25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ OLAYLAR VE [email protected] Yargı da Yekta Gûngör OZDEN Hukukçu S on günlerde Anayasa den Mahkemesi Başka- nı'yla kimi üyeleri- nin anayasa değişik- liği konusunda Baş- bakan'la görüşmele- ri ve görüşlerini açıklamalan, hak- sız eleştirilere uğramıştır. Danıştay Başkaıu'yla Sayıştay Baskanı'nın yanıt türü konuşmalan da birbiri- ni izleyince "yaiTgmın çıkışı" nite- lemesiyle "yasama ve yürütmeye d atma" suçlaması yapılmıştır. 6 Aralık 1983 'ten beri yasama orga- nının değiştirme yetkisi içinde bu- lunan anayasa, bugüne değin beş kez değiştirilmiş, altıncı kez deği- şikliği erteleme ve geri almalarla yeniden gündeme getirilmiştir. Toplumsal. siyasal. ekonomik ve bukuksal sorunlann giderek yo- ğunlaşüğı ülkemizde ulusumuza yaraşırbir anayasa kazanmakonu- sunda siyasal partilerin içtenlikU davranmadıklan açıkbr. Yepyeni, gereksinimleri karşılayacak, ger- çekçi bir anayasa edinmek yerine yamalarlaoJumsuz,yararsız ve hu- kukun temel kuraüanna aykuı de- ğişiktikJerönerilmekte, siyasal par- tilerin kendilerini olası gelişmeler- TûA. i - kurts -aclklınfallriçmpazar- hkJarvapdnukta^eğişınesizorun- hı kuraÛar göz ardı editip çözüm savsaklanmaktadır. Kimi imza çelişkilerine, imzala- mama tutarsızlıklanna, kararlann geç yazılıp yayımlanmasına, kimi yanlışlıklara, kurallann elverişsiz- liğine, kurumlannyetersizliğine, il- gisizlik ve olanaksızlıklara karşın hukuk alanında herkes üzerine dü- şeni yapmaya çalışmaktadır. Anayasa Mahkemesi yetkilile- rinin kanımca çok doğal girişim- lerine yönelik sataşmalara ve kış- kırOnalara Başbakan, anlayışla yak- laştığım vurgulayarak kanmamış- tır. Yargıyı yıpratma ve karalama oyunlanna düşülmemiştir. Kına- yanlar, siyasal katılıklan, ilkellik- leri, dardusünceleriyle yüzeysel ka- lanlardır. Anayasamn bağlayıcıhğını, üs- tünlüğünü, öncelik ve egemenliği- ni (Anayasa Baslangıç ve madde 11), yasalann anayasaya uygun- luğunu sağlayarak sosyal hukuk devletini kâğıt üzerinde kalmaktan kurtanp gerçek kılma temel işlevi yanında Yüce Divan sıfatıyla ça- lışma ve siyasal partilerin deneti- miyle dokunulmazlığın kaldınl- ması kararlanna itirazlan incele- me gibi anayasamn verdiği öbür gö- revleri (madde 146-153) yerine ge- tirmeye çabalayan Anayasa Mah- kemesi,hukukdevktininamgesikD- numundadır. Hak ve özgürlükle- ri yargısal güvenceye alan, bağım- sız, yansız, anayasaya uygun de- netimine özgü bir kuruluştur. "Hak ve özgürlükkr, insanhğm onuru ve erdemidir" sözü, salonunda bü- yük harflerle yazıh bu mahkeme, 1950-1960 dönemi tartışmalannı sona erdiren "Anrt Anayasa" bil- diğimiz 1961 Anayasası ile kurul- muş, çahşmalanna da 25 Nisan 1962'de başlamıştır. Kararlannı herkesin uygun bulup beğenmesi beklenemez. 1960 Devrimi'nin karşıtı, çoğunluk diktası yanlılan, hemen "Hükümetin üzerinde Da- nıştay, Mectis'in üzerinde Anaya- sa Mahkemesivar" diyerek özüm- semediklerini ortaya koymuşlar- dır. Her karannın da uygun, doğ- ru, doyurucu olması beklenemez. Ancak, kararlanyla anayasayı gûn- celleştirir, bağlayıcı yorumu yap- maya yetkili tek organdır. TBMM'nin "tefsir yetkisi" 1961 Anayasası'yla kalkmıştır. Herkes (kişi ve kurum) anayasayı kendin- ce yorumlayıp ona saygı ve bağlı- lık yükümlülüğû altındadır. Fakat nasıl anlaşıhp nasıl uygulanması ge- rektiğine ilişkin bağlayıcı görüş verme yetkisi yalnız Anayasa Mah- kemesi'nindir. Anayasa mahkemelerini benim- seyen ülkelerde yasama organının üzerinde bir gücün varlığından söz edüirse de Türk Anayasa Mahke- mesi, kendini hiçbir zaman yasa- ma organımn karşısında ve ûstün- de görmemiş, tersine ona yardım ve katkıda bulunan, birlikte dev- leti güçlendiren bir anlayışla bak- mıştır. UnutulmamalıdiT ki 1961 Anayasası'ndan bu yana TBMM, egemenliğin temsil edilip kulla- nıldığı tek organ olmaktan çıkmış, ulusun egemenlik hakkını yetkili organlan eliyle kullanacağı öngö- rülmüştûr. Bu yetkili organlar için- de son sözü söylemek hakkı yar- gımndır. Yargı kararlannı anayasa kural- lanna karşın savsaklayan, yerine ge- tirmeyen, yerine getirmiş görünüp etkisiz ve geçersiz kılmaya çalı- şan, yargıyı ayakbağı sayan siyasal iktidartar ancak muhalefetteyken yargıya saygıyı anımsamışlardır. Sataşma saynlığı, işlerine gelme- yen muhalefete de geçmiştir. Yar- gının amacı, toplumsal banşı sağ- lamak, haksızhk ve aykınlıklan önlemek, her işlem ve eylemin ana- yasaya, hukuka uygunluğunu sağ- lamaktır. Anayasa Mahkemesi, yasalar önüne gelebileceği için yasalar ko- nusunda önceden görüş açıklaya- maz. Anayasa değişikliklerine iliş- kin yasalan biçim yönünden üç koşulda denetler, öz yönünden de- netleyemez. Cumhuriyetin nitelik- leri bağlamında öz yönünden sa- kıncalı bulunan değişiklikleri, bi- çim denetlemesinde iptal edebilir. Bu nedenle anayasa değişiklikle- rinin özü konusunda görüşlerini açıklamasında hiçbir sakınca yok- tur. Bunu başkan da, üyeler de, mahkeme kurulu da yapabilir. Söz- lü ya da yazıh olabilir. Yapılan da budur. Anayasa konusunda en de- neyimli, en yetkili organın bu yol- daîti girişimi duyarlılığın belirtisi- dir. Ozenle dinlenmeli, ilgi gör- melidir. Buna karşın yasama orga- m istediğini yapabilir. Sorumlu- luk onundur. Bilinmelidir ki ço- ğulcu, katılımcı bir düzen olan de- mokrasilere en uygun katılım bi- çimi bu tür görüş açıklamalandır. Konuyu yannki yazımla sonuç- landıracağım. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Meclis'te Cinayetl Hangi amaç için, hangi düşünce için, hangi halk yaran için? TBMM'deki dövüşmeler, yumruklaşmaJar, kü- fürter, bıçak-tabanca çekmeler kimin için, ne için? Bir büyük paylaşımda en büyük lokmayı kim ka- pacak diye mi! Iktidar bir büyük lokma mıdır? Par- ti liderlerinin seçmesiyie Meclis üyesi olmuş, ora- da da liderin buyruğundan çıkmayan insanlar ül- kenin, halkın yaran için mi uğraş verirter; yoksa ken- dileri, partileri, yakınlannın yarannı sağlamak, ko- rumak, gerekirse kaba güçle savunmak için mi?.. Milletvekili adaylan seçim öncesinde savcılıklar- dan temiz kâğıdı alırlar. Bu, milletin temsilcilerinin geçmişlerinde hiçbir karanlık nokta olmamasının; kanşık, kanlı işlere kanşmamış olmalannın belge- sidir. öyle de olmalıdır. Ama, öyle mi? Hep yazıl- dı, çizildi: Bugün TBMM çatısı altındaki bazı kişi- lerin geçmişte birtakım tatsız işlere kanştıklan, şu bu nedenle yakayı kurtardıklan!.. Adlar bile liste ha- linde dergilerde, kitaplarda yer aldı. Alışmış insan, alışkanlığını sürdürür! Düşünce- ye karşı düşünce üretemeyen, çaresiz, yumruğu- nu, bıçağını, tabancasını konuşturacaktır! Daha önce görmedik mi, partisinın cumhurbaşkanı ada- yı, hem de bakanı olan kişiye silahla saldınp, ara- basını tekmeleyip tehdıtler savuranlan!.. Ne ceza verildi o kişilere? Hiç! Gece yansı Meclis'te yum- ruklanyla bir milletvekilinin ölümüne neden olan- lar kimler? Ortaya çıkanlacak mı? Ontan milletçe tanıyacak mıyız? Partileri, liderleri ne diyecek, na- sıl bir işlem uygulayacak? Böyle durumlar haklıyı haksız yapari Politikada bitkınleşmiş, bozgundan bozguna uğramışkimse- leri de yeniden gündeme getirir! Işte, DYP liderı Meclis önünde nasıl meydan okuyor? Kim haksız diyebilir ona? Bir milletvekili ştdde- te kurban gitmiş. Belki o da karşısındakilerte kav- gaya kalkışmıştır. Ama şiddet şiddete yol açar. Başbakan'ın olay ertesinde yaptığı konuşmayı dinledınız elbet... O da, muhalefetın Meclıs'ı çalış- trmak istememesınden yakınıyor. Ama Meclis Baş- kanvekili, milletvekiline 'devam et, oylat' pusula- sının gönderilmesini doğal karşılıyor! Bir Meclis başkanına, başbakan ya da bir bakan 'şöyle yap, böyle yap' buyruğunu verebilir mi? DSP'li Başkan- vekili buyruğu uygulamayıp oturuma ara verse kavga duracak, o milletvekili de ölmeyecekti. Başbakan'ın son konuşmasında beni şaşırtan bir başka konu da, son karanlık olaylan araştıran, ko- vuşturan cumhuriyet savcısını kınamasıdır. Savcı dışandan bilgiler, belgeleraraştınyormuş!.. Bu genç savcıyı daha önce susturmaya kalkışmışlardı. Şim- di de, hem de Başbakan eliyle cezalandırmak he- vesindeler!.. Savcı görevini yapmasın, soygunlar örtbas mı edilsin? Türkiye dıştan içten çevrilmiştir. Tarihimizin teh- likeli bir dönemindeyiz. Yalan yanlış suçlamalar karşısında tek başımızayız, yalnızız... Sağduyuy- la, akılla, bilimle kendimizi korumak, savunmak, ge- rekirse karşı saldınya geçip dosta düşmana hak ettikleri yanıtı vermek zorundayız. Böyleyken Mec- lis'in içinde yumruklar konuşuyor, bıçak-tabanca çekiliyor, bir milletvekili ölüyor, öldürülüyor!.. Geçmişte de bu tür durumlar yaşadık. Sonra çıkmazlarda bulduk kendimizi! O çıkmazlardan kurtulmak için en değerti yıllan harcadık. Hiç ders almak yok mu? Milletvekili, bakan, başbakan di- ye seçtiğimiz ya da bize seçtirtilen insanlar ger- çeklerden böylesine kopuk mu? Demokrasimizin yanm yüzyıl sonra geldiği yer bu mu olacaktı? ARDEŞEN KADASTRO MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1999/181 Davacı Orman ldaresı vekili tarafından davalı Musta- fa Kemal Mollamerdoğlu aleyhıne mahkememizde açı- lan kadastro tespittne itıraz davasımn yapılan yargıla- ması sırasında venlen ara katar uyannca; Davalı Rize ili Ardeşen ilçesi Işıklı köyü ve Yayla mahallesınde ikamet eden Mıktat oğlu Mustafa Kemal Mollamerdoğlu'nun tüm aramalara rağmen dava dilek- çesı tebliğ edilemediğinden haklannda tebliğin ilanen yapılmasına karar verilerek duruşma 21.02.2001 günü saat 09.50'y e bırakılmışto. Bizzat dunışmada hazır bu- hmtnanı? veya kendtnızi temsile yetkili bir vekil göster- meniz, göstermediğiniz takdirde hakkınızdaki davanın yokluğunuzda yürütüleceği hususu ilanen tebliğ yerine geçmek üzere ilan olunur. 17.01.2001 Basın: 5105 . . 'Düğme' Tartışmacılan Pentagon'u Görsün! R Basri AKGtRAYHukukçu, Eski Parlamenter B eyaz Enerji ope- rasyonunda, ' "Düğmeyekim basü" ya da "Operasyo- nu kim başlatn" tartış- ması, hiç gereği yokken kimi yöneticilerimiz ta- rafından, bir rejim soru- nu haline getirilmek is- tendi. Oysa soruştunna, jandarmamn düğmeye basmasıyle başlatılmış olsa da usul ve yasalara aykın bir durumdan söz etmenüı hiçbir anlamı yoktur. Şundan ki, 10 Mart 1983 günü yürür- lüğe giren 2803 sayılı JandanHa Teşkilat ve Görev ve Yetkileri Kanu- nu'nun 3. maddesi, jan- darmamn "-.emniyetve asayiş ile kamu düzeni- nin korunmasını sağla- yan süahh, askeri bir gû- venHkvekDDııkknvvetf'' olduğunu kabul etmiş ve 7. maddesinin 'a' bendi ile de "emniyetve asayiş ile kamu düzenini sa^a- mak, korumak ve kolla- mak, kaçakçıhğımen, ta- kip ve tahkik (soruştur- ma) etmek, suç işlenme- smi önlemek" görev yet- kilerini tanımıştır. Açıkladığım yasa ku- rallanndan da anlaşıla- cağı gibi, bir kolluk gü- cü olanjandarma, genel komutanından en alt sı- radaki karakol komuta- nına kadar her görevli bir suçu, her ne şekilde oltcrsa olsun, haber al- dıgı anda, el atmak, gün- cel deyişle, "dûğmeye basmak"la yükümlüdür. Olaya hemen el koyar ve durumu, sıradaki ye- rine (hiyerarşi) göre, kay- makam, vali, İçişleri Ba- kanlığı ve cumhuriyet savcıhğına bildirir. Anladığımıza göre olay böyle başlamış, yü- rütülmüş ve ilgili yerle- re de duyuruda bulunul- muştur. Bu denli yasaya uygun yürütülen bir so- ruşturma nedeniyle ko- panlan yaygarayı anla- mak olanaklı değildir. lnsanlann belli bir ya- şa ulaşınca daha duyar- lı ve coşkulu olmalan doğaldır. Sayın başba- kanın, sesi titreyerek as- keri otoriteyi erek alan sözlerinin bu coşku ve duyarhğın ürünü olduğu kabul edilebilir. Ama, birkaç kez düğmesine basılan ve düğmesine basılan öteki yoldaşla- nyla anlaşıp her seferin- de düğmenin zil sesini kesen yardımcısının, bir- taknn halli (1) hareket- lerle kanşık demeçleri, kimi seçmenlerine bir "ileti" (mesaj) değilse, başka amaçlara yönelik olduğu düşünülebilir. Öyle anlaşılıyor ki, AB'nin istekleri doğrul- tusunda, ülkemizin de- mokrat geçinenleri, söz- de solculan ve bir bö- lüm kişisel çıkar peşin- de olan işadamlannı da arkasına alan siyasileri- miz, TSK'yi, ülke so- runlan konusunda sus- kunlaştırma amacı güt- mektedirler. ÇünküAB öyle istemektedir. Çünkü araştırmalar, halkın yüzde 40'ının si- yasal partilere güvenme- diğini, başka bir deyiş- le demokrasimizin vaz- geçilmez öğeleri olan si- yasal partilerden, halkın çoktan vazgeçtiğini gös- termektedir. Çünkü TSK, irticarun, yolsuzluklann önlenme- sini istemektedir. MGK'- nin, AB'ye alınmamıza engel gibi gösterilmesi- nin 28 Şubat'ın yeniden tartışmaya açılmasının altında hep bu amaç yat- maktadır. Oysa, bize demokrasi dersi vermeye kalkışan birçok ülkede, konsey, komite, kurul gibi adlar- la oluşmuş benzer ku- rumlar vardır. Ömeğin ABD'de Pentagon'a da- nışmadan bir ulusal so- nın hakkmda karar afan- dığı görülmemiştir. ğı gibi, Er- 23-25 Mart tarihterinde Kartalkaya'da Haar Kart'ın mlsaflri olarak VVİntercross'un tadını çıkar. •Ücretstz snovvboard dersleri • Ücretslz snovvboard kıyafetterl • Nefes kesen snovvboard ve motocross yanşlanm izleme fırsatt 9 Şubat'a kadar Haar Kart'lı cep telefbnunun mesaj bölümûne adını, soyadını, yasını, adresin) yaz. 5535'e gönder. Çeklllşe katıl. Daha çok mesaj gönder, şansını artır. MI ÇMMŞU SaOVC* rMBr nmn m Otp TSMİOMBMfln p n n f l M nWH|BI gVÇOTH mmfmmDmuM. 1160 ka Ayraıt* Mgl Içkı 444 0 S38 nymarak H B Kart Mûftari Hiznwtl«f'n( arayabMnMz. 1- Hanf K«rt 5535 Mrvis l u n a t t n ı aOm. ı^radm. «drasn, yşm* ıç««n mes^ın< yolta KAZ1R KART Wlmercro5s Kampanya ç«Mlıfine kabl 2. 24 Ocak 2001 urttim* bmafmMı oMn HAZIR KART M I M I M I Kampanya'da yapıtaca* o<v çelnhfte 22 kış< Cnrer arkaca^tyia beraber Bohj Kartafcaya /a seyahat tvMu kanrucaMjr ÇaMHf 16 Subat 2001 Cuınag&nü aaat 1100 de Memor EnUfnasyonad Sponsortuk Tanıtım DarvşmanMı ve Tıcvvt Umıteâ S«mti. \WUec*fTW. Maçto Maydai Sokafe No 50-52/4 Be«ikta9 80680 ISTANBUl adresınde notef huzurunda raptlacakv I. 16 Şutnt 2001 ımihlna* yaptacak çetahşe. 09 şûb« 2001 Cıana 0ûrû seat 17 0O>« kadar 553S no lu serwse ute$aft meMjls tWıi edHeceMr Kazanan asfl tauuıler w yedeMeıi 19 Şubtt 3001 taffl« Ahfam faıateaMe lan ettteeetcUr 4. Kampanyaya sadece Haar Kart Hattı na safHp MkMİMümıaBndartlBM* ını1 m|*nr UUacaHır 1. kmıtarihlnden Mbaran 15taMm|ûnj ıçnde hlantor Enffimaisyonal Sponsaiuk. lan&m. Dantşmam* •• Tlcm LMMd Ş»W. VhkBcaVT». HscM Meydan ScA^ No » 5 2 / 4 Be«KW 80680IS1KNBU. a t t o n . mesaı saalM lclnk. ne( nt neden İle mufsa olsun umfe|ı e» baejMjrnuyn a»< tatıhhter k423ncl<Man seyahat naUonf haybedtiüeıüir Aafl tattvler ıçay son basvın tartıı 06 Mart 2 0 0 1 * Bu «Ü™ IçMa basnunmyv aaa iMmet <aru çekmş s»asma «e» yed« UHHar H nmeu (eoueoaMlr Wdek uHHMr t » twfwjn/ ûresl 15 ttıkı (ûnüdür .• >on Basnru unN 21 Mart 2001 dk «. Karmkara layanatı 23-25 Hart 2001 WMK\ arasnOB (aıtaHef4««tif 1 nat» KWT Wnwc<D«s Kampann «ertneti Mıanan taMlann TürMra'nin nar reAKian BMu HwM*Wy#*ş donü« n maanltoı. 2 (aoe 3 n Kartal Otai'de tam psnsıyon KonaMama ve vemek ntasraflan ve transfefleri. ıstejen taNMHerin 1 fümûk movıboard Mralama we tan ûcnMlen t kapaamındaaff KOV lunç dger venjı yesal yüMûnaûUı ve hareamalar ıte pesapon ve vue afcnması tafihMere amr t. TaMhltlenn Mmlen ri ve gorjmûlen tanftın^ ve rekiam amacı ile bas«n ve yayvi araçtannda huflanılabitir §. Çe*»ı$e 16 yasvvJan OuyûMer l^at>'abıtır 18 yaşmoan r hatılmış olsalar dah< seyahat ica^anmalar nallnde bu aeyitat ıkramıyesı kendltenne venhneyecelctır B>r Kışıye bırden fazia ıkrannye y k t r hoamıyeJer nakde çevnlafnez U . Karulhsya tatline Tallhlıtrnn anıaoaşı olarak katılmak ıc*i 15 ya$4nı doldurmuş ohnak gentfur Kanalkaya tatilne Itatılma naktu kazanan taünljlenn ntmMşlBi 15-1A yaatomoa en. seyahate kauatMnttlen' için veljtennın yash onl care*TOMe(ir II. TUOKCEU. çansanlan ve aUun ve Ou promoevon lk> »0H •Jnston caksaMan ve aılelen bu çekılıje utılamadar 12. Bu wı»ı«un»ı MPI'nln 23/01/2001 tannveeo2IMP!01300 02/144428 sa>»ttnt» düanlınneUadr 13. Katoan nems bu premotvon kuraHannı kabul *mt str" ğ g , menisoykmmı konusun- da Temsilciler Mecli- si'nde günlerce görüş- meler vapümış ve konu karar aşamasuıa kadar getirilmiştir. ABD yöne- timinin sürekiiuyanlan- naveBaşkan Clinton'ın dircnmeİi isteklerine de kulak asılmamışD, Ama son anda,hem de oyiama aşamasmda, işe Penta- gon el atti ve gendkur- tnay başkanının uyansı üzerine tasan geri çeku- mişti. Böyle bir davranış hiç kuşkusuz askerin sivil otoriteye dayatmasıdır, ama hiç kimse, Ameri- ka'da demokrasi yoktur diyememiştir. Bizim, "Türkiye'de demokrasi yok" diye haykıranlar- dan da bu konuda bir ses çıkmamıştır. Portekiz'de, 1976 Ana- yasası'yla kabul edilen ve askerlerden oluşan "Devrim Konseyi", ki- mi konularda hükümete uyanda bulunabilmek- te ve askeri konularda yasa koymak yetkisini bile kullanabilmektedir (2), Ornekleri çoğaltmak olanakhdn". Ne var ki, bizim entel takımına gö- re bunlar önemli değil- dir. Onlara göre, Türki- ye, AB'nin tüm dayat- malanna boyun eğmek- le demokratikleşecek, Avrupah olacaktır. O hal- de, kayıtsız koşulsuz tes- limiyetçiliğe karşı çıkan TSK'ninsesiMGKkal- dınlmalı ya da daha çok sivil ağırlıklı olmalıdır. Işte, Beyaz Enerji so- ruşrurması üzerine ko- panlan fırtına ile güdü- len amaç budur. Hukuk devleti, huku- kun üstünlüğü, insan haklan, eşitlik gibi, de- mokrasinin temel ilke- lerinin değişmezliği ay- nk tutulursa, her ülke- nin demokrasi uygula- ması başkadır. Örneğin, ABD demokrasisi ile Fransa ya da Isviçre'de uygulanan demokrasi uygulamasının aynı ol- duğu kabul edilemez. Her ülkenin tarihsel ya- pısı, toplum ilişkileri, gelenek ve görenekleri- ne göre uygulamanın de- ğişik olması doğaldır: Bilindiği gibi demok- rasilerde. yurt sorunlan üzerinde tüm bireylerin konuşma hakkı vardır. Askerler de bu toplumun eğitilmiş, aydınlanmış bireyleridir. Bu nitelik- li kişilerin konuşmala- nndan demokrasinin za- rar göreceği savı geçer- li olmamalıdır. Eğer, her asker kişi- nin, her zaman ve yerde gelişigüzel konuşması istenmiyorsa (doğal ki böyle bir durum kabul edilemez) ve hele eğer askeri dayatmalara, dar- belere meydan verilme- mek isteniyorsa, MGK sürgit var oknalı ve as- ker kişi orada konuşup tartışabihnelidir. Anayasamıza göre, MGK'de alınacak sonuç, ancak hükümete bir dü- şünce bildirmekten öte bir anlam taşımadığına ve hükûmetin bu düşün- cenin tersine bir karar almasının herhangi bir yaptınmı da olmadığı- na göre, MGK'nin de- mokrasiyle bağdaşmaz olduğu savı dayanaksız kalmaktadır. Unutulmamahdır ki, laik Türkiye Cumhuri- yeti Devleti'nin kurulu- şunda, Başasker Musta- fa Kemal ve İsmet, Fev- zi, Kâznn gibi komutan- lann büyük payı vardır. Kurduğu devleti koru- mak, kollamak kadar do- ğal ve haklı bir davramş olamaz. (1) Argo bir sözcük- tür. Değişik duruş ve davramşlarla kabada- vılık gösterisi anlatır. (2) Bkz "Türkiye'de Askeri Müdahalelerin AnayasalEtkileri." Dr. Serap Yazıcı. PENCERE Sığırcık Yavrusu Sığjp Oldu. 6O'lı yıllarda gözü açılmamış sığırcık yavrusuydu; eline bir kitap tutuşturdular. "Felsefenin Temel llkeleri." Yazan: George Politzer. Okuyunca çarpıldı. Ne diyordu: "- Bir kitap okudum, hayatım değişti." Gözü açılmıştı. Her şeyin sım bu kitaptaydı; insan, politika, eko- nomi, sömürü, devlet, kapitalizm, sosyalizm.. ne var- sa bizimki her şeyi el kadar krtabı okuyunca keşfet- mişti. - Abi, diyordu, uzlaşmaz çelişkiler kapitalizmle sosyalizm, emekie sermaye arasında. Hele bu çe- lişkilerden uzlaşmaz olanlan bir çözümleyip sosya- list dûzeni kuralım; ardından komünist topluma sı- ragelecek... - Valla mı?.. - Valla!.. - Peki, sonra ne olacak?.. - Uzlaşmaz, yani antagonist çelişkiler çözüldük- ten sonra ardından uzlaşabilir, yani nonantagonist çelişkileri banndıran komünist toplum düzeni kurvl- du mu insanlık kurtulacak; komünist toplum sonsu- za dek sûrecek tek modeldir. - Valla mı?.. - Valla!.. * 70'li ve 80'li yıllarda sığırcık yavrusunun gözü açıl- dı; bu işin kolay olmadığını öğrendi; işkence, hapis, işsizlik, yenilgi ve zoru görünce tersyüz edip döndü; dönünce köşeyi de döndü. Ayıpladılan - Dönek!.. Bizimki pundunu buldu: - Ben dönek değilim, değiştim; değişim, evrenin temel yasasıdır; değışmeyen tutucudur. • - Değişim başka, döneklik başka!.. - ikisi bir. - Birolsaydı birsözcûkle ikisi de vurgulanırdı; ara- da uçurum var. - Ben dönmedim, değiştim. - Valla mı?.. - Valla!.. • 1991 'de Sovyetler dağılınca bizimki çok sevindi; Amenkalı Japon Francis Fukuyama krtabını bile yazmış, olanbitenleri hemencecik vurgulamıştı: "Tarihin sonu!.." Politzer'den Fukuyama'ya... - Neiştirbu? - Abi, Marx'/n çelişki kuramını bir yana koy. He- gel'/n çelişkilerini öngördün mu, tamam!.. Marx 'ko- münist toplum' diyordu, Sakallı'yı atlayıp tarihselsü- reci işlettin mi, bu kez karşına neoliberal ekonomi çıkıyor, insanlığın son modeli liberal demokrasidir, tarih bitti, gözünü aç!.. - Valla mı?.. - Valla!.. • Aradan geçen on yıl süresinde "kûreselleşme" 6a- yatmasıyla yeryuvaıiığmda uygulanan neoliberaliz- min getirdiği sonuçlar Birteşmış Milletler, Dünya Ban- kası, IMF kesimlerinden yayımlandıkça sığırcık yav- rusu gözünü kapatıyor; meğer neoliberalizm dünya yoksullannı âbâd edeceğ'ine, zavallılann ıliğini kemi- ğini sömürüyormuş; meğer çelişkiler derinleşip kes- kinleşiyormuş; meğer tarihin sonu gelmemiş... Ben korkuyorum.. Neden?.. Ya bizimki yine dönerse?.. Kabataş Erkek üsesi Müdürü Sayın KOREL HAKSUN'un değerli eşi Emekli öğretmen MERAL HAKSUNun vefatının derin üzüntüsü içindeyiz. Başımız sa ğolsun. KABATAŞ ERKEK LİSESİ oğretmen ve Personell Cumhurryet k ı t a p 1 a r ı Necati Cumalı ZELİŞ Çarpıcı bir aşk öyküsünün eksenüıde gelışea tütün ekicilennın özel yaşantılan.tlk yayınlandığı gin gerçek bır edebıyat kahramanı haline gelen"Zeliş"tn çavlan gibi bir bıçemde anlatılan öyküsü. Necati Cumalt'dan bır başyapıt daha. ... Çağ Pazariama A.Ş. Türfcocağı Cad Mo 39/41 L kitap kulûbû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212514 01 96 KARABURUN ASIİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo. 1997/126 Davacı Mustafa Kelçe tarafindan davalılar Malıye hazınesı ve Anbarseh köyû tûzel kişilığı aleyhıne açılan tesciİ da^asınm ya- pılan vargılamasında, Dava konusu Karabunın ilçesi \nbarseki köyü, Akcamasat mevknnde bulunan doğusu Ayşe 'Jzen'e aıt zeytınlik, bansı Ziya Solakoğlu'na aıt zeytinbk. gûne> - KSCIİ ha- ncı cebel, kuzeyi da\acı Mustafa Kelçe'ye aıt taşmım; ile çev- rili 4150 nü miktanndaki tescil hancı >-er, da\acı taraiıdan adı- na tescıle karar venlmesi talep edılmekle, yukanda bejjtilen da- va konusu yerle ılgılı hak ıddıa edenlenn yukanda belralen dos- yaya müracaatlan ılan olunur 5 12.2000 Basın: 5288
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle