19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18ŞUBAT2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Prof. Şebnem Korur Fincancı, on sekiz yıldır adli tıp uzmanı olarak çalışıyor Kiııı korkar öHimden?BERATGÜNÇIKAN Pazarlan, sanayüeşmiş ya da sanayileşme umudundaki bütün ülkelerin vatandaşlannın, be- denlerini ve akıllannı güneşe serdikleri gün... Uzatılmış kah- valtılar, günübirlik gülüşler, yo- lunda gitmeyen her durum için ağızdan dökülen aynı sözcûk- ler: Bir pazanmız vardı, onu da... Bu yazı da bu sözcükten payını alabilir, çünkü anlatıla- cak olanlar ölûme daır... Her- hangi birinin, herhangi bır şe- yin ölümü değil, yaşamın karşı- tı olarak ve her karşıt gibi öte- kini anlaşılır kılmaya yarayan birkavram olarak ölüm... Anla- tıcı Prof. Dr. Şebnem Korur Fuıcancı. Onun için önüne ölüm nedeni anlaşılsın diye getirilen her beden, hayatı daha iyi yaşa- mak için baş döndürücü bir ay- na... Prof. Korur, toplum olarak daha iyi bir hayatın da savaşuu • Prof. Şebnem Korur Fincancı, başta ölüm nedeni olmak üzere insanın ölümden sonraki haline dair sorular soruyor, yanıtlar anyor. Her yanıt onu hayata, insana sahip çıkmaya itiyor. Hiçbir şey ertelenmiyor, yaşlılık ve zaman anlamını yitiriyor ve geriye olabildiğince duru anlar kalıyor... Bir de şiddeti belgeleyerek toplumu şiddetten uzaklaştınyor olmanın bilgisi... verenlerden..Sendikacı Sûley- man Yeter'in işkencede öldûrül- düğûnü belgelediği için hakkın- da soruşturma açıldı, sonunda da Adli Tıp Kurumu'ndaki gö- revinden alındı. Ve bu röporta- juı amacı da yaşamak için hepi- mizin kullanılmadık altı gûnü daha olduğunu ve mezarlık ka- pılanna "Pazargûnkritatildir'" İevhasmrn asılmadığını anım- satmak. - AdM tıp tercih miydi? Prof. Fincancı: Tam bir tercih denilemez ama, başladıktan sonra da bırakmak istemedim. Çok yıpratıcı.. ama keyifli bir iş. Keyifli.. çünkü zaman sürek- li bir şeyler sormak ve bu soru- lara yanıt aramakla geçiyor. - Hekünlik için yola çıkddığı göz önüne ahndığmda iyikştir- me amacından uzaklaşmış ol- mak sıkınü yaratmıyor mu? Prof. Rncancı: Adli tıpta ön- ce belgelen inceledik, grafoloji öğrendik ve bir süre sonra insan özlemeye başladrm, ama morg- da çalışmaya başladığım anda bu duygu geçti. Karşımda has- ta, yani insan vardı. Bir de şunu gördüm, otopsinın iyi yapılmış ve raporunun iyi hazırlanmış ol- ması, sisteme çok doğrudan müdahale niteliği taşıyor. Orta- ya bilimsel bir kanıt koyuyor- sun veişbitiyor... - Adli Tıp'ta çanşmak hayata bakışınızda neleri değiştirdi? Prof. Fincancı: Ölümü algıla- yış biçimimi değiştirdi.. bunun bir süreç olduğunu, ölümün de yaşamın bir parçası olduğunu algılamamı sağladı. Ölümle bir- likte insan, su gibi, gazlar gibi, mineraller gibi doğanın herhan- gi bir parçası haline dönüşüyor. Poğal parça ölüm - Yine de sürekli öleceğin bil- gisiyle yaşamak incitici olmao... Prof. Fincancı: Ölümü kor- kuyla düşünürken, ya da yaşa- mına, ohnamasını istediğin bir kavram olarak oturturken doğal bir parçan haline geliyor. Ben her gün parça parça ölüyorum ve bu süreci hem başkalannda hem de kendimde izliyorum. Pak'tan genetik kod' değerlendirmesi Hastalıktan annmış toplum yaratılacak ANKARA (AA) - Tür- kiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜ- BlTAK) Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Pak, insa- nın genetik kodunun be- lırlenmesini 'dürryanınen büyfikkeşiflerinden birisi" şeklınde değerlendırdı. Genetik şif- renin çözümü- nün getireceği kazarumlara işaret eden Prof. Pak, bu çahşmanın, in- san sağhğının r yarîinaa"tanm ve hayvanlan da ılgılendiren boyutlan oldu- • TÜBÎTAK Başkanı Namık Kemal Pak, insanın genetik kodunun belirlenmesinin "dünyanın en " M k ğunu dıle getirdı. Elde edilen sonucun. 'hastahk- lardan annmış, niteükleri üstün, sağkkk insanlar- dan oiuşan bir toplum ya- ratma umudu' verdiğim belirten Prof. Pak, sözle- rinı şöyle sürdürdü: "Geleceğe güvenle ba- kacak müreffeh toplum- lar arryorsak, bu bilimsel getişme belki diğer bütün bilimselgetişmeterden da- ha önemlL Bundan sonra genetik hastahklann gjde- rilmesine yönelikler ön- lemler hızia gelecek. Ge- netikşifrenin çözülmesiy- le 15-20 yıl sonra, en azm- dan genetik hastahklan giderilmiş toplumlara doğru adımlar atabikce- ğiz." Prof. Pak, gene- tik şifrenin çözülme- sıyle tanm- da ürünler- de yapıla- cak mani- pülasyon- larla yenı tanmüriin- leri ıle daha verimlı ve sağhklı tanmsal ürünle- rin elde edüebileceğıni söyledi. Prof. Pak, kadınlann erkeklerden daha fazla kromozoma sahip olduğu bulgulannı değerlendınr- ken de. "Kadınlann ge- netik yapısımn erkekler- den daha dirençli olduğu, genetik şifre çözülmeden öncede bttiniyordu'' dedi. keşiflerinden olduğunu söyledi Yaratıcı Fikirler Yarısması Uçuk fikirli gençler işbaşına tstanbulHaber Servisi - Hedef kitleleri aynı olan ürünlerin üretici- leri, piyasanın müthiş rekabet ortamında genç- lerin takım ruhu, sınırsız ve yaratı- cı fikirlerinden yararlanmak isti- yor. Unilever'in üniversi- te öğrencilerine yönelik olarak düzenlediği yaratı- cı fikirler yanşmasıyla gençler iş dünyasına ha- zırianırken fikırleriyle de pazarlama stratejisi oluş- turulacak. "Yaraöcı Fikirler Ya- nşması-Unilever Ideat- rophy 2001"de Unile- ver'in ürettiği deterjan için yaratıcı fikirlerle srratejik pazarlama planı oluşturan takrmlar arasın- da en yaratıcı fikirlere sa- hip 5 takım dizüstü bilgi- sayardan masaüstü bilgi- sayara, dijital kameraya kadar çeşitli ödüller ka- zanacak. Yanşmanın şampiyon taknnı aynca Unilever'in pazarlama ekibiyle birlikte projele- rini hayata geçirme firsa- tı bulup staj yapacak. Son başvuru tarihi 13 Mart 2001 olan yanşmaya baş- vurular ve fikirler www.unilever.com.tr ad- resinden yapılacak. Unilever Türkiye Şir- Murat Ergene ketler Işe Alım Müdürü Murat Ergene, Unilever Yaratıcı Fikirler Yanşması'nın bugüne kadar in- ternet ortamında interaktif olarak üniversite öğren- cilerine yönelik enkapsamh yara- tıcı fikir yanşması oldu- ğunu söyledi. Ergene, ta- kımlann 3 veya 4 kişiden oluşacağını ve fikirlerin 600 vuruşla anlatılması gerektığini söyledi. Üç turtu yanşma Türkiye'deki tüm lisans ve lisansüstü öğrencilere açık yanşma üç turlu ola- cak. Birinci turda internet üzerinden gelen fikirler deterjanın hedef kitlesı olan tüketicilerüı beğeni- sine sunulacak ve onlann karan geçerli olacak. Ikinci turda takımlar- dan fikirlerini bir iş planı haline getirmeleri istene- cek. En gerçekçı iş planı- nı oluşturan takımlar fi- nalist olacak. Üçüncü tu- ra kalanlar Unilever Tür- kiye Istanbul merkezinde üst düzey yöneticilerden oiuşan jüriye sunum ya- pacak. Birinci olan takım fikirlerini hayata geçir- mek üzere Unilever'de s- taj yapacak. llk 5 takım ödülleri paylaşacak. Prof. Şebnem Korur Fincancı, yaşamın değerini öğrendiğini söylüyor. - Ölümle aramzdald yabancı- laşmayı kaldınyorsunuz» Prof. Fincancı: Evet, sonunda morgdakı ınsanlara da hastam demeye başladım, çünkü benim için canlı insanlardan farklan yok. - Bu farksızhk sizi yaşama da- ha mı yakın kılıyor? Prof. Fincancı: Evet, yaşamın ne kadar değerli olduğunu, gün- delik her aynntının yaşamımızı nasıl renklendirdığini fark et- memi sağladı. Dünyaya daha bir dikkatli bakmaya başladım. - Ölüme yakmlık, zaman ve yaş kavramİannızı da etküemiş olmah— Prof. Fincancı: Evet, zamanın göreceli bir kavram olduğunu bir kez daha algılamamı sağla- dı. Insanlara değer vermek ve onlarla paylaşılacaklan ertele- memek gerekiyor, sonrasuıa za- man olmayabilir, ben olmaya- bilirim, o insan olmayabilir... - OlumsuzhıldarL- Prof. Fincancı: Belki, şiddete bu kadar yakından tanık olurken onu ortadan kaldıramamaya, yok ede- memeye bağlı yorgunluk bissi. Ancak bu, yaşadığı- mız ülkenin sorunlan ile doğrudan bağlantılı.. he- pimız, toplum olarak bu- nu yaşıyoruz. Olumsuzlu- ğun tam da ortasında ben bu ışı niçin yapıyorum, ne işe yanyorum sorulannı soruyorsunuz kendinize... -Yanıt? Prof. Fincancı: Insanla- nn ışkenceye uğradıklan- nı belgelemek, ışkenceyi belgelemek çok önemli.. onu belgelediğin anda şiddetin toplumdan uzak- laştınlması için de bir adım atmış oluyorsun... - Yaşam biçhni değiştik- çe ölüm biçimi de değişi- yormn? Prof.rmcana: Evet, ya- sayla birlikte ateşlı silah- larla cinayetler ve inrihar- larartrı... - Her meslek kendi esp- risini yaranr. adli npçılar ölüm için ne diyor? Prof. Fmcana: İnsanın her türlü durumu ile ilgili espri yapabiliyorsunuz.. ayıp, kötü gibi değerlen- dirmeleriniz yok, çünkü her şey hayatın içinde var ve siz bunu bütün açıklığı ile görüyorsunuz. Antonina {Turizm TÜRKİYE SİNEMA TARİHİ SEMİNERLERİ BAŞLIYOR. ' Semıner, YENİ SİNEMA Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Zahit ATAM tarafından venlecek * 21 Şubat2001'denrtıbarenbaşlıyor * 19.00 - 21 00 saatlen arasında yapılacak olan dersler 5 hafta surecek ' Dersler, İFSAK Nurettın Erkılıç Salonu'nda * Ele alınacak konu de ılgılı olarak, ayin haftanın cumartesı gunu Turk sınemasından uzun metra/lı bırfilmgostenmı olacak. * Semıner 20 kışı ıle sınırlı. " Kayıt ıçın İFSAK Sekreteriığı'ne başvurabılırsınız PROGRAM 1. HAFTA; 1960 ÖNCESİ TURKİYE'DE SİNEMA TARİHİ. 2. HAFTA: YEŞİLÇAM'IN OTURMASI ya da SİNEMACILARIN MELODRAMIN SINIRLARINIZORLADIĞIYILLAR. 3. HAFTA: 1970'Ü YILLAR 4. HAFTA: 1980'U YILLAR 5. HAFTA: TÜRKİYE SİNEMA TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ İFSAK: Adres Ayhan tşrk Sok Özvenm Apt No 34/2 Beyoğlu-İSTANBUL Td • 0 212 292 4201-29218 07 Faks : 02122524461 E-maıl : ifsakfatngfoot.com TÜRK - İTALYAN DOSTLUK DERNEĞİ ve ISTniJTO ITALIANO DI CULTURA Şubat / 2001 sohbet toplantısında konuk konuşmacı tstanbul Kühür CıuVersitesi Rektörü Saym Prof. Dr. Önder Öztunalı, "Türkiye'de ve Dünyada Vakıf Üniversiteleri" konusunu ele alacaktır. Türkçe - ttalyanca Simültane çevirili toplanrı, Beyoğlu - Tepebaşı, No. 161 - Istanbul Kültür Merkezi salonunda 19 Şubat 2001 saat 18.00'de kokteylli olarak yapılacaktır. • • - • T . C . . ; . ÇEVRE BAKANLIĞI ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU BAŞKANLJĞI ANKARA GÖLBAŞI BÖLGE PARKI - YAKIN ÇEVRESİ KENTSEL TASARIM VE PEYZAJ PROJE YARISMASI ANKARA GÖLBAŞI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ BÖLGE PARKI - YAKIN ÇEVRESİ KENTSEL TASARIM VE PEYZAJ PROJE YARISMASI Ulusal serbest ve tek kademelı olarak yanşmaya çıkanlmı^ır JÜRİLİSTESİ , . -• Danışman Jüri Ûyeleri Köksal KILIÇLI, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı Cevdet KARA, Golbaşı Beledıye Başkanı Prof. Dr. Füsun ERKAKAN, H U. Bıyoto|i Bolumu Dr. Ömer L. GÜLKAL, Ö Ç K.K Peyzaj Mıman Dr. Başak TAŞEÜ, Ö Ç.K K Çevre Muhendısı Ismail Hakkı SAYIN, A.B Ş B. Imar Daı Bşk. Yrd Y. Mımar Cengiz BEKTAŞ, Y Mımar-Muhendıs (Munıh Tek. Unı.) Asli Jüri Üveteri Prof. Dr. Yalçın MEMLÜK, A.U.Z.F Peyzaj Miman Prof. Dr. Halım PERÇİN, A UZ F. Peyzaj Mıman Prof. Dr. Gültekin GUNAY, H.U Hıdro Jeolojı Muhendisı Doç. Dr Baykan GÜNAY, O 0 T U Şehır Plancısı Doç. Dr. Nuray TOKYAY, O.D.T U. Inşaai MuhefxJısl Dr. Ahmet UZEL, Y Mımar (G S.A.) Öner TOKCAN, Y Mımar (D G.S.A.) YedekJüriÛveteri Yrd. Doç. Dr. Ekrem KURUM, A.U Z F Peyzaj Mıman Zühtü BAYER, Y Mımar (A Y M M Y O) Burçın ÇETİN, Inşaat Yuk. Muhendısı (O D.T.U.) Raportörter Gürfer A. ERDOĞAN, Mımar (A D.M.M.A.) Cengiz KAMAN, Mımar (D G.S A.) Kübra A. UÇACAN, Şehır Plancısı (O O T.U.) Sayıl ÖZMEN, Mımar (A.D.M.M.Y.0) ÖDÜL VE MANSİYONLAR Ödüller; 1 ödul 20.000 000 000.-TL 2 ödul. 15 000.000 000.- TL 3 Ödul- 10 000 000 000 - TL Mansiyontar 1 Mansıyon 5 000 000.000.-TL. 2 Mansıyon: 5.000 000 000 - TL. 3 Mansıyon. 5 000.000.000 - TL. 4. Mansıyon. 5 000 000 000 - TL 5. Mansıyon: 5.000.000 000 - T L Satın alma ıçın \un emnne toplam 10 000 000.000 - TL. (On mrfyar) aynlmıştır YARIŞMAYA KATIUM: Yanşmaya T M M O B uyesı olan. Peyzaı Mımarian Şehır Plancttan ve Mımarlar kaMatMtır PROJELERİN TESUM TARİHİ Orofeler en geç 04 Haziran 2001 tanhınde, saat 17 00'ye kadar Ankara Ûzel Çevre Koruma Kunjmu Golbaşı Bölge Parkı - Yakın Çevresı Kentsel Tasanm ve Peyzaj Proje Yanşmaa Raportoriuğü - Ko- 2a Sok No 32 Gazosmanpaşa 06700 / ANKARA adresıne elden teslım edı- lecektır Yanşmacılar yanşma şartnamesı ve eklennı almak ıçın Ziraai Bankası Köroğ- lu Şb. 71121 sayıh Kurum hosabına 50.000.000.- TL. yatınkjığını gosteren ve yanşmaanın adtna alınmiş makbuz ıle, 19 02.2001 tanhınden ıttbaren baş- layarak Koza Sok No 32 Gazıosmanpaşa 06700 / ANKARA adresındekı ra- portöriuğe elden başvuracakiardır Basın 7149 BİR YOL HİKÂYESİ TAYFUN TALtPOĞLU Anadolu'nun ne kadarı bizim?' Gazete başlıklanna ya da kitaplara, şiiriere ad konurken genellikle çarpıcı olsun istenir. Sanki başlık satar haberi, kitabı, söyteşiyi. Tabii bu ilke, "saçmalamamak" kaydıyla geçerli- dir. Yani Metin Demirtaş, kitabının is- mini "BirMendil Gökyûzü" koyarken, neter yüklediğini merak etmenizi istemiş olmalı... Ya da flhan Ağabey, (llhan Selçuk) "Ben Solcu Değilim" dediğinde, "Nasıl olur, altında şimdi neler var- dır" diye, bir solukta okursun kitabı. Ama bunu anlamak yine de bir zekâ gerektinrmiş, okul değil. Bir kez daha anladım. Biz, 2001 yılında "ökûz altında buzağı arama" "buluttan nem kapma" ya da bürokrasinin en azından üst katında "bir gören olur mu acaba"lann yok olacağı inancındaydık. Almanya'dan aldığımız bir davetle umutlanmızı yitirdik... Çağdaş Yaşamı Destekleme Der- neği'nin Münstem'de bulunan şubesinin konuğuyduk geçen hafta. Çünkü çok zor kabul ederiz bu yurtdışı çağnlannı. Birincisi, vakit yoktur, ikincisi, millicisi, ülkücüsü, AJevisi, Sünnisi, solun her türlüsü ayn örgütlenmış ve içinde yine bın bir parçaya bölün- müştür. Sürprizle karşılaşmak istemeyiz. Çünkü sürekli birbirieriyle mücadele yüzünden asıl işlevlerini unutmuşlardır ve kullanılmaktan korkanz. Çağdaş Yaşam, bize biraz daha sıcak gelmişti. Söyteşı yapacaktık... Ben, ne anlatınm... "Anadolu'da yollarda yaşadıklan- mı, sorunlan, güzellikleri, insan hikâye- lerini..." Bu vüzden "Davetjyeye neyazalım" dediklerinde, "Anadolu'nun ne kadan bizim" başlığını önerdim. Eğitimi ne kadar, nereye ve televizyonlaria nasıl çarpık hale getirdiğimizi Ufuk anlatacaktım. Beni de kırmamışlar, böyie yazmışlar davetryeye. Ne bilsinler Konsolos Bey'in, (hele Mülkiyeli'yse, kahnmdan öle- ceğim.) bu isimden korkacağını, "Bana biraz ters geldi. Başka anlamlara gelebilir..." diye- ceğini. Ama, demiş... Aldırmamış Çağdaş Yaşamcılar. AJIahtan, ne yapıp ne yapmadığımız ortada. Ve bu ülkenin Istihbarat Teşkilatı, artık lüzumsuz işlerle -bildiğim kadanyla- daha az uğraş- makta. Yani, olurolmaz "Komünist" ya da "bölücü" damgası vurulma- makta. Ve yine şükür ki, Konsolos Bey, Dışişleri'nin sırça sarayında.. Konuşmamıza gelmedi... "Gelsin" demiyoruz ama.. aramızda beş yüz metre var- dı... Bir "hoş geldiniz" diyebilirdi... Hadi, ona da mecbur değil. Davet eden insanlan kuşkuya düşürmeyebilirdi. Oysa bizim konuşmamız da yine Konsolos'un istediği gibiydi. Orada biraz daha iyi şartlarda yaşayanlardan oiuşan, halktan kopuk altmış kişiyle "entelektüel mastürbasyon" yap- tjk. Tek tesellimiz, bir gece önce Ham Kenti'ndeki Türk Spor Kulü- bü'nün iki bin kişinin üstünde katılımla gerçekleştirdiği geceydi. Vatandaşımızı gördük. Yine biz bizeydik. Ve yine Dışişleri'nden kimse yoktu. Yani Kimseyi suçlamayın, "Avrupa'da çocuklanmız kandınlıyor" diye. Siz ulaşmazsanız, yakamızdaki Atatürk, iktidariara göre bir inip bir çıkıyor ya da orada kalıyorsa.. birileri, boşluğu doldurur. Yani şimdi bir başlık atsam, Konsolosum yine bozulur. "Almanya'daki vatandaş artık ne kadar bizim?" Yanıt da hazır: "Monşeher sayesinde, bir elin parmağı kadar olanı..."' tI) "" >J Kl AVH, Bugünkü ikinci yol hikâyemiz de ulaşmayı başardığımız, "bizim" olan gençlerden Rahmi Kırdar'ın öyküsü. '% Onu, geçen ay Kuşadası Pine-Bay Oteli'nde ya- pılan Türkiye Satranç Şampiyonası'nda tanıdım. Federasyon Başkanımız Ali Nihat Yazıcı, başanlı bir işe daha imza atmış, onlarca çocuğu böylesine bir otel- de ağırlarken onlann ufuklannı sadece satranç- la değil, görecekleriyJe de açmayı hedeflemişti. Rahmi, üzgündü. O gün yenmiş ama - /• bir gün önce yenilmişti. •' • O, sadece Bitlis'in değil - - . aynı şartlarda yetişen : ~ çocuklann temsilcisiydi. j: Söyledikleri, sanki "pulsuz dilekçe"yû\: "Valla, ilkokuldan beri oynuyomm. Beş altı yıl etti. llkokul dördüncû sınıfta bir hoca- mrz vardı, Sinoplu Musa Yılmaz. Arka sıralarda sıra falan yaptı sınıf içinde. öyle oynadık. Sonra oynaya oynaya kendimizi geliştirdik. önce il çapında birincilikleraldım, Sonra, buraya geldik... - Kaybedince ne hissediyorsun? - llk defa Türkiye geneli tumuvaya katılıyorum. Bizim Doğu'da önem verilmediği için o yönden eksiğimiz var. Işte onun etkisiyle, biraz da heyecanın etkisiyle, ilkmaçımdı, dikkatsizlik yaptım - Yaşamında hiç böyle bir otelde kaldın mı? "Hayır, ilk defa kalıyorum ama çok gûzel bir yer. Böyle yerfer Doğu 'da da olsa daha iyi olur yani. - Ne hissettin ilk, otele girince? • "Burası muhteşem bir otel. llk gördüğüm zaman gözlerim kamaştı. Biraz yabancılık çektim. Insanlann yapısı falan daha farklı. Biraz zorlandım ilk geldiğim za- man, belki de onun etkisiyle maça konsantre olamadım. Havuz, burdaki yemekler falan.. çok farklı. Hiç görmediğim şeyleri burada gördüm. Ama böyle şeyler kendimizi geliştirmemizaçtsından çokgüzel..." Köyürtü de özlemekte bir yandan. >•;' - Köyden niye göçtünüz? ^ - Belli bir aralar, tehlikeli olduğu aralar göç yaptık, şu an merkezde oturuyoruz. - Dönmeyi düşünüyor musunuz? - Bazen akrabalar köye gidiyoriar. 'Köyü yılanlar basmış' diyohar. Oralarda bir şey kalmamış ama dönmek isterdik. En güzeli, orası... Doğal hayatta yaşamak daha gü- zel... Şimdi suni hayatta yaşıyoruz. Ama insan yine de memleketini özlüyor. - Senin ufkun genişlemiş... Artık köyde yaşaman zor olur... - Aslında köyde yaşamak ufku ge- nişletir. Küçüğü büyütebilmek insanın ufkunu genişletir. Küçük köylerde büyük ufuklu kişiler çok var ama.. imkânyok... Yine anlayana... ttalipoğlu@ ixir.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle