Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 14 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA
8 HABERLER
Tuğrul Türkeş, babasının gizli hesaplanndan MHP yönetiminin de haberdar olduğunu söyledi
Bahçeli bili\ordıı
BahçeiFnin
tavnolumsuz.
MHP imzalamayacak
Hükümette
'Nâzım'
sıkıntısı
ANKARA
(CurnhuriyetBüro-
su) - Hükümet or-
taklan arasında Nâ-
zun Hikmefe yurt-
taşhkhakkınıngeri
verilmesine ilişkin
kararname üzerin-
deki sıkıntı sürüyor.
MHP Genel Başka-
nı ve Başbakan
Yardımcısı Devlet
BahçeH. konunun
gûndeme getirilmesinin bir anlamı
olmadığını belirterek kararaameyi
imzalamayacağı mesajını verdı.
Bahçeli. önceki gün yapılan, partisi-
nin Başkanlık Divanı toplantısında
da, "Saym başbakan. lidcricr zirve-
sinde "Sayın Talaym Nâzım Hik-
met'le ilgili böyle bir çahşması var.
Siz ne dersiniz" diye sordu. Ben de
'Arkadaslarım hukuki açıdan bir in-
celeme yapsın. Sıze sonucu bildire-
ceğim' dedim. Ancak, konu sanki
ben kararnameyi imzalaımşım gibi
gösterüdL Hukuki olarak böyle bir
hak tanımak mümkün değfl" dedi.
Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay,
Nâzım Hıkraet'in yaşamı boyunca
komünizm propagandası yaptığını
belirterek "Vatan hainini niye affede-
lim? Dirisi işimize yaramadı, ölüsü
mü yarayacak?" dedi.
Hükümetin MHP kanadı, Nâzım
Hikmet'e yurttaşhk hakkının geri
verilmesine ilişkin kararname konu-
sundaki direnişini sürdürüyor. Dev-
let Bakanı Abdulhaluk Çay. Nâzım
Hikmet'e yurttaşhk hakkının veril-
mesi yönünde bir ısteğinin olmadı-
ğını savunarak "Vatan haini olan bir
insana böyle bir şey tamnması müm-
kün değir dedi. Hıkmet'ın Kürt
Enstitüsü'ne yazdığı mektuplarda da
bölücülük yaptığını ileri süren Çay,
"Kurtuhış Savaşı Destanı'nı Mosko-
va'da yazmışrır. Bu şiirin de Kurtu-
luş Savaşı ile bir ilgisi yoktur, sadece
adııu öjie kovmuştur*' dedi.
Ulastırma Bakanı Enis Oksüz, bu
konuda en iyi ölçünün hukuk oldu-
ğunu belirterek Nâzım Hikmet'in
evrensel hukuka göre dava açma eh-
liyetinin ortadan kalktığını, bu giri-
şimJerden bir sonuç alınamayacağı-
nı savundu. Ailesinin daha önce af-
tan yararlanması için başvuruda bu-
lunduğunu, ancak bu başvurunun
reddedıldiğini kaydeden Öksûz,
"Hukuki yo) tıkandi. Tıkanan biryo-
hı açma çabalart bir sonuç vermez.
Eğer yaşasaydı acaba kcndisinin böy-
le bir talebi olur muydu?" dedi.
Öksüz, Başbakan Bülent Ece-
vit'in, yanlış bilgilendirme nedeniy-
le "Kararnameyi Sayın Bahçeli ile
birtikte imzaladık" açıklaması yap-
tığını söyledi. MHP Trabzon Millet-
vekili Orhan Bıçakçıoğlu da, "Nâ-
zım Hikmet'i Atatürk affetmedi. biz
mi affedeceğiz'' dedi.
• Baştarafi 1. Sayfada
Tuğrul Türkeş, Alparslan Tür-
keş'in ilgi alanının Türkiye sı-
nırlan içerisindeki Türk vatan-
daşlan ile kısıtlı kalmadığını ve
dünya Türklüğûnün meseleleri-
ne de sahip çıkhğuu belirtti. 12
Eylül öncesinde MHP'nin kapa-
tılmak istenmesi karşısında Türk
milliyetçilerinin MHP'ye ait bazı
gayrimenkulleri Alparslan Türkeş'in
üzeririe yaptikJannı kaydeden Tuğrul
Türkeş şu görüşleri dile getirdi:
"Bu tapulama işleminin vapıbna-
sının ardmdan merhum Türkeş, o
dönemde merhume Şükriye Tür-
keş'ten ofana eviatiannı toplayarak
bo maflarm kendisine ait otnıadığmı
ve şayet hakkm rahmetine kavuşur-
sabumallannTürkmiDiyetçfliğida-
vasma verihnesi gerektiğini ifade et-
miştir. Merhum Türkeş'in bu şüahi
beyam, ölümünün ardmdan açüan
terekenin tespiti davasını takiben 5
• Tuğrul Türkeş, babası adına kayıtlı
gayrimenkul ve paralar hakkında MHP
yönetiminin bilgi sahibi olduğunu
belirtirken, parti kurmaylan
gayTİmenkullerin bazılannın Türkeş'in
eşi Seval Türkeş'in yakınlan üzerine
. kayıtlı olduğunu iddia ettiler.
Mart 1998 tarihn tatimat yaasıyla
avukata bildirümiş, bu tatimata isti-
nadendeavukatUmur Tamur, konu-
yu Ankara 3. Suflı Hukuk ve Anka-
ra 9. Astiye Hukuk Mahkemesi'ne
bfldirmckleberaİKrZS Mart 1998 ta-
rihinde MHP GeneJ Başkanı Devlet
Bahçefi'yedegereğisebebfylebfldiril-
miştbf
Tuğrul Türkeş, Alparslan Tür-
keş'in ikinci eşinden olan kızı Ayyü-
ce Türkeş'in ilk eşinden olan kızlan
Ayzıt Türkeş ile Umay Günay hak-
kında. "özel evrakta sahtecilik ve
banka aracıhğıylfl doiandıncıhk"
suçlamasıyla Ankara 7. Ağır Çeza
Mahkemesi'ne dava açmasıyla ılgi-
li olarak "Alparslan Türkeş'in aztz
haarasmıindtmegirişinüerinin olan-
ca hıznia sürdüğünü" kayderti.
MHP: Yalnız arsa devTafandı
MHP kurmaylan ise partinin Tür-
keş üzerinekayıtlı gayrimenkullerin-
den yalnızca Balgat'taki arsanın dev-
rahnabildiğini belirterek Tuğrul Tür-
keş'in bildirdiği gayrimenkullerin
bazılannın Seval Türkeş'in yakınla-
n üzerine kayıtlı olduğuna dikkat
çektiler. MHP kurmaylan, ailede ye-
ni sorun yaşanmaması için Bahçe-
li'nin gayrimenkullerin devrinden
vazgeçtiğini belirterek partide
Türkeş dönemıyle ilgili sağlıklı
kayıtlann da bulunmadığını bil-
dirdiler.
1 mflyon 250 bin mark
kayıp
Türkeş'in tngiltere'de ortaya
çıkan 1.1 trilyonluk serveti, ye-
ni savlan da gündeme getirdi.
MHP'ye yakın bir kaynak, Türkeş'in
bir Almanya gezisinde Avrupa Türk
Federasyonu'ndan 1 milyon250bin
mark para aldığını, ancak bu paranın
yalnızca 100 bin marklık bölümü-
nün Türkiye'ye geldiğini belirtti.
Türkeş'in, Almanya'dan sonra Ingil-
tere'ye geçtiğini, bu dönemde kızı
Ayzıt Türkeş'in lngiltere'de yasadı-
ğına dikkat çeken kaynaklar, Deutsc-
he Bank'taki 1.1 trilyon hralık para-
nın Avrupa Türk Federasyonu'nun
verdiği para olabileceği savını dile
getirdiler.
Yönetmenliğini
Sinan Çetin'in
yapüğı
fdmin
başroUerini
Kadir Inanır, Müjde
Ar, Okan Bayülgen,
ÖzkanUğur,
PehnBatuve
Gazanfer
Ozcan paylaşryor.
KomserŞekspir'in 'ofayh'galası
KültürServisi-Yönetmenliğini Sinan Çetin'in yaptığı 'Komser Şekspir'
fılminin galası, önceki gece Beyoğlu Fitaş Sinemasf nda yapıldı. Senar-
yosu Mesut Ceylan'a ait ofan fılmin basrollerini Kadir tnanır, Müjde Ar,
Okan Ba>ülgen, Ozkan Uğur, Pefin Baru ve Gazanfer Ozcan paylaşıyor.
Fihn, riyatro tutkunu kızınm lösemi olduğunu öğrenen bir komiserin, kı-
zuun arzusunu yerine getirmek için, görev yaptığı karakolu tiyatro stüd-
yosuna çevirmesi sonunda gelişen olaylan konu alıyor. Fihnde misafır
oyuncu olarak gazeteci Selahattin Duman da rol alıyor.
Fibn gösterimi başlamadan önce Okan Bayülgen'in yaptığı duyuruyla,
korsan VÇD'den korunma amaçlı olarak, kameralann salon dışına çıkanl-
ması, basın mensuplan taraftndan tepkiyle karşılandı. Gösterim sonrası ya-
pılan basuı toplantısında, basın mensuplannın görüntü abnama tepkisi ve
bazılannın bu karara uymaması kendi aralannda kargaşaya yol açtı. Ba-
yülgen'in de basın mensuplanndan özür dilemesıyle gergınlik yatışrı.
Anayasa Mahkemesi basvuruları inceledi
Susurluk sanıklan
aftan yararlanabilirANKARA(CumhuriyetBürosu)
- Anayasa Mahkemesi, dün af ya-
sasuıa ilişkin yerel mahkemelerin
ve sosyal güvenlik yasasının ipta-
Iine ilişkin başvuruyu değerlendir-
di. Yüksek Mahkeme, ilk incele-
mesinı yaptığı affa ilişkin 16 baş-
vurudan 10'unu esastan görüşme-
ye karar verirken 4 başvuruyu, dos-
yadaki eksiklik nedeniyle ilgili ye-
rel mahkemelere iade etti, 2 başvu-
ruyu ise mahkemenin yetkisizliği
nedeniyle reddetti.
Anayasa Mahkemesi'nin esas-
tan incelemeye karar verdiği mad-
deler arasında TÇY'nin 313. mad-
desi de bulunuyor. Bu madde, 'cö-
rüm işlemek için çete ohışturanla-
ra' verilecek cezalan düzenliyor.
Mahkeme, bu maddenın kapsâm
dışında bırakılmasını anayasaya
aykın bulur ve iptal ederse 23 Ni-
san 1999'a kadar bu madde nede-
niyle mahkûm olanlar veya halen
yargılaması devam edenler de ya-
sadan yararlanabılecekler. Bu çer-
çevede, Susurluk davasında mah-
kûm olan Ibrahim Şabin ile MtT'çi
Korkut Eken'in de bulunduğu 14
sanıkla çete kurmak ve yönetmek-
ten 5 yıl ceza alan Alaattin Çakıcı
da aftan yararlanabilecek.
Cezaevlerine yeni duzenleme
Tüpgaz yasak
elektrik de paraylaANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Adalet Bakanlığı, hükümlü
ve tutuklulann beslenmeleri, gi-
yinmeleri ve cezaevlerine alına-
cak eşyalan belirleyen bir genel-
ge yayımladı. Savcı ve cezaevi
müdürlüklerine göndenlen genel-
geye göre, dışandan pişmış veya
çiğ yemek alınmayacak. Cezaev-
lerinde tüp ve ocak kullanılarak
yemek pişirihnesine izin verilme-
yeceği vurgulanan genelge uyann-
ca, tutuklu ve hükümlüler, kullan-
dıklan televizyon, buzdolabı ve
ısıtıcılara ait elektrik faturalannı
kendileri ödeyecek.
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk imzasıyla göndenlen 6 say-
falık genelgede, hükümlü ve tu-
tuklu ile personelin günlük iaşe-
sinin yanndan ıribaren 1 milyon
500 bin liraya yükseltildiği belir-
tildi. Genelge uyannca, yemek pi-
şirmek amacıyla bulundurulan
her çeşit elektrikli ocak, büyük ve
küçük tüp kurum dışına çıkartıla-
cak.
Aydınlatma dışmdaki elektrik
prizlerinin tüketimini gösterir
elektrik sayaçlan takılacak ve
elektrik bedelleri tutukJu ve hü-
kümlülerden alınacak.
Içişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 'radikal' öneriler son tasarıdan çıkarıldı
Belediyelerde reformertelendiOKTAYEKİNCİ
Yaklaşık lOyıldırhemen her hükü-
metin programında yer alan "Yerel
Yönetimler Reformu", bir kez daha
belirsiz bir geleceğe ertelendi.
Içişleri Bakanlığı'nca hazırlanan ve
önceki hükümetlere ait taslaklardaki
eleştiri konusu maddelerin büyük
oranda yeniden düzenlendiği "son ta-
sanya" da 57. hükümetin "diğer ba-
kanlıklarT çekinceler koydular.
Böylece tasandaki "reform'' tanı-
nuna uygun düşebilecek yeni "radi-
kal" önerilerin hemen tümü madde-
ler arasından çıkanlırken, Bakanlar
Kurulu'nda imzaya açılan metin "ba-
abasithileştirmelerte'' suıırlı kaldı...
İllc hamle Bayındırlık'tan
Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın
girişimleriyle ve şınıdıki Isparta Va-
lisi Haül tbrahim Daşöz'ün Mahalli
Idareler Genel Müdürü olduğu 1999
yılında uzman çevrelerın de katılı-
elediyeler gazete ilanlanyla "yasalannı" isteseler bile hükümetin önündeki son
taslakta değişen fazla bir şey yok. Çünkü bazı bakanlıklar, taslağın "reform"
niteliğindeki maddelerine itiraz ettiler ve tasandan çıkanlmasını sağladılar...
Bakanlıklann etkisiyle değiştirilen yeni tasanyla belediyeler "imarda" yine özgür
olacaklar, para ve kadrolarda ise yine merkeze bağlı kalacaklar...
mıyla hazırlanan "YereJ YönetimJer-
de Reform Amaçta Yeni Yasal Düzen-
lemeler" paketine ilk büyük itiraz
Bayındırük ve Iskân Bakanbğı'ndan
geldi.
Taslağın özellikle "imarta" ilgili
bölümünde bugünkü bilimsellikten
ve katılımcılıktan uzakplanlama yet-
kilerine "sınıriamalar" geliyordu.
Örneğın her ilde "Planlama ve tmar
Kurullan" oluşturularak yerel yöne-
timlerce onaylanacak planlann ön-
celikle bu kurullar tarafından "üst
planlara ve şeoirdlik ilkelerine uy-
gunluğunu sağtamak üzere denetkn-
mderi" öngörülüyordu.
İlgili kamu kurumu temsUcilerinin
yanı sıra meslek odalan ve üniversi-
telerin de katıhnalan önerilen bu üst
kurullann bir başka misyonu da o il-
de yenı kurulacak belediyelerin "i-
mar veyerleşme aç»ndan genelpian-
lama hedeflerine aykun düşmeyecek
bir konumda" oluşmalan; böylece
örneğin su havzalanndaki ya da or-
manlardaki "şehircihge aykın kaçak
yapüaşmanm" belediye kurularak
meşrulaştınlmasına engel olunma-
sıydı...
Aynca kaçak yapıîara da derhal yı-
kımın ötesinde "abm-satım / bağış /
takas yasağı'' getirilen Içişleri Ba-
kanlığı taslağındaki imarla ilgili bü-
tün bu hükümler, Bayındırhk Bakan-
lığı'nm "bunlanimaryasasındadü-
zenkyefim" şeklindeki itirazı üzeri-
ne tasandan çıkanldı. Böylece tasla-
ğm "reform" olma niteliğindeki en
büyük gerekçe de ortadan kalkmış
oldu...
Dlfler 'ayıklamalar'
Içişleri Bakanlığı taslağında diğer
bakanlıklann da "çeküıce" koyarak,
yerel yönetimlere devredilmesinden
"vazgeçikn" ya da devredilse bile
"yeterince güçlü tanımlanmayan" di-
ğer baz2 yetkılere gelınce...
Örneğin belediyelerin yabancı be-
lediyelerle "kardeş kent" ilişkisi kur-
malan, özellikle "AB süreci" dikkate
alınarak ilk taslakta "kolaylaşunhnış''
iken, Dışişleri Bakanlığı'nm son za-
manlardaki "hassas geBşmelere'' dik-
kat çekmesiyle bu konuda da "mer-
kezi vesayet" yeniden taslağa girdi.
Benzer şekilde "eğhnn" konusun-
da yerel yönetimlere belli konularda
yetki ve görev devri başlangıçta be-
nimsenmişken, Milli Eğitim Bakanlı-
ğı'nın direnişiyle bundan da vazge-
çildi ve taslakta belediyelere sadece
"okul inşaaü yapma hakkı" tanındı.
Yerel yönetımlerin en çok sıkıntı
duyduklan "maKkaynak'' konusunda
ise yine taslağın ilk şeklindeki "vergi-
den pay aktarmaj'a'' dönük bazı kural-
lar Maliye Bakanlığı "na takıldı. Buna
ait oranlar yine aşağı çekilirken, bele-
diyelerin kendilerininbazı "yerel kent
vergfleri" koyarak, kendi yetkileriyle
kaynak yaratmalan düşüncesi de
"anayasal engeDer" yüzünden taslağa
hiç yansıyamadı. Sözün kısası, Türk
Belediyeler Birliği Başkanı AytaçDu-
rak gazete ilanlanyla "yasalarnunar-
ûkçıkmasuu" talep etse bile hüküme-
tin önündeki son taslak, "refonn"
özelhğini çoktan yitiraıiş durumda...
Yani belediyeler "hnarda'' yine öz-
gürler, para ve kadrolarda ise yine
merkeze bağlı kalacaklar...
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
Schmidt ve Stoiber
Helmut Schmidt'i bilirsiniz, Almanya'nın eski şan-
sölyesi, sosyal demokratlann Willy Brandt'tan son-
raki lideri, piri, üstelik Almanya'nın etkin gazetelerin-
den Die Zeit'ın ruhu. Edmund Stoiber ise Hıristiyan
Sosyal Birlik Partisı'nin yeni lideri. "Yeni" söz gelişi,
Almanya'da seçim yenilgisinden ve son yıllann de-
recesi en yüksek depremi Kohl'den sonra, Hıristiyan
Demokratik Birlik'te (CDU) nasıl olmayacak bir şey
olmuş, hem "doğulu" hem "kadın" Merkei parti baş-
kanlığına seçilmişse Bavyera partisi Hıristiyan Sos-
yaJ Birlik (CSU) Partisi'nde de Edmund Stoiber bir ça-
lım, liderliğe oturuvermişti.
Kohl depremi, Hıristiyan Sosyal Birlik için aynı za-
manda, bugüne kadar pek dile getirilememiş bir is-
teğin, bir arzunun artık dile getirilmesinin de zama-
nının geldiğinin işareti oldu. Bugüne kadar başbakan
adaylan hep Hıristiyan Demokratik Birlik Partisi'nden
çıkar, küçük kardeş Bavyera partisi CSU ise bu du-
ruma hiçbir şekilde itiraz etmezdi. Kohl depremi taş-
lan yerinden oynattı. Kısa deri pantolonlu küçük kar-
deşin cesareti arttı; Stoiber'in başbakan adaylığı ko-
nuşulur hale geldi. Bu yeni durumda CDU içinde
başbakan adaylannın birden fazla olmasının, Mer-
kel'in doğulu ve kadın olarak şansının az olmasının
da payı var kuşkusuz. Ama asıl olarak bu yeni duru-
mun nedeni, Almanya'da siyasal yelpazede taşlann
yerinden oynamasıdır. Sosyal demokratlar sağa ka-
yarken muhafazakârlann hem sosyal (CSU), hem de-
mokrat (CDU) kanatları, yerlerine göz diken sosyal
demokratlardan fena halde rahatsız oldular. Şu sıra-
larda her turden akıl hocası onlar için makbuldür.
Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) eski ve "mûstafi"
başkanı Oscar Lafontaine bile, "Merkezde size pek
yer kalmadı, yapacaksanız adam gibi muhafazakâr-
lıkyapın" demektedir.
Hıristiyan Demokrat Birlik ve Hıristiyan Sosyal Bir-
lik arasında başbakanlık konusunda bir uzlaşmaya
nasıl olsavanlır. 2002'ye daha zaman var. Üstelik Al-
manya'da Türkiye'de olduğu gibi erken seçim falan
da söz konusu olmadığından hazıriıklar yavaş yavaş
yapılabilir. önemli olan, oynayan taşlann yerterini iyi
saptayabilmek, uygun adımlan atabilmek, kozlan tat-
lı tatlı paylaşabilmek.
•••
Peki sağa kayan, böylece bir merkez partisi hali-
ne gelen Sosyal Demokrat Parti bu sağa kayışı ne-
ye, kime borçlu? Her şeyden önce genel olarak po-
litik alanı solu olmayan bir alan olarak tanımlayan ve
bu durumu çağın gereği, tarihin zorunlu bir saptama-
sı (sonu) olarak ilan eden Yeni Dünya Düzeni'ne. İkin-
ci olarak, bu çağı kavramakta becerikli Gerhard
Schröder gibi yeni kuşak lidertere. Üçüncü olarak,
evine çekilmeyi seçen "bu da geçeryahu " diyen Os-
car Lafontaine gibi eskilere. Ve kuşkusuz her dem ta-
ze Helmut Schmidt gibilerine.
• • •
Söze Stoiber'le başlayıp Schmidt'e getirmemizin
nedeni, Dıe Zeit gazetesınde bu iki muhteremin ge-
çen hafta yayımlanan diyaloglandır. Bir tür ortaoyu-
nunu andıran bu söyleşide, özellikle Avrupa politika-
lan konusunda tam bir fıkir birliği içinde olduklannı
beyan eden bu eski ve yeni iki politikacı, Türkiye ko-
nusunda da lafı, deyim yerindeyse birbirierinin ağ-
zından almaktadırtar.
Almanya'nın değıl, genel olarak Avrupa'nın iç ve
dış güvenlik konulannda bir Avrupa Birliği düzenine
gereksinimi olduğu konusunda birteşen ve Avrupa
Biriiği'ni bir Hıristiyan biriiği olarak görmekte de an-
laşan Schmidt ve Stoiber, Türkiye'nin AB adayiığjnın
Helsinki'de onaylanmasını tarihsel bir hata olarak
görmektedirier. "Es war vvirklich ein grosser Fehler,
der Türkeı einen Aufnahmestatus zu verieihen."
"Gerçekten Türkiye'ye adaylıkstatûsû verilmesi bü-
yük bir yanlış olmuştur" diye konuşuyor Edmund
Stoiber. Bu karan "pragmatik" bir karar olarak nite-
lendiren Stoiber'i Schmidt aceleyle düzeltiyor. "Si-
zin bu 'pragmatik' sözünüzün yerine 'oportüntstçe'
demek dahayerinde olur." Stoiber dünden razj: Bu
daha doğtv."
Türkiye'yi Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna ile bir-
likte birlik dışında tutmakta karariı kavuklu ile pişe-
kânn şu sözlerine de dikkat çekmekte yarar var Sto-
iber, "Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna da tıpkı Tür-
kiye gibi farklı bir tarihsel geri plana sahiptirier. Kı-
saca söylemek gerekirse Fransız devnmi buralara
uğramamıştır..." Schmidt:". .Kuşkusuz Rusya 'da da
aydınlanmış, Batılı insanlar vardır. Ama bunlar önce
çarlann, daha sonra Lenin, Stalin ve daha sonraki-
lerin baskısı altında kalmışlardır. Türkiye'de de Ke-
mal Atatürk'e rağmen bir aydınlanma olmamıştır.
Gerçi kâğıt üzerinde bir demokrasi vardır, ama ger-
çekte Türkiye'de herşeye Milli Güvenlik Kurulu, ya-
ni generaller karar veriyoriar." Burada, ne olur ne ol-
maz, pişekâr (Stoiber), bir uyanda bulunma gereği
duyuyor: "Türkiye 'de Fransaya da Ingiltere ömeğin-
de olduğu gibi bir demokrasi olsaydı bile, Suriye,
Gürcistan ve Irak'la sınırdır ve orası da Avrupa cte-
ğildir. Türkiye'nin AB üyeliği ile biz olağanûstü zor-
luklarta karşılaşınz..."
Kavuklu ile pişekânn diyaloğundan da anlaşıldtğı
gibi, Türk aydınlanmacılanna düşen görev, demok-
rasi meselesini Avrupa Birtiği'ne havale etmemektir,
onlara havale ederseniz açıkta kalırsınız efendim.
Rusya İcisleri Bakanı Ankara'da
Kasyanov'dan
işbirliği ıııesajı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Rusya
Başbakam Mihail Kas-
yanov, Başbakan Bü-
lent Ecevit'e mesaj
göndererek iki ülke
arasında güvenlik iş-
birliğinin güçlendiril-
mesini istedi.
Ankara'da temaslar-
da bulunan Rusya Içiş-
leri Bakanı Vladimir
Borisovich Ruşaylo'nun
ana gündem maddesini
Moskova'nın Çeçenis-
tan nedeniyle yaşadığı
güvenlik sorunlanoluş-
turdu. îçişleri Bakanı
Sadettin Tantan, heyet-
lerarası görüşmelerin
ardmdan düzenlenen
basın toplantısında bir
Rus gazetecinin sorusu
üzerine, Türkiye ûze-
nnden Çeçenistan'a si-
lah sağlandığı konu-
sunda bir bilgi olmadı-
ğınj bildirdi
Konuk Bakan Ruşay-
lo da, göriişmelerde
Çeçenistan'da yürütü-
len terörist faaliyetlere
yönelik operasyonlan
ele aldıklamu kaydede-
rek " Terorfc mücadde
konusundaki yaklaşı-
mımız tamamen aynı-
dn-" dedi. Ruşaylo, A n -
kara'daki gönoşmeleri-
ni yeni bir başlangıç
olarak değeriendirdi.