18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ŞUBAT 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Masal Memleketin bi- rinde çok yetkili bir adam var- mış... Adamın yetki alanına giren bir banka varmış; banka milletin bankasıymış ama içi fena halde boşaltıl- mış... Bankayı boşai- tanlardan biri de ucun- dan kıyısından yetkili adamın kaynanasıy- mış... Beri yanda da memlekette çok etkili bir adam varmış... Etki- li adamın da bir banka- sı varmış; o da yatınlan paraları kendi cebine aktararak bankasının içini boşaltırmış... Ada- mın etkisi, memlekette olan biten her bir şeyi millete duyurmasından gelirmiş... Gün gelmiş, adamın bankası mec- buren elinden alınmış ve etkili adam iflas et- miş... Bunun üzerine yetkili adam, içi boşal- tılmış milletin banka- sından ben diyeyim 20 siz deyin 30 milyon do- lar müflis ama etkili adama borç para ver- dirtmiş; memlekette olan biteni duyurmaya devam etsin diye... Sonra, yetkili adamın kaynanası hakkında bankanın içini boşart- maktan dava açılmış... Fakat etkili adam, bu davayı millete duyurur- ken yetkili adamın kay- nanasını duyurmayı unutmuş. O günden beri bu tür işlere ve ilişkilere "al gülüm ver gülüm" denirmiş. Elektronik posta: denizsom$cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Dünya, Türk modasını keşfetmiş... "Yamalı bohcavı mı!" aşadıklanmız kriz değil; resmen bir çöküş yaşıyoruz... Demokratik Sol Parti Ankara Mil- letvekili Uluç Gürkan'ın söylediği gibi Tür- kiye'de düne kadar halkın yüzde 18'i gün- de 2 dolann attında birgelirle sürünürken, geçen haf- ta birkaç saat içinde bu oran yüzde 50'in üstüne çık- tı... Halkın yarısının günde 2 dolarla yaşadığı bir ül- kede ekonomiyle birlikte iktidar da çökmüş demek- tirama neyse ki ABD Başkanı George W. Bush, Baş- bakan Bülent Ecevit'e telefon edip, koalisyonu ayakta tutuyor... Şu işe bakın ki çöküşün faturası emirleri yerine ge- tiren birkaç bürokrata çıkartılıyor! Çöken "demirperde" ülkelerinde halkın ayda 100 dolara nasıl geçindiğine akıl erdiremezken aynı du- rum şimdi bizim başımıza geliyor... Ne ki Türkiye'de "demirperde" yoktu ve "serbest piyasa"nın dayanılmaz cazibesi yaşanıyordu. Türkiye'yi bu hale, 50 yıldır borçlanarak kalkınma Zincirler! öyküleriyle kandıranlar; Dünya Bankası ve Ulusla- rarası Para Fonu'na teslim edenler getirdi... Ecevit kaderin bir oyunu olarak bu oyunun son perdesin- de rol aldı... Artık kimse kimseyi kandırmasın... Kü- çük Amerika olamadık! Oyun hüsranla bitti... Metin Aydogan Müdafaa-i Hukuk dergisindeki ya- zısında Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın ilişki kurup kredi sözleşmeleri yaptığı az gelişmiş ülkeler içinde durumu daha da beter olmayan bir tek ülke olmadığını anlatıyor; ABD Başkanlık Ekonomik Kon- sey yöneticisi Prof. Dr. Joseph Stiglitz'den bir alın- tı aktarıyor: "Uluslararası Para Fonu, halklann ve uluslann çı- karlarını düşünmüyor, temsil de etmiyor. O yalnızca banka kesiminin çıkarlannı hesaplıyor. Başfıca sap- lantısı ise açılmış kredilerin ödenme güvenliği." Düyun-u Umumiye'nin derdi de aynı değil miydi? Metin Aydogan: "Uluslararası Para Fonu ve Dün- ya Bankası, bugünTürkiye'de, toplumsal yaşam alan- lannın hemen tümünde, karar süreçlerini belirleyen mutlak egemenler haline gelmiştir. Bu egemenlik, Düyun-u Umumiye işleyişinden ve 1920 Sevr'inin ekonomik-siyasal koşullarından daha derin bir et- kinliktir; aynı onlargibi, doğrudan Türkiye'deki kamu işleyişinin etkisizleştirilmesineyönelmiştir. Çökertilen ulusal ekonomi, ağır borç yükü ve dış müdahalelere açık siyasi-hukuksal variığıyla Türkiye bu tür yönel- melere karşı artık direnemez durumdadır." Acı gerçek; zincirlerimizden başka yitirecek bir şeyimiz kalmadı ve daha da acısı, yansı yoksulluk sının altında yaşamaya çalışan halka umut verebi- lecek bir siyasetçinin, siyasi kadrolann olmamas)... Affet bizi Atam! SESSİZ SEDASIZ (!) NVRİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatta erdincutku(5 yahoo.com Yoksul halk için de bir HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU düzenlensin! Kupslardaki ders saati ücreti Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrenci- leri Yetiştirme ve Sınavlara Hazıriama Kurslan Yönergesi'nin ilgili maddesi okullarda açılacak kurslann ücretli ol- duğunu yazıyor. Yönerge, yetiştirme ve hazıriama kurslanna katılacak oğrencilerden alı- nacak ders saati ücretini aynen şöy- le açıklıyor: "Kurslara katılan oğrencilerden ders saati başına alınacak kurs ücreti Dev- let Memurlan Kanunu'na göre gece oğ- renimi için belirlenen gösterge raka- mı ile aylıklar için belirlenen katsayı- nın çarpımından oluşan ders saati üc- retinin; a) yetiştirme kurslannda altı- da birinden az, dörtte birinden fazla olmayacak şekilde, b) hazıriama kurs- lannda dörtte birinden az, ikide birin- den fazla olmayacak şekilde, kurs merkezi yönetim kurulu ta- rafından belirlenir." Havuz probleminden daha karma- şık gibi görünen bu hesabı bir ilçe mil- li eğitim müdüıiüğünün muhasebe bölümü şıp diye yapabiliyor: Yetiştir- me kurslannda ders saat ücreti en fazla 668 bin lira en az 401 bin lira! Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara'da ve Ankara'nın Çankaya ilçesinde... Ha- cı ömer Tarman Anadolu Lisesi de Çankaya'da... Ve bakanlığın burnunun dibindeki lisede açılan yetiştirme kur- sunda oğrencilerden alınan ders sa- ati ücreti 1 milyon 625 bin lira... Inanmayan, yönerge gereği milli bankalardan Ziraat Bankası Hoşdere şubesinde açılan hesaba bakabilir! Her Şeyi Gördüm NEBt CEYLAN O yaz, Münih Olimpiyatları vardı. Oradaydın. Dünyanın dört yanından gelmiştiniz. "gençlik denilen m///ef"tiniz. Yaşıttınız; ama sendeki adre- nalin en yüksek, sendeki ada- le en gergin, sendeki yürek en mangal. Atlettin. Yüzücüydün. Boksör ve güreşçiydin. Bas- ksîbolcüydün, pivot! Sırtında ay-yıldızlı forma. Dünya salkı- mının üzümlerisiniz. Ak, kara; rakip ve dost. Öteki ana-ba- balardan kardeş. Kürsüler ba- ba evinin merdivenleriydi, di- lediğince inip çıktığın. Israilli sporcular ve Filistinli gerillalar ve kan... Hayran, buruk, kıs- kanç ve öfkelisin. Düşlerle ger- çeklerin biryumak. Kâh bura- dasın, kâh oradasın. TRT'nin siyah-beyaz ekranındaki san- şın, yakışıklı sunucu bile sen- sin. Kınamam; gençsin. Güz geldi. Yağmurlu bir ken- tin lisesine atandın. llk görev. Aklında hâlâ Mark Spitz'in kulaçları. Bir sınıfa öğretmen olarak gireceksin. llk kez! llko- kuldan sonra on bir yıl eğitil- din o gün için. Hep o günü bekledin. Anımsıyorum: Mut- lusun. Çoook! Maça çıkacak- mış gibisin. Öğretmenler oda- sında son taktikler: "Sert ol! Nasıl başlarsan öyle gidersin! Sakın gülümseme! Bitersin! Biz hep öyleyapanz." Şimdi bi- raz afalladın işte. Kim olmalıy- dın? Kendin mi, akıl hocalann mı? Zil... Sınıftasın. 6 Fen (yanılıyorsun; Edebi- yat) B Sınıfı. Ayağa kalktılar. Tanrım! Ne kadar güzel, ne kadar yakışıklıydılar! Çoğu ya- şıtın! Münih'tekiler gibi. Gü- lümsemek geçti içinden, hat- ta "Şükür kavuşturana!" diye bağırmak. Anımsadın: "Yüz verme onlara; biz öyle yapı- yonız. Öğrenci tayfasını sev- mek olmaz!" Ihanet etmeme- yi ögrenmiştin. Soyunma oda- sındakileri satmak olur mu? Allak bullaksın... Ayaktasınız. Sen şaşkın; on- lar sıcacık, bakışıyorsunuz. En arka sırada biri: Oturuyor... Üstelik gülümsüyor. Sırıttığını sandın. Soyunma odasındaki- lerden aferin alman gerekiyor- du. Dışlanmaktan korkmuş- tun! Bin yüz lira maaşından, yağmur altında yapayalnız bı- rakılmaktan korkmuştun. Ken- dini kanıtlama şansıydı eline geçen, kadroyagirebilme şan- sıydı. Fırsattı: Saldır! Saldır- dın: "Ne oturvyorsun, ulan!" Delikanlı saygıyla yanıtladı: "Ayaktayım, efendim." Seni dürttüm: "Etme, belkigerçek- ten ayaktadır"; aldırmadın. Gö- zünü aferin hırsı bürümüştü. Yanılmıştın: Korkulanndı onlar. Korkulann! Tüm sınıf ayakta. Final maçı. Altın madalyaşan- sı. Delikanlı hâlâ gülümsüyor. Herkes ayakta; o oturuyor. Ya- nına kadar geldin. Çatık kaş- larını kaldırıp, nakavt edece- ğin bu genç adama baktın: Ayaktaydı! Görüyordun, ayak- taydı! Ama ayakları... Yoktu! Bacakları... Yoktu! Bir yanm adamdı. Aslan gibiydi; ama yarımdı! Olimpiyatfann efsanevi spor- cusu, on biryıl beklediğin gün, oyunlar bitmişti. Yüreğin kan gölüydü. Münih'te değildin; zaten hiç gitmemiştin. Ger- çeklerin başlamıştı. Tutma- sam düşecektin. Hep üzüldün. Üzülmekyet- mez. Insanlann çoğu senin gi- bi. Korkutuluyor, bu yüzden kendiniz olamıyorsunuz. öcü- lerinizi de, zebanilerinizi de bir türiü atamadınız dünyanızdan. Insanları seviyormuşsunuz, ilericiymişsiniz, dürüstmüşsü- nüz... Haydi oradan! Katınız, arabanız, konumunuz... Ce- miyetiniz, cemaatiniz, müdü- rünüz, patronunuz, ilçe başka- nınız, şeyhiniz... Zebaniler üret- mekte üstünüze yok. Korku- larınızdan, tutsağı olduğunuz tutkularınızdan arınmadan; sevgiyle donanmadan, sakın bayramda seyranda nutuk at- mayın. Sakın şiir okumayın. Ayıptır. Öğrencilerinizi sevin. Sevin! Müdürünüzü, patronunuzu sevdiğinizden (hoş onlar se- vilmez; onlardan korkulur ya, sözün gelişi), maaşınızı sevdi- ğinizden çok sevin onlan. Se- vin ki türkü dinlemeye yüzü- nüz olsun. Sevin ki coşup oy- namaya, efkârlanıp ağlama- ya yüzünüz olsun. Sevin ki düş kurma hakkınızı yitirmeyesi- niz. Sevin ki aynalardan utan- mayasınız. Ben kim miyim? Kürsünün arkasındaki resme hiç bak- maz mısınız? nebiceylan((j veezy.com ÇtZGİLÎK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY /AfâKAK ZVH6C8K 0i$ey VfcK.'A / [email protected] BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇI bulutbebekCn hotmail.com Bentn>le, "bi babanın J ü i k Ğ KEDÎ LEVO APTİUKA \/^iZZZZT^^sl TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27Şubot KABİLE MOTEL Sıfır Deniz, Kaloriferli 1 KİŞİT.P. 17.000.000 TL Kitaplarınızla, yürüyüş kıyafetlerinizle, olta takımlannızla gelin. Ege'nin balıkları ve yörenin şifalı otları ile tanışın. Assos Balabanlı Köyü 17/4 Sütlüce Koyu Tel: 0 286 723 46 02 - 0532 663 34 95 İNSANIN UNurULMUS TİNSEL YAPISI. 186/'PE 6UGÜN, ALMAN S/Cf'A/f APAMt y£ SANATÇt •£TEtN£t2ÇŞVfYNEG.') POĞMUŞTU. SENÇUtC UĞIMfAN STEtMEG, YÖNELMt'Ç ISE SU TfMSEL(eUHSAL) KONUCA&LA fLSl'U BULUAtAAUŞTV. OMA GÖ&E, 8't-İKIEM CHJYUt-AKJ IMŞlfJDA, gÂğtMSlZ 7İHSEI. Y/4PIS/ VAISDt. /^NCAK/ &UYU- &ELİÇMESİ SU OLSuYU HA£t&4trf ETtoişri.ST-EiNEG.,ottmyA IGOYDUSU 8U DÜŞÜN CELEISr 7. SAVUNPuSu SlLGlLE/Sİ V£ GELİfrrifZAAEK İÇİN PE S/R OKUL SÖZ KONUSU OfCUUÜN 8İHASI BİLB ANKARA 1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN 2000/368 / 2000/1049 Davacı SSK Genel Müdürlüğü tarafından davaldar Hasan Basri Sunmak, Aydın Tahtacı, Asuman Tahtacı, Sencer Tahtacı ve Ce- ren Tahtacı aleyhine açılan r. alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan uyannca, Davab Aydın Tahtacı mirasçılan Asuman Tahtacı, Sencer Tahtacı, Ceren fahtacı'nın adresi olarak görülen Keçiören Etlik Ma- hallesi Atadan Caddesı No: 18/6 Ankara adresi olarak bildirilen yerlere çıkanlan tebligatlar bila tebliğ iade geldiğinden ve adres- leri Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca da tespit edilemediğinden mahkememiz dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar venhniştir. Verilen karar gereğince davalı Aydın Tahtacı mirasçılan Asuman Tahtacı, Sencer Tahtacı ve Ceren Tahtacı'nın duruşmanın atı- h bulunduğu 4.4.2001 günü saat 09.35'te mahkememiz salonunda hazır bulunmalan ya da kendilerini bir vekille temsil ettirme- leri hususu ilanen tebliğ olunur. 14.2.2001 Basın: 10055 GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Huzurda HuzursuzlukL Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında uzun zamandır süren huzursuzluk son MGKtoplantı- sında huzurda bir kez daha, hem de çok sert ve keskin biçimde yaşandı. Neydi bu iki devlet er- kini karşı karşıya getiren ve yarattığı bunalımlar- la topluma pahalıya mal olan bu didişmenin ge- risinde ve temelınde yatan neden? Bu nedenlerin gerçek kökenlerine inilmedikçe ortaya çıkan görüntü aldatıcı ve yanıltıcı olabilir. Nitekim öyle de oluyor. Sanırsınız ki iki devlet er- ki duygusal ve sübjektif nedenlerle birbiriyle di- dişiyor. Oysa, kahvede tavla oynayan iki arka- daşın kızınca birbirinin suratına zarları atmasıy- la, huzurda bir araya gelmiş devlet erklerinin bir- birinin önüne anayasayı atması çok başkadır ve ikincisi bütün toplumu ilgilendiren ve nedenleri herkes tarafından bütün boyutlanyla bilinmesi ge- reken bir durumdur. Önce belirtmek gerekirse Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasında öteden beri yaşanan ve ka- rarnameler bunalımıyla su yüzüne çıkan didiş- me, tipik bir sınıf savaşımıdır. Bu sınıf savaşımın- da ulusalcı güçlerle emperyalizmin finans odak- lannın dümen suyuna girmiş teslimiyetçi güçler arasında büyük bir hesaplaşma yatıyor. Bu he- saplaşmanın en büyük ayağını ise enerji konu- su oluşturuyor. Gerçekçi, ulusal, kişilikli hiçbir dev- let yönetiminde, bizde olduğu gibi, enerji kaynak- ları böylesine sorumsuz ve akıl almaz bir ucuz- lukla yerli ve yabancı şirketlerin tasarrufuna bı- raktlamaz. Çünkü bugün bütün dünyanın kabul ettiği ortak görüş odur ki enerjiye egemen olan, dünyanın geleceğine de egemen olacaktır. Bu enerji kaynakları artık nükleer, fosil yakacaklar ve elektrik de dahil olmak üzere bir bütün olarak de- ğeriendirilmektedir. Dikkat ederseniz, bizde elekt- rik enerjisinin özelleştirilmesi gündeme geldiği gün- den beri tartışmaların ve didişmelerin ardı arka- sı kesilmemiştir. Hükümetin bu konuda yürüttü- ğü teftişin boyutları gelip siyasilere dayanınca da teftişin hızı bir anda kesilmiştir. Yine buna koşul olarak bugüne değin ANAP'ın da içinde bulun- duğu koalisyon hükümetlerinin tümünde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ANAP'ta kal- ması ve en büyük vurgunun burada yaşanıyor ol- ması da bir raştlantı değildir. Ve ANAP'lıların bu dersi hocalan Özal'dan çok iyi almış olduklan gö- rülmektedir. Bu hükümetin laik ve çağdaşmış gibi görünüp tarikatlara ödün vermesi de boşuna değildir. Eko- nomik gündemi toplumun gözünden kaçırabil- mek için Nakşibendi tarikatının lideri Esad Co- şan'ın Süleymaniye Külliyesi'ne gömülmesi ka- rarnamesinin hazırlandığı bir tarihsel dönemde, Nâzım Hikmet'in yurttaşlığa geri alınması öne- risini birlikte geliştirmesi ise bir başka kurnazlı- ğının göstergesidir. Çok ilginçtir, bu hükümet önemli bütün uygulamalarını hep kurnazlıkla yü- rütmek istemiştir. Kurnazlıkları Çankaya duvan- na çarpıp bozulunca da doğal olarak hırçınlaş- maktadır. Salt siyasette değil yaşamtn tüm alanlarında kurnazlık, ilkelliğin bir uzantısıdır. Kaldı ki kurnaz- lığını bu hükümet, emperyalizmin Türkiye'ye da- yatmalarına karşı bir kez olsun kullanmak şöyle dursun, IMF'nin Türkiye Masası Şefi 3. derece- den bir bürokrat olan Carlo Cottarelli yi her ge- lişinde el pençe divan durarak ayakta karşılamış- tır. Evet, huzurda huzursuzluğun temelinde ya- tan neden Türkiye'nin geleceğidir. Ve bu bir tav- la oyunu değil, çetin bir sınıf savaşımıdır. Sanı- rım, bu geleceğe ilışkin en temel belgeler içinde yer alacak olan ve MGK toplantısının gündemi- nin ana maddelerinden birini oluşturan ve yine bu hükümet elinden çıkan Ulusal Program da ya- şanan bu bunalımla birlikte daha görüşülmeden böylece reddediliyor olsun... Çünkü eğiiimleri ve uygulamaları artık çok iyi tanınan ve bilinen bu hükümetten gerçekçi bir Ulusal Program değil, çıksa çıksa IMF'ye ve emperyalizme iyi niyet mektubu çıkar. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7SOLDANSAĞA: 1/ Gerçek ya- şamda olama- yacakbirolay 2 örgüsü içinde 3 erdemli kişile- rin kötülerin elinden çekti- ği açılan anla- tan ve erdemin zaferiyle sona eren duygusal 8 dram. 2/Bora- g zankuşu da denilen ve Güney Amerika'da yaşayan 1 birkuş...Dokuteli.3/ 2 Aile halkı. 4/ Aktin- 3 yum elementinin sim- 4 gesi... Gerçekleştiril- mesizamanabağlıis- „ tek. 5/ Yerli malı sim- geleyen harfler... Vur- gun yiyen bir dalgı- ° cın, iyileşmesi için ^ I tekrar indirilmesi gereken aynı su derinliği. 6/ Is- tatistikte, bir grup veri içinde en sık görülen değe- re verilen ad... "Fena değil" örneğinde olduğu gi- bi, bilinçli hafifsemeye dayanan söz sanatı. II Kan- toda Doğu giysileriyle yapılan dansın adı... Tavla- da "üç" sayısı. 8/ Bayrak... Denize uzanan dar ve alçak kara parçası. 9/ Bir renk... Bahkesir'in eski adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hindistan'da, Gandhi gibi önemli ruhani kişile- re verilen unvan. 2/ Kişinin öz benliği... Bir insa- mn ruhsal gücü. 3/ Antalya'nın bir plajı... Arka, sırt. 4/ Asma kütüğü... Havagazı lambasının ucu. 5/ Fi- zikte kullanılan bir güç birimi... Kapah bir yerin ısı- sını ayarlayan aygıt. 6/ Kurum. 7/lran'da, Hasan Sab- bah'ın önderi olduğu Haşhaşiye tarikatının karar- gâhı olan ünlü kale... Adın dunım eklerinden biri. 8/ Birnota... Kıbns'ın Yunanistan ile birleşmesi di- leğini belirtmekte kullanılan siyasal deyim. 9/ Pulculuk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle