24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER U. Beyoğlu 19. yuzyüda yenıden şekiUenirkenflkinşa edflen yapdardan biri olan Narmanh Han'm konuta çevrilmesine karşı çıkan Cihangjr GûzeOeştirme DemeğL duruma seyirci kahnayacağmı bfldirdL Narmanh Han apartman olacakİstanbul Haber Servisi - Beyoğ- lu"nun 170 yıllık tarihi işhanı Nar- manlı Han, konuta çevrilerek yok edilmek isteniyor. Aslına uygun olarak yalmzca ön cephesi yeniden inşa edılip Beyoğ- lu'nun mimarisine uygun cephele- re sahip bir "apartman" haline ge- lecek hanm altına da 3 kat otopark yapılacak. 170 yıllık Narmanh Han'a sahip çıkılmasmı isteyen semt dernekleri başkanlan, Beyoğ- lu Belediye Başkam Kadir Top- baş'la görûşerek kendisinden proje- ye onay vermemesini istediler. Narmanh Han, Beyoğlu 19. yüz- yılda yeniden şekillenirken ilk inşa • 170 yıllık Narmanlı Han için semt denıekleri başkanlan, Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş'la görûşerek hana sahip çıkmasını, projeye onay vermemesini istediler. edilen yapılardan biri. Han, bugün- kü Rus Konsolosluğu olarak kulla- nılan yapı inşa edilmeden önce el- çilik binası olarak kullanıldı. Klasik stilde yapılmış. Han içindeki mey- dancık, bahçe, bınayı çevreleyen ya- pınuı caddeyle ilişkisi ile Beyoğ- İu'nda örneği görülmeyen bir cep- he ve mekân düzenine sahip. Han için ûretilen proje kapsammda, ha- nın sadece ön cephesi korunacak, bina yıkılarak üzerine 4 kat inşa edi- lecek ve altına da 3 kat otopark ya- pılacak. Anıtlar Kurulu'ndan onay alan ön projeye imza atanlar arasında ken- disi de mimar olan Beyoğlu Beledi- ye Başkanı Kadir Topbaş da bulu- nuyor. Projenin hayata geçirilme- mesi için harekete geçen Cihangir Güzelleştirme Derneği Başkanı Tû- lay Konur, ÇEKÜL Vakfı Başkanı Betül Sözen, Galata Derneği Başka- nı Ferhat Şenatalar, Ayaspaşa Çev- re Koruma ve Güzelleştirme Deme- ği Başkanı GüberenTansel ve Insan Yerleşimleri Derneği Başkanı Kor- han Gûmûş, Belediye Başkanı Top- baş ile görûştüler. Duruma seyirci kalmayacaklarmı vurgulayan sivil inisiyatifler, "Beyoğlu'nda ilkesel bir karar alntak gerekiyor. tstildal Caddesi ile bu caddeyi suuriayan ve ohışturanbinalar,sadececepheözel- likleri ile değfl, mekânsalgörûntük- ri ile de caddenin kimliğinı ve imajı- nıohıştururiar"dediler. Buneden- le Narmanlı Han'da da korunması beklenenin, dış cephe özellikleri ya- nı sıra hanın daha da göçlü kurğu- ladığı açık pasaj niteliği, avlusu ile mekânsal özellikleri olduğunu sa- vunan sivil inisiyatifler, şöyle de- vam ettiler: "Bu şeldlde korunnrsa hanın maddi değeri de artar. Proje hazır- lanırken yeteıü bitimsel çahşma ya- pdmadL Han, 1. derecede koruma alanına giriyor. Anıtlar Kurulu ka- rannm durdurdurulması için dava açacağız." 'Proje şimdilik durdunüdu' Belediye Başkanı Topbaş da pro- jenin şimdilik dondurulduğunu be- lirterek, tarihi yapılardaki koruma amaçlı projelere belediyelerin de katılması, müdahale yetkisi ohnası gerektiğini söyledi. Medeni Yasa Tasarısı Kadınlardan her şeye karşın destek İstanbulHaberServi- si - tstanbul Kadın Ku- ruluşlan Birliğı, bazı çekınce ve kaygılan saklı kalmak koşuluyla, "Medeni Yasa Tasan- sı"nı desteklediklerini bildirdiler. Kadın Kuru- luşlan Birliği, TBMM Adalet Komisyonu'nda göriişülürken tasannın bütünlüğünü bozacak değişıkliklerin yapıl- maması yönûnde, mil- letvekillerini uyardı. İstanbul Kadın Kuru- luşlan Birliği, Taksim Savoy Otel'de yaptığı toplantıda, Medeni Yasa tasansına destek verdi. Birlik koordınatörü Prof. Dr. Neda Arat, "17 Şu- batl926tarihindekabul edilen vehukukdevrimi- nin simgesi olan Tiirk Medeni Yasası, medeni haklardan yarartanma- da, borçlara ehil olmada ve haklan kullanmada kadın erkek eşhnğini be- nimsemiştir. Bu nedenle, çağdaşlığa açılan kapıve demokratikleşmenin ilk adımı olarak nftelenir" dedi. Aradan geçen 75 yıl içinde yaşanan deği- şiklikler sonucu, yasanın yetersiz hale geldiğini belirten Prof. Arat, Me- deni Yasa'nın özûne do- kunulmadan, değişime uygun olarak değıştinl- mesinin zorunlu olduğu- nu anlath. Arat, çekince- lerini ise şöyle sıraladı: • 1926'da Mahmut Esat Bozkurt'un yazdı- ğı ve 1923'ün devrimci ruhunu taşıyan genel gerekçe bu tasanda da aynen yer almalıdır. • Tasanda durubirdil kullanılmıştır. Bunun eleştirilmesine karşıyız. • Bazı MHP millet- vekillerinin, aile reisi- nin erkek olmamasının, Türk aile yapısını boza- cağı yönündeki yakla- şımlannı reddediyoruz. • Tasanda 17 olarak yer alan evlilik yaşının, 18 olmasını tercih edi- yoruz. Medeni Kanun'un yıldönümü 'Kul olma' dan 'yurttaş olma'ya tstanbulHaber Servi- si - Türk Medeni Kanu- nu ile Türk kadının "kul ofana" anlayışın- dan "yurttaş ohna" an- layışma ulaştığı belirti- lerek kadının hak ettiği saygın yere gelmesi için yasal düzenlemelerin, günümüz koşullanna bir an önce uyarlanma- sı istendi. CHP İstanbul 11 Ka- dın Kollan, Ortaköy Afife Jale Kültür Mer- kezi'nde, "Medeni Ka- nun'un kabulünün 75. yıldonümü" konulu bir panel düzenledi. Panel- de konuşan gazeteci- yazar Ruhat MengL Medeni Kanun'un önemli eksiklikler içer- diğinibelirterek"Çıka- nldığı dönem için flerid hükümler getiren yasa, artıkeskidTdedi. CHP Kadın Kollan Genel Başkanı ve Mer- kez Yürütme Kurulu üyesi Gürdal Okuducu da kadının "kul" ohna anlayışmın, yerini "yurttaş'' olmaanlayı- şına bırakmasında, Me- deni Kanun'un büyük rol oynadığını ifade et- ti. Okuyucu, devrim ya- sası niteliğindeki Me- deni Kanun'da değişik- lik yapılmasuıın kaçı- nılmaz olduğunu vur- guladı. Tiyatro ve sine- ma sanatçısı Gfilsen Tuncer ise toplumsal yaşamın düzenleyicile- ri olarak yasalann du- rağan değil, gelişen bir yapıya oturruhnalan gerektiğini belirtti. CHP Kadın Kollan İstanbul II Başkanı Döndü Babacan yaptığı yazılı açıklamada, hu- kuk düzenınin temeli- nin Medeni Kanun ol- duğunu ifade ederek bu kanunun kadın-erkek eşitliğinin, kadının hak ve özgürlüklerinin, de- ğişimin ihtiyaçlanna göre yeniden düzenlen- mesinin bir zorunluluk olduğunu vurguladı. MTPten Ecer'e Hemiz' raporu YÖK Genel Kurulu, hakkında irtica eğilimli olduğu iddialan nedeniyle soruşturma açılan Niğde Üniversitesi rektör adayını kendi oylamasında da 1. sıraya yerleştirdi EBRUTOKTAR ANKARA - Yükseköğretim Kurulu'nda (YÖK) Niğde Ünıversıtesı'ndeki seçimde ilk 3'e giren rektör adaylan sıralaması de- ğiştirümedi. Daha önce irtica eğıhmh oldu- ğu iddialan üzerine izlemeye aldığı, ardın- dan rektör vekili yaptığı Prof. Dr. Ferhat E- cer'i kendi oylamasında da 1. yapan YÖK Genel Kurulu, yeni üyeleriyle hararetlı tar- tışmalar yaşadı. 3.5 saat süren YÖK Genel Kurulu, Niğ- de Üniversitesi'ndeki seçim sonucunda ilk 6'ya giren rektör adaylan sayısını 3 'e indir- dı. Ancak üniversite seçiminde ilk 3'e giren aday sayısı YÖK Genel Kurulu'ndaki oyla- mada da değjşmedi. Prof. Dr. Ferhat Ecer, 20 genel kurul üyesinden 18'inin oyunu al- dı. Eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Eyûp Aktepe 2, Prof. Dr. Nedim Çetin 3. oldu. Toplantıda, Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- detSezer tarafından atanan Prof. Dr. Alpas- lan Işıkta, Prof. Dr. AysdÇefikel ve Prof. Dr. Tûrkan Saylan, eleştirilerini ve önerilerini sıraladılar. İlk kez genel kurulda eleştıriler- le karşılaşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, soğukkanlı yanıtlar vermeye çalış- tı. Prof. Dr. Türkan Saylan, adaylar hakkın- daki iddialara dikkat çekerek oy kullanmak için objektif ve güvenilır ölçütlere gereksi- nim olduğunu söyledi. Gürüz, adaylar hakkında bilgi verdi. Da- ha önce irtica eğilimli olduğu gerekçesiyle izlemeye alınan Ecer hakkında yapılan so- ruşturmalarda hiçbir bulguya rastlamadık- lannı söyledi. Gürüz, Ecer hakkında MÎT'ın de temiz raporu' verdiğini vurguladı. Bu sözler üzerine söz alan Prof. Dr. Tür- kan Saylan, Niğde Onivershesi gibi pek çok üniversitenin ülkücü ve faşist kadrolarla do- lu olduğunu vurgulayarak YÖK Başkanı Gü- rüz'ün bunlarla da mücadele etmesını istedi. Prof. Dr. Alpaslan Işıklı da "Nasıl Müslü- manhk istismar ediliyorsa, Türk miDiyetçiliği de istismar edîhyor. Hiç Idmse diğerinden da- ha miUiyetçi olduğunu iddia edemez" dedı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, kendisinin su katıhnamış bir Türk milliyet- çisi olduğunu, ama aşm görüşlerle her za- man mücadele ettiğini savundu. B ugünsokakta, polisin veya itfaiyenin numarasını bilmeyen birinin bile ezbere bildiği 118'de çalışan kadınlann en gencinin 17 yılhk deneyimi var. Özellikle gece 24.00'ten sonra 'ilginç' abonelerin başvurduğu bu servisi, matematik problemini çözmek veya yemek tarifi almak için arayan öğrenciler de var. 118'in 'biünmeyen' kadmknı MUNEVVEROSKAY Türk Telekom'un Bilinme- yen Numaralar servisine hemen hemen hepınizin işi düşmüştür. Kiminiz verilen hizmetten memnun kalmamış, kiminiz de minnet duygusuyla telefonu ka- patmış olabilirsiniz. Ancak şu da bir gerçek ki bugün sokakta polisin veya itfaiyenin numara- sını bilmeyenin bile aklının bir köşesinde 118'in yazılı olduğu- dur. Biz de herkesin ezbere bildi- ği, ancak çahşanlannın ve yaşa- dıklan sonınlann tanınmadığı bu servisi ziyaret ettik. Istanbul'un Avrupa yakasıy- la birlikte Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne'ye de hizmet veren Gayrettepe'deki 118 Servi- si'nde çalışanlann tamamı ka- dın. Şu anda 297 kadın opera- törün bulunduğu 118'de, top- lam üç vardiya ve 24 saat çalı- şılıyor. Bir operatörün günde 500-600 aboneye hizmet verdi- ği bu serviste, en gencinin 17 yıllık deneyimi var. "Neden hep kadınlar çahşt- yor" sorusunu yönelttiğimiz Operatörlü Servisler Müdürü ŞükranFırat, "Herhaldekadaı- lar daha sabn-h, çünkü burası gerçekten sabn* isteyen bir işye- ri" diyor. Operatörlerin yaşadığı en bü- yük sorunlardan biri, "gizii nu- mara" uyansının bulunduğu abone telefonlannın ısrarla is- tenmesi. Ikinci büyük sorun ise adres konusunda yaşanıyor. Üçüncüsü ise en kötüsü bizce, memnun ohnayan abonelerden gelen "küfürler". 118'i matematik problemini çözmek için arayanlarla, yemek tarifi isteyen üniversite öğrenci- leri, hatta sırf "bir ses" duymak için arayan "daimi" aboneler de var. Böyle olunca, operatörle- rin başına ilginç olaylar da ge- liyor. NurayGüngörmüş 22 yıl- du çalışıyor. Binanın Tahtaka- le'de olduğu günlerden bir anı- sını anlatıyor: "Bir abone, adnu, soyadmı, semtini bilmediği yalmzca ara- basmm plakasını bildiği birinin telefonunuistedi Bu bügiyie bul- mamızuı mümkün ounadığını söykdim, ancak 'Hayır, senin görevin, bulacaksın' diye ısrar etti. Kapaop yine aradı. 'Mas- lak'taki Trafik Şubesi'ne gıdin belki oradan çıkanrsınız' deyin- ce, 'Hayır gidemem sen öğre- neceksin' yanıünı aldım. Peki deyip telefonu açık bıraktım, 'Ben Sirkeci'deyim, Maslak'a gidip jeleceğim bekleyin' de- dim. Uç-dört dakika beklettim ve nefes nefese şu yanıû verdim: 'Gittim baktım, böyle bir kayıt yok'. 'Peki' dedi ve kapatü." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Laiklik ve Hoşgörü Geçen cumartesi gecesi, Hulki Cevizoğlu'nun "Ceviz Kabuğu"r\da tarikatlar konusu tartışıldı. Konu çok daha akademik düzeyde ele alınabilir ve izleyenlerin dağarcıklanna bıraz daha fazla şey- ler katılabilirdi. Fakat işin içine siyasetçiler gırin- ce, ister istemez farklı yönlere gidiliyor. Programa katılanlar arasında olan Sayın Kor- kut Özal, farklı özellikleri ve farklı nitelikleri olan bir siyasetçi. Inanılmayacak kadar hızla "manev- ra yapıyor" ve hızla duruma hâkim olabiliyor. Fa- kat "nalıncı keseri" gibi, hep "kendineyontuyor". Zaten hangımız öyle değiliz ki... Bu programın ayrıntılanna girmeyeceğim. Za- ten meraklılan, oturup izlemişlerdir. Fakat şu ka- dannı söyleyeyim ki iyi bir programdı. Eğer bu ko- nularda çok kitap devirmiş olan arkadaşım Ön- der Güngör'ün ikide bir lafı kesilmeseydi, izleyen- lerin bilgi dağarcığına biraz daha fazla şeyler kat- malan mümkün olabilirdi. (Önder Güngör, Bilgi Ünıversrtesi'nin "Türk Devrim Tarihi" hocalarından biridir). ••• Tartışmalann tam "sard/rdığ/" bir noktada, Sa- yın özal, o inandıncı üslubuyla, "Bakınız, Osman- lı Imparatoriuğuzaten laik birdevlettı", demez mi. "Zira; yüzyıllarca tebaasına din ve vicdan özgür- lüğü tanımıştı". Buyrun bakalım... Laiklikle din ve vicdan özgüriüğünün ayrı ayn şeyler olduğu ve asla kanştınlmaması gerektiğini yıllardır yazar çizeriz. Cumhuriyetımızin kuruldu- ğu dönemden berı, bu konuda kaleme alınmış ya da tercüme edilmiş tüm ciddi çalışmalarda bu noktanın attı çizılerek defalarca ve defalarca vur- gulanır. Ama bizim "muhteremler" bunu anlamaz- lar, ya da daha doğrusu anlamazlıktan gelirler. (Sayın Özal'la birlikte katıldığımız birkaç toplantı- da, bu konuda kendilerini iknaya çalıştım. Doğ- rusu başardığımı sanıyordum. Ama anlaşılan be- cerememişım.) Laiklik genel olarak, "din ve devlet işlerinin bir- birinden aynlması" olarak tanımlanır. Aslında bu tanım, hiç kuşkusuz yanlış değildir. Fakat eksık- tirve "içiboş" bırtanımdır. Devlet işlerinin, din ış- lerinden nasıl aynlacağı sorusu, yanıtsız kalmak- tadır. • Aynı şeyleri, yüzlerce kez yazdım ve dıle getir- dim. Fakat öyle anlaşılıyor ki bu işi sürdüreceğız. Laiklik, "Birtoplumda yönetenlerin, yasalanya- panlann; yönetimin ilkelerini, yasalan yaparken, kutsal kaynaklara değil, insan aklına ve günün gereklenne başvurması" demektır. Laiklığın çok kanştınldığı uç kavram vardır. Bun- lar, "hoşgörü", "din ve vicdan özgüriüğü've "se- kularizm - çağdaşlaşma" kavramlarıdır. Hoşgörü ya da "tolerans"; bir kışının ya da bir toplumun, "farklılıklara"sevecen bir bıçımde "ta- hammületmesi - katlanması" demektir. Farklılık dedığımiz zaman; "inanç", "değeriâr sistemi", "ırk", "dil"., "din", "yaşambıçimi"vb. âk- la gelmelidir. Hoşgörülü kişi, bu farklılıklara seve- cen bir bıçimde katlanır. Yani öyle, "lanet olsun" gibisinden katlanmaz. ••• "Din ve vicdan özgüriüğü", hoşgörünün "ku- rumlaşması veyaptınmlara bağlanması" demek- tir. Hoşgörü, "öznel - subjektıf" bir duygudur. Bu- na karşılık "Din ve vicdan özgüriüğü", "nesnel - objektif" bir "dunımdur". Hoşgörülü olmak ya da olmamak, kişınin kendine bağlıdır. Oysa kı eğer bir toplumda din ve vicdan özgüriüğü varsa, ın- sanlar tsteseler de, ıstemeseler de "farklılığa" kat- lanmak zorun da kalıriar. Laiklik ve din ve vicdan özgüriüğü, elbette ıç içe geçmiş kavramlardır. Fakat aynı şey değiller- dir. örneğin, Osmanlı Imparatoriuğu hiç tartışma- sız biçimde, bir "din devleti" ıdi.'Salt 1517'de Sultan Selim'in son Abbasi Halifesini Istanbul'a getınp hılafet makamını devraldığı için değil, ilk ku- rulduğu andan itibaren bir din devleti idi. Çoğu kez biçimsel de olsa, Şeyhülislam fetva- sı olmaksızın geçerli olmayan "şer'iyasalann" ya- nı sıra, geniş bir "örfihukuk" uygulaması vardı. Ve çok farklı uluslar, banş içinde yüzyıllarca bir ara- da yaşayabilmişlerdı. Fakat bu hoşgörü ortamı, Osmanlı Imparatoriuğu'nu laik bir devlet yapmaz. Bunun tam tersi de söz konusu olabilır. Örne- ğin Hhier Almanyası, hiç kuşkusuz laik bir top- lum idi. Fakat ne o günlerin Alman toplumu, ne debugünlerin Almantoplumu, "farklılıklara" hoş- görülü yanaşamamaktadır. ••• ' ' "Sekularizm"; Almanca, ingilizce vb. gibi Ang- lo-sakson dillerinde, laikliK yerine kullanılan bir sözcüktür. Fakat laiklik değil, hocamız Niyazi Berkes'in ısraria vurguladığı gibi, "çağdaşlık"de- mektir. "Sekuler" çağdaş, "sekulanzm" çağdaş- lık... Günümüzün gelişmiş toplumlannda "din" ku- rumunun, siyasal talepleri kalmamış olduğu için, laiklik sekularizm aynı anlama gelebilirter. Fakat bizim gibi toplumlairda, din kurumunun "siyasal talepleri" olduğu için, bu iki kavramı bırbırınden ayırmamız gerekir. Yann öbürgün bir başka "muhterem", Osman- lı Imparatoriuğu "sekuler bir devlet idiydi" derse, o zaman bu kavramı da genişliğine ele alınz... TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI Türkiye'nin Sosyal Yapısı ve Politikaya Etkileri Konuşmacılar Dr. Necat ERDER Prof. Dr. Emre KONGAR Prof. Dr. Kemali SAYBAŞILI Yer İstanbul Dedeman Oteli, Balo Salonu Tarih:17Şubat2001, Saat: 13.30-18.00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle