19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA t CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA O L A J L L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] SoygunDizisi.;j Yekta Güngör ÖZDEN Hukukçu ! ! K oalisyon ortaklarına uzanacak soruştur- malar nedeniyle ik- tidardan olacaklan korkusuyla ve bir tür suçlulann telaşı- nı andınr çıkışla Başbakan "DGM Cumhuriyet Sav cısı, yetkikrini aşı- yor." diyerek gözdağı vermeye, yar- gının elini kolunu bağlamaya çalış- masa kimbilir neler ortaya çıkacak: kimleri nerelerde, nasıl göreceğiz? Siyasal aymazlık nereye varacak? Büyük Atatürk'ün ümmetten ulus düzeyine yükselttiği toplumumuzun çağdaş yapılanmasını tamamlayıp sonsuza değin bağımsız yaşaması için her öğeye el attığı kuşkusuzdur. Anadilimizı yabancı diller boyun- duruğundan kurtarmak için "tam bağımsızhk" ilkesi uyannca özleş- tirme çabalannı bilimsel yöntem- lerle sürdürmesi için kurdurduğu Türk Dil Kurumu (TDK) 12 Eylül yönetimince gerçek sahiplerinden alınıp devlet birimi durumuna geti- rildi. Atatürk'ün vasiyetine aykın bi- çimde varhğı devlete aktanlan Ku- rum'da ekin, yazın, bilim, sanat adam- lan ile özleşmiş Tûrkçeye gönül ver- miş Atatürkçüler içtenlikle ve öz- veriyle çalışıyor, dilimizin güzelli- ğini ürünleriyle kanıtlıyor, etkinlik- leriyle toplurnsal eğitime ve gelişme- ye örnek katkılarda bulunuyorlardı. Hiçbir karşılık beklemeden yürüttük- leri çalışmalann özgün yapıtlan öğ- renciler, öğretmenler ve tüm yurttaş- lar için bugün de yararlanılan en sağlıklı, en güçlü ve en doyurucu kaynaklardır. Çağdaş milliyetçiliğin ulusal bağ- lamda Atatürk milliyetçiliği oldu- ğunun ayırdında olmayan sözde mil- liyetçilerle siyasal iktidarlara yana- şıp yarasma becerileriyle her zaman yönetime alınan kimilerinin etkinli- ğine verilen Kurum'da ortaya çıka- nlan yolsuzluk olaylan 12 Eylül uy- gulamasınm sakıncalarını bir kez daha sergilemiştir. Soyanlar kadar şoyduranlar da suçludur. Ulusal de- ğerlerimizi ve varlığımızı yağmala- ma girişimlerinin ölçü tanımaz ar- sızlığı, zararuıı her gün arttırmakta- dır. Başbakan "Yargıişinekanşmam amaktikrar.." sözleriyle yargıya bas- kıya kalkışırken Türk Dil Kuru- mu'nda olanlan umursamazlıkla iz- lemektedir. CHP Genel Başkanı olarak Türk Dil Kurumu'nun Atatürk'ün Kalrt ya- zısında (Vasiyetnamesinde) öngör- düğü gelir payından yoksun kılma- ya çahştığı da unutulmamıştır. 12 Eylül döneminde bir gerici gazete- nin bugün de siyasal zikzaklar çize- rek çirkinliklerini ve yapaylıklannı yineleyen kimi yazarlannca gerçek- dışı savlarla, alaylı yaklaşımlarla, amaçlı biçimde yaptıklan eleştiri- lere kanan 12 Eylül yöneticileri na- sıl kullanılıp nasıl yanlışa düştükle- rini şimdi iyi düşünmelidirler. Mil- li Güvenlik Konseyi'nin iki kez yap- tırdığı incelemede hiçbir biçimde, tek kuruşluk yolsuzluk ve yanlışlık bulamayıp mutladıklan Türk Dfl Kıı- rumu yönetkikri, tertcmiz çahşnın- lan, saygın tdşilikleriyle onuriu tem- silciler olarak beUeklerimizdedir. 196O'lı yıllardan 1980'e kadar üye- si ve hukuk danışmanı olduğum Türk Dil Kurumu'nu, Atatürkümüzün va- sıyeti gereğince gerçek sahiplerine teslim etmek tüm ilgililerin kişilik borcudur. Anayasa uyannca devletten ayn bi- rimler oluşturması, aynca gerçek- leştirilebilir. Anayasamn 134. mad- desi yürürlükte olsa bile bir yasa ile öze dönüşün sağlanması, her zaman olanaklıdır. Yolsuzluklann gölge- sinden, pisüklerin karasından kurtul- mak için Atatürk aydınlığı seçilme- lidir. Agah Sım Levend, SuutKemal Yetkiıı, NuruDah Ataç, Macit Gök- berk, Ömer Asım Aksoy, Cahit Kü- lebi ışıklar içınde yatsınlar. Şerafet- tin Turan, Oktay Akbal ve hepsi seç- kin yaşamını sürdüren yönetici ve üyelere de esenlikler diliyorum. Ta- rikat olaylanna değil, Atatürk ilke- lerine önem verilseydi kötülükler yaşanmazdı. Yeni Sömürü: Su Kaynaklan (2) Dr. Uçkun GERAY Y ine yukandaki başhğı taşıyan bir yazımızda(16.09.2000) doğal kay- naklara, özellıkle de orman kay- naklanna ilişkin ürünlerin (su, tom- ruk, ot, rekreasyon...), bilinegelen değerler (mübadele ve kullanım değerleri) dı- şında, daha pek çok değere sahip olduğu (varo- luş değeri, miras değeri, gelecek değeri, özünlü değer...) belirtilmiştı. Ormanlardan elde edilen mal ve hizmetlerin çeşitliliğine ve bunlann genelde birbirini bütünleyerek yani bir arada ortaya çık- tığına da işaret edılmişti. Söz konusu ürünlerin çok büyük bir bölümünün piyasasının ve fiyatı- nın bulunmadığı, hatta biyofîzik kapsamda öl- çülebilme olanağının da olmadığı ifade edilmiş- ti. Gelir, nüfus, eğitim artışlan ve kaynağın yıkı- mı nedenleriyle arz açıklannın çoğalması sonu- cu, bu mal ve hizmetlenn özellıkle bir bölümü- nün kıtlaştığı, dolayısıyla da yararlanma sırasın- da bireylenn birbirlerinı engellediği ve kullanı- ma sınır getirme zorunluluğunun ortaya çıktığı görülmektedir. Sınırlama doğrultusunda, yarar- lananlardan bazı katkılar veya ödemeler talep edilmektedir. Eğer orman sahibi ödeme talep edilen ürünler üretiyorsa (ticarileştirme) veya hedefi olmadığı halde öteki kişi ve kuruluşlara, gelirlerini arttır- ma olanağı (olumlu dışsalhklar) yaratıyorsa ve bunun karşılığında ödeme talep edebiliyorsa (iç- selleştirme), bu kaynak, bir kurama göre, kamu malı olma niteliğini yitirmektedir. Kamu malı ni- teliğınin yitirilmesi ise, sözü edilen mal veya hiz- metin kamu hizmeti olma niteliğini ortadan kal- dırmaktadır. Çok kısa olarak özetlenen bu yaklaşımı tutun- durmaküzere vaıiıklı ülkeler özel bir çahşma içi- ne girmiş bulunmaktadır. Global ölçekli bu ça- hşma çerçevesinde Stockholm Su Sempozyu- mu, Uluslararası Su Kaynaklan Birliği, Dünya Su Konseyi, Global Su Ortaklığı ve Dünya Su Ko- misyonu dikkat çekmektedir. Tutundurma çahş- masına Avrupa Orman Enstitüsü de önemli aka- demik destek sağlamaktadır. Dünya Su Komisyonu'nun oluşumundaki ba- şan ıse büyük ölçüde bir kişiye (Ismafl Seraget- din'e) bağlanmaktadır. Serageldin eski Dünya Bankası başkan yardımcısıdır ve bu komisyonun başkanıdır. Dünya Su Komisyonu'nun raporun- da suyun tüm maliyet kalemleri dikkate alınmak suretiyle fıyatlandırüması ve hükümetlerin özel sektöre etkili, saydam ve düzenleyici bir ortam sağlaması istenmektedir. Bu arada Avrupa Orman Enstitüsü, bazı Italyan akademisyenlerine, ka- mu hizmetlerinden kişilerin yararlanması sırasın- da görülen rekabet, dışlama özelliği ve ticarileş- tirmenin kamu mah niteliğini ortadan kaldırdı- ğı bağlamında rapor hazırlatmaktadır. 2-8 Ekim 2000 'de Menemen'de yapılan Odun Dışı Orman Ürünleh Üretimi Uluslararası Sempozyumu'nda ise su (nedense!) odun dışı ürünler arasında sa- yılmak istenmemiştir. Yani ormandan elde edi- len mantar, biberiye, kuşburnu, kekik, çam fis- tığı... kırsal kesime bırakılmışür. Bir gazetemiz ise bu su yaklaşımının militanı olan ABD'li aka- '++6Î 7S73500 BİR AVUÇIÇI KAYDEDILEN NUMARAYIARAYABIUR Ml? Avuç içiniz ne rakiplerle karşılaştı, ama bu kez gerçekten onu kıskançlıktan kahredecek harika bir şey bulduk, tamamen yeni bir konsept: Ericsson R380. Biz ona "Smartphone" diyoruz. WAP'ı, e-mail'i, ajandası var, hatta el W » - y bile tanıyabiliyor. Avuç içinize numaralar karalayabilirsiniz, güzel, ama R380'e karaladıklarıaızı arayabilirsiniz de. Nasıl? SMARTPHONE www.ericsson.com.tr/r380 ERİCSSON ^ demisyen Asit Biswas'ın tutundurma söylemle- rini içeren "Su Savaşlan Tehükesi KaDayor" rö- portajını yayımlamıştır. Bütün bunlann temel amacı varlıklı ülkelerin fınans olanaklanrun önü- nü açmak ve siyasi bağımlılık yaratmaktır. Tıp- kı petrolde olduğu gibi ülkemiz açısından bura- daki stratejik nokta, suyun fıyatlandırümasm- dan ziyade, bu üretimin kamu hizmeti niteliğini yitirmesi tehhkesidir. Böylece orman kaynakla- n, su üretimi ve havza yönetimi açısından da ol- sa mevcut niteliğini yitirmektedir. Bu aşamada anayasada yapılan son değişiklikler önem ka- zanmaktadır. Başka deyişle bir kamu tüzelkişi- sinin hizmeti olagelen bir ürerim (su üretimi), özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek kişilere daha ko- lay biçimde devredilebilecek, dahası anlaşmaz- lıklar tahkime götürülebilecektir. Durum enerji üretiminın özel kişilere yaptınlmak üzere sözleş- me yapılmasına ve daha önce kamu hizmeti sa- yümış olan bir üretimin artık böyle anlaşümama- sına benzer bir gelişmedir. Yani teorik dayanak ve anayasal dayanak özel sektöre su kaynaklan- nın yönetiminin devredilmesine hazır hale gel- mektedir. Yukanda sayılan dünya ölçekli çahşmalarda su kay- naklannm yönetimi için gerekli büyük yatınmlann birçok ülke taranndan ger- çekleştirilemeyeceği ve devletin savurgan olduğu da bol bol işlenmektedir. Ormanlann kamu malı olma niteliğuai yıtumesini' ve özel sektöre bu kayna- ğın yönetiminin devredil- mesini engelleyen daya- nak ise anayasadakı "Dtev- letormanlandevlet tarafin- danyÖMtiür veişletilir" il- kesidir. Bu ılkenın bulun- maması halinde, su üreti- minin temel öğesi olan or- manlann, su açısından özel sektöre ve doğal olarak da yabancı fîrmalara devre- dilmesinin önü açılmakta- dır. Bu sürecin sonu, su üre- tim öncelikli havzalann yö- netiminin, başta GAP böl- gesi ohnak üzere özelleş- tirilmesi ve bir ölçüde de olsa yabancılann eUne geç- mesidir. Biswas, Dünya Su Komisyonu vb. de esasen bunu önermekte ve bunla- n dünya değen halıne ge- tirmeye çalışmaktadırlar. Devletin rolü kalkmalıdır, suya verilen destekler kalk- malıdır, pek çok hüküme- tin suya yatınm olanağı yoktur, ileride bu model her yerde uygulanacaktır... vb. demektedirler. Yaban- cı firmalann ortaklan ara- sında Israil'in ve ABD Mu- sevilerinin bulunacağı da kolayca tahmin edilebilir. Yaklaşık 20 yıl önce bir Is- rail devlet adamı, "Biâm Ogi alammızFırat'aveDic- le'yekadaruzanmaktadır'" dememış mıydi? Suyun öteki sektörlere girdi olarak verilmesi sı- rasında bir ödemenin ta- lep edilmesı, savurganhğı önleme, çevreyi koruma... açılanndan akılcı olarak kabul edilebilir. Ancakbu ödeme "fiyat" değildir, bir katkıdır, vergidir, ayncalı- ğın topluma ödenmesidir. Ormancıhk kuruluşlanmı- zaverilen yasal görev ve so- rumluluklara bakıldığında görülür ki her türden mal ve hizmet zaten hedeflen- miş durumdadır. yani bu faydalar dışsaUık olarak al- gılanamaz. Üretimin, koru- manın ve geliştirmenin fi- nansmamnı tüm toplum yüklenmiş durumdadır. Bütün bunlara göre kamu mah niteliği, bir ödeme söz konusu olsa da sürmekte- dir. Öyleyse, özeUikle ana- yasa çerçevesinde atılabi- lecek adımlara dikkat et- mek gibi bir görev ortaya çıkmıştır. PENCERE Dubara... Tavla erbabı, attığı zan Farsça söylemekten hoş- lanır, 'beş-üç' mü geldi: - Pencü-se!.. Ve eklen - Severier kızlan genç ise... 'Se' bilindiği üzere 'üç' demek; 'sehpa' sözcü- ğü de buradan geliyor: Üç ayaklı!.. Yek: Ecevit, dü: Bahçeli, se: Yılmaz!.. Bu so- nuncusu 'muhataralı' ayak... Ecevit, hükümetini sürdünmek için üçüncü aya- ğı korumak, kollamak ve savunmak zorundadır. Sorun bu!.. • Bülent Bey 'iktidar koltuğu'nöa değil, arkalıksız bir sephada oturuyor, üç ayaklı iskemlenin üçün- cü ayağı kuşkulu... Ne yapmalı?.. Vatan, millet, Sakarya, IMF ve Dünya Bankası ne- deniyle her şeye katlanacaksın; bu memlekette yurttaşlan evinden alıp kaybederler, kimsenin kılı kıpırdamaz; ama, Ankara'da öksürsen, göz açıp ka- payıncaya kadar 5 milyar dolar bankalardan kaçı- ven'r... Ülkenin ekonomisini de siyasetini de IMF'ye ipo- tek etmişiz, kahvede gele atıyoruz. Hayır, bu işte bir dubara var. - Dubara!.. Seni yoldum bağırta bağırta.. • Herkesin aklı Ankara'da yaşananlara ermez, zar tutmayı bilmek marifettir. Ağzı olan konuşur - Sezer DDK'yi çalıştırmaya çalıştı. Olur mu ca- nım?.. DDK ilk kez çalışacak. BDDK varken DDK'ye ne gerek var?.. İşte böyle MGK'de DDK ile KHK'nin hesabı sorulur. Sezer KHK'leri ses çıkarmadan im- zalayıp DDK'yi de KB'ler için görevlendirmeseydi, bu işler başına gelmezdi. Anladınız mı?.. Anlamadınızsa bir bilene sorun!.. Burası Türkiye.. Herkes zar atar.. Kimisi şeşi beş görür.. Kimisi hep-yek'e yatar.. Kimi gariban da bir ömür boyu zar sallayıp ka- palı kapıya gele atar. • Dünyanın en zengin ülkesi hangisi?.. - Türkiye!. - Neden?.. - Başkentte biri öksürse, ülkeden 5 milyar dolar kaçıyor... - Sonra?.. - Dünyanın en değerli parası daTLL Devlet yüz- de 100'ün üstünde faiz verip topluyor piyasadaki TL'leri; bizim liramız dolardan bile değerli... • Ecevit'in başında bulunduğu üçlü koalisyon tam bir sehpa!.. Üç ayağında üç parti.. Sehpanın öteki adı darağacıdır, yurttaşı sallan- dırmak için birebir.. - Ağzımızdan yel alsın.. , ' . - Cottaı4«V ei alsın.. IMF'yi sel alsın.. NÂZIM HİKMET KÜLTÜRVE SANAT VAKFI SÖYLEŞİ: NÂZIM HtKMET'tN YURTTAŞLIK HAKKI Konuşmacılar tlhan Selçuk Atilla Coşkun 22 Şubat 2001 Perşembe saat 18.30 Nâzım Hikmet Vakfı Kültür Merkezi Sıraselviler Cad. No: 48 Kat: 1 Taksim TekfcFaks (212) 252 6314 -15 NOVITAS Turizm Kurban Bayramı Kültür Tıtru YUNANİSTAN 2-10 Mart Yunanistan'ın sadece uzo ve sirtaki demek olmadığım, bahar rüzgarlarınm uğultusunda zeytin ağaçlannın bekçilik etliğı gızemlı antik kentlerde uygarlığın yeşerdığıni, Epidauros'ta lıbbm, Delfi'de kehanet sanatmm tohumlanmn atıldığını... muhakkak ki biliyordunuz. Ancak bunları Pelepones v? Teselya'nın bahara durduğu günlerde. konusunda uzman Tüık ve Yunan rehberler eşliğinde, yeniden yaşayarak duvı ' isteme: mısiniz? Yunanistariı bilgi ve kaliteyle Bu konuda bize güvenebılirsınız. Not: Vizeler için lutfen acele ediniz umsamak yaşayın Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-mail: [email protected] BEYOĞLU1. SULH HUKUK MAHKEMESrNDEN 2000/779 Davacı loana Özkaragöz tarafından davalılar Viktor- ya Özkaragöz, Mişon Özkaragöz ve Esterya Özkaragöz aleyhıne açılan vasiyetname davasında: Davalılardan Viktorya Özkaragöz ve Mışon Özkara- göz'ün, Şişli, Sıracevızler Caddesı, Tamer Apt. ile dı- ğer davalı Esterya Özkaragöz'ün Beyoğlu, Şişhane, Azapkapı, Havuz Arkası, Alfandari Han, adresierine çı- kartılan meşruhatlı davetiyeler, muhataplann belirtilen adreslerinde bulunmadıklanndan bila teblığ iade edildi- ğinden, davalılann duruşma günü olan 4.4.2001 saat 10. OO'da mahkemede hazır bulunmalan veya keadilerini bir vekil marifetı ile temsil ettirmeleri, dunışıtaya gel- medikleri takdırde duruşmaya gıyaplannda dev-am olu- nacağı dava dilekçesine kaım olmak üzere işbtj ilan da- valılar Viktorya Özkaragöz, Mişon Özkaragöz ve Ester- ya Özkaragöz'e ilanen tebliğ olunur. 15.2.2001 Basın: 9109 Türkiye Gazeteciter Cemiyeti'nin yaymladığı günlük Bizim Cazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmaiarr. la, köşe yazılanyla, tarafsız haberlenyle sıvıl toplumlann çazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212.51f 08 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle