Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYPA
HABERLER
Murat DemN
Ifadevenfi
• ANKARA
(Comhuriyet Bürosu) -
Egebank'ın eskı sahihi
Yahya Murat Demirel,
iki şirket adına kefıl
olduğu gayrimenkulleri
icra takibinden önce
elden çıkararak,
"alacakhsını zarara
sokmak amacıyla
mevcudunu eksilttiği"
suçlamasıyla hakkında
Istanbul 10. Asliye Ceza
Mahkemesi'ne açılan
davayla ilgili olarak
talimatla ifade verdi.
Mahkemede beklerken
neden güldüğünü soran
gazetecilere Demirel,
"Baltalan biledim.
Savaşa hazınm. Onun
için gülüyorum" dedi.
heyet
DlYARBAKm
(Cumhuriyet Bürosu) -
Gözaltma almdıktan
sonra kaybolan HADEP
Sılopi tlçe Başkanı
Serdar Tanış ve üye
Ebubekir Deniz ıle ilgili
olarak aralannda
HADEP, ÖDP, EMEP,
Insan Haklan Derneği
(ÎHD). Tutuklu ve
Hükümlü Aileleri
Yardımlaşma ve
Dayanışma Demeği
(THAYDER) ile
Göçedenler Yardımlaşma
ve Dayanışma
Demeği'nin (GÖÇ-
DER) îzmir şubeleri
temsılcılennin de
bulunduğu siyasi parti ve
demokratik kitle
örgütlerinden 11 kişilik
heyet Silopi'de
temaslarda bulundu.
lçişleri Bakanı Sadettin
Tantan da olayın
araştınlması için iki
müfettiş görevlendirdi.
TBMM'de
tarttşma
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Genel
Kurulu'nda bazı fonlann
tasfiyesini öngören tasan
ile avukathk yasa tasansı
"temel yasa" olarak
görüşülecek. Avukatlık
yasa tasansının 4 bölûm,
fikir ve sanat eserleri
yasa tasansının da 2
bölüm halınde gelecek
hafta görûşülmesine
ilişkin Meclis Danışma
Kurulukaran genel
kurulda benimsedi. DYP
Tünceli Milletvekili
Kamer Genç, 20 bin
avukatı ilgilendiren bir
yasanın temel yasa kabul
edilemeyeceğinı
savunarak getırilen
tasanyla avukatlann
zengin edilmek
istendığini söyledi.
Bunun üzerine Genç ile
ANAP ve DSP
milletvekilleri arasında
tartışma yaşandı.
Sadettin Sincar
oltfuruMu
• tstanbul HaberServisi
- Mardinli Sincar aşireti
reısi Murat Sincar'ın
kardeşı Sadettin Sincar,
önceki gece Büyükada'da
bir restoranda Gafrur
Karaca tarafindan silahla
vurularak öldürüldü.
Saldından sonra kaçan
Gafrur Karaca, daha
sonra polis tarafindan
gözaltına aluıdı. Olaydan
sonra geniş güvenlik
önlemi alan polis,
Büyükada'ya 50 kişilik
çevik kuvvet ekibi
gönderdi. Sadettin
Sincar'ın cesedi Adli Tıp
Morgu'na kaldınldı.
Beş eski genel başkanın CHP liderine ilettiği mektup beklenen yankıyı uyandırmadı
Baykal yamt vermiyor
MUTLUSERELİ
ANKARA - CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal parti içinde son dönemde ya-
şanan gelişmeleri değerlendirmek üze-
re bir araya gelen 5 eski genel başkanın
kendisine ilettiği mektuba yanıt verme-
di. BaykaTın,CeznıiKartay'ınmasanın
üzerine bıraktığı mektubu, görüşme sı-
rasında açmadığı öğrenildi. Daha sonra
kurmaylanyla bir değerlendırme yapan
Baykaİl'ın mektuba yanıt vermeyı de dü-
şûnmediği belirtildi. CHP Genel Baş-
kan Yardımcısı Cevdct Sehi, mektupta,
CHP'nin siyasi tutumu ve ideolojisiyle
ilgili değil. örgütte yapılanlara yönelik
eleştirilere ağırhk venldığıne dikkatçek-
tı. Selvi, «Bu vapuanlar, her birinin ge-
nel başkan obnası durumunda vapraak
• SODEP,SHPve CHP'nin eski genel başkanlanKartay,
tnönü, Çetin, Karayalçın ve Öymen'in önceki gün bir
araya gelerek kaleme aldıklan "uyan mektubu"na
Baykal'ın yanıt vermeyi düşünmediği öğrenildi.
istedikferidir. Bunu inkâr etmek müm-
kündeğüaVdedı.
SODEP, SHP ve CHP'nin eski genel
başkanları Cezmi Kartay, Erdal tnönü,
Hikmet Çetin, Murat Karayalçın veAl-
tan Öymen'in önceki gün bir araya ge-
lerek. 6 saatlik görüşme sonucunda ka-
leme aldıklan "uyan mektubu", genel
merkezde beklenen yankıyı uyandırma-
dı. Mektupta yer alan görüşlerin, "mu-
halefetin her zaman söylediğ? şeyter" ola-
rak değerlendıren genel merkez yöneti-
minin, bir yanıt vermesinın söz konusu
olmadığı kaydedildı. Genel Başkan Yar-
dımcısı Selvi, eski liderlerin bir araya
gelerek Türkiye'nin ve bu arada partinin
de içindebulunduğu sorunlan değerien-
dirmelerinin son derece doğal olduğunu
belirtti. Mektupta, partinin siyaseti, ide-
olojisi ile ilgili değil, örgüt ile ilgili du-
ruma yönelik eleştirilere ağırlık venldi-
ğine dikkat çeken Selvi. "Buyapdanlar,
her birinin genel başkan obnası duru-
mundayapmakistedikleridir'' dedi. Sel-
vi, kurultayda genel başkan adayı olan
herkesin, iktidara geldiklennde örgüt ya-
pısını sıfirlayacaklannı, üyelikte yeni-
den düzenleme yapacaklannı söyledik-
lerini anımsatarak "Bu.geçmiştenbuya-
na, kendi dönemkrinde dahi bir sıkınti-
nın var oiduğunu gösterhor. Bugünkü
yapılanlar tüzüğe uygundur, demokra-
tiktir" diye konuştu.
Olağanûstû PM isteniyor
Genel merkezin örgütteki uygulama-
lanna dönük tepkiler sürüyor. Anka-
ra'da görevden alınan örgüt yöneticile-
ri, bugün saat 14.00'te genel merkezin
önünde bir araya gelerek son gelişme-
leri protesto edecekler.
Genel merkezin uygulamalanna tep-
ki gösterenbir grup PM üyesi de, PM'yi
olağanüstü toplamak için hazırlık yü-
rütüyor. PM üyeleri, tüzüğe göre olağa-
nüstü toplantı için gerekli olan 15 im-
zayı toplamaya çabşıyorlar.
CHP Parti Içi Demokrasi Hareketi, uygıüamayı kabul edilemez olarak niteledi
Tabanda genel başkaııa öfkeİZMÎR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - CHP Genel Merke-
zi'nin, parti tüzüğünün 13.
maddesini usule aykın kullan-
masma üyelerin tepkisi sürü-
yor. Genel merkeze, seçim dö-
nemlerinde partiye olağanüstü
yarar sağlayacak kişileri üye
yapmayetkisini veren 13. mad-
denin, üye yığmak ıçınkullanıl-
dığını söyleyen CHP Parti Içi
Demokrasi Hareketi katıhmcı-
lan, söz konusu durumun kabul
edilemez olduğunu belirttiler.
Hareket üyeleri, eşki îzmir îl
Başkanı Osman Ozgüven ve
Hibni Değinnenci'vle bırlikte,
Îzmir ll Başkanı Kemal Kara-
taş'a genel merkeze iletilmek
üzere, uygulamadan vazgeçil-
mesı ıçın dilekçe sundular.
CHP Parti Içi Demokrasi Ha-
reketi katmmcılannı karanfil-
lerle karşılayan CHP Îzmir ll
Başkan Kemal Karataş, parti içi
huzurun ve banşın sağlanması
gerektığinı vurgulayarak kaö-
hmcılann taleplerini genel rrier
1
-'
keze ileteceğini söyledi. CHP
üyeleri bu sırada tepkilerini,
"Tekke değfll parti", *CHP ta-
rikatiar. şeyhler ve dervişler
partisi olamaz*,"Devrknciözü-
nü yitir, şeyh Edebali'yi getir,
partiyi btör", "Ya sev ya terk et
mi?", "Menderes, Kesici, Di-
kerpartibiter''.''Yüzrie8'mso-
rumlusu kün?", "Demokrasi
önce partide" yazılı pankartlar
açarak dile getirdiler. "Şeyhler
dışan, devrhncfler içeri" sloga-
nını atan üyeler, CHP'nin Ata-
türk ilkelerinden ve solun ev-
rensel değerlerinden hızla
uzaklaştığını vurguladüar.
Bu arada Izmir il yönetimin-
de bulunan bazı kişilerin, pro-
testonun yanlış olduğunu söy-
lemeleri üzenne ortam zaman
zaman gerginleştı.
CHP Parti Içi Demokrasi Ha-
reketi katüımcılan adına Os-
man Özgüven tarafindan yapı-
lan açıklamada, "Hiçbir baskı
w antidemokratik uygıuamayı
kabul etmiyoruz" denilerek.
Baykaİ ekibinin göreve gelir
gelmez ük olarak, kurultayda
kendilenne oy vermeyen, hale-
fi Altan Öymen'i destekleyen ıl
ve ilçe yönetimlerini tüzük dı-
şı özel organizasyonlarla çö-
kerttiğine dikkat çekildi. Açık-
lamada, "13. tnaddeye davam-
larak yığma üye yapüamaz.
Partiiçibanş, hukuk, demokra-
si gibi temel değerieri yok sayan
bu genel merkez yönetimi oB-
garşikveüdkişflik parti olarak
tanımlariığııni7 DSP modeüni
yaratma peşindedir" denildi.
Sosyal Demokrasi Okulu'nda 4. dönem
Sosyal Demokrasi Vakfi (SODEV) fle Türkiye
Sosyal Ekonomik Siyasal Araşnnnalar Vakn'nm
(TUSES) biıükteaçüMan Sosyal Demokrasi Oku-
hı'nda 4. dönem dersJer önceki akşam başUdL
BflgiÜnrersftesi'nin Smsehiler'deki merkezinde
yapdan derslerin 12 hafta sürdüğünü beürten
SODEV Başkanı Ercan Karakaş ve TÜSES
Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar, bflginin güç
ve iktidar oktuğuna dikkat çekerek okula olan fl-
giden memnun oMuklannı söylediler.
Topuz sağbksız politikadan şikâyetçi
• AÜ Topuz,
"Bu arkadaşlan
kaybetmek
istemiyoruz
ama kendilerini
kaybederlerse
diyecek bir şey
yok. Eski
alışkanlıklanm
bırakıp,
akıllannı
başlanna
alsınlar" dedi.
İstanbul Haber Servisi -
CHP İstanbul tl Başkanı AB
Topuz, parti içinde alt kimlik-
lere dayanarak yapılan siyase-
te, 1980 darbesi sonrası orta-
ya çıkan yanlış ve sağlıksız
politika yapma hastahğuıa, fe-
odal odaklara, ağalara, beyle-
re ve parti hukukunu tanıma-
yanlara izin vermeyecekleri-
ni, göz yummayacaklarını
söyledi.
CHP'nin son kurultayında,
1980 darbesi sonucu partiye
yerleşen hastalıklı siyaset an-
layışının reddedildiğını belir-
ten Ali Topuz, darbe sonrası
yaşanan çöküntünün CHP'yi
de derinden sarstığını söyledi.
Parti içindeki kavgayı bitir-
mek ve hastalıklı siyaseti ön-
lemek için partınuı kapılannı
halka açtıklannı, göreve geldi-
ğinden bu yana tüzüğün 13.
maddesine dayanarak 8- 9 bin
üye kaydettiklerinı anlatan To-
puz, "Partinin örgütsel yapısı
düzgün değiL Partide be> lik-
ler, egemenlik alanlan, kavga-
a ve profesyonel politikacılar
var. Bu insanlar, pazar günü fl
merkezi önünde yapdan ey-
lemde de görukiüğü gibL, par-
tiye zarar vererek kendi ko-
numlannı korumaya çahşryor-
Iar"dedi.
Parti üyelerinin özgür olma-
dığmı, beylerin, ağalann, fe-
odal odaklann baskısı altında
olduklanm anlatan Topuz,
CHP'de bölge, mezhep, etnik
köken, hemşerilik farkı göze-
tilerek siyaset yapmaya alışan-
lara izin vermeyeceklerinin al-
tınıçizdi.
Ertuğrul Günay
Yeni
partiye
sıcak
bakdmtyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Eski CHP
Parti Meclisi (PM) üyesi
Ertuğrul Günay, partinin
bütünlüğünü koruma ko-
nusunda sadece muhale-
fete değil, genel merkeze
büyük sorumluluk düştü-
ğünü söyledi. Genel mer-
kez yönetiminin bugüne
kadar bu konuda çok dik-
katli davranmadığını vur-
gulayan Günay, parti için-
de yaşanan sıkıntılann
Anadolu'da gerek partili-
ler. gerekse partiye yüzü-
nü dönmüş seçmenler ta-
rafindan kaygıyla izlen-
diğini anlatarak "Herkes
eteğindeki taşı döksün"
dıye konuştu. Günay, ye-
ni birpartinin "güç böhln-
mea" yaratacağı ve CHP
açısmdan iyi olmayacağı
görüşünü dile getirdi.
Günay, partinin bütün-
lüğünü korumanın herke-
sin görevi olduğunu be-
lirterek "Parti içi sorun-
lan sokağa taşunakdoğru
değildir. Ancak, bu konu-
da genel merkez yöneti-
minin de özen göstermesi
gerekiyor.AaJ görevgenel
merkeze düşüyor" dedi.
Günay, kongre süreci-
ne girildiğj bir ortamda,
13. maddeden üye kaydı
yapılması, görevden al-
ma gibi konulann parti
bütünlüğünü koruyan
davramşlar olmadığmı
söyledi.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin@doruk.nettr
Evet, evet, başlıktan belli, kimi
okuriar içinyine bir "aptal demcrfc-
rat" yazısı bu.
N'apalım, demokrasi ağacının
bir türlü boy atamadığı şu çorak
topraklarda "demokrat olsun da
varsın aptal olsun" diyenlerde-
nim. "Aptal olmayayım da varsın
demokrat da dmayayım" diyen-
lerte aramızda sık sık uçurumlar
açılması doğal. Uçurumu aşma-
yı becerirsek hep birlikte "akıllı
demokratlar" oluruz (belki ve in-
şaallah).
Yolum "on/arTa sjk kesişmiyor.
Onlar dedtğim "başını örten" ksz
oğrencıler. Sık kesişmiyor dedik-
se, hiç kesişmiyor demedik el-
bet.
ÇapaTıp Fakültesi'nde birara-
sınava girmek için bekleşen oğ-
rencilerden "başını açmış" kızlar
sınav salonuna alındılar "başını
örtinûş" kız öğrenciler, suratlan-
na kapanan kapının önünde ka-
lakaldılar.
Içim burkuldu.
Oysa, Adana SSK Hastane-
si'nde, kepinin altına türban sa-
np "altı kaval üstü şişhane" deyt-
mini hak eden bir rüküşlükle or-
talıkta dolanan bir hemşire, klinik
şefi tarafindan azartandığında
içim filan burkulmamıştı.
Demokratlığın Bitmeyen Sınavı
Keza nöbet tuttuğu Boğaz
Köprusu girişınde seccade niye-
tine gazete serip. kafasınattğ br-
güsü takke geçirip, üniforması-
nın üstüne yeşil bir cüppe kuşa-
nıp sözümona namaza duran po-
lis memuruna da iç burkuiması
filan değil, bal gibi öfke duymuş-
tum.
Mesieğin gerektirdiği giyim ku-
şamı, üniformayt reddetmeye
dinsel nedenlerie kararlı danla-
nn, bunu meslek seçiminden ön-
ce düşünmeleri gerek.
Peki üniversrte öğrencileri için
de bu geçerii mi?
Geçerli olabilir mı?
12 Eylülcülere sorarsanız, el-
bette geçerli. Çünkü onlar için
üniversiteler, bilim üretilen aka-
demik kurumlar değil, meslek
yüksekokullanna benzer kuruluş-
lar. Özgürlüğü "benim izin verdi-
ğim kadar" diyerek tanımlayan,
demokrasiyi, "halk demokrasiyi
sindirecek olgunluğa gelinceye
kadar" gerekçesiyle sünnet
edenler için; bilimin hiçbir kısrtla-
maya, önyargıya, yasağa, ideoto-
jik tercihlere bağımlı kılınamaya-
cağını anlamayan kafa için, ünn
versrte öğrencisinin başının örtü-
süne, kravatının düğümüne, oku-
yacağı kitaba kısıtiar koymak da
doğal, hatta hak.
Kafanın içindeki örümcek ağ-
lannı temizleyecek içerikte bir
eğitim programı üretemeyen ne
yapar? Bugün YÖICün, dün 12
Eylül kafasının yaptığını tabii. Ka-
fanın içini bırakıp kafanın dışını
kaplamış örtüyle uğraşır.
Türkiye'de en çok imam - ha-
tip lisesinin 12 Eylül sonrası açıl-
dığını, bunun bir devlet politikası
haline getiriidiğini unutacağımızı
sanırlar.
Günübirlik politikalann çıkmaz
sokaklannda dolanırtar, yükselen
sohj dizginlemek için prtrak gibi i-
mam - hatip lıseleri açarlar, bu-
nunla da yetinmez "kadın imam"
olabilirmış gibi "toz imam - hatip
lisel&i" de açarian sonra da laik-
lik elden gidiyor çığlıklanyla, ken-
di elleriyle açtiklan imam - hatip
mezunu kızlann başörtüleriyle
uğraşırlar.
"Burası ünh/ersitedir. özgûriü-
ğûn yatağıdır. Isteyen başını açar,
isteyen örter" diyenlere de "Vay
şeriatçılann değirmeninesu taşı-
yan demokrat kılığında Atatürk
dûşmanlan" dıye göz döndürür-
ler.
Bu cadı kazanından ürküp su-
sulacağını sanırlar.
Haftalardır Istanbul'da, Mar-
mara Üniversitesı Siahtyat F a k ^
tesi önünde başortulü öğrencile-
rin direnişi var. Adı ustünde, ilahi-
yat eğitimi almak üzere girdikleri
bir bitim kurumunun öğrencileri.
Başörtülerini çıkarmadıklan için
sınavlara alınmıyorlar, okula alın-
mıyoriar, şiddete başvurmaksızın
(Dekan Beyaz'a yönelen bıçaktı
saldınyı ilk onlar kınadılar) direni-
yorlar.
Bu yalın bir özgürlük istemi,
gerçekten demokratik bir istem
mi? Yoksa arkasında rejimin te-
mellerineyönelik ideolojik bir sal-
dın mı var?
Bu sorunun ne anlamı var, ne
yanıtı.
Onlar şiddete başvurmadıkla-
n ve bizler demokrasinin sınırlan
içinde kaldığımız sürece, bu ço-
cukiann akademik eğitim hakla-
nnın ellerinden alınmasını savun-
mak mümkün değil.
Kendileri için özgürlük, başla-
nnı örtme özgürlüğü isteyen bu
çocukJartn, gerçek birer özgür-
lükçü, gerçek birer demokrat
olup olmadıklan da önemli değil.
Büyük olasılıkla kendileri dışında-
ki bütün demokratik istemlere ka-
yrtsız kalmışlardır. Büyük olasılık-
la kendileri için özgürlük isterken-
ki kararlılıklannı, özgurtük isteyen
"başkaian" için gösterecek yü-
rekten ve bilinçten yoksundurlar.
Büyük olasılıkla demokratlık SJ-
navında üst üste çakmışlardır.
Büyük otasılıkla demokrat ot-
mak gibi bir sorunlan da yoktur.
Bu onlann sorunudur ve onla-
nn utancKJır.
Ama bilim üretiimesi gereken
kurumlardaki hertürlüyasağa, kh
sıtlamaya karşı çıkmak demok-
ratlann sorunudur, sorumluluğu-
dur.
Varsın kimileri onlara "apö/de-
mofeaf'desin...
Çünkü demokrasi hiç bitme-
yecek bir sınavlar zinciridir.
Onlann düşünceiennden nef-
ret ediyorum. Ama düşüncelerini
açıkiayabilmeleri, düşünceleri ile
uyumlu yaşamalan için bedel
ödemeye de karariıyım.
En azından epey küfür yemeyi
göze alarak bu yazıyı yazacak ka-
dar...
POLTIİKA GÜNLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
Bulanık Bir Inmak
Nâzım Hikmet'e yurttaşiık hakkının verilip veri-
memesi televizyon programlannın konusu olma-
yı sürdürüyor...
Her akşam bir iki televizyon kanalında bakanla-
rın, milletvekillerinin görüşlerini dinliyor, böylece
sapla samanın nasıl kanştınldığını gözlerimizle gö-
rüyor, kulaklanmızla işitiyoruz...
Hele MHP'li bakanlan ve milletvekillerini izledik-
çe, 2001 yılında hâlâ Türkiye'nin nelerle uğraştığı-
nı, Nâzım'ın nasıl bir vatan haini olduğunu(î) yedi-
den yetmişe hepimiz öğrenmiş oluyoruz...
Yaşamı türkülü çiçekli dallarda çoğaltmayan
toplumun bireyleri olarak neredeyse Nâzım'ı Mos-
kova'daki mezanndan çıkanp DGM'de yargılayarak
"vatana ihanet" suçundan ölüm cezası verip dara-
ğacında sallandıracağız...
1925 Şeyh Sait isyanını gündeme getiren kafâ-
lann, Nâzım'ı Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmakla suç-
larken yüzlerinin kızarmadığını, tam tersi dişleri-
ni gıcırdatarak büyük bir şaıri seven herkesi "vatan
haini" saydıklannı bir kez daha görmüş oluyoruz...
Bu kin, nefret neden?
Televizyon ekranlannda Nâzım'ın şaır kişiliğini de-
ğil ideolojisini taroşanlann siyasi kimiiğini aslın-
da biliyoruz...
Yaşamlan boyunca şiir sevmeyen bu kişilerin ka-
falan hiç değişmemiş!..
önceki gece, MHP'li sayın bakanı izlerken bir kez
daha kendi kendıme sordum:
"Türkiye bu kafalarta mı çağdaş demokratik bir
toplum olacak..."
Ercan Karakaş ve Ufuk Uras'ın söyiediklerini
dinlemeyen sayın bakan öyle şeyler söyledi ki, şa-
şınpkaldım...
• • •
Bir gün önce yine bir başka televizyon kanalında
aynı konu tartışılıyordu; yine Nâzım'la ilgili incir çe-
kirdeğini dokJurmayan bilgilerle, koca şairin me-
zardaki kemikleri sızltyordu...
ilkellik apaçık ortadaydı!..
Sevgisizlik çamuruna gömülü yüzler, "öteW Tür-
kiye'nm fotoğrafı olarak karşımıza çıkıyordu...
• • •
Tetevizyonu kapadım...
Yağmur dinmiş, bulutlar çözülmüştü...
Birden ayişığı vurdu odanın içine...
Sınlsıklam bir gecenin atlasında tarifsiz yalnızlık-
lan yaşıyordu istanbul...
Dedim ki:
"Bunlar Nâum'dan ne istiyoriar?"
Kar altındaki bir Moskova gecesini anımsadım...
Gözlerimi kapadım...
Orhan Yavuz'u, Orhan Cavit Tütengil'i düşün-
düm...
Eli kanlı çeteleri, köşe başiannda muştayla öldü-
rülen öğrencileri...
Kahramanmaraş katliamını, Sıvasta cayır cayır
yanan sanatçıian, yazatian. aydınlan...
Büyümemiş çocuksu aşklar, o yıllar birer resim
olup duvarlara çakılıyordu...
Orhan Yavuz'un bir umut rüzgânndaki gülüşü,
kurt ujumalanyla kesildiği saatlerde Erzurum Ata-
türk Üniversrtesi'nın kar kapfı bahçesinde kan te-
keleriyle buluşuyordu...
Bahçelievler katliamını unutan insanımız, gençle-
ri boğma teliyle öldürenteri affetmişti, ama aynı dü-
şüncenin Meclis'teki temsilcilen Nâzım Htkmet'i hâ-
lâ "vatana ihanetle" suçluyorlardı...
Yerimden kalktım!..
Perdeleri çektimL.
Bir sigara yaktım...
Eski bir albümü kanştırmaya başladım.
Bir beyaz güvercinin kanat çırpışını görür gibi ol-
dum...
Bir anda Hatice özen, Cemil Sözen, Baki E-
kiz çıktı karşıma...
•••
Sağır ve sessiz bir geceydi.
Ayışığı çekilmiş, bulutlar düğümlenmiş, yağmur
yeniden başlamıştı...
Her şey o anda oldu...
ölümün resmini gördüm!..
Yüreğim hızlı hızlı çarpıyordu...
Belki bir deniz kıyısında, belki yabanıl çiçeklerin
boy verdiği bir utçurumdan yuvarlanıyordum ..
Serdar Alten'i. Latif Can'ı. Faruk Ersan'ı, Hür-
can Gürses'i, O. Nuri Uzunlar'ı, Efraim Ezgin'i,
Salih Gevenci'yi kucakladım... •
Sonra bir sesle irkıldim:
"Bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemez-
siniz..."
_ Gözlerim lambaya takıldı. San ışık demeti içinde
Ümrt Doğanay yanıt veriyordu:
"Aslında asıl suçlu sizsiniz!"
1980 öncesinin kan gölünde miydim, yoksa bir
düş peşinde miydim?
_ Belleğimde ız bırakan bir hüznün şarkısı Doğan
Öz'den Necdet Güçlü'ye, Kemal Türkter den Ab-
di Ipekçi'ye, Cevat Yurdakul'dan Ümrt Kaftancı-
oğlu'na dek tüm ölülerimizi anlatıyordu...
Onlar nemli gözleriyle mavisi çalınmış denizlerde,
bulanık ırmaklarda canilere karşı meydan okuyor,
sanınm Nâzım'la buluşup kucaklaşıyortardıL
hikmet.cetinkaya(« cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
Hikmet Çetinkaya
BİR GÜNEYDOĞÜ
GERÇEĞt:NECLA
Onun öyküsüyle hiç kımse fazla ılgüenmedı, on dort yaşında
yaşamın kırlı sulanDda yok olup gitti...
Sisli ve soğıik bir Diyarbakır akşamıydı. Karanlıgın gri gölgesı
evlenn, caddelerin, sokakJann ûzenne dûşüyoriu.
CumhurİYrt Çağ Pazariama A.Ş TûfVoca§ı Cad. No 39/41
^ kitapkulübû (34334)Cajaloğlu-İstanbul Ter (212)514 01 96