18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 14 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA 8 HABERLER Tuğrul Türkeş, babasının gizli hesaplanndan MHP yönetiminin de haberdar olduğunu söyledi Bahçeli bili\ordıı BahçeiFnin tavnolumsuz. MHP imzalamayacak Hükümette 'Nâzım' sıkıntısı ANKARA (CurnhuriyetBüro- su) - Hükümet or- taklan arasında Nâ- zun Hikmefe yurt- taşhkhakkınıngeri verilmesine ilişkin kararname üzerin- deki sıkıntı sürüyor. MHP Genel Başka- nı ve Başbakan Yardımcısı Devlet BahçeH. konunun gûndeme getirilmesinin bir anlamı olmadığını belirterek kararaameyi imzalamayacağı mesajını verdı. Bahçeli. önceki gün yapılan, partisi- nin Başkanlık Divanı toplantısında da, "Saym başbakan. lidcricr zirve- sinde "Sayın Talaym Nâzım Hik- met'le ilgili böyle bir çahşması var. Siz ne dersiniz" diye sordu. Ben de 'Arkadaslarım hukuki açıdan bir in- celeme yapsın. Sıze sonucu bildire- ceğim' dedim. Ancak, konu sanki ben kararnameyi imzalaımşım gibi gösterüdL Hukuki olarak böyle bir hak tanımak mümkün değfl" dedi. Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay, Nâzım Hıkraet'in yaşamı boyunca komünizm propagandası yaptığını belirterek "Vatan hainini niye affede- lim? Dirisi işimize yaramadı, ölüsü mü yarayacak?" dedi. Hükümetin MHP kanadı, Nâzım Hikmet'e yurttaşhk hakkının geri verilmesine ilişkin kararname konu- sundaki direnişini sürdürüyor. Dev- let Bakanı Abdulhaluk Çay. Nâzım Hikmet'e yurttaşhk hakkının veril- mesi yönünde bir ısteğinin olmadı- ğını savunarak "Vatan haini olan bir insana böyle bir şey tamnması müm- kün değir dedi. Hıkmet'ın Kürt Enstitüsü'ne yazdığı mektuplarda da bölücülük yaptığını ileri süren Çay, "Kurtuhış Savaşı Destanı'nı Mosko- va'da yazmışrır. Bu şiirin de Kurtu- luş Savaşı ile bir ilgisi yoktur, sadece adııu öjie kovmuştur*' dedi. Ulastırma Bakanı Enis Oksüz, bu konuda en iyi ölçünün hukuk oldu- ğunu belirterek Nâzım Hikmet'in evrensel hukuka göre dava açma eh- liyetinin ortadan kalktığını, bu giri- şimJerden bir sonuç alınamayacağı- nı savundu. Ailesinin daha önce af- tan yararlanması için başvuruda bu- lunduğunu, ancak bu başvurunun reddedıldiğini kaydeden Öksûz, "Hukuki yo) tıkandi. Tıkanan biryo- hı açma çabalart bir sonuç vermez. Eğer yaşasaydı acaba kcndisinin böy- le bir talebi olur muydu?" dedi. Öksüz, Başbakan Bülent Ece- vit'in, yanlış bilgilendirme nedeniy- le "Kararnameyi Sayın Bahçeli ile birtikte imzaladık" açıklaması yap- tığını söyledi. MHP Trabzon Millet- vekili Orhan Bıçakçıoğlu da, "Nâ- zım Hikmet'i Atatürk affetmedi. biz mi affedeceğiz'' dedi. • Baştarafi 1. Sayfada Tuğrul Türkeş, Alparslan Tür- keş'in ilgi alanının Türkiye sı- nırlan içerisindeki Türk vatan- daşlan ile kısıtlı kalmadığını ve dünya Türklüğûnün meseleleri- ne de sahip çıkhğuu belirtti. 12 Eylül öncesinde MHP'nin kapa- tılmak istenmesi karşısında Türk milliyetçilerinin MHP'ye ait bazı gayrimenkulleri Alparslan Türkeş'in üzeririe yaptikJannı kaydeden Tuğrul Türkeş şu görüşleri dile getirdi: "Bu tapulama işleminin vapıbna- sının ardmdan merhum Türkeş, o dönemde merhume Şükriye Tür- keş'ten ofana eviatiannı toplayarak bo maflarm kendisine ait otnıadığmı ve şayet hakkm rahmetine kavuşur- sabumallannTürkmiDiyetçfliğida- vasma verihnesi gerektiğini ifade et- miştir. Merhum Türkeş'in bu şüahi beyam, ölümünün ardmdan açüan terekenin tespiti davasını takiben 5 • Tuğrul Türkeş, babası adına kayıtlı gayrimenkul ve paralar hakkında MHP yönetiminin bilgi sahibi olduğunu belirtirken, parti kurmaylan gayTİmenkullerin bazılannın Türkeş'in eşi Seval Türkeş'in yakınlan üzerine . kayıtlı olduğunu iddia ettiler. Mart 1998 tarihn tatimat yaasıyla avukata bildirümiş, bu tatimata isti- nadendeavukatUmur Tamur, konu- yu Ankara 3. Suflı Hukuk ve Anka- ra 9. Astiye Hukuk Mahkemesi'ne bfldirmckleberaİKrZS Mart 1998 ta- rihinde MHP GeneJ Başkanı Devlet Bahçefi'yedegereğisebebfylebfldiril- miştbf Tuğrul Türkeş, Alparslan Tür- keş'in ikinci eşinden olan kızı Ayyü- ce Türkeş'in ilk eşinden olan kızlan Ayzıt Türkeş ile Umay Günay hak- kında. "özel evrakta sahtecilik ve banka aracıhğıylfl doiandıncıhk" suçlamasıyla Ankara 7. Ağır Çeza Mahkemesi'ne dava açmasıyla ılgi- li olarak "Alparslan Türkeş'in aztz haarasmıindtmegirişinüerinin olan- ca hıznia sürdüğünü" kayderti. MHP: Yalnız arsa devTafandı MHP kurmaylan ise partinin Tür- keş üzerinekayıtlı gayrimenkullerin- den yalnızca Balgat'taki arsanın dev- rahnabildiğini belirterek Tuğrul Tür- keş'in bildirdiği gayrimenkullerin bazılannın Seval Türkeş'in yakınla- n üzerine kayıtlı olduğuna dikkat çektiler. MHP kurmaylan, ailede ye- ni sorun yaşanmaması için Bahçe- li'nin gayrimenkullerin devrinden vazgeçtiğini belirterek partide Türkeş dönemıyle ilgili sağlıklı kayıtlann da bulunmadığını bil- dirdiler. 1 mflyon 250 bin mark kayıp Türkeş'in tngiltere'de ortaya çıkan 1.1 trilyonluk serveti, ye- ni savlan da gündeme getirdi. MHP'ye yakın bir kaynak, Türkeş'in bir Almanya gezisinde Avrupa Türk Federasyonu'ndan 1 milyon250bin mark para aldığını, ancak bu paranın yalnızca 100 bin marklık bölümü- nün Türkiye'ye geldiğini belirtti. Türkeş'in, Almanya'dan sonra Ingil- tere'ye geçtiğini, bu dönemde kızı Ayzıt Türkeş'in lngiltere'de yasadı- ğına dikkat çeken kaynaklar, Deutsc- he Bank'taki 1.1 trilyon hralık para- nın Avrupa Türk Federasyonu'nun verdiği para olabileceği savını dile getirdiler. Yönetmenliğini Sinan Çetin'in yapüğı fdmin başroUerini Kadir Inanır, Müjde Ar, Okan Bayülgen, ÖzkanUğur, PehnBatuve Gazanfer Ozcan paylaşryor. KomserŞekspir'in 'ofayh'galası KültürServisi-Yönetmenliğini Sinan Çetin'in yaptığı 'Komser Şekspir' fılminin galası, önceki gece Beyoğlu Fitaş Sinemasf nda yapıldı. Senar- yosu Mesut Ceylan'a ait ofan fılmin basrollerini Kadir tnanır, Müjde Ar, Okan Ba>ülgen, Ozkan Uğur, Pefin Baru ve Gazanfer Ozcan paylaşıyor. Fihn, riyatro tutkunu kızınm lösemi olduğunu öğrenen bir komiserin, kı- zuun arzusunu yerine getirmek için, görev yaptığı karakolu tiyatro stüd- yosuna çevirmesi sonunda gelişen olaylan konu alıyor. Fihnde misafır oyuncu olarak gazeteci Selahattin Duman da rol alıyor. Fibn gösterimi başlamadan önce Okan Bayülgen'in yaptığı duyuruyla, korsan VÇD'den korunma amaçlı olarak, kameralann salon dışına çıkanl- ması, basın mensuplan taraftndan tepkiyle karşılandı. Gösterim sonrası ya- pılan basuı toplantısında, basın mensuplannın görüntü abnama tepkisi ve bazılannın bu karara uymaması kendi aralannda kargaşaya yol açtı. Ba- yülgen'in de basın mensuplanndan özür dilemesıyle gergınlik yatışrı. Anayasa Mahkemesi basvuruları inceledi Susurluk sanıklan aftan yararlanabilirANKARA(CumhuriyetBürosu) - Anayasa Mahkemesi, dün af ya- sasuıa ilişkin yerel mahkemelerin ve sosyal güvenlik yasasının ipta- Iine ilişkin başvuruyu değerlendir- di. Yüksek Mahkeme, ilk incele- mesinı yaptığı affa ilişkin 16 baş- vurudan 10'unu esastan görüşme- ye karar verirken 4 başvuruyu, dos- yadaki eksiklik nedeniyle ilgili ye- rel mahkemelere iade etti, 2 başvu- ruyu ise mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddetti. Anayasa Mahkemesi'nin esas- tan incelemeye karar verdiği mad- deler arasında TÇY'nin 313. mad- desi de bulunuyor. Bu madde, 'cö- rüm işlemek için çete ohışturanla- ra' verilecek cezalan düzenliyor. Mahkeme, bu maddenın kapsâm dışında bırakılmasını anayasaya aykın bulur ve iptal ederse 23 Ni- san 1999'a kadar bu madde nede- niyle mahkûm olanlar veya halen yargılaması devam edenler de ya- sadan yararlanabılecekler. Bu çer- çevede, Susurluk davasında mah- kûm olan Ibrahim Şabin ile MtT'çi Korkut Eken'in de bulunduğu 14 sanıkla çete kurmak ve yönetmek- ten 5 yıl ceza alan Alaattin Çakıcı da aftan yararlanabilecek. Cezaevlerine yeni duzenleme Tüpgaz yasak elektrik de paraylaANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Adalet Bakanlığı, hükümlü ve tutuklulann beslenmeleri, gi- yinmeleri ve cezaevlerine alına- cak eşyalan belirleyen bir genel- ge yayımladı. Savcı ve cezaevi müdürlüklerine göndenlen genel- geye göre, dışandan pişmış veya çiğ yemek alınmayacak. Cezaev- lerinde tüp ve ocak kullanılarak yemek pişirihnesine izin verilme- yeceği vurgulanan genelge uyann- ca, tutuklu ve hükümlüler, kullan- dıklan televizyon, buzdolabı ve ısıtıcılara ait elektrik faturalannı kendileri ödeyecek. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk imzasıyla göndenlen 6 say- falık genelgede, hükümlü ve tu- tuklu ile personelin günlük iaşe- sinin yanndan ıribaren 1 milyon 500 bin liraya yükseltildiği belir- tildi. Genelge uyannca, yemek pi- şirmek amacıyla bulundurulan her çeşit elektrikli ocak, büyük ve küçük tüp kurum dışına çıkartıla- cak. Aydınlatma dışmdaki elektrik prizlerinin tüketimini gösterir elektrik sayaçlan takılacak ve elektrik bedelleri tutukJu ve hü- kümlülerden alınacak. Içişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 'radikal' öneriler son tasarıdan çıkarıldı Belediyelerde reformertelendiOKTAYEKİNCİ Yaklaşık lOyıldırhemen her hükü- metin programında yer alan "Yerel Yönetimler Reformu", bir kez daha belirsiz bir geleceğe ertelendi. Içişleri Bakanlığı'nca hazırlanan ve önceki hükümetlere ait taslaklardaki eleştiri konusu maddelerin büyük oranda yeniden düzenlendiği "son ta- sanya" da 57. hükümetin "diğer ba- kanlıklarT çekinceler koydular. Böylece tasandaki "reform'' tanı- nuna uygun düşebilecek yeni "radi- kal" önerilerin hemen tümü madde- ler arasından çıkanlırken, Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan metin "ba- abasithileştirmelerte'' suıırlı kaldı... İllc hamle Bayındırlık'tan Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın girişimleriyle ve şınıdıki Isparta Va- lisi Haül tbrahim Daşöz'ün Mahalli Idareler Genel Müdürü olduğu 1999 yılında uzman çevrelerın de katılı- elediyeler gazete ilanlanyla "yasalannı" isteseler bile hükümetin önündeki son taslakta değişen fazla bir şey yok. Çünkü bazı bakanlıklar, taslağın "reform" niteliğindeki maddelerine itiraz ettiler ve tasandan çıkanlmasını sağladılar... Bakanlıklann etkisiyle değiştirilen yeni tasanyla belediyeler "imarda" yine özgür olacaklar, para ve kadrolarda ise yine merkeze bağlı kalacaklar... mıyla hazırlanan "YereJ YönetimJer- de Reform Amaçta Yeni Yasal Düzen- lemeler" paketine ilk büyük itiraz Bayındırük ve Iskân Bakanbğı'ndan geldi. Taslağın özellikle "imarta" ilgili bölümünde bugünkü bilimsellikten ve katılımcılıktan uzakplanlama yet- kilerine "sınıriamalar" geliyordu. Örneğın her ilde "Planlama ve tmar Kurullan" oluşturularak yerel yöne- timlerce onaylanacak planlann ön- celikle bu kurullar tarafından "üst planlara ve şeoirdlik ilkelerine uy- gunluğunu sağtamak üzere denetkn- mderi" öngörülüyordu. İlgili kamu kurumu temsUcilerinin yanı sıra meslek odalan ve üniversi- telerin de katıhnalan önerilen bu üst kurullann bir başka misyonu da o il- de yenı kurulacak belediyelerin "i- mar veyerleşme aç»ndan genelpian- lama hedeflerine aykun düşmeyecek bir konumda" oluşmalan; böylece örneğin su havzalanndaki ya da or- manlardaki "şehircihge aykın kaçak yapüaşmanm" belediye kurularak meşrulaştınlmasına engel olunma- sıydı... Aynca kaçak yapıîara da derhal yı- kımın ötesinde "abm-satım / bağış / takas yasağı'' getirilen Içişleri Ba- kanlığı taslağındaki imarla ilgili bü- tün bu hükümler, Bayındırhk Bakan- lığı'nm "bunlanimaryasasındadü- zenkyefim" şeklindeki itirazı üzeri- ne tasandan çıkanldı. Böylece tasla- ğm "reform" olma niteliğindeki en büyük gerekçe de ortadan kalkmış oldu... Dlfler 'ayıklamalar' Içişleri Bakanlığı taslağında diğer bakanlıklann da "çeküıce" koyarak, yerel yönetimlere devredilmesinden "vazgeçikn" ya da devredilse bile "yeterince güçlü tanımlanmayan" di- ğer baz2 yetkılere gelınce... Örneğin belediyelerin yabancı be- lediyelerle "kardeş kent" ilişkisi kur- malan, özellikle "AB süreci" dikkate alınarak ilk taslakta "kolaylaşunhnış'' iken, Dışişleri Bakanlığı'nm son za- manlardaki "hassas geBşmelere'' dik- kat çekmesiyle bu konuda da "mer- kezi vesayet" yeniden taslağa girdi. Benzer şekilde "eğhnn" konusun- da yerel yönetimlere belli konularda yetki ve görev devri başlangıçta be- nimsenmişken, Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nın direnişiyle bundan da vazge- çildi ve taslakta belediyelere sadece "okul inşaaü yapma hakkı" tanındı. Yerel yönetımlerin en çok sıkıntı duyduklan "maKkaynak'' konusunda ise yine taslağın ilk şeklindeki "vergi- den pay aktarmaj'a'' dönük bazı kural- lar Maliye Bakanlığı "na takıldı. Buna ait oranlar yine aşağı çekilirken, bele- diyelerin kendilerininbazı "yerel kent vergfleri" koyarak, kendi yetkileriyle kaynak yaratmalan düşüncesi de "anayasal engeDer" yüzünden taslağa hiç yansıyamadı. Sözün kısası, Türk Belediyeler Birliği Başkanı AytaçDu- rak gazete ilanlanyla "yasalarnunar- ûkçıkmasuu" talep etse bile hüküme- tin önündeki son taslak, "refonn" özelhğini çoktan yitiraıiş durumda... Yani belediyeler "hnarda'' yine öz- gürler, para ve kadrolarda ise yine merkeze bağlı kalacaklar... AVRUPA'DAN GURAY OZ Schmidt ve Stoiber Helmut Schmidt'i bilirsiniz, Almanya'nın eski şan- sölyesi, sosyal demokratlann Willy Brandt'tan son- raki lideri, piri, üstelik Almanya'nın etkin gazetelerin- den Die Zeit'ın ruhu. Edmund Stoiber ise Hıristiyan Sosyal Birlik Partisı'nin yeni lideri. "Yeni" söz gelişi, Almanya'da seçim yenilgisinden ve son yıllann de- recesi en yüksek depremi Kohl'den sonra, Hıristiyan Demokratik Birlik'te (CDU) nasıl olmayacak bir şey olmuş, hem "doğulu" hem "kadın" Merkei parti baş- kanlığına seçilmişse Bavyera partisi Hıristiyan Sos- yaJ Birlik (CSU) Partisi'nde de Edmund Stoiber bir ça- lım, liderliğe oturuvermişti. Kohl depremi, Hıristiyan Sosyal Birlik için aynı za- manda, bugüne kadar pek dile getirilememiş bir is- teğin, bir arzunun artık dile getirilmesinin de zama- nının geldiğinin işareti oldu. Bugüne kadar başbakan adaylan hep Hıristiyan Demokratik Birlik Partisi'nden çıkar, küçük kardeş Bavyera partisi CSU ise bu du- ruma hiçbir şekilde itiraz etmezdi. Kohl depremi taş- lan yerinden oynattı. Kısa deri pantolonlu küçük kar- deşin cesareti arttı; Stoiber'in başbakan adaylığı ko- nuşulur hale geldi. Bu yeni durumda CDU içinde başbakan adaylannın birden fazla olmasının, Mer- kel'in doğulu ve kadın olarak şansının az olmasının da payı var kuşkusuz. Ama asıl olarak bu yeni duru- mun nedeni, Almanya'da siyasal yelpazede taşlann yerinden oynamasıdır. Sosyal demokratlar sağa ka- yarken muhafazakârlann hem sosyal (CSU), hem de- mokrat (CDU) kanatları, yerlerine göz diken sosyal demokratlardan fena halde rahatsız oldular. Şu sıra- larda her turden akıl hocası onlar için makbuldür. Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) eski ve "mûstafi" başkanı Oscar Lafontaine bile, "Merkezde size pek yer kalmadı, yapacaksanız adam gibi muhafazakâr- lıkyapın" demektedir. Hıristiyan Demokrat Birlik ve Hıristiyan Sosyal Bir- lik arasında başbakanlık konusunda bir uzlaşmaya nasıl olsavanlır. 2002'ye daha zaman var. Üstelik Al- manya'da Türkiye'de olduğu gibi erken seçim falan da söz konusu olmadığından hazıriıklar yavaş yavaş yapılabilir. önemli olan, oynayan taşlann yerterini iyi saptayabilmek, uygun adımlan atabilmek, kozlan tat- lı tatlı paylaşabilmek. ••• Peki sağa kayan, böylece bir merkez partisi hali- ne gelen Sosyal Demokrat Parti bu sağa kayışı ne- ye, kime borçlu? Her şeyden önce genel olarak po- litik alanı solu olmayan bir alan olarak tanımlayan ve bu durumu çağın gereği, tarihin zorunlu bir saptama- sı (sonu) olarak ilan eden Yeni Dünya Düzeni'ne. İkin- ci olarak, bu çağı kavramakta becerikli Gerhard Schröder gibi yeni kuşak lidertere. Üçüncü olarak, evine çekilmeyi seçen "bu da geçeryahu " diyen Os- car Lafontaine gibi eskilere. Ve kuşkusuz her dem ta- ze Helmut Schmidt gibilerine. • • • Söze Stoiber'le başlayıp Schmidt'e getirmemizin nedeni, Dıe Zeit gazetesınde bu iki muhteremin ge- çen hafta yayımlanan diyaloglandır. Bir tür ortaoyu- nunu andıran bu söyleşide, özellikle Avrupa politika- lan konusunda tam bir fıkir birliği içinde olduklannı beyan eden bu eski ve yeni iki politikacı, Türkiye ko- nusunda da lafı, deyim yerindeyse birbirierinin ağ- zından almaktadırtar. Almanya'nın değıl, genel olarak Avrupa'nın iç ve dış güvenlik konulannda bir Avrupa Birliği düzenine gereksinimi olduğu konusunda birteşen ve Avrupa Biriiği'ni bir Hıristiyan biriiği olarak görmekte de an- laşan Schmidt ve Stoiber, Türkiye'nin AB adayiığjnın Helsinki'de onaylanmasını tarihsel bir hata olarak görmektedirier. "Es war vvirklich ein grosser Fehler, der Türkeı einen Aufnahmestatus zu verieihen." "Gerçekten Türkiye'ye adaylıkstatûsû verilmesi bü- yük bir yanlış olmuştur" diye konuşuyor Edmund Stoiber. Bu karan "pragmatik" bir karar olarak nite- lendiren Stoiber'i Schmidt aceleyle düzeltiyor. "Si- zin bu 'pragmatik' sözünüzün yerine 'oportüntstçe' demek dahayerinde olur." Stoiber dünden razj: Bu daha doğtv." Türkiye'yi Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna ile bir- likte birlik dışında tutmakta karariı kavuklu ile pişe- kânn şu sözlerine de dikkat çekmekte yarar var Sto- iber, "Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna da tıpkı Tür- kiye gibi farklı bir tarihsel geri plana sahiptirier. Kı- saca söylemek gerekirse Fransız devnmi buralara uğramamıştır..." Schmidt:". .Kuşkusuz Rusya 'da da aydınlanmış, Batılı insanlar vardır. Ama bunlar önce çarlann, daha sonra Lenin, Stalin ve daha sonraki- lerin baskısı altında kalmışlardır. Türkiye'de de Ke- mal Atatürk'e rağmen bir aydınlanma olmamıştır. Gerçi kâğıt üzerinde bir demokrasi vardır, ama ger- çekte Türkiye'de herşeye Milli Güvenlik Kurulu, ya- ni generaller karar veriyoriar." Burada, ne olur ne ol- maz, pişekâr (Stoiber), bir uyanda bulunma gereği duyuyor: "Türkiye 'de Fransaya da Ingiltere ömeğin- de olduğu gibi bir demokrasi olsaydı bile, Suriye, Gürcistan ve Irak'la sınırdır ve orası da Avrupa cte- ğildir. Türkiye'nin AB üyeliği ile biz olağanûstü zor- luklarta karşılaşınz..." Kavuklu ile pişekânn diyaloğundan da anlaşıldtğı gibi, Türk aydınlanmacılanna düşen görev, demok- rasi meselesini Avrupa Birtiği'ne havale etmemektir, onlara havale ederseniz açıkta kalırsınız efendim. Rusya İcisleri Bakanı Ankara'da Kasyanov'dan işbirliği ıııesajı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Rusya Başbakam Mihail Kas- yanov, Başbakan Bü- lent Ecevit'e mesaj göndererek iki ülke arasında güvenlik iş- birliğinin güçlendiril- mesini istedi. Ankara'da temaslar- da bulunan Rusya Içiş- leri Bakanı Vladimir Borisovich Ruşaylo'nun ana gündem maddesini Moskova'nın Çeçenis- tan nedeniyle yaşadığı güvenlik sorunlanoluş- turdu. îçişleri Bakanı Sadettin Tantan, heyet- lerarası görüşmelerin ardmdan düzenlenen basın toplantısında bir Rus gazetecinin sorusu üzerine, Türkiye ûze- nnden Çeçenistan'a si- lah sağlandığı konu- sunda bir bilgi olmadı- ğınj bildirdi Konuk Bakan Ruşay- lo da, göriişmelerde Çeçenistan'da yürütü- len terörist faaliyetlere yönelik operasyonlan ele aldıklamu kaydede- rek " Terorfc mücadde konusundaki yaklaşı- mımız tamamen aynı- dn-" dedi. Ruşaylo, A n - kara'daki gönoşmeleri- ni yeni bir başlangıç olarak değeriendirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle