24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2001 PAZAB 14 JvUl-iX L J K kultur@cumhuriyet.com.tr Attilâ îlhan, bir dönemin perde arkasını gelecek kuşaklara belge olarak sunuyor: M,. ektuplarda özel hayatla ilgili notlann tümünü çıkardım. Vurgulanmak istenen, Türkiye'nin belirli bir döneminde genç edebiyatçılann nasıl bir ortam içinde bulunduklanydı. Izne teşebbüs etmedim, çünkü değiştireceklerini tahmin ettim. Istedim ki gerçek olduğu gibi çıksın. B'ir sanatçıyı, daha doğrusu bir aydını tarih karşısında temize çıkaracak olan onun tutarlılığıdır, eğer tutarlı değilse zaten hiçbir halt olamaz. Kırk beş sene önce yazdığım mektubu yayımlasalar arkasında dururum, çünkü biliyorum ki o fikirlerimin hiçbirinden vazgeçmiş değilim. n alsaydungerçek değişinüNENAÇALİDÎS Attilâ İlhan'ın 'son şiir ki- tabı' olarak nitelendirdığı 'K3- mi Sevsem Sensin' tüm yaşa- mının özeti. 'Attilâ İlhan'a Mektuplar' isimli öteki kita- bı ise 1960-70 yıllannın genç edebıyatçılanndan bir kesit sunuyor. - Geçen yüzyıün edebiyat dünyasınm beüi bir dönemi- ne tanıkhk eden bu mekrup- lann kamuovuna sunulması tarüşmalara yol açü. Geçmiş- ten birtakun izlerin yeniden gündeme gebnesi, mektupsa- r / : hiplprinin ypşamlannfl iKşkin ipuçları veriyor bize. Bu tür belgeler, yazarlann günümü- ze hangi koşullaria geldikle- rinin bir göstergesi mi? Attilâ İLHAN - Mektuplar kişinin gerçeğı ile ilgili değil. Mektuplarda kişinin özel ha- yatı ile ilgili notlann tümünü çıkardım. Sadece edebıyatla ve toplumun gidişatı ile ilgi- li sözleri aldım. Vurgulan- mak istenen, Türkiye'nin be- lirli bir döneminde genç ede- biyatçılann nasıl bir ortam içinde bulunduklanydı. Kitap cıddiyetle okundu- ğunda görülecek ıki şey var: Birincisi, benımle aynı yaş- ta olan insanlann bana yolla- dığı mektuplar. Onlar bir çe- şit belge olsun diye kondu. Di- ğerleri ıse birtakım gençler; 1970'li yıllarda bir hareket içindeler, benimle de hasbel- kader ilişkileri olmuş, bir şey- ler yapmaya çalışıyorlar. Ben bir kısmının üzerine kendi kendime işaretler koydum. Onlarda yetenek gördüm ve ölçülerim içinde destekleme- ye çalıştım. Bu maceranın perde arka- sının olduğu gibi yansıması- nı istedim. O çocuklann tü- mü başanlı oldu.. yani yanıl- madım. Buradan çıkan şu; Türkiye'de iyi yazar ve okur malzemesi var. Yalnız ne ya- pacağını bilmez vaziyette. Doğru yönlendirildikleri tak- dirde başanlı oluyorlar. tl- ginç olan. bu çocuklann hiç- biri benim fikirlenmi savun- mazlar. Şairlere hâlâ uygu- ladığım bır kural var: Attilâ İlhan"ı okumayacaksuıız. O insanlann kişisel düşün- celeri beni hiç ilgilendirmi- yordu. mümkün olduğu kadar onlan bir edebiyatçı olarak görüyordum. Bu yazarlar ba- şanlı olduklan için gelecek kuşaklara bir belge niteliği taşıması için bu kitabı yaptım. 'Ağabeyük yaptim' - Bu belgeleri ncden yaşar- ken yayımladımz? tLHÂN - Sağken y ayımla- ma nedenim çok açık. Itiraz- lara cevap verebilmek için yaptım. Tek itiraz geliyor, izin. Acaba izin isteseydim verirler miydi? Bu nokta çok önemli. Eminim, 'göreyim' derlerdi. Gördüklennde bazı değişiklikler yapmak ısteye- ceklerdi. Kendi hakikatinin içinden çıkan tazeliği kay- bettireceklerdi. -Çoğu bugün edebiyatdün- yamızda yerini alan genç ya- zarlann mektuplannda bir var olma, tutunabilme çaba- sı gözleniyor. Sizin bu çabada- ki rolünüz neydi? İLHAN - Her şeyden önce bir ağabeylik yaptım. Moral meselesi idi. Onlara yardım- cı oldum. Bizım yayıncılar yazıyı verir ve yollar insam. Bunu yapmadım, onlarla ar- kadaş oldum. Ismı lazım ol- mayan bir arkadaş önce şiir- lennı getirdi. Baktım kibir in- san çok uğraşsa bu kadar kö- tü şiir yazamaz. Geldiği za- man 'Bir daha sakm şiir yaz- ma,banadagetirme' dedim. Bir şey sezdım, şiirlennden bir hikâye yazmasını istedim. Şu anda o kişı tanınmış bir ro- mancı. Hâlâ hava yapıyorlar, kızıyorlar ama, ilışkılerimiz çok iyi. 'Tutarülık çok önemli' - 60'h yılların ikinci yan- sından 1980'lerin sonuna ka- dar süren mektuplaşmalar da edebiyanmızdaki genckrin panoramasuu çiziyor. Ancak sizingöriişjeriniz veyönlendir- mecüiğiniz yer almıyor. İLHAN - Onlann mektup- lannda benım yolladıgım ba- zı tavsiyeler var. Bunlan ya- yımlamak onlara düşüyor. Bende o mektuplar yok. Bir tek Sevgi Soysai'a yazdığım mektuplan sakladım. Onlara neler yazdığımı bilmiyorum ama tahmin edebılirim. Bır sanatçıyı, daha doğru- su bir aydını, tarih karşısın- da onu temize çıkaracak olan onun tutarhlığıdır, eğer tu- tarlı değilse zaten hiçbir halt olamaz. Kendimi hayatım boyunca tutarlı bir insan olarak gör- düm, kırk beş sene önce yaz- dığım mektubu yayımlasalar arkasında dururum, çünkü bi- liyorum ki o fikirlerimin hiç- birinden vazgeçmiş değilim. Bu mesele çok önemli, onla- ra söylediklerim de bu istika- mette. - Genç yazarlara olanak sağiayan edebiyat dergileri iş- levini kaybetmiş durumda. Günümüzde srvrflebümekiçm neler yapıhyor? İLHAN - Medya açısın- dan kriterler değişti. Çıkıp biri gazetede birilerine sö- verse, bu, onun için referans oluyor. Tabii ki bu işler böy- le yürümüyor. Büyük serma- yenın edebiyata, sanata gir- mesi yüzünden, şimdi bir ay- da, eskiden bir yayınevinin bir yılda çıkardığı kadar ki- tap yayımlanıyor. Birisinin iltifatına sahip olursa o kişi- nin kitabı çıkıyor. Böyle ya- Yaşianıp da ihtiyarlamazsan eğer 'Sevmek için geç/ölmek için erken'. (Fotoğraflar: UĞUR DEMÎR) Şefkat olursa ilişki sürer - 'Kimi sevsem sensin / Senden iba- ret hepsini senin adınla çağınyorum. Ne kadınlar sevdim ki yoktular.' Aşk asbndayokluğun ta kendisimi bir an- lamda? İLHAN - Tecrübelerle zaman için- de öğreniyorsun ki, bir insanın karşı cinse duyduğu hayranlık, aşk, aslın- da onun maddi varhğına veya mane- vi davranjşlanna değil. însanlar kafa- lannda âşık olacaklan bir 'hayaT ge- liştiriyorlar. Bu hayal, gündelik konuş- mada tip olarak kullanıhyor. İnsan bunu çeşitli nedenlerle yaratır. Eska- za yaşamında o hayale benzer birini buldun mu yandın! ilişki uzadıkça fark ediyorsun ki, hayal ettiğin kişi o değil. Başlangıçtaki hayal, olduğu gi- bi devriliyor ve sen ciddi bir hayal kı- nklığına uğruyorsun. O hayal kınk- lıklan üst üste gelirse, bir müddet sonradryorsunki'Nekadmlarsevdiın zaten yoktular'. Çünkü sen onlan se- viyorsun.. ama yoklar. Burada bir nüans eklemek istedim, çok insafsızlık ettiğimi düşündüm. Onu gördüğün zaman bir elektrik olu- yor, bu ilişkıden o yıkıntıya vannca- ya dek geçen süre içinde bir şey ler ya- şanıyor. 'Ben ne kadınlar sevdim za- ten voktular'ın yerine 'Kimi sevsem sensin" diyorum. Birilerini seviyor- sun ve bir şeyler yaşıyorsun ama.. bir müddet sonra da bitiyor. Aşkın bitti- ği yere şefkati koyarsanız bütün iliş- kiler sürer. Bizde sürememesinin ne- deni toplum olarak şefkatli olmayışı- mıza bağh. Garip bir tersliğimiz var.. herkesi düşman görme gibi. Bu, asıl sorunu yaratıyor. 'Artık senaryo yazmayacağnn' - Kitabınızda 'Hemen her devirde istenmeyen adamım' diyorsunuz-. İLHAN - Bunun bir de atasözü var 'Doğnı söyleyeni dokuz köyden ko- varlar'. Ben de doğru konuştuğum için hoşlanna gitmiyor. Sonra benim dediklerim çıkıyor ve o zaman ne ya- pacaklannı bilmiyorlar. Sokakta be- ni görünce kaldınm değiştiren çok kişi var. -'Sevmek için geç/ölmek için erken' diyorsunuz. Kitabmızı da 'Bütün bir ömrün özeti' olarak sunuyorsnnuz. Neden? İLHAN -Bu bir psikoloji. Bazı in- sanlar vardır, gençken ihtiyarlarlar. Bazılan da yaşlanır ama ihtiyarla- mazlar, işte dram orada. Yaşlanıp da ihtiyarlamazsan eğer 'Sevmek için geç/öhnek için erken'. Belli yaştaki insanlar bu şiirde kendini buluyor. Kitap yayımlamama gibi bir dü- şüncem var. Okura verdiğim bir sö- züm var, romanlar. Karar aldım.. ar- tık senaryo yazmayacağım. Son senar- yomu TRT berbat etti. Şimdi 'Jön Tûrkler'in Sonuncusu' ve 'Allahın Sûngüleri'isimli iki yeni romanırnı ya- zıyorum. Yazdığım şiirleri de bu şiir kitabıma ekleyeceğim. zarlar hep olacaktır. Gerçek anlamda edebiyat dünyasın- da yer edınmek zahmetli ve uzun bır iştır. Bu tür yazarlar bestseller olmazlar hatta ol- maktan korkarlar. Yayıncılıkta bunlara bir isim takmıştım: 'Kumbara Yazar- tar\ Bunlann kıtabuu çıkanr- sınız, müthiş bir baskı yap- maz. Belli bir sayı basarsı- nız, zaman içinde o biter, tek- rar basarsınız ve gene biter. Bunlar kumbara gibidır, sü- rekli satış olur. Oturmuş ve okur tabanını garantilemiş yazarlardır. Bir anda 20 bas- kı yapan yazarlann geleceği çok şüphelidir. Her zaman birtakım 'zıpçıkö yazarlar' çıkar. Bu pop kültürüdür; cid- di, aklı başında, meselelerle ilgılenen insanlardan hoşlan- mıyor, dedikodu ile vakit ge- çiren insanlan sevıyor. Bu yüzden onlar geçicidirler. In- sana ve sosyal değerlere inan- mış yazarlar kalıcıdır. Burada da başka bir züppe- liğe düşüyoruz, bu Tanzi- mat'tan beri böyledir. Batılı nasıl yaparsa biz aynısını ya- parsak, oluyor zannediyoruz. Olmuyor, çünkü Batılı'nın yaptığı bu toplum için değil. 'Bu gazetecilik mi?' - Son günlerde size karşı oluşan tepküeri nasd değerien- diriyorsunuz? İLHAN - Hürriyet orada havadis yapmaya çalışıyor. Bir heyecan, bir tartışma ol- sun diye uğraşıyor. Burada genç edebiyatçılann eski mü- cadelelerini anlatmaya çalışan bir kitap ortaya çıktı. Hepsi- nin izzet-i nefislenni tahrik ederek olay yaratmaya çalı- şıyorlar. Şimdi bu gazeteci- lik mi? Başka şeyler de söylenebi- hr, bunu bir etik meselesi ola- rak koymaya çalışıyorlar. Bır defa bu 'eolc' lafina kızıyorum çünkü Türkçe değil, halk bu- nu ahlak deyince anlar. Ah- lak açısından bakıldığında onlardan izin alınmadan ya- yımlanmış oluyor. Hukuk eğitimi aldım.. her ne kadar bu işi yapmasam da. Hukuken, yazılmış mektup- lar yazana değil, alana aittir. izin almak, nezaket icabı ola- bılir.. ama ben izne teşebbüs etmedim; çünkü değiştire- ceklerini tahmin ettim. İste- dim ki, gerçek olduğu gibi çıksın. Eğer o mektuplarda her- hangi bir şekilde bana veya bir başka yazara, methiyeler düzüp, 'ne kadariyi, hep böy- le devam edin' dıyen birisi, 20 sene sonra 'bu herif niye ya- zryor, bu adamı kapatmah, hapse atmah' diyorsa ve bu çelişkiler varsa asıl etik soru- nu burda değil mi? Bu kitap, kimlerin ne yaptığı ve nere- den kalkıp nereye gittikleri- ni göstermeye çalışıyor. Gös- terdiği için de mektuplan ya- zanlan kızdınyor. Mmmmm Y A P I Y O R L A R ? Placido Domingo, Puccini 'yi oynayacak • Willlam Frledkin. uniü müzisyen Puccini'nin yaşamöyküsünü konu alan bir film yönetmeyi planlıyor. 'Exorcist' filmiyle tüm dünyada tanınan Friedkin, son fılminde Puccini ile hizmetçisi arasındakı aşkı ele alacak. Ünlü tenor Placido Domingo'nun Puccıni'yı canlandırması ve çekimlerin2001 sonuna dek bitirilmesı planlanıyor. • Bruce Beresford, ülkesi Avustralya'nın tarihiyle ilgilenmeye karar verdı. Ülkemizde 'Double Jeopardy'(Çifte Tehlike) filmiyle tanınan yönetmen, filmde, 1700'lü yıllarda İngıltere'den Avustralya'daki bir ceza kolonisine yollanan bir çiftin öyküsünü anlatacak. Senaryosunu Parrick Edgeworth'ün yazdığı filmde başrolü Heath Ledger'ın oynaması planlanıyor. Filmın adı henüz kesınleşmedi. • Emma Thompson, Nick Hornby'nın 'About A Boy' adlı romanının fihn versiyonunda rol alacak. Chris ve Paul'ün yöneteceği filmde Thompson'ün yanı sıra Hugh Grant'm oynaması da planlaruyor. yeşil dev 'Hulk'u sinemaya taşımayı planlayan yönetmen. kendisine önerilen 'Terminator 3'ü reddetti. • Brltney Spears. Jackson kardeşlerle de düet yapmak ıstiyor. Madonna ile düet yapması henüz kesinleşmeyen Spears, Michael Jackson ve Janet Jackson'la düet yapmayı planlıyor. m New Yorktaki Brooklyn Müzesi'nde siyah fotoğrafçılann açtıklan 'Commıtted to the Image' başhklı sergıde yer alan, Wilhe Middlebrook'un üstsüz siyah bir kadını çarmıha gerilmiş bir şekilde gösteren 'The God Suite' ve Renee Cox'un lsa'yı çıplak kadın olarak gösteren 'Yo Mama's Last Supper' adlı fotoğraflan ılgi gördüğü kadar tepki de topladı.New York Belediye Başkanı Rudolph Gıuliani ve dini örgütler bu fotoğraflann sergilenmesı nedeniyle Müze'ye karşı bir kampanya başlattı. • Jane Fonda. sınema oyunculuğunu kesin olarak bıraktığını açıkladı. Şu sıralar bir kitap yazan Fonda, kitabında Vietnam Savaşı'nda neden Kuzey Vietnam'ı desteklediğinden ve savaşa katılan ABD askerlerine karşı bir tavnnın olmadığından bahsediyor. • Ang Lee, 'Crouchıng Tiger, Hidden Dragon' ile neredeyse bütün ödülleri topladıktan sonra, Oscar'adalO dalda aday oldu. Şimdılerde çizgi roman kahramanı • Sophle Marceau, en son "Belphegor-Le Fantome Du Louvre' (Louvre Müzesi Hayaleti-Belphegor) adlı 'Operadaki Hayalet' uyarlamasında rol aldı. Jean-Paul Salome'nin yönettiği filmde Marceau'nun yanı sıra Michel Serrault da oynadı. • Michael JaCkSOn, Carnegie Hall'de düzenlenen, yardıma muhtâç ; çocuklara maddi manevi destek olunması ve toplumun _____ bu konuya ilgısınin arttınlması konulannın tartışıldığı bir panele katıldı. Jackson, bu konuda yüksek rakamlı bağışlarda bulunuyor. • Javler Bardem. en son rol aldığı ve Berlin Film Festivali'nden sonra Oscar'a da aday olduğu filmi 'Before Night Falls'ı tanıtmak için Ispanya'da düzenlenen bır basnı toplantısına katıldı. Javier, filmde ünlü Kübalı şair ve romancı Reinaldo Arenas'ı canlandınyor. • Mlchelle Pfelffer, 'White Oleander' adlı filmde sevgilisini öldürmekten hapis yatan bir anneyi, Rene Zellvveger ise onu kurtarmaya çalışan kızını canlandıracak. Jane Finch'ın bir romarundan sinemaya uyarlanacak fılmı Ingilız yönetmen Peter Kosminsky yönetecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle