Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 17 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ
TtP'tN ÖYKÜSÜ
Eski TİP'lilerpartinin kuruluşunun 40. yılında görüşlerini dilegetirdiler
Ufku açanbirpartiydi$aban Erlk: TÎP eğer
kapatılmasaydı, bugün 40
yaşmda olacaktı. Ve herhalde
siyaset sahnesinde etkin roller
oynar hale gelecekti. Çünkû
TÎP dinamik bir partiydi.
Akla, fıkre, bilgiye
dayanıyordu. Demokrasiye
anlam kazandınyordu.
Tarık Zlya Eklncl: Kürt
sorunu ilk defa Türkiye îşçi
Partisi tarafindan Genel Başkan
Mehmet Ali Aybar'ın, 1963'te
Gaziantep'te yapılan genel
yönetim kurulundaki açış
konuşması sırasında
Türkiye'nin gündemine
getirilmiştir.
Raslm ÖZ: Kemal Türkler, TÎP
içindeki çekişmelerde taraf
olmaktan ziyade, işçi svnıfinın
parti içinde de güç kazanmasına
çalışmış, işçi sınıfının doğal
müttefikleri olan sosyalist
aydınlann ve gençlerin de
partide yer almalan için çaba
göstermişti.
ŞARANERtK
13 Şubat
TÎP'in40.kuru-
luş yıldönümü.
Eğerkapatüma-
saydı, parti bu-
gün 40 yaşında
olacakö.Ve her-
halde siyaset
sahnesinde etkın roller oynarhale ge-
lecekti.
Çûnkü TÎP dinamik bir partiydi.
Akla, fikre, bilgiye dayanıyordu.
Toplumsal sorumluluk duygusuyla
hareket ediyor, demokrasiye anlam
kazandınyordu. Haksızbklara, ada-
letsizliklere karşı çıkıyor, sefaleti ve
cehaleti yenmeye çahşıyordu. Ülke
kalkınmasını her şeyin önünde görû-
yordu. Zira insanlanmızı insancaya-
şatmanın, gıderek çağdaş uygarûğa
erişmenın yolu kalkınma davasının
halline bağlıydı. Kalkınma davasmı
halletmek içın de çağdaş kafalar ta-
kınmayı öngörüyordu. Çağdaş kafa-
lar takınmadan çağdaş uygarlığa eri-
şilemezdi. Bu, her türlü gericilikten
sıynhp aklın ve bilginin kudretine sı-
kı sıkıya bağlanmak demekti. O ne-
denle bütûn gücüyle sosyal uyanış
sağlamaya, yurttaşlann ufkunu aç-
maya gayret ediyordu.
Parti mılıtanlan bHinçli, inançh,
coşkulu ve özverüiydileT. Ve de da-
yaruklıydılar; güçlüklerle baş edebi-
liyorlardı. Hangi amaç uğrunamüca-
dele ettiklerini, neleri hedef seçtikle-
nni biliyorlardı.
Parti, bu yapısı, bu tutumuyla ül-
kede çok başka havalar estirebilir,
Türkiye'nin böylesine acınacak hal-
lere düşmesini önleyebilirdi.
TlP varlığjnı sürdürebilseydi, en
azından, bugün bizi dünya âlem kar-
şısında mületçe utanca boğan çeşitli
irtikap olaylan kolay kolay cereyan
etmez; hırsızlıklar, yolsuzluklar, vur-
gunlar, soygunlar, yalanlar dolanlar
duman duman yurdun dörtbir yanın-
dan tütmezdi. Çünkü TtP böylesine
rezilliklerin karşısına amansızca di-
kilmesini bilirdi. Bilirdi, çünkü kişi-
sel çıkarlann peşinde koşan insanla-
nn değil, toplumsal çıkarlan kollayan
ınsanlann partisiydi. Şu hususun bi-
lınmesinde yarar vardır, insanlar ne-
lere değer verirlerse, hayatta ona gö-
re hareket ederler.
Bugün bizde kişisel menfaat gü-
düsü, bütündürtülerinüstüne çıkmış,
her şeyi alt etmişse, bu tamamıyla
kör çıkarhırsına kapılmış kimselerin,
insanca duyup düşünmekten yoksun,
ülkenın yarannı görüp gözetmekten
uzak, ardan hayadan nasıbini alma-
mış kimselerin toplum hayannda hâ-
kimpozisyonlara geçmiş olmalann-
dan kaynaklanmaktadır.
Fltdr üretlcl parti
Durum buna göre düşûnülmelidir.
Evet, TlP varhğını sürdürebilsey-
di, hiç kuşkusuz Türkiye'nin hah da-
ha başka olurdu. Fikir üretici, uyan-
cı, yol gösterici, denetleyici, görüş
Kemal Türkler'in cabaları
Işçüere
dayanan
RASİMÖZ*
Cumhuriyet'ten
sonra işçi sınıfına
dayalı olarak
kurulan ilk legal
parti TİP'tir.
Kemal Türkler
yalnızca TlP kurucusu ve
yöneticisi ohnakla kalmamış, bir
başka 13 Şubat'ta, 1967 yılmda
dört sendika başkanı ıle birlikte
DlSK'i kurmuştu. Oye sayısı kısa
zamanda altı yüz binlerin üzerine
çıkan DİSK, TİP'in oy oranırun
artmasında da önemli bir etken
olmuştu. Kemal Türkler, TİP
içindeki çekişmelerde taraf
olmaktan ziyade, işçi sınıfının
parti içinde de güç kazanmasına
çalışmış, işçi sınıfının doğal
müttefikleri olan sosyalist
aydınlann ve gençlerin de partide
yer almalan ıçın çaba göstermişti.
Süreç içinde gelişen
bölünmelerden sonra 12 Mart
1971 faşizmi TtP'i kapatma
yoluna gitmiş, DİSK'in
kapatıhnası için de girişimlerde
bulunulmuştu. Acak DİSK yine de
işçi sınıfının bugüne kadar
aşılamayan 15-16 Hazıran 1970
eylemlerine öncülük etmişti.
Kemal Türkler 2. TtP'te yer
almamış, ancak daima
Türkiye işçi sınıfının siyasi s
partisinin izinde olarak
mücadele etmiş, 22 Temmuz
1980'defaşistlerce
katledihnişti.
* Kemal TürkleT'in avukatı
Mûdem.
Dersanesj " Z Cumhuriyet
ÜSESONSİNIF
ÛĞÛR"DEBSA»«Sİ „ ,
;r» *«-
6 TiP'li hunharca öldürüldü
lEcevtt:
rlnsanlıktan
<opmuj
Bir ülkiirü.
MHP ilre
haskanmm
oglıınu
öldürdü
MHP-IUtf
tiUh almak
2 öğrenciyi kurşuna dizen ülkücünün adı saptandı
GÖZIEM
UCUK
: tn^nlık
AP'cie u Y«v
Faşistkr, TtP'lilere sokakta, Mecfo'te, her yerde sakhnyordu. BahçeBevler katüamı gazetemizde böyle yer almışti.
Kürt sorunu ük defa dile getirüdi
TARDKZtYAEKİNCt
Kürt sorunu ilk de-
fa TÎP tarafindan Ge-
nel Başkan Mehmet
MAybar'ın, 1963'te
Gaziantep'te yapılan
genel yönetim kurulundaki açış ko-
nuşması ile Türkiye'nin gündemine
getirilmiştir. Bu konuşmada, Türki-
ye'nin en önemli sorurüanndan biri
olarak sunulanKürt sorunununetnik,
kültürel ve ekonomik yönlerinin bu-
lunduğu açıklanmış ve soruna acil bir
çözüm getiribnesi gerektiği vurgula-
narak konu tartışmaya açılmıştır.
1964 tarihli TİP'in ilkbüyükkong-
resınde kabul edilenparti programın-
da da Kürt sorunu, 'DoğuKalkuıma-
a' başhğı altında tüm yönleriyle de-
ğerlendirihniştir. Konunun salt eko-
nomik bir sorun olmadığı vurgulan-
dıktan sonra programda özet olarak
şu düşüncelere yer verilmiştir.
" m
Bölgenin ekonomik geriliğine
pandel olarak buradald vatandaşlar
sosyal ve kültürel bakundan geri du-
rumdadniar. ÜsteBk bu vatandaşbi'
nnuzrianKûrtçeveArapça konuşan-
lar veya AkAİ mezhebinden olanlar
bu dunımlan sebebiyle ajnma uğ-
ramaktadıriar... Hak ettikleri yurt-
taşhk nimetkrinden tam olarak ya-
rarlandırüamamışlardu-.» Türkiye
tşçi Partisi bu yurttaşlanmıza tam
bir yurttaş muamelesi yapacaktnu
Anayasamızın din, diL, ırk, suuf ve
zümre a\ nnu yapüama>acağını ön-
gören emri harfi harfineyerine gett-
rileccktir."
TÎP Meclis'e gırdıkten sonra da so-
run gündemde rurulmuş, özellikle
"Ikinci Beş YıUık Plan" görüşmele-
rinde Doğu'nun geri kahş nedenleri
irdelenmiş ve bölgenin kalkınması
için izlenmesi gereken ekonomik,
sosyal ve kültürel politikalann esas-
lan açıklanmıştu-. Ikinci Beş Yülık
Plan'da bu dönüşümlerin sağlanma-
sı için özel önlemler alınması isten-
miş ve yapılması gereken değişiklik-
leT için grup adına kapsamlı önerge-
ler verilmiştir.
Bölge illerindeki TÎP yöneticüeri-
nin öncülük ettikleri ve TİP millet-
vekillerinin katıldıklan seri halde
sürdürülen Doğu mitingleri yapıl-
mıştır. 1966 yılı boyunca çeşitli il ve
Uçelerde yapılan bu mitinglerde
Kürtlerin demokratik, sosyal ve kül-
türel haklan dile getiribniş ve anaya-
samn öngördüğü eşit haklı vatandaş-
lık kavrarrunm yaşama geçirilmesi
istenmiştir. Kürt sorunu ve çözümü
konusunda TÎP'in geliştirdiği düşün-
ce ve öneriler bir bütün olarak parti-
nin 1970 tarihli 4. Büyük Kongre-
si'nde alınan kararla somutlaştınl-
mıştu". Bu karar 12 Mart döneminde
partinin Anayasa Mahkemesi tara-
findan kapatılmasına gerekçe olarak
gösterihniştir...
belirleyici çabalanyla ülkeye hayli
yararlar sağlardı. Bunun sonucu ola-
rak da ortaya çok başka bir durum çı-
kardı. Hele bir de bazı ilericı ve dev-
nmcıler kestirme yollardan ıktidara
ulaşma heveslerine kapılmayıp par-
tıye arka çıksaydüar, dolayısıyla 12
Martçılann ellerine koz vermeseydi-
ler, ortaya gerçekten çok başka bir
durum çıkardı.
Ne yazık ki bu olmadı; parti kapa-
tüdı. Bizde ciddi bır demokrasi arîla-
yışı olmadığı için cıddi bir partileş-
meye imkân verihnedi. Özellikle sol
bir partinin oluşmasına imkân veril-
medi. Meydan sadece beylerin, be-
zirgânlann havalannı çalıp oynayan
partilere açık tutuldu. Onlardan ne
hayır geldigi de ortadadır.
TÎP, daha kendini göstermeye baş-
ladığı günden itibaren
marazi bir sol düşmanlığı
ile karşılaştı. Her adımın-
da kösteklendi. Örgütlen-
me gayretleri mütemadi-
yen baltalandı. Toplantı-
lan basıldı. Üyeleri çeşit-
libaskılara, çeşitli saldin-
lara uğradı. öyle ki za-
man zaman iş, can pazar-
lanna kadardöküldü. Bü-
tün bunlar sökmeyince,
sonunda partinin defteri
açıkça dürüldü.
Sol ve demolorasl
Oysa sol partısız bir de-
mokrasi anlayışının ger-
çek bir demokrasıyle hıç
ügisi yoktur. Bugün sol
geçinen sözüm ona bazı
sosyal demokrat partile-
rin varhğı kimseyi aldat-
masın sakın; onlan sol
partiden saymak katiyen
caiz değildir. Sol partüer,
öyle hayatı cehenneme
çeviren cennetlik partiler
obnazlar; hayatı cennete
çeviren dünyalık partiler
olurlar. Olke hesabına sa-
hiden iş görecek bır parti-
nin ateş parçası gıbi otaıa-
sı gerekır. Sorunlan gö-
ren, sorunlan ölçüp tar-
tan, ne yaptığını bilen,
toplumu doğru şekilde
yönlendiren, insanlanmı-
zm hamurunu saglam ma-
yalarla yoğuran, yapısına
öz cevherler katan, onla-
nn akdlannı harekete ge-
tiren, ruhlannı uyandıran,
onlara ilerleme şevki ve
hırsı aşılayan, büyük işler
yapma becensi kazandı-
ran bir parti...
Bugün Meclis'te olan
partileTe bir bakın hele;
hemen hepsı cansız, ruh-
suz, şevksız, heyecansız,
hareketsiz, verimsiz parti-
ler.. Ayakta uyuyan. ne
yapacağını bihneyen, iş-
leri çarşaflara dolaştıran
partiler.. Milletin içinı ka-
rartan, ruhunu körelten
partiler.. Çağdışı kafalar
taşıyan, karanlık kafalar
taşıyan; toplumu ırksal
özentilerle yönlendirme-
ye çalışan, din istismarcı-
lıklanyla karanlık yollara
sürüklemeye çalışan par-
tiler... AUah selamet ver-
sin, öyle garip bir parti-
leşme olgusu ki bu, bazı-
lanndan hayu- beklemek
şöyle dursun, şerrinden
korunmak içinne yapaca-
ğımızı şaşırmış durumda-
yız. Ve bu yüzden çeşitli
konularda, miUetçe müte-
madiyen abesle iştigal e-
der hallere düştük. Bilin-
diği üzere TİP, Kürt mese-
lesine parmak basmaktan
ötürü, 12 Mart dönemin-
de kapaüldı. Kapatıldı ve
yönetıcileri yargılanıp
ağır cezalara çarptınldı.
Yarın: Sosyalist
Devrim Partisi
CUMARTESt
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Nânm'ı Rahat Bırakın.
Ikisi de berber dükkânlannda geçen iki olayla
başlayaytm... llki, öykü kıvamında. Taksim'de, iki
hafta kadar önce, ilk kez gittiğim bir berbö"cteyim.
Saçlanmı azıcık kısalttırmak için çok az vaktim var.
Kalfalardan biri bu işle uğraşırken kulağım bir te-
lefon konuşmasına takılıyor. Daha yaşlıca biri, bel-
li ki dükkân sahibi. müşterisıni göndermiş, şimdi
telefonla konuşuyor. önce tam anlayamıyorum,
daha doğrusu işittiklerime olasıhk vermiyorum...
Söylenenlerde "Nâzım Hikmet" adı ve "Dörtnala
gelip UzakAsya'dan" dizesiyie başlayan şiirinin di-
zeleri geçiyor... Merakla kulak kabarttığımda, ya-
nılmadığımı anlıyorum. Usta, Nâzım'ın bu şiirini bir
gazeteden, telefonla konuştuğu kişiye okuyor...
Arada bir hayranlık duygulannı ekleyerek... Işiyle
meşgul katfaya, "Ustan Nâzım Hikmet'in şiirini
çokseviyorgaliba.." diyorum... Aldığım yanıt, sür-
mekte olan telefon konuşmasından daha şaşırtı-
cı: "Nâzım sevilmez mi abi!" Kottuğa otururken
aceleden yüzüne doğru dürüst bakmadığım deli-
kanlryadoğru kaldınyorum başımı.. şaşkınlığım bir
kat daha artıyor: On sekiz-yirmı yaşlanndaki Nâ-
zım Hikmet'in bir kopyası duruyorkarşımda... Z'ıh-
nimin bir oyunu değilse eğer, daha sonra Karade-
nizli olduğunu öğreneceğim bu iri kıyım delikan-
lıyla o yaşlann Nâzım Hikmet'i arasındakı benzer-
lik gerçekten şaşkınlık venci... O ise şaşkınlığımı
daha da arttırarak sürdürüyor sözlenni... Bir yan-
dan işiyle uğraşırken bir yandan da "sen elâ göz-
lerinde yeşil hareler" dizesinin geçtiği şiirdeki
renkler, benzetmeler üstüne döktürüyor... Belki
inanmayanlar, abarttığımı düşünenler olabilecek-
tir, ama inanın aynen, tıpatıp böyle oldu... Dükkân-
dan aynlırken ustayla konuştuğum iki satırda, o-
nun da bu genç kalfa gibi, sıradan, saf, kendt ha-
linde bir halk insanı olduğunu gördüm...
• • •
Ikinci olayın yukandaki gibi ilginç bir yönü yok.
Ama yine ilginç bir rastlantıyla bir berber dükkâ-
nında yaşandı ve yine Nâzım'la ilgili... Bu haftaki
yazımın (bu berber öykülerı dışında) konusu da
başlığı da gunlerdir kafamda hazırdı... Bu akşa-
müstü (perşembe), bu kez bizim mahalle berbe-
rinde sıramı beklerken, genellikle gazeteye uğra-
dığımda birkaç günlük sayılarını topluca gözden
geçirdiğim "Hümyet"\n sayfalannı kanştınyorum...
Bekir Coşkun, herzaman severek okuduğum kö-
şesinde, benim zihnımden geçen düşüncelerin
neredeyse tıpatıp aynılannı, o kendine özgü, kıv-
rak, canlı, akıcı cumleleriyle birbiri arkasına sırala-
yıvermış... Başlığa da yine benim zihnimden ge-
çenin neredeyse tıpatıp aynısını konduruvermiş:
"Nâzım'/ Kurtann..."Tasarladığım yazıdan da, baş-
lıktan da vazgeçecek değılim... Fakat kurgu ister
istemez değişti... Ve yazıma, Bekir Coşkun'un dü-
rüst, duygulu, cesur yazısından birkaç cümle ol-
sun almamazlık edemem: "Bence Nâzım Hikmet
bu adamlann eline düşmemeli... Büyük şair, bu
adamlann kara ellerine, mûnasebetsiz ağızianna,
tükenmiş vlcdanlanna ka/mama/ı... Toplum zaten
Nâzım Hikmet'i kendı şairi, kendi parçası, kendi
soyundan-sopundan, kendi içinde görüyorsa gö-
rüyor... Nâzım'1 Tün\iye'ye getinne ya da vatan-
daşlığını iade etme onunınu bunlara vermeyin...
Bu adamlann gönlü ıle Nâzım'a iade-i itibar veri-
lecekse verilmesin, kalsın... Toplumun vefası gibi
o yüce duyguda, o rarirıı belgede, o sevgi ve ba-
nş isteyen girişimde, bu adamlann imzası olma-
sın... Nâzım'1 bunlann elinden kurtann..."
• • •
Yukardaki satırlara ne eklenebilir? Karanlıktaya-
şamak mizaçlanna ve çıkarianna uygun olanlara
herhangı bir yaran dokunmayacak otsa da belki
birkaç bilgı kınntısı; ömeğin, Nâzım'ın "Polonya-
lı" kökenine daır: "Şainn anne tarafindan büyük
dedelerinden bin, Ferit Mustafa Cetalettin Pa-
şa (Gagauz kökenli, Polonyalı Kont Konstarrtin
Borjenskij tanınmış bir Türkoloji bilginiydi. İlk
Türk Dıli Gramerin/n (1869) yazan olan Mustafa
Celalettin Paşa... Polonya halkının özgühüksava-
şımına katıldığı için kovuşturmaya uğramış, Istan-
bul'a kaçmış, din ve uyruk değiştirmişti. 1871 Ka-
radağ savaşlannda şehit olmuştur..."(E. Babayev,
"Yaşamı ve Yapıtlanyla Nâzım Hikmet")
Şu bilgilen de Memet Fuat'ın "Nâzım Hik-
mefinden aktaralım: "Baba tarafından dedesi
Mehmet Nâzım Paşa valiliklerde bulunmuş, öz-
gûrlükçü, şaıhiğiolan bırkişiydi. Mevlevı tarikatın-
dandı. Anayasacı Mithat Paşa'nın yakın arkada-
şıydt... Nâzım Hikmet'in eğitiminde döneminin ile-
rici düşüncelerine sahip aile çevresinin büyük et-
kisi oldu. Aralannda Polonya'dan, Aimanya'dan
Osmanlı Imparatoıiuğu'na gelip Islam dinini be-
nimsemiş eskizaman paşalan da bulunan, bu çok
geniş aileden, Kurtuluş Savaşı'nda önemli görev-
leralmış General Ali Fuat Cebesoy, T.I.P. Başka-
nı, daha sonra Sosyalist Parti kurucusu Doçent
Mehmet Ali Aybar; Türkçenin en büyük şaMerin-
den Oktay Rifat, yazar Celalettin Ezine gibi ün-
lüler yetışmıştır."
Nâzım Hikmet bir şnrinde "dûşmanıyım asaie-
tin/kelimelerde bıle" dese ve bu anlamda bır soy-
luluğa gereksinimı olmasa da, onun gerçekten
soylu aile kökeninin öykusü özetle böyle... Halk-
ların harman olduğu bu coğrafyada kafalannı
"soy've "ırk"a takmış olanlann aile kütüklerinde
birkaç kuşak geriye gidildiğinde neleıie karşılaşı-
labileceği ise merak edilmeye değer...
• • •
"Polonya vurttaşlığı" konusundaki çirkin dema-
gojinin yanıtı ise V. Tulyakova'nın anılannın ("A/â-
zımla Son Söyleşimiz", Mıllryet Yayınlan) 151 -152.
sayfalanndadır. Nâzım, Vera'ya, 1952'de Sovyet
pasaportu almak için başvurduğunu, o sırada bu
başvurusuna yanıt bile alamadığını, onur kınklı-
ğından çıldıracak gibi olduğunu, bu nedenle Po-
lonya pasaportu aidığını ve Polonya'nın kendisi-
ne "onuryurttaşlığı" verdiğini anlatıyor. "Unutma
ki o sırada Banş Komitesi Uluslararası Bürosu
ûyesiydim, çeşitli ülkelere gitmek zorvndaydım.
Kitaplanm heryerde yayımlanıyor, tiyaîrolar beni
bekliyordu. Pasaportsuz kalamazdım daha fazla."
• • •
Doğrusunu isterseniz, Nâzım Hikmet'e yönelik
saldınlar yanıtlanmaya bile değmez. Bu yazının
son cümleleri belki şunlar olabilir. Nâzın Hikmet'i
rahat bırakın. Sizler, onun hepinizden bn kat faz-
la sahip olduğu yurrtaşlık hakkını ona geri vermek
şurda dursun, bugünku cehalet ve karantığınız-
dan kurtulup onunla yurttaşlığa layk olmaya
çalışın.
ataol b@cumhurryetcom.tr