25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kesin tedavisi olmayan 'Alzheimer'da ilaçlar hastanın yaşamını kolaylaştınyor Etknı tedavi içiıı çabşma DUZYAZI • Alzheimer için yapılan araştırmalarla hastahğın başlangıcı 5 yıl geriye atılmaya çalışılıyor. Hastahğın erken evrede yakalanması için aile hekimlerinin ya da pratisyen hekimlerin yaşlı hastalara fızik muayene yanında hafıza testleri yapması istendi. SAADETUSLU ANTALYA-Gıderek yaşla- nan dünyamızda. yaşlılık dö- nemi hastalıklan bilimin önemli konulan arasına girdi. Yaşla birlikte sıkJığı artan de- mansın (bunama) en sık gö- rülenı olan alzheimer da son yıllarda sıkça tartışılıyor. Yrd. Doç. Anton Porsteins- son, yapılan araştırmalarla hastahğın başlangıcını 5 yıl geriye atmaya çahştıklannı söyledi. Pfîzer tarafmdan bu yıl An- talya'da ikıncısi düzenlenen "Merkezi Sinir Sistemi Gün- leri"nde nöroloji ve psikiyat- ri alanındaki gelişmelertartı- şıldı. Toplantıda alzheimer konusundakı gelışmelerhak- kında bilgi veren Rochestar Ünıversitesi'nden Dr. Porste- ınsson, demans hastalannın yüzde 70'inin tam bir alzhe- Alzheimer ın görülme oranı 65 yaş üstünde yüzde 10 Kesin nedeni bilinmiyortstanbul Haber Servisi - Kesin nede- ni henüz belirlenemeyen alzheimer has- talığının davranışsal ve duygusal belir- tilerini azaltmak bazı üaçlarla mömkün olabiliyor. Hastahk kesin tedavi edile- memekle birlikte eskiden yaşhlığın bir gerekliliği sayılan bunamanın (demans) artıkbirhastalık kabul edibnesi, azım- sanmayacak bir gelişme olarak kayde- diliyor. Yapılan bazı araştırmalar, erken tanı halinde hastalann yüzde 13'ünde iyüeşme sağlandığmı göstermiş. Hem aile hem de devlet için büyük bir ekonomik yük getiren alzheimer'ın gö- rülme oranı, 65 yaş üstünde yüzde 10, 85 yaş üstünde yüzde 32-47 arasında değişiyor. Hastalann tanı konulduktan sonra 9 yıl yaşadıklannı belirten uz- manlar, bu kişilerin yeni bügileri hafı- zalanna kaydedemediklerini söylüyor- lar. Hastalıkta beynin belli bölgelerin- de birtakım proteinlerbirikiyor ve bu da beyindeki birleşmeyi sağlayan sinir hücrelerinin hasar görmesine yol açı- yor. Hastalığın kesin nedeni bilinme- mekle birlikte yol açabilecek faktörler şöyle sıralamyor: "Tedavi amaçh baa ilaçlar, sodyum azalması, kan şekerinin düşmesi, tiroid bezmin yeteri kadar ça- hşmaması,kalpyeOnezliği.kafatravma- a, beyin hastalıklannın tedavi edflme- mesi, beyin rümörieri, kronik akciğer hastahklan,B12\TtanıinifleMkasitek- sUdiği ve alkonzm." Nasıl tanırsınız? En önemli belirtisi bellek kaybı olan hastahğın habercisi sayılabiiecek bazı belirtiler ise şöyle sıralanıyor: • Günlük yaşamı etkileyecek düzeyde unutkanlık, • Ahşveriş, yemek pişirme gibi günlük işleri yerine getirmede zorlanma, • Kelime buhnakta güçlük çekme, • Tarihleri unutma veya bildiği yollan bulamama, • Karar vermede güçlük çekme, • Pratik düşünme becerisinin azalması, • Sık kullanılan eşyalan yanlış yere koyma, • Ruh hah" veya davranışlarda değişik- lik, • Kişilik değişiklikleri, • Sorumluluktan kaçınma. imer hastası olduğunu söyle- di. Amerika için alzheimer'ın en pahalı üçüncü hastahk ol- duğunu belirten Porsteins- son, "Toplumun en hızh bü- yûyen kesinıi yaşblar. Eğer et- kin tedaviyi bulamazsak bu hastahk bize pahalıya patia- yacak" dedi. Kısa vadede hastalığuı başlangıcım 5 yıl geriye çekmeyi hedefledikle- rini vurgulayan Anton Pors- teinsson şöyle devam etti: "Bunu başarabiürsek has- ta sayBi yan yarrya düşecek. Hafiza kaybı görülen hastala- nn yüzde 10-15'i alzheimer'a dönüşür. tnsanlan bu safhada teşhis edip tedaviye başlama- byız. Hastalığı erken evrede yakalamak için eümizde test- ler var. Çok kolay bir test, an- cak zaman aldığı için pratik- te uygulamak zor. Bu testte kişiyebir hikâyeden paragraf okunur. Haüriaması gereken 20 nokta vardır. Bu 20 nokta- yı, hikâye okunduktan yanm saat sonra haürlaması istenir. Bu test, niyet varsa uygulanır. Hekimlerin duyarh obnası ge- rek. Uzun vadede ise hastab- ğı başlangrçta yakalamak isti- yoruz." Anton Porsteinsson, hasta- hğın erken evrede yakalan- ması için aile hekimlerinin ya da pratisyen hekimlerin yaş- lı hastalara fızik muayene ya- nında hafiza testleri de yap- masını istedı. Şu anda ilaç- larla hastalann yaşantısının kolaylaştınldığını belirten Dr. Porstemsson, gelecekte nöron hasannı tamir edecek tedavilerin geliştirilmesi ge- rektiğini ifade etti. Hastalann ilk önce yöne- tim fonksiyonlannı kaybetti- ğine dikkat çeken Porsteins- son, sadece hastalann değıl aile üyelerinin de etkilendi- ğini söyledi. Bu hastalara 24 saat baİcım gerektiğini vurgu- layan Dr. Porsteinsson şunla- n söyledi: "Aile, alzheimer hastasmm dünyasıdır. Etrafındaki bü- yük dünya onlar için korku- rucudur. Çünkü onlan algüa- yamazlar. Daha önce onlar için hiç probkm olmayan şey- leri arük tanımazlar. Aile ko- ruyucu, güvenli bir bartaniye haline gelmiştir. Bu hastalık- ta en iyi ailelerde bile yıkını olabilir. Bu noktada alzhe- imer hastalannm bakuabile- ceği merkezler kurulmalı. Hastaya bakan aileye destek olunmah. Gerekrvorsa güven- Kk açısından evin içinde deği- şikKkler olmah. Hastaya ba- kan kişilerin dinlenmesi için hastanın kaülacağı sosyalleş- me programlan oluşturulma- 1L Bakun sağlayan kişinin des- teklenmesini keKmelerk ifa- de edemem." Saattesti Alzheımer'dan şüphelen- dikleri hastaya basit bir saat testi yaptıklannı da kaydeden Porsteinsson bu testi şöyle anlattı: "Bu testte geneffilde 11.10'u kullanınz. Yuvarlak bir saat çizeriz ve kişiden bu saati gös- termesini isteriz. Çok büyük bir kısmı ll'i kolayca ayarb- yor. Ancak on geçeyi yapanu- yorlar. Burada 11 'den aynbp 10'a odaklanma önemlL Has- talar genekle yelkovanı 2 yeri- ne 10 rakamı üstüne koyar- lar. Bazılan da dijftal saatler- deki gibi ayariariar." Otistik çocuklann kendi hayatiannı yönetebilmeleri, dış bakun desteğine gerek kalmadan yaşayabilmeleri, eğitilmeleri, çabşabilmeleri için araştirmalann sürdürülmesi zorunludur. 14. Çocuk Psikiyatrisi Sempozyumu otizm ve gelişim bozukluklan konusunu ele aldı Otistik çoculdara yapdan hizmet ERDALATABEK ANKARA -14. Çocuk Psikiyatri- si Sempozyumu bu yıl "Otizm ve Yaygm Gdişimsel Bozukluklar " ko- nusunda yapıhyor. Sempozyum, Ankara Ünıversıtesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı ve Ankara Üniversitesi Otistik Ço- cuklar Tanı, Tedavi. Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından dü- zenlenmektedir. Merkezin kurucu müdürü Prof. Dr. Efser Kerimoğlu ve Doç. Dr. Melda Akçakın ile Çocuk Psikiyat- risi ekibinin katkılanyla yürütülen çalışmalarda "otistik ve gelişim bo- zukhığu" olan çocuklara ve aileleri- ne verilen hizmet özel bir önem ta- şımaktadır. Merkezde 750 çocuğun ve ailelerinin aldığı bilimsel destek büyük bir toplumsal soruna çözüm aramaktadır. Otistik ve geşilim bo- zukluğu olan çocuklar, bütün top- lumlar için çok ciddi bir sorun oluş- turmaktadır. Bebeklık çağında baş- layan bozukluk bazı belirtilerle ken- dini göstermekte, gerek bebeğin ge- rekse ailenin kesin bir tıbbı desteğe gereksinimi bulunmaktadır. 3 yaşın- dan küçük bebeklerde tanı konması daha zor olmakta. ancak tanı ölçüt- leri üzerinde çalışılmaktadır.2-3 ya- şından sonra çocuğun davranışlan dikkati daha çok çekmektedir. Otis- tik bozukluğun belirtileri şöyledir: • Bebeğin ya da çocuğun "ügisiz- liğj", göz teması kurulmaması, ku- caklama hareketinin yapılmaması. tistik ve gelişim bozukluğu olan çocuklar, bütün toplumlar için çok ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Bebeklik çağında başlayan bozukluk bazı belirtilerle kendini göstermekte, gerek bebeğin gerekse ailenin kesin bir tıbbi desteğe gereksinimi bulunmaktadır. etkileşim belirten beden hareketle- rinde bozulma, • Yaşıtlanyla gelişim düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe, • Diğer insanlarla ilgilerini, başa- nlannı paylaşma isteği içinde olma- ma, • Konuşulan dilin gelişiminde ge- cikme, • Gelişim düzeyine uygun imge- sel ya da taklide dayalı oyunlan ken- diliğinden oynayamama, • llgisinin basmakahp ve sınırlı bir çerçevede kalması, • Basmakahp, yineleyici hareket- leri sürekli yapma eğilimi, • Eşya parçalanyla, cansız nesne- lerle canhlardan daha çok ilgilenme, • Alışılmış gündelik işlere ya da belirli davramşlara değiştirmeksizin uyma. Tanı kcymanın zorluğu Prof. Dr. Efser Kerimoğlu, bu çok önemli konuda şu bilgileri vermek- tedir: "Oözmle Ugüi çahşmalar 194O'lı yıllardan beri yapılmaktaysa da özellikle son 20 yıldır hız kazan- nuş ve klasikotizm dışuıda arük otis- tik bir spektnımdansözedilirolmuş- tur. Bu bozukluk arük Yaygın GeB- şimsel Bozukluklar kavramı içerisin- de ele ahnmaya başlanmışür. YGB'yle Ugüi bilgi ve deneyimler art- ükça bu suuflandırmanuı da yeterli olmadığL, özellikle 3 yaşın atündaki çocuklarda otizm tamsı koymanın zorluğu ve uygunsuzluğu tarüşılma- ya başlanmışür. Bu yaş çocuklarda görülen ve daha çok ilişki, üetişim bo- zukluğu tamsı aJtında gözlemlediği- miz'ılgısızlık", "aldırmazlık', 'ortak dikkatin olmaması', 'taklit olmama- sf gibi betirtUerin üeride ne kadar YGB içinde kalacağı. ne kadannın düzeleceği, ilerideki sosyal, duygusal ve abinsel geüşmeyi ne kadar yorda- layabileceği tarüşümaktaduu. Yapı- lan çauşmalarda okul öncesi dönem- de sosyal-büişsel ve davranışsal veri- ler arasında ileriyi yordayan en önemli bulgulann yüksek ve düşük işlevseUik olduğu görühnüştür. Pek çok çauşmada ilişki ve üetişim kur- ma bozukluğu olan, diğer bir deyiş- le otistik belirtiler gösteren küçük ço- cuklar arasında 80 üstünde IQ'ya sa- hip olanlann okul döneminde çok daha iyi bir gelişim gösterdikleri, bu- na karşm daha düşük IQ'lü çocuk- lann bu geüşmeyi gösteremedikleri saptannuştır. Bununla birlikte IQ, beiirgin sosyal da\Tamş ve dil gelisi- mi anormalliklerinin bulunduğu ol- gularda ileriyi yordamak için tek ba- şuıa yeterli değildir. Bu konuda daha fazla veriye gereksinim vardır" Otizm ve Yaygın Gelişımsel Bo- zukluklar konusunda yapılan araştır- malar geleceğe ışık tutmakta çok yardımcı olacaktır. Çünkü, bu ço- cuklann kendi hayatlannı yönetebil- meleri, dış bakım desteğine gerek kalmadan yaşayabilmeleri, eğitibne- leri, çahşabihneleri için bu araştır- malann sürdürühnesi zorunludur. Sosyal sorunlar Bu konuda ailelerin içinde bulun- duğu çaresizlik, duygusal karmaşa. olayı kabul etme güçlüğu yanında doğru bir destek alabihneleri de sos- yal sorunlardır. Ülke çapında tara- malar yapıldığı zaman sorunun sa- nıldığından daha boyutlu olduğu gö- rülecektir. Çocuk Ruh Sağlığı kimliklerinin yanmda yer alması gereken aileler, eğitim kurumlan ve sosyal destek kurumlan da çabalanm birleştirme- lidirler. Ailelerin aradığı desteği ko- layca bulabilmeleri, bu desteğin sü- rekliliği önemli bir sorundur ve çö- zümü için kamusal desteğe zorunlu- luk vardır. Bu sorunlar da sağlık ve eğitim hizmetlerinin özelleştirihne- si durumunda nasıl çözümlenebile- cektir? Bu ve benzeri konulann tar- tışılması ve gündeme getirilmesi gün geçtikçe daha büyük önem ka- zanmaktadır. Turkiye Lions Kulupleri Gözsağlığı için eğidmprojesi tstanbul Haber Servisi - Dûnyada 45 mih/on insamn görme duyusunu yitirdiği, 135 mih/on insamn ise görme kusurlanrun olduğu belirtildi. Bu sorunlardan yüzde 80'ınin önlenebilir, tedavi edüebilir olduğundan yola çıkan Türkiye Lions kulupleri, halkı bilgilendirme projesi başlattı. Eski Lions Koordinatörü Oya Sebük projenın, Türkiye Diyabet Vakfi ve Istanbul Tıp Fakültea Oftalmoloji Anabüim Dah Glokom Bölümü işbirliği ile yürütüleceğini söyledi. Projenin ilk toplantısının bugün Capitol'de yapılacağını söyleyen Sebük, hedeflerinin diyabetin neden olduğu diyabetik retinopati (ağ tabakasmdaki bozukluklar) ve glokom (göz tansiyonu) konusunda insanlan bilgilendirmek olduğunu kaydettl îstanbul Tıp Fakültesi Göz Anabilim Dalı Retina Bölüm Başkanı Prof. Ercan Öngör, dünya üzerindeki görmezlerin çoğunun vaktinde tanı konulmamış glokom ya da iyi tedavi edilmemiş diyabetten kaynaklandığını söyledi. ORHAN BİRGİT Hiikümet Ustüne Sorular... Hükümet istifa etmeli mi etmemeli mi? Önceki gün patlayan krizin düne yansıyan bölü- münün eyleme dönüşen kısmında, Ecevit'in göre- vi bırakması gerektiğini yüksek sesle söyleyenlerin başında, Anamuhalefet Genel Başkanı Recai Ku- tan var. Parlamentonun ikinci muhalefet partisi DYP'nin lideri Tansu Çiller var. Seçimlerde barajı aşamadığı için parlamento dışı kalan CHP'nin genel başkanının yanı sıra, bu hükii- metin istifasını istemekle yetınmeyerek, MGK'nin bir teknokratlar kabinesi kurması önerisini en az bir ay önceden gündeme getiren İTO Başkanı Mehmet Yıldınm var. Ve tabii, olayla ilgili görüşlerini elektronik postalar aracılığı ite biz gazetecilere yansrtan kamuoyunun önemli bir kesiti de var. Önceki sabah Çankaya Köşkü'nde olan bitenle- re tepki duyarak toplantıyı terk eden Başbakan Ece- . vit, bu tutumunu kameralar önünde açıklar açtklaf- maz ekonomimizin adeta yoğun bakıma girmesine bakarsanız, pıyasanın nabzını ellerinde tutanlar hü- kümetin görevini bırakmasını isterniyor. Yine kriz- den hemen sonra Başbakanlık'taki toplantıya asker kanadının eJçisi olarak geldiği bildırilen MGK Genel Sekreteri Orgeneral Asparuk, Başbakan'a istrfayı düşünmemesini arz etmış. Dün TBMM'de DYP'nin, ızlenen ekonomi politi- kasına dönük gensoru isteğinden ani bir kararla vaz- geçildigini de hesaba katarsak, hükümetin sapa- sağlam görev başında olduğunu söyleyebilirsiniz. Ama ne yazık ki 57. hükümet sadece kendi tari- hinin değil, hemen tüm parlamenter rejimlerin geç- mişinde de görülmemiş ölçüde bir büyük suçlama ile karşı karşıya kalmış ve 19 Şubat MGK toplantı- sının başlama aşamasında, Cumhurbaşkanlıgı Köş- kü'nden yaralı olarak ayrılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan'ınasankikapa- lı kapılar arkasında söylemesı olanaksızmış gîbi, as- ker-sivil bürokratlann önünde, toplantının ana gün- demi ile ilgisi olmayan ağır serzenişlerde bulunurken, "Çamurvn üstünde oturuyorsunuz" demiştir. Elli yıldır bu ülkenin iç politikasını günü gününe iz- leyen bir yurttaş olarak, gelmiş geçmiş hiçbir mu- halefet milletvekilinin, bir başbakana böylesine ağır bir söz söylediğını anımsamıyorum. Dahası, en büyük nıteliği olarak "hukuk adamlığı" sık sık öne çıkartılan Sayın Ahmet Necdet Sezer'in, ilk yargıçlık yıllannda, önüne gelen dava dilekçesin- de, kasabanın önde gefen birisi tarafından, öteki hemşeriye "çamunın üstünde oturan adam" denil- diği için şikâyetçi olunduğunu görseydi, ne düşün- düğü ve nasıl bir karar aldığı gerçekten merakla sor- gulanırdı. Benim Cumhurbaşkanım, hükümetinin en küçük tutumundan bile elbette şikâyetçi olma hakkına, her- kesten çok daha fazla sahip olmalıdır. Ama dün de yazdığım gibi, bu şikâyetlerin, suçlamalann yerini en isabetle saptayacak kadar deneyim ve birikim ss-' hibi olduğunu da her fırsatta sergilemesi gerekir. Başbakanına okumadığını, ya da okuduğunu an- lamadığını söyleyerek attığı anayasa kitapçığının 104. maddesinde, benim cumhurbaşkanımın "ge- rekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu'na başkan- lık etmek veya Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altın- da toplantıya çağırmak" gibi bir yetkisinin bulundu- ğunu bılmemeşı olası değildir. öy'e bir toplantıda, elindekı tüm yolsuzluk dosya- lannı tek tek gündeme getirip, başbakan dahil, dile- diği bakana soru yöneltebilecek iken, 104. madde- nin verdiği bu gücü bir yana bırakarak, yine aynı madde uyannca konuyu, başkanlık ettiği Milli Gü- venlik Kurulu'na, hem de gündem dışı bir konuşma ile taşımasını, Sayın Cumhurbaşkanı'nın niçin tercih ettiğini anlayabılmek gerçekten zordur. Tıpkı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hö- samettin Özkan'ın, Başbakan'ın önüne geçerek Cumhurbaşkanı ile dünkü gazetelere yansıyan tar- tışmasını anlayabilmek gibi. Ama ben, Başbakan'ın o toplantıyı niçin terk etti- ğini, hele aynlırken gözyaşlannı neden tutamadığını en iyi anlayanlardan binsi olduğumu sanıyorum. Sizi hukuk ve anayasayı bilmernek, yolsuzluklann üzerine gitmemekle suçlayan ve çamurun üstünde oturduğunuzu söyteyen 1941 doğumlu birisine, ken- disinden 16 yaş büyük olmanın yanı sıra, en az ya- nm yüzyıldır yapmakta olduğunuz devlet ve siyaset görevlerinın mükâfatı olarak, böyle bir davranışı han- gi yanlışınızdan dolayı hak etmiş göruldüğünüzü ken- di kendinize sorgulamaya kalkar, ama bunun zama- nının da yerinin de orası olmadığını düşünürsünüz. O büyük masanın dört bir yanına dizılmiş, ünifor- malı - üniformasız onlarca çift göz sizin üzerinizde- dir. Size bu muameleyi reva gören sayın kişiye, belki bir soluk almak ister de, en azından üslubunu, be- lirli bir çizginin gerisine doğru çekmek ister diye "Bit- ti mi" diye sormak istersıniz. "Hayır bitmedi. Daha söyleyeceklerim var. Ça-' munın üstünde otunıyorsunuz.." derler ve sizi, bel- ki de ahir ömrünüzde en çok övünmenize nedert olacak birtutumunuzu, yani yolsuzluklaria uğraşma- nızı da bir çırpıda yok sayarak, "Bırakın bizyapalım" diye seslenirlerse... Ya kayıkçı kavgası çıkartmadan yana olursunuz, ya da tartışmanın bir kavgaya dönüşmesini isteme- diğiniz ve daha çok azarlanmamak için kapı dışan çıkarsınız.. Şimdi her birimiz ayrı ayn kendi vicdanımızda ya- nıtını arayalım: Çamurun üstünde oturan bir hükü- met görevde kalmalı mı, yoksa kalmamalı mı? Kalacaksa, bunun koşulları neler olmalı^ Başbakan, dün bu kavgayı sona erdirmek ısteyen Meclis Başkanı'nın davetine uymak için TBMM'ye giderken gazetecilere, devlet işlerinin yanm kalma- yacağını hatırlattı ve bu nedenîe MGK toplantısının pazartesi yapılabilmesini sağlamak amacıyla Sekre- ter Asparuk'u aradığını söyledi. Yani, topu bir anlam- da Cumhurbaşkanı'na atmış oldu. Faks: 0212-6770762 E-mail:obirgit(a e-kolay net. : - Sosyal fobi 10 kişiden biri utangaç GÜRKANATA ERZURUM - Utan- gaçhğın hastahk düze- yine gelmesiyle oluşan "sosyal fobi"nin her 10 kişiden bırinde görüU düğü belirlendi. Erzurum SSK Has- tanesi Asabiye Servisi Şefi Uz. Dr. Mehmet Yavuz, sosyal fobisi bulunanlann normal utangaçlara oranla ile- tişim çekmekte daha çok zorlandıklannı söyledi. Sosyal fobinin ürri- versite öğrencilerinde tahmin edilenden daha fazla görüldüğüne dik- kat çeken Yavuz, çoğu insamn hekime başvur- mak yerine kendi ken- dini tedavi etmeye ça- lıştığını, bunun da daha kötü sonuçlara neden olduğunu söyledi. "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle