Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kesin tedavisi olmayan 'Alzheimer'da ilaçlar hastanın yaşamını kolaylaştınyor
Etknı tedavi içiıı çabşma
DUZYAZI
• Alzheimer için
yapılan araştırmalarla
hastahğın başlangıcı 5
yıl geriye atılmaya
çalışılıyor. Hastahğın
erken evrede
yakalanması için aile
hekimlerinin ya da
pratisyen hekimlerin
yaşlı hastalara fızik
muayene yanında
hafıza testleri yapması
istendi.
SAADETUSLU
ANTALYA-Gıderek yaşla-
nan dünyamızda. yaşlılık dö-
nemi hastalıklan bilimin
önemli konulan arasına girdi.
Yaşla birlikte sıkJığı artan de-
mansın (bunama) en sık gö-
rülenı olan alzheimer da son
yıllarda sıkça tartışılıyor.
Yrd. Doç. Anton Porsteins-
son, yapılan araştırmalarla
hastahğın başlangıcını 5 yıl
geriye atmaya çahştıklannı
söyledi.
Pfîzer tarafmdan bu yıl An-
talya'da ikıncısi düzenlenen
"Merkezi Sinir Sistemi Gün-
leri"nde nöroloji ve psikiyat-
ri alanındaki gelişmelertartı-
şıldı. Toplantıda alzheimer
konusundakı gelışmelerhak-
kında bilgi veren Rochestar
Ünıversitesi'nden Dr. Porste-
ınsson, demans hastalannın
yüzde 70'inin tam bir alzhe-
Alzheimer ın görülme oranı 65 yaş üstünde yüzde 10
Kesin nedeni bilinmiyortstanbul Haber Servisi - Kesin nede-
ni henüz belirlenemeyen alzheimer has-
talığının davranışsal ve duygusal belir-
tilerini azaltmak bazı üaçlarla mömkün
olabiliyor. Hastahk kesin tedavi edile-
memekle birlikte eskiden yaşhlığın bir
gerekliliği sayılan bunamanın (demans)
artıkbirhastalık kabul edibnesi, azım-
sanmayacak bir gelişme olarak kayde-
diliyor. Yapılan bazı araştırmalar, erken
tanı halinde hastalann yüzde 13'ünde
iyüeşme sağlandığmı göstermiş.
Hem aile hem de devlet için büyük bir
ekonomik yük getiren alzheimer'ın gö-
rülme oranı, 65 yaş üstünde yüzde 10,
85 yaş üstünde yüzde 32-47 arasında
değişiyor. Hastalann tanı konulduktan
sonra 9 yıl yaşadıklannı belirten uz-
manlar, bu kişilerin yeni bügileri hafı-
zalanna kaydedemediklerini söylüyor-
lar. Hastalıkta beynin belli bölgelerin-
de birtakım proteinlerbirikiyor ve bu da
beyindeki birleşmeyi sağlayan sinir
hücrelerinin hasar görmesine yol açı-
yor. Hastalığın kesin nedeni bilinme-
mekle birlikte yol açabilecek faktörler
şöyle sıralamyor: "Tedavi amaçh baa
ilaçlar, sodyum azalması, kan şekerinin
düşmesi, tiroid bezmin yeteri kadar ça-
hşmaması,kalpyeOnezliği.kafatravma-
a, beyin hastalıklannın tedavi edflme-
mesi, beyin rümörieri, kronik akciğer
hastahklan,B12\TtanıinifleMkasitek-
sUdiği ve alkonzm."
Nasıl tanırsınız?
En önemli belirtisi bellek kaybı olan
hastahğın habercisi sayılabiiecek bazı
belirtiler ise şöyle sıralanıyor:
• Günlük yaşamı etkileyecek düzeyde
unutkanlık,
• Ahşveriş, yemek pişirme gibi
günlük işleri yerine getirmede
zorlanma,
• Kelime buhnakta güçlük çekme,
• Tarihleri unutma veya bildiği yollan
bulamama,
• Karar vermede güçlük çekme,
• Pratik düşünme becerisinin azalması,
• Sık kullanılan eşyalan yanlış yere
koyma,
• Ruh hah" veya davranışlarda değişik-
lik,
• Kişilik değişiklikleri,
• Sorumluluktan kaçınma.
imer hastası olduğunu söyle-
di. Amerika için alzheimer'ın
en pahalı üçüncü hastahk ol-
duğunu belirten Porsteins-
son, "Toplumun en hızh bü-
yûyen kesinıi yaşblar. Eğer et-
kin tedaviyi bulamazsak bu
hastahk bize pahalıya patia-
yacak" dedi. Kısa vadede
hastalığuı başlangıcım 5 yıl
geriye çekmeyi hedefledikle-
rini vurgulayan Anton Pors-
teinsson şöyle devam etti:
"Bunu başarabiürsek has-
ta sayBi yan yarrya düşecek.
Hafiza kaybı görülen hastala-
nn yüzde 10-15'i alzheimer'a
dönüşür. tnsanlan bu safhada
teşhis edip tedaviye başlama-
byız. Hastalığı erken evrede
yakalamak için eümizde test-
ler var. Çok kolay bir test, an-
cak zaman aldığı için pratik-
te uygulamak zor. Bu testte
kişiyebir hikâyeden paragraf
okunur. Haüriaması gereken
20 nokta vardır. Bu 20 nokta-
yı, hikâye okunduktan yanm
saat sonra haürlaması istenir.
Bu test, niyet varsa uygulanır.
Hekimlerin duyarh obnası ge-
rek. Uzun vadede ise hastab-
ğı başlangrçta yakalamak isti-
yoruz."
Anton Porsteinsson, hasta-
hğın erken evrede yakalan-
ması için aile hekimlerinin ya
da pratisyen hekimlerin yaş-
lı hastalara fızik muayene ya-
nında hafiza testleri de yap-
masını istedı. Şu anda ilaç-
larla hastalann yaşantısının
kolaylaştınldığını belirten
Dr. Porstemsson, gelecekte
nöron hasannı tamir edecek
tedavilerin geliştirilmesi ge-
rektiğini ifade etti.
Hastalann ilk önce yöne-
tim fonksiyonlannı kaybetti-
ğine dikkat çeken Porsteins-
son, sadece hastalann değıl
aile üyelerinin de etkilendi-
ğini söyledi. Bu hastalara 24
saat baİcım gerektiğini vurgu-
layan Dr. Porsteinsson şunla-
n söyledi:
"Aile, alzheimer hastasmm
dünyasıdır. Etrafındaki bü-
yük dünya onlar için korku-
rucudur. Çünkü onlan algüa-
yamazlar. Daha önce onlar
için hiç probkm olmayan şey-
leri arük tanımazlar. Aile ko-
ruyucu, güvenli bir bartaniye
haline gelmiştir. Bu hastalık-
ta en iyi ailelerde bile yıkını
olabilir. Bu noktada alzhe-
imer hastalannm bakuabile-
ceği merkezler kurulmalı.
Hastaya bakan aileye destek
olunmah. Gerekrvorsa güven-
Kk açısından evin içinde deği-
şikKkler olmah. Hastaya ba-
kan kişilerin dinlenmesi için
hastanın kaülacağı sosyalleş-
me programlan oluşturulma-
1L Bakun sağlayan kişinin des-
teklenmesini keKmelerk ifa-
de edemem."
Saattesti
Alzheımer'dan şüphelen-
dikleri hastaya basit bir saat
testi yaptıklannı da kaydeden
Porsteinsson bu testi şöyle
anlattı:
"Bu testte geneffilde 11.10'u
kullanınz. Yuvarlak bir saat
çizeriz ve kişiden bu saati gös-
termesini isteriz. Çok büyük
bir kısmı ll'i kolayca ayarb-
yor. Ancak on geçeyi yapanu-
yorlar. Burada 11 'den aynbp
10'a odaklanma önemlL Has-
talar genekle yelkovanı 2 yeri-
ne 10 rakamı üstüne koyar-
lar. Bazılan da dijftal saatler-
deki gibi ayariariar."
Otistik çocuklann kendi hayatiannı yönetebilmeleri, dış bakun desteğine gerek kalmadan yaşayabilmeleri, eğitilmeleri, çabşabilmeleri için araştirmalann sürdürülmesi zorunludur.
14. Çocuk Psikiyatrisi Sempozyumu otizm ve gelişim bozukluklan konusunu ele aldı
Otistik çoculdara yapdan hizmet
ERDALATABEK
ANKARA -14. Çocuk Psikiyatri-
si Sempozyumu bu yıl "Otizm ve
Yaygm Gdişimsel Bozukluklar " ko-
nusunda yapıhyor. Sempozyum,
Ankara Ünıversıtesi Tıp Fakültesi
Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı
ve Ankara Üniversitesi Otistik Ço-
cuklar Tanı, Tedavi. Uygulama ve
Araştırma Merkezi tarafından dü-
zenlenmektedir.
Merkezin kurucu müdürü Prof.
Dr. Efser Kerimoğlu ve Doç. Dr.
Melda Akçakın ile Çocuk Psikiyat-
risi ekibinin katkılanyla yürütülen
çalışmalarda "otistik ve gelişim bo-
zukhığu" olan çocuklara ve aileleri-
ne verilen hizmet özel bir önem ta-
şımaktadır. Merkezde 750 çocuğun
ve ailelerinin aldığı bilimsel destek
büyük bir toplumsal soruna çözüm
aramaktadır. Otistik ve geşilim bo-
zukluğu olan çocuklar, bütün top-
lumlar için çok ciddi bir sorun oluş-
turmaktadır. Bebeklık çağında baş-
layan bozukluk bazı belirtilerle ken-
dini göstermekte, gerek bebeğin ge-
rekse ailenin kesin bir tıbbı desteğe
gereksinimi bulunmaktadır. 3 yaşın-
dan küçük bebeklerde tanı konması
daha zor olmakta. ancak tanı ölçüt-
leri üzerinde çalışılmaktadır.2-3 ya-
şından sonra çocuğun davranışlan
dikkati daha çok çekmektedir. Otis-
tik bozukluğun belirtileri şöyledir:
• Bebeğin ya da çocuğun "ügisiz-
liğj", göz teması kurulmaması, ku-
caklama hareketinin yapılmaması.
tistik ve gelişim bozukluğu olan çocuklar, bütün toplumlar
için çok ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Bebeklik çağında
başlayan bozukluk bazı belirtilerle kendini göstermekte, gerek
bebeğin gerekse ailenin kesin bir tıbbi desteğe gereksinimi
bulunmaktadır.
etkileşim belirten beden hareketle-
rinde bozulma,
• Yaşıtlanyla gelişim düzeyine
uygun ilişkiler geliştirememe,
• Diğer insanlarla ilgilerini, başa-
nlannı paylaşma isteği içinde olma-
ma,
• Konuşulan dilin gelişiminde ge-
cikme,
• Gelişim düzeyine uygun imge-
sel ya da taklide dayalı oyunlan ken-
diliğinden oynayamama,
• llgisinin basmakahp ve sınırlı
bir çerçevede kalması,
• Basmakahp, yineleyici hareket-
leri sürekli yapma eğilimi,
• Eşya parçalanyla, cansız nesne-
lerle canhlardan daha çok ilgilenme,
• Alışılmış gündelik işlere ya da
belirli davramşlara değiştirmeksizin
uyma.
Tanı kcymanın zorluğu
Prof. Dr. Efser Kerimoğlu, bu çok
önemli konuda şu bilgileri vermek-
tedir: "Oözmle Ugüi çahşmalar
194O'lı yıllardan beri yapılmaktaysa
da özellikle son 20 yıldır hız kazan-
nuş ve klasikotizm dışuıda arük otis-
tik bir spektnımdansözedilirolmuş-
tur. Bu bozukluk arük Yaygın GeB-
şimsel Bozukluklar kavramı içerisin-
de ele ahnmaya başlanmışür.
YGB'yle Ugüi bilgi ve deneyimler art-
ükça bu suuflandırmanuı da yeterli
olmadığL, özellikle 3 yaşın atündaki
çocuklarda otizm tamsı koymanın
zorluğu ve uygunsuzluğu tarüşılma-
ya başlanmışür. Bu yaş çocuklarda
görülen ve daha çok ilişki, üetişim bo-
zukluğu tamsı aJtında gözlemlediği-
miz'ılgısızlık", "aldırmazlık', 'ortak
dikkatin olmaması', 'taklit olmama-
sf gibi betirtUerin üeride ne kadar
YGB içinde kalacağı. ne kadannın
düzeleceği, ilerideki sosyal, duygusal
ve abinsel geüşmeyi ne kadar yorda-
layabileceği tarüşümaktaduu. Yapı-
lan çauşmalarda okul öncesi dönem-
de sosyal-büişsel ve davranışsal veri-
ler arasında ileriyi yordayan en
önemli bulgulann yüksek ve düşük
işlevseUik olduğu görühnüştür. Pek
çok çauşmada ilişki ve üetişim kur-
ma bozukluğu olan, diğer bir deyiş-
le otistik belirtiler gösteren küçük ço-
cuklar arasında 80 üstünde IQ'ya sa-
hip olanlann okul döneminde çok
daha iyi bir gelişim gösterdikleri, bu-
na karşm daha düşük IQ'lü çocuk-
lann bu geüşmeyi gösteremedikleri
saptannuştır. Bununla birlikte IQ,
beiirgin sosyal da\Tamş ve dil gelisi-
mi anormalliklerinin bulunduğu ol-
gularda ileriyi yordamak için tek ba-
şuıa yeterli değildir. Bu konuda daha
fazla veriye gereksinim vardır"
Otizm ve Yaygın Gelişımsel Bo-
zukluklar konusunda yapılan araştır-
malar geleceğe ışık tutmakta çok
yardımcı olacaktır. Çünkü, bu ço-
cuklann kendi hayatlannı yönetebil-
meleri, dış bakım desteğine gerek
kalmadan yaşayabilmeleri, eğitibne-
leri, çahşabihneleri için bu araştır-
malann sürdürühnesi zorunludur.
Sosyal sorunlar
Bu konuda ailelerin içinde bulun-
duğu çaresizlik, duygusal karmaşa.
olayı kabul etme güçlüğu yanında
doğru bir destek alabihneleri de sos-
yal sorunlardır. Ülke çapında tara-
malar yapıldığı zaman sorunun sa-
nıldığından daha boyutlu olduğu gö-
rülecektir.
Çocuk Ruh Sağlığı kimliklerinin
yanmda yer alması gereken aileler,
eğitim kurumlan ve sosyal destek
kurumlan da çabalanm birleştirme-
lidirler. Ailelerin aradığı desteği ko-
layca bulabilmeleri, bu desteğin sü-
rekliliği önemli bir sorundur ve çö-
zümü için kamusal desteğe zorunlu-
luk vardır. Bu sorunlar da sağlık ve
eğitim hizmetlerinin özelleştirihne-
si durumunda nasıl çözümlenebile-
cektir? Bu ve benzeri konulann tar-
tışılması ve gündeme getirilmesi
gün geçtikçe daha büyük önem ka-
zanmaktadır.
Turkiye Lions Kulupleri
Gözsağlığı için
eğidmprojesi
tstanbul Haber Servisi - Dûnyada
45 mih/on insamn görme
duyusunu yitirdiği, 135 mih/on
insamn ise görme kusurlanrun
olduğu belirtildi. Bu sorunlardan
yüzde 80'ınin önlenebilir, tedavi
edüebilir olduğundan yola çıkan
Türkiye Lions kulupleri, halkı
bilgilendirme projesi başlattı.
Eski Lions Koordinatörü Oya
Sebük projenın, Türkiye Diyabet
Vakfi ve Istanbul Tıp Fakültea
Oftalmoloji Anabüim Dah
Glokom Bölümü işbirliği ile
yürütüleceğini söyledi. Projenin
ilk toplantısının bugün Capitol'de
yapılacağını söyleyen Sebük,
hedeflerinin diyabetin neden
olduğu diyabetik retinopati (ağ
tabakasmdaki bozukluklar) ve
glokom (göz tansiyonu)
konusunda insanlan
bilgilendirmek olduğunu kaydettl
îstanbul Tıp Fakültesi Göz
Anabilim Dalı Retina Bölüm
Başkanı Prof. Ercan Öngör,
dünya üzerindeki görmezlerin
çoğunun vaktinde tanı
konulmamış glokom ya da iyi
tedavi edilmemiş diyabetten
kaynaklandığını söyledi.
ORHAN BİRGİT
Hiikümet Ustüne Sorular...
Hükümet istifa etmeli mi etmemeli mi?
Önceki gün patlayan krizin düne yansıyan bölü-
münün eyleme dönüşen kısmında, Ecevit'in göre-
vi bırakması gerektiğini yüksek sesle söyleyenlerin
başında, Anamuhalefet Genel Başkanı Recai Ku-
tan var. Parlamentonun ikinci muhalefet partisi
DYP'nin lideri Tansu Çiller var.
Seçimlerde barajı aşamadığı için parlamento dışı
kalan CHP'nin genel başkanının yanı sıra, bu hükii-
metin istifasını istemekle yetınmeyerek, MGK'nin bir
teknokratlar kabinesi kurması önerisini en az bir ay
önceden gündeme getiren İTO Başkanı Mehmet
Yıldınm var.
Ve tabii, olayla ilgili görüşlerini elektronik postalar
aracılığı ite biz gazetecilere yansrtan kamuoyunun
önemli bir kesiti de var.
Önceki sabah Çankaya Köşkü'nde olan bitenle-
re tepki duyarak toplantıyı terk eden Başbakan Ece- .
vit, bu tutumunu kameralar önünde açıklar açtklaf-
maz ekonomimizin adeta yoğun bakıma girmesine
bakarsanız, pıyasanın nabzını ellerinde tutanlar hü-
kümetin görevini bırakmasını isterniyor. Yine kriz-
den hemen sonra Başbakanlık'taki toplantıya asker
kanadının eJçisi olarak geldiği bildırilen MGK Genel
Sekreteri Orgeneral Asparuk, Başbakan'a istrfayı
düşünmemesini arz etmış.
Dün TBMM'de DYP'nin, ızlenen ekonomi politi-
kasına dönük gensoru isteğinden ani bir kararla vaz-
geçildigini de hesaba katarsak, hükümetin sapa-
sağlam görev başında olduğunu söyleyebilirsiniz.
Ama ne yazık ki 57. hükümet sadece kendi tari-
hinin değil, hemen tüm parlamenter rejimlerin geç-
mişinde de görülmemiş ölçüde bir büyük suçlama
ile karşı karşıya kalmış ve 19 Şubat MGK toplantı-
sının başlama aşamasında, Cumhurbaşkanlıgı Köş-
kü'nden yaralı olarak ayrılmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan'ınasankikapa-
lı kapılar arkasında söylemesı olanaksızmış gîbi, as-
ker-sivil bürokratlann önünde, toplantının ana gün-
demi ile ilgisi olmayan ağır serzenişlerde bulunurken,
"Çamurvn üstünde oturuyorsunuz" demiştir.
Elli yıldır bu ülkenin iç politikasını günü gününe iz-
leyen bir yurttaş olarak, gelmiş geçmiş hiçbir mu-
halefet milletvekilinin, bir başbakana böylesine ağır
bir söz söylediğını anımsamıyorum.
Dahası, en büyük nıteliği olarak "hukuk adamlığı"
sık sık öne çıkartılan Sayın Ahmet Necdet Sezer'in,
ilk yargıçlık yıllannda, önüne gelen dava dilekçesin-
de, kasabanın önde gefen birisi tarafından, öteki
hemşeriye "çamunın üstünde oturan adam" denil-
diği için şikâyetçi olunduğunu görseydi, ne düşün-
düğü ve nasıl bir karar aldığı gerçekten merakla sor-
gulanırdı.
Benim Cumhurbaşkanım, hükümetinin en küçük
tutumundan bile elbette şikâyetçi olma hakkına, her-
kesten çok daha fazla sahip olmalıdır. Ama dün de
yazdığım gibi, bu şikâyetlerin, suçlamalann yerini
en isabetle saptayacak kadar deneyim ve birikim ss-'
hibi olduğunu da her fırsatta sergilemesi gerekir.
Başbakanına okumadığını, ya da okuduğunu an-
lamadığını söyleyerek attığı anayasa kitapçığının
104. maddesinde, benim cumhurbaşkanımın "ge-
rekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu'na başkan-
lık etmek veya Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altın-
da toplantıya çağırmak" gibi bir yetkisinin bulundu-
ğunu bılmemeşı olası değildir.
öy'e bir toplantıda, elindekı tüm yolsuzluk dosya-
lannı tek tek gündeme getirip, başbakan dahil, dile-
diği bakana soru yöneltebilecek iken, 104. madde-
nin verdiği bu gücü bir yana bırakarak, yine aynı
madde uyannca konuyu, başkanlık ettiği Milli Gü-
venlik Kurulu'na, hem de gündem dışı bir konuşma
ile taşımasını, Sayın Cumhurbaşkanı'nın niçin tercih
ettiğini anlayabılmek gerçekten zordur.
Tıpkı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hö-
samettin Özkan'ın, Başbakan'ın önüne geçerek
Cumhurbaşkanı ile dünkü gazetelere yansıyan tar-
tışmasını anlayabilmek gibi.
Ama ben, Başbakan'ın o toplantıyı niçin terk etti-
ğini, hele aynlırken gözyaşlannı neden tutamadığını
en iyi anlayanlardan binsi olduğumu sanıyorum.
Sizi hukuk ve anayasayı bilmernek, yolsuzluklann
üzerine gitmemekle suçlayan ve çamurun üstünde
oturduğunuzu söyteyen 1941 doğumlu birisine, ken-
disinden 16 yaş büyük olmanın yanı sıra, en az ya-
nm yüzyıldır yapmakta olduğunuz devlet ve siyaset
görevlerinın mükâfatı olarak, böyle bir davranışı han-
gi yanlışınızdan dolayı hak etmiş göruldüğünüzü ken-
di kendinize sorgulamaya kalkar, ama bunun zama-
nının da yerinin de orası olmadığını düşünürsünüz.
O büyük masanın dört bir yanına dizılmiş, ünifor-
malı - üniformasız onlarca çift göz sizin üzerinizde-
dir.
Size bu muameleyi reva gören sayın kişiye, belki
bir soluk almak ister de, en azından üslubunu, be-
lirli bir çizginin gerisine doğru çekmek ister diye "Bit-
ti mi" diye sormak istersıniz.
"Hayır bitmedi. Daha söyleyeceklerim var. Ça-'
munın üstünde otunıyorsunuz.." derler ve sizi, bel-
ki de ahir ömrünüzde en çok övünmenize nedert
olacak birtutumunuzu, yani yolsuzluklaria uğraşma-
nızı da bir çırpıda yok sayarak, "Bırakın bizyapalım"
diye seslenirlerse...
Ya kayıkçı kavgası çıkartmadan yana olursunuz,
ya da tartışmanın bir kavgaya dönüşmesini isteme-
diğiniz ve daha çok azarlanmamak için kapı dışan
çıkarsınız..
Şimdi her birimiz ayrı ayn kendi vicdanımızda ya-
nıtını arayalım: Çamurun üstünde oturan bir hükü-
met görevde kalmalı mı, yoksa kalmamalı mı?
Kalacaksa, bunun koşulları neler olmalı^
Başbakan, dün bu kavgayı sona erdirmek ısteyen
Meclis Başkanı'nın davetine uymak için TBMM'ye
giderken gazetecilere, devlet işlerinin yanm kalma-
yacağını hatırlattı ve bu nedenîe MGK toplantısının
pazartesi yapılabilmesini sağlamak amacıyla Sekre-
ter Asparuk'u aradığını söyledi. Yani, topu bir anlam-
da Cumhurbaşkanı'na atmış oldu.
Faks: 0212-6770762
E-mail:obirgit(a e-kolay net.
:
-
Sosyal fobi
10 kişiden biri utangaç
GÜRKANATA
ERZURUM - Utan-
gaçhğın hastahk düze-
yine gelmesiyle oluşan
"sosyal fobi"nin her 10
kişiden bırinde görüU
düğü belirlendi.
Erzurum SSK Has-
tanesi Asabiye Servisi
Şefi Uz. Dr. Mehmet
Yavuz, sosyal fobisi
bulunanlann normal
utangaçlara oranla ile-
tişim çekmekte daha
çok zorlandıklannı
söyledi.
Sosyal fobinin ürri-
versite öğrencilerinde
tahmin edilenden daha
fazla görüldüğüne dik-
kat çeken Yavuz, çoğu
insamn hekime başvur-
mak yerine kendi ken-
dini tedavi etmeye ça-
lıştığını, bunun da daha
kötü sonuçlara neden
olduğunu söyledi. "