19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2001 CUMA CUMHURİYET SAYTA 17 Tekzlp Basında cevap ve düzeltme hakkına, tekziplere saygı gösteren tek kuruluş Cumhuriyettir. Çünkü medyadaki holding sermayesi, gazetesinde tekzip yayımlanmasından hoşlanmaz, yayımlamamanın bedelini parasıyla öder, geçer... Ne ki cevap ve düzeltme hakkının ve hatta mahkemelerden alınmış tekzip kararlannın da zaman zaman kötüye kullanıldığı bir gerçektir... Bir dönem şeriatçı rektör ve dekanlarla yandaşlannın bu köşeye nasıl musallat oldugu henüz hafızalardan silinmedi... Onlar, yelkenlerini siyasetin ikiyüzlü rüzgânyla şişirip bir yandan laik dûzenin altını oyarken bir yandan da yaptklannı tekziplerle inkâr etmeye çalışıyorlardı ki, işgal ettikleri koltuklardan birer birer oldular, oluyorlar. Tekzipler onlan kurtarmaya yetmedi... Yaptklannı ve yapmakta olduklannı inkâr sırası şimdilerde kafatasçılara geldi... Tekzipler başladı... Devamı da gelecektir... Ne diyelim... Hancı ile yolcu hikâyesi; biz buradayız, beklerizl \ Bektn mmikposta:*mksom6cumhuriy0Lcom.tr D E N İ Z Tafc 0,212.512 05 05 Faks: s o Ma 0.212.51244 97 - Devalüasyon olmamış... "Şuna oaramız deve oldu desenize!" erçekler hoşuna gitmeyince sinirienen, si- nirîenince kiiitlenen, kilitlenince devletin zir- vesindeki toplantıdan çıkıp bir bardak su içerek açıldıktan sonra devletin kasasın- dan 5 milyar dolar çıkartan ve bilahare kur politikasını değiştirip devalüasyona neden olan Başbakan Bö- lent Ecevit'in gençliğinde pek önemsedigi bir pro- je vardı: Köy-Kent... Bolu'nun Mudurnu ilçesinde Taşkesti Köy-Kenti de Ecevit'in hayallerinin gerçekleştirildiği yerdi... Ziraat teknisyeni Tevfik Türesin'in önderliğinde başlayan projeyle bölgede tavukçuluk başlatılmış ve küçük bir kasaba Türkiye'nin beyaz et üretiminin önemli bir bölümünü karşılar duruma gelmişti. Mu- durnu Tavukçuluk, 3 bin üreticiye, 2 bin 80 işçiye, 200 nakliyeciye, 150 tedarikçiyle iş olanağı yarat- mış ve köyden kente göç tersine dönerek kentten köye göç başlamış, 25 bin nüfussuyla Mudumu kai- kınmanın örnek beldelerinden biri olmuştu... MudurnuVe bugün Mudumu'dan bir feryat yükseliyon "Mahvolduk!" Mudurnu'da partili-partisiz, üretici-tüketici, yaş- lı-genç bütün insanlar dertlerine çare anyon Hüsa- mettin Özkan'ın olduğu kadar köy-kentlerin de ma- nevi babası Ecevit'e mektup üzerine mektup gön- deriyor: "Mudurnu Tavukçuluk, üretimini durdurmuş olup yem, hammadde, mısır, buğday alamaz duruma gelmiştir. Üç aydır işçilerine, üreticilere, tedarikçile- re para ödeyememektedir. Üretim kapasitesini ve ve- rimliliğini arttırmak için teknolojik yatınmlara başla- mış ve önemli bir bölümünü tamamlamış olan şir- ket, içinde bulunduğumuz son dönemde yaşanan ekonomik kriz ortamında bankalar ve diğer finans kuruluşlannın yüksek faiz oranlarıyla kredilerin ge- riye dönüşünü takip etmeleri sonunda ağır bir finans- man sorunuyla karşı karşıya gelmiştir." "Bugün, çiftçilerin kümeslerinde yemsizlikten ölümler, çevre kirliliği başlamıştır." "Deprem felaketinden zarar gören ve tek geçim kaynağı tavukçuluk olan yöre halkı ekonomik fela- ketle karşı karşıyadır. Bölgemizde sosyal huzursuz- luklar başlamak üzeredir." "Halka ve bölgesine mal olan Mudumu Tavukçu- luk'un tüm borçlannı kabul edilebilir ödeme planı içinde ödeyeceğinden ve halkın manevi desteğiyle ülke ekonomisine katkıda bulunmaya kararlılıkla de- vam edeceğinden şüphemiz yoktur. Yöremizdeki du- rumun aciliyetini bilgi ve takdirterinize saygılanmızla arz eder, devletimizden acil yardımlarınızı bekleriz." Bir yandan birileri paraları hortumla götürüyor, öte yandan insanlar bölge bölge batıyor... Ecevit kilit- lenmiş, açılmak için bir bardak su içiyor! Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuCayahoo.com tki kişi konuşurken, üçüncüye Hüsamettin Ozkan olmak düşer! Mutrtenem efendHere ppopaganda Istanbul'da belediye binyılın çevre atılımını başlatmış... Buna atılım de- ğil olsa olsa "desteksiz atma" denir... Bir de herhalde matbaacı dostlan- na atılım yaptırmak için parlak kâğıt-, larla binlerce broşür bastırmışlar, so- [ kaklarda, meydanlarda dağıtıyorlar, broşürün yüzüne bakan kaldınp atı-' yon buyurun size yeni bir çevre kirli- liği... Neyse,konumuz"atılınn"ınbaş- kabiryüzü... Osmanlı'da kalıp da halen Istanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi'ni yöne- tenler "Muhterem Efendim" diye baş- layan bir anket formu hazırlamışlar... Amaç, "ISKİ'nin faaliyetlerinden ha- berdar etmek" için gerekli bilgiler Adı- nız, soyadınız, kurumunuz, göreviniz, adresiniz, iş telefonunuz, cep telefo- nunuz, faksınız, e-mail adresiniz... Bu da bir çevre kirliliği yaratıyor; başlıktaki "Muhterem Efendim"i gö- ren kâğıdı buruşturup atıyor... Çünkü biliyor ki, verdigi bilgilerle seçim za- manında "propaganda faaliyetle- ri'nden haberdar edilecek! Dostkaağı Emlakbank, şubelerinden emekli maaşı alanlara "dost hesabı"ndan emekli maaşı tutan kadar faizıyle kredi açı- yordu... Bu ay, bir gecede alınan kararta, emekliler 100 milyon lira do- layındaki maaşlanna ulaşamadan kredi borçlan kapatıldı... Aynı uy- gulama banka çalışanlanna da yapıldıi 'Koruman'a Dönüştü!.. MERİÇ VELtDEDEOĞLU 19 Şubat 2001 'in MGK top- lantısı da 28 Şubat toplantı- sı gibi hiç unutulmayacak... Adeta yangını benzinle sön- dürmeye kalkışan Başbakan Yardımcısı'nın, bu sarsıntının büyümesine ne ölçüde ne- den olduğu da anılardan uzun süre silinmeyecek... Sjjinmemelidir de. Çünkü Basıntfa ~*Başbatkan'dan so- rumlu devtet bakanı' olarak ni- telendirilen Başbakan "Baş" Yardımcısı'nın sorumluluğu, bu olayda neredeyse "konı- manlığa"?) dönüştü... öte yanda anlaşıldığına gö- re, Sayın Ecevit, siyasal ya- şamında artık iyice yerleşip özel bir yöntem durumuna gelen "zor karşısında bırakıp gitme" diyebileceğimiz tutu- munu bu kez de yardımcısı- nın ancak bir "koruman"a ya- kışan müdahalesinin hemen ardından uygulamış. Sorumlu kişiyi, sorulan so- rulara, yapılan eleştirilere ya- nrtverememek, kendinisavu- namamak durumuna düşü- rüp, karşı tarafı haklı konu- ma getiren bu davranış ne yazık ki ülkemizde türiü kurum ve oluşumların kimi yönteci- lerine de bulaşmış durumda; örneğin, bazı sivil toplum ku- ruluşlannın değişmez baş- kanlannın da can alıcı eleşti- hler, sorular karşısında kol- tuklarını o an için bırakıp git- tiklerine, daha sonra da bir şey olmamış gibi davrandık- lanna birkaç kez üzülerek ta- nıkolduğum gibi, bu tutumun zaman zaman sergilendığini basından da okuyoruz. Genelde aklın ve mantığın önüne geçen bir duygusallı- ğın neden olduğu bu tutum- dan kuşkusuz, yürütmenin başında olan Başbakanımızın yıllar önce sıyrılması gerekir- di. Ama şimdi Sayın Başba- kan'ın sıyrılıp kurtulması ge- reken bir durum daha oldu- ğu kanısındayız. 19 Şubat 2001 'in MGK top- lantısıyla iyice beliren ve bir "konıman " niteliğine bürünen Başbakan Yardımcısrnın ko- ruyuculuğundan kendisini ko- rumak... Başbakan Yardımcısı, olay- lı toplantıda Sayın Ecevit'in kendini savunamayacak bir durum içindeymiş gibi algılan- masına neden olan bir çıkış yaptı; başka bir anlatımla: Başbakan'ın yapması gere- ken yanıt konuşmayı Sayın Ecevit yapamadı da bunu yar- dımctsı üstlendi; böylece Sa- yın Özkan hem sözle hem el- le -anayasa kitapçığını sert bir biçimde iterek- kendine özgü biçemiyle sessiz kalan Başbakanı'nı, Cumhurbaş- kanı'na karşı korudu... Sıradan yurttaşı bile çile- den çıkaran bu "korvmanlık" görevine bürünme olayına, Başbakan'ın ayakta yaptığı basın açıklaması sırasında, Sayın özkan'ın değme "ba- digard"\an anımsatan duruşu, tavn da tuz biber ekecek bo- yuttaydı... Bakanlar Kurulu toplantısı bitiminde yapılan basın top- lantısında da Sayın Ecevit'in duyamadığı sorulan, sabır- sız, tedirgin, oturduğu yerde duramayan, "yolsuzluk so- ruşturması" dendi mi tepesi atan Sayın Mesut Yılmaz'ın, Başbakan'a eğilerek tekrar- laması da başka bir âlemdi... Kamuoyunu üzen, rahatsız eden bu görünümlerden ve özellikle "koruman" konumu- na gelen yardımcısından, yü- rütmenin başının bir an önce kurtulması gerekir kanısında- yız. Belki bu kurtuluş Sayın Ece- vit'i, kendisine oy verenleri ürküten kimi görüş ve karar- lannı şöyle bir gözden geçir- meye, dahası Cumhurbaşka- nı ile kavgaya son vermeye yönettir diye de düşünüp, düş- lüyoruz... O Koruman: vasi; korvman- lık: vasilik; bakınız: H.V. Veli- dedeoğlu, MedeniKanun İçin Terim ve SözKıkler Kılavuzu, Cilt 2/3, 1998, Ist. HAYVANLAR İSMAIL GVLGEÇ igulgec<cıyahoo.com KİM KtME DUM DUMA BEHIÇ [email protected] ÇtZGtLİK KÂMtL MASARACI KEDÎ LEVO APTVÜKA İLAN TC GÖLBAŞI / ANKARA SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/290 Esas Davacı Cemil Yıldınm ve Zeki Yıldınm vekili Av. Saadet Ayan tarafından davahlar Adile Mermerci ve arkadaşlan aley- hine açılan Gölbaşı ilçesi Şafak Mahallesi 911 ada 5 no'lu par- selin ortaklığının satış sureti ile giderilmesine dair açılan dava- da verilen ara karan gereğince, Davalı Mehmet Fuat oğlu lhsan Sunğur'un adına çıkanlan davetiyenin tebliğ edilemediği, zabıta marifeti ile yaptınlan araştırmadan da tebliğe elverişli adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesi ile duruşma gününün ilanen tebliğine karar ve- rilmiş olmakla adı geçen davahnın dunışmanın bırakıldığı 2.4.2001 günü saat 10.20'de mahkememizde hazır bulunması veya kendisini vekille temsil ettirmesi gerektiği, aksi takdirde yokluğunda yargılamaya devam olunarak karar verileceği 7201 sayılı kanunun 28, 29. maddeleri uyannca tebliğ olunur. Basın: 9446 VO6UM Ğ-UNÜ NÜ SOHUNCA NEDEN KAÇTtSf TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 23 Şubat ZUf&IG'fN ÖLÜMÜ.. 194-2'oemjsûN,ûnuı AisuertutYALi ZMC/6, BKBİVfA'NtN PeritOPOUS KENTİNDe £$>' İLE B.İRÜ*TT£ (HTİHAK ETTİ. YAHU&İ ASILLI OLMA- 61 NED£UİYl£, ALMANIÇ6ALIALTINDAKİ />VU£- TüRYA 'DAN JT. DÛUYA SAV#$I 6AŞIHDA AYB/L- MAK 2O&UNDA KAIMIÇTI. İNGİLİ2. UY&UĞUNA SİREN YA2AJZ, 194-f'OE &tZEZİt-WYA YERUEŞTİ. 6ENÇLİĞİNDe,E£>£8İYArA ŞİİfiLESAŞLA/LI/Ç, O4- (44 SONÜA bÜZYAZ/YA 6EÇM/Ş, JİOMAAUAK, TA- RİHİ VE6/yOSeAffc ÖY*:ÛL£K YKOMfÇn. ZK/EH6, YAUN,LİIÜKAAILAT1WYLA VE ArRJNTI- LAJUA UG7HCA eeZ£NMfÇ,PSttX>l£>TİK KİN_ LİSİ OLAN YAPfTLA&YLA, YALNIZ AVUS7ll&y)İ- NlN OeSİİ., Oİ/A/yAA/fA/ ĞNEMÜ YA2AKLAION- DAAI BİUDİ». ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKtMOĞLU Ya Biter, Ya Gündemde önemli olaylar var. Bağdat bombala- nıyor, Türk-ABD ilişkilerinde gerilim yaşanıyor. Türk- Fransız ilişkileri de giderek gerginleşiyor. Ulusal prog- ram, önemli ihaleler, ama devletin tepesindeki ger- ginlik ağır basıyor, dahası tırmanıyor. Haftabaşında önemli bir bunalım yaşanıyor. Bir yumuşama süre- ci, Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit ara- sında olumlu bir yaklaşım bekleniyor. Derken DSP grubu, Genel Başkan doğrultusunda bir açıklamay- la yeni bir tırmanışa yol açıyor. Cumhurbaşkanı Sa- yın Sezer'i suçlayan sözlerie duygusallığın boyutla- rını sergiliyor. Oysa yaşadığımız koşullarda duygu- sallığayeryok. Sağduyunun ağırlığınagereksinim var. Ancak beklentiler doğrultusunda gelışmiyor olaylar. Sayın Ecevit duygusallığını sürdürüyor, ağlayarak sesleniyor milletvekillerine, onlar da gözyaşlan için- de! Dahası Sayın Cumhurbaşkanı'nı kınayan biraçık- lama yapılıyor. Tırmanış tehlikeli boyutlara varıyor sö- zün kısası. Neden acaba? Sayın Ecevit gibi deney ve birikim- li bir politikacıya grubunu yatıştırmak daha çok ya- kışmaz mıydı acaba? Ancak bu yolu seçmiyor. Mil- li Güvenlik Kurulu toplantısındaki tartışmadan son- ra da susmayı, açıklamaktan kaçınmayı değil Sayın Sezer'den yakınmayı seçti değil mi? Oysa toplantı- da kalabilir, tartışmaya başka biryön verebilirdi. Çan- kaya ile ilişkileri gelışmiyor, diyalog kopukluğu gide- rilemiyor nedense. Elbet bir nedeni olmalı. Ülkenin gündemi çok önemli sorunlarla yüklüyken haftalık gö- rüşmelerin de 15-20 dakikayla sınırlanmasına anlam vermek kolay değil doğrusu. Konuşarak, tartışarak çözmek yerine susarak, yüzeysel, biçimsel ilişkiler- le yetinmek eğılimi ağır basıyor. Belki de ortaklardan kaynaklanan bır davranış bıçimı bu. Bellı konularda, soygun ve vurgunlarda, atamalarda ya da davalar- da gerekli saydamlığa ulaşılamadığı için, örneğin Devlet Denetleme Kurulu'nun işlerliğe kavuşmasın- dan hoşlanmıyor Sayın Ecevit. Çankaya-hükümetin başı arasındakı ıletişım kopukluğu da özünden de- ğil, yakın çevresinden kaynaklanıyor. Yakın geçmi- şimizde de var bu tür olaylar. DSP grubu, Saym Sezer'e kınama yazısı yerine Mec- lis Başkanlığı'na bir önerge verip milletvekillennin do- kunulmazlığryla ilgili işlemlerin hızlanmasını sağlasay- dı keşke! Bu yapılamıyor nedense! Sayın Sezer'i kı- nayarak nereye varacaklar? Biraz önce Çankaya Köşkü'ndeki fakslann kilitlendiğini haber verdi bir okurumuz. Sayın Ecevit'in Milli Güvenlik Kurulu top- lantısını yanda bırakmasından sonra ülkenin her kö- şesinden telgraf, mektup, faks yağıyor Çankaya'ya. Bu yağmurun da bir uyansı, duyansı var kuşku- suz. Topîumdaki birikimi, beklentiyi yansıtryor. Ko- puk diyaloglann onanlması bu nedenle çok önemli bence. Yol açılır, duvaıiar aşılır, amaca daha sağlık- lı ulaşılır. Sayın Ecevit de sağlıklı yürür yolunu, gü- ven içinde yapar görevini. ••• 1974 yılını anımsıyorum. CHP iktidartavanına yak- laşıyor seçimde. Ancak tek başına iktidar olamıyor, MSP ile ortaklık kurulacak. Yeni bır dönem başlaya- cak ülkemizde. Cüneyt Arcayürek ile birlikte par- lamento koridorlannda koşuyoruz. Gelişmeleri ya- kalamak istiyoruz. Görüşmeler uzayınca Ecevit'in bir sözü var üst kattaki CHP odasında. Bize değil MSP'lilere söylüyor aslında: -Ya biter, yabiter. -. . . . L I U O sözler nedense, yeniden çınladı kulağımda. ••• Hangi ekranı açsam değişmiyor görüntüler. Ece- vit, haberciler, ailemizden bir üye gibi IMF'ciler, ban- kacılar, işadamlan, hükümete öğütler, yorumlar. II- ginç bir cephe oluşuyor kimi zaman. Düşündürücü, uyarıcı bir cephe, kimi zaman da çok umutlu yorum- larla geleceğe dönük guzel tablolar. Kökten temiz- lenme başladığı için oluşuyor her kesimde. Elbet göreceğiz. Görmek kararlılığı ve bilinci giderek de- rinleşıyor toplumda. lyimseıiığımi koruyorum ama sağlığımı koruyamı- yorum yeteri kadar. Bir haberleri dinliyorum, bir maç seyrediyorum. Kimi geceler de Üzgünüm Leyla! Şi- ir saatini her zaman izlemediğim için çok üzgünüm. Oysa o saatin özelliği, dinlendirici niteliği var, hepinize önenyorum. Ne güzel şıırter söylüyor dostlar. Talat Halman, Mustafa Şerif Onaran, Erendiz Atasü, Er- doğan Alkan'dan şiir çevirileri dinledim önceki ak- şam. Sevgili Dino, nasıl yaşanır şiirsiz, diyordu bir mektubunda. Mutluyum, şiirte yaşadım her zaman, şairleıie. Bir araya gelince şiir söylenirdı gençliğimiz- de. Kimi çok güzel okur, kimi hissetse de yansıtamaz, söyler. Şansım var, şiirleri de, çevirileri de güzel söy- leyenlerden dinledim. Karadut'u Bedros Reis'ten. Annabel Lee çevirisini Melih Cevdetten. Ben de An- nabel Lee'leşirdim dinlerken. Uzakta, çok uzakta oturan bir kız olur, bir bulutun rüzgârından üşürdüm. Birden aklıma geldi, Sayın Ecevit bir süredir şıır yaz- mıyor ama şiirokumaya vakit buluyor mu acaba? Keş- ke bulabilse! B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS SOLDAN SA- ĞA: iy"Aptal,ena- yi, bön" anla- mında argo sözcük.2/Dü- şünce... Imti- yazbelgesi. 3/ Mavünsi yeşil renkli küçük bir kuş... "— 7 Gündüz: Ya- g zannuz. 4/ n Peygambera- 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 7 8 8 ğacıreçinesindençıka- nlan ve hekimlikte kullanüan bir sıvı. 5/ Beyaz mermerde bu- lunan sert bölüm... Bir deniz taşımacılığı... Protonverebilenmad- delerin genel adı. 7/ Iran'ınplakaişareti... Derman.8/Küçükbit-9| kilere verilen ortak ad... Osmanlılar döneminde Mı- sır valilerine verilen san. 9/ Içel'in bir ilçesi... Ne- on elementinin sımgesı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kuşpalazı da denilen bulaşıcı hastaltk. II "Bu yıl yine — sensiz içime hiç sinmedi" (Şarkı)... Ze- kâ geriliğinin ileri şekli. 3/ Yayvan ve kenarlan ge- niş, büyük bakırkap... Uzaklık işareti. 4/ Iskambi- lin atası sayılan desteye ve bu deste kullanılarak ba- kılan falcılık yöntemine verilen ad. 5/ El dokuma- sı yünden yapılan üst giyeceği... Ceylan. 6/ Kuzu sesi... Antalya ilinde bir baraj. II Pirinç ve şekerka- mışından elde edılen bir tür rakı... Kuran'da bir su- re. 8/ Boğanotundan çıkanlarak hekimlikte kullanı- lan zehirli bir tnadde. 9/ Tembellik... Bir baglaç.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle