Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Rauf Denktaş
btanbul'da
• İstanbul Haber
Servisi - Kuzey Kıbns
Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş, l. Ordu
JComutaru Orgeneral
Necdet Timur'u
ziyaret etti.
Selimiye'deki 1. Ordu
Komutanhğı'na saat
16.00 sıralannda gelen
Rauf Denktaş,
Orgeneral Necdet
Timur'la 45 dakika,
basma kapalı olarak
görüştü.
Saydamlık
Hareketi
• İstanbul Haber
Servisi - Toplumsal
Saydamlık Hareketi
Derneği Başkanı Erciş
Kurtuluş, sivil toplum
kuruluşlannın ülkenin
demokratik ve
toplumsal yaşamına
olumlukatkılar
sağlayabilmeleri için
yönetim biçimlerinin
her türlü yozlaşmadan
annmış, saydam,
güveniîir ve hiçbir
maddi beklenti içinde
olmamalan gerektiğini
vurguladı. Kurtuluş, bu
kuruluşlarda görev
alacak kişilerin hiçbir
maddi beklenti içinde
olmamalan
gerektiğinin de altını
çizdi.
çocuklar'
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
PKK lideri Abdullah
Öcalan'ın lehine
gösteri yaptıklan
gerekçesiyle
yargılanan Yusuf Koşti
(18), Osman Koşti
Hişman Güngör (19),
Mehmet Düzgün (20),
MukaderBinici(19),
ve Sıtkı Kurtoğlu'nun
(18) yargılanmasına
dün Diyarbakır 1
No'lu DGM'de devam
edildi. Tutuksuz 3
çocuğun şarth
salıverme yasası
gereğince cezalarının
ertelenmesine karar
verilmesini isteyen
savcı, iki yıldır rutuklu
bulunan Osman ve
Mehmet Koşti, Hişman
Güngör, Mehmet
Düzgün'ün 15 yıla
kadar
cezalandınlmalannı
istedi. Duruşma,
sanıklann tutukluluk
hallerine devamına
karar verilerek
ertelendi.
Önemli soruşturma ve davalarda yönlendirici konuşmalar yapmakla eleştirildi
Ecevit'in 'müdahalelerTANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer'in "yargıya müdahale ederek
anayasaya ayku-ı davranmakla" suç-
ladığı Başbakan Bülent Ecevit, Fet-
hullah Gülen ve Beyaz Enerji soruş-
turmalan ile FP hakkmdaki kapat-
ma davalan hakkrnda yönlendirici
konuşmalar yapmıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer önceki gün
yapılan MGK. toplantısının açılışın-
da Ecevit'e yönelik olarak, yargıya
müdahaleleri anımsatarak yargıç ve
savcılan korkuttuğunu söyledi. Ece-
vit'in, devletin zirvesinde yankı bu-
lan yargı müdahaleleri şöyle:
Fethullah Gülen: Ankara DGM
Savcısı Nuh Mete Yüksel, Gülen
hakkında "laik deviet yapısuu değiş-
tirerek yerine dini kurallara dayah
bir devlet kurmak amacıyla yasadışı
örgüt kurup bu amaç doğrulrusunda
faaliyetlerde bulunduğu" gerekçe-
siyle 10 yıla kadar ağır hapis cezası
istemiyle dava açtı.
Ecevit'in Gülen'in okullannı fırsat
buldukça övmesi nedeniyle üstü ka-
palı olarak "Tarikat okullannı öv-
mek son zamanlarda moda haline
gelmiştir. Tarikat okullanna destek
verenler Atatürkçü olamazlar" ifa-
deleriyle eleştirdi. Ecevit soruştur-
ma sürerken yaptığı bir açıklamada,
Gülen'in yargılamadan aklanarak
çıkmasını umduğunu dile getirdi.
Adalet Bakanhğı, Savcı Yüksel hak-
kında inceleme başlattı, bu çerçeve-
de gazetecilerin de ifadeleri alındı.
FP kapatma davası: Ecevit, parti-
nin temelli kapatılması istemiyle açı-
lan dava sürerken "FP'nin kapabl-
ması Türkiye'ye bir yarar getirmez.
Kapattkrsa olacaklan diişünmek bi-
le istemiyorum" açıklamasında bu-
lundu.
Bunun üzerine Anayasa Mahke-
mesi, Ecevit'in açıklamalannı ana-
yasayı ihlal olarak değerlendirdi ve
"tşimize kanşmayın'' görüşünü dile
getirdi.
BeyazEnerji: Başladığı ilk günden
itibaren tartışmalann ve baskılann
odağmdaki soruşturma oldu. Düğ-
meye kimin bastığı tartışılırken so-
ruşturmayı yürüten Savcı Talat
Şalk, IMF, AB ve Dünya Banka-
sı'nın temsilciliklerinden operasyon-
la ilgili bilgi istedi.
Ecevit, savcıyı devletin saygınlığı-
na gölge düşürmekle suçladı ve bu-
nu daha önceki girişimleriyle de ger-
çekleştirdiğini öne sürdü. Adalet Ba-
kanhğı da savcı hakkında inceleme
başlattı.
Soruşturma, Sezer'in istifa etmesi
gerektiğini vurguladığı Cumbur
Ersümer'in bakanlığına yönelik ha-
len sürüyor.
Sezer'i de Ecevit'i de hatalı buluyorlar
MHP kavga dışı
kalmak istiyor
EMİNE KAPLAN
ANKARA -Hükümetin
MHP kanadı, Çankaya-
hükümet bunalımında
Başbakan Bülent Ecevit'e
'destek' mesajı vermesine
karşın Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in
yanı sıra Ecevit ve Deviet
Bakanı Hüsamettin Öz-
kan'ı da hatalı buluyor.
Partisini kavganın dışmda
tutmak isteyen MHP lide-
ri Deviet Bahçeli. kurmay-
lanna "Kavgayı büyütecek
yorum ve değerlendirme-
İerden kaçınm" talımatı
verdi. Bir MHP kurmayı,
Milli Güvenlik Kuru-
lu'nda yaşanan olaylan,
"Çocuk dövüşüne benze-
di" diye nitelendirdi.
Iktidar ortağı MHP,
Çankaya-hükümet bunalı-
mında tartışmalann dışın-
da kalmaya çalışıyor.
Türkmenistan gezisi bu-
gün sona erecek olan
MHP lideri Deviet Bahçe-
li, kurmaylarına "Polemi-
ğe girmeyin, kavgayı büyü-
tecek siyasi yorumlardan
ve değeıiendirmelerden
kaçının" talimatı verdi.
Sezer'in yanı sıra Ecevit
ve Özkan'ın da tavnnı ha-
talı bulan MHP yöneticile-
ri, "Kesinlikle hoş bir olay
değU" değerlendirmesin-
de bulundular.
Bir MHP kurmayı,
"Böyieçocuklar gibi dö vüş
olmaz, Bunun bir çözüme
kavuşması gerekiyor. Dev-
lette küslük olmaz" diye
konuştu. Cumhurbaşkanı
Sezer'in üslubunu doğru
bulmadığını kaydeden bir
MHP kurmayı da. "Hadi
Sayın Cumhurbaşkanı bir
hata yapn ve gündem dışı
konuştu. Sayın Başba-
kan'uı salonu terk etmesi
bir başka hata. Hele hele
Hüsamettin Özkan'ın
müdahalesiçokyanhş" di-
ye konuştu.
MHP'li bir milletvekili
de, Sezer'in Deviet Denet-
leme Kurulu'nu devreye
sokmasının da doğal kar-
şılanması gerektiğini vur-
guladı.
ÎĞNELİFIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
Doğan ve Bilgin grubu gazeteleri Sezer'e yüklenirken Islamcı gazeteler Ecevit'i eleştirdi
Medya Cımılııırbaşkaıırııa yüldendi
İstanbul Haber Servisi -
MGK'nin önceki günkü top-
lantısında Başbakan Bülent
Ecevit ve bakanlann toplantı-
yı terk etmesiyle patlak veren
deviet krizini, Doğan ve Bil-
gin gruplanna ait gazetelerin,
ağırlıkla Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer'e yükleme
çabalan dikkat çekti. Bu iki
grubun dışındaki gazeteler
ise Ecevit ve hükümetin tav-
nnı eleştiren haber ve yorum-
lara yer verdi. Gazetemizi
arayan çok sayıda yurttaş da
Sezer'e destek verdi.
Dinç Bilgin'e ait Sabah ga-
zetesi, kriz habenni "Ipler
koptu" sürmanşetiyle verir-
ken gazetenin başyazarı Gün-
gör Meng'nin Sezer'i "basi-
retsizKkle" suçlayan yazısını
manşetine taşıdı.
'Terbiyesizce suçladı'
Doğan Grubu'na ait Milli-
yet gazetesi, haberi "Buna
hakkınız yoktu" manşetiyle
duyurdu. Milliyet iç sayfada-
ki haberinde, Ecevit'in Se-
zer'e yönelik sözlerine atıfta
bulunarak "Terbiyesizce suç-
ladı" başhğını kuîlandı. "Se-
zer by-pass sendromu yaşı-
yor" başlıklı haberde de Ece-
vit'in doktoru Arif Abacı'ya
ait olduğunu ileri sürdügü şu
sözleriaktardı: "By-passgeçi-
renler bir yıl boyunca denge-
siz hareketler yapar. Kontrol-
leri zayıflar."
Doğan Grubu'nun en büyük
gazetesi Hürriyet. kriz haberi-
ni "İşte kavga" başlıklı sür-
manşet ve "İşte fatura" baş-
lıklı manşetiyle verdi. Hürriyet
birinci sayfasmdaki haberde
şu ara başlıklan kuîlandı: "Se-
zer'in kavgayı başlatan sözle-
ri; Sezer anayasayı Ece^ ife ftr-
Dünya basını da olaya geniş yer verdi
'Türkiye
J
de devletin başında kriz'
Dış Haberler Servisi - Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent
Ecevit arasında önceki gün MGK toplan-
tısmda yaşanan anlaşmazlığa dünya bası-
nı da geniş yer verdi.
Almanya'da yayımlanan Frankfurter
Allgemeine Zeitung gazetesi. Türkiye'de
ilk kez bir cumhurbaşkanının başbakanla
tartıştığını yazdı. Die Welt gazetesi ise
"Türkrye'nin en güçlü iki yöneticisinin,
Türtdye'yi sonu meçhul büyük bir krize
sürüklediği" ifadesini kuîlandı.
Frankfurter Rundschau gazetesi de,
'Cumhurbaşkanı Sezer ile Ecevit arasında-
ki tarüşma büyüyor' başlığıyla verdiği ha-
berde, Sezer'in Ecevit'i, 'yolsuzluklarla
yeterli mücadele etmediği ve yasalara say-
gı duvmadıgı' için eleştirdiğini kaydetti.
Fransa'da yayımlanan Liberation gaze-
tesi, olayı, 'Türkiye'de devletin başında
kriz' başlığıyla duyurdu.
Italya'da yayımlanan yüksek tirajlı eko-
nomi gazetelerinden IlSole 24 Ore, birin-
ci sayfasında kullandığı haberde 'Türid-
ye'de siyasi kriz: Borsa düşüyor, Euro yük-
seüyor' başhğını kuîlandı.
Corriere Della Sera gazetesi ise haberi,
'Türkiye: Cumhurbaşkanı ve başbakan
arasında hakaretler' başlığıyla verdi.
La Stampa gazetesi de gelişmelerle il-
gili haberinde 'Türk krizi Euro'ya kanat
takıyor' başhğını kuîlandı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
lattı; Ozkan'dan Sezer'e: 25'lik
Cumhurbaşkanı; Terbiye dışı
davrandı, özür dilesin; Hükü-
met, istifayok; Asker: Tarafol-
mayalım." Hürriyet'in başya-
zan Oktay Ekşi ise "Bunu Ço-
cuklar Yapmaz" başlıklı yazı-
sında, Ecevit-Sezer arasındaki
diyaloğu yorumladıktan sonra
"Krizi Cumhurbaşkanı'nın
tahrik ettiğj anlaşılmaktadır"
dedi. Gazetemiz ise krizi,
Cumhurbaşkanı'nın "Ülkeyi
soydurtmayız" sözlerini baş-
lık yaparak verdi.
Islamcı gazeteler, haber ve
yorumlarında genellikle
Cumhurbaşkanı Sezer'den
yana görüş belirtti. FP'ye ya-
kınlığı ile bilinen Milli Gaze-
te, Ecevit'i kastederek "Ne
yaptığını bümiyor" başhğını
kullanırken Fethullah Gülen
cemaatinin gazetesi olarak bi-
linen Zaman, haben "Zirve
nezakete kilirJendi" başlığıy-
la verdi. Radikal Islamcı
Akit gazetesi, haberi "Terbi-
yesiz kim?" başlığıyla verdi.
oralcalislar@yahoo.com
Cumhurbaşkanı'yla Başbakan ara-
sında tırmanan krizde kimin haklı ki-
min haksız olduğunun ne kadar önemi
var? Bir önemi olduğu belli. Türkiye gi-
bi, kritik dengeler uzerinde duran birül-
kede, o ülkerıin tepesindeki kişıjerin
daha dikkatli davranmalan, özenli bir
üslup kullanmaları, en önemlisi de ip-
leri germemeleri gerekir. Önceki gün-
kü olayda görüldüğü gibi, dikkatli bir
tutum içine girilmeyince "öfkeyle kal-
kılmış, zararla oturvlmuş"Xur.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı birbir-
lerine kibar davransalar, özenli bir dil
kullansalar, böyle bir krizin yaşanma-
yacağı söylenebilir mi? 1982 Anaya-
sası kitapçığının havalarda uçuşması,
aslında otoriter ve militer anayasal dü-
zenin sonunun geldiğini mi haber veri-
yor? Bugün olmazsa yarın bir kriz ya-
şanması kaçınılmaz.
Çünkü Türkiye, ciddi bir ekonomik
kriz yaşıyor. "8eyaz Enerji" operasyonu
bunun bir işaretidir. IMF'nin artık Türki-
ye'ye haftalık paralar verecek kadar de-
netimi arttırması da içinde bulunulan va-
him durumu yansrtıyor. Birçok şirket if-
las ediyor, işyerleri kapanıyor, işsizlerin
Havada Uçuşan 1982 Anayasası
sayısı artıyor. Türkiye, ekonomik krizin
yanında ciddi bir siyasi kriz yaşıyor. Si-
lopi'de hâlâ bulunamayan iki HADEP'lty-
le ilgili gelişme, siyasi krizin bir yanını
gözler önüne seriyor. Gaffar Okkan'ın
Diyarbakır'ın ortasında, önünde arka-
sında korumalar varken 15 eli silahlı ki-
şi tarafından öldürülmesi de siyasi kri-
zin bir yansımasıdır. Bugüne kadar cid-
di bir ipucu ele geçirilememesi de kafa-
larda soru işaretlerine neden oluyor.
Türkiye ciddi bir yapısal kriz yaşıyor.
Soğuk savaş döneminin anlayışlan bu
ülkenin ruhuna sinmiş durumda. Dış
politikaya da iç politikaya da yön ve-
ren kavrayışlann, 1950'lerden,
1960'lardan, 1970'lerden hiçbir farkı
yok. Bir bakan, Cumhurbaşkanfnı suç-
larken "0nun çevresinde 1402'likler
var" diyebiliyor. Nedir 1402'likler? 12
Eylül cuntacılarının görevden aldığı,
solcu, demokrat bir kimliğe sahip dar-
be yanlısı olmayan bürokratlar. Belli ki
bakana rapor verenler, hâlâ 12 Eylül
askeri darbesi döneminde kalmışlar.
Istihbaratlan bu yönde çalışmaya de-
vam ediyor.
Her eleştiriye öfkeyle karşılık veren,
Kıbns sorunu, Ermenı sorunu gibi te-
mel konularda 1970'lerde kalanlann dış
politikadaki egemenliği sürüyor. Denk-
taş, bir başarısız politikacı örneğidir.
1974'ten bu yana çöken Kuzey Kıb-
ns'ın mimandır, tek adamıdır. Kıbns po-
litikası hâlâ onun üzerinden yapılıyor.
Ermeni sorununda bir adım atılmadı.
Dışanya öfke dışında, yeni yollar aça-
cak ne bir bakış açısı ne de geleceğe
yön veren bir perspektif söz konusu.
Türk dış ve iç politikasına yön veren-
ler, hâlâ Sovyet tehdidi varmış gibi si-
yasetler çiziyoriar. Dunyanın değiştiği-
nin, dünyadaki arayışların değiştiğinin,
insanlığın çok önemli yeni sorunlaria
yüz yüze olduğunun farkında bile de-
ğiller. 12 Eylül darbesinin üzerinden 21
yıl geçti. Bu darbenin çizdiği siyasi, hu-
kuki çerçeve değişmedi. Türkiye, Av-
rupa Birliği'nin kapısında otoriter bir
sistemleyönetiliyor. Insanlarhâlâyazıp
çizdikleri için cezaevlerine konuyor, in-
sanlar yasal bir siyasi partinin şubesi-
ni açmaya kalktıklannda kaybedilebili-
yorlar. Doçent Fikret Başkaya, bir ya-
zısı nedeniyle yeniden 16 aya mahkûm
oldu. Bu ceza Yargıtay tarafından da
onaylandı.
Bir öğretim üyesini sırf düşünceleri
yüzünden "terörist" sayan başka bir
Avrupa ülkesi var mı? Buna tepki gös-
terenlere ve "Böyle giderseniz Avrupa
Birliği'ne giremezsiniz" diyenlere de
"Hıristiyan Kulübü" diyerek sorunlar
geçiştirilmek isteniyor.
Türkiye'nin savunma anlayışına böl-
ge ülkelerinden gelecek potansiyel
tehditleryön veriyor. Hemen çevremiz-
deki tüm ülkelerle ciddi sorunlar yaşa-
nıyorve bunlariagerilim birtüriü bitmek
bilmiyor.
Yunanistan'dan Ermenistan'a,
Iran'dan Suriye'ye kadar çevremizi
"düşmanlann" çevirdfği şeklindeki bir
önyargı, dış politikanın temeli haiine gel-
miş durumda. Buna Avrupa Biıiiği ülke-
leriyle yaşanan yeni gerilimler de ekle-
nince, soğuk savaş günlerine geri dö-
nuyoruz. Zaten ülkeye yön veren siyasi
gelenek de hâlâ soğuk savaş dönemi-
nin refleksleriyle idare ediyor.
•••
Cumhurbaşkanı, anayasa kitapçığı-
nı Başbakan'a fırlatsa ne olur, fıriatma-
sa ne olur? Fırlatmasa daha iyi oiur. Hü-
kümet de Cumhurbaşkanı'yla hukukun
en temel ilkelerini tartışmasa ve bu yüz-
den gerilim çıkarmasa iyi olur. Bütün
bunlar olsa bile, çürümüş Türkiye'nin
batağa gömülmüş manzarası değiş-
mez. Devletin tepesi ne kadar kibar
olursa olsun, bu ülke böyle gitmez. 12
Eylül'ün üzerinden 21 yıl geçti. Hâlâ on-
lann anayasasıyla, onlann çizdiği mili-
ter çerçeve ile yönetiliyoruz.
Artık yolun sonuna geldik. Havada
uçuşan 1982 Anayasası'dır, o anayasa-
nın kurduğu siyasi ve hukuki yapıdır. O
anayasanın artık uçup gitmesi gereki-
yor. Yoksa daha çok anayasa kitapçık-
lan havada uçuşmaya devam eder.
GLOBAl^OllrİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOGLU
'Oyunun Sonu'
Pazartesi sabahı Başbakan'ın Milli Güvenlik Ku-
rulu'ndan çıktıktan sonra yaptığı açıklamayi izlerken
"Ne oluyor?" diye sorunca, kendi kendime, aklıma
Beckett'ın "Son oyunu" (Endgame, sanınm Türk-
çe'ye oyun sonu olarak çevrildi) adlı, var olmaktan
yok olmaya, yaşamdan ölüme geçiş anını konu alan
piyesi geldi.
Piyesin iki karakterinden (piyesin başında sahne-
nin arkasındaki duvara dayalı iki çöp tenekesinde ya-
şayan, belden aşağılan kesik kan kocayı saymazsak),
sahnenin ortasındaki tekeriikli iskemleden hiç kalk-
mayan kör adam, Hamm uşağı (belki de oğlu) Clov'a
sorar: "Ne oluyor?" Clov şöyle cevap verin "Birşey
kendi seyrini izliyor." Hamm ile Clov'un konuşması-
nı hatırlayınca da Clov'un bu cevabının benim sor-
duğum soruya ne kadar uyduğunu düşündüm ister
istemez. Pazartesi günü izlediklerimiz, yalnızca
Cumhurbaşkanı Sezer Çankaya'ya çıktıktan sonra-
ki değil, çok daha eski, 1980'lerde Ozal programı-
nın devreye girmesiyle başlayan bir sürecin kendi
seyrini izlerken ortaya çıkardığı sonuçlardan yalnız-
ca biriydi.
Gelin, pazartesi günü, biraz da şaşkınhkla iziedi-
ğimiz gelişmelerin, aynntılannı, diğer bir deyişle en
zevkli kısmını, bir kenara bırakıp, bileşenlerine, so-
ğuk sıkıcı özelliklerine, zemin mekaniğine şöyle kı-
saca bir bakalım. Göreceğiz ki eskiden Türk filmle-
rinin reklamlanndaki gibi "Aşk, kin, intikam hepsibu
filmde var." Tabii karşı karşıya olduğumuz bir sos-
yoekonomik süreç olduğu için, bizim çekicilik öge-
lerimiz biraz daha farklı olacak: Para, iktidar, yolsuz-
luk fılan!
Pazartesi yaşananlann zemin mekaniğinin bile-
şenlerine bakınca şunlan görüyoruz: Birincisi, olay
gittikçe istikrannı kaybeden bir ekonomik ve siyasi
ortamda gerçekleşti. Daha, geçenlerde Başbakan
"Siyasi ve ekonomik istikran korumak giderek güç-
leşiyor" demedi mi? Peki artan ekonomik ve siyasi
istikrarsızlığın kaynağı neydi? IMF programının ülke
halkının refahı üzerindeki olumsuz etkileri, (Başba-
kanın deyimiyle "Sosyal konular karşısındaki duyar-
sızlığı"), "gerçek ekonomide " yarattığı yıkım ve ülke
bağımsızlığının giderek bir hayalete dönüşmeye baş-
laması karşısında, hemen tüm sınrf ve tabakalann
"Imdat!" diye bağırmaya başlaması değil miydi?
Ikincisi, cumhurbaşkanı ile başbakan ve hükümet
arasında çıkan tartışmanın ana konusu yolsuzluklar
değil mi? Hatıriatmak isterim, 1990'lann ortasında bu
rüşvet ve yolsuzluklann tüm dünyada önemli bir so-
run haline geldiği ilk kez fark edildiğinde, bu olgu-
nun küreselleşme ve "yeni dünya düzeniyle" ilişkisi
üzerinde durmadık mı?" Çok büyük çapta nakit pa-
ranın dünya yüzünde denetimsiz dolaşmaya başla-
ması; etnik savaşlann, "soğuk savaşın" bitmesinin
ardından dağılan ülkelerin, işsiz kalan gizli örgüt ve
ilişkilerin getirdiği olanak ve fırsatlann üstünde ulus-
lararası suç örgütlerinin oluşması; özelleştirme sü-
reçlerinin hükümetler ve bürokratlar tarafından soy-
gun alanı olarak kullanılması, büyük şirketlerin dev-
tet kontratlan üzerinde rekabet ederken giderek ar-
tan ölçüde rüşvete başvurması... Bu paralan sakla-
yan, izını kaybettiren kıyı ötesi bankacıhk; Türkiye'nin
para aklamada dünyada liste başı olması; bürokrat-
lan borsa soygununa bulaştıran "insider trading..."
Tüm bunlar gelip "serbestpiyasanın"yukandan aşa-
ğı, dışardan içeri dayatılması sürecine bağlanmıyor
mu? Bu da IMF'nin- Yapısal Uyum Programlanna...
Bu programlan uygulayan ülkelerden Yugoslavya
darmadağın olmadı mı? Endonezya hâlâ dağılmaya
devam etmiyor mu?
Krizin üçüncü ögesi borsanın, Başbakan'ın de-
mecini duyar duymaz adeta dalışa geçmesi, bu ara-
da yanm günde, ülkeden yaklaşık 5 milyar dolar kaç-
ması değil mi? Bu yaşananlar, küreselleşmeyle bir-
likte "yü/csefenp/yasa/ara"musallatolan "Sıcak pa-
ra olgusuna", mali krize rağmen IMF'nin ısranyla sı-
cak parayi teşvik eden politikalan uygulamakta ısrar
etmeye bağlı değil mi? Bu kriz, ülkeye girip çıkan ser-
maye üzerinde hiçbir kontrol olmadığı için, bir anda
ülkenin ekonomisinde kocaman bir delik açılması-
na göz yummakla ilgili değil mi? Bu sonuncusu da
IMF'nin "Yapısal uyum programlannın" (ya da enf-
lasyonla "mücadele" programının) bir ürünü değil
mi?
Bu zemin mekaniği aslında 1980'lerde başlayan
dışa açılıyoruz, diyerek ülkeyi uluslararası mali ser-
mayeye adeta babasının çiftliği gibi kullanmak üze-
re teslim eden, ihracatı teşvik ediyoruz derken as-
lında büyük ihracat yolsuzluklannı destekleyen, ha-
yali ihracatı teşvik eden, "Benim memurum işini bi-
lir", "Ben zengini severim" türünden bir anlayışın
ürünü değil mi? Biraz daha dikkatle bakınca da
1990'larda "Kürt sorununun" aniden patlamasıyla,
siyasal Islam'ın aniden bir sorun olmasıyla, Susur-
luk konsepti ve sonuçlanyla da bu süreçler arasın-
da, gizli, güçlü ve yakın ilişkiler görmüyor muyuz?
Dolayısıyla pazartesi günü ekrana bakıp da kör ve
tümüyle felç olmuş Hamm gibi "Ne oluyor?" diye
sorduğumuzda aslında cevap karşımızda durmuyor
mu? "Birşey kendi seyrini izliyor" işte o kadar! Ne-
yin kendi seyrini izlediğini biliyoruz... Ve sonra ken-
dimizi, sık sık gitmekten söz açmasına, oyunun so-
nunda giyinip kuşanmasına rağmen, gidemeden,
öylesine sahnenin kenannda kala kaian Clov gibi
hissetmiyor muyuz? Birilerinin pervasızca oynadığı
bir "son oyunu" değil mi bu, var olmakla yok olmak
arasında, yaşamla ölüm... Biz öylesine, bu kimseye
ait olmayan aianda kala kalmış...
Sefa Sirmen'le görüştü
Sezer çok rahat
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Cum-
hurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, Izmit
Büyükşehir Belediye
Başkanı Sefa Sirmen
ile görüştü. Sirmen,
Cumhurbaşkanı' nın
u
rahatolduğunu ve ça-
lışmalannı sürdürdü-
ğünü" belirterek "En
ufak bir gerginlik his-
setmedim" dedi.
Sirmen, Çankaya
Köşkü'nde basma ka-
palı olarak gerçekle-
şen görüşmenin ardın-
dan gazetecilerin soru-
su üzerine Sezer'le
randevusunun çok ön-
ceden belirlendiğini
kaydetti. Deprem böl-
gesindeki son durum
hakkında Sezer'ı bilgi-
lendirdiğiai anlatan
Sirmen, Cumhurbaş-
kanı'nın önceki gün
yaşananlar hakkında
bir yorumda bulunup
bulunmadığının sorul-
ması üzenne "Hayır,
bu konuvB konuşma-
dık" dedi..
Sirmen, "Sayın
Cumhurbaşkanı ger-
gin miydi"sorusu üze-
rine, "Htyır, Sayın
Cumhurbaşkammız
gayet rahatve çahsry»r.
En ufak bir gerginlik
veya sıkutılı durum
hissetmedkn" dedi.