Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18ŞUBAT2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Prof. Şebnem Korur Fincancı, on sekiz yıldır adli tıp uzmanı olarak çalışıyor
Kiııı korkar öHimden?BERATGÜNÇIKAN
Pazarlan, sanayüeşmiş ya da
sanayileşme umudundaki bütün
ülkelerin vatandaşlannın, be-
denlerini ve akıllannı güneşe
serdikleri gün... Uzatılmış kah-
valtılar, günübirlik gülüşler, yo-
lunda gitmeyen her durum için
ağızdan dökülen aynı sözcûk-
ler: Bir pazanmız vardı, onu
da... Bu yazı da bu sözcükten
payını alabilir, çünkü anlatıla-
cak olanlar ölûme daır... Her-
hangi birinin, herhangi bır şe-
yin ölümü değil, yaşamın karşı-
tı olarak ve her karşıt gibi öte-
kini anlaşılır kılmaya yarayan
birkavram olarak ölüm... Anla-
tıcı Prof. Dr. Şebnem Korur
Fuıcancı. Onun için önüne ölüm
nedeni anlaşılsın diye getirilen
her beden, hayatı daha iyi yaşa-
mak için baş döndürücü bir ay-
na... Prof. Korur, toplum olarak
daha iyi bir hayatın da savaşuu
• Prof. Şebnem Korur Fincancı, başta ölüm nedeni olmak üzere insanın ölümden
sonraki haline dair sorular soruyor, yanıtlar anyor. Her yanıt onu hayata, insana
sahip çıkmaya itiyor. Hiçbir şey ertelenmiyor, yaşlılık ve zaman anlamını yitiriyor
ve geriye olabildiğince duru anlar kalıyor... Bir de şiddeti belgeleyerek toplumu
şiddetten uzaklaştınyor olmanın bilgisi...
verenlerden..Sendikacı Sûley-
man Yeter'in işkencede öldûrül-
düğûnü belgelediği için hakkın-
da soruşturma açıldı, sonunda
da Adli Tıp Kurumu'ndaki gö-
revinden alındı. Ve bu röporta-
juı amacı da yaşamak için hepi-
mizin kullanılmadık altı gûnü
daha olduğunu ve mezarlık ka-
pılanna "Pazargûnkritatildir'"
İevhasmrn asılmadığını anım-
satmak.
- AdM tıp tercih miydi?
Prof. Fincancı: Tam bir tercih
denilemez ama, başladıktan
sonra da bırakmak istemedim.
Çok yıpratıcı.. ama keyifli bir
iş. Keyifli.. çünkü zaman sürek-
li bir şeyler sormak ve bu soru-
lara yanıt aramakla geçiyor.
- Hekünlik için yola çıkddığı
göz önüne ahndığmda iyikştir-
me amacından uzaklaşmış ol-
mak sıkınü yaratmıyor mu?
Prof. Rncancı: Adli tıpta ön-
ce belgelen inceledik, grafoloji
öğrendik ve bir süre sonra insan
özlemeye başladrm, ama morg-
da çalışmaya başladığım anda
bu duygu geçti. Karşımda has-
ta, yani insan vardı. Bir de şunu
gördüm, otopsinın iyi yapılmış
ve raporunun iyi hazırlanmış ol-
ması, sisteme çok doğrudan
müdahale niteliği taşıyor. Orta-
ya bilimsel bir kanıt koyuyor-
sun veişbitiyor...
- Adli Tıp'ta çanşmak hayata
bakışınızda neleri değiştirdi?
Prof. Fincancı: Ölümü algıla-
yış biçimimi değiştirdi.. bunun
bir süreç olduğunu, ölümün de
yaşamın bir parçası olduğunu
algılamamı sağladı. Ölümle bir-
likte insan, su gibi, gazlar gibi,
mineraller gibi doğanın herhan-
gi bir parçası haline dönüşüyor.
Poğal parça ölüm
- Yine de sürekli öleceğin bil-
gisiyle yaşamak incitici olmao...
Prof. Fincancı: Ölümü kor-
kuyla düşünürken, ya da yaşa-
mına, ohnamasını istediğin bir
kavram olarak oturturken doğal
bir parçan haline geliyor. Ben
her gün parça parça ölüyorum
ve bu süreci hem başkalannda
hem de kendimde izliyorum.
Pak'tan genetik kod' değerlendirmesi
Hastalıktan annmış
toplum yaratılacak
ANKARA (AA) - Tür-
kiye Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu (TÜ-
BlTAK) Başkanı Prof. Dr.
Namık Kemal Pak, insa-
nın genetik kodunun be-
lırlenmesini 'dürryanınen
büyfikkeşiflerinden birisi"
şeklınde değerlendırdı.
Genetik şif-
renin çözümü-
nün getireceği
kazarumlara
işaret eden
Prof. Pak, bu
çahşmanın, in-
san sağhğının
r
yarîinaa"tanm
ve hayvanlan
da ılgılendiren
boyutlan oldu-
• TÜBÎTAK
Başkanı Namık
Kemal Pak, insanın
genetik kodunun
belirlenmesinin
"dünyanın en
" M k
ğunu dıle getirdı. Elde
edilen sonucun. 'hastahk-
lardan annmış, niteükleri
üstün, sağkkk insanlar-
dan oiuşan bir toplum ya-
ratma umudu' verdiğim
belirten Prof. Pak, sözle-
rinı şöyle sürdürdü:
"Geleceğe güvenle ba-
kacak müreffeh toplum-
lar arryorsak, bu bilimsel
getişme belki diğer bütün
bilimselgetişmeterden da-
ha önemlL Bundan sonra
genetik hastahklann gjde-
rilmesine yönelikler ön-
lemler hızia gelecek. Ge-
netikşifrenin çözülmesiy-
le 15-20 yıl sonra, en azm-
dan genetik hastahklan
giderilmiş toplumlara
doğru adımlar atabikce-
ğiz."
Prof.
Pak, gene-
tik şifrenin
çözülme-
sıyle tanm-
da ürünler-
de yapıla-
cak mani-
pülasyon-
larla yenı
tanmüriin-
leri ıle daha verimlı ve
sağhklı tanmsal ürünle-
rin elde edüebileceğıni
söyledi.
Prof. Pak, kadınlann
erkeklerden daha fazla
kromozoma sahip olduğu
bulgulannı değerlendınr-
ken de. "Kadınlann ge-
netik yapısımn erkekler-
den daha dirençli olduğu,
genetik şifre çözülmeden
öncede bttiniyordu'' dedi.
keşiflerinden
olduğunu söyledi
Yaratıcı Fikirler Yarısması
Uçuk fikirli
gençler işbaşına
tstanbulHaber
Servisi - Hedef
kitleleri aynı olan
ürünlerin üretici-
leri, piyasanın
müthiş rekabet
ortamında genç-
lerin takım ruhu,
sınırsız ve yaratı-
cı fikirlerinden
yararlanmak isti-
yor. Unilever'in üniversi-
te öğrencilerine yönelik
olarak düzenlediği yaratı-
cı fikirler yanşmasıyla
gençler iş dünyasına ha-
zırianırken fikırleriyle de
pazarlama stratejisi oluş-
turulacak.
"Yaraöcı Fikirler Ya-
nşması-Unilever Ideat-
rophy 2001"de Unile-
ver'in ürettiği deterjan
için yaratıcı fikirlerle
srratejik pazarlama planı
oluşturan takrmlar arasın-
da en yaratıcı fikirlere sa-
hip 5 takım dizüstü bilgi-
sayardan masaüstü bilgi-
sayara, dijital kameraya
kadar çeşitli ödüller ka-
zanacak. Yanşmanın
şampiyon taknnı aynca
Unilever'in pazarlama
ekibiyle birlikte projele-
rini hayata geçirme firsa-
tı bulup staj yapacak. Son
başvuru tarihi 13 Mart
2001 olan yanşmaya baş-
vurular ve fikirler
www.unilever.com.tr ad-
resinden yapılacak.
Unilever Türkiye Şir-
Murat Ergene
ketler Işe Alım
Müdürü Murat
Ergene, Unilever
Yaratıcı Fikirler
Yanşması'nın
bugüne kadar in-
ternet ortamında
interaktif olarak
üniversite öğren-
cilerine yönelik
enkapsamh yara-
tıcı fikir yanşması oldu-
ğunu söyledi. Ergene, ta-
kımlann 3 veya 4 kişiden
oluşacağını ve fikirlerin
600 vuruşla anlatılması
gerektığini söyledi.
Üç turtu yanşma
Türkiye'deki tüm lisans
ve lisansüstü öğrencilere
açık yanşma üç turlu ola-
cak. Birinci turda internet
üzerinden gelen fikirler
deterjanın hedef kitlesı
olan tüketicilerüı beğeni-
sine sunulacak ve onlann
karan geçerli olacak.
Ikinci turda takımlar-
dan fikirlerini bir iş planı
haline getirmeleri istene-
cek. En gerçekçı iş planı-
nı oluşturan takımlar fi-
nalist olacak. Üçüncü tu-
ra kalanlar Unilever Tür-
kiye Istanbul merkezinde
üst düzey yöneticilerden
oiuşan jüriye sunum ya-
pacak. Birinci olan takım
fikirlerini hayata geçir-
mek üzere Unilever'de s-
taj yapacak. llk 5 takım
ödülleri paylaşacak.
Prof. Şebnem Korur Fincancı, yaşamın değerini öğrendiğini söylüyor.
- Ölümle aramzdald yabancı-
laşmayı kaldınyorsunuz»
Prof. Fincancı: Evet, sonunda
morgdakı ınsanlara da hastam
demeye başladım, çünkü benim
için canlı insanlardan farklan
yok.
- Bu farksızhk sizi yaşama da-
ha mı yakın kılıyor?
Prof. Fincancı: Evet, yaşamın
ne kadar değerli olduğunu, gün-
delik her aynntının yaşamımızı
nasıl renklendirdığini fark et-
memi sağladı. Dünyaya daha bir
dikkatli bakmaya başladım.
- Ölüme yakmlık, zaman ve
yaş kavramİannızı da etküemiş
olmah—
Prof. Fincancı: Evet, zamanın
göreceli bir kavram olduğunu
bir kez daha algılamamı sağla-
dı. Insanlara değer vermek ve
onlarla paylaşılacaklan ertele-
memek gerekiyor, sonrasuıa za-
man olmayabilir, ben olmaya-
bilirim, o insan olmayabilir...
- OlumsuzhıldarL-
Prof. Fincancı: Belki,
şiddete bu kadar yakından
tanık olurken onu ortadan
kaldıramamaya, yok ede-
memeye bağlı yorgunluk
bissi. Ancak bu, yaşadığı-
mız ülkenin sorunlan ile
doğrudan bağlantılı.. he-
pimız, toplum olarak bu-
nu yaşıyoruz. Olumsuzlu-
ğun tam da ortasında ben
bu ışı niçin yapıyorum, ne
işe yanyorum sorulannı
soruyorsunuz kendinize...
-Yanıt?
Prof. Fincancı: Insanla-
nn ışkenceye uğradıklan-
nı belgelemek, ışkenceyi
belgelemek çok önemli..
onu belgelediğin anda
şiddetin toplumdan uzak-
laştınlması için de bir
adım atmış oluyorsun...
- Yaşam biçhni değiştik-
çe ölüm biçimi de değişi-
yormn?
Prof.rmcana: Evet, ya-
sayla birlikte ateşlı silah-
larla cinayetler ve inrihar-
larartrı...
- Her meslek kendi esp-
risini yaranr. adli npçılar
ölüm için ne diyor?
Prof. Fmcana: İnsanın
her türlü durumu ile ilgili
espri yapabiliyorsunuz..
ayıp, kötü gibi değerlen-
dirmeleriniz yok, çünkü
her şey hayatın içinde var
ve siz bunu bütün açıklığı
ile görüyorsunuz.
Antonina {Turizm
TÜRKİYE SİNEMA TARİHİ SEMİNERLERİ
BAŞLIYOR.
' Semıner, YENİ SİNEMA Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Zahit ATAM tarafından venlecek
* 21 Şubat2001'denrtıbarenbaşlıyor
* 19.00 - 21 00 saatlen arasında yapılacak olan dersler
5 hafta surecek
' Dersler, İFSAK Nurettın Erkılıç Salonu'nda
* Ele alınacak konu de ılgılı olarak, ayin haftanın cumartesı
gunu Turk sınemasından uzun metra/lı bırfilmgostenmı olacak.
* Semıner 20 kışı ıle sınırlı.
" Kayıt ıçın İFSAK Sekreteriığı'ne başvurabılırsınız
PROGRAM
1. HAFTA; 1960 ÖNCESİ TURKİYE'DE SİNEMA TARİHİ.
2. HAFTA: YEŞİLÇAM'IN OTURMASI ya da SİNEMACILARIN
MELODRAMIN SINIRLARINIZORLADIĞIYILLAR.
3. HAFTA: 1970'Ü YILLAR
4. HAFTA: 1980'U YILLAR
5. HAFTA: TÜRKİYE SİNEMA TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ
İFSAK:
Adres Ayhan tşrk Sok Özvenm Apt No 34/2 Beyoğlu-İSTANBUL
Td • 0 212 292 4201-29218 07
Faks : 02122524461
E-maıl : ifsakfatngfoot.com
TÜRK - İTALYAN DOSTLUK DERNEĞİ
ve
ISTniJTO ITALIANO DI CULTURA
Şubat / 2001 sohbet toplantısında
konuk konuşmacı
tstanbul Kühür CıuVersitesi
Rektörü
Saym Prof. Dr. Önder Öztunalı,
"Türkiye'de ve Dünyada
Vakıf Üniversiteleri"
konusunu ele alacaktır.
Türkçe - ttalyanca Simültane
çevirili toplanrı, Beyoğlu - Tepebaşı, No. 161 -
Istanbul Kültür Merkezi salonunda 19 Şubat 2001
saat 18.00'de kokteylli olarak yapılacaktır.
• • - • T . C . . ; .
ÇEVRE BAKANLIĞI
ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU BAŞKANLJĞI
ANKARA GÖLBAŞI
BÖLGE PARKI - YAKIN ÇEVRESİ
KENTSEL TASARIM VE PEYZAJ
PROJE YARISMASI
ANKARA GÖLBAŞI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ
BÖLGE PARKI - YAKIN ÇEVRESİ KENTSEL TASARIM VE
PEYZAJ PROJE YARISMASI
Ulusal serbest ve tek kademelı olarak yanşmaya çıkanlmı^ır
JÜRİLİSTESİ , . -•
Danışman Jüri Ûyeleri
Köksal KILIÇLI, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı
Cevdet KARA, Golbaşı Beledıye Başkanı
Prof. Dr. Füsun ERKAKAN, H U. Bıyoto|i Bolumu
Dr. Ömer L. GÜLKAL, Ö Ç K.K Peyzaj Mıman
Dr. Başak TAŞEÜ, Ö Ç.K K Çevre Muhendısı
Ismail Hakkı SAYIN, A.B Ş B. Imar Daı Bşk. Yrd Y. Mımar
Cengiz BEKTAŞ, Y Mımar-Muhendıs (Munıh Tek. Unı.)
Asli Jüri Üveteri
Prof. Dr. Yalçın MEMLÜK, A.U.Z.F Peyzaj Miman
Prof. Dr. Halım PERÇİN, A UZ F. Peyzaj Mıman
Prof. Dr. Gültekin GUNAY, H.U Hıdro Jeolojı Muhendisı
Doç. Dr Baykan GÜNAY, O 0 T U Şehır Plancısı
Doç. Dr. Nuray TOKYAY, O.D.T U. Inşaai MuhefxJısl
Dr. Ahmet UZEL, Y Mımar (G S.A.)
Öner TOKCAN, Y Mımar (D G.S.A.)
YedekJüriÛveteri
Yrd. Doç. Dr. Ekrem KURUM, A.U Z F Peyzaj Mıman
Zühtü BAYER, Y Mımar (A Y M M Y O)
Burçın ÇETİN, Inşaat Yuk. Muhendısı (O D.T.U.)
Raportörter
Gürfer A. ERDOĞAN, Mımar (A D.M.M.A.)
Cengiz KAMAN, Mımar (D G.S A.)
Kübra A. UÇACAN, Şehır Plancısı (O O T.U.)
Sayıl ÖZMEN, Mımar (A.D.M.M.Y.0)
ÖDÜL VE MANSİYONLAR
Ödüller;
1 ödul 20.000 000 000.-TL
2 ödul. 15 000.000 000.- TL
3 Ödul- 10 000 000 000 - TL
Mansiyontar
1 Mansıyon 5 000 000.000.-TL.
2 Mansıyon: 5.000 000 000 - TL.
3 Mansıyon. 5 000.000.000 - TL.
4. Mansıyon. 5 000 000 000 - TL
5. Mansıyon: 5.000.000 000 - T L
Satın alma ıçın \un emnne toplam 10 000 000.000 - TL. (On mrfyar) aynlmıştır
YARIŞMAYA KATIUM: Yanşmaya T M M O B uyesı olan. Peyzaı Mımarian
Şehır Plancttan ve Mımarlar kaMatMtır
PROJELERİN TESUM TARİHİ Orofeler en geç 04 Haziran 2001 tanhınde,
saat 17 00'ye kadar Ankara Ûzel Çevre Koruma Kunjmu Golbaşı Bölge Parkı
- Yakın Çevresı Kentsel Tasanm ve Peyzaj Proje Yanşmaa Raportoriuğü - Ko-
2a Sok No 32 Gazosmanpaşa 06700 / ANKARA adresıne elden teslım edı-
lecektır
Yanşmacılar yanşma şartnamesı ve eklennı almak ıçın Ziraai Bankası Köroğ-
lu Şb. 71121 sayıh Kurum hosabına 50.000.000.- TL. yatınkjığını gosteren
ve yanşmaanın adtna alınmiş makbuz ıle, 19 02.2001 tanhınden ıttbaren baş-
layarak Koza Sok No 32 Gazıosmanpaşa 06700 / ANKARA adresındekı ra-
portöriuğe elden başvuracakiardır
Basın 7149
BİR YOL HİKÂYESİ
TAYFUN TALtPOĞLU
Anadolu'nun ne kadarı bizim?'
Gazete başlıklanna
ya da kitaplara, şiiriere ad konurken
genellikle çarpıcı olsun istenir.
Sanki başlık satar haberi,
kitabı, söyteşiyi.
Tabii bu ilke,
"saçmalamamak" kaydıyla geçerli-
dir.
Yani Metin Demirtaş, kitabının is-
mini
"BirMendil Gökyûzü" koyarken,
neter yüklediğini merak etmenizi
istemiş olmalı...
Ya da flhan Ağabey, (llhan Selçuk)
"Ben Solcu Değilim" dediğinde,
"Nasıl olur, altında şimdi neler var-
dır"
diye, bir solukta okursun kitabı.
Ama bunu anlamak yine de
bir zekâ gerektinrmiş, okul değil.
Bir kez daha anladım.
Biz, 2001 yılında
"ökûz altında buzağı arama"
"buluttan nem kapma"
ya da bürokrasinin en azından üst
katında
"bir gören olur mu acaba"lann
yok olacağı inancındaydık.
Almanya'dan aldığımız bir davetle
umutlanmızı yitirdik...
Çağdaş Yaşamı Destekleme Der-
neği'nin
Münstem'de bulunan şubesinin
konuğuyduk geçen hafta.
Çünkü çok zor kabul ederiz
bu yurtdışı çağnlannı.
Birincisi, vakit yoktur,
ikincisi, millicisi, ülkücüsü, AJevisi,
Sünnisi,
solun her türlüsü ayn örgütlenmış
ve içinde yine bın bir parçaya bölün-
müştür.
Sürprizle karşılaşmak istemeyiz.
Çünkü sürekli birbirieriyle
mücadele yüzünden
asıl işlevlerini unutmuşlardır
ve kullanılmaktan korkanz.
Çağdaş Yaşam, bize biraz daha
sıcak gelmişti.
Söyteşı yapacaktık...
Ben, ne anlatınm...
"Anadolu'da yollarda yaşadıklan-
mı,
sorunlan, güzellikleri, insan hikâye-
lerini..."
Bu vüzden "Davetjyeye neyazalım"
dediklerinde,
"Anadolu'nun ne kadan bizim"
başlığını önerdim.
Eğitimi ne kadar, nereye
ve televizyonlaria nasıl çarpık hale
getirdiğimizi
Ufuk
anlatacaktım.
Beni de kırmamışlar,
böyie yazmışlar davetryeye.
Ne bilsinler Konsolos Bey'in,
(hele Mülkiyeli'yse, kahnmdan öle-
ceğim.)
bu isimden korkacağını,
"Bana biraz ters geldi.
Başka anlamlara gelebilir..." diye-
ceğini.
Ama, demiş...
Aldırmamış Çağdaş Yaşamcılar.
AJIahtan, ne yapıp
ne yapmadığımız ortada.
Ve bu ülkenin Istihbarat Teşkilatı,
artık lüzumsuz işlerle
-bildiğim kadanyla- daha az uğraş-
makta.
Yani, olurolmaz "Komünist"
ya da "bölücü" damgası vurulma-
makta.
Ve yine şükür ki, Konsolos Bey,
Dışişleri'nin sırça sarayında..
Konuşmamıza gelmedi...
"Gelsin" demiyoruz
ama.. aramızda beş yüz metre var-
dı...
Bir "hoş geldiniz" diyebilirdi...
Hadi, ona da mecbur değil.
Davet eden insanlan kuşkuya
düşürmeyebilirdi.
Oysa bizim konuşmamız da
yine Konsolos'un istediği gibiydi.
Orada biraz daha iyi şartlarda
yaşayanlardan oiuşan,
halktan kopuk altmış kişiyle
"entelektüel mastürbasyon" yap-
tjk.
Tek tesellimiz, bir gece önce
Ham Kenti'ndeki Türk Spor Kulü-
bü'nün
iki bin kişinin üstünde katılımla
gerçekleştirdiği geceydi.
Vatandaşımızı gördük.
Yine biz bizeydik.
Ve yine Dışişleri'nden kimse yoktu.
Yani Kimseyi suçlamayın,
"Avrupa'da çocuklanmız
kandınlıyor" diye.
Siz ulaşmazsanız,
yakamızdaki Atatürk,
iktidariara göre
bir inip bir çıkıyor
ya da orada kalıyorsa..
birileri, boşluğu doldurur.
Yani şimdi bir başlık atsam,
Konsolosum yine bozulur.
"Almanya'daki vatandaş artık ne
kadar bizim?"
Yanıt da hazır:
"Monşeher sayesinde,
bir elin parmağı kadar olanı..."'
tI)
""
>J
Kl AVH,
Bugünkü ikinci yol hikâyemiz de
ulaşmayı başardığımız,
"bizim" olan gençlerden
Rahmi Kırdar'ın öyküsü. '%
Onu, geçen ay
Kuşadası Pine-Bay Oteli'nde ya-
pılan
Türkiye Satranç Şampiyonası'nda
tanıdım.
Federasyon Başkanımız Ali Nihat
Yazıcı,
başanlı bir işe daha imza atmış,
onlarca çocuğu böylesine bir otel-
de ağırlarken
onlann ufuklannı sadece satranç-
la değil,
görecekleriyJe de açmayı
hedeflemişti.
Rahmi, üzgündü.
O gün yenmiş ama - /•
bir gün önce yenilmişti. •' •
O, sadece Bitlis'in değil - - .
aynı şartlarda yetişen :
~
çocuklann temsilcisiydi. j:
Söyledikleri, sanki
"pulsuz dilekçe"yû\:
"Valla, ilkokuldan beri oynuyomm.
Beş altı yıl etti.
llkokul dördüncû sınıfta bir hoca-
mrz vardı,
Sinoplu Musa Yılmaz.
Arka sıralarda
sıra falan yaptı sınıf içinde.
öyle oynadık.
Sonra oynaya oynaya
kendimizi geliştirdik.
önce il çapında birincilikleraldım,
Sonra, buraya geldik...
- Kaybedince ne hissediyorsun?
- llk defa Türkiye geneli
tumuvaya katılıyorum.
Bizim Doğu'da önem verilmediği
için
o yönden eksiğimiz var.
Işte onun etkisiyle,
biraz da heyecanın etkisiyle,
ilkmaçımdı, dikkatsizlik yaptım
- Yaşamında hiç böyle bir otelde
kaldın mı?
"Hayır, ilk defa kalıyorum ama
çok gûzel bir yer.
Böyle yerfer Doğu 'da da olsa
daha iyi olur yani.
- Ne hissettin ilk, otele girince?
• "Burası muhteşem bir otel.
llk gördüğüm zaman
gözlerim kamaştı.
Biraz yabancılık çektim.
Insanlann yapısı falan
daha farklı.
Biraz zorlandım ilk geldiğim za-
man,
belki de onun etkisiyle
maça konsantre olamadım.
Havuz, burdaki yemekler falan..
çok farklı.
Hiç görmediğim şeyleri
burada gördüm.
Ama böyle şeyler
kendimizi geliştirmemizaçtsından
çokgüzel..."
Köyürtü de özlemekte bir yandan.
>•;' - Köyden niye göçtünüz?
^ - Belli bir aralar,
tehlikeli olduğu aralar göç yaptık,
şu an merkezde oturuyoruz.
- Dönmeyi düşünüyor musunuz?
- Bazen akrabalar köye gidiyoriar.
'Köyü yılanlar basmış' diyohar.
Oralarda bir şey kalmamış
ama dönmek isterdik.
En güzeli, orası...
Doğal hayatta yaşamak daha gü-
zel...
Şimdi suni hayatta yaşıyoruz.
Ama insan yine de
memleketini özlüyor.
- Senin ufkun genişlemiş...
Artık köyde yaşaman zor olur...
- Aslında köyde yaşamak ufku ge-
nişletir.
Küçüğü büyütebilmek
insanın ufkunu genişletir.
Küçük köylerde
büyük ufuklu kişiler çok var ama..
imkânyok...
Yine anlayana...
ttalipoğlu@ ixir.com