengi takım elbiseü, kısa boylu ve çok öfke- li bir arkadaşın bana doğru saldırdığını gördüm. Burnu- mun üzerine \-umruk atn biri- sL ama kinı olduğunu bümiyo- runı. Refleksle bana hamlenin geldiğitarafa doğru hareketet- tim, kendûni korurken yum- ruk atmış olabilirim." Tekelioğlu, kuliste bulunan milletvekillerinin içeriye gire- rek "Eyvah! Fevzi kriz geçiri- yor" dediklerini duyduğunu belirterek "Ben tannmyonım. Daha sonra vefat ettiğini duy- dum. Genel kuruldaki o öfke- li ldşi o muydu, değil miydi bü- miyorum. Aramızda bir htısu- met yoktur" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Yıhnaz ÇamhbeL Tekelioğlu'nun ifa- desinde, kendisine vuranın Şı- hanlıoğlu olduğunu belirtme- mesine karşın, sözlerini tuta- naklara "Fevzi Şıhanboğlu'nu tanımryorum, ama daha sonra bana vuranın Şıhanboğhı ol- duğunu oğrendun" diye ge- çirtti. Kundakçı da savunmasında, Tekelioğlu'nun savunmasına kaöldığını belirterek "Muha- lefet partileri Meclis'i adeta iş- gal ettüer" dedi. Şıhanlıoğlu ailesinin avukatı milletvekil- lerinin tutuklanmasını istedi. Mahkeme Başkanı Yılmaz Çamlıbel, savcının istemi doğ- rultusunda milletvekillerinin tutuksuz yargılanmalanna ka- rar verildığini açıkladı. Duruşmada da kavga çıkardılar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - An- kara 9. Ağır Ceza Mahkemesı'ndeki da- vanın ilk oturumunda, sanık MHP millet- vekili Mehmet kundakcı ile tanık olarak gelen DYP Hakkâri Milletvekili Hakla Töre arasında tartışma yaşandı. İki milletvekilinin yargılandığı davaya bazı DYP ve MHP milletvekilleri de tanık olarak katıldılar. DYP Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre, olaylar çıktığında solunda bulunan Şıhan- lıoğlu'nu iki kişinin dövdügünü gördüğü- nü ifade ederek Tekelioğlu'nun Fevzi Şı- hanlıoğlu'nun yüzüne yumrukla, Kundak- cı'nın da tekmeyle göğsüne \Tirduğunu gördüğünü savundu. Bunun üzerine söz alan sanık Kundakcı'nın, "Namus, şeref, Allah üzerine yenıin etti. Tekmeyle nasıl vurulacağuuizahedebilirmi*' demesi üze- rine Mahkeme Başkanı Yılmaz Çamb- bel'in söz verdiği Töre, "Kundakcı, bir basamakyukandaydL Ayağuıı kaldu*arak tekmeyle Şıhanhoğlu*nungöğsünevurdu" dedi. Kundakcı'nın "Fotoğraflarda, tele- vizyon görüntülerinde görülmüyor, kendi- ânasdgördü" demesr üzerine de Töre, id- dia ettiği tekme. olayını hareketle mahke- me heyetine gösterdi. Bunun üzerine ye- rüıden "Yalan söylüyor" diye bağıran Kundakcı'yı Başkan Çamlıbel uyardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle