24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2001PAZAR HABERLER BUGUN AIİ SİRMEN Istanbul'a Olimpiyat...' Sevgili, Bilmem bu hafta içinde kimi gazetelerde çı- kan ilanlan gördün mü, hani şu "Istanbul'a Olimpiyat yakışır" diyenleri?.. önce 2000 Olimpiyatlan için sıvamıştık kol- lan, sonra 2004, derken 2008'i hedefledik. Şimdi bu sonuncunun olması için çaba har- cıyor kimileri. Bilmem kendileri bu işe inanıyorlar mı? Yok- sa amaçları "yarbana bir eğlence" kabilinden, dostlar alışverişte görsün türü bir meşgale bul- makmı? Bilmem, Türkiye'nin insanlan, istanbul'un her gün trafikten yılmış, hâlâ çağdaş olamayan bir kentin sorunlanyla boğuşmak zorunda olan, üçte ikisi "gecekondu" denen, ama zaruretten yapılmanın ötesine geçmiş, kendine özgü ka- çakyapılardan oluşan mahallelerde, kasabalar- da oturan halkı buna, yani "Istanbul'a Olimpi- yat yakışacağına" inanıyor mu? Yanlış anlama Sevgili, "biz adam olmayız", "biz yapamayız" türünden düşünce ve davra- nışlardan yana değilim. Tam tersine, toplumlann, büyük istekler, hat- ta ütopyalar peşinde koşmalarında birçok ya- rarvar. En olmaz şeylerin olur kılındığını, ütopyalann gerçeğe dönüşebildiğini ve yılgın toplumlardan nice enerjik cevherlerin fışkırdığını, biz kendi ta- rihimizde 20 yüzyılın ilk yansında görmüş bir toplumuz. ••• Ancak ütopyanın gerçekleşmesi için birtop- lumun bütün gücünü seferber ederek elinden geleni ardına koymaması ve bütün olasılıklann 'gerçekçi bir biçimde değeriendirilmesi gerek. Şu anda Istanbul için aynı şeyi söylemek ola- naksız. Her şeyden önce, bu metropolümüz birinci derecede deprem kuşağı içinde yer alıyor. Za- manını tam olarak kestiremesek bile, 20, en geç 30 yıl içinde hiç de küçümsenmeyecek bir dep- rem bekleniyor. Bizim bildiğimiz bu gerçeği cümle âlem de bi- liyor. Üstelik yine cümle âlem biliyor ki, henüz dep- reme hazırlıklı bir kent değiliz. Bir kısım mahalleler, hatta bölgeler, depreme dayanaksız arazi üzerine kondurulmuş, depre- me dayanık zeminler üzerindeki binalar da bu olasılık göz önünde bulundurularak yapılma- mış, yapım sırasında denetim olmamış, kent hâlâ "bişiiy olmaz abi" zihniyetinin egemen ol- duğu bir diyar. İstanbul'un rakibi kentlerin yöneticileri toplu taşımacılığı zayıf, yollan yetersiz, nüfusu kaldı- rabileceğinin üç katı olan kentin bir de bu dep- rem dezavantajını gündeme getirmeyecekler mi sanıyoruz?. Kanalizasyon şebekesinden içme suyuna ka- dar birçok sorun var. Nüfusun çoğu kâğıt üzerinde kentli, ama he- nüz kent kültürünü özümseyememiş; böyle olunca da kent saydığımız yer "köy kent" de- ğilse de "kent köy." Bu ortamdan olimpiyat ruhunun fışkımnasını beklemek güç. ••• • • Sanıyorum şimdi "Görüyorsun burada olim- piyat olmaz! Bütün bunlar nafile çaba" deyip konuyu bağlayacağımı sanıyorsun. Hayır! Olmasına olur; hatta bu kadar olumsuz ko- şullan bir araya toplamış olan Istanbul benze- ri, metropol olmaktan ziyade ur kent olan Mek- siko City'de de olimpiyat yapılmıştı. Nitekim Istanbul da bütün çarpıklıklanna, ek- siklerine, yoksunluklanna karşın sinema, tiyat- ro, müziğin her türünden örneklerle dolu festi- valleri, etkirriikleriyle önemli kültür kentlerinden biri olabilmiştir. Ama, bütün bu etkinlikler 10 • milyonu aşan bir kentte yalnızca 50 bin kişi ara- sında geçiyor. Yine de, Istanbul'da olimpiyat bir gün olacak. O günün zamanını ise bu ülkenin devleti, ku- rumları, sivil toplum kuruluşlan, insanlannın bu amacı ne denli ciddiye aldıklan, hedefe varmak için örgütlenme hünerleri belirleyecek. Istanbul'da olimpiyat istiyoruz, "Istanbul'da bir gün olimpiyat da olur" diyoruz. Ama bugün-. kü organizasyon, bugünkü çaba yeterli değil. Bunlan söylemek bozgunculuk ya da ulusal davaya ihanet sayıl.tr mı acaba? Anılar ve Düşünceler 3 cıkıyor İnönü, 84seçimlerinden sonmyoşananlan ankıttı ANKARA (AA)-Ki- şisel tarihini, 'Anılar ve DûşünceJcr' adı altında kaleme alan Erdal Inö- nü, kitabının üçüncü cildinde 1984 Seçimle- rinden sonra gelişen olaylan anlatıyor. Doğan Yayıncılık'ın gelecek aypiyasaya sü- receği kitapta, Inö- nü'nün siyaset yaşa- mındaki öyküsü ile üni- versite yıllanndaki anı- lan, kendı yorumlan ve tanıklann gözlemleriy- le aktanlıyor. Yerel se- çimlerden ikinci partı olarak çıkan, ancak par- lamentoda" temsil edil- meyen Sosyal Demok- rat Parti'nin muhalefet arayışlan ile Halkçı Parti'ye birleşme çağn- sını kitabın ilk cildinde ele alan Inönü, bu sefer. yaşananlan tüm detay- lanyla işliyor. TÜBtTAK'm nasıl kurulduğunu, kuruluş yasasının hazu"hğında çalışmış insanlann ta- mklığına dayandırarak aktaran lnönü, 'Günk- rin Getirdikieri 3' baş- lıklı bölümde Ata- türk'ün daha önce ya- yımlanmamış bir mek- tubunu ve babası İsmet tnönü ile çalışmış kişi- lerin anılannı da okur- la buluşturuyor.Erdal tnönü, 'Anılar ve Dü- şünceler' dizisine, 4. ciltte kaldığı yerden de- vam edecek. 10 yılı aşkın süren işlemleri, mahsuplaşma dışmda pek çok usulsüzlük ve yolsuzluğu da banndınyor AKTAŞ paravanlarla kazandıANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - AKTAŞ şirketi, kendisinin yan şirketleri ve paravan şirketler aracılığıyla haksız kazancımn bo- yutunu arttınrken bu şirketler ara- cılığıyla yapılan işleri de gerçek değerlerin üzerinde göstererek devletten yatınm adı altında yük- sek paralar tahsil etti. AKTAŞ, abonelerden de yatı- rımlara katılım bedeli olarak tesi- se iştirak bedeli topluyor, ancak bu bedelleri devlete ödemesi ge- rekirken kendi hesabına aktan- yor. Yatınmlar dışmda sözleşme ge- reği, devletten satın aldığı elekt- rik için ödeyeceği bedelden düşe- ceği kayıp-kaçak oranlarını da yüksek göstererek şirket, devlet zaranna haksız kazanç sağlıyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), 29 Ocak 2001 tarihinde, AKTAŞ'ın yönetim kunılu üye- leri M. Sabri Artam, Kadir Ba- şeğmez, Salih San, Hayati Şaylan ve Abdurrahman Artan hakkın- da Kadıköy Cumhuriyet Başsav- cılığı'na suç duyurusunda bulun- du. Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Halit Ulaş'ın incelemekte olduğu 2001/3364-3368 hazırlık numa- ralı dosyalarda bulunan EMO'nun 5 suç duyurusunda, AKTAŞ'ın usulsüzlük ve yolsuz- luk içeren uygulamalan şöyle sı- ralandı: • Şirketin yapacağı yatınmlar, AKTAŞ'I TÜRKÎYE'NİN HUKUK SKANDAII OLARAK NİTELEPİLER EMO ] yargıyı göreveçoğunyorANKARA (CumhuriyetBürosu) - Özelleştirme ışleminin devlet ve halk için yarattığı kayıplara örnek oluşturanAKTAŞ şirketi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve döne- min hükümetlerinin de desteğiyle işlemlerini 11 yıldır yasadışı ola- rak yürüttü. AKTAŞ'taki ve Enerji Bakanlı- ğYnın diğer ihalelerindeki hukuk- suzluklara karşı yıllardu- mücadele yürüten EMO, bu süreci şöyle or- taya koydu: • AKTAŞ, Istanbul-Anadolu ya- kasını kapsayan 16. görev bölge- sinde 7 Eylül 1989 tarihinde Res- mi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu karanyla görevlendirildi. 24 Kasrm 1989'da görev verme sözleşmesi, 30 Mart 1990'da işlet- mehakkj devir sözleşmesi, 1 Tem- muz 1990'da da Elektrik Satış An- laşması imzalandı. • Vahap Eycan ısimli işçinin aç- tığı iptal davası üzerine Danıştay 10. Dairesi, 29 Nisan 1993 tarihin- de AKTAŞ'la TEK arasında imza- lanan işletme hakkı devir sözleş- mesini iptal eder. Dava Daireleri Genel Kurulu da temyiz aşamasın- da iptal karannı 21 Ocak 1994 ta- rihinde onaylar. • Bu karar üzerine AKTAŞ'a iş- ten el çektirilmesi gerekirken Ba- kanlar Kurulu, 28 Aralık 1994 tari- hinde şirketin faaliyetini sürdürme- sine izin verir. Böyle bir işlemin ise hukuken geçerliliği yoktur. • Böylece AKTAŞ şirketi, 3 yıl boyunca sözleşmesiz olarak kamu hizmeti olan elektrik dağıtım işini sürdürürken 2 Aralık 1997 tarihin- de Enerji Bakanhğı ile şirket arasın- da yeniden imtiyaz sözleşmesi im- zalandı. EMO sözleşmenin iptali için dava açü. Danıştay 10. Daire- si reddetti. Bu karann temyiz aşa- masında, Damştay Idari Dava Da- ireleri Genel Kurulu 24 Ağustos 1999 tarihinde ret karannı kaldıra- rak kamu yaran bulunmadığı sap- tamasıyla sözleşmenin yürütmesi- ni durdurma karan verdi. Bunun üzerine Enerji Bakanhğı AKTAŞ'a el koymak zorunda kaldı. • Danıştay 10. Dairesi'nin E- MO'nun açtığı davayı esastan red- detmesi üzerine el koyma karan kalktı. Danıştay îdari Dava Daire- leri Genel Kurulu, yeniden 16 Ha- ziran 2000 tarihinde, şirket ile ba- kanlık arasındaki sözleşmede ala- cak-borç ilişkilerinin düzenlenme- miş oluşu ile şirketin kamuya kar- şı üstlendiği taahhütlerini yerine getirmediğine dikkat çekerek yü- rütmeyi durdurma karan verir. Son olarak da Idari Dava Daireleri Ge- nel Kurulu, önceki gün esastan gö- rüşerek 10. Daire'nin ret karannı bozdu ve AKTAŞ sözleşmesini ip- tal etti. devlete ödeyeceği elektrik enerji- si bedelinden düşülüyor. Ancak şirket yatırımlara katılım payı olarak, elektrik tüketicilerinden tesise iştirak bedeli tahsil ediyor. Bu bedelleri TEDAŞ'a ödeme- si gerekirken ödemiyor. Bu ne- denle şirket aleyhine TEK ve TE- DAŞ'ın açtığı davalar mevcuttur. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun Kasım 1999 tarihli yazısında da bu durum ortaya konuluyor. • Enerji Bakanlığı'nın AK- TAŞ'ayönelik 1998'dehazırladı- ğı 1997 yılı denetim raporuna gö- re, şirket uyanlara rağmen elekt- rik dağıtım hizmetlerinin yürütül- mesi amacıyla kendilerine tahsis edilen birtakım yerlerin mülkiye- tini usulsüz bir şekilde kendi mül- kiyetine geçirdi. Bu kamu mülki- yetinin özel şirket mülkiyetine geçirilmesi demek olup ağır bir suç niteliği taşıyor. Geri devir söz konusu olduğunda bu taşınmaz- lar kamuya geçemeyecek. • Enerji Bakanlığı'nın 1997 yı- lı raporunda, şirketin ihalelerinde hiçbir koşula uymaksızm, alım- lann sürekli olarak aynı firmalar- dan yapıldığı, bu firmalann çoğu- nun AKTAŞ'ın yan şirketleri ol- duğu tespit edilirken bu ihaleler- de rekabet koşullannın oluşturul- madığı, teknik şartnamelere uyul- madığı ortaya konuluyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu da sürekli 3 firmadan alım yapıldı- ğını, 3 firmanın da aynı adreste olduğu, ihalelerde yüzde 1-2 gibi çok düşük kırımlann olduğunu tespit ediyor. Bunlara ilişkin doğ- ru düzgün kayıtlann tutulmadığı, satın alma komisyon karar defte- ri bile olmadığı saptandı. 'Cezaevleri sivil denetime açılsın' Tutnklu ve hükümlü yakmlan, Galatasarm LJsesi önünde Ftipcezae*lerini protesto etti. "FtipJeriKapatdsuı". "Yeni ÖlümJer Istemiyoruz" stogantannı atan tntuklu yakmlan açıklamalannda, öhun orucu eyleminin 122. gününe ulaşuğma dikkat çektfler. Yeni Ölünüer obnadan tutukhı ve hûkûmlûJerin taleplerinin kabul edilmesini isteyen aileler,u Çocuklannuzuı haklı taleplerini biz de savunuyoruz" dediier. tstanbul Feminist tnsiyatifı ve ÖDP'li kadınlann da aralannda bulunduğu bir grup da Ftiplerinetepki olarak cezaevkrindeki kadın tutuklu ve hükümlülere üzerindeu endişeüyiz" yazdı kartiar gönderdi. Operasyoniar nedeniyie kesflen görüşmelerin yeniden başlamasını isteyen kadınlar, Adalet Bakanı Hikmet Sanıi Tûrk'ün sözünü tutarak, cezaevierini srvü denetime açmasını istediler. İHD tstanbul Şubesi'nde dernek yöneticileriyle biriikle bir açıklama yapan SÂem Ateş ise 5 Şubat gûnünden beri takip edadigini savundu. (Fotograf: VEDAT ARIK) Eski Bakan Atasoy kendi dönemini savundu • ANAP milletvekili Veysel Atasoy, Enerji Bakanlığı bünyesinde yapılan usulsüzlüklere ilk el atanın kendisı olduğunu savunarak, ilk mahsuplaşmanın 1994 yüuıda bakanlığı dönemınde yapıldığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Büient Ecevit'in girişünleriyle Enerji Bakanlığı'ndaki usulsüzlükler kapsamına alınmak istenen eski bakanlardan, ANAP Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy, 1994 yılında ilk mahsuplaşmayı kendisinin yaptığını anımsataraİc, "Olayda 11 bakan sorumlu diye bir şey olur mu? Testiyi kıranta götüren bir mi? Beili bir dönem icraat yapmışım, bu dönemin icraaünın hesabuu veririm" dedi. Olaya ilk el atan kişinin kendisi olduğunu söyleyen Veysel Atasoy, bakanlık yaptığı 1994 yılına kadar herhangi mahsuplaşma yapılmadjğını anımsatü. Bağımsız denetim birimi/tr^ kurduğunu belirten Atasoy, dönemi şöyle anlattı: "1994te mahsuplaşmasmı yaptoük. Benden sonra Yüksek Denetieme Kurulu bu mahsuplaşma işlemini iptal etti. Ama Aktaş'la olanı iptal etmiş. Aynı işlem Kayseri civan eJektrikle de yapddı. İki işlemden biri doğru, biri yannş. Ya müfettişlerde ya da bizde yanhş var. tlk mahsuplaşmada eksiklikler olabilir ama iptal ederek devleti kimin zarara soktuğu ortada."' Kültür Bakanı îstemihan Talay, Nâzım Hikmet'in saygınlığını inkâr edenlerin küçüldüklerini vurguladı Nâzım tarbşmasında düzey çagrısıANKARA (CumhuriyetBürosu)-Kül- tür Bakanı tstemihan Talay, bazı MHP'li bakanlann Nâzım Hikmet'e vatandaşhk hakkının ıadesiyle ilgili itirazlar ilen sür- düğünü belirterek, "Bu itirazlar, kamu- oyunda tarüşıbyor. Tabii, taroşmarun se- viyesi önenüidir" dedi Bakan Talay, "Nâzun Hikmet'üı bütün dünyada sayguı bir yeri var, bunu kimse inkâredemez.İnkâretmek,inkâredenle- ri küçümu-" diye konuştu.Talay, Ankara Çağdaş Sanatlar Müzesi olarak duzenlen- mesi planlanan TCDD'nin eski hangar binalannda yaphğı inceleme öncesinde, gazetecilerinsorulannıyanıtladı. Nâzım Hikmet ile ilgili kararnamenin hukuki alt- yapıya uygun olarak hazırlandığını belir- ten Talay, şunlan söyledi: "Ancak MHP'ü bazıbakanlar,bukonu- da itirazlar ileri sürdüler. Bu itirazlar, ka- muoyunda tarüşdıyor. Tabii, tarnşmanın seviyesiçokö^ıeınlidir.Sonuçitibarıybtar- taşdan bir insan ve bu insan da büyük bir TürkşaiıiNâzımHikmet,vatan hainiola- rakdeğâ, 141ve 142.maddetere^ozaman- ki kkotojik anlayışa ters düşen bir bataş- la muhalefet ettiği için mahkûm olmuş ve vatandaşhktan çıkanlnuş. 141 ve 142. maddeierortadankaknnkn,ogündenbu- güne aflar çıkü ve Türkiye, çok ileri bir aşamay-a gddl Nâzım Hikmet'in bütün dünyada sayguı bir yeri var, bunu kimse inkâr edemez. BugerçekiereveOrtaAs- ya Türk cumhuriyetlerinde Nâzun Hik- met'in nasıl aigüandığı,ilgigördügü konu- sundaldgerçeklere tersdüşecekbirrutum içinde ohnak, bence çağdışı ounakur." Ecevit: Umanm imzalanır Başbakan Büient Ecevit dün. gazeteci- lerin "Nâzun Hikmet kararnamesiyle U- güi stkmb aşuabildi mi" sorusu üzerine, "Son dunımu bümiyorum. Umanm im- zalanır yüruriüğe gircr" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Kanal 7'de önceki gece ülkücü ol- duğunu söyleyen bazı gençlerle ve MHP'yeyakınlığıyla bilinen bazı gaze- teci ve avukatlarla, devletin hukuk dı- şınaçıkıp çıkmayacağını tartışmak zo- runda kaldık. Aslında böyle bir konu- nun Türkiye gibi bir ülkede, 21. yüzyı- la girdiğimiz şu günlerde tartışılabilir olması bile büyük bir acı. Susurluk davası sanıklarının avu- katlanndan birinin yorumu şu: "Yasa- larda bireyin kendinikoruma hakkı ol- duğu gibi, yani meşru müdafaa hak- kı olduğu gibi devletin de vardır. Dev- let de kendisini korumak için hukuk dışına çıkabilir." Ülkücü gençler bu savunma tarzından çok mutlu oldu|ar. Heyecanla benzerfikirleri savunmaya çalıştılar. Biz bu tartışmayı yaptığımız saatter- de Silopi'de Jandarma Komutanlı- ğı'na girdikten sonra bir daha kendi- lerinden haber alınamayan iki HA- DEP'li hâlâ kayıptı. Aslında kayıp de- ğildi, kaybedilmişti. "Devletgerekirse hukuk dışına çıkabilir" mantığı, sanı- nm bu olay nedeniyie yeniden tartış- Devlet Hukuk Dışma Çıkar mı? ma gündemine oturdu. • • • Bizler hukukçunun dediklerinetakıl- mıştık. Bir hukuk adamı nasıl oluyor- du da, "devletin hukuk dışına çıkabi- teceğ/n/"söyleyebiliyordu. Meşru mü- dafaa bireyin, kendisini korumak için başvurduğu kaçınılmaz bir savunma biçimiydi. Devletin kendisini savun- ması için hukuki kurumlan vardı. Sa- vaş hali varsa ordu harekete geçerdi, günlük asayiş sorunlan için polis ve jandarma örgütlenmişti. Bu güvenlik güçleri, suçlu olduklannı düşündükle- rini yargıya teslim etmekle görevliydi. Güvenlik güçterinin ve istihbarat ör- gütlerinin, sanıklan yargıya teslim et- mek yerine infaza girişmesi hukuk devletlerinde düşünülemezdi bile. Böyle bir şey yapıldıysa savunula- mazdı bile. Devletin hukuk dışına çı- kabıleceğıni söyleyenler ve bu duru- ma kılıf arayanlar, Almanya'da Ba- ader-Meinhof grubunun cezaevinde öldürülmesini örnek gösteriyorlar. Al- man devleti hiçbir zaman yasadışı ol- duğu bilinen bu ölüm eylemini savun- madı. Onlann intihar ettiğini söyledi. Alman devleti aradan yıllargeçtiği hal- de bu olayın hesabını vermeye çalışı- yor. Bizimkiler, "Herkes yapıyor, biz de yapıyonız" diyoriar. Bu nedenle hukuksuzluk büyük bir fütursuzlukla devam ediyor. Bir hukuk devletinde, Silopi'de ya- sal bir partiyi örgütlemek isteyen yurt- taşı bir devlet goreviisi tehditedemez- di. O yurttaşlar kaybolduğu zaman, o bölgenin güvenlik güçlerinden ve bü- rokrasisinden bunun hesabı sorulur- du. Şırnak Valisi'nin açıklaması, insa- nı dehşete düşürecek düzeyde. "İki saat sonra beni aradılar, nereden bi- liyorlar kayıp olduklannı" diyebiliyor. Silopi'de daha önce tehdit edilmiş iki HADEP'li, birçok insanın bilgisi da- hilinde jandarma karakoluna gidiyor ve aradan birkaç saat geçmesine rağ- men kendilerinden haber alınamıyor ve o yurttaşlann yakınlan, endişeyle devlete başvuruyor. Bu başvuruyu va- li bey, incelemek ve harekete geçmek için bir uyan olarakalmakyerine, "Ne- den bu kadar çabuk harekete geçti- ler?" diyerek insanlan üritütecek bir tutum içine giriyor. • • • Susurluk kazasıyla biriikte, bazı ka- nun dışı kişilere devletin en üst düze- yinde bulunan kişilerce kimlikler veril- diği, onlann hukuk dışı işlere yöneltil- diği ortaya çıktı. Daha doğrusu bu ya- pılanlar toplumun gözünde gerçeklik haline dönüştü. Son Susurluk karan bu nedenle önemli. Bir yargı kurumu, devlet içinde bazı görevlilerin, devle- tin bazı kademelerince de kollanarak çete oluşturduklanna ve hukuk dışına çıktıklanna hükmetti. Bu karar Susurluk'ta ortaya çıkan büyük bozulmayı açıklamaya yeter mi? Tabii ki yetmez. Önceki gece Ka- nal 7'deki tartışmada da gördüğümüz gibi, bir kesim hâlâ devletin hukuk- suzluk yapabileceğini savunuyor ve devlet adına her an böyle davranışla- nn gerçekleştirilmesi gerektiğine ina- nıyor. Türkiye, son 35-40 yılını bu an- layıştaki bir devlet yönetme tarzıyla geçirdi. Devlet adına adam öldürül- dü, devlet adına her türlü suç işlendi. Cinayet işleyenler hepimizin gözle- ri önünde korunup kollandılar. Bazıla- n devletin etkili yeriennde görev aldı- lar. Zengin oldular, güç sahibi haline geldiler. Susurluk sanıklan için mah- kemenin verdiği karar bu nedenle önemli. Belki bir yolu açabilir. Silopi'de yaşananlar ise Susuriuk'un hâlâ devam ettiği gerçeğini gözler önüne seriyor. Birileri hâlâ "devletiçin adam öldûrülebileceği" hukuksuzlu- ğunda ısrar ediyor. Içişleri Bakanlı- ğı'nın geç de olsa harekete geçmesi veSilopi'yi müfettiş göndermesi olum- lu bir adım. Umuyoruz arkası gelır ve kanunsuzluklar yapanın yanına kâr kalmaz. Bu kara tablo içinde yine de umudumuzu korumak istiyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle