18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT2001CUMA EKONOMÎDE KRİZ DUTVYADA BUGUN ALİ SİRMEİN Ecevit Doğru Söylemiyop 19 Şubat krizinin nedeni 21 Şubat günü da- ha iyi anlaşıldı. 19 Şubat'ta TV kameraları önünde, bütün dünyaya "Eyahali Türkiye'de zirve krizi var" di- ye haykırıp kriz yaratan Ecevit, 21 Şubat günü DSP Meclis Grubu'nun salya sümüklü toplan- tısında, krizi tırmandıracağını ilan ediyor, Cum- hurbaşkanı'nın, kendi ekonomik politikalanna destek vermeyi reddettiğini ilan ediyordu. Ecevit doğruyu söylemiyordu. Nitekim, Ece- vit'in savaş naralarının hemen ardından Çanka- ya, ekonomik politikaya destek verdiğini açık- ladı. Cumhurbaşkanlığı Ecevit'in oyununa gelmiş- ti. Cumhurbaşkanı'nı hükümetin ekonomik po- litikasının ardında durmamakla eleştiren Ecevit, bu konuşmasından sekiz saat sonra, kendi eko- nomik politikasının ardında durmadığını alınan kararlarla ortaya koydu. Hükümet 21 Şubat'ta yaptığı toplantıda kur çıpası politikaşını terk etmeye karar verdi. Toplantıya, Özal'ın harika çocuklanndan olan ve şimdiye dek değil kriz önlemek, krizieri doğ- ru dürüst okuma becerisine bile sahip olmadı- ğı birkaç kez kanıtlanmış olan Güneş Taner'in de katılması, 57. hükümetin nasıl bir şaşkınlık içinde olduğunu göstermektedir. 22 Şubat günü Türkiye, üzerine bomba düş- müş bir ülke konumundadır ve döviz kurlan ile faizlerin nerede duracağını kestirmek şu anda olanaksızdır. • • • Ekonominin uzmanları, Merkez Bankası'nın 19 ve 20 Şubat'ta uyguladığı politikanın da yan- lış olduğunu ve krizin boyutlannın büyümesine neden olduğunu ileri sürmekteler. Şimdi çoğu kişi "Ekonomi uzmanı da ne de- mek ki? Adamlar, birgün önce söylediklerinin tam tersini ertesi gün söyleyebiliyorlar" diyebi- lir. Bu tanı kimi gerçekleri banndırmakla biıiikte, insafsızdır. Çünkü Türkiye'de sağlıklı bir ekono- mi tahmini yapmak güçtür. Nedeni ise, ekono- minin üzerinde politik nedenlerin hiçbir yerle kı- yaslanmayacak kadar büyük olmasıdır. Sakın kimse yanılmasın! Bugün yaşadığımız olay, 19 Şubat MGK krizinin sonucu değildir. Türkiye'de zaten kriz vardı. Nedense bunu görmek istemiyorduk. Kriz, ekonominin yapısından olduğu gibi ken- di ekonomik politikasına inanmayan 57. hükü- metin politikayı yürütmedeki kararsızlığı ve ona duyulan güvensizlikten kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle kriz, ekonomik olduğu ka- dar belki de daha büyük ölçüde politiktir. Şu anda kimse, serbest kur politikasının eko- nomiye nasıl olumlu bir etki yapacağını açıkla- yabilecek durumda değildir. ~- ~';:; • '.' • • • Uzmanlar, 19 Şubat sabahı 10.15'ten önce, 20 Şubat günü 4 aylık borçlanma yapacak olan Hazine'nin bu borçlanmayı yüzde 57-65'ler dü- zeyinde yapabilecek durumda olduğunu söy- lüyorlardı. 19 Şubat sabahı böyle bir ortamda, hüküme- tin 1 numarah sorumlusu, TV ekranları önünde haykırdı: "Devlette kriz var!" Ve her şey ondan sonra oldu. Şimdi filmi geri çevirelim ve MGK'de olanla- nn Ecevit tarafından dünyaya ilan edilmediğini düşünelim. O takdirde, hiç değilse dört ay için zaman kazanılmış olacaktı. Bu süre içinde kur makası yürüyecek, enflasyon çalışan kesimle- rin ensesinde boza pişirmek pahasına da olsa, biraz daha düşecekti. Ecevit, krizi böyle bir anda çıkardı. Şimdi Türkiye'de herkes biraz daha yoksul- laşmıştır. Merkez Bankası ve hükümetin ortak açıklamasında ise şimdiden belli olan tek hu- sus, bundan böyle çalışanlann daha da posa- sının çıkanlacağıdır. Ecevit bu ortamda çıkıp, kendi neden oldu- ğu ve sürekli tırmandırdığı krizi bütün bu olay- lann nedeni olarak göstererek sorumluluğu Se- zer'in sırtına yıkmaya çalışacaktır. Ecevit bizlere doğrulan söylemiyor, söyleye- miyor. Çünkü doğruyu söylemek istese ''Bü- tün bunlara ben neden oldum, istifa ediyorum" demesi gerekir. Sakın kimse Ecevit'in istıfasının krize neden olacağını sanmasın! Çünkü hepimiz görüyoruz ki, Ecevit'in biza- tihi varlığı bile bir kriz nedenidir. Taner toplantıya çağrıidı Ekonomi iyiye gidecek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)-Eski dev- let bakanlanndan ANAP'lı Güneş Taner, bundan sonra ekonomi- nin iyiye gideceğini sa- vunurken DYP'li Uruk Söylemez, programın çöktüğünü. IMF'nin hatasını kabul etmesi gerektiğini. Türki- ye'nin önceki noktaya döndüğünü dile getirdi. Eski ekonomiden so- rumlu bakanlar, dalgalı kur politikasına geçile- rek uygulanan ekono- mik programdan vaz- geçilmesini değerlen- dirdiler. DYP'li Söyle- mez, ANAP'lılann san- ki hükümet ortağı de- ğilmiş gibi davrandık- lannı kaydetti. Hükü- met tarafından uygula- nan programın çöktü- ğünü belirten Söyle- mez, "Ana dayanağı olan sabit kur sistemi hatalı ve eksikti" dedi. Hükümetin, kasım bu- nalımı ve önceki günkü bunalımın ardından dö- nüş yapmak zorunda olduğunu dile getiren Söylemez, "Enflasyo- nun buyıl içinyüzde 10- 12 noktasına ulaşması hayaldir. Ocak-şubatta- ki borçlanmalann orta- lama faizi yüzde 82.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam üzerinden Ziraatve HalkBankası, esnaf ve köylüye kredi kullandıracaktır. Tüm hedefler A dan Z'ye de- ğişmiş, çökmüştür. Bu EMF'nin yaptığı bir ha- tadır. IMF yapüğı hata- yı kabul etmeü'' değer- lendirmesini yaptı. Dün dündür, bugün bugündür: Ecevit, 1994'teki 5 Nisan krizinde Başbakan Çiller'i uyarmıştı IMF varsa bunahm kaçımlmazistanbulHaberServisi-DYP-SHP koalisyon hükümetinin iktidarda ol- duğu 1994 yılımn ilk aylannda orta- ya çıkan ekonomik kriz, 5 Nisan'da açıklanan bir başka "istikrarpaketi" ile aşılmaya çalışılmıştı. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, paketin açıl- masından sonra destek için ABD'ye giden dönemin Başbakanı Tansu Çil- ler'e, "IMF'nin ekonomik program dayatüğıülkekrdesiyasalbunahmın kaçımlmaz olduğu" uyansında bu- lunmuştu. Dünyaya soldan bakan ekonomistler ise, Türkiye'nin soru- nunun anlık istikrar paketleriyle çö- • Ne demişlerdi: Mesut Yılmaz: Eğer 1993 Kasım'ında böyle bir istikrar paketi uygulansaydı bugün IMF'nin kapısına gidilip dilenmek zorunda kalınmazdı. Zafer Çağlayan (ASÖ Başkanı): Daha cesur kararlann alınmasını beklerdik. Hüsamettin Kavi (İSO Başkanı): Ülkemiz için asıl önemli olan üretimdir. Sakıp Sabancı: Ulusça el ele verme günündeyiz. zülemeyeceğini belirterek yapısal kasTna yüklendL Aşın likidite döviz kez düşürüldü. Merkez Bankası'nın düzenlemeler ve özellikle uzun va- deli vergi sisteminin getirilmesi ge- rektiğini savunmuşlardı. Merkez Bankası Başkanı Rüştü Saracoğhı'nun nedenlerini, "Faizle- ri düşürmek için Hazine ihalelere müdahale etti. Devtet iç borçlanma senedi piyasası öldü. Piyasalardan borçlanamayan HazineMerkez Ban- saülarak çekilmeye başlandı. Sonun- da faizi düşürmek için yola çıkan hü- kümet Cumhuriyet tarihinin en yük- sekfaiziniyarara*" sözleriye ifade et- tiği kriz sonucu, yılbaşında 15 bin li- raya yaklaşan dolar kuiu, hızla tırma- narak 40 bin liraya ulaştı, faizler pat- ladı, sıcak para yurtdışına kaçtı. Tür- kiye'nin kredi notu üç ay içinde iki 7 milyar dolar düzeyindeki döviz re- zervinin yansı eridı. TYT Bank ve Marmara Bank battı. Kriz sonucun- da ekonomi yüzde 6 civannda küçü- lürken, 500 bin kişi işsiz kaldı, 630 bin kişi daha düşük imkânlı işe razı oldu. 650 bin kamu ve özel sektör iş- çisi yüzde 150'lik enflasyonist or- tamda sıfir zamma yakın oranda top- Sivil Girişim Başkanlar Kurulu, kriz sonrası her yıııttaşa 600 dolar ek yük geldiğini belirtti Sonmıhdar faturayı ödemeliANKARA/İSTANBUL (Cumhuri- yet) - Sivil Ginşim Başkanlar Kurulu, Kara Çarşamba sonrası her yurttaşa 600 dolar ek yük geldiğini belırterek "Bu fa- turanın hesabı verilmelidir. Başansız olan bakan ve bürokraflar değiştirüme- Kdir" görüşünü dile getirdi. Türk-lş Ge- nel Başkanı Bayram MeraL son krizin IMFpolitikalannın ıflası olduğunu vur- gulayarak "Dalgah döviz kurunun be- nimsenmesiyie paranın para kazandığı yenibir dönem başlayacakür" dedi. Hü- kümetin toplumun tüm kesımlerini top- lantıya çağırmasını isteyen DlSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, u Kendi prog- ramını dikte ettireceği bir zeminde de- ğfl, bilgi vereceği, önerileri dinleyeceği birzeminolmalT dedi. Türk-lş. Hak-lş, TOBB, TZOB, TİSK VE TESK genel başkanlannın oluşturduğu Sivil Giri- şim Başkanlar Kurulu, devlet zirvesin- deki bunahm ve 21 Şubat krizi sonrası alınan ekonomik kararlan değerlendir- mek üzere dün bir araya geldi. Girişimi oluşturan örgütlerce yapılan ortak açık- lamada, Kara Çarşamba sonrası her yurttaşa 600 dolar ek yük geldiğini be- lirterek "Bu faturanın hesabı verilmeli- dir. Başansız olan bakan ve bürokratiar değjştirilmefidjr" görüşü vurgulandı. Ekonomik ıstıkrann önkoşulu olan siyasi istikrann sağlanması gerektiğini belirten başkanlar, devletin zirvesinde yaşanan anlaşmazlığın bitirihnesini de istediler. Ihracat ve istihdama dayalı, tüm kesimlerinin onayını alan bir prog- ram istenilen açıklamada, "Yönetenkr de yönetilenler kadar hukuka saygı duy- İstanbul'da halk sabah erken saatkrdenra'barendöviz bürolanna koştu. İlerleyen saatlerde kuynıklar uzadL malı ve demokratikkuraDara uygun ha- reket etmelidir. SKil Girişim, bu şekilde oluşturulmayacak bir programa destek vermeyecektir'' denildi. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Me- raL, son krizin IMF politikalannın ifla- sı olduğunu belirterek dalgalı döviz ku- runun yatınmın azalacağı, işşizliğin ar- tacağı, paranrn para kazanacağı bir dö- nemi başlatacağı uyansında bulundu. Sivil Girişim Başkanlar Kurulu'nda alınan kararlara uygun hareket edecek- lerini vurgulayan TOBB Başkanı Fuat Miras, dalgalı kur programının üretim sektörüne 30 milyar dolarlık ek yük ge- tirdiğini de belirtti. Sivil Girişim'de yer almayan DlSK Genel Başkanı Sü- leyman Çelebi toplumun isteklerine kulak tıkayan politik tarzı benimseyen, ekonomik programı çöken, ülkeyi de- mokratikleşme hedefıne taşımayan yol- suzluklann üzerine tam olarak gideme- yen hükümete güven duyulmasının beklenemeyeceğini kaydetti. Kamu Emekçileri Sendikalan Konfe- derasyonu (KESK) Genel Başkanı Sa- mi Evren, devalüasyonun enflasyonu patlatacağını ve çalışanlann alım gücü- nü iyice düşüreceğini belirterek "Bu programın iflas ettiği açıklanmah, so- nımhüan hemen istifa etmelidir'' dedi. Türk Kamu-Sen Genel Başkanı Re- sul Akay da ekonomide yaşanan duru- mu "kriz" olarak adlandırmamak ge- rektiğini belirterek "Bu bir kriz değfl. Emekçflerin yası, rantiyecUerin bayra- mıdır. RantiyecUere bu bayramı anna- ğan ettifer, bize ise acıh kederB 'yas'ı re- vagördüler" ÇİLLER UZLAŞMA HÜKÜMETt tSTEDİ Ecevit hemen istifa etmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP yönetimi, de- nnleşen ekonomik bunalıma karşı, 2001 içinde en erken tarihte seçim koşuluyla Mec- lis'teki 5 partinin katılımıyla "ulusal uziaşma hükümeti" önerdi. Piyasalardaki bunalımın devalüasyona sürüklediği sa- atlerde parti kurmaylanyla toplantılar yapan ve panik olarak algılanacak demeçler vermekten çekinen DYP Ge- nel Başkanı Çiller. dün parti- sinin yetkili kurullannı topla- dı. Çiller, Başkanlık Diva- nı'nda kararlaştınlan "uhısal aztaşma" önerisini, GİK top- lantısından önce açıkladı. Başbakan BülentEcevit'in is- tifa dilekçesini hemen Çan- kaya Köşkü'ne götürmesi ge- rektiğini savunan DYP lideri, "Çözüm,panikten uzak kala- rak milli mutabakat hüküme- tidir. Bu hükümet, bir seçim hükümeti olarakçahşmah. Si- yasi Partiler Yasası'nı, Seçim Yasası'nı düzenkmeü. 2001 içinde seçime gidihneli'" dedi. Çiller, ekonomik bunalımın boyutlan ve 5 Nisan 1994 bu- nalımıyla karşılaştırmasıyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: • "Devalüasyon olmaya- cak, kur poh'tikası çıpadır" görüşü çökmüştür. • Alınan dış borçlar, ciddi fakirleşme hiçbir işe yarama- dığı gibi Türkiye'nin önünde ciddi bir fatura olarak duru- yor. • Kasım ayındaki kriz bir provaydı. Bu kriz, siyasi kriz- le çıkmasaydı, mart aymda reel sektörün kredi faizlerini ödeyememesiyle görülecekti zaten. • 5 Nisan programmda yanlış olduğu söylenen her şey bugün katlanarak yapıldı. • GSMH'nin yüzde 40'lar civannda bir kamu açığı var. Maalesef ne dediysek çıktı. • Programın çöküşü mille- te yeni bir faturadır. Devalü- asyonun arkasından gelecek olan enflasyondur. FP LİDERİ RECAÎ KUTAN Dalgah kur kararı yüzde 30 devalüasyon demektir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, "dalgah kur'" karannm, fıilen yüzde 30'un üzerinde bir devalüasyon an- lamına geldiğini belirterek "Bu işin en kestirme yolu ül- keyi seçime götürmektir" de- di. Kutan, Memur-Sen Genel Başkanı Fatih Uğurhı'yu zi- yaretinde yaptığı konuşma- da, dolann 900 bin, markın 400 bin liranın üzerine çıktı- ğına dikkat çekerek şunlan söyledi: "Madem yüzde30 civann- da, adı devalüasyon olmasa bile bu yapılacakn, niçin Ha- zine'den şu kadar milyar do- larhk dövizler çıkmadan ya- pılmadı? Bu en az 3-4 milyar dolaruk zarar getirmekte- dir" Kutan, ana muhalefet ola- rak konuyu eleştiriyle geçiş- tirmeye niyetli olmadıklan- nı vurguladı. FP Genel Başkanı Recai Kutan, ekonomik çöküntü- nün en fazla memurlarm sır- tına yükleneceğine dikkat çe- kerek "M emurlara vaat edi- len zamlar, sadece bir günde toptan gittL Yoksulluk sıru- nnda olan memurlanmızın yüzde 9O'ı fîilen açhk suun içindedir" diye konuştu. lu iş sözleşmesi imzalamak zorunda kaldı. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit (destek için ABD'ye giden Çiller'i uyarmak amacıyla): "Ashnda IMF özeüikle az getişmiş ülkelere kendi programmı dayatnğı zaman mutia- ka o ülkekrde siyasal kriz ortaya ç> kryor. Türkiye'de ise zaten bir siyasal kriz var, bu daha ağniaşnuş olur. ABD Güneydoğu sorununa kendi an- layışı doğrultusunda bir siyasal çö- züm isteyecektir. Kıbnsta Türkiye- den yeni ödünler isterüyor. Hatta Fe- ner Rum Patrikhanesi devletstatüsü- nekavustunümakisteni- yor" Başbakan Tansu Çil- ler: Ulkemizin geleceği için çocuklanmızın gele- ceği için hep birlikte fe- dakârlık yapacağız. Her- kes ekonomik gücü ora- mnda fedakârlık yapa- cak. Ekonomik Kurtuluş Savaşı vereceğiz. Borç, faiz, döviz kıskacını yok edeceğiz. Milli paramıza güven vereceğiz ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz: Eğer 1993 Kasırm'nda böyle bir istikrar paketi uygulansaydı, bugün IMF'nin kapısına gidilip dilenmek zorunda kalın- mazdı. Kasım aymda Merkez Bankası'nm 7 milyar dolarlık döviz re- zervi, seçim ekonomisi uğruna heba edildi. Zafer Çağlayan (ASO Başkanı): Daha cesur kararlann alınmasını beklerdik. Hükümetin özelleştirme ile ilgili prograrmna sa- dık kalmasını bekliyo- ruz. Paket özellikle ver- gi dışı kalmış kesimleri vergi kapsamrna ahnak- ta yetersiz kalıyor. Hüsamettin Kavi (İSO Başkanı): Ülkemiz için asıl önemli olan ûretimr dir. Parlamento seri şe- kilde çalışarak kendisin- den beklenen yasal dü- zenlemeleri gerçekleş- tirmeli. Sakıp Sabancı: Ulusça el ele verme gününde- yiz. Önemli olan paketin gelmesiydi. Gelmemiş olsaydı, çok daha felaket olacaktı. Ayn politik gö- rüşteki iki partinin bir a- raya gelerek böyle bir paketi ortaya koyması cesur ve kutlamaya de- ğer bir davranış. Artık sendikalar da muhalefet de işin tadını kaçrrma- malı. Prof.Dr. tzzettin Ön- der: Türkiye'nin sorunu anlık istikrar sorunu de- ğil, yapısal düzenleme sorunu. Paket uzun va- deli, yapısal düzenleme getirecek, monopolcü yapıyı kıracak nitelikte değil. Ekonomik yükün adil dağılımı ile ilgili bir şey yok. Ücret enflasyo- nun gerisinde kalacak. Ek vergi tek başma çö- züm değil. Giddi, uzun vadeli vergi sistemi geti- rihneli. Sonuçta adalet açısından olumlu değil. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Bu yaşadığımız geçici bir ekonomik kriz değil. Yaşanan tam anlamıyla ya- pısal bir kriz. Soruna bu boyutta bak- madıkça hiçbir çözüm bulunması da mümkün olmayacak. Türkiye'de eko- nomi neden tekliyor? Ekonomik istik- rar neden bir türiü gerçekleşemiyor? Bu sorulara köklü bir cevap bulmadık- ça, "aspirin tedavisi" devam edip gi- der. Aslında gidemez, dün olduğu gi- bi sonunda sistem iflas eder, aspirinin artık fayda etmeyeceği de ortaya çıkar. Biz, çok partili bir parlamenter sis- tem içinde yönetiliyoruz ve bunun adı- na da demokrasi diyoruz. Ekonomik ve siyasi durumun da Avrupa Birliği'ne girecek düzeye geldiğine inanıyoruz. Daha doğrusu, böyle sanıyoruz ya da böyle olmasını arzu ediyoruz. O zaman soruna AB'ye aday bir ül- ke standartlan açısından bakalım. Si- yasi açıdan baktığımızda, bu ülkenin normal demokrasi standartlan içinde olmadığını görürüz. Hâlâ bu ülkede belli siyasi düşünceleri açıklamak suç. Insanlar, görüşlerini açıklarken korku- yorlar. Son örneği Doçent Fikret Baş- kaya. Yeniden "terörist" olarak kesin- teşen cezası nedeniyle hapse girecek. Cezaevlerinde 12 bin civannda siya- iflas Eden Anayasal Sistem si tutuklu ve mahkûm bulunuyor. Bun- lann yüzde 90'ı, yani 10 binden fazla- sı, sırf afiş astığı, pankart yapıştırdığı, bildiri dağıttığı, devletçe sakıncalı gö- rülen bir yayın organında çalıştığı için "terörist" sayılıyor. Bu nedenle, hem zaten çok fazla olan cezasının yanı sı- ra infaz indiriminden çok az yararlanı- yor ve siyasi irade tarafından her se- ferinde af kapsamı, ceza indirimi kap- samı dışında bırakılıyor. Ermeni sorunu, tamamen bir tabu halinde, yatnızca dışanyla bir kavga konusu halinde iç propaganda malze- mesi olarak kullanılıyor. Içerideyaban- cı düşmanlığını körüklemek, domates ve portakal sandıklannı tepelemek için sömürü konusu yapılıyor. Kıbns konu- su, 1974'ten bu yana Denktaş gibi başansızlığı tescil edilmiş kişilere ema- net ediliyor. Bu konu da bir tabu. Kıb- ns'ta muhalefet edenler hainlikle suç- lanıyor, başlanna olmadık işler geliyor. Son ömeklerden birisi gazeteci Şener Levent'in başma gelenler. Türkiye, bu ülkeyi yönetenlerin uz- laşmazlığı nedeniyle, dış dünyada "Avrvpa'nın Kızgın Ülkesi" diye anılı- yor. Şunu açıkça görüp kabul etmek gerekiyor: Sorun tamamen siyasi ve bu siyasi ortamın yarattığı psikolojik hava. Ekonomiye de siyasal tercihler yön veriyor. Bu ülkedeki gelir dengesi dünyanın en geri ülkelerinin düzeyin- de. Yani çok küçük bir zengin azınlık ve büyük biryoksullar kitlesi. Böyle bir dengesizlik nasıl meydana geldi, işte sorun burada düğümleniyor. Bu ülkede, alttakilerin seslerini çı- kaımalan mümkün değil. Örgütlenme yasak, hak istemek yasak. Muhalefet edenin başına her türiü bela geliyor. İş- te Silopi: Yasal partinin şubesini kur- mak isteyen kişiler önce tehdit ediliyor, sonra ortadan kaybolup gidiyorlar. Sendikacılık, tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Neredeyse bu ülkede sendi- ka kalmadı. Kalanlar da naylon sayıla- cak ölçüde etkisiz. "Kürtçe eğitim" konusunda yaşa- nan krizin ekonomiyi etkilememesi mümkün mü? Bu ülkeye yatınm yap- mak isteyen, bu ülkede üretim yap- mak isteyen kişi, siyasi baskı sistemin- den ürküyor. Elinde büyük baskı me- kanizmalan bulunan iktidar sahipleri, sorunlan çözmek yerine muhalefet edeni susturmayı yeğliyorlar. Bu or- tamda yağmacılık kol geziyor. Hangi demokratik ülkede bu kadar büyük yağma yapılır ve bunun hesabı sorulamaz. Itiraz edenin canına oku- nuyor. Çünkü, ülke bir polis devleti mantığı içinde yönetiliyor. Hakkınızı nerede arayacaksınız? Bütün kurum- lara karşı bir güvensizlik toplum içine yayılmış durumda. Böyle bir ülkede kim geleceğine güvenir, kim para ya- tırmaya kalkar. Yabancı sermaye kaçı- yordiyetahlilleryapılıyor. Yabancı ser- maye neden kaçıyor? Bu ülkenin siya- si yapısına güven yok da onun için. Yunanistan, Portekiz ve Ispanya ör- neğine bu köşede çok vurgu yaptık. Türkiye, otoriter bir sistemle yönetili- yor. Türldye'nin etkili güçleri, bu ülke- ye demokrasi elbisesinin bol olduğu- nu düşünüyorlar. Daha doğrusu, de- mokrasiden korkuyorlar. Özgür bir toplumdan korkuyoriar. AB'ye yönel- mekten ve buradan gelecek eleştiriler- den hoşlanmıyoriar. Kimileri AB için 2010 senesini uygun görüyoriar, kimileri demokrasiyi daha da uzak bir geleceğe ertelemekten ya- na olduklannı saklamıyoriar. Halbuki, bu ülkenin ekonomisinin düzlüğe çık- masıyla, soyguncu sistemin, yağma- cı sistemin temizlenmesi arasında çok yakın bir bağ olduğunu biliyoruz. Or- neklerini de AB'ye giren ve sistemleri- ni demokratikleştiren, bize benzeyen ülkelerden seçebiliriz. Yunanistan, Is- panya ve Portekiz, diktatörlükleri yıka- rak cunta anayasalan yerine demok- ratik anayasalar hazıriayarak önce si- yasi açıdan düzlüğe çıktılar ve buna bağlı olarak ekonomileri de düze çık- tı. "Avnıpa'nın kızgın ülkesi" imajı bir gerçekliği dile getiriyor. Siyasi çıkmaz, devletin tepelerine kadar uzanan bir öfke patlamasını beraberinde getiri- yor. 1982 Anayasası militer ve despotik bir anlayışın ürünü. Türkiye, bu anaya- sayla ve bu anayasanın yarattığı ku- rumlaria idare ediliyor. Sorun bu sis- temde. Bunu değiştirmekzorundayız. Bu sistem değişmedikçe, krizin biri bi- tip diğeri başlayacak. Gerisi fasa fiso.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle